27.01.2015 Views

bd798f7e557c386e7e231ced888acec57061

bd798f7e557c386e7e231ced888acec57061

bd798f7e557c386e7e231ced888acec57061

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri • Educational Sciences: Theory & Practice - 13(1) • Kış/Winter • 671-706<br />

©<br />

2013 Eğitim Danışmanlığı ve Araştırmaları İletişim Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.<br />

www.edam.com.tr/kuyeb<br />

Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup<br />

Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin Altındaki<br />

Değerlerin İncelenmesi *<br />

Yüksel DEDE a<br />

İstanbul Medeniyet Üniversitesi<br />

Öz<br />

Bu çalışma, Türk ve Alman matematik öğretmenlerinin ve öğrencilerinin değerlerini araştıran bir<br />

proje çalışmasının küçük bir kısmını yansıtmaktadır. Şimdiki çalışmanın amacı, Türk ve Alman matematik<br />

öğretmenlerinin sınıf pratiklerine yönelik karar verme süreçlerinde etkili olan değerleri<br />

belirlemektir. Çalışma, 9 Türk ve 13 Alman matematik öğretmeni olmak üzere toplam 22 matematik<br />

öğretmeni ile yapılmıştır. Örneklemin seçimi, amaçlı örnekleme ve kuramsal örnekleme yöntemleriyle<br />

yapılmıştır. Veri toplama araçları olarak, yarı-yapılandırılmış mülakatlar ve alan notları<br />

kullanılmıştır. Veriler, sürekli karşılaştırma yöntemi ile analiz edilmiştir. Sonuçlar, dört ana değer<br />

kategorisi ortaya koymuştur. Bunlar: (1) verimlilik, (2) sosyalleştirme, (3) esneklik/otorite ve (4)<br />

cinsiyete dayalı farklılıktır. Tartışmalar, matematik eğitimi ve ileri araştırmalar için öneriler, çalışmanın<br />

sonunda bulgular ışığında verilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler<br />

Karar Verme, Değerler, Grupla Çalışma, Türk Matematik Öğretmenleri, Alman Matematik Öğretmenleri.<br />

