bd798f7e557c386e7e231ced888acec57061
bd798f7e557c386e7e231ced888acec57061
bd798f7e557c386e7e231ced888acec57061
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri • Educational Sciences: Theory & Practice - 13(1) • Kış/Winter • 671-706<br />
©<br />
2013 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.<br />
www.edam.com.tr/kuyeb<br />
Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup<br />
Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin Altındaki<br />
Değerlerin İncelenmesi *<br />
Yüksel DEDE a<br />
İstanbul Medeniyet Üniversitesi<br />
Öz<br />
Bu çalışma, Türk ve Alman matematik öğretmenlerinin ve öğrencilerinin değerlerini araştıran bir<br />
proje çalışmasının küçük bir kısmını yansıtmaktadır. Şimdiki çalışmanın amacı, Türk ve Alman matematik<br />
öğretmenlerinin sınıf pratiklerine yönelik karar verme süreçlerinde etkili olan değerleri<br />
belirlemektir. Çalışma, 9 Türk ve 13 Alman matematik öğretmeni olmak üzere toplam 22 matematik<br />
öğretmeni ile yapılmıştır. Örneklemin seçimi, amaçlı örnekleme ve kuramsal örnekleme yöntemleriyle<br />
yapılmıştır. Veri toplama araçları olarak, yarı-yapılandırılmış mülakatlar ve alan notları<br />
kullanılmıştır. Veriler, sürekli karşılaştırma yöntemi ile analiz edilmiştir. Sonuçlar, dört ana değer<br />
kategorisi ortaya koymuştur. Bunlar: (1) verimlilik, (2) sosyalleştirme, (3) esneklik/otorite ve (4)<br />
cinsiyete dayalı farklılıktır. Tartışmalar, matematik eğitimi ve ileri araştırmalar için öneriler, çalışmanın<br />
sonunda bulgular ışığında verilmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler<br />
Karar Verme, Değerler, Grupla Çalışma, Türk Matematik Öğretmenleri, Alman Matematik Öğretmenleri.<br />
* Bu çalışma, Alexander von Humboldt Kuruluşu<br />
(AvH) tarafından desteklenmiştir. Buradaki görüşler,<br />
yazara aittir ve AvH’nın görüşlerini yansıtmamaktadır.<br />
a<br />
Dr. Yüksel DEDE Matematik Eğitimi alanında<br />
doçenttir. Çalışma alanları arasında, genelde<br />
matematik ve duyuşsal alan eğitimi özelde de<br />
değerler eğitimi yer almaktadır. İletişim: İstanbul<br />
Medeniyet Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi,<br />
İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim<br />
Dalı, Göztepe Kadıköy- İstanbul. Elektronik<br />
posta: ydede@medeniyet.edu.tr Tel: +90 216 280<br />
3551 Faks: +90 216 602 2805.<br />
Matematik eğitiminde inanç, tutum ve duygu gibi<br />
duyuşsal kavramlara yönelik araştırmaların sayısında<br />
son zamanlarda bir artış olduğu görülmektedir<br />
(Grootenboer ve Hemmings, 2007). Son yıllarda,<br />
duyuşsal alana yönelik bileşenler içine değerlerin<br />
de eklenmesiyle (DeBellis ve Goldin, 1997),<br />
tutumlar kadar olmasa da matematik öğretiminde<br />
değerlerle ilgili araştırmalara da literatürde rastlanmaya<br />
başlanmıştır (Hannula, 2004). Fakat bu<br />
çalışmalar, genellikle Batı kültürüne dayalı matematiksel<br />
değerlerin belirlenmesiyle sınırlı kalmıştır<br />
(Bishop, 2004). Ancak, farklı kültürlerin farklı<br />
değerler ürettiği ve aynı matematiksel içeriğin bile<br />
farklı kültürlerde farklı öğretim yaklaşımlarıyla<br />
öğretildiği literatürde not edilmektedir (bkz. Seah,<br />
2003b). Bu nedenle son yıllarda, Batı kültürünün<br />
dışındaki kültürlerde de matematik öğretiminde<br />
değerler üzerine çalışmaların yapıldığı görülmektedir<br />
(bkz. Dede, 2009, 2011; Durmuş, 2011; Suharjo,<br />
2007). Bu bağlamda şimdiki çalışma, kültür,<br />
toplum, dil ve din vb. yönlerden farklılıklar gösteren<br />
iki ülkede (Türkiye ve Almanya), matematik<br />
öğretmenlerinin görüşleri bakımından genel olarak<br />
matematik öğretimindeki değerlerin rolünü ve<br />
önemini, özelde de bir matematik dersindeki bir<br />
grup çalışmasında grupların oluşturulmasına yönelik<br />
öğretmen kararlarının altında yatan değerleri<br />
belirlemeye çalışmıştır.<br />
Matematik Öğretiminde Grup Çalışması<br />
Yapılandırmacılık, son yıllarda eğitim indekslerinde<br />
en çok kullanılan kavramlardan biridir ve
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
algılama ile gerçekliğin doğasına yönelik psikolojik<br />
bir bakışı yansıtmaktadır. Yapılandırmacılık, insanların<br />
nasıl öğrendiğini inceleyen ve genellikle de<br />
öğretim stratejilerinin bir dizinini gösteren bir teoridir<br />
(Colburn, 2000). Yapılandırmacılık, bilginin,<br />
dil ve tecrübe aracılığıyla aktif bir şekilde kişisel<br />
olarak inşasına dayanmaktadır ve öğrenen/öğrenci,<br />
yeni öğrenme durumları, kavram görüntüleri ve bireyin<br />
önceki birikimleri arasında bağlantılar kurarak<br />
anlamı inşa eder. Ayrıca, öğrenmek için sosyal<br />
etkileşim esastır ve bu etkileşim diğer öğrencilerle<br />
fikirleri paylaşma, tartışma ve test etme ile mümkündür.<br />
Kavramlar, bu şekilde inşa edilebilir ve<br />
anlamlı öğrenme de bu şekilde sağlanabilir (Finley,<br />
2000). Bu tür öğrenme ortamlarının hazırlanması<br />
için, grup ve işbirliğine dayalı öğretim ortamları oldukça<br />
elverişlidir. Zira işbirliğine dayalı öğrenme,<br />
bireylerin hem kendilerinin hem de başkalarının<br />
öğrenme düzeylerini arttırmak için birlikte çalışmalarına<br />
imkân verecek şekilde oluşturulan küçük<br />
grupların öğretimsel faaliyetleridir (Johnson, Johnson<br />
ve Smith, 1991). Zaten, küçük gruplarla çalışma<br />
ortamlarındaki öğrenme düzeyinin, yarışmacı/<br />
rekabete veya bireysel öğrenci çalışmalarına dayalı<br />
ortamlara göre daha etkili sonuçlar verdiği de belirtilmektedir<br />
(Johnson ve Johnson, 1981). Üstelik<br />
bu tür öğrenme ortamlarının, öğrencilerin çalışılan<br />
probleme yönelik (muhtemel) farklı bakış açıları ile<br />
değerlerini açık bir şekilde ifade etmelerine imkân<br />
verdiği ve öğrencilerin ortak bir karara ulaşmalarına<br />
yönelik oluşturulan tartışma ortamları için sosyal<br />
bir temel sağladığı da belirtilmektedir (Gregory<br />
ve Clemen, 1994). Bu bağlamda bu tür öğrenme<br />
ortamları, bireylerin kişisel değer ve inançlarını<br />
göstermelerine ve iletişime geçmelerine de imkân<br />
vermektedir. Bu iletişim durumu ise bireylerin<br />
inanç ve değerlerinin açık bir şekilde anlaşılmasını<br />
sağlamaktadır: Amacım nedir Sahip olduğum<br />
bilgi nedir Niçin iyi olacağını düşündüğüm özel<br />
bir seçim yapıyorum vb. sorular bu tür ortamlarda<br />
sıklıkla gündeme gelir. Herhangi bir şeyi, başka<br />
birine açıklamak ve anlatmak da, anlama düzeyinin<br />
yükselmesine ve derinlenleşmesine yol açar. Bu nedenle,<br />
kişisel inançların ve değerlerin açık bir şekilde<br />
anlaşılması, iyi bir karar vermenin temel noktası<br />
olarak durmaktadır. Bunun için grup ve işbirliğine<br />
dayalı öğrenme ortamları, bireysel olarak etkili<br />
karar verebilme becerisinin kazanımında ve gelişiminde<br />
etkin rol oynayabilir (Clemen ve Hampton,<br />
1994; Gregory ve Clemen). Üstelik grup ve işbirliğine<br />
dayalı öğrenme ortamları, karar verme durumuna<br />
yönelik ilkelerin ve süreçlerin anlaşılması için de<br />
mükemmel ortamlar sağlarken, karar verme süreci<br />
de; işbirliğine dayalı öğrenme ortamlarında önemli<br />
demokratik ve sosyal becerilerin kazanımı ve sürdürülmesi<br />
için iyi bir zemin hazırlayabilir (Clemen<br />
ve Hampton). Bu nedenle, bütün eğitim sistemlerinde<br />
grup çalışmaları teşvik edilmekte ve buna<br />
uygun öğretim ortamlarının hazırlanması tavsiye<br />
edilmektedir. Örneğin, Alman İlköğretim Matematik<br />
Programında (Rahmenplan Grundschule Mathematik<br />
[RGM], 2004) grup çalışmalarına verilen<br />
önem şu şekilde belirtilmektedir:<br />
Bireyselliğe dikkatin yanında her öğrenci, işbirliğinin<br />
gelişimine de katkıda bulunmalıdır. Bütün<br />
branşlarda, tandem ve grup çalışmalarına yönelik<br />
ortamlar oluşturulmalıdır. Bu tür ortamlar,<br />
birlikte öğrenmeyi, güveni, iyi ürün elde etmeye<br />
istekli olmayı, yardımseverliği ve modelle öğrenme<br />
düzeyini artırır. Bununla birlikte, öğrencilerin<br />
belirlenmiş ödev veya problem durumlarına ilişkin<br />
iyi sonuçlar elde etmek için birlikte çalışmalarına<br />
yönelik farkındalıkları da artar. [11]<br />
Karar Verme ve Öğretmenlerin Karar Verme Süreci<br />
Karar verme, uğraşılan/mücadele edilen davranış<br />
biçimlerinin arasından seçim yapma süreci olarak<br />
tanımlanmaktadır. Psikolojiye ilişkin literatürde,<br />
karar verme ve problem çözme birbirlerinden<br />
farklı tanımlara sahip olmalarına rağmen, bu iki<br />
kavram müfredat hazırlayıcılar tarafından sıklıkla<br />
birlikte hatta bazen biri diğerinin yerine kullanılmaktadır<br />
(Beyth-Marom, Fischhoff, Jacobs-Quadrel<br />
ve Furby, 1991). Bu nedenle karar verme, bir<br />
sorunun veya problemin çözümüne yönelik muhtemel<br />
yollardan en uygun olanının seçilmesi olarak<br />
da tanımlanmaktadır (Aydın, 1989). Karar verme<br />
sürecinin basamakları ise problemin tanımlanması<br />
ve karar verme içeriğinin oluşturulması, değerlerin<br />
tanımlanması, muhtemel sonuçların öngörüsü,<br />
sonuçların yapılandırılması, bilgininin niteliği, alternatiflerin<br />
oluşturulması, alternatifler arasında<br />
değiş-tokuş yapılması ve grup tartışmaları şeklinde<br />
özetlenmiştir (Gregory ve Clemen, 1994). Beyth-<br />
Marom ve arkadaşları da, karar verme sürecinde<br />
şu adımların takip edildiğini belirtmiştir: (i) Farklı<br />
karar verme modellerinde (örneğin, belirsizlik, risk<br />
ve kesinlik), karar almanın ayrımını yapma, (ii) karar<br />
verme durumunu belirleme ve tanımlama, (iii)<br />
alternatif uygulamaları listeleme, (iv) her bir alternatifin<br />
muhtemel sonuçları ve alternatiflerin karşılaştırması<br />
için kriterler belirleme, (v) muhtemel<br />
sonuçların (gerekirse) olasılıklarını değerlendirme,<br />
(vi) muhtemel sonuçların (gerekirse) kullanışlılığını<br />
değerlendirme, (vii) her bir alternatifin değerlendirmesini,<br />
cezbediciliği ve olasılığı bakımından<br />
ele alma, (viii) toplanan ek bilginin önemini de-<br />
672
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
ğerlendirme ve (ix) karar verme sürecinin genelini<br />
değerlendirmedir. Diğer taraftan, karar verme<br />
sürecini etkileyen birçok faktör olabilir. Bunlar,<br />
bilişsel, psikolojik, kültürel ve sosyal faktörlerdir.<br />
Sosyal ve psikolojik faktörler, bireylerin ailesi, arkadaş<br />
grubu veya kendisinden (örneğin, öz-saygı,<br />
kontrol noktası) kaynaklanan etkileri içerirken,<br />
kültürel ve sosyal faktörler, bireylerin kararlarını<br />
etkileyen sosyo-ekonomik koşulları, etnisiteyi ve<br />
dinsel inançları vb. içermektedir. Bilişsel faktörler<br />
ise algılama ve akıl yürütmenin zihinsel süreçlerini<br />
kapsamaktadır. Karar verme süreçleri ise yaş ve<br />
deneyim ile olgunlaşmakta ve bilginin kazanımı<br />
ile bireyin beyin gelişimine göre farklılıklar göstermektedir<br />
(Gordon, 1996). Davies’e (2004) göre<br />
ise karar verme sürecinde, bireylerin inançları ve<br />
değerleri, açık hedefler ve planlar, pozitif sonuçlar<br />
(amaçlar ve duygular), bireyin kendisine ve başkalarına<br />
yönelik öz-saygısı ve bireyin muhtemel iç<br />
çatışmalarla baş edebilme gücü etkili olmaktadır.<br />
Öğretmenler ise zengin ve karmaşık ortamlarda<br />
çalışmakta ve bu nedenle de sürekli olarak çok<br />
fazla karar almak zorunda kalmaktadır. Fakat bu<br />
kararların çoğu, açık ve planlı olmaktan ziyade gizli<br />
ve plansız olarak alınmaktadır (Kuo, 2004). Bu<br />
nedenle Bishop’a (2008) göre; karar verme, öğretim<br />
sürecinin kalbi konumundadır ve Bishop bu konuya<br />
verdiği önemi şu şekilde vurgulamıştır:<br />
Eğer, öğretmenlerin nasıl karar verdiklerini anlayabilirsem<br />
o zaman öğretmenlerin öğretimlerini<br />
nasıl yapacaklarını daha iyi anlayabilirim. Eğer,<br />
öğretmenlerin karar vermelerine ilişkin ne kadar<br />
fazla bilgi sahibi olursak, o zaman belki hedefler,<br />
amaçlar, çocukların tutumları ve matematiksel<br />
gelişimleriyle ilgili teorileri ilişkilendirmeye başlayabiliriz.<br />
Bu şekilde, öğretimin niteliğini geliştirmek<br />
için daha iyi bir konumda olabileceğimizi<br />
düşünüyorum. [30]<br />
Bishop ve Whitfield (1972) ise öğretimin niteliğini<br />
bu düzeyde etkileyen öğretmenlerin karar<br />
verme becerilerine ilişkin bir model önermiştir.<br />
Bu model, öğretmenlerin karar verme becerilerini,<br />
(i) öğretmenlerin deneyimleri/tecrübeleri, (ii)<br />
öğretmenlerin değerleri ve inançları, (iii) öğretim<br />
amaçları ve hedefleri, (iv) karar verme şemaları<br />
ve (v) öğretim durumlarıyla ilişkilendirmektedir.<br />
Shavelson ve Stern (1981) de, öğretmenlerin karar<br />
verme sürecine yönelik farklı bir model önermiştir:<br />
Bu model ise şu bileşenlerden oluşmaktadır: (1).<br />
Öncül koşullar: (i) Öğrencinin yeteneği ve becerisi<br />
hakkında bilgi sahibi olma, davranış problemleri<br />
vb., (ii) öğretim görevlerinin doğası (amaç, konu,<br />
öğrenci, aktivite vb.) ve (iii) sınıf/okul ortamı (sınıf<br />
baskısı, şartların değerlendirilmesi, gruplar vb.).<br />
(2). Öğretmenlerin özellikleri: (i) İnançlar ve değerler,<br />
(ii) konunun kavramsallaştırılması ve (iii)<br />
bilişsel zorluk. 3. Öğretmen bilişsel süreçleri: (i)<br />
Seçim ve entegrasyon bilgisi (nitelik, akıl yürütme<br />
ile buluş yapma, çatışma, gerginlik vb.), (ii) çıkarımlar<br />
(yargılar, beklentiler, hipotezler, kararlar<br />
vb.). (4). Öğretmenler için sonuçlar: (i) Öğretimi<br />
planlama (içeriği seçme, öğrencileri gruplama,<br />
etkinlikleri seçme vb.), (ii) öğrencilerle etkileşim<br />
(rutin öğretim yaklaşımları, davranış problemi,<br />
özel ders vb.). (5). Öğrenciler için sonuçlar: (i) Başarı,<br />
(ii) motivasyon ve (iii) duygu. (6). Öğretmen<br />
değerlendirmesi: (i) Yargılar, (ii) kararlar ve (iii)<br />
öğretim rutinleri.<br />
Öğretmenlerin karar verme sürecinde etkili olan<br />
faktörleri belirlemeye yönelik yukarıda verilen<br />
modeller (Bishop ve Whitfield, 1972; Davies, 2004,<br />
Shavelson ve Stern, 1981) incelendiği zaman, öğretmenlerin<br />
değerlerinin ve inançlarının, öğretmenlerin<br />
karar verme süreçlerinde önemli bir faktör<br />
olduğu görülmektedir.<br />
Değerler ve Öğretmenler’in Değerleri<br />
Değer-yüklü olmayan kültür ve değer-yüklü olmayan<br />
eğitim kavramları, 20. yüzyılın ortalarına kadar<br />
popülaritesini korumuştur. Bu süreç boyunca,<br />
herhangi bir özel sosyal değer sistemiyle ilişkilendirilmeyen,<br />
nesnel, rasyonel ve deneysel ölçütlere<br />
dayalı teknolojik gelişmeler ile bilimsel keşifler sonucu<br />
oluşan pozitif inançlar etkili olmuş ve moral<br />
içerikli faktörlerin önemi ihmal edilmiştir. Sosyal<br />
değişimler de, sosyal aktörlerin moral içerikli seçimlerinin<br />
sonuçlarından ve etkilerinden ziyade<br />
teknolojik gelişmeler ışığında değerlendirilmiştir.<br />
Ancak düşüncenin bu eğilimi, eğitim ve sosyo-kültürel<br />
değişimlerin anlaşılmasıyla yavaş yavaş değişmiş<br />
ve değer eğilimlerini de içermeye başlamıştır<br />
(Lee, 2001). Değer kavramı ise günümüzde farklı<br />
bağlamlarda farklı anlamlarda kullanılmaktadır.<br />
Örneğin, bir konuşmayı dinlemenin “değeri”, bir<br />
bireyin ahlaki “değeri” ve bir denklemdeki bir bilinmeyenin<br />
“değeri” vb. (Seah ve Bishop, 2000). Swadener<br />
ve Soedjadi (1988) ise değerlerin tanımında<br />
“iyi” ve “kötü” gibi bazı kavramlara gereksinim<br />
olduğunu belirtmiştir. Raths, Harmin ve Simon<br />
(1987) ise değerleri, bireylerin yaşamdaki ilişkilerinden<br />
ve elde ettiği deneyimlerinden ortaya çıkan<br />
davranışları için genel rehberler olarak tanımlamıştır.<br />
Buna göre değerler, bireylerin davranışları,<br />
kararları ve seçimleri üzerinde bilinçli veya bilinçsiz<br />
bir şekilde önemli rol oynamaktadır (FitzSimons,<br />
Bishop, Seah ve Clarkson, 2001). Bu nedenle<br />
değerler, öğretmenlerin kararları ve davranışları<br />
üzerinde de etkili olabilmektedir (Fasheh, 1982).<br />
Zaten Gudmunsdottir (1991) değerleri, öğretmen<br />
673
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
pratiklerinin bir rehberi, Matthews (2001) de, davranışlarının<br />
öncülleri ve araçları olarak görmüştür.<br />
Clarkson (2007) ise öğrencilerin, öğretmenlerinin<br />
davranışlarını dikkatli bir şekilde izlediklerini ve<br />
öğretmenlerinin değerlerini anladıklarını ve buna<br />
uygun davranışlar sergilediklerini belirtmiştir. Frade<br />
ve Machado (2008) da, öğretmenlerin değerlerinin,<br />
öğrencilerin matematiğe yönelik tutumları,<br />
inançları ve duyguları üzerinde güçlü bir etkiye sahip<br />
olduğunu tespit etmiştir. Diğer taraftan değerler,<br />
önemli ve kıymetli olarak görülen davranışlar<br />
ve seçenekler için bireysel standartlarla ilişkilendirilen<br />
kişisel tercihler ve kararlar olarak da ele alınmıştır<br />
(Chin ve Lin, 2001; Seah, 2002; Swadener ve<br />
Soedjadi, 1988). Buna göre değerler, öğretmenlerin<br />
pedagojik kimlikleri olarak algılanabilir ve onların<br />
kendi pedagojik kimliklerine göre önemli veya değerli<br />
olarak gördükleri seçimler ve yargılar olarak<br />
görülebilir (Chin ve Lin, 2000).<br />
Matematik Öğretimi, Kültür ve Değerler<br />
Matematik, genel olarak toplumun büyük bir çoğunluğu<br />
tarafından soyut, soğuk ve insandan bağımsız<br />
bir uğraşı olarak görülmekte ve bu nedenle<br />
de absolutist/mutlakçı felsefecilerin görüşleriyle<br />
ilişkilendirilmektedir. Diğer taraftan, fallibist/<br />
yanılmacı felsefeciler ise matematiğin, değer ve<br />
kültür yüklü olduğunu (matematikteki yapının rolünü<br />
reddetmeden) belirtmektedir (Bishop, 2002;<br />
Ernest, 2007). Matematiğin felsefine ilişkin bu iki<br />
farklı bakış, doğal olarak sınıf pratikleri üzerinde<br />
de farklı etkilere neden olmuştur (Ernest, 1991).<br />
Örneğin, fallibist/yanılmacı felsefi görüşü benimsemiş<br />
bir matematik öğretmeni, öğretiminde probleme<br />
dayalı öğretimi veya uygulamayı daha değerli<br />
bulurken, absolutist/mutlakçı felsefi görüşü benimsemiş<br />
bir öğretmen ise öğretmen-odaklı veya<br />
tümdengelimci bir yaklaşımı, öğretimi için daha<br />
değerli görebilir (Seah, 2003a). Bu nedenle, matematik<br />
öğretiminde öğrencilere sadece matematiksel<br />
bilgi değil aynı zamanda matematiksel değerler<br />
de aktarılmaktadır. Bu bağlamda, öğretmenlerin<br />
öğretimlerine yönelik değer tercihlerinin ve sahip<br />
oldukları değerlere ilişkin farkındalıklarının belirlenmesi<br />
önem arz etmektedir (Chin, 2006).<br />
Diğer taraftan kültür, matematiksel değerlerin güçlü<br />
bir belirleyicisidir ve farklı kültürler farklı değerler<br />
içermektedir (Seah, 2003b). Kültür kavramının<br />
ise herhangi biri üzerinde ortak bir uzlaşı olmaksızın<br />
çok fazla tanımının olduğu görülmektedir.<br />
Fakat birçok kişi, kültürün ne anlama geldiğine ve<br />
neyi gerektirdiğine yönelik genel bir anlayışa sahiptir.<br />
Buna göre kültür, bir toplum içinde paylaşılan<br />
değerleri, inançları ve kavramları içermektedir<br />
(Venaik ve Brewer, 2008). Zaten klasik kaynaklar<br />
içerisinde yerini alan Kroeber ve Kluckhohn’un<br />
(1952) çalışmasında da, kültürün özünü, geleneksel<br />
kavramların (örneğin, tarihi bir süreçte türetilmiş<br />
ve seçilmiş) ve özellikle de bunlara iliştirilen<br />
değerlerin oluşturduğu belirtilmektedir. Bu nedenle;<br />
farklı kültürlerde çalışan matematik öğretmenleri,<br />
aynı matematik müfredatını öğretseler<br />
bile öğrencilerine aynı değerleri öğretmemektedir<br />
(Bishop, Clarkson, FitzSimons ve Seah, 2000). Örneğin;<br />
matematik eğitimi değeri olarak, “teknoloji”<br />
değeri bir eğitim sisteminde önemli bir değer<br />
iken başka bir eğitim sisteminde önemli bir değer<br />
olmayabilir (Atweh ve Seah, 2008). Bu nedenle,<br />
Amerikan Ulusal Matematik Öğretmenleri Konseyi<br />
(National Council of Teachers of Mathematics<br />
[NCTM-]) (2000), matematiği kültürel kalıtımın<br />
bir parçası olarak görmüş ve matematiği insan aklının<br />
en büyük kültürel ve zihinsel başarılarından<br />
biri olarak değerlendirmiştir. Prediger (2001) da,<br />
matematiğe bir “Kültürel fenomen” [23] olarak<br />
bakmıştır. Benzer şekilde RGM’de (2004), matematiksel<br />
kavramların ve yöntemlerin, tarihsel bir süreç<br />
içerisinde sosyal ve pratik koşullarla ilgili problemler<br />
ve sorular boyunca geliştirildiği not edilmiş<br />
ve öğretmenlerden bireysel, toplumsal ve kültürel<br />
olayları dikkate alarak öğretimlerini gerçekleştirmeleri<br />
istenmiştir.<br />
Değer Kategorileri<br />
Bu çalışmada, değerlere ilişkin geliştirilen üç değer<br />
teorisinden bahsedilecek ve bunlar, şimdiki çalışmanın<br />
bulgularının değerlendirilmesinde temel<br />
alınacaktır. Bunlardan ikisi, özel olarak matematik<br />
derslerinde öğretilen değerlere ilişkin bir sınıflama<br />
içerirken (Bishop, 1988, 1996; Lim ve Ernest,<br />
1997), diğeri ise genel anlamda kültürel değerlere<br />
(Hofstede, 1980, 2009) yönelik bir sınıflama önermektedir.<br />
Lim ve Ernest’in Matematik Derslerinde Öğretilen<br />
Değerler Kategorisi: Lim ve Ernest (1997), matematik<br />
derslerinde öğretilen değerlerin bir sınıflamasını<br />
aşağıdaki şekilde yapmıştır: (i) Epistemolojik<br />
Değerler: Matematiğin öğrenim ve öğretim boyutunun<br />
kuramsal yönünü, matematiksel bilginin<br />
özelliklerini, değerlendirilmesini ve kazanımını<br />
gösteren değerlerdir. Örneğin, rasyonellik, problem<br />
çözme, sistematiklik, kesinlik, mantığa uygunluk,<br />
analitiklik vb. (ii) Sosyal ve Kültürel Değerler:<br />
Bireylerin, matematik eğitimiyle ilgili olarak topluma<br />
yönelik sorumluluklarını gösteren değerlerdir.<br />
Örneğin, dürüstlük, minnettarlık, ılımlılık, şefkat<br />
ve (iii) Kişisel Değerler: Kişi veya öğrenen olarak<br />
bireyi etkileyen değerleri ifade etmektedir. Örneğin,<br />
sabır, güven, tutumlu olma, merak ve yaratıcılık<br />
vb.<br />
674
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
Bishop’un Matematiksel Değerler Kategorisi: Bishop<br />
(1988; 1996), matematik derslerinde öğretilen<br />
değerlerin sınıflamasını üç ana kategoride toplamıştır.<br />
Bunlar: Genel eğitimsel değerler, matematiksel<br />
değerler ve matematik eğitimi değerleridir.<br />
Genel eğitimsel değerler, toplumun genel eğitimsel<br />
ve sosyalleşme taleplerinden üretilen değerler<br />
(örneğin, doğruluk, dürüstük, yasalara itaat etme,<br />
nezaket vb.) iken matematiksel değerler, matematiğin<br />
bilimsel disipliniyle (özellikle Batılı matematikçilerin<br />
katkıları) ilgili değerleri içermektedir.<br />
Matematik eğitimi değerleri ise matematiğin öğretiminden<br />
ve öğreniminden ortaya çıkan normlar<br />
ve pratiklerle ilgili değerleri ifade etmektedir (Atweh<br />
ve Seah, 2008; Seah ve Bishop, 1999). Matematiksel<br />
değerlerin alt bileşenleri ise şunlardır: (i)<br />
Rasyonellik: Mantıksal düşünme, açıklama, neden<br />
belirtme, soyutlama, teoriler. (ii) Nesnelcilik: Somutlaştırma,<br />
sembolleştirme, materyalizm. (iii)<br />
Kontrol: Kurallar, güç, tahmin, güvenlik, çevre<br />
üzerinde uzmanlık. (iv) İlerleme: Bilginin yığılmalı<br />
gelişimi, alternatif üretme, sorgulama, genelleme.<br />
(v) Açıklık: Onaylama, bireysel özgürlük, paylaşım,<br />
yaygınlaştırma. (vi) Gizem: Belirsiz kaynaklar, mistik,<br />
harika (Clarkson, FitzSimons, Bishop ve Seah,<br />
2000). Bishop (1988), matematiksel değerlere yönelik<br />
birbirini tamamlayan ve yukarıda belirtilen<br />
rasyonellik- nesnelcilik, kontrol-ilerleme, açıklıkgizem<br />
şeklinde üç değer çifti önermesine rağmen,<br />
matematik eğitimi değerlerine yönelik herhangi<br />
bir özel örnek vermemiş ve bir sınıflama yapmamıştır.<br />
Bu durum, matematik öğretimine yönelik<br />
pedagojik yaklaşımların kültürler arasında ve içinde<br />
farklılaşabileceğini göstermeye yönelik bir mesaj<br />
olarak da algılanabilir (Seah, 2011a). Bununla<br />
beraber; Seah, Bishop, FitzSimons ve Clarkson’un<br />
(2001) çalışmasının sonuçları, matematik öğretmenlerinin<br />
(Melbourne’de çalışan), etkili çalışma,<br />
esneklik, etkili organizasyon, ısrar etme, yaratıcılık<br />
vb. matematik eğitimi değerlerine sahip olduklarını<br />
ortaya koymuştur.<br />
Diğer taraftan, Bishop (1988), matematiksel düşünmeyle<br />
ilgili değerlerin gelişiminin nasıl olduğuna<br />
yönelik bir sorgulama yapıldığı zaman,<br />
matematik eğitiminin sosyo-kültürel boyutunun<br />
dikkate alınması gerektiğine de vurgu yapmış ve<br />
matematik eğitiminin sosyo-kültürel boyutunun,<br />
matematiksel düşünmenin değerlerini beş düzeyde<br />
etkilediğini belirtmiştir. Bunlar: Kültürel,<br />
toplumsal, kurumsal, pedagojik ve bireysel düzeydir.<br />
Kültürel düzey, toplumun tarihsel ve kültürel<br />
içeriği ile matematik eğitimi arasındaki ilişkilerle<br />
ilgilenirken, toplumsal düzey ise okullarda/sınıflarda<br />
matematik eğitimini etkileyen etkileşimler ve<br />
sosyal normlarla ilgilenmektedir. Kurumsal düzey,<br />
toplumun genelinde yaygın olan kurumlar ve matematik<br />
eğitimi arasındaki ilişkilerle ilgilenirken,<br />
pedagojik düzey ise matematik derslerindeki sosyal<br />
etkileşimlerle (öğrenci-öğrenci, öğretmen-öğrenci<br />
vb.) ilgilenmektedir. Son olarak, bireysel düzey ise<br />
hem sınıfın içinde hem de sınıfın dışında bireysel<br />
temelde matematik öğrenicilerini ifade etmektedir.<br />
Hofstede’nin Kültürel Değerler Kategorisi: Hofstede<br />
(2009), 1967 ve 1973 yılları arasında çok uluslu<br />
bir şirketin (IBM), 70’den fazla ülkeden yaklaşık<br />
117.000 personeliyle bir anket çalışması gerçekleştirmiştir.<br />
Bu çalışmanın amacı, kültürler arasında<br />
değerlerdeki farklılıkları belirlemek ve bu<br />
değer tercihlerinin sosyal davranışlar üzerindeki<br />
etkisini tespit etmektir. Çalışmanın sonucunda,<br />
