13. genel kurul çalışma raporu - Sosyal-İş

13. genel kurul çalışma raporu - Sosyal-İş 13. genel kurul çalışma raporu - Sosyal-İş

sosyal.is.org.tr
from sosyal.is.org.tr More from this publisher
23.08.2015 Views

Türkiye’de ve İşkolumuzda İşçiSınıfının durumuSosyal-İş Sendikası 13. OlağanGenel Kurulu Çalışma RaporuKısmi süreli çalışma, Türkiye’de giderek yaygınlaşmaktadır. Mevzuata göre haftada 30 saatten azçalışanlar, “kısmi süreli çalışan” kategorisine girmektedir. Türkiye’de haftada 30 saatten az çalışanlarailişkin kesin bir veri mevcut değildir. Ancak ücretlilerin yüzde 15,6’sının haftada 40 saatten az çalıştığıbilinmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de kısmi süreli çalışanların tüm ücretliler içindeki payının yüzde10 ila 15 arasında bir oranda olduğunu söylemek mümkündür. Çağrı üzerine çalışanlar da kısmi süreliçalışanlar kategorisi içinde yer almaktadır.29Kamuda güvencesiz işçi istihdamıDevlet Memurları Yasası’na göre kamuda çalışan işçiler iki ayrı kategoridedir: Sürekli işçi ve geçiciişçi. Kamuda çalışan sürekli işçi sayısı, Maliye Bakanlığı istatistiklerine göre, 2011 yılı Mart ayı itibariyle386 bin 295, geçici işçi sayısı ise 20 bin 34’tür. Öte yandan kamuoyunda daha çok 4-C olarakbilinen, ne memur ne de işçi sayılan geçici personel sayısı ise 21 bin 668’dir.Kamu personeli istihdamının güvencesizleştirilmesiTürkiye’de 2000’li yıllar boyunca kadrolu devlet memurluğu yerinde saymış, kadrolu memurluğungüvencesine sahip olmayan sözleşmeli kamu personeli istihdamına ağırlık verilmiştir. 2011 yılı Martayı itibariyle kadrolu memur sayısı 2 milyon 171 bin 404 iken, sözleşmeli personel sayısı ise 322 bin146’ya ulaşmıştır. 2000’li yıllarda kadrolu memur sayısı hemen hemen sabit tutulurken, sözleşmelipersonel sayısı yaklaşık 12 katına çıkmıştır.Ancak 2011 yılı genel seçimlerinden hemen önce sözleşmeli kamu personelinin büyük çoğunluğu,kadrolu devlet memurluğuna geçirilmiştir. Bununla birlikte, Kamu Personel Rejimi Reformu adıaltında yaşama geçirilmek istenen proje ile tüm kadrolu devlet memurlarının güvencesinin yokedilmesi planlanmaktadır.B-4) ÇALIŞMA KOŞULLARI AĞIRLAŞIYOR, HAK İHLALLERİ ARTIYORİstatistiksel olarak hesaplanamasa da 2000’li yıllar boyunca işçilerin çalışma koşulları daha da ağırlaşmış;hak ihlalleri artmıştır. İktisadi büyüme politikasını ve “rekabet gücünü” ucuz işçilik ve yoğunemek sömürüsü üzerine kuran Türkiye ekonomisinde, daha az işçiyle daha çok üretim yapma felsefesiüzerine kurgulanan üretim süreçleri, kaçınılmaz olarak daha ağır çalışma koşulları ve hak ihlallerinide beraberinde getirmektedir.Özellikle sendikasız işyerleri, küçük ölçekli işyerleri, fason üretim yapan işyerleri ve hizmetlersektöründe, İş Yasası ile belirlenen asgari çalışma koşulları dahi uygulanmamakta; işyerinde çalışmakoşullarını mevzuat değil işverenler belirlemektedir. Yasal sınırların üzerinde çalışma süreleri, ödenmeyenfazla mesailer, yıllık ücretli izin ve hafta tatili hakkının kısıtlanması, ücretlerden keyfi kesintiyapılması, ücretlerin geç veya eksik ödenmesi, hatta hiç ödenmemesi, sigorta primlerinin gerçekücret yerine asgari ücretten yatırılması ya da eksik yatırılması gibi hak ihlalleri, yaygın olarak yaşanmaktadır.B-5) İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ…İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki karanlık tablo 2000’li yıllarda daha da derinleşmiştir. İş kazalarıve meslek hastalıklarının ancak bir kısmı resmi istatistiklere yansımaktadır. Kayıtlı işçilere nazaran

