Oysa, neo-liberalizm, devletin özellikle Batılı sanayileşmiş toplumlarda sosyal devletniteliğini kazanmış olduğu ve dolayısıyla, ekonomik ve sosyal yaşamda ağırlıklı bir yerkazanmış bulunduğu bir dönemde ortaya çıktı. Doğası gereği bu yöndeki birikimlere vekazanımlara karşı çıkması, taşıdığı misyonun öncelikli bir gereği olarak belirdi. Dolayısıyla,bu anlamda muhafazakâr değil; karşı-devrimci bir nitelik sergiledi.Neo-liberalizmin baş temsilcisi, 1976 yılı Nobel iktisat ödülü sahibi Amerikalı iktisatçıMilton Friedman, ekonomik ve sosyal yaşamda devletin rolünün sınırlanması ve kamukesiminin ağırlığının azaltılması görüşüne haklılık kazandıracak yönde ikinci bir“görünmeyen el”in varlığından söz etmektedir. Friedman’a göre, “Politikada, Adam Smith’ingörünmeyen eli ile karşıt doğrultuda işleyen bir görünmeyen el... vardır. Yalnızca genel çıkarısağlamak için çaba sarfeden bireyler, sağlamak istemedikleri bir özel çıkarı sağlamakdoğrultusunda yönlendirilirler.” 13 Dolayısıyla, neo-liberallere göre, kamu kesiminidaraltmaktan ve özel çıkar önceliğini sınırsız kılmaktan başka çıkar yol yoktur. Özel çıkaraöncelik tanımakta bir sakınca yoktur, çünkü, Adam Smith’in görünmeyen eli, nasıl olursaolsun, özel çıkarı kamusal yarara kanalize etmektedir; buna karşılık, kamusal çıkarönceliğinde ısrar etmek boşunadır; çünkü, nasıl olursa olsun, Friedman’ın görünmeyen eli,kamusal çıkarı özel çıkara kanalize etmektedir.Neo-liberallerin görüşleri “daha az devlet, daha çok özel teşebbüs” 14 sloganıyla özetlenir.Neo- liberalizmin bizdeki temsilcilerinin, bunun yerine “daha az devlet, daha çok halk”sloganını tercih ettikleri görülmektedir. Bu sloganlarla ortaya konulmak istenen, özelteşebbüse dayalı ekonominin demokrasiyle özdeş olduğu veya onun kaçınılmaz önkoşuluolduğu yolundaki geleneksel liberal görüştür.Esasen, özel teşebbüsü “hür teşebbüs” olarak nitelendirirken anlatılmak istenen de budur.Nitekim, neo-liberal akımın önde gelen isimlerinden Hayek’in “Esarete Giden Yol” 15 adınıtaşıyan kitabında ileri sürülen tez de budur. İddiaya göre, kamu kesiminin genişlemesi,kaçınılmaz olarak kollektivist diktaya yol açacaktır.Gerçekte, bu tür düşünceler, 19. Yüzyıl liberalleri tarafından henüz dev uluslararası tekellerindoğmamış olduğu bir tarihsel dönemde ortaya atıldıklarında doğruluklarının tartışılması çokdaha zordu. Buna karşılık, günümüzde uluslararası tekellerin dünyasında, devletinalternatifinin, halk olduğunu veya halkın denetimindeki ekonomik girişimler olduğunusöylemek, çok daha az inandırıcı görünmektedir.Kaldı ki devletin mutlaka ve kaçınılmaz olarak demokrasiyle çelişen bir unsur olduğunusöylemek de mümkün değildir. Bu noktada, Friedmanizmi, liberal anarşist olaraksınıflandıranların pek de dayanaksız olmadıklarını düşünmek gerekir.Gerçekte, devlet, demokrasi için bir güvence de olabilir. Bunun için gerekli olan, kamukesimin sınırlandırılması veya devletin ortadan kaldırılması değil; demokratikleştirilmesidir.Özelleştirmenin demokratikleşme getireceği yolundaki kampanyaların bir diğer yönü de,ekonomide özel mülkiyetin ve serbest rekabetin egemen kılınması halinde, ekonomikkararların tüketicilerin "özgür" tercihlerine dayalı olarak verileceği, dolayısıyla siyasaldemokrasiye temel olacak bir ekonomik demokrasinin kurulacağı varsayımına dayanmaktadır.13 Milton and Rose Friedman, Free to Choose, Pelican Books . 1980, p. 340.14 Bkz: Bir Başka İktisat (Derleyen: A. Işıklı), İkinci Baskı, Alan Yayıncılık, İstanbul, 1987, s. 24.15 F.A. Hayek, The Road to Serfdom, Routledge and Kegan, Londra, 1976.