kültürel değerlerin ülkelere göre farklılaştığı belirlenmiş<br />
ve ülkeler arasındaki farklılıklar aşağıdaki 5<br />
kültürel boyut (5. boyut, Michael Bond’la birlikte<br />
daha sonra geliştirilmiştir) eşliğinde tanımlamıştır<br />
(Hofstede, 2009): (i) Güç Aralığı Indeksi: Bu boyut,<br />
kurumların ve örgütlerin az güçlü/zayıf üyelerinin<br />
(örneğin, aileler), gücün eşitsiz bir şekilde dağılımını<br />
beklemesini ve bu durumu kabul etmesini ifade<br />
etmektedir. Bu eşitsizliğin düzeyi de, yöneticiler<br />
kadar çalışanlar tarafından da desteklenmektedir.<br />
Bazı uluslararası deneyimler de; güç ve eşitsizliğin,<br />
her toplumun ve bireyin temel bir olgusu olduğunu<br />
göstermekte ve bütün toplumların eşit olmadığını,<br />
bazılarının diğerlerinden daha üstün olduğuna işaret<br />
etmektedir. (ii) Bireyselcilik: Bu boyutun karşısında<br />
toplumsallaşma, yani bireylerin gruplara<br />
entegrasyon düzeyleri durmaktadır. Bireyci bakışa<br />
sahip toplumlarda, bireyler arasındaki ilişkiler zayıftır<br />
ve bireylerin önceliği kendisi ve aile fertleridir.<br />
Toplumcu bakışa sahip toplumlarda ise bireylerden<br />
gruplara katılıma ve bir gruba ait olmaya<br />
yönelik güçlü bir yönelim vardır, grup ilişkileri çok<br />
güçlüdür ve sıklıkla sorgulanamaz bir bağımlılığa<br />
dayalı genişletilmiş aile yapıları (amcalar, teyzeler<br />
ve büyük anneler-babalar) mevcuttur. (iii) Erillik:<br />
Bu boyutun tersi, kadınlar ve erkekler arasındaki<br />
rollerin toplumlardaki dağılımında ortaya çıkan<br />
temel sorunlara işaret eden dişilliktir. IBM personeliyle<br />
yapılan çalışmaların sonuçları, toplumlar<br />
arasında kadınların değerlerinin erkeklerin değerlerinden<br />
daha az farklılaştığını ve erkeklerin değerlerinin,<br />
bir ülkeden başka bir ülkeye göre birbirinden<br />
oldukça farklılaştığını, kesinlik, öz-güven ve<br />
yarışmacı boyutlarını içerdiğini, kadınların değerlerinin<br />
ise tersine, ılımlı, koruyucu ve birbirlerine<br />
benzer boyutlar içerdiğini göstermiştir. Kesinlik,<br />
erkeklere özgü bir değer iken, ılımlılık ise kadınlara<br />
özgü bir değer olarak görülmektedir. Dişil egemen<br />
toplumlarda kadınlar, erkeklerle aynı ılımlı ve<br />
koruyucu değerlere sahip iken, erkek egemen toplumlarda<br />
ise erkeklerle aynı düzeyde olmamak üzere<br />
kesinlik ve yarışmacı değerlere sahiptir. Bu du-<br />
675
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
rum ise erkek egemen toplumlarda, erkek ve kadın<br />
değerleri arasında bir mesafenin oluşmasına neden<br />
olmaktadır. (iv) Belirsizlikten Kaçınma Indeksi: Bir<br />
toplumun belirsiz ve kesin olmayan durumlara yönelik<br />
reaksiyonlarını ifade eder. Bu boyut, bir kültürün<br />
üyelerinin yapılandırılmamış durumlarda<br />
kendilerini rahat veya rahatsız hissetmelerine işaret<br />
etmektedir. Yapılandırılmamış durumlar; yeni,<br />
bilinmeyen, sürpriz ve alışılagelenden farklı olanı<br />
temsil etmektedir. Belirsizlikten kaçınma kültürü,<br />
güçlü kanun ve kurallar, güvenilir ölçütler ve mutlak<br />
doğruya yönelik bir bağlılığı içeren psikolojik<br />
ve dinsel eğilimler ve inançlar (örneğin, “burada<br />
sadece bir doğru vardır ve biz ona sahibiz”) aracılığıyla<br />
bu tür belirsiz durumları mümkün olduğunca<br />
minimize etmeye çalışır. Bu tür toplumların üyeleri,<br />
çok heyecanlı, duygusal ve içsel enerjileri ile motive<br />
edilir. Tersine, belirsizlik durumunu benimsemiş<br />
kültürlerde ise farklı fikirlere daha fazla tolerans<br />
gösterme, mümkün olduğunca daha az kurala<br />
sahip olma, psikolojik ve dinsel inançlara göreceli<br />
yaklaşma ve yeniliklere açık olma durumları baskındır.<br />
Bu kültürlerde yaşayan insanlar, soğukkanlı<br />
ve derin düşünceler içindedir ve duygularını çevrelerine<br />
göstermemektedir. (v) Uzun- Dönemli Eğilim:<br />
Kısa-dönemli eğilimin tersidir. Bu boyut, Çinli<br />
bilim adamları tarafından tasarlanan bir ölçeğin<br />
kullanımıyla 23 ülkedeki öğrencilerden toplanan<br />
verilerin analizi sonucunda geliştirilmiştir. Bu boyut,<br />
Mutlak Doğru olmaksızın erdem, fazilet ve namus<br />
vb. değerleri ifade etmektedir. Uzun- dönemli<br />
eğilimlerle birleştirilen değerler, geleneğe saygı,<br />
sosyal yükümlülükleri yerine getirme, birinin hakkını<br />
ve onurunu korumak vb.’dir. Bu boyutun değerleri,<br />
Konfüçyüs öğretisinde (negatif ve pozitif)<br />
bulunmasına rağmen, Konfüçyüs geleneği olmayan<br />
ülkelerde de uygulanabilir.<br />
Türk ve Alman toplumlarının sahip oldukları kültürel<br />
değerlerin düzeyleri (0 -100 puan arası) ise<br />
Hofstede’nin Kültürel Değerler Kategorisi (1980)<br />
bakımından aşağıda verilmiştir: Güç Aralığı Indeksi:<br />
Türkiye: 66, Almanya: 35, bireyselcilik: Türkiye:<br />
37, Almanya: 67, erillik: Türkiye: 45, Almanya: 66,<br />
belirsizlikten kaçınma indeksi: Türkiye: 85, Almanya:<br />
65, uzun- dönemli eğilim: Türkiye: - , Almanya:<br />
31. Hofstede’nin (1980) bu sonuçlarına göre; Türk<br />
toplumunun, güç aralığı, toplumcu bakış, belirsizlikten<br />
(çok fazla) kaçınma ve kadınlara özgü değerlere<br />
(karşıt değerlerine göre) yüksek düzeyde,<br />
Alman toplumunun ise güç aralığı ve uzun dönemli<br />
eğilim değerlerine düşük düzeyde, bireyselcilik,<br />
belirsizlikten kaçınma ve erkeklere özgü değerlere<br />
ise yüksek düzeyde sahip olduğu görülmektedir.<br />
Hofstede’nin bu kültürel değerlerinin öğretim ortamlarına<br />
yansıması ve etkisi ise şu şekildedir (Cooper,<br />
Calloway-Thomas ve Simonds, 2007):<br />
(i) Bireysel, güç aralığı az ve belirsizlikten sakınma<br />
düzeyi düşük toplumlarda: Öğrenci-merkezli<br />
öğretim, öğrenmeye imkân veren öğretmen, öğretmenin<br />
“bilmiyorum” kelimesini kullanabilmesi,<br />
irdelenmeyi gerektiren kavramlar ve sorular için<br />
teşvik etme, çatışmaları öğretim için teşvik edici<br />
bir faktör olarak görme ve çok az rekabet ortamının<br />
oluşturulması, tarih (süreç), lineer ve ilerlemeci,<br />
değişime özellikle de teknolojik değişimlere açıklık,<br />
sınırlandırılmamış/belirlenmemiş öğrenme ortamlarında<br />
kendini rahat hissetme ve bu tür ortamlara<br />
problem çözmeye yönelik teşvik edici ortamlar<br />
olarak bakma. (ii) Toplumsal, güç aralığı yüksek ve<br />
belirsizlikten sakınma düzeyi yüksek toplumlarda:<br />
Öğretmen-merkezli öğretim, öğretmenin bilge kişiliği<br />
üzerine vurgu, eski bilgiyi koruma ve kullanmanın<br />
önemi, öğretmenin sunumunu irdelemenin ve<br />
sorgulamanın saygısızlık olarak algılanması, bireylerin,<br />
toplumun iyiliği ve refahı için gönüllü olması<br />
ve fedakârlık yapma zorunluluğu, tarih (süreç), dairesel<br />
ve tekrarlı, öğrencilerin bir konuya yönelik yorumlar<br />
yapmasına ve bunları uygulamasına teşvik<br />
edilmemesi, sınıfta ancak öğretmen tarafından izin<br />
verilen kişinin/kişilerin konuşması, açık ve sınırları<br />
belirlenmiş öğretimi tercih etme.<br />
Çalışmanın Amacı ve Önemi<br />
Bu çalışmanın amacı, Türkiye ve Almanya’daki matematik<br />
öğretmenlerinin bir öğretim ortamında<br />
karşılaştıkları herhangi bir durumun/problemin<br />
çözümüne yönelik karar verme süreçlerinin altında<br />
yatan değerleri belirlemektir. Bunun için, bir matematik<br />
dersinde herhangi bir konunun öğretimi<br />
için bir grup çalışması yapılması düşünüldüğünde,<br />
grupların oluşturulmasına yönelik öğretmen<br />
kararlarının altında yatan değerler belirlenmeye<br />
çalışılmıştır. Zira grup ve işbirliğine dayalı öğrenme<br />
ortamları, bireysel olarak etkili karar verebilme<br />
becerisinin kazanımına ve gelişimine katkı sağlayabilir<br />
(Clemen ve Hampton, 1994; Gregory ve<br />
Clemen, 1994) ve bu tür ortamlar, karar verme durumuna<br />
yönelik ilkelerin ve süreçlerin anlaşılmasını<br />
da kolaylaştırabilir (Clemen ve Hampton). Bu<br />
araştırmada, Türkiye ve Almanya’nın seçilmesinin<br />
nedenleri ise şu şekilde özetlenebilir:<br />
Uluslararası karşılaştırmalı çalışmalar, hem öğrencilerin<br />
matematiği nasıl öğrendiklerinin belirlenmesine<br />
ve buna yönelik kararlar alınmasına<br />
hem de karşılaştırma yapılan ülkelerin matematik<br />
öğrenimi ve öğretimindeki problemlerinin ortaya<br />
çıkarılmasına imkân verir (Cai, 2006). Bununla<br />
birlikte, farklı ülkelerde yapılan matematik eğitimi;<br />
inançları, amaçları, öğretim yöntemlerini ve beklentileri<br />
şekillendiren sosyal ve kültürel faktörler<br />
tarafından güçlü bir şekilde etkilenir. Farklı kültür-<br />
676
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
ler ve toplumlar, matematik öğretimine ve öğrenimine<br />
yönelik farklı felsefelere sahiptir. Matematik<br />
eğitimiyle ilgili değer ve inançların bu çeşitliliği de,<br />
eğitim sistemlerinin ülkelere göre farklılaşmasına<br />
neden olmaktadır (An, Kulm, Wu, Ma ve Wang,<br />
2006). Bu bağlamda Almanya; Batı kültürünü, liberal<br />
düşünceyi ve çok kültürlü bir toplumsal yapıyı<br />
temsil ederken, Türkiye ise Doğu ve Batı kültürleri<br />
arasında bir köprü görevi görmekte ve batılılaşmak<br />
için ciddi adımlar atmaktadır.<br />
Almanya, -bilindiği üzere- II. dünya savaşından<br />
sonra Türkiye’nin de olduğu birçok ülkededen göç<br />
almıştır. Bu nedenle, Almanya çok fazla Türk nüfusunu<br />
barındırmakta ve doğal olarak da birçok Türk<br />
öğrenci, Alman okullarında öğrenim görmektedir.<br />
Bu nedenle, iki ülkede matematik derslerinde hangi<br />
değerlerin öğretildiği/aktarıldığı, bu değerlerin<br />
benzerliklerinin ve farklılılarının tespiti ve bu<br />
değerlerin nasıl aktarıldığının belirlenmesi önem<br />
arz etmektedir. Bu şekilde, iki toplum arasındaki<br />
farkındalık, işbirliği, birbirine saygı ve entegrasyon<br />
vb. düzeylerinin gelişimine bir katkı yapılabilir.<br />
Öğretmenler, her iki ülkede de matematik öğretimi<br />
ve öğrenimi üzerinde etkili rol oynamaktadır. Almanya’daki<br />
öğrenciler de çok kültürlü bir geçmişten<br />
gelebilirken, Türkiye’de bu noktada daha çok uniform<br />
bir durumun olduğu söylenebilir. Bu nedenle,<br />
Türkiye’ deki matematik öğretmenlerinin değerler<br />
öğretimini, öğretim (didactic), Almanya’daki meslektaşlarının<br />
ise değerler öğretimini, sosyo-kültürel<br />
değerler (örneğin, sosyal adalet, eşitlik, etno-matematik,<br />
entegrasyon vb.) üzerine daha fazla vurgu<br />
yaparak gerçekleştirmeleri beklenebilir. Dolayısıyla<br />
bu durum, matematik derslerindeki değerler öğretiminin<br />
ülkelere göre farklılaşmasına yol açabilir.<br />
Örneğin; Dede’nin (2011), yaptığı bir çalışmanın<br />
sonuçları, Türk matematik öğretmen adayları tarafından<br />
Batı kültüründeki bazı matematik eğitimi<br />
değerlerinin (örneğin, erişilebilirlik -özellik) kabul<br />
görmediğini göstermiştir.<br />
Matematik eğitiminde değerler üzerine yapılmış çalışmalar<br />
incelendiğinde, genelde Türk ve Alman matematik<br />
öğretmenlerinin öğretimlerine, özelde de<br />
değerlerine yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır.<br />
Diğer taraftan, matematik eğitiminde değerlerin<br />
yerini ve önemini açık bir şekilde ortaya koyan<br />
makale ve proje çalışmaları literatürde not edilmektedir<br />
(Örneğin; Dede, 2009, 2011; Matematik<br />
Öğretiminde Değerler (Values in Mathematics Teaching<br />
[VIMT]) projesi ve Değerler ve Matematik<br />
Projesi (Values and Mathematics Project [VAMP])<br />
vb.). Fakat matematik öğretmenlerinin bir öğretim<br />
ortamında karşılaştıkları bir durumun/sorunun<br />
çözümüne yönelik karar verme durumunu etkileyen<br />
değerlerin belirlenmesine yönelik çalışmaya<br />
rastlanmamaktadır. Ancak, öğrenci ve öğretmen<br />
görüşlerine göre, etkili matematik öğretiminin altında<br />
yatan değerlerin belirlenmesine yönelik sınırlı<br />
sayıda çalışma literatürde not edilmektedir (bkz.<br />
Seah, 2011b). Bu nedenle; kültürel, toplumsal ve<br />
eğitimsel vb. yönlerden farklılıklar gösteren Almanya<br />
ve Türkiye’deki matematik öğretmenlerinin karar<br />
verme süreçlerinin altında yatan değerlerin tespiti<br />
ve bunları etkileyen faktörlerin belirlenmesi önem<br />
arz etmektedir. Zira daha önce de belirtildiği üzere,<br />
farklı kültürlerin farklı değerler ürettiği ve aynı<br />
matematiksel içeriğin bile farklı kültürlerde farklı<br />
öğretim yaklaşımlarıyla öğretildiği (Seah, 2003b),<br />
değerlerin; öğretmenlerin tercihlerini, davranışlarını<br />
(Yero, 2002) ve karar vermelerini (Fasheh, 1982)<br />
etkilediği belirtilmektedir. Bu nedenle, öğretmenlerin<br />
sahip oldukları değerlerin bilinmesiyle, öğretmenlerin<br />
sınıf içi uygulamaları, tercihleri, karar<br />
vermelerinin ve davranışlarının nedenleri daha iyi<br />
anlaşılabilir. Bu nedenle bu çalışma, Türk ve Alman<br />
matematik öğretmenlerinin ve öğrencilerinin<br />
matematiksel değerlerini inceleyen geniş kapsamlı<br />
bir projenin bulgularından (Türkiye ve Almanya’daki<br />
Matematik Öğretimindeki Değerler -Values<br />
in Mathematics Teaching in Turkey and Germany<br />
[VMTG]) sadece bir kısmını rapor etmekte ve özel<br />
olarak aşağıdaki soruya cevap aramaktadır:<br />
Türk ve Alman matematik öğretmenlerinin sınıf<br />
pratiklerine (grupların oluşumu) yönelik karar<br />
verme süreçlerinin altında yatan değerler nelerdir<br />
Araştırmanın Tasarımı<br />
Yöntem<br />
Bu makale, VMTG projesi kapsamında elde edilen<br />
bulgulara dayanmaktadır. VMTG projesinin amacı<br />
ise -özet olarak ifade edilecek olursa- Türk ve Alman<br />
matematik öğretmenlerinin ve öğrencilerinin<br />
sahip oldukları değerleri belirlemektir. VMTG projesi,<br />
nicel ve nitel araştırma yöntemlerinin birlikte<br />
kullanıldığı sıralı karma araştırma yöntem kullanılarak<br />
gerçekleştirilmiştir. Nicel yöntemler, kavramlar<br />
arasındaki ilişkilere yönelik istatitiksel olarak<br />
olarak çıkarımlar yapılmasına ve yorumlanmasına<br />
yardımcı olurken, nitel yöntemler ise esnekliğe<br />
imkân verir ve araştırılan kavramlar üzerinde<br />
detaylı bilgilerin elde edilmesini sağlar (Punch,<br />
1998). VMTG projesinin amaçlarına ve aşamalarının<br />
özelliklerine göre, örneklem seçiminde ise<br />
ulaşılabilir ve amaçlı örnekleme (nicel veriler için),<br />
kuramsal örnekleme ve amaçlı örnekleme olmak<br />
(nitel veriler için) üzere farklı örneklem alma yöntemleri<br />
birlikte kullanılmıştır. Sıralı karma araştırma<br />
yönteminin kullanımının gerekçeleri ise şunlardır:<br />
(i) Sıralı karma araştırma yöntemi, sonuç-<br />
677
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
larının güvenirliğini arttırmak için bir yaklaşımın<br />
sınırlılığını başka bir yaklaşımın kuvvetliliği ile<br />
dengeleyen bir araştırma yöntemidir (Rudestam ve<br />
Newton, 2007) ve (ii) bu çalışmada, karma araştırma<br />
yönteminin kullanılmasının amacı, geliştirme/<br />
gelişme olduğundan, bu yöntemin sıralı tasarımlarını<br />
kullanmak uygundur. Çünkü gelişme/geliştirme,<br />
birinci yöntemin bulgularının, ikinci yöntemin<br />
kullanımına zemin hazırlayacak şekilde yöntemlerin<br />
sıralı bir şekilde kullanımını içermektedir<br />
(Onwuegbuzie ve Collins, 2007). Bu yöntemin ilk<br />
aşaması, nicel verilerin toplanmasını ((Likert tipi<br />
bir ölçek ile) ve analizini, ikinci aşaması ise nicel<br />
verilerin sonuçlarına dayalı olarak nitel verilerin<br />
(yarı- yapılandırılmış mülakatlar, sınıf gözlemleri,<br />
doküman analizi, açık-uçlu sorulardan oluşan<br />
formlar ve alan notları vs.) toplanmasını ve analizini<br />
içermektedir. Bu şekilde, nicel ve nitel verilerin<br />
analizlerinin bir entegresi yapılmış; nicel veriler ve<br />
bulgular, katılımcıların seçimi ile nitel veriler ve<br />
analizler (mülakat, gözlem vs.) için bir içerik sağlamak<br />
ve üretmek için kullanılmıştır. Bu makalede<br />
ise sadece yarı- yapılandırılmış mülakatlardan ve<br />
alan notlarından elde edilen verilerin bir kısmına<br />
dayalı bulgular not edilmiştir. Ayrıca bu çalışma,<br />
nitel araştırma yöntemleri kullanılarak elde edilen<br />
verilerin sadece bir kısmının (öğretmenlerin, bir<br />
grup çalışmasında grupların oluşumuna yönelik<br />
karar verme süreçlerinin altında yatan değerlerin<br />
tespiti) raporlaştırılmasıyla sınırlandırılmıştır.<br />
Diğer taraftan, matematik müfredatı hem açık hem<br />
de gizil değerler içermektedir. Bu nedenle, gizil<br />
değerler, gizli bir şekilde (genelde bilinçsiz) sunulur<br />
ve bireylerin davranışlarında açığa çıkar. Açık<br />
değerler ise açık bir şekilde planlanır, sınıflarda<br />
uygulanır ve öğretim sonucunda kazanılır. Şimdiki<br />
çalışmada; açık değerler, öğretmenlerle yapılan<br />
yarı-yapılandırılmış mülakatlar aracılığıyla belirlenmiştir.<br />
Gizil değerler ise sınıf gözlemleri gibi<br />
araştırılan olgu ve kavram üzerinde çok daha fazla<br />
yorum ve çıkarım yapmaya imkân veren verilerle<br />
tespit edilebilir (Dede, 2011). Bu nedenle şimdiki<br />
çalışmada, açık değerlerin tespiti için kullanılan/<br />
benimsenen değer tanımı, bir kişisel tercih olarak,<br />
birey/bireyler için değerli ve önemli olan ifadeler<br />
(Chin ve Lin, 2001; Seah, 2002; Swadener ve Soedjadi,<br />
1988) ile “karar verme sürecinin altında yatan<br />
ve referans noktası olan ilkeler, kavramlar ve standartlardır.”<br />
(Halstead, 1996, s. 5).<br />
Katılımcılar<br />
Çalışmanın katılımcıları, 13 Alman ve 9 Türk matematik<br />
öğretmenidir. Alman öğretmenlerin hepsi,<br />
Almanya’nın kuzeyinde bulunan bir il merkezindeki<br />
ilköğretim ve liselerde, Türk öğretmenler ise İç<br />
Anadolu Bölgesinde bulunan iki il merkezindeki ilköğretim<br />
ve liselerde görev yapmaktadır. İllerin seçiminde,<br />
ülkelerin durumuna ilişkin genel bir perspektif<br />
sunması ve genel anlamda ülke özelliklerini<br />
yansıtmasına dikkat edilmiştir. Alman matematik<br />
öğretmenlerinin hepsinin 10. sınıfa kadar, 6 tanesinin<br />
ise ayrıca 13. sınıfa kadar matematik öğretme<br />
yetkisi vardır. Türk matematik öğretmenlerinin ise<br />
4’ünün 12. sınıfa, 5’inin de 8. sınıfa kadar matematik<br />
dersi verme yetkisi vardır. Türkiye’de ilköğretim<br />
zorunlu ve 8 yıldır (30 Mart 2012 tarihinde alınan<br />
bir kararla, 2012- 2013 eğitim- öğretim yılından<br />
itibaren zorunlu eğitim-öğretim yılı 12 yıla çıkarılmıştır.<br />
Bu süre ise bilindiği üzere, 4+4+4 şeklinde<br />
ilkokul, ortaokul ve lise eğitimi şeklinde ayrıştırılmıştır).<br />
Almanya’da ise ilköğretim ve ortaöğretim,<br />
eyaletlere göre farklılık göstermekle birlikte, araştırma<br />
yapılan il için 6 yıldır. Ortaöğretim ise ortaöğretim<br />
1 düzeyi için 4 yıl ve ortaöğretim II düzeyi<br />
için 2- 3 yıl olmak üzere 6 -7 yıldır. Alman ve Türk<br />
matematik öğretmenlerinden birer tanesi okullarında<br />
veya okul bölgelerinde liderlik görevi yapmaktadır<br />
ve öğretmenlere yönelik hizmet-içi eğitim<br />
kurslarına eğitici olarak katılmaktadır. Alman ögretmenlerden<br />
2’si matematik eğitimi üzerine master,<br />
1 tanesi de teoloji üzerine doktora derecesine<br />
sahiptir. Türk öğretmenlerden ise 2 tanesi eğitim<br />
bilimleri üzerine yüksek lisans derecesine sahiptir.<br />
Alman öğretmenlerin kıdemleri, 1-35 yıl arası,<br />
Türk öğretmenlerin kıdemleri ise 4-30 yıl arasında<br />
değişmektedir. Alman matematik öğretmenlerinde<br />
bayanların, Türk matematik öğretmenlerinde ise<br />
erkeklerin sayısı (bayan öğretmenlerin genellikle<br />
çalışmaya katılmak istememesinden dolayı -özellikle<br />
araştırmanın sınıf gözlemleri aşamasına-)<br />
karşı cinslerine göre daha fazladır. Ayrıca, Türk<br />
öğretmenlerinin yaklaşık üçte ikisi, 1997 yılından<br />
itibaren yapılandırmacı yaklaşımlara dayalı olarak<br />
programları revise edilen Eğitim Fakültelerinin<br />
Matematik Eğitimi Anabilim Dallarından mezun<br />
olmuştur. Kıdemleri dikkate alındığında, bu çalışmaya<br />
katılan Alman öğretmenlerinin çoğunun ise<br />
eski sınav sisteminden (Staatsexamen system) mezun<br />
olduğu görülmektedir (2000 yılından bu yana,<br />
Alman öğretmen eğitimi sisteminde Bologna sürecine<br />
dayalı olarak köklü değişiklere gidilmiştir).<br />
Şimdiki çalışmada örneklemin seçimi, amaçlı örnekleme<br />
ve kuramsal örnekleme yöntemleri birlikte<br />
kullanılarak yapılmıştır. Amaçlı örnekleme yönteminin<br />
ise maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi<br />
kullanılmıştır. Patton (1990), amaçlı örnekleme<br />
yönteminin amacını, “çalışma altındaki sorulara<br />
678
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
ilişkin en zengin bilgiyi verecek durumları seçmek”<br />
[169] olarak özetlerken, maksimum çeşitlilik örneklemesinin<br />
amacını ise “katılımcıların veya programın<br />
büyük bir çeşitliliği boyunca merkez temaları<br />
veya önemli sonuçları tanımlamak ve elde etmek”<br />
[172] olarak belirtmektedir. Kuramsal örnekleme<br />
ise nitel çalışmalarda verilerin tekrarlı sürecini göstermektedir.<br />
Bu örnekleme, yeni bir örneklemden<br />
elde edilen veriler üzerinden incelenen teoriyi/teorileri<br />
yorumlamayı içermektedir ve kuram oluşturma<br />
yaklaşımı için en uygun yöntemdir (Marschall,<br />
1996). Örneklem alma işlemi ise araştırılan olguya/<br />
olaya ilişkin yeni bir analitiksel bakış sağlanmayacak<br />
düzeye gelinceye, yani teorik doygunluğa ulaşılıncaya<br />
kadar devam etmektedir (Arber, 1993).<br />
Şimdiki çalışmada, öğretmenlerin seçiminde maksimum<br />
çeşitlilik yöntemi için şu ölçütler dikkate<br />
alınmıştır: (i) Kişisel özellikler: Öğretim tecrübesi,<br />
cinsiyet, yaş ve akademik kariyer, (ii) Öğretim durumu:<br />
Öğretim yapılan sınıf düzeyi, okul çeşidi ve<br />
okulun özellikleri. (iii) Kültürel ve toplumsal farklılıklar.<br />
Fakat şimdiki çalışmada veriler, sadece ülke<br />
farklılığı (kültürel, toplumsal farklılık vb.) açısından<br />
incelenerek raporlaştırılmıştır. Diğer taraftan,<br />
her iki ülkedeki öğretmenlerden elde edilen verilerin<br />
teorik doygunluğa ulaştığının tespiti noktasında<br />
ise kuramsal örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu<br />
şekilde bu çalışmada, örneklem olarak 22 matematik<br />
öğretmeni alınmıştır.<br />
Veri Toplama Araçları ve Süreci<br />
Yukarıda da belirtildiği üzere; araştırma verileri,<br />
VMTG projesi kapsamında farklı veri kaynakları<br />
kullanılarak toplanmasına rağmen şimdiki çalışmada,<br />
-daha öncede belirtildiği gibi- VMTG projesinin<br />
sadece bir bulgusu (öğretmenlerin grup<br />
çalışmalarında grupların oluşumuna yönelik karar<br />
verme sürecinde etkili olan değerlerin tespiti) üzerine<br />
odaklanılmıştır. Bu kapsamda, burada sadece<br />
yarı-yapılandırılmış mülakatlardan ve alan notlarından<br />
elde ediler veriler değerlendirilmiştir.<br />
Yarı-Yapılandırılmış Mülakatlar:<br />
Mülakat Protokolünün Hazırlanması: VMTG projesi<br />
kapsamında, araştırmacı tarafından öncelikli<br />
olarak matematik öğretmenlerinin değerlerini belirlemek<br />
üzere detaylandırılmış bir mülakat protokolü<br />
hazırlanmıştır. Bu protokol, matematik eğitimi,<br />
fen eğitimi ve eğitim bilimleri alanlarında doktora<br />
derecesine sahip üç uzmana görüşlerini almak<br />
üzere sunulmuştur. Değer kavramının çok boyutlu<br />
bir yapıyı ve disiplini içermesinden dolayı burada<br />
farklı disiplinlerdeki uzmanların görüşüne başvurulmuştur.<br />
Bu kişiler, özellikle nitel araştırmalarda<br />
uzmandır. Üstelik eğitim bilimleri alanındaki uzman,<br />
değerler eğitimi üzerine doktora sahibidir.<br />
Mülakat protokolü, uzmanların dönütlerine göre<br />
yeniden düzenlenmiş ve son şeklini almıştır. Hazırlanan<br />
protokol ise değerlere ilişkin teorik bilgi düzeyinden<br />
sınıf içi pratiklerine kadar çok kapsamlı<br />
soruları ve ifadeleri içermektedir. Ancak şimdiki<br />
çalışmada, matematik öğretmenlerinin sınıf içi<br />
pratiklerinden sadece biri üzerinde durulmuştur.<br />
Yani burada, matematik öğretmenlerinin bir grup<br />
çalışmasında grupların oluşumuna yönelik karar<br />
verme süreçlerinin altında yatan değerlerin belirlenmesi<br />
amaçlanmıştır. Mülakatta kullanılan bazı<br />
temel sorular şunlardır:<br />
* Sizin için grup çalışması mı yoksa bireysel çalışmak<br />
mı daha önemlidir<br />
* Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat bazı<br />
öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile itiraz<br />
ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
* Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat bazı<br />
öğrenciler, buna karşı çıkıyor ve yalnızca kendi<br />
cinsleriyle beraber bir grup oluşturmak istediklerini<br />
söylüyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
Mülakatların Gerçekleştirilmesi: Her iki ülkeden<br />
toplam 22 matematik öğretmeni ile yarı-yapılandırılmış<br />
mülakatlar yapılmıştır. Mülakat yapılan<br />
öğretmenlerin gerçek isimleri, güvenirlik amacıyla<br />
kullanılmamıştır. Türk öğretmenler için T1, T2,…,<br />
Alman öğretmenler için ise G1, G2,… şeklinde<br />
kodlama yapılmıştır. Mülakatların başlangıcında,<br />
mülakat yapılan her öğretmene araştırmanın ve<br />
mülakatın amacı, verilerin nerede ve nasıl kullanılacağı<br />
açıklanmıştır. Mülakatlar süresince,<br />
mülakatçı tarafından “niçin”, “açıkla”, “nasıl”<br />
gibi genel ifadeler kullanılarak, klinik mülakat<br />
(Gingsburg, 1981) yönteminin öngörülerinden<br />
de faydalanılmış ve öğretmenlerin görüşlerinin<br />
detaylı bir şekilde alınmasına çalışılmıştır. Çünkü<br />
klinik mülakatlar, bireylerin herhangi bir olguya/<br />
olaya yönelik bilgilerinin/düşüncelerinin mevcut<br />
durumuna uygun açık stratejiler, etkinlikler ve ortamlar<br />
sağlayacak düzenlemeler için temeller sağlamaktadır<br />
(Hunting, 1997). Mülakatlarda sorular,<br />
öğretmenlere teker teker yöneltilmiş ve konuyla<br />