* Bu çalışma, Alexander von Humboldt Kuruluşu<br />

(AvH) tarafından desteklenmiştir. Buradaki görüşler,<br />

yazara aittir ve AvH’nın görüşlerini yansıtmamaktadır.<br />

a<br />

Dr. Yüksel DEDE Matematik Eğitimi alanında<br />

doçenttir. Çalışma alanları arasında, genelde<br />

matematik ve duyuşsal alan eğitimi özelde de<br />

değerler eğitimi yer almaktadır. İletişim: İstanbul<br />

Medeniyet Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi,<br />

İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim<br />

Dalı, Göztepe Kadıköy- İstanbul. Elektronik<br />

posta: ydede@medeniyet.edu.tr Tel: +90 216 280<br />

3551 Faks: +90 216 602 2805.<br />

Matematik eğitiminde inanç, tutum ve duygu gibi<br />

duyuşsal kavramlara yönelik araştırmaların sayısında<br />

son zamanlarda bir artış olduğu görülmektedir<br />

(Grootenboer ve Hemmings, 2007). Son yıllarda,<br />

duyuşsal alana yönelik bileşenler içine değerlerin<br />

de eklenmesiyle (DeBellis ve Goldin, 1997),<br />

tutumlar kadar olmasa da matematik öğretiminde<br />

değerlerle ilgili araştırmalara da literatürde rastlanmaya<br />

başlanmıştır (Hannula, 2004). Fakat bu<br />

çalışmalar, genellikle Batı kültürüne dayalı matematiksel<br />

değerlerin belirlenmesiyle sınırlı kalmıştır<br />

(Bishop, 2004). Ancak, farklı kültürlerin farklı<br />

değerler ürettiği ve aynı matematiksel içeriğin bile<br />

farklı kültürlerde farklı öğretim yaklaşımlarıyla<br />

öğretildiği literatürde not edilmektedir (bkz. Seah,<br />

2003b). Bu nedenle son yıllarda, Batı kültürünün<br />

dışındaki kültürlerde de matematik öğretiminde<br />

değerler üzerine çalışmaların yapıldığı görülmektedir<br />

(bkz. Dede, 2009, 2011; Durmuş, 2011; Suharjo,<br />

2007). Bu bağlamda şimdiki çalışma, kültür,<br />

toplum, dil ve din vb. yönlerden farklılıklar gösteren<br />

iki ülkede (Türkiye ve Almanya), matematik<br />

öğretmenlerinin görüşleri bakımından genel olarak<br />

matematik öğretimindeki değerlerin rolünü ve<br />

önemini, özelde de bir matematik dersindeki bir<br />

grup çalışmasında grupların oluşturulmasına yönelik<br />

öğretmen kararlarının altında yatan değerleri<br />

belirlemeye çalışmıştır.<br />

Matematik Öğretiminde Grup Çalışması<br />

Yapılandırmacılık, son yıllarda eğitim indekslerinde<br />

en çok kullanılan kavramlardan biridir ve


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

algılama ile gerçekliğin doğasına yönelik psikolojik<br />

bir bakışı yansıtmaktadır. Yapılandırmacılık, insanların<br />

nasıl öğrendiğini inceleyen ve genellikle de<br />

öğretim stratejilerinin bir dizinini gösteren bir teoridir<br />

(Colburn, 2000). Yapılandırmacılık, bilginin,<br />

dil ve tecrübe aracılığıyla aktif bir şekilde kişisel<br />

olarak inşasına dayanmaktadır ve öğrenen/öğrenci,<br />

yeni öğrenme durumları, kavram görüntüleri ve bireyin<br />

önceki birikimleri arasında bağlantılar kurarak<br />

anlamı inşa eder. Ayrıca, öğrenmek için sosyal<br />

etkileşim esastır ve bu etkileşim diğer öğrencilerle<br />

fikirleri paylaşma, tartışma ve test etme ile mümkündür.<br />

Kavramlar, bu şekilde inşa edilebilir ve<br />

anlamlı öğrenme de bu şekilde sağlanabilir (Finley,<br />

2000). Bu tür öğrenme ortamlarının hazırlanması<br />

için, grup ve işbirliğine dayalı öğretim ortamları oldukça<br />

elverişlidir. Zira işbirliğine dayalı öğrenme,<br />

bireylerin hem kendilerinin hem de başkalarının<br />

öğrenme düzeylerini arttırmak için birlikte çalışmalarına<br />

imkân verecek şekilde oluşturulan küçük<br />

grupların öğretimsel faaliyetleridir (Johnson, Johnson<br />

ve Smith, 1991). Zaten, küçük gruplarla çalışma<br />

ortamlarındaki öğrenme düzeyinin, yarışmacı/<br />

rekabete veya bireysel öğrenci çalışmalarına dayalı<br />

ortamlara göre daha etkili sonuçlar verdiği de belirtilmektedir<br />

(Johnson ve Johnson, 1981). Üstelik<br />

bu tür öğrenme ortamlarının, öğrencilerin çalışılan<br />

probleme yönelik (muhtemel) farklı bakış açıları ile<br />

değerlerini açık bir şekilde ifade etmelerine imkân<br />

verdiği ve öğrencilerin ortak bir karara ulaşmalarına<br />

yönelik oluşturulan tartışma ortamları için sosyal<br />

bir temel sağladığı da belirtilmektedir (Gregory<br />

ve Clemen, 1994). Bu bağlamda bu tür öğrenme<br />

ortamları, bireylerin kişisel değer ve inançlarını<br />

göstermelerine ve iletişime geçmelerine de imkân<br />

vermektedir. Bu iletişim durumu ise bireylerin<br />

inanç ve değerlerinin açık bir şekilde anlaşılmasını<br />

sağlamaktadır: Amacım nedir Sahip olduğum<br />

bilgi nedir Niçin iyi olacağını düşündüğüm özel<br />

bir seçim yapıyorum vb. sorular bu tür ortamlarda<br />

sıklıkla gündeme gelir. Herhangi bir şeyi, başka<br />

birine açıklamak ve anlatmak da, anlama düzeyinin<br />

yükselmesine ve derinlenleşmesine yol açar. Bu nedenle,<br />

kişisel inançların ve değerlerin açık bir şekilde<br />

anlaşılması, iyi bir karar vermenin temel noktası<br />

olarak durmaktadır. Bunun için grup ve işbirliğine<br />

dayalı öğrenme ortamları, bireysel olarak etkili<br />

karar verebilme becerisinin kazanımında ve gelişiminde<br />