Friedman’ın kitabına “seçme özgürlüğü” adını koymasının ardında yatan neden de bu olsagerek.Oysa,bu anlamda bir serbest rekabet piyasası gerçek hayatta değil, yalnızca bazı derskitaplarında mevcuttur ve piyasada kararlar, insanların "özgür" bir biçimde tezahür edenistençlerinin çok uzağında, parasal güce sahip olanların yönlendirmesine göre belirlenir.Örneğin, bir toplumda çoğunluğun süt gereksinimi olmasına karşın, süt gereksinimi olanlarsatınalma gücünden yoksunlarsa, yeterli süt üretimi olmaz. Buna karşılık, gerekli satınalmagücüne sahip olan bira tüketicileri azınlıkta da olsalar, bunlardan kaynaklanan talebikarşılamak üzere bira fabrikası kurulabilir. Bu şekilde alınan yatırım kararlarının, çoğunluğundemokratik tercihlerinin ürünü olduğunu, dolayısıyla bu yolla ekonomik demokrasininsağlandığını söylemek, elbette ki yanlıştır.Neo-liberallerin demokrasi ve özgürlük yanlısı olarak görünme konusundaki bu titizliklerinekarşın, önerdikleri ekonomik modellerin, tüm dünyada, demokrasinin belli ölçüdesınırlanması ve çoğu zaman, Latin Amerika’da görüldüğü üzere askeri diktatörlüklerinkurulması pahasına uygulanabilirlik kazandığı, gizlenmesi mümkün olmayan bir gerçekliktir.Esasen, zaman zaman, neo-liberalizmin temsilcilerinin bizatihi kendilerinin, demokrasi dışıçözümlerin savunuculuğunu yapmaktan geri kalmadıkları da görülmektedir. Başta MiltonFriedman olmak üzere, neo-liberalizmin önde gelen savunucuları, siyasal özgürlüklerinekonomik büyüme için bir ayak bağı olduğu, buna karşılık, "diktatörlüklerin ekonomidebüyük patlamaları hayata geçirebildiği" görüşünde olduklarını gizlemiyorlar. 16Küreselleme ve sosyal devlet arasındaki çelişkiBatılı sanayileşmiş ülkeler, içine düştükleri bunalımı aşmak ve emekçi kitlelerden yükselentalepleri savuşturmak amacıyla 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde sosyal devlet kurumlarınıhayata geçirmişler ve bundan bekledikleri yararları önemli ölçüde sağlamışlardır. Kuşkusuz,Batılı egemenlerin sosyal devletin hayata geçmesi yolunda tavizler vermelerinde komünizminemekçi kitlelere yönelik vaatlerinin cazibesinden duyulan kaygı da önemli bir rol oynamıştır.Sosyal devletin doğuşu, liberal görüşe duyulan güvenin temellerinin sarsılması sonucundamümkün olabilmiştir. Liberal görüşe karşı, iktisadi doktrinler yelpazesinin çok değişikdilimlerinden 19. yüzyıl boyunca da çok önemli eleştiriler yöneltilmiş; ancak, bunlarınetkileri vakitsiz öten horoz örneğine benzer sonuçlara varmıştı. Liberal düşünceye karşıeleştirilerin ciddiye alınmaları ve etkili olabilmeleri için pek çok bunalımın ardından 2. DünyaSavaşı felaketinin de yaşanması gerekmiştir. Sonuçta, vakitli öten horoz rolü İngiliz iktisatçısıKeynes’e düşmüştür. Keynesçi kuram, sosyal devlete yeşil ışık yakacak biçimde yorumlanmışve bu yönde belirleyici etkiler doğurmuştur.Bu arada, Keynes öncesi Keynesçileri de unutmamak gerekir. Amerikan devlet adamıRoosevelt bunlardan biridir ve uyguladığı New Deal politikası ile Keynesçi kurama uygun,devletin müdahaleci ve düzenleyici rolüne ağırlık veren bir iktisat politikası sergilemiştir.Atatürk’ün ekonomik ve sosyal politikasını, sanayileşme öncesi bir toplumda uygulama alanıkazanmış olması dolayısıyla, sanayileşmiş ülkelerde ortaya çıkmış olan sosyalist akımlarlatıpatıp benzerlik içinde görmek olanağı yoktur. Ancak, şurası tartışılmaz bir gerçektir kiAtatürk, 19. Yüzyıl liberalizminin Avrupa’yı ne denli felaketlere sürüklediğini çok iyi16 Bu konuda Business Week'te yayınlanan yazılardan alıntılar için bkz: "Demokrasi ile ekonomi arasındakara kedi mi var?", Milliyet,3.6.1993
- Page 2 and 3: GENEL YÖNETİM KURULUGENEL BAŞKAN