ilgili görüş ve düşüncelerini açıklamaları istenmiştir.<br />
Öğretmenlerin verdikleri cevaplara göre, gerektiğinde<br />
yeni sorular kullanılmış veya başlangıçtaki<br />
soru değişik açılardan yöneltilerek gerçek bilgi ve<br />
düşüncelerinin ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır.<br />
Mülakat soruları ve örnekleri, öğretmenlere göre<br />
farklılıklaşmış ve bu nedenle de mülakatların sü-<br />
679
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
resi, öğretmenlere göre değişiklik göstermiştir (50<br />
-116 dakika arası). Mülakatlar, öğretmenlerin görev<br />
yaptıkları okullarda rahat ve uygun ortamlarda<br />
gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar sürecinde sıcak<br />
ve neşeli bir ortam oluşturulmuş, öğretmenlerin<br />
cevaplarını rahat ve sakin bir şekilde düşünerek<br />
vermeleri sağlanmıştır. Mülakatlar, katılımcıların<br />
izinleri alınarak ses kaydı olarak kayıt altına alınmıştır.<br />
Sadece bir Alman bayan matematik öğretmeni,<br />
mülakatın ses kaydı olarak alınmasına izin<br />
vermemiştir. Bu nedenle, bu öğretmenle yapılan<br />
mülakat yazılı olarak not edilmiştir. Ayrıca, hem<br />
Türkçe’ye hem de Almanca’ya çok iyi düzeyde<br />
hâkim ve bir Alman üniversitesinde Eğitim Bilimleri<br />
alanında öğrenim gören bir Türk öğrenci de,<br />
Alman öğretmenlerle yapılan mülakatlara, -araştırmacıya<br />
gerektiği zaman Almanca’da yardımcı<br />
olmak üzere- katılmıştır.<br />
Yarı-Yapılandırılmış Mülakatların Tercümesi:<br />
Mülakatlar, Türk öğretmenler ile Türkçe, Alman<br />
öğretmenler ile Almanca olmak üzere her öğretmenin<br />
kendi anadilinde gerçekleştirilmiştir. Bu<br />
şekilde; her öğretmenin, araştırılan konuya ilişkin<br />
görüşlerini herhangi bir dil problemi yaşamadan<br />
rahatlıkla ifade etmesine imkân verilmiştir. Alman<br />
öğretmenlerle yapılan mülakatlar, ilk önce<br />
araştırmacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Aynı<br />
mülakat metinleri, Alman öğretmenlerle yapılan<br />
mülakatlara katılan ve yukarıda bahsedilen öğrenci<br />
tarafından da, araştırmacıdan bağımsız bir<br />
şekilde Türkçe’ye çevrilmiştir. Ayrıca mülakatlar,<br />
Almanya’daki bir ilköğretim okulunda öğretmenlik<br />
yapan hem Türkçe’ye hem de Almanca’ya ileri düzeyde<br />
vakıf bir Türk öğretmen tarafından da, -hem<br />
araştırmacıdan hem de diğer öğrenciden bağımsız-<br />
Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu öğretmen, hem<br />
Türkiye`deki hem de Almanya’daki Alman Dili ve<br />
Edebiyatı programlarından mezundur. Daha sonra<br />
yapılan tercümeler karşılaştırılmış ve tercümelere<br />
son şekli verilmiştir.<br />
Alan Notları: Alan notları, veri analizi için önemli<br />
bir basamaktır ve Hoffmann’a (2004) göre, “mülakatın<br />
sözel olmayan kısımlarını not etmektir” [57].<br />
Sowden ve Keeves (1988) de alan notlarını, “değerlendirmeci<br />
veya müşteri olarak, insanlarla yapılan<br />
konuşmalardan veya bir durumun gözlenmesinden<br />
ortaya çıkan derinlemesine izlenimler” [518]<br />
olarak tanımlamıştır. Bu nedenle bu çalışmada, her<br />
öğretmenle yapılan mülakattan sonra alan notları<br />
yazılmış ve her öğretmenin mülakat süresinceki<br />
yaklaşımlarını ve tavırlarını kısaca özetlemek için<br />
kullanılmıştır (bkz. “Bulgular” kısmı).<br />
Veri Analizi<br />
Yarı-yapılandırılmış mülakatlar, sürekli karşılaştırma<br />
yöntemi (SKY) ile analiz edilmiştir. Analiz<br />
işlemi, süreç içinde toplanan veriler teorik doygunluğa<br />
ulaşıncaya kadar devam etmiştir (Arber,<br />
1993). SKY’nin ise “çalışma altındaki konuyla<br />
ilişkili fakat farklı perspektiflere sahip gruplarla<br />
yapılan mülakatların karşılaştırılması” (Boeije,<br />
2002, s. 36) şeklinde nitelendirilen biçimi kullanılmıştır.<br />
Bu çalışmada, yukarıda geçen “farklı<br />
perspektiflere sahip gruplar” ibaresi farklı iki ülke<br />
ve doğal olarak farklı iki kültür ve toplum olarak<br />
değerlendirilmiştir. SKY, açık, birleştirici ve seçici<br />
kodlama adı verilen üç aşamadan oluşmaktadır<br />
(Glaser ve Strauss, 1967; Strauss ve Corbin, 1998).<br />
Açık kodlamada, çalışılan olgu/olay hakkındaki<br />
bilginin başlangıç kategorileri, parça bilgiler aracılığıyla<br />
oluşturulur (Creswell, 2008). Bu şekilde,<br />
kavramların anlamı ve düşüncesi ortaya çıkarılır,<br />
metne bağlı ve araştırmanın konusuna dayalı olarak<br />
birimler tanımlanır. Bu birimler daha sonra<br />
kategorilere ve alt kategorilere ayrıştırılır. Birleştirici<br />
kodlama aşamasında, üzerinde çalışılan<br />
olgu/olay hakkında çok daha kesin ve tamamlayıcı<br />
açıklamalar için kategori ve alt kategoriler oluşturulur.<br />
Seçici kodlama basamağında ise oluşturulan<br />
alt kategorilerin ve kategorilerin hem birbirleriyle<br />
hem de başka verilerle ilişkilendirilmesi yapılır<br />
(Pitney ve Parker, 2002).<br />
Bu çalışmada, açık kodlama süreci sonunda Türk<br />
matematik öğretmenleri için 62, Alman matematik<br />
öğretmenleri için ise 56 adet açık kodlama<br />
yapılmıştır. Birleştirici kodlama sürecinde ise başlıca<br />
alt kategoriler ve kategoriler oluşturulmuştur.<br />
Bu şekilde, Türk matematik öğretmenleri için 7,<br />
Alman matematik öğretmenleri için ise 10 adet<br />
birleştirici kodlama yapılmıştır. Seçici kodlama<br />
aşamasında ise her iki ülkedeki öğretmenlerin<br />
her bir kategoriye yönelik en az %70 düzeyinde<br />
ortak görüş bildirmesine dikkat edilmiştir. Fakat<br />
4. kategori için (cinsiyet farklılılığı), sadece bir<br />
tane Türk matematik öğretmeninin görüşünün<br />
uygun olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle bu kategori,<br />
daha çok Alman matematik öğretmenlerinin<br />
görüşlerinin değerlendirilmesi sonucunda oluşturulmuştur.<br />
Yapılan kodlama örnekleri, Tablo 1 de<br />
verilmiştir:<br />
680
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
Tablo 1.<br />
Kodlama Örnekleri<br />
Kodlama<br />
Basamağı<br />
Açık Kodlama<br />
Birleştirici<br />
Kodlama<br />
Seçici Kodlama<br />
Kodlama<br />
Örneği<br />
Öğretim<br />
hedefi odaklı<br />
değerler<br />
Öğretim<br />
ortamı odaklı<br />
değerler<br />
Verimlilik<br />
Betimleme<br />
Organizasyon, planlama,<br />
amaca ulaşma, amaca<br />
uygunluk, etkileşimli<br />
öğrenme, iyi ürün<br />
Öğrenci odaklı değerler<br />
Öğretim hedefi odaklı<br />
değerler<br />
Öğretim ortamı odaklı<br />
değerler<br />
Ülke farklılığından<br />
kaynaklanan değerler<br />
(kültürel, toplumsal,<br />
eğitimsel vs.)<br />
Çalışmanın Güvenirliği<br />
Denzin’e (1988) göre üçgenleme, “incelenen olguya/olaya<br />
yönelik bir kaç farklı araştırma yönteminin<br />
kombinasyonu ve uygulamasıdır” [511]. Bu<br />
nedenle araştırmanın verileri, yarı-yapılandırılmış<br />
mülakatlar ve alan notları aracılığıyla toplanmıştır.<br />
Bu şekilde, veri üçgenlemesinin yapılması amaçlanmıştır.<br />
Zaten, değerler üzerine yapılan araştırmaların<br />
nicel araştırma yöntemleri kullanılarak<br />
yapılması, değerlerin yapısı gereği, öznel ve tartışılabilir<br />
bir anlamaya neden olmaktadır. Bu nedenle<br />
de, matematik eğitiminde değer çalışmaları genelde<br />
nitel araştırma yöntemleri kullanılarak yapılmaktadır.<br />
Nitel araştırma yöntemlerinin geçerlik<br />
ve güvenirliği ise çoklu kaynaklardan elde edilen<br />
verilerin üçgenlemesi ile sağlanmaktadır (Seah,<br />
2008). Diğer taraftan, şimdiki çalışmada oluşturulan<br />
kategoriler, Lim ve Ernest’in (1997), matematik<br />
derslerinde öğretilen değerler kategorisi, Bishop’un<br />
(1996) matematik eğitimi değerler kategorisi ve<br />
Hofstede’nin (2009) kültürel değerler kategorisi ile<br />
de karşılaştırılmıştır. Bu şekilde, elde edilen kategoriler<br />
üzerinde bir “teorik üçgenleme” (Cohen,<br />
Manion ve Morrison, 2000, s. 113) yapılması amaçlanmıştır.<br />
Çeşitli kaynaklardan elde edilen verileri<br />
kategorize etmek ve ortak ifadeleri belirlemek için,<br />
mülakat transkriptleri ve alan notları bir kaç kez<br />
okunmuştur. Öğretmenler tarafından kullanılan<br />
kelimeler, herhangi bir değişikliğe gidilmeden kağıda<br />
aynen aktarılmış ve bu yazılı metinler öğretmenlerin<br />
onayına sunulmuştur. Bu şekilde, mülakat<br />
verilerinin güvenirliğinin sağlanmasında, “üye<br />
kontrolü”nden (Creswell, 1998) yararlanılması<br />
amaçlanmıştır. Bunun yanında, araştırma verilerinin<br />
güvenirliği için, “akran incelemesi”nden de<br />
yararlanılmıştır. Lincoln ve Guba’ya (1985) göre,<br />
bu süreç araştırmanın güvenirliği için dışsal bir<br />
kontrol mekanizmasıdır. Bunun için, araştırmacı<br />
tarafından oluşturulan kategoriler ve alt kategoriler,<br />
biri matematik eğitiminde diğeri de fen bilgisi<br />
eğitiminde doktora yapmış iki bağımsız araştırmacının<br />
görüşüne sunulmuştur. Uzmanlardan<br />
gelen dönütler doğrultusunda alt kategorilerde<br />
bazı küçük değişikliklere gidilmiştir. Örneğin;<br />
araştırmacı, öğrenciye saygı gösterme/önemseme<br />
değerinin, “esneklik/otorite” kategorisi içinde veya<br />
ayrı bir kategori olarak ele alınması yönünde görüş<br />
bildirirken, matematik eğitimi uzmanı, bu değerin<br />
(öğretmen görüşlerinin ifade ediliş şekline vurgu<br />
yaparak) “esneklik/otorite” kategorisinin bir alt<br />
kategorisi olarak ele alınmasının daha uygun olacağını<br />
söylemiş ve bahsedilen değer, araştırmacı tarafından<br />
bu kategoride değerlendirilmiştir. Bütün<br />
kategorilerin incelenmesi sonucunda, araştırmacı<br />
ile matematik eğitimi uzmanı ve fen bilgisi eğitimi<br />
uzmanı arasındaki uzlaşma korelasyonu katsayıları<br />
ise sırasıyla 0,90 ve 0,86 olarak hesaplanmıştır.<br />
Bulgular<br />
Verilerin analizi sonucunda, toplam dört ana değer<br />
kategorisi ortaya çıkmıştır. Bunlar: Verimlilik,<br />
sosyalleş(tir)me, otorite/esneklik ve cinsiyet farklılığıdır.<br />
Bu değer kategorilerine ilişkin açıklamalar<br />
aşağıda verilmiştir:<br />
Verimlilik<br />
Bu çalışmada bu kategoriye ilişkin, Türk Dil<br />
Kurumu’nun [TDK] (1998), “çalıştırılan, işletilen,<br />
bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği,<br />
mahsul, randıman” [2342] ve WAHRIG Deutsches<br />
Wörterbuch’un [WDW] (2006), “Produkte<br />
hervorbringend” [1169]. [Yazarın tercümesi: Üretilen/geliştirilen<br />
ürün] tanımları esas alınmıştır.<br />
Hem Türk hem de Alman matematik öğretmenlerinin<br />
verimlilik değer kategorisine yönelik görüşlerinin,<br />
öğrenci odaklı ve öğretim hedefi odaklı değerler<br />
olmak üzere iki alt değer kategorisinde toplandığı<br />
tespit edilmiştir. Ancak, bu alt kategorilerin<br />
içerdikleri değerlerin ülkelere göre farklılaştığı belirlenmiştir.<br />
Türk matematik öğretmenleri için öğrenci<br />
odaklı değerlerin, motivasyon, ödüllendirme,<br />
istekli çalışma, iyi kavrama, etkili öğrenme, başarabilme,<br />
düzenlilik ve çalışmaya odaklanma, öğretim<br />
hedefi odaklı değerlerin ise amaca ulaşma, amaca<br />
uygunluk ve sonuca ulaşmada ekonomiklik olduğu<br />
belirlenmiştir. Alman matematik öğretmenleri için<br />
ise öğrenci odaklı değer sadece derin anlayış iken<br />
681
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
öğretim hedefi odaklı değerler ise organizasyon,<br />
planlama, etkileşimli öğrenme ve iyi ürün oluşturmadır.<br />
Burada, Türk matematik öğretmenlerinin<br />
(11 açık kodlama), Alman meslektaşlarına göre (5<br />
açık kodlama), verimlilik değer kategorisine daha<br />
fazla vurgu yaptıkları belirlenmiştir. Verimlilik değer<br />
kategorisine örnek olabilecek mülakat alıntıları<br />
ise aşağıdadır:<br />
T3, bir ilköğretim okulunda çalışmaktadır ve 7 yıllık<br />
öğretim tecrübesine sahiptir. T3, öğrenci odaklı<br />
değerleri öne çıkararak, öğrencilere değer vermenin<br />
önemine işaret etmiş ve öğrencileri çalışmaya yönlendirmenin<br />
birincil amacı olduğunu belirtmiştir.<br />
Buna göre, T3’ün çalışma gruplarının oluşturulmasına<br />
yönelik karar verme sürecinde, verimlilik değer<br />
kategorisi altında öğrenci odaklı değerlerden “çalışmaya<br />
odaklanma” ve “başarabilme” alt değerlerinin<br />
önemli rol oynadığı söylenebilir. Ayrıca bu süreçte,<br />
“bireye değer verme/önemseme” değerinin de, T3<br />
için önemli bir değer olduğu belirlenmiştir. T3 ile<br />
yapılan mülakattan bir kesit aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T3: Ben izin veriyorum, bireysel çalışmaya. Tabiki,<br />
ikna etmeye çalışıyorum grup çalışması için.<br />
Fakat yani ben çocuğun kendisinin önemsenmediğini,<br />
isteklerinin önemsenmediğini düşünmesini<br />
istemiyorum. Bir de ne olursa, ... o an grup<br />
çalışması benim için ikinci, derecede kalıyor.<br />
Önemli olan, burda çocuğu çalışmaya, o çalışmaya<br />
odaklamak benim için önemli olan bu.<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna karşı çıkıyor ve yalnızca kendi<br />
cinsleriyle beraber bir grup oluşturmak istediklerini<br />
söylüyorlar. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T3: Yine zorlanmıyorum ilk etapta. İlk önce anlıyorum<br />
yani. Öncelikle, başarabilme duygusu<br />
hissetmesi önemlidir.<br />
T1, bir lisede çalışmaktadır ve 16 yılllık öğretim<br />
tecrübesine sahiptir. T1’in bir sınıf pratiği olarak,<br />
bir çalışma grubu oluşturulmasına yönelik karar<br />
verme sürecinde, verimlilik değer kategorisi altında<br />
öğrenci odaklı değerlerden “düzenlilik” ve<br />
öğretim hedefi odaklı değerlerden ise “ekonomiklik<br />
(sonuca ulaşmada)” değerlerinin etkili olduğu<br />
tespit edilmiştir. Ayrıca, bu karar verme sürecinde<br />
“paylaşım (fikirlerin)” değerinin de, T1 için önemli<br />
bir faktör olduğu belirlenmiştir. T1 ile yapılan mülakatın<br />
bir kısmı aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T1: Eğer (biraz düşündü) o çalışmanın grupla<br />
yapıldığı zaman daha verimli daha düzenli, (…<br />
eee) daha böyle (…eee) işte daha sonuca uygun<br />
ekonomik şekilde olacak şekilde ise durumu öğrenciye<br />
izah etmeye çalışırım. Zaten atasözümüz<br />
de var: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”. Yani,<br />
(…eee) bir taşın kaldırılması için birçok elden<br />
yararlanılabilir. Yani, öğrenciye burda örnekler<br />
vererek, burda fikirleri paylaşarak sonuçta daha<br />
rahat (…eee) daha iyi şeyler yapabileceklerini<br />
izah etmeye çalışırım.<br />
G6, bir lisede (Gymnasium) matematik öğretmeni<br />
olarak görev yapmaktadır ve 13 yılllık öğretim tecrübesine<br />
sahiptir. İkinci branşı, Fiziktir. 10. sınıfa<br />
kadar, matematik ve fizik derslerine girme yetkisi<br />
vardır. G6, mülakat sürecisinde oldukça samimi<br />
ve içten bir yaklaşım göstermiş ve görüşlerini<br />
açık bir şekilde dile getirmiştir. G6’nın bir grup<br />
çalışmasında grupların oluşumuna yönelik karar<br />
verme sürecinde, öğretim hedefi odaklı değerlerden<br />
“ürün oluşturma” alt değerinin etkin olduğu<br />
belirlenmiştir. Ayrıca bu süreçte G6 için, “beraber<br />
çalışma” değerinin de önemli bir faktör olduğu tespit<br />
edilmiştir. G6 ile yapılan mülakattan bir kesit<br />
ise aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
G6: …Grup çalışmasının mantığı, beraber çalışmaktır<br />
zaten. Öğrenciler bunu bazı zamanlarda<br />
gerçekten istemeseler de. Örneğin, bir olayla karşılaştım,<br />
böyle bir durum oldu. Başlangıçta buna<br />
[grupla çalışmayı kastediyor] karşı oldular, fikirleri<br />
çatışıyordu, bir araya gelemediler. Sonuçta<br />
grupla çalışılmadı, gruptan bir ürün ortaya çıkmadı.<br />
O zaman öğrencilere, “Siz kendi işinizi, sen<br />
de kendi işini (itiraz eden öğrenciyi kastediyor)<br />
yalnız yap” dedim.<br />
Sosyalleş(tir)me<br />
Bu çalışmada, sosyalleş(tir)me kavramı için<br />
WDW’nin (2006) “allmähliches Hineinwachsen<br />
des Menschen in die Gesellschaft.” [1377]. [Yazarın<br />
tercümesi: Bireylerin topluma adım adım entegresi]<br />
ve TDK’nın (1998) “Toplum kurallarına göre<br />
davranacak biçimde eğitmek” [2015] tanımları esas<br />
alınmıştır. Bu nedenle, sosyalleş(tir)me değer kategorisi<br />
burada toplumsal değerler olarak alınabilir.<br />
Her iki grup öğretmen için de, grup çalışmaları<br />
esnasında grupların oluşturulmasına yönelik karar<br />
verme sürecinde, toplumsal değerlerin hemen hemen<br />
aynı düzeyde etkin bir rol oynadığı belirlenmiştir<br />
(Türk matematik öğretmenleri için 10 açık<br />
kodlama, Alman matematik öğretmenleri 9 açık<br />
kodlama). Ancak, toplumsal değerlerin ülkeler bazında<br />
farklılaştığı tespit edilmiştir. Türk matematik<br />
682
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
öğretmenleri için toplumsal değerlerin, birlikte<br />
çalışma, fikir alışverişi, tartışma (fikir), yardımlaşma,<br />
paylaşma, ortaklık, topluma kazandırma<br />
(entegrasyon), sosyalleşme, adaptasyon ve birbirini<br />
sevme değerlerini içerdiği tespit edilmiştir. Alman<br />
matematik öğretmenleri için ise birlikte çalışma,<br />
sorumluluk, yardımlaşma, paylaşma, işbirliği, birbirine<br />
saygı, farklı fikirlere açıklık, diyalog ve uzlaşı<br />
değerlerini içerdiği belirlenmiştir. Burada her<br />
iki grup için de, yardımlaşma, paylaşma ve birlikte<br />
çalışma değerlerinin ortak olduğu görülmektedir.<br />
Sosyalleş(tir)me değer kategorisine örnek olabilecek<br />
üç mülakat örneği aşağıda verilmiştir:<br />
T4, bir ilköğretimde matematik öğretmeni olarak<br />
görev yapmaktadır. 27 yılllık öğretim tecrübesine<br />
ve 20 yıllık idarecilik deneyimine sahiptir. T4, mülakat<br />
sürecisinde uzun yıllara dayalı öğretim tecrübesi<br />
ve idarecilik deneyiminden hareketle, kendinden<br />
emin, olgun, sakin ve otoriter bir tavır sergilemiş<br />
ve görüşlerini açık ve kararlılıkla dile getirmiştir.<br />
T4’ün bir grup oluşumuna yönelik karar verme<br />
sürecinde, “paylaşma”, “yardımlaşma”, “birlikte<br />
çalışma” ve “topluma kazandırma (entegrasyon)”<br />
alt değerlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir. T4<br />
ile yapılan mülakattan bir alıntı ise aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T4: Bunların örnekleri var. Ben, onları [öğrencileri<br />
kastediyor] özellikle grup çalışmasına yönlendiriyorum.<br />
Çünkü bir şeyi paylaşmayı öğrensin.<br />
Sadece bireysel olduğu zaman bencilleşir. Aslında<br />
biz burda bir değer veriyoruz. Bir şeyi paylaşmayı,<br />
yardımlaşmayı, birlikte çalışmayı. Bu duyguları<br />
geliştirmek önemli burada.<br />
M: Bu şekilde, bireysel çalışmaya izin vermemekle<br />
bir öğrencinin demokratik hakkını engellemiş<br />
olur musunuz<br />
T4: Orda demokratik hakkını engellemiyorum.<br />
[sert ve kendinden emin bir ses tonu ile]. Ben<br />
aslında topluma kazandırmaya çalışıyorum. O<br />
zaman demokratik hakkını engelleme ise o zaman<br />
çocuk demokratik hakkını bana başka bir<br />
şekilde de sunabilir: “Ben bu derse girmiyorum,<br />
canım istemiyor” veya derse hiç girmez. Bunlar<br />
demokratik hak değil mi yani<br />
G5, 10 yılllık matematik öğretmenidir ve bir lisede<br />
(Gymnasium) görev yapmaktadır. İkinci branşı,<br />
Almancadır. İlköğretimden üniversiteye kadar<br />
farklı düzeylerde matematik dersleri vermiştir. Bütün<br />
düzeylerdeki matematik öğretim programlarının<br />
vizyonuna ve ilkelerine aşina olduğu mülakat<br />
süresince gözlenmiştir. G5’in bir grup çalışmasında<br />
grupların oluşturulmasına yönelik karar verme<br />
sürecinde, “uzlaşı”, “yardımlaşma” ve “işbirliği” değerlerinin<br />
etkili olduğu belirlenmiştir. G5 ile yapılan<br />
mülakattan bir alıntı aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
G5: Grup çalışmaları çok yapıyorum. Bizim okulda<br />
7. sınıfta tüm öğrencilere üç günlük bir kurs<br />
veriyoruz. Burada, grup çalışmalarının nasıl etkili<br />
bir şekilde yapılabileceğini öğretiyoruz. Grup<br />
içerisinde iyi anlaşma yollarını arıyoruz. …Yani<br />
okulda hangi sınıfa girerseniz girin tümünde bu<br />
grup çalışma sistematiği yerleşmiştir. Ve her öğretmen<br />
tarafından da rahatlıkla uygulanabilecek<br />
bir öğretim biçimidir. Bazı öğrencilerin, ilişkisi<br />
olmayan irtibatı olmayan öğrencilerle bir araya<br />
gelmesi de çok önemli. Böylece bir yardımlaşma<br />
ve işbirliği hissi öğrencilerde uyanır.<br />
G12, bir lisede (Gymnasium) matematik öğretmeni<br />
olarak çalışmaktadır ve 22 yılllık öğretim tecrübesine<br />
sahiptir. İkinci branşı, İnformatiktir ve uzun<br />
yıllar Almanya dışında matematik öğretmeni olarak<br />
çalışmıştır. G12, bu tecrübesine dayalı olarak mülakat<br />
sürecisinde oldukça kendinden emin, sakin bir<br />
tavır sergilemiş ve cevaplarını düşünerek vermiştir.<br />
G12 ile yapılan mülakat alıntısı aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
G12: Grup çalışmaları gereklidir. Çünkü böylelikle<br />
matematik dışında da bir şeyler öğrenebilirler.<br />
Birbirlerine karşı saygı olsun, birbirlerini dinlemeleri,<br />
değişik fikirlere açık olmaları. Bunlar<br />
grup çalışmalarıyla kolayca aktarılabilir şeyler.<br />
Bunlar, ilerdeki iş hayatlarında da gerekli özellikler<br />
olacaktır.<br />
Otorite–Esneklik<br />
Bu çalışmada, otorite kavramı için TDK’nın (1998)<br />
“otorite sağlamak (veya temin etmek), yetki kurmak<br />
veya sahibi olmak” [1705] ve WDW’nın<br />
(2006) “maßgebender Einfluss” [216] [Yazarın<br />
tercümesi: Otorite kurma, kontrol etme] tanımları<br />
esas alınmıştır. Benzer şekilde, esneklik kavramı<br />
için ise TDK’nın “değişik yorumlara elverişli”<br />
(s. 730) ve WDW’nın “veränderlich (Vorschrift)”<br />
[530] [Yazarın tercümesi: Değişkenlik (kural, kaide)]<br />
tanımları esas alınmıştır. Esneklik değerine<br />
ilişkin öğretmen görüşlerinin ülkelere göre farklılaştığı<br />
belirlenmiştir. Türk matematik öğretmenlerinin<br />
esneklik değer kategorisine yönelik görüşlerinin<br />
öğrenciye saygı ve koşulları dikkate alma şeklinde<br />
iki alt kategoride toplandığı tespit edilirken,<br />
Alman matematik öğretmenlerinin bu konudaki<br />
görüşlerinin ise sadece koşulları dikkate alma şeklinde<br />
olduğu belirlenmiştir. Fakat, koşulları dikkate<br />
683
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
alma kategorisinin de ülkelere göre bazı noktalarda<br />
farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre, Türk matematik<br />
öğretmenleri için karar verme sürecinde,<br />
öğrencinin/öğrencilerin durumu (kişiliği), öğrenci<br />
sayısı ve öğretilen konunun içeriği etkin rol oynarken,<br />
Alman meslektaşları için ise sınıf düzeyi,<br />
grubun diğer üyelerinin reaksiyonu, diğer gruplar<br />
üzerindeki etkisi, verilen ödev/görev, öğrencinin/<br />
öğrencilerin durumu (yaş, kapasite, kişilik, öğrencilerin<br />
birbirleriyle ilişkileri ve performans), konunun<br />
içeriği, zaman ve geçmiş deneyimler etkili<br />
faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan,<br />
grupların oluşturulmasında özellikle de cinsiyet<br />
dağılımının dikkate alınması noktasında (bkz. 4.<br />
kategori), öğrenciye saygı gösterme/önemseme değerinin<br />
sadece Türk matematik öğretmenleri tarafından<br />
dile getirildiği, Alman öğretmenlerinin ise<br />
bu noktada daha otoriter görüşler belirtikleri görülmüştür.<br />
Türk matematik öğretmenleri de saygı<br />
değeri kapsamında, değer verme/önemseme ve demokratik<br />
talep değerlerini ön plana çıkarmıştır. Bu<br />
çalışmada, saygı kavramı için TDK ve WDW’nin<br />
sırasıyla, “Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı,<br />
kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli,<br />
özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi<br />
duygusu, hürmet, ihtiram.” [1922] ve “Respekt: 1.<br />
Achtung, …” [1227]. [Yazarın tercümesi: 1. Dikkat,<br />
saygı, itibar] şeklindeki tanımları esas alınmıştır.<br />
Esneklik değerine örnek olabilecek iki mülakat örneği<br />
ise aşağıda verilmiştir:<br />
G7, 20 yılllık matematik öğretim tecrübesine sahiptir<br />
ve bir ilköğretimde görev yapmaktadır. İkinci<br />
branşı, Almancadır. 10. sınıfa kadar matematik<br />
öğretme yetkisi olmasına rağmen bugüne kadar 6.<br />
sınıfa kadar matematik derslerine girmiştir. Yapılan<br />
ders gözlemleri sonucunda, mesleğini çok sevdiği<br />
ve öğrencilerine sürekli pozitif enerji verdiği gözlemlenmiştir.<br />
G7 için, bir grup çalışmasında grupların<br />
oluşturulmasına yönelik karar verme sürecinde,<br />
öğrencilerin birbirleriyle ilişkileri ve verilen ödevin<br />
niteliğinin önemli bir faktör olduğu belirlenmiştir.<br />
G7 ile yapılan mülakattan bir alıntı aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
G7: Ödeve bağlı. Eğer bireysel öğrenme onun için<br />
daha önemliyse bireysel öğrenmeyi yaptırırım.<br />
Daha çok bireysel çalışmalar için itiraz etmiyorlar.<br />
Bunlar (öğrencileri kastediyor), gruplara<br />
girmeye itiraz ediyorlar. Ordaki öğrencileri sevmiyorlar.<br />
O zaman izin veriyorum. İstedikleri<br />
gruba girmeleri için.<br />
T8 de bir ilköğretimde matematik öğretmeni olarak<br />
çalışmaktadır ve 7 yılllık öğretim tecrübesine<br />
sahiptir. Eğitim blimleri alanında yüksek lisans<br />
yapmıştır ve araştırmacı bir kişiliğe sahiptir. Zaten<br />
bu özelliğini de mülakat süresince görüşleriyle<br />
ve tavırlarıyla göstermiştir. Bir grup çalışmasında<br />
grupların oluşturulmasına yönelik karar verme<br />
sürecinde T8 için, “demokratik talep” değerinin etkili<br />
olduğu tespit edilmiştir. T8 ile yapılan mülakat<br />
alıntısı aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T8: Burda bazı şeyler var. Mesela, özellikle kız öğrenciler<br />
buna karşı çıkıyor. Mümkünse kızlar da<br />
olsun. Benim için ahlak önemli, böyle şeylere izin<br />
vermeyebilirim.Ya da farklı ideojilerde, yaşam<br />
tarzlarında farklı insanlar oluyor. Bunlarla izin<br />
veririm, bunlarla vermem gibi. Bunları ben dikkate<br />