etkin rol oynayabilir (Clemen ve Hampton,<br />

1994; Gregory ve Clemen). Üstelik grup ve işbirliğine<br />

dayalı öğrenme ortamları, karar verme durumuna<br />

yönelik ilkelerin ve süreçlerin anlaşılması için de<br />

mükemmel ortamlar sağlarken, karar verme süreci<br />

de; işbirliğine dayalı öğrenme ortamlarında önemli<br />

demokratik ve sosyal becerilerin kazanımı ve sürdürülmesi<br />

için iyi bir zemin hazırlayabilir (Clemen<br />

ve Hampton). Bu nedenle, bütün eğitim sistemlerinde<br />

grup çalışmaları teşvik edilmekte ve buna<br />

uygun öğretim ortamlarının hazırlanması tavsiye<br />

edilmektedir. Örneğin, Alman İlköğretim Matematik<br />

Programında (Rahmenplan Grundschule Mathematik<br />

[RGM], 2004) grup çalışmalarına verilen<br />

önem şu şekilde belirtilmektedir:<br />

Bireyselliğe dikkatin yanında her öğrenci, işbirliğinin<br />

gelişimine de katkıda bulunmalıdır. Bütün<br />

branşlarda, tandem ve grup çalışmalarına yönelik<br />

ortamlar oluşturulmalıdır. Bu tür ortamlar,<br />

birlikte öğrenmeyi, güveni, iyi ürün elde etmeye<br />

istekli olmayı, yardımseverliği ve modelle öğrenme<br />

düzeyini artırır. Bununla birlikte, öğrencilerin<br />

belirlenmiş ödev veya problem durumlarına ilişkin<br />

iyi sonuçlar elde etmek için birlikte çalışmalarına<br />

yönelik farkındalıkları da artar. [11]<br />

Karar Verme ve Öğretmenlerin Karar Verme Süreci<br />

Karar verme, uğraşılan/mücadele edilen davranış<br />

biçimlerinin arasından seçim yapma süreci olarak<br />

tanımlanmaktadır. Psikolojiye ilişkin literatürde,<br />

karar verme ve problem çözme birbirlerinden<br />

farklı tanımlara sahip olmalarına rağmen, bu iki<br />

kavram müfredat hazırlayıcılar tarafından sıklıkla<br />

birlikte hatta bazen biri diğerinin yerine kullanılmaktadır<br />

(Beyth-Marom, Fischhoff, Jacobs-Quadrel<br />

ve Furby, 1991). Bu nedenle karar verme, bir<br />

sorunun veya problemin çözümüne yönelik muhtemel<br />

yollardan en uygun olanının seçilmesi olarak<br />

da tanımlanmaktadır (Aydın, 1989). Karar verme<br />

sürecinin basamakları ise problemin tanımlanması<br />

ve karar verme içeriğinin oluşturulması, değerlerin<br />

tanımlanması, muhtemel sonuçların öngörüsü,<br />

sonuçların yapılandırılması, bilgininin niteliği, alternatiflerin<br />

oluşturulması, alternatifler arasında<br />

değiş-tokuş yapılması ve grup tartışmaları şeklinde<br />

özetlenmiştir (Gregory ve Clemen, 1994). Beyth-<br />

Marom ve arkadaşları da, karar verme sürecinde<br />

şu adımların takip edildiğini belirtmiştir: (i) Farklı<br />

karar verme modellerinde (örneğin, belirsizlik, risk<br />

ve kesinlik), karar almanın ayrımını yapma, (ii) karar<br />

verme durumunu belirleme ve tanımlama, (iii)<br />

alternatif uygulamaları listeleme, (iv) her bir alternatifin<br />

muhtemel sonuçları ve alternatiflerin karşılaştırması<br />

için kriterler belirleme, (v) muhtemel<br />

sonuçların (gerekirse) olasılıklarını değerlendirme,<br />

(vi) muhtemel sonuçların (gerekirse) kullanışlılığını<br />

değerlendirme, (vii) her bir alternatifin değerlendirmesini,<br />

cezbediciliği ve olasılığı bakımından<br />

ele alma, (viii) toplanan ek bilginin önemini de-<br />

672


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

ğerlendirme ve (ix) karar verme sürecinin genelini<br />

değerlendirmedir. Diğer taraftan, karar verme<br />

sürecini etkileyen birçok faktör olabilir. Bunlar,<br />

bilişsel, psikolojik, kültürel ve sosyal faktörlerdir.<br />

Sosyal ve psikolojik faktörler, bireylerin ailesi, arkadaş<br />

grubu veya kendisinden (örneğin, öz-saygı,<br />

kontrol noktası) kaynaklanan etkileri içerirken,<br />

kültürel ve sosyal faktörler, bireylerin kararlarını<br />

etkileyen sosyo-ekonomik koşulları, etnisiteyi ve<br />

dinsel inançları vb. içermektedir. Bilişsel faktörler<br />

ise algılama ve akıl yürütmenin zihinsel süreçlerini<br />

kapsamaktadır. Karar verme süreçleri ise yaş ve<br />

deneyim ile olgunlaşmakta ve bilginin kazanımı<br />

ile bireyin beyin gelişimine göre farklılıklar göstermektedir<br />

(Gordon, 1996). Davies’e (2004) göre<br />

ise karar verme sürecinde, bireylerin inançları ve<br />

değerleri, açık hedefler ve planlar, pozitif sonuçlar<br />

(amaçlar ve duygular), bireyin kendisine ve başkalarına<br />

yönelik öz-saygısı ve bireyin muhtemel iç<br />

çatışmalarla baş edebilme gücü etkili olmaktadır.<br />

Öğretmenler ise zengin ve karmaşık ortamlarda<br />

çalışmakta ve bu nedenle de sürekli olarak çok<br />

fazla karar almak zorunda kalmaktadır. Fakat bu<br />

kararların çoğu, açık ve planlı olmaktan ziyade gizli<br />

ve plansız olarak alınmaktadır (Kuo, 2004). Bu<br />

nedenle Bishop’a (2008) göre; karar verme, öğretim<br />

sürecinin kalbi konumundadır ve Bishop bu konuya<br />

verdiği önemi şu şekilde vurgulamıştır:<br />

Eğer, öğretmenlerin nasıl karar verdiklerini anlayabilirsem<br />

o zaman öğretmenlerin öğretimlerini<br />

nasıl yapacaklarını daha iyi anlayabilirim. Eğer,<br />

öğretmenlerin karar vermelerine ilişkin ne kadar<br />

fazla bilgi sahibi olursak, o zaman belki hedefler,<br />

