23.08.2015 Views

11 OLAĞAN GENEL KURUL ÇALIŞMA RAPORU

çalışma raporu - Sosyal-İş

çalışma raporu - Sosyal-İş

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dolayısıyla terk edilmeleri kaçınılmazdır. Ne var ki onların bu eskimiş dedikleri değerlerinyerine koymak istedikleri şeyler, çok daha eskinin hortlatılmasından başka bir şey değildir.Örneğin, Kemalizm, neoliberalizmden kronolojik olarak daha eski olmadığı gibi, yeryüzününliberalizmin pençesinde en bunalımlı dönemlerini yaşadığı bir zaman diliminde Türkiye’ninyakın tarihinin ekonomik ve sosyal alandaki en başarılı atılımlarına damgasını vurmuştur.Küreselleşme özgürlükçü müdür?Buna rağmen, Genellikle iddia edilen ve oldukça yaygın kabul gören anlayış, liberal düzenin,demokrasinin ve özgürlükçülüğün bir önkoşulu olduğu doğrultusundadır. Kısacası, liberalizmeşittir demokrasi gibi bir denklem, gerçekle hiç bir ilgisi olmamasına karşınsürdürülebilmiştir.Oysa, sunuşumuzun başlangıçlarında, küreselleşmenin yeni bir imparatorluk çağınınbaşlaması anlamına geldiğini bizatihi küreselleşme yanlılarının itiraflarına dayanarak ortayakoymuş bulunuyoruz. Bunlara ek olarak, belirtmek gerekir ki küreselleşmenin ideolojisi olanneoliberalizm, sözcük olarak ifade ettiği anlamın aksine, yeni olmadığı gibi özgürlükçü dedeğildir.Öncelikle bilinmelidir ki liberallerin ve neoliberallerin, ekonomik sosyal yaşamdan devletçekildiği ve kamusal hizmetler sınırlandığı ölçüde serbest rekabet düzeninin oluşacağı veişlerlik kazanacağı yolundaki varsayımları, geçerli bir kuramsal temelden yoksun olduğu gibi,asırlardır yaşanmış bulunan tarihsel gerçekler çerçevesinde de doğrulanmış değildir. Serbestrekabet, ancak bazı ders kitaplarında yer almış; gerçek yaşamda gerçeklik kazanmamıştır.Gerçek yaşamda, devlet müdahalesinden ve, kamu kesiminin yönlendiriciliğindensoyutlanmış bir rekabet düzeninin doğal ve kaçınılmaz sonucunun hızlı bir tekelleşme olduğu,kimsenin görmezlikten gelemeyeceği bir tarihsel gerçeklik olarak belirmiştir. Ekonomikyaşamda sermayenin belli ellerde yoğunlaşması sonucunu veren tekelleşmenin, demokrasiyetemel oluşturmanın çok uzağında, demokrasiyi çarpıtıcı ve çoğu kez kâğıt üzerinde kalmasınayol açan sonuçları, değişik dönemlerde, değişik toplumlarda yaşanan deneyimlerin ortakyanını oluşturmuştur.Kaldı ki liberalizmin içerdiği özgürlük kavramının, demokrasinin özünü oluşturan özgürlüközlemiyle örtüşmediğinin; tam tersine, çoğu hallerde çeliştiğinin bilinmesi gerekir.Unutmamak gerekir ki sendika özgürlüğünü yasaklamak üzere 19. Yüzyılda yürürlüğesokulmuş olan tüm yasalar gibi Fransa’da 1791’de yürürlüğe sokulan Chapelier yasasının veİngiltere’de 1799’da yürürlüğe sokulmuş olan Corresponding Societies Act ile 1800’deyürürlüğe sokulmuş olan Combination Act’ın gerekçesi, liberal görüş üzerinde temellenmişbulunuyordu. Bu yasaların gerekçelerinde, sendika hakkının özgürlükleri sınırladığı, bireyselözgürlük önceliğiyle çelişmeyen tek sözleşme biçiminin bireysel hizmet akdi olduğusavunulmaktaydı.1970 Sonrasında patlak veren ekonomik krizin sonuçları, neo-liberalizmin doğuşunungerekçesi olarak kullanıldılar. Gerçekte, neo-liberalizm ile liberalizm arasında özde bir farkyoktur; fark, ortaya çıktıkları tarihsel dönemlerde var olan koşulların aynı olmamasındankaynaklanmaktadır.Liberalizm, başka pek çok şeyin yanı sıra kamu kesiminin büyümesine karşıydı ve devletin,asgari ölçülerde jandarma ve tahsildar fonksiyonlarıyla sınırlı kalmasında ısrarlıydı;dolayısıyla muhafazakârdı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!