alıyorum, ona göre … [biraz düşündü] aslında<br />
böyle şeyler oluyor. O gruba dahil etmiyorum<br />
ya da bireysel çalışmasına izin verebiliyorum.<br />
M: Bunun altında yatan neden nedir<br />
T8: Herkesin belli inaçları var, belki kendi yaşam<br />
şartları var ve rahat etmek isteyebilirler.<br />
Otorite değerine ilişkin görüşlerin ise -her iki<br />
öğretmen grubu için de- mutlakçılık ve yarı mutlakçılık<br />
şeklinde iki farklı grupta toplandığı görülmüştür.<br />
Mutlakçılık ile otoritenin koşulsuz olarak<br />
hep öğretmende olduğu ve öğretmenin bütün durumu<br />
kontrol etmesi, yarı mutlakçılıkla ise otoritenin<br />
yine öğretmende olduğu ancak bu durumun<br />
sürdürülebilmesi için öğrencinin de bir şekilde<br />
onayının alındığı durumlar kastedilmektedir. Bu<br />
onay alma işlemlerinin ise Türk öğretmenler için<br />
öğrenciyi ikna etme, nedenini açıklama ve olumsuz<br />
şartlarda öğretmenin müdahale etmesi şeklinde,<br />
Alman öğretmenler için ise kuralları öğrencilerin<br />
belirlemesine ve uygulamasına izin verme, olayın<br />
nedenini arama ve olumsuz duruma müdahale<br />
etme şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Mülakat<br />
verileri ve alan notları bütüncül bir bakış açısı ile<br />
değerlendirildiğinde, bu yaklaşımın altında aslında<br />
yukarıda bahsedilen “verimlilik” değerinin yattığı<br />
söylenebilir. Otorite değerine örnek olabilecek iki<br />
mülakat örneği ise aşağıdadır:<br />
T5, 9 yılllık matematik öğretmenidir. T9, hem<br />
ilköğretim hem de lise düzeyinde matematik öğretmeni<br />
olarak çalışmıştır. Bu nedenle, her iki<br />
düzeydeki matematik programın da ilkelerini ve<br />
kazanımlarını bilmektedir. Yapılan ders gözlemleri<br />
sonucunda, son derece enerjik olduğu ve matematiğin<br />
öğretiminde teknolojinin kullanımına (akıllı<br />
tahta ve bilgisayar) büyük önem verdiği ve bunu<br />
da öğrencilerine aktardığı görülmüştür. T5’in bir<br />
grup çalışmasında grupların oluşturulmasına yönelik<br />
karar verme sürecinde ise mutlakçılık değe-<br />
684
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
rinin etkin bir rol oynadığı tespit edilmiştir. Fakat<br />
bu değerin altında da “verimlilik” değerinin yattığı<br />
söylenebilir. T5 ile yapılan mülakat alıntısı aşağıda<br />
verilmiştir:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T5: Bu durumda çözüm bulmaya çalışırız herhalde.<br />
Şöyle [üç saniye bekledi]; eğer ders grupla<br />
çalışmayı gerektiriyorsa ya da ders grupla çalışmakla<br />
daha etkili olacaksa öğrenme açısından,<br />
çocukların öğrenmeleri açısından daha etkili<br />
olacaksa o zaman olacak… o zaman öğrenci bize<br />
uymak zorunda. 3 kişi, 5 kişi ise.<br />
M: 3 kişi, 5 kişi<br />
T5: Geneli ise.<br />
M: Genel ile azlık çokluk fark eder mi<br />
T5: Tabiki. Az ise sınıfa uymak zorunda. Genel<br />
olsa bile eğer sınıf, o etkinlikte grup çalışmasını<br />
gerektiriyorsa etkinlik, buna sınıfın geneli de itiraz<br />
ediyorsa [bireysel çalışma istediklerini kastediyor],<br />
bence, o zaman yine de buna uymak<br />
zorundalar, grup çalışması yapmak zorundalar.<br />
M: Peki azı itiraz ediyorsa<br />
T5: Yine aynı şekilde yapmak zorundalar. Özellikle<br />
azı ise hiç şanşları yok, yapmak zorundalar,<br />
uymak zorundalar.<br />
M: Hangi neden etkili burda<br />
T5: Kararlıyım herhalde, kararımız.Ya da onu<br />
doğru düşündüğüm için.<br />
M: Kişisel düşünceniz mi<br />
T5: Hayır. Kendi kişisel düşüncem yok. Grup<br />
çalışması dediğim gibi, o etkinliği daha iyi kavramalarına<br />
ya da o etkinliği daha iyi kavramalarını<br />
gerektiren, gerektirecek ise ya da o etkinlik<br />
grup çalışması gerektiriyorsa mecburen onu grup<br />
çalışması yaptırırım, çocuk istese de istemese de.<br />
G12 için de, -T5 gibi- bir grup çalışmasında grupların<br />
oluşturulmasına yönelik karar verme sürecinde<br />
mutlakçılık değerinin etkin bir faktör olduğu<br />
belirlenmiştir. G12, grupların oluşturulmasında<br />
cinsiyet dağılımına dikkat edilip/edilmediğine yönelik<br />
soruya, “Bu durumlara karşı izin vermem,<br />
rıza göstermem. Öğrencilerin başkalarıyla çalışmayı<br />
öğrenmeleri gerekiyor ve bu cinsiyetten bağımsız<br />
olmalıdır.” şeklinde bir cevap vererek bu noktada<br />
tavizsiz bir davranış sergileyeceğini belirtmiştir.<br />
G10, bir lisede (Gymnasium) matematik öğretmeni<br />
olarak çalışmaktadır ve 12 yılllık öğretim tecrübesine<br />
sahiptir. İkinci branşı, Beden Eğitimidir.<br />
G10, mülakat sürecisinde sakin ve kararlı bir tavır<br />
sergilemiştir. G10’un bir grup çalışmasında grupların<br />
oluşturulmasına yönelik bir itiraza yönelik karar<br />
verme sürecinde öncelikli olarak bu durumun<br />
nedenini araştırdığı ve duruma göre karar verdiği<br />
belirlenmiştir. G10 ile yapılan mülakat alıntısı aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />
itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />
G10: Farklı, duruma bağlıdır bu. O zaman o<br />
öğrenciye bakarım. Öğrenciye sorarım: “Niçin istemiyorsun<br />
bunu” diye. Çözülecek bir durumsa,<br />
problemse anlaşırım. Ama hiç olmasa da öğrenciyle<br />
kapının önüne çıkıp konuşurum. Ama hiç<br />
çözülemeyecek bir konu ise … [biraz düşündü] o<br />
zaman yine duruma bağlı.<br />
Cinsiyet Farklılığı<br />
Cinsiyet farklılığı kategorisi, yukarıda verilen<br />
sosyalleş(tir)me/toplumsal değer kategorisi içerisinde<br />
de yer alabilirdi. Ancak, özellikle Alman<br />
matematik öğretmenlerinin, Türk meslektaşlarına<br />
göre bu konuya yönelik özel ve farklı yaklaşımları<br />
nedeniyle bu konu ayrı bir kategori olarak ele alınmıştır.<br />
Bu çalışmada, cinsiyet (ayrımı) kavramı için<br />
TDK’nın (1998), “Bireye, üreme işinde ayrı bir rol<br />
veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren özel bir yaratılış.”<br />
[411)] ve WDW’nin (2006), “Überbewertung<br />
der geschlechtlichen Unterschiede.” [1353]. [Yazarın<br />
tercümesi: Cinsiyete dayalı farklılıkların değerlendirilmesi]<br />
tanımları esas alınmıştır.<br />
Cinsiyet farklılığı kategorisine ilişkin öğretmen görüşlerinin<br />
ülkelere göre oldukça farklılaştığı tespit<br />
edilmiştir. Türk matematik öğretmenlerinin (T3<br />
hariç), grupların oluşumunda cinsiyete göre bir ayrışıma<br />
gidip/gitmediklerine veya buna dikkat edip/<br />
etmediklerine yönelik soruda bile önceliklerinin yukarıda<br />
verilen verimlilik değeri üzerinde yoğunlaştığı,<br />
cinsiyet farklılığına yönelik herhangi bir görüş<br />
belirtmedikleri tespit edilmiştir. T3 ise cinsiyete göre<br />
olaylara bakışın farklılaşabileceğine vurgu yapmış ve<br />
bunu öğrencilerine aktarmaya çalıştığını belirtmiştir.<br />
Bununla birlikte, kız öğrencilerin yazısının güzelliğine<br />
vurgu yaptığı, güzellik ve estetik değerlerini<br />
kız öğrencilere daha yakın gördüğü de belirlenmiştir.<br />
Doğal olarak, karar verme sürecinde güzellik ve<br />
estetik değerlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir. T3<br />
ile yapılan mülakat alıntısı ise aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />
bazı öğrenciler, buna karşı çıkıyor ve yalnızca kendi<br />
cinsleriyle beraber bir grup oluşturmak istediklerini<br />
söylüyorlar. Bu durumda cevabınız nedir<br />
T3: Karışık olması. Yani bir kız ile bir erkek öğrencinin<br />
farklı olması, olaylara farklı bakabileceklerini<br />
sezdirmeye çalışıyorum. Bak işte bu kız<br />
685
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
arkadaşının gördüğü şeyi sen bir erkek olduğun<br />
için belki sen göremeyebilirsin. İşte sen çok güzel<br />
interneti kullanıyorsun, bak işte kız arkadaşının<br />
yazısı çok güzel. Senin araştırman ile onun yazısı<br />
bir araya gelse daha mükemmel bir çalışma<br />
ortaya çıkar. Yani, bunu iknaya çalışıyorum ama<br />
açıkçası hiç zorlamıyorum.<br />
Diğer taraftan, Alman matematik öğretmenlerinin<br />
(%90) bu noktadaki görüşlerinin Türk meslektaşlarından<br />
oldukça farklılaştığı ve görüşlerinin doğrudan<br />
cinsiyet farklılığı üzerine yoğunlaştığı belirlenmiştir.<br />
Alman öğretmenler için bu kategoriye ilişkin<br />
ortaya çıkan alt değerler ise şunlardır: Estetik,<br />
güzellik, düzenlilik ve cinsiyete dayalı işbirliğidir.<br />
Örneğin; G6 bu konuda, “Grup çalışmalarında cinsiyet<br />
dağılımına dikkat ediyorum, karışık olmasını<br />
istiyorum. Kızlar daha güzel resim çiziyor, yazıyor<br />
grup çalışmalarında.” diyerek -T3 gibi- estetik, güzellik<br />
ve düzenlilik değerlerini kızlara ait değerler<br />
olarak görmüştür. Bu duruma farklı bir açıdan ışık<br />
tutacak başka bir örnek ise aşağıda verilmiştir:<br />
G8, bir ilköğretim okulunda stajer öğretmen olarak<br />
çalışmaktadır. İkinci branşı, Almancadır. G8, matematik<br />
eğitimi alanında master derecesine sahiptir<br />
ve uluslararası bir matematik eğitimi kongresinde<br />
bildiri sunmuştur. Matematik eğitimiyle akademik<br />
anlamda ilgisi devam etmektedir ve mülakat süresince<br />
görüşleri ve tavırlarıyla da bunu göstermiştir.<br />
G8 ile yapılan mülakattan bir kesit aşağıdadır:<br />
M: Grup çalışmalarında, sadece kız, sadece erkek<br />
veya karışık mı olsun istersiniz<br />
G8: Karışık olmasını isterim.<br />
M: Niçin<br />
G8: Eee … [biraz düşündü] karışık yaparım.<br />
Çünkü, bu eğitimsel bir amaçtır. Öğrencilerin,<br />
hem erkek hem de kızlarla çalışmalarını normal<br />
görmeleri ve karşı cinsine karşı mesafeyi azaltmaları<br />
için.<br />
M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Bir öğrenci,<br />
“Ben, sadece kız öğrencilerle çalışmak istiyorum.”<br />
derse cevabınız nedir<br />
G8: Öyle bir şey yok. Herkes hem kız hem de<br />
erkeklerle çalışmak zorundadır. Çünkü, bu bir<br />
toplumsal değerlerin bir parçasıdır, kadınların ve<br />
erkeklerin birlikte çalışmasıdır. Ve sadece ben kız<br />
veya erkekle çalışmak istemiyorumdan ibaret değildir<br />
bu. Buna bir de şunu katmak gerekir; «Ben<br />
şununla çalışmak istemiyorum, çünkü ben onu<br />
sevmiyorum.” gibi. Yani, başkalarıyla çalışmayı<br />
öğrenmeleri gerekiyor. Sadece seçtikleri ile değil.<br />
Tartışma<br />
Bu kısımda, Türk ve Alman matematik öğretmenlerinin<br />
karar verme süreçlerini etkileyen değerlerin<br />
(bir grup çalışmasında grupların oluşturulması),<br />
benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konacaktır.<br />
Bunun için, Lim ve Ernest’in (1997) ve Bishop’un<br />
(1996) matematik derslerinde öğretilen değerler<br />
kategorileri ile Hofstede’nin (1980, 2009) kültürel<br />
değerler kategorisi temel alınmış ve matematik öğretmenlerinin<br />
eğitimi ve ileri çalışmalar için önerilerde<br />
bulunulmuştur.<br />
Matematik Derslerinde Öğretilen Değerlerdeki<br />
Benzerlikler ve Farklılıklar<br />
Bu çalışmanın sonunda, Türk matematik öğretmenlerinin<br />
karar verme süreçlerinin altında yatan<br />
değerlerin üç, Alman meslektaşlarının ise dört ana<br />
başlık altında toplandığı belirlenmiştir. İlk üç değer,<br />
ülkelere göre alt değerlerinde farklılıklar gösterse<br />
de ortak olarak ele alınabilirken, dördüncü<br />
değer boyutunun (cinsiyet farklılığı) bu süreçte<br />
sadece Alman matematik öğretmenleri için daha<br />
önemli olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bu değerlerden<br />
ikisi (verimlilik ve esneklik/otorite) genel<br />
olarak matematik eğitimi değerleri, diğer ikisi ise<br />
(sosyalleş(tir)me ve cinsiyet farklılığı) toplumsal<br />
ve kültürel değerler kategorisi içerisinde değerlendirilebilir.<br />
Her iki öğretmen grubunun da<br />
karar verme süreçlerinde (grup oluşumu için),<br />
verimlilik, sosyaleş(tir)me ve esneklik/otorite değerlerinin<br />
etkili olduğu belirlenmiştir. Ancak her<br />
bir değer kategorisi incelendiğinde, bu kategorilerin<br />
alt değerlerinde bazı farklılıklar olduğu tespit<br />
edilmiştir. Bu çalışmada benimsenen tanım (bkz.<br />
“Bulgular” kısmı) gereğince, verimlilik değeri, hem<br />
süreç hem de sonuç eksenli olarak ele alınmış, öğrenci<br />
ve öğrenme ortamı odaklı olmak üzere iki<br />
alt değeri içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca burada,<br />
Türk matematik öğretmenlerinin Alman meslektaşlarına<br />
göre, öğrenciyi merkeze alan değerler<br />
(örneğin, istekli çalışma, başarabilme, çalışmaya<br />
odaklanma) üzerine daha fazla vurgu yaptığı tespit<br />
edilmiştir. Zaten, Türk matematik öğretmeni<br />
adaylarıyla yapılan çalışmaların sonuçları da, bu<br />
düşünceyi destekler niteliktedir (bkz. Durmuş ve<br />
Bıçak, 2006; Dede, 2011). Bununla birlikte, Türk<br />
matematik öğretmenleri tarafından verimlilik değerine<br />
yönelik 11 alt değerin (Almanlar için 5 alt<br />
değer) ifade edilmesi ve yukarıdaki mülakat alıntıları<br />
da, Türk matematik öğretmenlerinin sınıf<br />
içi pratiklerine (grupların oluşumu gibi) yönelik<br />
karar vermelerinde, süreç ve sonuç değerlerinin<br />
birlikteliğini, Alman meslektaşlarına göre daha<br />
fazla önemsediklerini de ortaya koymaktadır. Bu<br />
durumun, Türkiye’de öğretmen yetiştiren Eğitim<br />
Fakültelerinin 1997, ilköğretim ve ortaöğretim matematik<br />
öğretim programlarının ise 2004 yılından<br />
686
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
itibaren yapılandırmacı yaklaşımlara dayalı olarak<br />
yenilenmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.<br />
Zira MEB (2009a), bir öğrenme ortamında süreç<br />
ve sonuç değerlerinin birlikte ele alınmasını istemiş<br />
ve bu noktaya verdiği önemi aşağıdaki şekilde<br />
ifade etmiştir:<br />
Öğrenme-öğretme sürecinde, süreç ve ürün değerlendirilmelidir.<br />
Programın ekinde verilen ölçme<br />
araçları, doğrudan kullanılabileceği gibi yeniden<br />
düzenlenerek veya yeni geliştirilenlerden amaca<br />
uygun olanlar seçilerek süreç ve ürünü değerlendirmede<br />
kullanılmalıdır. [10]<br />
Benzer şekilde, Alman matematik öğretmenlerince<br />
ifade edilen ve öğrenme ortamı odaklı değerler<br />
kapsamında toplanan, organizasyon, planlama,<br />
etkileşimli öğrenme ve iyi ürün oluşturma (sonuç)<br />
değerlerinin, Alman matematik öğretim programlarında<br />
(örneğin, RGM, 2004), grup çalışmaları<br />
aracılığıyla öğrencilere kazandırılması gereken<br />
değerler içinde yer aldığı belirlenmiştir. Buna göre;<br />
ülkelerin matematik öğretim programlarının, öğretmenlerin<br />
karar verme süreçlerinde etkili rol<br />
oynadıkları söylenebilir. Bu durum ise Bishop’un<br />
(1988) matematik eğitiminin sosyo-kültürel boyutunun,<br />
matematiksel düşünmenin değerlerini etkileyen<br />
düzeylerinden “kurumsal düzey” kategorisi<br />
içerisinde değerlendirilebilir. Zira kurumsal değerler,<br />
öğretim programlarını ve ders kitaplarını etkilemektedir<br />
(Clarkson, Bishop ve Seah, 2010). Diğer<br />
taraftan, Türk öğretmenler için etkili çalışma,<br />
istekli çalışma, düzenlilik ve çalışmaya odaklanma<br />
değerlerinin, Alman matematik öğretmenleri için<br />
ise organizasyon, planlama, etkileşimli öğrenme<br />
ve iyi ürün oluşturma (sonuç) değerlerinin, Melbourne’deki<br />
(Batı kültürü ve çok kültürlü toplum)<br />
matematik öğretmenleriyle yapılan çalışmanın<br />
sonuçları ile de örtüştüğü görülmektedir (Seah<br />
ve ark., 2001). Bu örtüşen değerlerin ise Türk katılımcılar<br />
için öğrenci odaklı, Alman katılımcılar<br />
için ise öğrenme ortamı odaklı değerler olduğu<br />
görülmektedir. Bu sonuçlar, matematik eğitimi<br />
değerlerinin (özelde verimlilik), kültürler arasında<br />
hatta kültürler içinde de (Batı kültürü) farklılaşabileceğini<br />
belirten araştırmalarla da paralellik<br />
göstermektedir (Bishop ve ark., 2000, Seah, 2011a).<br />
Ayrıca, yukarıda belirtilen hem öğrenci hem de<br />
öğrenme odaklı değerler, Bishop’un (1996) matematik<br />
eğitimi değerleriyle de örtüşmektedir. Bu<br />
sonuçlara, Bishop’un (1988), matematik eğitiminin<br />
sosyo-kültürel boyutunun matematiksel düşünmenin<br />
değerlerini etkileyen beş düzeyine ilişkin yaptığı<br />
sınıflama açısından bakıldığında da, öğrenci<br />
odaklı değerlerin “bireysel düzey”, öğrenme odaklı<br />
değerlerin ise “pedagojik düzey” kategorisi içerisinde<br />
değerlendirilebileceği de söylenebilir. Ayrıca;<br />
öğrenci-odaklı değerler, Lim ve Ernest’in (1997)<br />
matematik derslerinde öğretilen değerlere ilişkin<br />
yaptıkları sınıflandırmadan, “kişisel değerler” kategorisi<br />
kapsamında da ele alınabilir.<br />
Şimdiki araştırmanın başka bir bulgusu da, hem<br />
Türk hem de Alman matematik öğretmenlerinin<br />
karar verme süreçlerinde içinde yaşadıkları toplumun<br />
ve kültürün özelliklerini (norm, değer, kurum<br />
vb.) dikkate aldıklarını göstermektedir (bkz.<br />
Sosyalleştirme değer kategorisi). Buna göre, her<br />
iki öğretmen grubunun da karar verme sürecinde,<br />
yardımlaşma, paylaşma ve birlikte çalışma değerlerinin<br />
etkili olduğu belirlenmiştir. Bu değerlerin,<br />
öğrencilere kazandırılmasına yönelik ifadelerin, iki<br />
ülkenin de matematik öğretim programlarında yer<br />
aldığı görülmektedir (Bkz., Matematik Ortaöğretim<br />
1 Programı (Rahmenlehrplan für die Sekundarstufe<br />
1 [RSS], 2006; MEB, 2009a). Buna göre,<br />
her iki ülkedeki öğretmenlerin de kararları üzerinde,<br />
matematik öğretim programlarının etkili olduğu<br />
-daha önce de bahsedildiği gibi -görülmektedir.<br />
Dolayısıyla, bu durum Bishop’un (1988), “kurumsal<br />
düzey” kategorisinin içerisinde değerlendirilebilir.<br />
Ayrıca, Alman matematik öğretmenleri tarafından<br />
sosyalleş(tir)me değer kategorisine ilişkin<br />
ifade edilen farklı fikirlere açıklık, diyalog ve uzlaşı<br />
değerleri, Alman toplumunun (özellikle Berlin)<br />
çok kültürlü yapısına uyumluluk göstermesi ve bu<br />
nedenle de sosyo-kültürel değerlerin daha fazla ön<br />
planda tutulduğunu göstermesi bakımından önem<br />
arz etmektedir. Ayrıca, sosyalleş(tir)me değerinin,<br />
Lim ve Ernest’in (1997) matematik derslerinde öğretilen<br />
değerlere ilişkin kategorisiyle de uyumluluk<br />
gösterdiği ve “sosyal ve kültürel değerler” kategorisinde<br />
ele alınabileceği de söylenebilir.<br />
Şimdiki çalışmanın diğer önemli bir sonucu ise her<br />
iki gruptaki öğretmenlerin de karar verme süreçlerinde,<br />
esneklik ve otorite değerlerinin etkili olduğunu<br />
göstermiştir. Bu değerler, hem Lim ve Ernest’in<br />
(1997), “kişisel değerler” hem Bishop’un (1988),<br />
“bireysel değerler” hem de Bishop’un (1996), “matematik<br />
eğitimi değerleri” kategorileri içerisinde<br />
değerlendirilebilir. Burada, Alman öğretmenlerin<br />
karar verme sürecinde, esneklik değerinin (bkz.<br />
koşulları dikkate alma) Türk meslektaşlarına göre<br />
daha fazla etkili olduğu söylenebilir. Ancak, Alman<br />
öğretmenlerin grupların oluşturulmasında cinsiyet<br />
dağılımına özellikle dikkat ettikleri ve Türk meslektaşlarına<br />
göre bu noktaya yönelik karar verme<br />
süreçlerinin altında daha fazla otoriterlik değerinin<br />
yattığı da tespit edilmiştir. Fakat mülakat ve alan<br />
notları birlikte değerlendirildiğinde, Alman öğretmenlerinin<br />
bu iki yaklaşımlarının bir tezat oluşturmadığı<br />
ve bunun altında yatan nedenin aslında<br />
verimlilik değeri olduğu söylenebilir.<br />
687
KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />
Bu çalışmanın başka önemli bir bulgusu ise öğretmen<br />
kararlarında cinsiyet farklılığı değerinin<br />
etkili olduğunun belirlenmesidir. Cinsiyet farklılığı<br />
değeri, Lim ve Ernest’in (1997), “sosyal ve kültürel<br />
değerler” ve Bishop’un (1988), “toplumsal düzey”<br />
kategorileri içinde düşünülebilir. Bu değer, belki de<br />
iki toplum arasındaki toplumsal ve kültürel değerler<br />
arasındaki farklılığı en açık şekilde ortaya koyan<br />
değer olarak değerlendirilebilir. Zira, Alman matematik<br />
öğretmenlerinin Türk meslektaşlarına göre<br />
karar verme süreçlerinde bu değer çok daha fazla<br />
önemli rol oynamaktadır. Alman öğretmenler için<br />
bu kategoriye ilişkin ortaya çıkan alt değerlerin ise<br />
estetik, güzellik, düzenlilik (özellikle kız öğrenciler<br />
için) ve cinsiyete dayalı işbirliği olduğu belirlenmiştir.<br />
Burada ortaya çıkan değerlerin, Batı kültüründe<br />
kadına özgü sayılan değerlerle de örtüştüğü<br />
görülmektedir. Zira, Gilligan (1982) tarafından öne<br />
sürülen cinsiyete dayalı değer teorisinde, Batı toplumlarında<br />
kadına özgü değerler olarak; empati,<br />
koruyuculuk, hissetme, sezgiselcilik, bağlantılık ve<br />
insan merkezlilik vb., erkekler için ise soyutlama,<br />
nesnellik, bütüncüllük ve konu merkezli düşünme<br />
vb. değerleri uygun görülmektedir. Bu nedenle<br />
burada, Alman öğretmenler tarafından estetik,<br />
güzellik ve düzenlilik değerlerinin kadına özgü değerler<br />
olarak nitelendirilmesi sürpriz değildir. Zira<br />
bu durumun, Bishop’un (1988), “kurumsal düzey”<br />
değerlerinin etkilediğini belirtiği matematik öğretim<br />
programlarıyla da uyum içerisinde olduğu<br />
söylenebilir. Çünkü Alman lise matematik öğretim<br />
programında (Rahmenlehrplan für die Gymnasiale<br />
Oberstufe [RGO], 2006), bu duruma aşağıdaki<br />
şekilde vurgu yapılmıştır:<br />
Derslerde, karşı cinslerin birlikte çalışabileceği ortamlar,<br />
cinslerin kendilerinin ve karşı cinslerinin<br />
öğrenmelerinin güçlenmesini ve farkındalıklarını<br />
artırır. Hayatta, karşı cinsle beraber yaşama olgusunu<br />
destekler. Her iki cinsin, kişisel ve mesleki<br />
yaşam planlamalarına yönelik kendilerine biçilen<br />
geleneksel rollerinden bağımsız bir şekilde<br />
karar almaları güçlendirilir. [7]<br />
Diğer taraftan, Türk matematik öğretmenlerinin<br />
(T3 hariç), grupların oluşumunda cinsiyete göre<br />
bir ayrışıma dikkat edip/etmediklerine yönelik<br />
soruda bile önceliklerinin yukarıda verilen verimlilik<br />
değeri üzerinde yoğunlaştığı, cinsiyet farklılığına<br />
yönelik herhangi bir görüş belirtmedikleri<br />
belirlenmiştir. Halbuki MEB (2009b); bu konuya<br />
verdiği önemi, “Grup halinde yapılacak projelerde,<br />
öğrencilerin cinsiyet, başarı durumu vb. özellikleri<br />
bakımından heterojen gruplar oluşmasına dikkat<br />
edilmelidir.” [107] ve “iş birliğine dayalı öğrenmede;<br />
öğrencilerin başarı düzeyleri, cinsiyetleri,<br />
kişilik özellikleri dikkate alınarak homojen veya<br />
heterojen gruplar oluşturulmalıdır.” [25] şeklinde<br />
belirtmektedir. Türk matematik öğretmenlerinin<br />
bu noktada bile verimlilik değeri üzerine özellikle<br />
vurgu yapmalarının altında, Türk Eğitim<br />
Sistemi’nin büyük ölçekli merkezi sınavlarla yapılandırılmış<br />
olması (Yıldırım, 2008) ve öğretmenlerin<br />
başarısının/başarısızlığının hem kurumsal hem<br />
de toplumsal bazda bu sınavların sonuçları üzerinden<br />
değerlendirilmesi gösterilebilir. Bu durum,<br />
Türk matematik öğretmenlerinin sınıf pratiklerine<br />
(grupların oluşumu) yönelik karar verme süreçlerinde,<br />
toplumsal ve kurumsal değerlerin (Bishop,<br />
1988; Lim ve Ernest, 1997) etkili olduğunu göstermesi<br />
bakımından önemlidir.<br />
Matematik Öğretimindeki Değerlerdeki Kültürel<br />
Benzerlikler ve Farklılıklar<br />
Matematik öğretmenlerinin sınıf pratiklerine yönelik<br />
kararlarını etkileyen değer kategorileri ve<br />
bunlara ilişkin alt değerleri, Hofstede’nin Kültürel<br />
Değerler Kategorisi (1980) bakımından incelendiğinde,<br />
ilginç ve çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.<br />
Hofstede’nin (1980) çalışması sonucunda, Türk<br />
toplumunun, güç aralığının ve belirsizlikten kaçınma<br />
düzeyinin yüksek, toplumcu bakışa sahip ve<br />
kadınlara özgü değerlere göre daha fazla şekillendiği<br />
belirlenmiştir. Bu değerlerin sınıf pratiklerine<br />
yansımasının ise Cooper ve arkadaşlarının (2007)<br />
belirttiği gibi, öğretmen-merkezli bir öğretim ile<br />
öğretmenin sunumunun/kararının irdelenmesinin<br />
ve sorgulanmasının saygısızlık olarak algılanması<br />
vb. şeklinde olması beklenmektedir. Ancak,<br />
şimdiki çalışmanın verilerinin bu noktada farklılaştığı<br />
görülmektedir. Örneğin, Türk matematik<br />
öğretmenlerinin karar verme süreçlerinde, öğrenci<br />
merkezli değerlerin (bkz. Verimlilik değeri) çok<br />
etkili olduğu ve Türk öğretmenlerinin öğrencilerinin<br />
bazı taleplerine (kendi kararlarına zıt bile olsa)<br />
saygı göstereceklerini (bkz. Esneklik değeri) söyledikleri<br />
belirlenmiştir. Yapılandırmacı yaklaşımlara<br />
göre yenilen matematik öğretim programlarının<br />
bu noktada bir etkisinin olabileceği düşünülebilir.<br />
Ancak burada, Türk öğretmenlerin bu değerlerinin,<br />
sınıf pratiklerine yansıyıp, yansımadığının<br />
belirlenmesi gözleme dayalı ayrı bir araştırmayı<br />
gerektirmektedir. Ayrıca burada, Türkiye’nin son<br />
yıllarda hızlı bir gelişim ve değişim içerisinde olduğu<br />
da dikkate alındığında, Hofstede’nin kültürel<br />
değerler kategorisinin, günümüz Türk toplumunda<br />
geçerliğinin ve güncelliğinin belirlenmesinin gerekliliği<br />
de ortaya çıkmaktadır.<br />
Diğer taraftan; Hofstede’nin (1980) çalışması sonunda,<br />
Alman toplumunun, güç aralığı ve uzun<br />
dönemli eğilim değerlerine düşük düzeyde, bireyselcilik,<br />
belirsizlikten kaçınma ve erkeklere özgü<br />
değerlere ise yüksek düzeyde sahip olduğu belir-<br />
688
DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />
lenmiştir. Bu değerlerin sınıf pratiklerine yansımasının<br />
ise genel anlamda öğrenci-merkezli öğretim<br />
ve yeniliklere açıklık vb. şeklinde olması beklenmektedir<br />
(Cooper ve ark., 2007). Ancak şimdiki<br />
çalışmada, Alman matematik öğretmenlerinin<br />
karar verme süreçlerinde (grupların oluşumunda),<br />
öğrenme ortamı merkezli değerlerin, öğrenci<br />
merkezli değerlere göre (bkz. Verimlilik değeri)<br />
çok daha fazla etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca<br />