amaçlar, çocukların tutumları ve matematiksel<br />

gelişimleriyle ilgili teorileri ilişkilendirmeye başlayabiliriz.<br />

Bu şekilde, öğretimin niteliğini geliştirmek<br />

için daha iyi bir konumda olabileceğimizi<br />

düşünüyorum. [30]<br />

Bishop ve Whitfield (1972) ise öğretimin niteliğini<br />

bu düzeyde etkileyen öğretmenlerin karar<br />

verme becerilerine ilişkin bir model önermiştir.<br />

Bu model, öğretmenlerin karar verme becerilerini,<br />

(i) öğretmenlerin deneyimleri/tecrübeleri, (ii)<br />

öğretmenlerin değerleri ve inançları, (iii) öğretim<br />

amaçları ve hedefleri, (iv) karar verme şemaları<br />

ve (v) öğretim durumlarıyla ilişkilendirmektedir.<br />

Shavelson ve Stern (1981) de, öğretmenlerin karar<br />

verme sürecine yönelik farklı bir model önermiştir:<br />

Bu model ise şu bileşenlerden oluşmaktadır: (1).<br />

Öncül koşullar: (i) Öğrencinin yeteneği ve becerisi<br />

hakkında bilgi sahibi olma, davranış problemleri<br />

vb., (ii) öğretim görevlerinin doğası (amaç, konu,<br />

öğrenci, aktivite vb.) ve (iii) sınıf/okul ortamı (sınıf<br />

baskısı, şartların değerlendirilmesi, gruplar vb.).<br />

(2). Öğretmenlerin özellikleri: (i) İnançlar ve değerler,<br />

(ii) konunun kavramsallaştırılması ve (iii)<br />

bilişsel zorluk. 3. Öğretmen bilişsel süreçleri: (i)<br />

Seçim ve entegrasyon bilgisi (nitelik, akıl yürütme<br />

ile buluş yapma, çatışma, gerginlik vb.), (ii) çıkarımlar<br />

(yargılar, beklentiler, hipotezler, kararlar<br />

vb.). (4). Öğretmenler için sonuçlar: (i) Öğretimi<br />

planlama (içeriği seçme, öğrencileri gruplama,<br />

etkinlikleri seçme vb.), (ii) öğrencilerle etkileşim<br />

(rutin öğretim yaklaşımları, davranış problemi,<br />

özel ders vb.). (5). Öğrenciler için sonuçlar: (i) Başarı,<br />

(ii) motivasyon ve (iii) duygu. (6). Öğretmen<br />

değerlendirmesi: (i) Yargılar, (ii) kararlar ve (iii)<br />

öğretim rutinleri.<br />

Öğretmenlerin karar verme sürecinde etkili olan<br />

faktörleri belirlemeye yönelik yukarıda verilen<br />

modeller (Bishop ve Whitfield, 1972; Davies, 2004,<br />

Shavelson ve Stern, 1981) incelendiği zaman, öğretmenlerin<br />

değerlerinin ve inançlarının, öğretmenlerin<br />

karar verme süreçlerinde önemli bir faktör<br />

olduğu görülmektedir.<br />

Değerler ve Öğretmenler’in Değerleri<br />

Değer-yüklü olmayan kültür ve değer-yüklü olmayan<br />

eğitim kavramları, 20. yüzyılın ortalarına kadar<br />

popülaritesini korumuştur. Bu süreç boyunca,<br />

herhangi bir özel sosyal değer sistemiyle ilişkilendirilmeyen,<br />

nesnel, rasyonel ve deneysel ölçütlere<br />

dayalı teknolojik gelişmeler ile bilimsel keşifler sonucu<br />

oluşan pozitif inançlar etkili olmuş ve moral<br />

içerikli faktörlerin önemi ihmal edilmiştir. Sosyal<br />

değişimler de, sosyal aktörlerin moral içerikli seçimlerinin<br />

sonuçlarından ve etkilerinden ziyade<br />

teknolojik gelişmeler ışığında değerlendirilmiştir.<br />

Ancak düşüncenin bu eğilimi, eğitim ve sosyo-kültürel<br />

değişimlerin anlaşılmasıyla yavaş yavaş değişmiş<br />

ve değer eğilimlerini de içermeye başlamıştır<br />

(Lee, 2001). Değer kavramı ise günümüzde farklı<br />

bağlamlarda farklı anlamlarda kullanılmaktadır.<br />

Örneğin, bir konuşmayı dinlemenin “değeri”, bir<br />

bireyin ahlaki “değeri” ve bir denklemdeki bir bilinmeyenin<br />

“değeri” vb. (Seah ve Bishop, 2000). Swadener<br />

ve Soedjadi (1988) ise değerlerin tanımında<br />

“iyi” ve “kötü” gibi bazı kavramlara gereksinim<br />

olduğunu belirtmiştir. Raths, Harmin ve Simon<br />

(1987) ise değerleri, bireylerin yaşamdaki ilişkilerinden<br />

ve elde ettiği deneyimlerinden ortaya çıkan<br />

davranışları için genel rehberler olarak tanımlamıştır.<br />

Buna göre değerler, bireylerin davranışları,<br />

kararları ve seçimleri üzerinde bilinçli veya bilinçsiz<br />

bir şekilde önemli rol oynamaktadır (FitzSimons,<br />

Bishop, Seah ve Clarkson, 2001). Bu nedenle<br />

değerler, öğretmenlerin kararları ve davranışları<br />

üzerinde de etkili olabilmektedir (Fasheh, 1982).<br />

Zaten Gudmunsdottir (1991) değerleri, öğretmen<br />

673


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

pratiklerinin bir rehberi, Matthews (2001) de, davranışlarının<br />

öncülleri ve araçları olarak görmüştür.<br />

Clarkson (2007) ise öğrencilerin, öğretmenlerinin<br />

davranışlarını dikkatli bir şekilde izlediklerini ve<br />

öğretmenlerinin değerlerini anladıklarını ve buna<br />

uygun davranışlar sergilediklerini belirtmiştir. Frade<br />

ve Machado (2008) da, öğretmenlerin değerlerinin,<br />

öğrencilerin matematiğe yönelik tutumları,<br />

inançları ve duyguları üzerinde güçlü bir etkiye sahip<br />

olduğunu tespit etmiştir. Diğer taraftan değerler,<br />

önemli ve kıymetli olarak görülen davranışlar<br />

ve seçenekler için bireysel standartlarla ilişkilendirilen<br />

kişisel tercihler ve kararlar olarak da ele alınmıştır<br />

(Chin ve Lin, 2001; Seah, 2002; Swadener ve<br />

Soedjadi, 1988). Buna göre değerler, öğretmenlerin<br />

pedagojik kimlikleri olarak algılanabilir ve onların<br />