Sosyal-İş Sendikası 13. OlağanGenel Kurulu Çalışma RaporuTürkiye’de ve İşkolumuzda İşçiSınıfının durumu30iş kazası ve meslek hastalığı riski daha yüksek olan kayıt dışı işçilerin geçirdiği iş kazaları ve meslekhastalıkları, resmi verilere girmemektedir. Ayrıca kayıtlı işçiler açısından da, iş kazalarının işverenlertarafından gizlenmesi yaygın bir uygulamadır. Meslek hastalıkları açısından ise daha vahim bir durumsöz konusudur. Türkiye’de her yıl on binlerce meslek hastalığı vakası yaşanmasına rağmen; meslekhastalıklarının çok azı tespit edilebilmektedir. Meslek hastalıkları çok temel bir işçi sağlığı sorunu olmasınarağmen, Türkiye’nin meslek hastalıklarının büyük kısmını tespit dahi edemeyen bir noktadaolması, sorunun boyutlarını ortaya koymaktadır.Resmi verilere göre Türkiye’de 2000-2009 yıllarını kapsayan 10 yıllık dönemde, iş kazası ve meslekhastalıkları neticesinde toplam 10 bin 491 işçi yaşamını yitirmiş; 18 bin 818 işçi ise sürekli işgöremez hale gelmiştir. Gerçek iş kazası ve meslek hastalığı sayıları, resmi verilerin çok daha üzerindedir.Sosyal Güvenlik Kurumu’nun istatistiklerine giren iş kazaları ve meslek hastalıkları, buzdağınınyalnızca suyun üzerindeki kısmını oluşturmaktadır.TABLO-9: İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Sonucu Ölüm ve Sakatlık Vakaları2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Toplamİş Kazası Sonucu Ölüm 1.167 1.002 872 810 841 1.072 1.592 1.043 865 1.171 10.435Meslek HastalığıSonucu Ölüm 6 6 6 1 2 24 9 1 1 0 56Toplam Ölüm 1.173 1.008 878 811 843 1.096 1.601 1.044 866 1.171 10.491Sürekli İş Göremezlik Vakası 1.818 2.183 2.087 1.596 1.693 1.639 2.267 1.956 1.694 1.885 18.818B-6) KADIN-ERKEK EŞİTSİZLİĞİ DEVAM EDİYORÇalışma yaşamındaki sorunların çoğunu kadın işçiler daha derinden yaşamakta, çalışma yaşamındatoplumsal cinsiyet eşitsizliği devam etmektedir. Dünya ölçeğinde kadınların istihdam oranının endüşük, kadın işsizliğinin ise en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’de her 4 kadından 3’ü çalışmayaşamının dışında kalmaktadır.Çalışma yaşamında var olabilen kadın işçi ve emekçilerin çoğunluğu ise düşük ücret, iş güvencesizistihdam, ağır çalışma koşulları, hak ihlalleri, sendikasızlık, ayrımcı uygulamalar, cinsiyetçi meslek vegörev dağılımı ve taciz gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.2008 ve 2009 yıllarında yaşanan ekonomik krizin ardından, kadınların işgücüne katılımında yıllardansonra ilk kez artış yaşanmıştır. Bu artışla birlikte, kadın işsizliği daha da yükselmiş; bir yandan daişgücüne katılan kadınlar güvencesiz, düşük ücretli ve vasıf gerektirmeyen işlere yönelmiştir.C) SENDİKAL ÖRGÜTLENME VE SENDİKAL HAKLARİşçilerin ve emekçilerin, çalışma koşulları, hakları ve ücretlerini iyileştirmelerinin en önemli aracısendikal örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkıdır. Ancak Türkiye’de gerek sendikal örgütlenmeninmevcut durumu gerekse sendikal hak ve özgürlüklerin yasal güvencesi ve yaşama geçirilmesibakımından oldukça olumsuz bir tablo söz konusudur.1980’den bu yana süre giden sendikasızlaştırma süreci, 2000’li yıllarda da devam etmiştir. Özelleştirme,taşeronlaştırma, esnek istihdam, dar, yasakçı ve adeta sendikalaşmayı zorlaştıran yasal mev-