şimdiki çalışmanın sonunda, Alman matematik<br />
öğretmenlerinin kararlarının altında cinsiyet farklılığı<br />
değerinin (örneğin, estetik, güzellik ve düzenlilik)<br />
önemli bir rol oynadığı da tespit edilmiştir.<br />
Bu değerin; Hofstede’nin (1980), erillik-dişillik<br />
kategori ile uyum içerisinde olduğu söylenebilir.<br />
Zira Alman toplumu, eril bir toplumdur (Hofstede,<br />
1980) ve geleneksel Batı toplumlarında kadına<br />
özgü değerler; ılımlılık, empati, estetik ve güzellik<br />
vb.’dir (Gilligan, 1982). Şimdiki çalışmada; Alman<br />
öğretmenlerin, Batı toplumlarında kadınlara biçilen<br />
geleneksel rolleri (örneğin, estetik, güzellik,<br />
güzel yazı) kabul etmekle birlikte, cinsler arasında<br />
bir işbirliğinin olması için gerektiğinde katı davranışlar<br />
içinde (bkz. otorite değeri) olabileceklerini<br />
söyledikleri de belirlenmiştir. Zaten, cinslerin yakınlaşması<br />
ve aralarında işbirliğinin sağlanması,<br />
RGO’da (2006), “[cinslerin kendilerine] … biçilen<br />
geleneksel rollerinden bağımsız bir şekilde karar<br />
almaları güçlendirilir.” [7] şeklinde yer almıştır.<br />
Matematik Eğitimi ve İleri Çalışmalar için Etkiler<br />
Öğretmenler, öğretim ortamlarında sık sık karar<br />
verme durumunda kalmaktadır. Bu nedenle karar<br />
verme, öğretim sürecinin en temel noktalarından<br />
birisidir ve öğretmenlerin nasıl karar verdiklerine<br />
yönelik ne kadar fazla bilgi sahibi olunursa o kadar<br />
fazla öğretmenlerin, öğretimlerini nasıl gerçekleştireceklerine<br />
dair bir öngörü yapılabilir (Bishop,<br />
2008). Öğretmenlerin kararlarını da, bir dereceye<br />
kadar değerleri etkilemektedir (Bishop, Clarkson,<br />
FitzSimons ve Seah, 2001; Bishop ve Whitfield,<br />
1972; Fasheh, 1982). Öğretmenlerin değerleri de,<br />
sınıf pratiklerine yön vermekte ve okulların amaçları,<br />
hedefleri, öğretim programları ve öğretim yöntemlerinin<br />
şekillenmesinde etkin rol oynamaktadır<br />
(Yero, 2002). Bu nedenle, öğretmenlerin sahip oldukları<br />
değerlerin farkında olmaları ve öğretimlerine<br />
yönelik değer tercihlerini bilmeleri ve onları geliştirmeye<br />
yönelik çalışmaları önem arz etmektedir<br />
(Chin, 2006). Bu bağlamda şimdiki çalışma, farklı<br />
iki kültürel ve toplumsal içerikteki matematik öğretmenlerinin<br />
sınıf pratiklerine ilişkin karar verme<br />
süreçlerinde etkili olan değerlerin farkına varmaları,<br />
bu değerleri etkileyen kültürel, toplumsal ve<br />
bireysel değerlerin önemini anlamaları ve gerekirse<br />
değer tercihlerini yeniden gözden geçirmelerine<br />
imkân vermesi noktasında bir katkı sağlayabilir.<br />
Şimdiki çalışmanın verileri, her iki ülkedeki matematik<br />
öğretim programlarının dolayısıyla da<br />
kurumsal değerlerin (Bishop, 1988), matematik<br />
öğretmenlerinin sınıf pratiklerine yönelik kararlarında<br />
önemli rol oynadığını göstermiştir. Bu<br />
nedenle burada, Bishop’un önerdiği kurumsal değerlerin,<br />
müfredat ve ders kitabı hazırlayıcıları/<br />
yazarları tarafından dikkate alınmasının gerekliliği<br />
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, farklı kültürel, toplumsal<br />
ve kişisel değerlere sahip öğretmen gruplarıyla<br />
yapılan bu çalışmanın başka bir sonucu da; kültürel,<br />
toplumsal ve kişisel değerlerin, matematik öğretimi<br />
üzerinde önemli bir faktör olduğunu (Sam,<br />
2003) ve farklı kültürlerin farklı değerler taşıdığını<br />
(Bishop ve ark., 2000) gösteren araştırma sonuçlarıyla<br />
paralellik arz etmesidir. Örneğin, Türk öğretmenlerin<br />
karar verme süreçlerinde, toplumsal<br />
(örneğin, cinsiyet farklılılığı kategorisinde bile<br />
verimlilik değeri üzerine vurgu), kişisel (örneğin,<br />
esneklik/otorite) ve kurumsal değerlerin (örneğin,<br />
sınavlar, öğretim programları) bu süreçte etkili olduğunu<br />
göstermektedir.<br />
Diğer taraftan; şimdiki çalışmanın sonuçları,<br />
Hofstede’nin kültürel değerler kategorisinin (1980)<br />
sınıf içi pratiklerine uygulanması noktasında (Cooper<br />
ve ark., 2007), Türk öğretmenler bakımından<br />
farklılıkların olduğunu (örneğin, öğrenci merkezli<br />
değerler) göstermesi bakımından da ilginçtir. Bu<br />
farklılıkların nedenlerinin araştırılması ayrı bir<br />
araştırma konusu olarak durmaktadır. Benzer şekilde,<br />
Alman öğretmenlerin kararlarını etkileyen<br />
cinsiyet farklılığı değerinin, Batı kültüründe kadınlara<br />
biçilen geleneksel roller bakımından derinlemesine<br />
incelenmesi de önemli olabilir.<br />
Şimdiki çalışma, -daha önce de belirtildiği üzereöğretmenlerin<br />
sadece bir sınıf pratiğine (bir grup<br />
çalışmasında, grupların oluşturulması) yönelik karar<br />
verme süreçlerinde etkili olan değerlerin, mülakatlar<br />
ve alan notlarına dayalı olarak belirlenmesiyle<br />
sınırlandırılmıştır. Bu nedenle, farklı kültür ve<br />
toplumdaki bu öğretmen gruplarının karar verme<br />
süreçlerini etkileyen değerlerin başka öğretim<br />
içerikleri ve pratiklerinde de belirlenmesi önemli<br />
olabilir. Bu şekilde, öğretmenlerin kararlarını etkileyen<br />
değerlerine yönelik daha derinlemesine bilgi<br />
sahibi olma ve öğretimi zenginleştirme imkânı elde<br />
edilebilir (Bishop, 2008). Ayrıca burada, öğretmenler<br />
tarafından ifade edilen bu değerlerin, öğretim<br />
pratiklerine yansıyıp yansımadığının tespiti için<br />
sınıf gözlemlerinin merkezde olduğu nitel araştırmalar<br />
da yapılabilir.<br />
689
Educational Sciences: Theory & Practice - 13(1) • Winter • 690-706<br />
©<br />
2013 Educational Consultancy and Research Center<br />
www.edam.com.tr/estp<br />
Examining the Underlying Values of Turkish and German<br />
Mathematics Teachers’ Decision Making Processes in<br />
Group Studies<br />
Yüksel DEDE a<br />
İstanbul Medeniyet University<br />
Abstract<br />
The purpose of this study was to explore the values underlying the decision-making processes in<br />
group studies for Turkish and German mathematics teachers. This study presented a small part of<br />
a wider study investigating German and Turkish mathematics teachers’ and their students’ values<br />
(Values in Mathematics Teaching in Turkey and Germany [VMTG]). The study was conducted with 9<br />
Turkish and 13 German mathematics teachers who were selected with purposeful and theoretical<br />
sampling. Semi-structured interviews and field notes were used as data collection instrument.<br />
Data were analyzed through constant comparative method. Results revealed four different major<br />
categories: (1) productivity, (2) socialization, (3) flexibility/authority, and (4) gender differences.<br />
Based on the findings, discussion, further recommendations, and implications were given at the<br />
end of the study.<br />
Key Words<br />
Decision-making, Values, Group Study, Turkish Mathematics Teachers, German Mathematics Teachers.<br />
In mathematics education, there exists an increase<br />
in the number of publications on affective concepts<br />
such as belief, attitude, and emotion in recent<br />
years (Grootenboer & Hemmings, 2007). With the<br />
inclusion of values in the affective domain components<br />
(DeBellis & Goldin, 1997), researches on<br />
values in mathematics education have recently begun<br />
to appear in the literature, though values have<br />
not been a research priority as attitudes (Hannula,<br />
2004). However, these studies have generally remained<br />
limited to the determination/identification<br />
of culturally western-specific mathematical values<br />
(Bishop, 2004). But, it is highly noted in the relevant<br />
literature that different cultures come up with<br />
different values and even the same mathematical<br />
content is taught with different teaching methodologies<br />
and approaches (see Seah, 2003b). Thus,<br />
lately, research studies on values in mathematics<br />
education have come into prominence in other<br />
cultures, as well (e.g., Dede, 2009, 2011; Durmuş,<br />
2011; Suharjo, 2007).<br />
a<br />
Yüksel DEDE, Ph.D., is currently an associate professor<br />
at the Department of Mathematics Education<br />
His research interests include the affective<br />
domain in mathematics education, particularly<br />
values education in mathematics education. Correspondence:<br />
Assoc. Prof. Yüksel DEDE, Istanbul<br />
Medeniyet University, Faculty of Educational<br />
Sciences, Department of Mathematics Education,<br />
Istanbul/Turkey. E-mail: ydede@medeniyet.edu.tr<br />
Phone: +90 216 2803551 Fax: +90 216 602 2805.<br />
Group Studies in Mathematics Education<br />
Constructivism has been one of the mostly used<br />
concepts in education indices in recent years and<br />
it presents a psychological perspective on the nature<br />
of perception and reality. Constructivism is<br />
a learning theory that deals with the way people<br />
create meaning and points out a set of learning<br />
strategies (Colburn, 2000). It is based on the active<br />
and individual construction of knowledge through<br />
language and experience and encourages learners
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
to arrive at his or her version of the meaning by<br />
making connections among new learning situations,<br />
concept images and prior experiences. It also<br />
stresses that learners’ social interaction is vital for<br />
learning and can be enhanced by sharing, arguing<br />
and testing ideas with other learners. In such<br />
a social learning process, concepts are constructed<br />
by the learner and meaningful learning occurs<br />
(Finley, 2000). Group and collaborative learning<br />
environments pertain to creating and maintaining<br />
such highly social learning environments. Collaborative<br />
learning is instructional use of small group<br />
activities so that group members work together<br />
to maximize their own and each other’s learning<br />
(Johnson, Johnson, & Smith, 1991). In fact, it is often<br />
reported that learning in small group learning<br />
environments produces better outcomes compared<br />
to competitive or individualistic-oriented learning<br />
environments (Johnson & Johnson, 1981). In addition,<br />
it is stated that these small group learning<br />
environments allow learners to present their points<br />
of view and voice their values fairly on the common<br />
problem they engage in as well as provide a<br />
social basis for discussion platforms designed for<br />
learners to participate in intense debates and come<br />
to an agreed-upon solution (Gregory & Clemen,<br />
1994). In this sense, such learning environments<br />
enable individuals to reveal their personal values<br />
and beliefs and communicate openly. The communication<br />
of these beliefs and values helps learners<br />
understand those values and beliefs clearly. What<br />
is my aim What information do I have and Why<br />
do I think that a particular choice is a good one<br />
are the common questions frequently asked in<br />
these environments. To tell or explain something<br />
to someone else typically leads one to deeper and<br />
more comprehensive understanding. So a clear understanding<br />
of personal values and beliefs is a cornerstone<br />
of good decision making. Hence, group<br />
and collaborative learning environments can play<br />
an active role in the attainment and development of<br />
better individual decision-making skills (Clemen<br />
& Hampton, 1994; Gregory & Clemen). Moreover,<br />
group and collaborative learning environments can<br />
provide a perfect arena for the understanding of<br />
principles and processes related to decision-making<br />
context whereas decision-making process can<br />
offer a solid basis for the attaining and maintaining<br />
essential democratic and social skills in group<br />
and collaborative learning environments (Clemen<br />
& Hampton). Consequently, group studies are encouraged<br />
and the establishment of learning environments<br />
suitable for group studies are suggested<br />
in all education systems (e.g., see Rahmenplan Grundschule<br />
Mathematik [RGM], 2004).<br />
Decision-Making and Teachers’ Decision Making<br />
Processes<br />
Decision-making is defined as the process of<br />
choosing out of alternative courses of action that<br />
is dealt with. In the Psychology literature, decisionmaking<br />
and problem-solving are frequently used<br />
together and even interchangeably by curriculum<br />
makers although these two concepts have different<br />
definitions (Beyth-Marom, Fischhoff, Jacobs-<br />
Quadrel, & Furby, 1991). For this reason, decisionmaking<br />
is also defined as the selection of the most<br />
suitable one course of action out of many possible<br />
alternatives for the solution of the problem or difficulty<br />
(Aydın, 1989). Gregory and Clemen (1994)<br />
summarize eight steps that are elements of good<br />
decision-making as follows: defining the problem<br />
and establishing the decision context; identifying<br />
values; understanding uncertainty; structuring<br />
consequences; quality of information; creating<br />
alternatives; making tradeoffs; and group negotiations.<br />
Beyth-Marom et al. indicate the following<br />
steps decision-making process involves: (a) recognizing<br />
that a decision must be made in different<br />
decision making models (e.g., indefiniteness, risk,<br />
and certainty), (b) identifying and defining the<br />
decision context, (c) listing the possible options,<br />
(d) identifying the consequences that might follow<br />
from each option, (e) assessing the likelihood<br />
of each consequence, (f) assessing the practicality<br />
of each consequence, (g) determining the desirability<br />
of each consequence, (h) determining the<br />
importance of all this information to decide which<br />
choice is the most appealing, and (i) evaluating<br />
the whole decision-making process. On the other<br />
hand, many different factors may influence decision-making<br />
process. These may include cognitive,<br />
psychological, cultural, and societal factors. Social<br />
and psychological factors refer to those influences<br />
from within an individuals’ family, peer group, or<br />
self (e.g., self-respect, locus of control) while cultural<br />
and societal factors include religious beliefs,<br />
socio-economic conditions, and ethnicity which<br />
influence individuals’ decisions. Cognitive factors<br />
refer to the mental processes of reasoning and perception.<br />
These decision-making processes mature<br />
with age and experience and differ in terms of an<br />
individual’s brain development and acquisition of<br />
knowledge (Gordon, 1996).<br />
Unlike many individuals, teachers must make dozens<br />
of decisions daily since their work exposes them<br />
to rich and complicated situations. However, rather<br />
than being explicit and planned, most of these decisions<br />
are implicit and arbitrary (Kuo, 2004). Ac-<br />
691
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
cording to Bishop (2008), decision-making lies at<br />
the heart of instructional processes; therefore, various<br />
models concerning teachers’ decision-making<br />
processes have been suggested (see Bishop & Whitfield,<br />
1972; Davies, 2004; Shavelson & Stern, 1981).<br />
Values and Teachers’ Values<br />
Value-free culture and value-free education concepts<br />
have been of particular interest until the latter<br />
half of the 20th century. Throughout this period,<br />
positive beliefs that were free from any particular<br />
social value system and formed by technological<br />
advancements and scientific explorations based<br />
on objective, rational and empirical criteria made<br />
their presence felt and the importance of moral<br />
factors were neglected. Similarly, social changes<br />
were evaluated in the lights of technological advancements<br />
rather than consequences and impacts<br />
of moral choices of social agents. Yet, this ongoing<br />
trend in thought gradually changed with the educational<br />
and socio-cultural changes and started to<br />
include value indicators (Lee, 2001). Today, the<br />
word “value” is used in different contexts for different<br />
meanings. For instance, the value of listening<br />
to a talk, the ethical value of an individual, and the<br />
value of the unknown in an equation, all have different<br />
meanings (Seah & Bishop, 2000). Swadener<br />
and Soedjadi (1988) assert that some concepts such<br />
as “good” and “bad” were needed to identify values<br />
as a concept. Raths, Harmin, and Simon (1987)<br />
define values as a general guide for the behaviors<br />
emerging from people’s relations in the real life and<br />
their experiences. Accordingly, values are an integral<br />
part of human being and they play intentional<br />
or unintentional roles on individuals’ behaviors,<br />
decisions and choices (FitzSimons, Bishop, Seah,<br />
& Clarkson, 2001). For this reason, values are<br />
influential on teachers’ decisions and behaviors<br />
(Fasheh, 1982). Gudmunsdottir (1991) regards values<br />
as a guide for teacher practice and Matthews<br />
(2001) sees them as the tools and the premises of<br />
the behavior. Clarkson (2007) states that learners<br />
observed teachers’ behaviors attentively, recognized<br />
their values and behaved accordingly. Frade<br />
and Machado (2008) report that values of teachers<br />
have a powerful effect on students’ attitudes<br />
towards mathematics, beliefs, and emotions. On<br />
the other hand, values are also handled as personal<br />
preferences and decisions associated with individual<br />
standards set for behaviors and options that<br />
seem important and valuable (Chin & Lin, 2001;<br />
Seah, 2002; Swadener & Soedjadi, 1988). Accordingly,<br />
values can be perceived as pedagogical identities<br />
of teachers as well as choices and judgments<br />
they see important or valuable according to their<br />
own pedagogical identities (Chin & Lin, 2000).<br />
Mathematics Education, Culture and Values<br />
Mathematics is generally seen as an abstract, cold<br />
and inhuman subject in the large societies, so it is<br />
associated with the views of absolutist philosophers<br />
on the one hand. On the other hand, without rejecting<br />
the role of mathematical structure, fallibist<br />
philosophers assert that mathematics is value-laden<br />
and culture laden (Bishop, 2002; Ernest, 2007).<br />
Hence, these two different points of view related<br />
to mathematical philosophy typically have different<br />
effects on classroom practices (Ernest, 1991)<br />
and teachers’ values affect teaching approaches<br />
they adopt (see Seah, 2003a). In this respect, it is<br />
important to determine teachers’ value preferences<br />
for their instructions and to reveal their awareness<br />
on values they have (Chin, 2006). Culture stands as<br />
a powerful determiner of mathematical values and<br />
different cultures possess different values (Seah,<br />
2003b). There is no consensus about the definition<br />
of the concept “culture”. However, many people<br />
have a general understanding of what culture is and<br />
what it requires. In this sense, culture consists of<br />
values, beliefs, and concepts shared within a society<br />
(Venaik & Brewer, 2008). In the study of Kroeber<br />
and Kluckhohn (1952), one of the classical sources,<br />
it was noted that traditional concepts (e.g., concepts<br />
derived and selected in a historical process)<br />
and related values generate the essence of culture.<br />
Therefore, mathematics teachers who work in different<br />
cultures do not teach the same values to their<br />
students, even if they have taught the same curriculum<br />
(Bishop, Clarkson, FitzSimons, & Seah, 2000).<br />
For example, the value of “technology” may be an<br />
important value in mathematics education within<br />
an education system while it may not be important<br />
at all within another education system (Atweh &<br />
Seah, 2008). For this reason, National Council of<br />
Teachers of Mathematics [NCTM] (2000) regards<br />
mathematics as a part of the cultural heritage and<br />
saw it as one of the most important cultural and intellectual<br />
accomplishments of human brain. Prediger<br />
(2001) characterizes mathematics as a “cultural<br />
phenomenon” (p. 23). In a similar vein, in German<br />
Primary Mathematics Program (RGM, 2004), it is<br />
noted that mathematical concepts and methods are<br />
developed in a historical process in line with the<br />
problems of social and practical circumstances and<br />
teachers are required to teach by considering these<br />
individual, societal, and cultural events.<br />
692
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
Value Categories<br />
In this study, three value theories developed for<br />
the analysis of values will be elaborated and they<br />
will be used as the baseline to discuss the findings<br />
of the present study. The first two theories involve<br />
the classification of the values specifically taught<br />
in mathematics lessons (Bishop, 1988, 1996; Lim<br />
& Ernest, 1997) whereas the third theory offers a<br />
general classification in relation to cultural values<br />
(Hofstede, 1980, 2009).<br />
Lim and Ernest’s Categorization of Values Taught<br />
in Mathematics Lessons: Lim and Ernest (1997)<br />
classified the values taught in mathematics lessons<br />
as follows: Epistemological Values: They are the<br />
values which are about theoretical side of teaching<br />
and learning mathematics as well as the characteristics,<br />
objectives, and appreciation of mathematical<br />
knowledge. For example, systematicity, rationality,<br />
and accuracy etc. Social and Cultural Values: They<br />
are the values that indicate human’s responsibilities<br />
about mathematics education for society. Such as,<br />
co-operation, justice, honesty, gratitude, modesty,<br />
compassion, etc. Personal Values: They are the values<br />
that affect person as an individual or a learner.<br />
Such as, patience, trust, thriftiness, curiosity, and<br />
creativity, etc.<br />
Bishop’s Categorization of Mathematical Values:<br />
Bishop (1988, 1996), classifies values taught in<br />
mathematics lessons into three main categories.<br />
These are general educational values, mathematical<br />
values and mathematics educational values. General<br />
Educational Values are the values which were<br />
produced out of general educational and socialization<br />
demands of the society (e.g., integrity, honesty,<br />
obedience, kindness, etc.) Mathematical Values are<br />
the values that reflect the scientific nature of mathematical<br />
knowledge (especially with the contributions<br />
of Western mathematicians). Mathematics<br />
Educational Values are the values related to the<br />
norms and practices emerged from teaching and<br />
learning mathematics (Atweh & Seah, 2008; Seah &<br />
Bishop, 1999). The subcategories of mathematical<br />
values are the following: Rationalism- objectivism,<br />
control- progress, openness-mystery (see Clarkson,<br />
FitzSimons, Bishop, Seah, 2000). Although Bishop<br />
(1988) proposes three complementary couples of<br />
value (rationalism-objectivism, control-progress,<br />
openness-mystery) for mathematical values, he did<br />
not exemplify or classify any values for mathematics<br />
educational values, implying that pedagogical<br />
approaches for mathematics education may differ<br />
within and across cultures (Seah, 2011a). To illustrate,<br />
the findings of Seah, Bishop, FitzSimons, and<br />
Clarkson (2001) show that mathematics teachers in<br />
Melbourne have mathematics educational values<br />
such as effective work, flexibility, effective organization,<br />
persistency, creativity, etc.<br />
On the other hand, Bishop (1988) emphasizes the<br />
need to consider the socio-cultural dimension of<br />
mathematics education when the development of<br />
values related to mathematical thinking is investigated.<br />
He also expresses that the socio-cultural<br />
dimension of mathematics education affects values<br />
of mathematical thinking at five levels. These levels<br />
are cultural level societal level, institutional level,<br />
pedagogical level, and individual level. Cultural<br />
level deals with the relationships between historical/cultural<br />
content of the society and mathematics<br />
education while societal level handles interactions<br />
and social norms affecting mathematics education<br />
in schools/classrooms. Institutional level addresses<br />
the relationships between the common institutions<br />
of the society and mathematics education whereas<br />
pedagogical level examines the social interactions<br />
(student-student, teacher-student, etc.) in mathematics<br />
lessons. Lastly, individual level concerns the<br />
mathematics students on an individual basis both<br />
in and outside the classroom.<br />
Hofstede’s Categorization of Cultural Values:<br />
Hofstede (2009) conducts a survey with 117.000<br />
personnel of a multinational corporation (IBM)<br />
drawn from more than 70 countries between 1967<br />
and 1973. The purpose of this survey is to reveal<br />
differences in values across cultures and determine<br />
the effects of value preferences on social behaviors<br />
of people. At the end of the study, it is concluded<br />
that cultural values differ across nations and these<br />