kendi pedagojik kimliklerine göre önemli veya değerli<br />

olarak gördükleri seçimler ve yargılar olarak<br />

görülebilir (Chin ve Lin, 2000).<br />

Matematik Öğretimi, Kültür ve Değerler<br />

Matematik, genel olarak toplumun büyük bir çoğunluğu<br />

tarafından soyut, soğuk ve insandan bağımsız<br />

bir uğraşı olarak görülmekte ve bu nedenle<br />

de absolutist/mutlakçı felsefecilerin görüşleriyle<br />

ilişkilendirilmektedir. Diğer taraftan, fallibist/<br />

yanılmacı felsefeciler ise matematiğin, değer ve<br />

kültür yüklü olduğunu (matematikteki yapının rolünü<br />

reddetmeden) belirtmektedir (Bishop, 2002;<br />

Ernest, 2007). Matematiğin felsefine ilişkin bu iki<br />

farklı bakış, doğal olarak sınıf pratikleri üzerinde<br />

de farklı etkilere neden olmuştur (Ernest, 1991).<br />

Örneğin, fallibist/yanılmacı felsefi görüşü benimsemiş<br />

bir matematik öğretmeni, öğretiminde probleme<br />

dayalı öğretimi veya uygulamayı daha değerli<br />

bulurken, absolutist/mutlakçı felsefi görüşü benimsemiş<br />

bir öğretmen ise öğretmen-odaklı veya<br />

tümdengelimci bir yaklaşımı, öğretimi için daha<br />

değerli görebilir (Seah, 2003a). Bu nedenle, matematik<br />

öğretiminde öğrencilere sadece matematiksel<br />

bilgi değil aynı zamanda matematiksel değerler<br />

de aktarılmaktadır. Bu bağlamda, öğretmenlerin<br />

öğretimlerine yönelik değer tercihlerinin ve sahip<br />

oldukları değerlere ilişkin farkındalıklarının belirlenmesi<br />

önem arz etmektedir (Chin, 2006).<br />

Diğer taraftan kültür, matematiksel değerlerin güçlü<br />

bir belirleyicisidir ve farklı kültürler farklı değerler<br />

içermektedir (Seah, 2003b). Kültür kavramının<br />

ise herhangi biri üzerinde ortak bir uzlaşı olmaksızın<br />

çok fazla tanımının olduğu görülmektedir.<br />

Fakat birçok kişi, kültürün ne anlama geldiğine ve<br />

neyi gerektirdiğine yönelik genel bir anlayışa sahiptir.<br />

Buna göre kültür, bir toplum içinde paylaşılan<br />

değerleri, inançları ve kavramları içermektedir<br />

(Venaik ve Brewer, 2008). Zaten klasik kaynaklar<br />

içerisinde yerini alan Kroeber ve Kluckhohn’un<br />

(1952) çalışmasında da, kültürün özünü, geleneksel<br />

kavramların (örneğin, tarihi bir süreçte türetilmiş<br />

ve seçilmiş) ve özellikle de bunlara iliştirilen<br />

değerlerin oluşturduğu belirtilmektedir. Bu nedenle;<br />

farklı kültürlerde çalışan matematik öğretmenleri,<br />

aynı matematik müfredatını öğretseler<br />

bile öğrencilerine aynı değerleri öğretmemektedir<br />

(Bishop, Clarkson, FitzSimons ve Seah, 2000). Örneğin;<br />

matematik eğitimi değeri olarak, “teknoloji”<br />

değeri bir eğitim sisteminde önemli bir değer<br />

iken başka bir eğitim sisteminde önemli bir değer<br />

olmayabilir (Atweh ve Seah, 2008). Bu nedenle,<br />

Amerikan Ulusal Matematik Öğretmenleri Konseyi<br />

(National Council of Teachers of Mathematics<br />

[NCTM-]) (2000), matematiği kültürel kalıtımın<br />

bir parçası olarak görmüş ve matematiği insan aklının<br />

en büyük kültürel ve zihinsel başarılarından<br />

biri olarak değerlendirmiştir. Prediger (2001) da,<br />

matematiğe bir “Kültürel fenomen” [23] olarak<br />

bakmıştır. Benzer şekilde RGM’de (2004), matematiksel<br />

kavramların ve yöntemlerin, tarihsel bir süreç<br />

içerisinde sosyal ve pratik koşullarla ilgili problemler<br />

ve sorular boyunca geliştirildiği not edilmiş<br />

ve öğretmenlerden bireysel, toplumsal ve kültürel<br />

olayları dikkate alarak öğretimlerini gerçekleştirmeleri<br />

istenmiştir.<br />

Değer Kategorileri<br />

Bu çalışmada, değerlere ilişkin geliştirilen üç değer<br />

teorisinden bahsedilecek ve bunlar, şimdiki çalışmanın<br />

bulgularının değerlendirilmesinde temel<br />

alınacaktır. Bunlardan ikisi, özel olarak matematik<br />

derslerinde öğretilen değerlere ilişkin bir sınıflama<br />

içerirken (Bishop, 1988, 1996; Lim ve Ernest,<br />

1997), diğeri ise genel anlamda kültürel değerlere<br />

(Hofstede, 1980, 2009) yönelik bir sınıflama önermektedir.<br />

Lim ve Ernest’in Matematik Derslerinde Öğretilen<br />

Değerler Kategorisi: Lim ve Ernest (1997), matematik<br />

derslerinde öğretilen değerlerin bir sınıflamasını<br />

aşağıdaki şekilde yapmıştır: (i) Epistemolojik<br />

Değerler: Matematiğin öğrenim ve öğretim boyutunun<br />

kuramsal yönünü, matematiksel bilginin<br />

özelliklerini, değerlendirilmesini ve kazanımını<br />

gösteren değerlerdir. Örneğin, rasyonellik, problem<br />

çözme, sistematiklik, kesinlik, mantığa uygunluk,<br />

analitiklik vb. (ii) Sosyal ve Kültürel Değerler:<br />

Bireylerin, matematik eğitimiyle ilgili olarak topluma<br />

yönelik sorumluluklarını gösteren değerlerdir.<br />

Örneğin, dürüstlük, minnettarlık, ılımlılık, şefkat<br />

ve (iii) Kişisel Değerler: Kişi veya öğrenen olarak<br />

bireyi etkileyen değerleri ifade etmektedir. Örneğin,<br />

sabır, güven, tutumlu olma, merak ve yaratıcılık<br />

vb.<br />

674


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

Bishop’un Matematiksel Değerler Kategorisi: Bishop<br />