Türkiye’de ve İşkolumuzda İşçiSınıfının durumu<strong>Sosyal</strong>-İş Sendikası <strong>13.</strong> OlağanGenel Kurulu Çalışma RaporuKısmi süreli çalışma, Türkiye’de giderek yaygınlaşmaktadır. Mevzuata göre haftada 30 saatten azçalışanlar, “kısmi süreli çalışan” kategorisine girmektedir. Türkiye’de haftada 30 saatten az çalışanlarailişkin kesin bir veri mevcut değildir. Ancak ücretlilerin yüzde 15,6’sının haftada 40 saatten az çalıştığıbilinmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de kısmi süreli çalışanların tüm ücretliler içindeki payının yüzde10 ila 15 arasında bir oranda olduğunu söylemek mümkündür. Çağrı üzerine çalışanlar da kısmi süreliçalışanlar kategorisi içinde yer almaktadır.29Kamuda güvencesiz işçi istihdamıDevlet Memurları Yasası’na göre kamuda çalışan işçiler iki ayrı kategoridedir: Sürekli işçi ve geçiciişçi. Kamuda çalışan sürekli işçi sayısı, Maliye Bakanlığı istatistiklerine göre, 2011 yılı Mart ayı itibariyle386 bin 295, geçici işçi sayısı ise 20 bin 34’tür. Öte yandan kamuoyunda daha çok 4-C olarakbilinen, ne memur ne de işçi sayılan geçici personel sayısı ise 21 bin 668’dir.Kamu personeli istihdamının güvencesizleştirilmesiTürkiye’de 2000’li yıllar boyunca kadrolu devlet memurluğu yerinde saymış, kadrolu memurluğungüvencesine sahip olmayan sözleşmeli kamu personeli istihdamına ağırlık verilmiştir. 2011 yılı Martayı itibariyle kadrolu memur sayısı 2 milyon 171 bin 404 iken, sözleşmeli personel sayısı ise 322 bin146’ya ulaşmıştır. 2000’li yıllarda kadrolu memur sayısı hemen hemen sabit tutulurken, sözleşmelipersonel sayısı yaklaşık 12 katına çıkmıştır.Ancak 2011 yılı <strong>genel</strong> seçimlerinden hemen önce sözleşmeli kamu personelinin büyük çoğunluğu,kadrolu devlet memurluğuna geçirilmiştir. Bununla birlikte, Kamu Personel Rejimi Reformu adıaltında yaşama geçirilmek istenen proje ile tüm kadrolu devlet memurlarının güvencesinin yokedilmesi planlanmaktadır.B-4) ÇALIŞMA KOŞULLARI AĞIRLAŞIYOR, HAK İHLALLERİ ARTIYORİstatistiksel olarak hesaplanamasa da 2000’li yıllar boyunca işçilerin çalışma koşulları daha da ağırlaşmış;hak ihlalleri artmıştır. İktisadi büyüme politikasını ve “rekabet gücünü” ucuz işçilik ve yoğunemek sömürüsü üzerine kuran Türkiye ekonomisinde, daha az işçiyle daha çok üretim yapma felsefesiüzerine kurgulanan üretim süreçleri, kaçınılmaz olarak daha ağır çalışma koşulları ve hak ihlallerinide beraberinde getirmektedir.Özellikle sendikasız işyerleri, küçük ölçekli işyerleri, fason üretim yapan işyerleri ve hizmetlersektöründe, İş Yasası ile belirlenen asgari çalışma koşulları dahi uygulanmamakta; işyerinde çalışmakoşullarını mevzuat değil işverenler belirlemektedir. Yasal sınırların üzerinde çalışma süreleri, ödenmeyenfazla mesailer, yıllık ücretli izin ve hafta tatili hakkının kısıtlanması, ücretlerden keyfi kesintiyapılması, ücretlerin geç veya eksik ödenmesi, hatta hiç ödenmemesi, sigorta primlerinin gerçekücret yerine asgari ücretten yatırılması ya da eksik yatırılması gibi hak ihlalleri, yaygın olarak yaşanmaktadır.B-5) İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ…İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki karanlık tablo 2000’li yıllarda daha da derinleşmiştir. İş kazalarıve meslek hastalıklarının ancak bir kısmı resmi istatistiklere yansımaktadır. Kayıtlı işçilere nazaran

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!