different values in different national cultures could<br />
be explained in the following five dimensions (the<br />
5th dimension is developed later with Michael<br />
Bond) (Hofstede, 2009). These dimensions are<br />
power distance index, individualism vs. collectivism,<br />
masculinity vs. femininity, uncertainty avoidance<br />
index, long term orientation vs. short term<br />
orientation (see also Cooper, Calloway-Thomas,<br />
and Simonds (2007) for relationships between Hofstede’s<br />
cultural values and teaching environments).<br />
The Purpose and Significance of the Study<br />
International comparative studies help to determine<br />
how students learn mathematics and make<br />
decisions accordingly as well as to find out the<br />
problems in teaching and learning mathematics<br />
within the countries that are compared (Cai,<br />
2006). In addition, mathematics education in dif-<br />
693
ferent countries is strongly affected by social and<br />
cultural factors that shape beliefs, aims, teaching<br />
methodologies and expectations. Different cultures<br />
and societies follow different philosophies for<br />
teaching and learning mathematics. The variety in<br />
values and beliefs regarding mathematics education<br />
leads to diversity in education systems across<br />
countries (An, Kulm, Wu, Ma, & Wang, 2006). In<br />
this respect, the purpose of the current study is to<br />
examine the underlying values of Turkish and German<br />
Mathematics teachers’ decision making processes<br />
for the problems/situations they encounter<br />
in a learning environment. For this purpose, the<br />
study tries to determine what underlying values affect<br />
teachers’ decisions while forming groups when<br />
a group study is planned to teach any subject in a<br />
mathematics lesson. As a matter of fact, group and<br />
collaborative learning environments can contribute<br />
to the attainment and development of better individual<br />
decision-making skills (Clemen & Hampton,<br />
1994; Gregory & Clemen, 1994) and such environments<br />
can ease the understanding of principles<br />
and processes related to decision-making context<br />
(Clemen & Hampton).<br />
In mathematics education, there exist articles and<br />
projects that note the place and importance of values<br />
in the literature (e.g., Dede, 2009, 2011; Values<br />
in Mathematics Teaching [VIMT]) and Values and<br />
Mathematics Project [VAMP], etc.). However, no<br />
study that investigates the underlying values of<br />
teachers’ decisions for the problems/situations they<br />
encounter in a learning environment is encountered<br />
in the literature. Nonetheless, a limited number<br />
of studies that examine values that lie behind<br />
effective mathematics teaching according to the<br />
views of students and teachers appear in the literature<br />
(see Seah, 2011b). Consequently, it is essential<br />
to uncover the underlying values of mathematics<br />
teachers in culturally, socially and educationally<br />
different countries such as German and Turkey and<br />
their decision making processes as well as the factors<br />
that affect these values. As mentioned before,<br />
different cultures have different values and even<br />
the same mathematical content is taught with different<br />
teaching methodologies and approaches in<br />
different cultures (Seah, 2003b) and values affect<br />
teachers’ preferences, behaviors (Yero, 2002) and<br />
decisions (Fasheh, 1982). Hence, if teachers’ values<br />
are recognized, the reasons behind their classroom<br />
practices, preferences, decisions, and behaviors<br />
can be understood better. That is why, this study<br />
reports only some parts of the findings of a wide<br />
range project (Values in Mathematics Teaching<br />
in Turkey and Germany -VMTG) which analyses<br />
mathematical values of Turkish and German mathematic<br />
teachers and students, and specifically seeks<br />
answers to the question below:<br />
What are the underlying values of Turkish and<br />
German teachers’ decision making processes during<br />
classroom practices (formation of groups)<br />
Research Design<br />
Method<br />
This paper is based on the findings of VMTG project.<br />
Briefly, the purpose of VMTG project was to<br />
determine the values of Turkish and German teachers<br />
and students. VTMG project adopted sequential<br />
mixed method research design in which quantitative<br />
and qualitative research methods were used<br />
together. Quantitative methods helped to make statistical<br />
deductions and interpretations with regard<br />
to the relations between concepts while qualitative<br />
methods enabled flexibility and ensured to acquire<br />
in-depth information about the concepts investigated<br />
in the research (Punch, 1998). Depending<br />
on the aims and characteristics of phases of VMTG<br />
project, this study employed a wide range of sampling<br />
methods together. It made use of convenience<br />
and purposeful sampling methods for quantitative<br />
data and purposeful and theoretical sampling<br />
methods for qualitative data. The reasons behind<br />
the use of sequential mixed method research design<br />
are as follows: (a) sequential mixed method is<br />
a research design that compensate for the limitations<br />
of one research method by the strengths of<br />
another research method to increase the reliability<br />
of the findings (Rudestam & Newton, 2007) and (b)<br />
in this study, since progress is the aim of sequential<br />
mixed method, the use of sequential mixed method<br />
is appropriate. This is because progress includes<br />
the sequential use of method in such a way that the<br />
findings of the former research method set ground<br />
for the use of the latter research design (Onwuegbuzie<br />
& Collins, 2007). In the VMTG project, the<br />
first phase of this method was the quantitative data<br />
collection (with the use of a Likert-type scale) and<br />
analysis. In the second phase, based on the findings<br />
of the quantitative data, qualitative data were<br />
gathered (by the means of semi-structured interviews,<br />
classroom observations, document analysis,<br />
the open-ended question form and field notes, etc.)<br />
and analyzed. In this way, quantitative data and<br />
findings were used to produce necessary content<br />
for the qualitative data and analyses, so that the<br />
analysis of quantitative data were integrated with<br />
the qualitative data analysis. However, the pres-
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
ent study made use of only the findings collected<br />
through semi-structured interviews and field<br />
notes. Besides, it was delimited to the reports of<br />
some parts of data gathered via qualitative research<br />
methods (the investigation of the underlying values<br />
of teachers’ decision making processes during<br />
group formation in a group study).<br />
The mathematics program includes both explicit<br />
and implicit values. Implicit values are presented<br />
in a hidden manner, acquired in more subtle ways,<br />
and evidenced in the learner’s behavior. The explicit<br />
values are planned explicitly, applied in the<br />
classrooms, and acquired from the instruction. In<br />
the current study, explicit values were determined<br />
through the semi-structured interviews made<br />
with teachers. Implicit values can be spotted by<br />
the qualitative data like classroom observations<br />
that help to make interpretations and deductions<br />
about the phenomenon and concept investigated<br />
in the study (Dede, 2011). Therefore, the definition<br />
of value used in the present study to ascertain the<br />
explicit values is statements are of importance and<br />
worthwhile for the individual as personal preferences<br />
(Chin & Lin, 2001; Seah, 2002; Swadener &<br />
Soedjadi, 1988) as well as “principles, fundamental<br />
convictions, ideals, standards or life stances which<br />
act as general guides to behavior or as points of reference<br />
in decision-making” (Halstead, 1996, p. 5).<br />
Participants<br />
The participants of the study were 13 German<br />
and 9 Turkish mathematics teachers. All German<br />
teachers work at primary and secondary schools in<br />
a province in northern Germany. Turkish teachers,<br />
on the other hand, work at primary and secondary<br />
schools in two provinces in Central Anatolia<br />
Region. For the selection of the provinces, their<br />
representability was considered in terms of country<br />
characteristics. All of German teachers have<br />
the authority to teach mathematics until the 9th<br />
grade and 6 of them are also authorized to teach<br />
mathematics until the 13th grade. As for Turkish<br />
teachers, 4 teachers have the authority to teach<br />
mathematics until 12th grade and 5 teachers have<br />
the authority to teach mathematics until 8th grade.<br />
In Turkey, primary education was compulsory and<br />
lasted for 8 years. Secondary education lasted for<br />
4 years. However, in the year of 2012 (March,<br />
30), education system in Turkey was radically<br />
reconstructed. With this reconstructed system,<br />
compulsory education in Turkey is 12 years and<br />
elementary education is 4 years while secondary<br />
education (secondary level I is 4 years and secondary<br />
level II is 4 years) is 8 years. It will be applied<br />
in 2012- 2013 education year. Elementary and secondary<br />
education in Germany differ according to<br />
the states. Elementary education is 6 years while<br />
secondary education (secondary level I is 4 years<br />
and secondary level II is 2- 3 years) is 6- 7 years in<br />
Berlin. Of the German and Turkish teachers, one<br />
teacher serves as a leader in their schools or school<br />
districts and attends in-service training programs<br />
as a trainer. 2 German teachers holds MS degree<br />
in mathematics education and 1 teacher has PhD<br />
degree in theology. On the other hand, 2 Turkish<br />
teachers hold MS degree in educational sciences.<br />
Length of service of the German teachers ranges<br />
from 1 year to 35 years while Turkish teachers<br />
have 4-30 years of service. Among German mathematics<br />
teachers, females outnumber males. As<br />
for Turkish teachers, the case is just the contrary.<br />
Since female teachers generally avoid participating<br />
in classroom observations of the study, male<br />
Turkish mathematics teachers are high in number.<br />
Furthermore, of the Turkish teachers, two out of<br />
three were graduated from the Department of<br />
Mathematics Educations in Education Faculties<br />
that were partially re-established based on the<br />
constructivist approach in 1997. Because about<br />
the year 2000, teacher education in Germany is<br />
radially re-constructed according to the Bologna<br />
Reform agreement, most of the German teachers<br />
surveyed in current study have passed through the<br />
old Staatsexamen system (according to their level<br />
of teaching experience).<br />
In the present study, purposeful and theoretical<br />
sampling methods were used together. Maximum<br />
variation sampling method out of purposeful sampling<br />
methods was employed. Patton (1990) summarizes<br />
the aim of the purposeful sampling as “selecting<br />
information-rich cases for study in depth”<br />
(p. 169) and states that maximum variation sampling<br />
aimed for “capturing and describing the central<br />
themes or principal outcomes that cut across<br />
a great deal of participant or program variation”<br />
(p. 172). Theoretical sampling shows the repetitive<br />
process of data in qualitative studies. This sampling<br />
method interprets the theory/theories under<br />
investigation using the data gathered from a new<br />
sample and stands as the most suitable method for<br />
grounded theoretical approach (Marschall, 1996).<br />
Sampling ceased “when ‘theoretical saturation’ is<br />
reached, that is, when no new analytical insights<br />
are forthcoming from a given situation” (Arber,<br />
1993, p. 74).<br />
695
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
Data Collection Instruments and Procedure<br />
As mentioned before, although different data collection<br />
instruments were used in the framework of<br />
VMTG project, the current study focused on only<br />
some parts of the findings of VMTG project (the<br />
investigation of the underlying values of teachers’<br />
decision making processes during group formation<br />
in group studies). Hence, only the data collected<br />
through semi-structured interviews and field notes<br />
were analyzed.<br />
Semi-Structured Interviews<br />
Preparation of Interview Protocol: Within the<br />
scope of VMTG project, a detailed protocol was<br />
prepared by the researcher to determine the values<br />
of mathematics teachers. This protocol was sent to<br />
the three experts with PhD degree in mathematics<br />
education, science education, and educational<br />
sciences to get their opinions. It was presented to<br />
faculty members with expertise in different disciplines<br />
because the concept “value” has a multidimensional<br />
nature and involves multidiscipline.<br />
These experts are qualified especially in qualitative<br />
researches. In addition, the expert in educational<br />
sciences holds the PhD degree in values education.<br />
The interview protocol were revised and finalized<br />
in the light of the expert feedback. The finalized<br />
protocol includes a wide range of questions and<br />
statements from theoretical knowledge to classroom<br />
practices. However, this study examines only<br />
one classroom practice of mathematics teachers. It<br />
investigates the underlying values of mathematics<br />
teachers’ decision-making processes during group<br />
formation in group studies. Some of the basic questions<br />
added in the interview are the following:<br />
* Which one is important to you- group study or<br />
individual study<br />
* Suppose that you would like to do group work.<br />
But, some students protest against with the demand<br />
of individual learning. What would you do<br />
in such a situation<br />
* Suppose that you would like to do group work.<br />
But, some students protest against and want to<br />
form a group only with students of the same gender.<br />
What would you do in such a situation<br />
Interview Procedure: Interviews were carried out<br />
with 22 mathematics teachers in total from both<br />
countries. Real names of the participants were not<br />
used for the sake of confidentiality and reliability.<br />
Turkish teachers were coded as T1, T2,… while<br />
German teachers were coded as G1, G2,… At the<br />
very beginning of the interviews, each teacher was<br />
informed about the aim of the research and interview<br />
as well as how and where the data would<br />
be used. Throughout the interviews, principles<br />
of clinical interview method (Gingsburg, 1981)<br />
was followed with the use of such expressions as<br />
“why”, “explain”, “how” and views of the interviewees<br />
were obtained in detail. Clinical interviews<br />
set ground for explicit strategies, activities, and circumstances<br />
that are suitable to individuals’ knowledge<br />
and thoughts about any phenomenon (Hunting,<br />
1997). During the interviews, the teachers were<br />
asked one question at a time and they were required<br />
to explain their views and opinions about the question.<br />
Depending on the responses of the teachers,<br />
new or modified questions were also utilized in order<br />
to uncover the real knowledge and opinions of<br />
the teachers. Since the number and variety of the<br />
questions changed according to the teachers, the<br />
duration of the interviews ranged from 50 to 116<br />
minutes. Interviews were conducted in warm and<br />
calm places in the schools where the teachers work.<br />
During the interviews, teachers were encouraged<br />
to think and answer in comfort and peace. With<br />
the consent of the participants, the interviews were<br />
recorded. Only one German female teacher did<br />
not allow for recording, so the interviewer wrote<br />
down her interview. Besides, a Turkish student who<br />
knows both Turkish and German well and study at<br />
the department of educational sciences in a German<br />
university accompanied the researchers during<br />
the interviews to help if needed.<br />
Semi-Structured Interview Translations: Interviews<br />
were carried out in mother tongue of the<br />
participants- in Turkish with Turkish teachers and<br />
in German with German teachers. In this way, all<br />
teachers were encouraged to express their views in<br />
relation to the research topic without experiencing<br />
any language problems. Firstly, the interviews<br />
of German teachers were translated into Turkish<br />
by the researcher. Then, the same interviews were<br />
also translated into Turkish by the aforementioned<br />
student separately. Lastly, a Turkish teacher who<br />
teaches at a primary school in Germany and knows<br />
both Turkish and German well translated these interviews<br />
independently, as well. This teacher graduated<br />
from the department of German Language and<br />
Literature both in Turkey and Germany. Finally, all<br />
these translations were compared and finalized.<br />
Field notes<br />
Field notes is an important step for data analysis<br />
and for example; “it used to record non-verbal<br />
696
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
aspects of the interview …” (Hoffmann, 2004, p.<br />
57). Similarly, Sowden and Keeves (1988) also<br />
described “… field notes can contain reflective<br />
remarks that arise from watching a situation or<br />
talking to people linked to the evaluator or the<br />
client” (p. 518). Therefore, in this study, field notes<br />
were written to summarize the behaviors and<br />
manners of the teachers during the interview for<br />
every mathematics teacher after the interviews (see<br />
Findings Section).<br />
Data Analysis<br />
Semi-structured interviews with teachers were analyzed<br />
through making use of constant comparative<br />
method (CCT). The analysis of the data collected<br />
in the study was continued until the saturation was<br />
reached (Arber, 1993). The types of “comparison<br />
of interviews from groups with different perspectives<br />
but involved with the subject under study”<br />
(Boeije, 2002, p. 396) of CCT was used. CCT consist<br />
of three phases; open coding, axial coding, and<br />
selective coding (Glaser & Strauss, 1967; Strauss &<br />
Corbin, 1998). Open coding is realized with starting<br />
category of the information on the phenomenon<br />
under investigation, and segment information<br />
(Creswell, 2008). With this way, the meaning and<br />
thinking of the concepts are revealed, and units are<br />
identified oriented on text and the topic of the research.<br />
After that, these units are divided into categories<br />
and sub-categories. In the step of axial coding,<br />
categories and sub-categories were established<br />
for the certain and complementary explanations<br />
regarding the phenomenon under investigation. In<br />
the step of selective coding, the relationship of categories<br />
with sub-categories and further with other<br />
data is sought (Pitney & Parker, 2002).<br />
In this study, at the end of the open coding<br />
phase, 62 open coding for Turkish teachers and<br />
56 open coding for German teachers were obtained.<br />
In the phase of axial coding, major and<br />
sub-categories were formed; as a result, 7 axial<br />
coding for Turkish teachers and 10 axial coding<br />
for German teachers were created. In the phase of<br />
selective coding, it was especially considered that<br />
the teachers from both countries gave common<br />
responses at least at the rate of 70% to each one of<br />
the categories. Yet, only one Turkish teacher expressed<br />
an appropriate opinion with regard to the<br />
4 th category (gender differences), so this category<br />
was formed mostly in line with the opinions of<br />
the German teachers. Some coding samples are<br />
presented in Table 1:<br />
Table 1.<br />
Coding Samples<br />
Phases of<br />
Coding<br />
Open Coding<br />
Axial Coding<br />
Selective<br />
Coding<br />
Coding Sample<br />
Instructional<br />
objectiveoriented<br />
values<br />
Instructional<br />
objectiveoriented<br />
values<br />
Productivity<br />
Trustworthiness of the Study<br />
Description<br />
Organization,<br />
planning, objective<br />
achievement,<br />
expediency, interactive<br />
learning, optimum<br />
outcome<br />
Student-oriented<br />
values<br />
Instructional<br />
objective-oriented<br />
values<br />
Instruction<br />
environment-oriented<br />
values, Values<br />
emerged from country<br />
differences (cultural,<br />
societal, educational,<br />
etc.)<br />
According to Denzin (1998), triangulation is the<br />
“application and combination of several research<br />
methodologies in the study of the same phenomenon”<br />
(p. 511). In the study, research data were<br />
collected through semi-structured interviews and<br />
field notes for the purpose of triangulation. In fact,<br />
quantitative research studies on values may lead to<br />
subjective and controversial understanding owing<br />
to the nature of values; consequently, studies on<br />
values in mathematics education generally prefer<br />
qualitative research methods. The validity and reliability<br />
of qualitative research methods is ensured<br />
with data triangulation (Seah, 2008). Additionally,<br />
the categories formed in this study were compared<br />
with Lim and Ernest’s (1997) category of values<br />
taught in mathematics lessons, Bishop’s (1996) category<br />
of mathematical values, and Hofstede’s (2009)<br />
category of cultural values so that “theoretical triangulation”<br />
(Cohen, Manion, & Morrison, 2000, p.<br />
113) was performed on the categories. In order to<br />
categorize the data gathered from various sources<br />
and to identify common expressions, interview<br />
transcripts and field notes were read several times.<br />
Teachers’ expressions were transcribed without<br />
any changes and these verbatim transcripts were<br />
submitted to the approval of the teachers, which<br />
provided “member check” (Creswell, 1998) for<br />
the reliability of the interview data. “Peer review”<br />
was also applied for the reliability of the research<br />
697
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
data. According to Lincoln and Guba (1985), peer<br />
review is a kind of external control mechanism for<br />
the research reliability. Thus, major and sub-categories<br />
created by the researcher were sent to two<br />
separate researchers, one of whom has a PhD degree<br />
in mathematics education and the other holds<br />
a PhD degree in science education. In the light of<br />
expert opinions, sub-categories were modified. For<br />
example, the researcher placed the value “respect/<br />
care student” either in the category of “flexibility/<br />
authority” or as a separate category. However, the<br />
expert in mathematics education suggested that<br />
this value should be placed as a sub-category in<br />
the category of “flexibility/authority” by emphasizing<br />
the expression way of teachers’ opinions. As a<br />
result, the researcher placed the aforementioned<br />
value in this category. Once all the categories were<br />
examined, the concordance correlation coefficient<br />
between the researcher and experts in mathematics<br />
education and science education were calculated as<br />
0.90 and 0.86 respectively.<br />
Findings<br />
After data analysis, a total of four categories of<br />
values emerges. These categories are productivity,<br />
socialization, flexibility/authority, and gender differences.<br />
These categories of values are explained<br />
in detail below:<br />
Productivity<br />
In this study, the following definitions in relation<br />
to this category were taken into account: (1) “outcome,<br />
yield, performance of something that are<br />
operated, run or raised (Türk Dil Kurumu/Turkish<br />
Language Institute [TDK], (1998, p. 2342); (2)<br />
“Produkte hervorbringend” WAHRIG Deutsches<br />
Wörterbuch [WDW], 2006, p. 1169). The opinions<br />
of both Turkish teachers and German teachers<br />
regarding the category of productivity fell under<br />
the two sub-categories “student-oriented and<br />
instructional objective-oriented values”. But, the<br />
values in these sub-categories differed according to<br />
the countries. For Turkish mathematics teachers,<br />
student-oriented values were motivation, awarding,<br />
willing to study, good comprehension, effective<br />
learning, able to succeed, neatness, and focus<br />
on study whereas instructional objective-oriented<br />
values were objective achievement, expediency,<br />
and economy. As for German teachers, studentoriented<br />
value was only deep understanding while<br />
instructional objective-oriented values were organization,<br />
planning, interactive learning and optimum<br />
outcome formation.<br />
Herein, Turkish mathematics teachers (11 open<br />
coding) stress the category of productivity more<br />