(1988; 1996), matematik derslerinde öğretilen<br />

değerlerin sınıflamasını üç ana kategoride toplamıştır.<br />

Bunlar: Genel eğitimsel değerler, matematiksel<br />

değerler ve matematik eğitimi değerleridir.<br />

Genel eğitimsel değerler, toplumun genel eğitimsel<br />

ve sosyalleşme taleplerinden üretilen değerler<br />

(örneğin, doğruluk, dürüstük, yasalara itaat etme,<br />

nezaket vb.) iken matematiksel değerler, matematiğin<br />

bilimsel disipliniyle (özellikle Batılı matematikçilerin<br />

katkıları) ilgili değerleri içermektedir.<br />

Matematik eğitimi değerleri ise matematiğin öğretiminden<br />

ve öğreniminden ortaya çıkan normlar<br />

ve pratiklerle ilgili değerleri ifade etmektedir (Atweh<br />

ve Seah, 2008; Seah ve Bishop, 1999). Matematiksel<br />

değerlerin alt bileşenleri ise şunlardır: (i)<br />

Rasyonellik: Mantıksal düşünme, açıklama, neden<br />

belirtme, soyutlama, teoriler. (ii) Nesnelcilik: Somutlaştırma,<br />

sembolleştirme, materyalizm. (iii)<br />

Kontrol: Kurallar, güç, tahmin, güvenlik, çevre<br />

üzerinde uzmanlık. (iv) İlerleme: Bilginin yığılmalı<br />

gelişimi, alternatif üretme, sorgulama, genelleme.<br />

(v) Açıklık: Onaylama, bireysel özgürlük, paylaşım,<br />

yaygınlaştırma. (vi) Gizem: Belirsiz kaynaklar, mistik,<br />

harika (Clarkson, FitzSimons, Bishop ve Seah,<br />

2000). Bishop (1988), matematiksel değerlere yönelik<br />

birbirini tamamlayan ve yukarıda belirtilen<br />

rasyonellik- nesnelcilik, kontrol-ilerleme, açıklıkgizem<br />

şeklinde üç değer çifti önermesine rağmen,<br />

matematik eğitimi değerlerine yönelik herhangi<br />

bir özel örnek vermemiş ve bir sınıflama yapmamıştır.<br />

Bu durum, matematik öğretimine yönelik<br />

pedagojik yaklaşımların kültürler arasında ve içinde<br />

farklılaşabileceğini göstermeye yönelik bir mesaj<br />

olarak da algılanabilir (Seah, 2011a). Bununla<br />

beraber; Seah, Bishop, FitzSimons ve Clarkson’un<br />

(2001) çalışmasının sonuçları, matematik öğretmenlerinin<br />

(Melbourne’de çalışan), etkili çalışma,<br />

esneklik, etkili organizasyon, ısrar etme, yaratıcılık<br />

vb. matematik eğitimi değerlerine sahip olduklarını<br />

ortaya koymuştur.<br />

Diğer taraftan, Bishop (1988), matematiksel düşünmeyle<br />

ilgili değerlerin gelişiminin nasıl olduğuna<br />

yönelik bir sorgulama yapıldığı zaman,<br />

matematik eğitiminin sosyo-kültürel boyutunun<br />

dikkate alınması gerektiğine de vurgu yapmış ve<br />

matematik eğitiminin sosyo-kültürel boyutunun,<br />

matematiksel düşünmenin değerlerini beş düzeyde<br />

etkilediğini belirtmiştir. Bunlar: Kültürel,<br />

toplumsal, kurumsal, pedagojik ve bireysel düzeydir.<br />

Kültürel düzey, toplumun tarihsel ve kültürel<br />

içeriği ile matematik eğitimi arasındaki ilişkilerle<br />

ilgilenirken, toplumsal düzey ise okullarda/sınıflarda<br />

matematik eğitimini etkileyen etkileşimler ve<br />

sosyal normlarla ilgilenmektedir. Kurumsal düzey,<br />

toplumun genelinde yaygın olan kurumlar ve matematik<br />

eğitimi arasındaki ilişkilerle ilgilenirken,<br />

pedagojik düzey ise matematik derslerindeki sosyal<br />

etkileşimlerle (öğrenci-öğrenci, öğretmen-öğrenci<br />

vb.) ilgilenmektedir. Son olarak, bireysel düzey ise<br />

hem sınıfın içinde hem de sınıfın dışında bireysel<br />

temelde matematik öğrenicilerini ifade etmektedir.<br />

Hofstede’nin Kültürel Değerler Kategorisi: Hofstede<br />

(2009), 1967 ve 1973 yılları arasında çok uluslu<br />

bir şirketin (IBM), 70’den fazla ülkeden yaklaşık<br />

117.000 personeliyle bir anket çalışması gerçekleştirmiştir.<br />

Bu çalışmanın amacı, kültürler arasında<br />

değerlerdeki farklılıkları belirlemek ve bu<br />

değer tercihlerinin sosyal davranışlar üzerindeki<br />

etkisini tespit etmektir. Çalışmanın sonucunda,<br />

kültürel değerlerin ülkelere göre farklılaştığı belirlenmiş<br />

ve ülkeler arasındaki farklılıklar aşağıdaki 5<br />

kültürel boyut (5. boyut, Michael Bond’la birlikte<br />

daha sonra geliştirilmiştir) eşliğinde tanımlamıştır<br />

(Hofstede, 2009): (i) Güç Aralığı Indeksi: Bu boyut,<br />

kurumların ve örgütlerin az güçlü/zayıf üyelerinin<br />

(örneğin, aileler), gücün eşitsiz bir şekilde dağılımını<br />

beklemesini ve bu durumu kabul etmesini ifade<br />

etmektedir. Bu eşitsizliğin düzeyi de, yöneticiler<br />

kadar çalışanlar tarafından da desteklenmektedir.<br />

Bazı uluslararası deneyimler de; güç ve eşitsizliğin,<br />

her toplumun ve bireyin temel bir olgusu olduğunu<br />

göstermekte ve bütün toplumların eşit olmadığını,<br />

bazılarının diğerlerinden daha üstün olduğuna işaret<br />

etmektedir. (ii) Bireyselcilik: Bu boyutun karşısında<br />

toplumsallaşma, yani bireylerin gruplara<br />

entegrasyon düzeyleri durmaktadır. Bireyci bakışa<br />

sahip toplumlarda, bireyler arasındaki ilişkiler zayıftır<br />

ve bireylerin önceliği kendisi ve aile fertleridir.<br />

Toplumcu bakışa sahip toplumlarda ise bireylerden<br />

gruplara katılıma ve bir gruba ait olmaya<br />

yönelik güçlü bir yönelim vardır, grup ilişkileri çok<br />

güçlüdür ve sıklıkla sorgulanamaz bir bağımlılığa<br />