- Page 4 and 5: SUNUŞ10 ARALIK 1966. Sendikamızı
- Page 6 and 7: Çalışma raporlarına başlarken
- Page 8 and 9: kullandırmak amacı ile başvurula
- Page 10 and 11: GENEL KURULUMUZ ; kamunun, kamu ikt
- Page 12 and 13: 6- ILO (UÇO) SÖZLEŞMELERİUlusla
- Page 14 and 15: 1. BÖLÜMÖNCELİKLİ SORUNLARIMIZ
- Page 16 and 17: Bambaşka bir dünya görüşünü
- Page 18 and 19: alınması ve yürütülmesi doğru
- Page 20 and 21: Uluslararası sermaye, küreselleş
- Page 24 and 25: görmüş; bu nedenle, izlenmesine
- Page 26 and 27: yapılmaktadır; geri kalan tümü
- Page 28 and 29: Bütün bu nedenlerin sonucu olarak
- Page 30 and 31: 3. İşçiler ve sendikalar tüm em
- Page 32 and 33: IMF Türkiye ekonomisi ve hükümet
- Page 34 and 35: ♦17. Stand-by anlaşması ile uyg
- Page 36 and 37: özelliği de “yapısal reformlar
- Page 38 and 39: karşın faiz dışı fazla % 6. 7
- Page 40 and 41: tutulmuştur : yatırıma %5.8, per
- Page 42 and 43: fazla yaratmaya öncelik tanıdığ
- Page 44 and 45: sonucunda reel faizlerin aşağıya
- Page 46 and 47: edilen işçi sayısının 5 milyon
- Page 48 and 49: Yıl/Ay İşçi Sayısı Sosyal-İ
- Page 50 and 51: İŞ GÜVENCESİ YASASI ÇIKMIŞ G
- Page 52: Sayın Özcan KESGEÇSosyal-İş Se
- Page 55 and 56: harcamış, adaylıktan çekilmeyi
- Page 57 and 58: - Mersin’de kurulu AREL GIDA Turi
- Page 59 and 60: - Güçsüzler Yurdu işyeri üyele
- Page 61 and 62: - AYEK işyeri baştemsilcisi ve te
- Page 63 and 64: Eylül Anayasa’sı karşısındak
- Page 65 and 66: - AREL Gıda Turizm San. ve Tic. Lt
- Page 67 and 68: çalışanlar kapsam dışıdır”
- Page 69 and 70: Tez Koop-İş SendikasıGenel Başk
- Page 71 and 72: Grosmarket çalışanlarının irad
- Page 73 and 74:
Biz bir taraftan bu antidemokratik
- Page 75 and 76:
ettikten sonra, şimdiki açıklama
- Page 77 and 78:
- BU, İŞVERENİ İLGİLENDİREN B
- Page 79 and 80:
- 17 Nisan 2000Dünya Bankası’n
- Page 81 and 82:
- 01 Aralık 2000Emek Platformunca
- Page 83 and 84:
- 22 Aralık 2002Irak’ta Savaşa
- Page 85 and 86:
TOPLU SÖZLEŞME DAİRESİ ÇALIŞM
- Page 87 and 88:
Ancak doğaldır ki , bu bir mücad
- Page 89 and 90:
İş Gruplandırması ve iş grubun
- Page 91 and 92:
ÜNİBEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SA
- Page 93 and 94:
ALTIN PORTAKAL KÜLTÜR ve SANAT VA
- Page 95 and 96:
EĞİTİM ve BASIN-YAYIN ÇALIŞMAL
- Page 97 and 98:
İçel Ecza Koop yöneticileri İç
- Page 99 and 100:
değiliz. Biz kooperatifin zarar g
- Page 101 and 102:
Bu durumdan memnun değilseniz, bir
- Page 103 and 104:
5) Askerlik dönüşü işe alma ma
- Page 105 and 106:
Değerli Arkadaşlar, Üyelerimiz,
- Page 107 and 108:
***- 21-23 Kasım 2001Ulusal Sosyal
- Page 109 and 110:
- 28 Şubat 2003Türkiye-AB MEDA Pr
- Page 111 and 112:
Bakanlığı’nca yetki tespiti i
- Page 113 and 114:
* Szilvia BORBELY-Hungarian NIC (Ma
- Page 115 and 116:
Sendika aidatları bu ülkede çal
- Page 117 and 118:
(01.05.2000 - 31.10.2003)Sendikamı
- Page 119 and 120:
Ulaşım (Şehir içi) 123.900.000V
- Page 121 and 122:
- T.C. Ziraat Bankası Vadesiz hesa
- Page 123 and 124:
Bilanço Devir Hesabı 88.450.010.6
- Page 125 and 126:
Diğer 5.000.000ESKİŞEHİR ŞUBEK
- Page 127 and 128:
EMANETLER : 31.12.2001 tarihinde 3.
- Page 129 and 130:
Ulaşım (Şehir içi) 264.350.000V
- Page 131 and 132:
BANKALAR : 31.12.2002 tarihinde ban
- Page 133 and 134:
Ödenecek Vergi ve Fonlar 11.443.82
- Page 135 and 136:
Ulaşım (şehir içi) 590.750.000M
- Page 137 and 138:
BANKALAR : 31.10.2003 tarihinde ban
- Page 139 and 140:
GENEL DENETİM KURULU RAPORUSayın
- Page 141 and 142:
Muammer ÖZKAN Ersin ATLI Ali ÜNAL
- Page 143 and 144:
OLAĞAN DENETİM RAPORUTarih 12.05.
- Page 145 and 146:
PARASAL DENETİMHarcamaların GYK k