than their German colleagues (5 open coding). To<br />
exemplify, T3 works at a primary school and has<br />
a 7-year-teaching experience. T3 emphasized the<br />
student-oriented values and indicated the importance<br />
of respecting student and guiding students<br />
to study. In this case, it can be argued that the underlying<br />
values of T3’s decision making process in<br />
forming study groups were the student-oriented<br />
values “focus on study” and “able to succeed” in the<br />
category of productivity. Moreover, it can be stated<br />
that the value “respect/care student” was important<br />
to T3. On the other hand, G6 works at a secondary<br />
school (Gymnasium) as a mathematics teacher and<br />
has a 13-year-teaching experience. Her/his second<br />
major is physics. S/he is authorized to teach mathematics<br />
and physics until the 10th grade. During the<br />
interview, G6 had an intimate and friendly attitude<br />
and voiced her/his views openly. Within T3’s decision<br />
making process during forming study groups,<br />
the underlying value was ascertained as instructional<br />
objective-oriented value “optimum outcome<br />
formation”. Furthermore, in this process, the value<br />
“collaboration” was also an important value for G6.<br />
Socialization<br />
This study defines socialization through the following<br />
definitions of WDW (2006) “allmähliches<br />
Hineinwachsen des Menschen in die Gesellschaft”<br />
(p. 1377) and TDK (1998) “to educate to behave according<br />
to the society norms” (p. 2015). Thus, the<br />
category of socialization can be regarded as societal<br />
values, as well. For both groups of teachers, societal<br />
values play almost equally effective role in their decision<br />
making processes in group studies (10 open<br />
coding for Turkish teachers and 9 open coding for<br />
German teachers). Nonetheless, it is important to<br />
note that societal values differed according to the<br />
countries. For Turkish teachers, societal values<br />
included collaboration, idea exchange, discussion,<br />
cooperation, sharing, partnership, integration,<br />
socialization, adaptation, and loving. For German<br />
teachers, collaboration, responsibility, cooperation,<br />
sharing, teamwork, respect, broadmindedness, dialogue,<br />
and consensus constituted societal values.<br />
Herein, cooperation, sharing, and collaboration<br />
were the common values for the both groups. For<br />
example, T4 works at a primary school as a mathematics<br />
teacher. S/he has 27 years of teaching and<br />
20 years of administration. During the interview,<br />
T4 behaved in a confident, mature, calm and authoritarian<br />
manner and expressed her/his opinions<br />
698
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
openly and resolutely thanks to her/his long years<br />
of teaching and administration experience. The<br />
underlying values of T4’s decision-making process<br />
during group formation were determined as “sharing”,<br />
“cooperation”, “collaboration”, and “integration”.<br />
G5, on the other hand, has been a mathematics<br />
teacher for 10 years and works at a secondary<br />
school (Gymnasium). Her/his second major is<br />
German. S/he has taught mathematics at different<br />
levels from primary education to tertiary education.<br />
Throughout the interview, her/his familiarity<br />
with the vision and principles of mathematics<br />
curricula at all levels was observed. The underlying<br />
values of G5’s decision-making process during<br />
group formation were designated as “consensus”,<br />
“cooperation”, and “collaboration”. Some part of the<br />
interview made with G5 is given below:<br />
M: Suppose that you would like to do group work.<br />
But, some students protest against with the demand<br />
of individual learning. What would you do<br />
in such a situation<br />
G5: I do a lot of group studies. In our school, we<br />
teach a 3-day-course in the 7th grade. In this<br />
course, we show how group studies can be conducted<br />
effectively. We search for consensus in the<br />
group … In all classes at the school; this kind of<br />
group study systematic exists. And, group studies<br />
are a way of teaching that can be easily performed<br />
by every teacher. It is also important for students<br />
to contact with other students they do not know<br />
well so that they can experience the feelings of cooperation<br />
and teamwork.<br />
Flexibility/Authority<br />
In this study, the definitions of TDK (1998) “retain<br />
the power, establish or obtain power” (p. 1705) and<br />
WDW (2006) “maßgebender Einfluss” (p. 216)<br />
were acknowledged for the concept “authority”.<br />
Similarly, the study defines “flexibility” in terms<br />
of the definitions of TDK “susceptible to different<br />
interpretations” (p. 730) and WDW “veränderlich<br />
(Vorschrift)” (p. 530).<br />
Concerning the value “flexibility”, teachers’ views<br />
change depending on the country. With regard to<br />
this category, the views of Turkish teachers were<br />
gathered in the sub-categories of respect student<br />
and consider the conditions while German teachers<br />
expressed only consider the conditions in this<br />
category. Nevertheless, the category “consider the<br />
conditions” differs according to the countries. Accordingly,<br />
the underlying values of Turkish mathematics<br />
teachers’ decision making processes were<br />
specified as personality of student(s), the number<br />
of students, and content of subject matter of concern.<br />
On the other hand, class level, reactions of<br />
group members, impact of group members on<br />
other groups, assignment/task to be assigned, characteristics<br />
of student(s) (age, capability, personality,<br />
relations, and performance), content of subject<br />
matter, time, and experience were the prominent<br />
factors for German mathematics teachers. In the<br />
process of forming groups, Turkish teachers paid<br />
attention to gender distribution across groups (see<br />
the 4 th category) and\Turkish teachers stressed the<br />
value “respect/care student”. However, regarding<br />
gender distribution across groups, German teachers<br />
use their authority. Within the context of “respect”,<br />
Turkish teachers featured the values “value/<br />
care” and “democratic demand”. In this study, to<br />
define the concept “respect”, the definitions of TDK<br />
(1998) and WDW (2006), which are respectively<br />
“feelings of love, regard, reverence to behave in a<br />
cautious, attentive, and moderate manner towards<br />
somebody/something due to their value, virtue,<br />
age, utility, and sanctity” (p. 1922) and “Achtung,<br />
…” (p. 122)”. A sample of interview illustrating the<br />
value “flexibility” is presented:<br />
T8 works at a primary school and has 7 years of<br />
teaching experience. S/he is a researcher who has<br />
a MS degree in educational sciences. The value<br />
“democratic demand” came into prominence as the<br />
underlying value of her/his decision-making process<br />
in group studies. Some parts of the interview<br />
made with T8 are as follows:<br />
M: Suppose that you would like to do group work.<br />
But, some students protest against with the demand<br />
of individual learning. What would you do<br />
in such a situation<br />
T8: At times, girls protest against the group work.<br />
Or some students have different ideologies and lifestyles.<br />
Morality is important to me. Sometimes, I<br />
exclude them from the groups and allow them to<br />
work individually and other times I do not.<br />
M: What is the reason behind this<br />
T8: All have certain beliefs, life-styles and they<br />
have the right to feel comfortable.<br />
Regarding the value “authority”, both groups of<br />
teachers expressed views in the direction of absolutism<br />
and semi- absolutism. Absolutism means<br />
that teacher unconditionally has the authority to<br />
control all situations. On the other hand, semiabsolutism<br />
implies that teacher has the authority<br />
but requires the approval of student in some situations.<br />
In order to get approval, Turkish teachers<br />
persuade students, explain reasons, and intervene<br />
in unfavorable circumstances while German teachers<br />
let students set and apply rules, search for mo-<br />
699
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
tives, and intervene in unfavorable circumstances.<br />
When the interviews and field notes are evaluated<br />
holistically, it can be asserted that the value “productivity”<br />
lies behind these attitudes. To exemplify<br />
the value “authority”, some parts of an interview are<br />
given below:<br />
Similar to T5, G12 valued absolutism in her/his<br />
decision making process in group studies. When<br />
G12 were asked whether s/he considered gender<br />
differences while forming groups, s/he responded<br />
as “I do not tolerate such demands. Students have<br />
to learn to study with others, which should be independent<br />
from gender.”<br />
G10 works at a secondary school (Gymnasium) as<br />
a mathematics teacher and has a 12-year-teaching<br />
experience. Her/his second major is sports. S/he<br />
behaved calmly and determinedly during the interview.<br />
In a group study, G10 reported that s/he<br />
first searched for the reasons behind students’ objection<br />
to group formation and decide accordingly.<br />
The quotations taken from the interview of G10 is<br />
provided below:<br />
M: Suppose that you would like to do group work.<br />
But, some students protest against with the demand<br />
of individual learning. What would you do<br />
in such a situation<br />
G10: It depends on the situation and the student.<br />
I ask the student “Why don’t you want to work in<br />
groups” First, I take the student out of the classroom<br />
and try to compromise with her/him. But,<br />
if her/his problem cannot be solved,… [taught] it<br />
depends on the situation.<br />
Gender Differences<br />
This category could have been placed in the category<br />
of socialization/societal values. Yet, it was<br />
handled as an independent category since German<br />
mathematics teachers had particular and different<br />
attitudes towards gender differences from their<br />
Turkish colleagues. In this study, gender was considered<br />
in terms of the definitions of TDK (1998)<br />
“special biological characteristics which define<br />
humans as female or male and attribute different<br />
roles to them in progeneration” (p. 411) and WDW<br />
(2006) “Überbewertung der geschlechtlichen Unterschiede”<br />
(p. 1353).<br />
Regarding the category of gender differences,<br />
teachers’ views change depending on the country.<br />
When Turkish teachers were asked whether<br />
they considered gender differences while forming<br />
groups, it was observed that all (except for T3) gave<br />
priority to the value “productivity” and they did not<br />
voice any opinions related to gender differences. As<br />
for German teachers, it was found out that most<br />
of them (90%) expressed different opinions from<br />
their Turkish colleagues and their opinions directly<br />
focused on gender differences. The values spoken<br />
out by German teachers in relation to this category<br />
were esthetics, beauty, neatness, and gender-based<br />
collaboration. For instance, G6 said “I pay attention<br />
to gender distribution across groups, I form<br />
mixed groups. Girls draw, write better in group<br />
studies” and, as T3 do, indicated that such values<br />
as esthetics, beauty, and neatness belonged to girls.<br />
Discussion<br />
In this section, the underlying values of Turkish<br />
and German Mathematics teachers’ decision making<br />
processes (in group studies) will be discussed<br />
in terms of their similarities and differences. While<br />
doing this, Lim and Ernest’s (1997) category of values<br />
taught in mathematics lessons, Bishop’s (1996)<br />
category of mathematical values, and Hofstede’s<br />
(1980, 2009) category of cultural values will be taken<br />
into account. Also, recommendations for education<br />
of mathematics teachers and further studies<br />
will be provided.<br />
Similarities and Differences in the Category of<br />
Values Taught in Mathematics Lessons<br />
In the end of the present study, the underlying values<br />
of the Turkish teachers’ decision making processes<br />
were categorized under three main headings<br />
whereas those of German teachers were categorized<br />
under four main headings. The first three values<br />
could be handled commonly although their subcategories<br />
differ according to the countries. However,<br />
it was concluded that the fourth value (gender<br />
differences) was more important to German mathematics<br />
teachers. Moreover, two of these values<br />
(productivity and flexibility/authority) can be considered<br />
within the category of values in mathematics<br />
education while the other two (socialization<br />
and gender differences) can be addressed in the<br />
category of societal and cultural values. The values<br />
productivity and flexibility/authority were prominent<br />
in decision-making processes of both groups<br />
of teachers (in group studies). But, when each category<br />
was examined in detailed, certain differences<br />
were observed in their sub-categories. Within the<br />
scope of the definition adopted in this study, it was<br />
found out that the value productivity was process<br />
and product-oriented and it included two sub-values<br />
as student and leaning environment-oriented.<br />
700
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
Besides, it was observed that Turkish mathematics<br />
teachers put more stress on student-oriented<br />
values (willing to study, able to succeed, focus<br />
on study) compared to their German colleagues,<br />
which shows parallelism to the results of studies<br />
conducted with Turkish mathematics teachers (see<br />
Dede, 2011; Durmuş & Bıçak, 2006). 11 sub-values<br />
offered by Turkish mathematics teachers concerning<br />
the value “productivity” and the quotations<br />
mentioned above demonstrated that Turkish mathematics<br />
teachers care about process and productoriented<br />
values in their decision-making processes<br />
related to their classroom practices more than their<br />
German colleagues. This can be associated with the<br />
re-establishment of Education Faculties in Turkey<br />
in 1997 and the modification of the Mathematics<br />
Education Program in 2004 according to the principles<br />
of the constructivist approach. Turkish Ministry<br />
of National Education (Milli Eğitim Bakanlığı<br />
[MEB]) (2009a) indicated the importance of process<br />
and product-oriented values in this way:<br />
In teaching-learning process, both process and<br />
product should be assessed. Assessment tools provided<br />
in the program supplement can be used as<br />
they are, by readjusting or choosing the ones that<br />
fit for purpose in the course of process and product<br />
oriented assessment (p.10).<br />
In a similar way, the values organization, planning,<br />
interactive learning, and optimum outcome<br />
formation in the category of learning-oriented<br />
values that were expressed by German mathematics<br />
teachers are among the values that should be<br />
taught with group studies in the German Mathematics<br />
programs (e.g., RMG 2004). When these<br />
are considered, it can be argued that the mathematics<br />
programs of the countries play an effective<br />
role in teachers’ decision-making processes.<br />
This argument can be handled in the category of<br />
“institutional level” affecting values of mathematical<br />
thinking within the socio-cultural dimension of<br />
mathematics education. In fact, institutional values<br />
are influential on programs and textbooks (Clarkson,<br />
Bishop, & Seah, 2010). On the other hand, the<br />
values effective learning, willing to study, neatness,<br />
and focus on study for Turkish teachers and the<br />
values organization, planning, interactive learning,<br />
and optimum outcome formation for German<br />
teachers match up with the values determined by<br />
the study conducted with the mathematics teachers<br />
in Melbourne (Western culture and multicultural)<br />
(Seah et al., 2001). It is clear that these<br />
matching values are the student-oriented values for<br />
Turkish teachers while they are learning environment-oriented<br />
values for German teachers. These<br />
findings parallel with the researches that showed<br />
mathematics educational values (productivity in<br />
particular) may differ across and even within cultures<br />
(Western culture) (Bishop et al., 2000; Seah,<br />
2011a). The aforementioned student and learningoriented<br />
values crosses with Bishop’s (1996) mathematics<br />
educational values. When these findings are<br />
examined within the framework of Bishop’s (1988)<br />
categorization of five levels of the socio-cultural<br />
dimension of mathematics education affecting<br />
mathematical thinking, student-oriented values<br />
can be considered at individual level and learningoriented<br />
values can be considered at pedagogical<br />
level. In addition, student-oriented values can be<br />
placed in the category of “individual values” suggested<br />
by Lim and Ernest (1997) in relation to the<br />
values taught in mathematics lessons.<br />
One of the important findings of the present study<br />
displays that both Turkish and German mathematics<br />
teachers take characteristics of their society and<br />
culture (norms, values, etc.) into account while<br />
making decisions (see the category of socialization).<br />
Hereunder, the values cooperation, sharing,<br />
and collaboration were effective in decision making<br />
processes of both groups of teachers. Statements<br />
with regard to the instruction of these values are<br />
available in the mathematics programs of the both<br />
countries (see Rahmenlehrplan für die Sekundarstufe<br />
1 [RSS], 2006; MEB, 2009a), which implies that<br />
the mathematics programs of the countries affect<br />
teachers’ decision- making processes. Hence, this<br />
inference can be acknowledged in Bishop’s (1988)<br />
category of values at “institutional level”. Moreover,<br />
the values broadmindedness, dialogue, and consensus<br />
expressed by German teachers in the category of<br />
socialization pertain to the multicultural structure<br />
of the German society (especially Berlin), which<br />
display that German teachers give priority to sociocultural<br />
values in their decision-making processes.<br />
The value of socialization can also fall into the category<br />
of “social and cultural values” under Lim and<br />
Ernest’s (1997) categorization of values taught in<br />
mathematics lessons.<br />
The current study also shows that the values flexibility<br />
and authority affect the both groups of<br />
teachers’ decision making processes. These values<br />
can be put into Lim and Ernest’s (1997) category<br />
of “personal values”, Bishop’s (1988) category of<br />
“individual values” and Bishops’s (1996) category<br />
of “mathematics educational values”. Herein, it was<br />
observed that the value flexibility (see consider the<br />
conditions) was more influential in German teachers’<br />
decision-making processes than those of their<br />
701
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
Turkish colleagues. Yet, it was also reported that<br />
German teachers paid more attention to gender<br />
difference while forming groups and used their authority<br />
more compared to their Turkish colleagues.<br />
When the interviews and field notes are considered<br />
together, it can be claimed that these two attitudes<br />
of German teachers were not in contradiction with<br />
each other and the value productivity lies behind<br />
their attitudes.<br />
Another important finding of the study demonstrates<br />
that gender differences have an effect on<br />
teachers’ decision-making processes. The value<br />
gender differences can be considered in Lim and<br />
Ernest’s (1997) category of “social and cultural<br />
values” and Bishop’s (1988) category of values at<br />
“societal level”. This value can be regarded as the<br />
most striking value that explicitly shows the social<br />
and cultural differences between the two countries.<br />
In the study, it was found that German mathematics<br />
teachers paid more attention to this value while<br />
making decisions than their Turkish colleagues.<br />
They also identified the sub-values esthetics, beauty,<br />
and neatness (especially for female students)<br />
and gender-based collaboration in the category<br />
of gender differences. Here, it can be argued that<br />
these values correspond to the values attributed<br />
to the women in Western culture. In the theory of<br />
gender-based values suggested by Gilligan (1982),<br />
the values attributed to the women in Western culture<br />
are connections, caring, empathy, feelings and<br />
intuition, tends to holistic and human-centered<br />
whereas the values attributed to the men are unfeelingness,<br />
objectification, abstraction, impersonality,<br />
dispassionate reason and analysis, and tends<br />
to be atomistic. Thus, it is understandable that German<br />
teachers identified the values esthetics, beauty,<br />
and neatness as the values attributed to the women.<br />
The mathematics programs affected by the values<br />
at “institutional level” as Bishop (1998) indicated<br />
also support this identification. To illustrate, the<br />
German secondary mathematics program (Rahmenlehrplan<br />
für die Gymnasiale Oberstufe [RGO],<br />
2006) emphasizes this as follows:<br />
In lessons, learning environments in which students<br />
with different gender work together promote<br />
students’ understanding and awareness of<br />
self and the opposite gender’ learning. They support<br />
the phenomenon of living with the opposite<br />
gender in life. They also encourage students to<br />
make independent decisions for their personal<br />
and professional lives from the socially and traditionally<br />
attributed roles (p. 7).<br />
On the other hand, when Turkish teachers were<br />
asked whether they considered gender differences<br />
while forming groups, it was observed that all (except<br />
for T3) gave priority to the value “productivity”<br />
and they did not voice any opinions related to gender<br />
differences. However, it is obvious in the following<br />
statements that MEB (2009b) attach great importance<br />
to the gender distribution across groups:<br />
“Teachers should form heterogeneous groups in<br />
terms of students’ gender, academic achievement,<br />
etc. in group projects” (p.107) and “ In collaborative<br />
learning, teachers should form homogenous and<br />
heterogeneous groups by taking students’ achievement<br />
levels, genders, personality characteristics<br />
into account” (p. 25). The reasons lie behind the<br />
importance Turkish teachers attach to the value<br />
productivity are explicable. In Turkey, the Turkish<br />
education system is based on large scale centralized<br />
exams (Yıldırım, 2008) and the success or failure<br />
of Turkish teachers is determined by the means of<br />
these exam results at both institutional and societal<br />
levels. With this, it can be concluded that societal<br />
and institutional values are effective on Turkish<br />
mathematics teachers’ classroom practices (group<br />
formation) (Bishop, 1988; Lim & Ernest, 1997).<br />
Similarities and Differences in the Category of<br />
Values in Mathematics Education<br />
When the underlying values of the mathematics<br />
teachers’ decision-making processes during classroom<br />
practices are examined in the framework<br />
of Hofstede’s Category of Cultural Values (1980),<br />
interesting and striking findings appear to stand<br />
out. In Hofstede’s (1980) study, it was concluded<br />
that the Turkish society has a high power distance<br />
index and high levels of uncertainty avoidance index.<br />
It was also found that the Turkish society has<br />
a collectivist view and it is shaped by the femalespecific<br />
values. Accordingly, as Cooper et al. (2007)<br />
stated, the reflections of these values on classroom<br />
practices are expected to lead to teacher-centered<br />
instruction and result in such a perception that<br />
it is disrespectful to question teachers’ presentation/decision.<br />
However, the findings of this study<br />
prove the opposite. For example, it was found that<br />
Turkish mathematics teachers attached great importance<br />
to student-oriented values (see the value<br />
productivity) in their decision making processes<br />
and they respected their students’ demands even if<br />
they contracted with their own decisions (see the<br />
value flexibility), which may be attributed to the<br />
modification of mathematics programs based on<br />
the constructivist approach. Nonetheless, further<br />
studies are needed to reveal whether these values<br />
are observed in Turkish teachers’ classroom prac-<br />
702
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
tices. It is also needed to test the validity and up-todateness<br />
of Hofstede’s category of cultural values in<br />