dayalı genişletilmiş aile yapıları (amcalar, teyzeler<br />

ve büyük anneler-babalar) mevcuttur. (iii) Erillik:<br />

Bu boyutun tersi, kadınlar ve erkekler arasındaki<br />

rollerin toplumlardaki dağılımında ortaya çıkan<br />

temel sorunlara işaret eden dişilliktir. IBM personeliyle<br />

yapılan çalışmaların sonuçları, toplumlar<br />

arasında kadınların değerlerinin erkeklerin değerlerinden<br />

daha az farklılaştığını ve erkeklerin değerlerinin,<br />

bir ülkeden başka bir ülkeye göre birbirinden<br />

oldukça farklılaştığını, kesinlik, öz-güven ve<br />

yarışmacı boyutlarını içerdiğini, kadınların değerlerinin<br />

ise tersine, ılımlı, koruyucu ve birbirlerine<br />

benzer boyutlar içerdiğini göstermiştir. Kesinlik,<br />

erkeklere özgü bir değer iken, ılımlılık ise kadınlara<br />

özgü bir değer olarak görülmektedir. Dişil egemen<br />

toplumlarda kadınlar, erkeklerle aynı ılımlı ve<br />

koruyucu değerlere sahip iken, erkek egemen toplumlarda<br />

ise erkeklerle aynı düzeyde olmamak üzere<br />

kesinlik ve yarışmacı değerlere sahiptir. Bu du-<br />

675


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

rum ise erkek egemen toplumlarda, erkek ve kadın<br />

değerleri arasında bir mesafenin oluşmasına neden<br />

olmaktadır. (iv) Belirsizlikten Kaçınma Indeksi: Bir<br />

toplumun belirsiz ve kesin olmayan durumlara yönelik<br />

reaksiyonlarını ifade eder. Bu boyut, bir kültürün<br />

üyelerinin yapılandırılmamış durumlarda<br />

kendilerini rahat veya rahatsız hissetmelerine işaret<br />

etmektedir. Yapılandırılmamış durumlar; yeni,<br />

bilinmeyen, sürpriz ve alışılagelenden farklı olanı<br />

temsil etmektedir. Belirsizlikten kaçınma kültürü,<br />

güçlü kanun ve kurallar, güvenilir ölçütler ve mutlak<br />

doğruya yönelik bir bağlılığı içeren psikolojik<br />

ve dinsel eğilimler ve inançlar (örneğin, “burada<br />

sadece bir doğru vardır ve biz ona sahibiz”) aracılığıyla<br />

bu tür belirsiz durumları mümkün olduğunca<br />

minimize etmeye çalışır. Bu tür toplumların üyeleri,<br />

çok heyecanlı, duygusal ve içsel enerjileri ile motive<br />

edilir. Tersine, belirsizlik durumunu benimsemiş<br />

kültürlerde ise farklı fikirlere daha fazla tolerans<br />

gösterme, mümkün olduğunca daha az kurala<br />

sahip olma, psikolojik ve dinsel inançlara göreceli<br />

yaklaşma ve yeniliklere açık olma durumları baskındır.<br />

Bu kültürlerde yaşayan insanlar, soğukkanlı<br />

ve derin düşünceler içindedir ve duygularını çevrelerine<br />

göstermemektedir. (v) Uzun- Dönemli Eğilim:<br />

Kısa-dönemli eğilimin tersidir. Bu boyut, Çinli<br />

bilim adamları tarafından tasarlanan bir ölçeğin<br />

kullanımıyla 23 ülkedeki öğrencilerden toplanan<br />

verilerin analizi sonucunda geliştirilmiştir. Bu boyut,<br />

Mutlak Doğru olmaksızın erdem, fazilet ve namus<br />

vb. değerleri ifade etmektedir. Uzun- dönemli<br />

eğilimlerle birleştirilen değerler, geleneğe saygı,<br />

sosyal yükümlülükleri yerine getirme, birinin hakkını<br />

ve onurunu korumak vb.’dir. Bu boyutun değerleri,<br />

Konfüçyüs öğretisinde (negatif ve pozitif)<br />

bulunmasına rağmen, Konfüçyüs geleneği olmayan<br />

ülkelerde de uygulanabilir.<br />

Türk ve Alman toplumlarının sahip oldukları kültürel<br />

değerlerin düzeyleri (0 -100 puan arası) ise<br />

Hofstede’nin Kültürel Değerler Kategorisi (1980)<br />

bakımından aşağıda verilmiştir: Güç Aralığı Indeksi:<br />

Türkiye: 66, Almanya: 35, bireyselcilik: Türkiye:<br />

37, Almanya: 67, erillik: Türkiye: 45, Almanya: 66,<br />

belirsizlikten kaçınma indeksi: Türkiye: 85, Almanya:<br />

65, uzun- dönemli eğilim: Türkiye: - , Almanya:<br />

31. Hofstede’nin (1980) bu sonuçlarına göre; Türk<br />

toplumunun, güç aralığı, toplumcu bakış, belirsizlikten<br />

(çok fazla) kaçınma ve kadınlara özgü değerlere<br />

(karşıt değerlerine göre) yüksek düzeyde,<br />

Alman toplumunun ise güç aralığı ve uzun dönemli<br />

eğilim değerlerine düşük düzeyde, bireyselcilik,<br />

belirsizlikten kaçınma ve erkeklere özgü değerlere<br />

ise yüksek düzeyde sahip olduğu görülmektedir.<br />

Hofstede’nin bu kültürel değerlerinin öğretim ortamlarına<br />

yansıması ve etkisi ise şu şekildedir (Cooper,<br />

Calloway-Thomas ve Simonds, 2007):<br />

(i) Bireysel, güç aralığı az ve belirsizlikten sakınma<br />

düzeyi düşük toplumlarda: Öğrenci-merkezli<br />

öğretim, öğrenmeye imkân veren öğretmen, öğretmenin<br />

“bilmiyorum” kelimesini kullanabilmesi,<br />

irdelenmeyi gerektiren kavramlar ve sorular için<br />

teşvik etme, çatışmaları öğretim için teşvik edici<br />

bir faktör olarak görme ve çok az rekabet ortamının<br />

oluşturulması, tarih (süreç), lineer ve ilerlemeci,<br />

değişime özellikle de teknolojik değişimlere açıklık,<br />

sınırlandırılmamış/belirlenmemiş öğrenme ortamlarında<br />

kendini rahat hissetme ve bu tür ortamlara<br />

problem çözmeye yönelik teşvik edici ortamlar<br />

olarak bakma. (ii) Toplumsal, güç aralığı yüksek ve<br />

belirsizlikten sakınma düzeyi yüksek toplumlarda:<br />

Öğretmen-merkezli öğretim, öğretmenin bilge kişiliği<br />