Turkish society since Turkey has been undergoing<br />
major developments and changes in recent years.<br />
On the other hand, in Hofstede’s (1980) study, it<br />
was ascertained that the German society has low<br />
power distance index and low level of long term<br />
orientation, but high levels of uncertainty avoidance<br />
index. It was also concluded that the German<br />
society has an individualist view and it is shaped<br />
by the male-specific values. In accordance with<br />
these findings, the reflections of these values on<br />
classroom practices are expected to lead to studentcentered<br />
instruction and innovativeness (Cooper<br />
et al., 2007). Yet, in this study, it was found that<br />
learning environment-oriented values are more<br />
influential on German mathematics teachers’ decision<br />
making processes (in group formation) than<br />
student-oriented values (see the value productivity).<br />
Furthermore, in this study, it was determined<br />
that the value gender differences (e.g., esthetics,<br />
beauty, and neatness) have an effective role in German<br />
mathematics teachers’ decision-making processes.<br />
So, it can be asserted that this value pertain<br />
to Hofstede’s (1980) category of masculinity- femininity.<br />
The German society is a masculine society<br />
(Hofstede, 1980) and female-specific values in traditional<br />
western societies are modesty, empathy,<br />
esthetics, and beauty, etc. (Gilligan, 1982). In the<br />
current study, it was concluded that German teachers<br />
acknowledged the traditional roles attributed to<br />
the women (e.g., esthetics, beauty, calligraphy) in<br />
western societies; and in the meantime, they could<br />
use their authority to assure the collaboration<br />
among genders. Intimacy and collaboration of students<br />
with different genders is already encouraged<br />
in German mathematics programs (RGO, 2006) as<br />
“[…make independent decisions from the socially<br />
and traditionally attributed roles (p. 7).<br />
Implications for Mathematics Education and<br />
Further Study<br />
Teachers often must make dozens of decisions in<br />
learning environments, and decision-making is one<br />
of the cornerstones of good teaching-learning process,<br />
so the more knowledge related to how teachers<br />
make decisions is gained, the more concrete<br />
prescience can be realized for their instruction<br />
(Bishop, 2008). And it is common knowledge that<br />
values of teachers affect their decisions to some extent<br />
(Bishop & Whitfield, 1972; Bishop, Clarkson,<br />
FitzSimons, & Seah, 2001; Fasheh 1982). Values of<br />
teachers also direct their classroom practices and<br />
play an active role in determining school goals and<br />
objectives, programs and teaching methods (Yero,<br />
2002). Thus, it is quite essential for teachers to be<br />
aware of their values and preferences of instruction<br />
and work to improve them (Chin, 2006). In this<br />
sense, this study enables mathematics teachers to<br />
raise awareness on the underlying values in their<br />
decision making processes during classroom practices,<br />
to understand the importance of cultural,<br />
social, and individual values affecting their values<br />
and to revise their preferences if necessary.<br />
The findings of the present study show that mathematics<br />
programs and institutional values (Bishop,<br />
1988) play an important role in mathematics teachers’<br />
decisions on classroom practices. Hence, it is<br />
necessary for curriculum makers and textbook<br />
writers to take the institutional values suggested<br />
by Bishop into consideration. Another finding of<br />
this study conducted with two groups of teachers<br />
possessing different cultural, social, and personal<br />
values indicates that cultural, social, and personal<br />
values are influential on mathematics education<br />
(Sam, 2003). This finding also mirrors the research<br />
findings proving that different cultures carry different<br />
values (Bishop et al., 2000). To exemplify, social<br />
(e.g., the emphasis on the value productivity in<br />
the category of gender differences), personal (e.g.,<br />
flexibility/authority), and institutional values (e.g.,<br />
exams, programs) are effective in Turkish teachers’<br />
decision making processes.<br />
This study also demonstrates that Turkish teachers’<br />
classroom practices show differences (e.g., studentcentered<br />
values) in terms of the application of Hofstede’s<br />
category of cultural values (1980) to classroom<br />
practices (Cooper et al., 2007). The investigation<br />
of the reasons behind these differences stands<br />
out as another research topic. Similarly, another<br />
further study can examine the value “gender differences”<br />
affecting German teachers’ decisions in<br />
terms of traditional roles attributed to the women<br />
in the Western culture.<br />
The present study, as mentioned before, is delimited<br />
to the investigation of the underlying values<br />
of teachers’ decision making processes during just<br />
one classroom practice (group formation in one<br />
group work activity) through interviews and field<br />
notes. Consequently, it may be significant to examine<br />
the decision-making processes of these teachers<br />
from different culture and society during different<br />
teaching-learning contents and practices. In this<br />
way, in-depth knowledge about the values affecting<br />
teachers’ decisions can be acquired and the<br />
teaching-learning process can be enriched (Bishop,<br />
703
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
2008). In addition, further qualitative studies can<br />
be carried out with classroom observations so as to<br />
find out whether the values reported by the teachers<br />
on are reflected on their classroom practices.<br />
Acknowledgements<br />
The study involving teachers from Turkey and<br />
Germany was supported, in part, by grants from<br />
the Alexander von Humboldt Stiftung (AvH). Any<br />
opinions expressed herein are those of the author<br />
and do not necessarily represent the views of AvH.<br />
Particular thanks to Prof. Dr. Uwe Gellert, Free<br />
University of Berlin, Germany.<br />
References/Kaynakça<br />
An, S., Kulm, G., Wu, Z., Ma, F., & Wang, L. (2006). The impact<br />
of cultural differences on middle school mathematics teachers’<br />
beliefs in the U. S. and China. In F. K. Leung, & F. J. Lopez-Real<br />
(Eds.), Mathematics education in different cultural traditions: A<br />
comparative study of East Asia and the West (pp. 449-464). New<br />
York: Springer.<br />
Arber, S. (1993). Designing samples. In N. Gilbert (Ed.), Researching<br />
social life (pp. 68-92). London: Sage.<br />
Atweh, B., & Seah, W. T. (2008, February).Theorising values and<br />
their study in mathematics education. Paper presented at the<br />
Australian Association for Research in Education Conference,<br />
Fremantle, Australia.<br />
Aydın, M. (1989). Eğitim Yönetimi. Ankara: Hatipoğlu Basımevi.<br />
Beyth-Marom, R., Fischhoff, B., Jacobs-Quadrel, M., & Furby,<br />
L. (1991). Teaching decision making to adolescents: A critical<br />
review. In J. Baron & R.V. Brown (Eds.), Teaching decision making<br />
to adolescents (pp. 19-60). Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum<br />
Associates.<br />
Bishop, A. J. (1988). Mathematical enculturation: A cultural<br />
perspective on mathematics education. Dordrecht, The Netherlands:<br />
Kluwer Academic Publishers.<br />
Bishop, A. J. (1996, June). How should mathematics teaching in<br />
modern societies relate to cultural values some preliminary questions.<br />
Paper presented at the Seventh Southeast Asian Conference<br />
on Mathematics Education, Hanoi, Vietnam.<br />
Bishop, A. J. (2002, April). Research, policy and practice: The<br />
case of values. Paper presented at the 3rd Biennial International<br />
Conference on Math Education and Society, Helsingor,<br />
Denmark.<br />
Bishop, A. J. (2004, July). Critical issues in researching cultural<br />
aspects of mathematics education. Paper presented in Discussion<br />
Group 2 at the Tenth International Congress on Mathematical<br />
Education, Copenhagen, Denmark.<br />
Bishop, A. J. (2008). Decision-making, the intervening variable.<br />
In P. Clarkson, & N. Presmeg (Eds), Critical issues in<br />
mathematics education. Major contributions of Alan Bishop (pp.<br />
29-35). New York: Springer.<br />
Bishop, A. J., & Whitfield, R. C. (1972). Situations in teaching.<br />
Boston: McGraw-Hill.<br />
Bishop, A., Clarkson, P., FitzSimons, G., & Seah, W. T. (2000).<br />
Why study values in mathematics teaching: Contextualising The<br />
Vamp Project. Retrieved January 24, 2004 from www.education<br />
.monash.edu.au/projects/vamp/<br />
Bishop, A., Clarkson, P., FitzSimons, G., & Seah, W. T. (2001).<br />
Studying values in mathematics education: Aspects of the<br />
VAMP Project. In J. Novotna (Ed.), European research in mathematics<br />
education II (pp. 368-376.). Prague: Charles University.<br />
Boeije, H. R. (2002). A purposeful approach to the constant<br />
comparative method in the analysis of qualitative interviews.<br />
Quality & Quantity, 36, 391-409.<br />
Cai, J. (2006). U .S. and Chinese teachers’ cultural values of<br />
representations in mathematics education. In F. K. S. Leung, K.<br />
D. Graf, & F. Lopez-Real (Eds.), Mathematics education in different<br />
cultural traditions: A comparative study of East Asian and<br />
the West (pp. 465- 482). New York, NY: Springer.<br />
Chin, C. (2006). Conceptualising pedagogical values and identities<br />
in teacher development: A comparison of Taiwanese and<br />
Australian mathematics teachers. In F. K. S. Leung, K. D. Graf,<br />
& F. J. Lopez-Real (Eds.), Mathematics education in different<br />
cultural traditions: A comparative study of East Asia and the<br />
West (pp. 537–547). New York: Springer.<br />
Chin, C., & Lin, F. L. (2000). A case study of a mathematics<br />
teacher’s pedagogical values: use of a methodological framework<br />
of interpretation and reflection. In: Proceedings of National<br />
Science Council Part D: Mathematics, Science, and Technology<br />
Education, 10 (2), 90-101.<br />
Chin, C., & Lin, F. L. (2001).Value-loaded activities in mathematics<br />
classroom. Proceedings of the 25th Conference of the International<br />
Group for the Psychology of Mathematics Education<br />
(vol. 2, pp. 249-256). The Netherlands: Utrecht.<br />
Clarkson, P. C. (2007). The development of research into values<br />
in mathematics education. In G. Leder & H. Forgasz (Eds.),<br />
Stepping stones for the 21st century (p. 223). Rotterdam: Sense<br />
Publishers.<br />
Clarkson, P., Bishop, A., & Seah, W. T. (2010). Mathematics<br />
education and student values: The cultivation of mathematical<br />
well-being. In T. Lovat & R. Toomey (Eds.), International handbook<br />
on values education and student well-being (pp. 111- 136).<br />
NY: Springer.<br />
Clarkson, P., FitzSimons, G., Bishop, A., & Seah, W. T. (2000,<br />
December). Methodology challenges and constraints in the values<br />
and mathematics project. Paper Presented at the Annual<br />
Meeting of the Australian Association for Research in Education,<br />
Sydney, Australia.<br />
Clemen, R. T., & Hampton, H. (1994). Cooperative learning and<br />
decision making. Decision Research.Oak St. Eugene, Oregon.<br />
Cohen, L., Manion, L., & Morrison, K. (2000). Research Methods<br />
in Education (5th ed.). New York: Routledge/Falmer.<br />
Colburn, A. (2000). Constructivism: Science education’s<br />
“grand unifying theory. The Clearing House, 74 (1), 9–12.<br />
Cooper, P. J., Calloway-Thomas, C., & Simonds, C. (2007).<br />
Intercultural communication. A text with readings. Essex, England:<br />
Pearson Education Inc.<br />
704
DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />
Creswell, J. W. (1998). Qualitative inquiry and research design:<br />
Choosing among five traditions. Thousand Oaks, CA: Sage.<br />
Creswell, J. W. (2008). Educational research: Planning, conducting,<br />
and evaluating quantitative and qualitative research (3rd<br />
ed.). Upper Saddle River, NJ: Pearson.<br />
Davies, L. T. (2004, March). Planning, managing and teaching<br />
decision making for 11- 14 year olds. Paper for PATT/ ITEA<br />
conference Albuquerque, New Mexico, USA.<br />
DeBellis, V. A., & Goldin, G. A. (1997). The affective domain<br />
in mathematical problemsolving. In E. Pehkonen (Ed.), Proceedings<br />
of the 21st Conference of the International Group for the<br />
Psychology of Mathematics Education (vol. 2., pp. 209 - 216).<br />
Finland: University of Helsinki.<br />
Dede, Y. (2009). Turkish preservice mathematics teachers’ mathematical<br />
values: positivist and constructivist values. Scientific<br />
Research and Essays, 4 (11), 1229-1235.<br />
Dede, Y. (2011). Mathematics education values questionnaire<br />
for Turkish preservice mathematics teachers: Design, validation,<br />
and results. International Journal of Science and Mathematics<br />
Education, 9 (3), 603-626.<br />
Denzin, N. K. (1988) Triangulation. In J. P. Keeves (Ed.), Educational<br />
research, methodology, and measurement: An international<br />
handbook (pp. 511-513). Oxford: Pergamon Press.<br />
Durmuş, S. (2011). An investigation related to the modelling<br />
levels and values of elementary school prospective mathematics<br />
teachers. Educational Sciences: Theory & Practice, 11, 1055-<br />
1071.<br />
Durmuş, S., & Bıçak, B. (2006, July). A scale for mathematics<br />
and mathematical values of pre-service teachers. Paper presented<br />
at the Third International Conference on the Teaching of<br />
Mathematics (ICTM 3), Istanbul, Turkey.<br />
Ernest, P. (1991). The philosophy of mathematics education.<br />
London: Falmer Press.<br />
Ernest, P. (2007). The philosophy of mathematics, values and<br />
keralese mathematics.The Montana Mathematics Enthusiast, 4<br />
(2), 174 -187.<br />
Fasheh, M. (1982). Mathematics, culture, and authority. For the<br />
Learning of Mathematics, 3 (2), 2-8.<br />
Finley, S. (2000). The changing role of the teacher. Southwest<br />
Educational Development Laboratory.<br />
FitzSimons, G. E., Bishop, A. J., Seah, W. T., & Clarkson, P. C.<br />
(2001). Values portrayed by mathematics teachers. In C. Vale<br />
& J. Horwood & J. Roumeliotis (Eds.), A mathematical odyssey<br />
(pp. 403-410). Melbourne, Australia: The Mathematical Association<br />
of Victoria.<br />
Frade, C., & Machado, M. C. (2008, July). Culture and affect:<br />
Influences of the teachers’ Values on Students’ affect. In O.<br />
Figueras, J. L. Cortina, S. Alatorre, T. Rojano, & A. Sepúlveda<br />
(Eds.), Proceedings of the Joint Meeting of PME 32 and PME‐NA<br />
XXX (vol. 3, pp. 33-40). Morelia, Mexico.<br />
Gilligan, C. (1982). In a different voice: Psychological theory<br />
and women’s development. Cambridge, MA: Harvard University<br />
Press.<br />
Ginsburg, H. (1981). The clinical interview in psychological research<br />
on mathematical thinking: Aims, rationales, techniques.<br />
For the Learning of Mathematics, 1 (3), 57-64.<br />
Glaser, B. G., & Strauss, A. L. (1967). The discovery of grounded<br />
theory: Strategies for qualitative research. New York: Aldine de<br />
Gruyter.<br />
Gordon, C. P. (1996). Adolescent decision making: A broadly<br />
based theory and its application to the prevention of early pregnancy.<br />
Adolescence, 31, 561-584.<br />
Gregory, R. S., & Clemen, R. T. (1994). Beyond critical thinking:<br />
A framework for developing the decision-making skills of<br />
secondary school students.Working paper, Decision Research,<br />
Eugene, Oregon.<br />
Grootenboer, P. J., & Hemmings, B. (2007). Mathematics performance<br />
and the role played by affective and background<br />
factors. Mathematics Education Research Journal, 19 (3), 3-20.<br />
Gudmunsdottir, S. (1991). Values in pedagogical content<br />
knowledge. Journal of Teacher Education, 41 (3), 44-52.<br />
Halstead, M. (1996). Values and values education in schools.<br />
In J. M. Halstead & M. J. Taylor (Eds.), Values in education and<br />
education in values (pp. 3-14). London: Falmer Press.<br />
Hannula, M. S. (2004). Affect in mathematics education: Exploring<br />
theoretical frameworks. In M. J. Høines & A. B. Fuglestad<br />
(Eds.), Proceedings of the 28th Conference of the International<br />
Group for the Psychology of Mathematics Education (vol. 1,<br />
pp. 107 -109). Bergen: Bergen University College.<br />
Hoffmann, W. A. (2004). Being an adolescent suicide survivor.<br />
A collage-facilitated phenomenological approach.Unpublished<br />
doctoral dissertation, Rand Afrikaans University.<br />
Hofstede, G. (2009). Geert Hofstede’s cultural dimensions. Retrieved<br />
November 25, 2011 from http://www.geert-hofstede.<br />
com / hofstede_germany.shtml<br />
Hofstede, G. H. (1980). Culture consequences: International differences<br />
in work-related values. London: Sage.<br />
Hunting, R. P. (1997). Clinical interview methods in mathematics<br />
education research and practice. Journal of Mathematical<br />
Behavior, 16 (2), 145-165.<br />
Johnson, D. W., Johnson, R. T., & Smith, K. A. (1991). Cooperative<br />
learning: Increasing college faculty instructional productivity.<br />
ASHE-FRIC Higher Education Report No. 4. Washington,<br />
D.C.: School of Education and Human Development, George<br />
Washington University.<br />
Johnson, D., & Johnson, R. T. (1981). Effects of cooperative and<br />
individualistic learning experience on interethnic interaction.<br />
Journal of Educational Psychology, 73, 444- 449.<br />
Kroeber, A. L., & Kluckhohn, C. (1952). Culture: A critical review<br />
of concepts and definitions. Papers of the Peabody Museum<br />
of American Archaeology and Ethnology, 47 (1), 1-223.<br />
Kuo, P. V. (2004). An explanatory model of physics faculty conceptions<br />
about the problem solving process. Unpublished doctoral<br />
dissertation, University of Minnesota.<br />
Lee, W. O. (2001). Moral perspectives on values, culture and<br />
education. In J. Cairns, D. Lawton, & R. Gardner (Eds.), Values,<br />
culture and education (pp. 27-45.). London: Kogan Page.<br />
Lim, L., & Ernest, P. (1997, March). Values in mathematics education:<br />
What is planned and what is espoused Proceedings of<br />
the Day Conference: In Brirtish Society for Research into Learning<br />
Mathematics, University of Nottingham.<br />
705
EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />
Lincoln, Y. S., & Guba, E. G. (1985). Naturalistic inquiry. Newburry<br />
Park, CA: Sage.<br />
Marschall, M. N. (1996). Sampling for qualitative research. Family<br />
Practice, 13 (6), 522- 525.<br />
Matthews, B. (2001). The relationship between values and learning.<br />
International Education Journal [Special Issue: Educational<br />
Research Conference], 2 (4), 223-232.<br />
Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]. (2009a). Primary school mathematics<br />
curriculum and guide, Grade 6-8. Ankara: Author.<br />
Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]. (2009b). Primary school mathematics<br />
curriculum, Grade 1-5. Ankara: Author.<br />
National Council of Teachers of Mathematics [NCTM]. (2000).<br />
Principles and standards for school mathematics. Reston: National<br />
Council of Teachers of Mathematics.<br />
Onwuegbuzie, A. J., & Collins, K. M. T. (2007). A typology of<br />
mixed methods sampling designs in social science research.<br />
The Qualitative Report, 12 (2), 281-316.<br />
Patton, M. (1990). Qualitative evaluation and research methods.<br />
Beverly Hills, CA: Sage.<br />
Pitney W. A., & Parker, J. (2002). Qualitative research applications<br />
in athletic training. Journal of Athletic Training, 37 (4),<br />
168-173.<br />
Prediger, S. (2001). Mathematik als kulturelles Produkt<br />
menschlicher Denktätigkeit und ihr Bezug zum Individuum.<br />
In K. Lengnink, S. Prediger, F. Siebel (Eds.), Mathematik und<br />
Mensch (pp. 21-36). Sichtweisen der Allgemeinen Mathematik,<br />
Darmstädter Schriften zur Allgemeinen Wissenschaft 2, Verlag<br />
Allgemeine Wissenschaft, Mühltal.<br />
Punch, K. F. (Ed.). (1998). Introduction to social research: Quantitative<br />
& qualitative approaches. London, Sage.<br />
Rahmenlehrplan für die Gymnasiale Oberstufe [RGO]. (2006).<br />
Mathematik. Senatsverwaltung für Bildung, Jugend und Sport.<br />
Berlin, Germany.<br />
Rahmenlehrplan für die Sekundarstufe 1 [RSS]. (2006). Mathematik.<br />
Jahrgangsstufe 7- 10. Senatsverwaltung für Bildung,<br />
Jugend und Sport. Berlin, Germany.<br />
Rahmenplan Grundschule Mathematik [RGM]. (2004). Berlin.<br />
Wissenschaft und Technik Verlag.Germany.<br />
Raths, L. E., Harmin, M., & Simon, S. B. (1987). Selections<br />
from values and teaching. In P.. F. Carbone (Ed.), Value theory<br />
and education (pp. 98-214). Malabar: Krieger.<br />
Rudestam, K. E., & Newton, R. R. (2007). Surviving your dissertation:<br />
A comprehensive guide to content and process. Los<br />
Angeles, CA: Sage.<br />
Sam, L. C. (2003). Cultural differences and mathematics learning<br />
in Malaysia. The Mathematics Educator, 7 (1), 110-122.<br />
Seah, W. T. (2002). Exploring teacher clarification of values relating<br />
to mathematics education. In C. Vale, J. Roumeliotis, &<br />
J. Horwood (Eds.), Valuing mathematics in society (pp. 93-104).<br />
Brunswick, Australia: Mathematical Association of Victoria.<br />
Seah, W. T. (2003a, April). Understanding mathematics classroom<br />
experiences through the values lens. Paper presented at the<br />
81st Annual Meeting of the National Council of Teachers of<br />
Mathematics (Research Presession), San Antonio, TX.<br />
Seah, W. T. (2003b, November–December). The professional socialisation<br />
of teachers in transition: A values perspective. Paper<br />
presented at the International Education Research Conference<br />
AARE-NZARE, Auckland, New Zealand.<br />
Seah, W. T. (2008). Valuing values in mathematics education.<br />
In P. Clarkson & N. Presmeg (Eds.), Critical issues in mathematics<br />
education: Major contributions of Alan Bishop (pp.<br />
239–252). New York: Springer.<br />
Seah, W. T. (2011a). Study 3 What I find important (in maths<br />
learning): Discussion paper. Unpublished manuscript, Melbourne,<br />
Australia.<br />
Seah, W. T. (2011b). Effective mathematics learning in two<br />
Australian Primary classes: Exploring the underlying values.<br />
In B. Ubuz (Ed.), Proceedings of the 35th Conference of the International<br />
Group for the Psychology of Mathematics Education<br />
(vol. 4, pp. 129-136). Ankara, Turkey: PME.<br />
Seah, W. T., & Bishop, A. J. (1999). Realizing a mathematics<br />
education for nationbuilding in Southeast Asia in the new<br />
millennium [CD-ROM]. In S. P. Loo (Ed.), Proceedings of the<br />
MERA-ERA Joint Conference 1999 (vol. 3, pp. 1241–1249). Malaysia:<br />
Malaysian Educational Research Association and Singapore<br />
Educational Research Association.<br />
Seah, W. T., & Bishop, A. J. (2000, April). Values in mathematics<br />
textbooks: A wiew throught the Australasian regions. Paper<br />
Presented at the Annual Meeting of the American Educational<br />
Research Association, New Orleans, LA.<br />
Seah, W. T., Bishop, A. J., FitzSimons, G., & Clarkson, P. (2001,<br />
December). Exploring issues of control over values teaching in<br />
the mathematics classroom. Paper presented at the 2001 Annual<br />
Conference of the Australian Association for Research in Education,<br />
Fremantle, Australia.<br />
Shavelson, R., & Stern, P. (1981). Research on teachers’ pedagogical<br />
thoughts, judgments, decisions and behavior. Review of<br />
Educational Research, 4, 455-498.<br />
Sowden, S., & Keeves, J. P. (1988). Analysis of evidence in humanistic<br />
studies. In J. P. Keeves (Ed.), Educational research,<br />
methodology, and measurement: An international handbook<br />
(pp. 513-527). Oxford: Pergamon Press.<br />
Strauss, A., & Corbin, J. (1998). Basics of qualitative research:<br />
Grounded theory procedures and techniques (2nd ed.). Newbury<br />
Park, CA: Sage<br />
Suharjo, B. (2007). Moral values in mathematics education<br />
through cooperative learning: A possibility of values education<br />
for 2nd grade. Jurnal Logos, 5 (1), 61-70.<br />
Swadener, M., & Soedjadi, R. (1988). Values, mathematics<br />
education and the task of developing pupils’ personalities: An<br />
Indonesian perspective. Educational Studies in Mathematics, 19<br />
(2), 193-208.<br />
Türk Dil Kurumu [TDK]. (1998). Türkçe sözlük (9. bs). Ankara:<br />
Yazar.<br />
Venaik, S., & Brewer, P. A. (2008, June-July). Contradictions in<br />
national culture: Hofstede vs GLOBE. In J. Cantwell, & T. Kiyak<br />
(Eds.), 50th annual meeting of the academy of ınternational<br />
business (AIB) (pp. 274-274). Milan, Italy.<br />
WAHRIG Deutsches Wörterbuch [WDW]. (2006). Bertelsmann<br />
Lexion Institut. Wissen Media Verlag GmbH, München.<br />
Yero, J. L. (2002). Teaching in mind: How teacher thinking shapes<br />
education. Hamilton, MT: MindFlight Publishing.<br />
Yıldırım, I. (2008). Family variables ınfluencing test anxiety of<br />
students preparing for the university entrance examination.<br />
Eurasian Journal of Educational Research, 31, 171-186.<br />
706