üzerine vurgu, eski bilgiyi koruma ve kullanmanın<br />

önemi, öğretmenin sunumunu irdelemenin ve<br />

sorgulamanın saygısızlık olarak algılanması, bireylerin,<br />

toplumun iyiliği ve refahı için gönüllü olması<br />

ve fedakârlık yapma zorunluluğu, tarih (süreç), dairesel<br />

ve tekrarlı, öğrencilerin bir konuya yönelik yorumlar<br />

yapmasına ve bunları uygulamasına teşvik<br />

edilmemesi, sınıfta ancak öğretmen tarafından izin<br />

verilen kişinin/kişilerin konuşması, açık ve sınırları<br />

belirlenmiş öğretimi tercih etme.<br />

Çalışmanın Amacı ve Önemi<br />

Bu çalışmanın amacı, Türkiye ve Almanya’daki matematik<br />

öğretmenlerinin bir öğretim ortamında<br />

karşılaştıkları herhangi bir durumun/problemin<br />

çözümüne yönelik karar verme süreçlerinin altında<br />

yatan değerleri belirlemektir. Bunun için, bir matematik<br />

dersinde herhangi bir konunun öğretimi<br />

için bir grup çalışması yapılması düşünüldüğünde,<br />

grupların oluşturulmasına yönelik öğretmen<br />

kararlarının altında yatan değerler belirlenmeye<br />

çalışılmıştır. Zira grup ve işbirliğine dayalı öğrenme<br />

ortamları, bireysel olarak etkili karar verebilme<br />

becerisinin kazanımına ve gelişimine katkı sağlayabilir<br />

(Clemen ve Hampton, 1994; Gregory ve<br />

Clemen, 1994) ve bu tür ortamlar, karar verme durumuna<br />

yönelik ilkelerin ve süreçlerin anlaşılmasını<br />

da kolaylaştırabilir (Clemen ve Hampton). Bu<br />

araştırmada, Türkiye ve Almanya’nın seçilmesinin<br />

nedenleri ise şu şekilde özetlenebilir:<br />

Uluslararası karşılaştırmalı çalışmalar, hem öğrencilerin<br />

matematiği nasıl öğrendiklerinin belirlenmesine<br />

ve buna yönelik kararlar alınmasına<br />

hem de karşılaştırma yapılan ülkelerin matematik<br />

öğrenimi ve öğretimindeki problemlerinin ortaya<br />

çıkarılmasına imkân verir (Cai, 2006). Bununla<br />

birlikte, farklı ülkelerde yapılan matematik eğitimi;<br />

inançları, amaçları, öğretim yöntemlerini ve beklentileri<br />

şekillendiren sosyal ve kültürel faktörler<br />

tarafından güçlü bir şekilde etkilenir. Farklı kültür-<br />

676


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

ler ve toplumlar, matematik öğretimine ve öğrenimine<br />

yönelik farklı felsefelere sahiptir. Matematik<br />

eğitimiyle ilgili değer ve inançların bu çeşitliliği de,<br />

eğitim sistemlerinin ülkelere göre farklılaşmasına<br />

neden olmaktadır (An, Kulm, Wu, Ma ve Wang,<br />

2006). Bu bağlamda Almanya; Batı kültürünü, liberal<br />

düşünceyi ve çok kültürlü bir toplumsal yapıyı<br />

temsil ederken, Türkiye ise Doğu ve Batı kültürleri<br />

arasında bir köprü görevi görmekte ve batılılaşmak<br />

için ciddi adımlar atmaktadır.<br />

Almanya, -bilindiği üzere- II. dünya savaşından<br />

sonra Türkiye’nin de olduğu birçok ülkededen göç<br />

almıştır. Bu nedenle, Almanya çok fazla Türk nüfusunu<br />

barındırmakta ve doğal olarak da birçok Türk<br />

öğrenci, Alman okullarında öğrenim görmektedir.<br />

Bu nedenle, iki ülkede matematik derslerinde hangi<br />

değerlerin öğretildiği/aktarıldığı, bu değerlerin<br />

benzerliklerinin ve farklılılarının tespiti ve bu<br />

değerlerin nasıl aktarıldığının belirlenmesi önem<br />

arz etmektedir. Bu şekilde, iki toplum arasındaki<br />

farkındalık, işbirliği, birbirine saygı ve entegrasyon<br />

vb. düzeylerinin gelişimine bir katkı yapılabilir.<br />

Öğretmenler, her iki ülkede de matematik öğretimi<br />

ve öğrenimi üzerinde etkili rol oynamaktadır. Almanya’daki<br />

öğrenciler de çok kültürlü bir geçmişten<br />

gelebilirken, Türkiye’de bu noktada daha çok uniform<br />

bir durumun olduğu söylenebilir. Bu nedenle,<br />

Türkiye’ deki matematik öğretmenlerinin değerler<br />

öğretimini, öğretim (didactic), Almanya’daki meslektaşlarının<br />

ise değerler öğretimini, sosyo-kültürel<br />

değerler (örneğin, sosyal adalet, eşitlik, etno-matematik,<br />

entegrasyon vb.) üzerine daha fazla vurgu<br />

yaparak gerçekleştirmeleri beklenebilir. Dolayısıyla<br />

bu durum, matematik derslerindeki değerler öğretiminin<br />

ülkelere göre farklılaşmasına yol açabilir.<br />

Örneğin; Dede’nin (2011), yaptığı bir çalışmanın<br />

sonuçları, Türk matematik öğretmen adayları tarafından<br />

Batı kültüründeki bazı matematik eğitimi<br />

değerlerinin (örneğin, erişilebilirlik -özellik) kabul<br />

görmediğini göstermiştir.<br />

Matematik eğitiminde değerler üzerine yapılmış çalışmalar<br />

incelendiğinde, genelde Türk ve Alman matematik<br />

öğretmenlerinin öğretimlerine, özelde de<br />

değerlerine yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır.<br />

Diğer taraftan, matematik eğitiminde değerlerin<br />

yerini ve önemini açık bir şekilde ortaya koyan<br />

makale ve proje çalışmaları literatürde not edilmektedir<br />

(Örneğin; Dede, 2009, 2011; Matematik<br />

Öğretiminde Değerler (Values in Mathematics Teaching<br />

[VIMT]) projesi ve Değerler ve Matematik<br />

Projesi (Values and Mathematics Project [VAMP])<br />

vb.). Fakat matematik öğretmenlerinin bir öğretim<br />

ortamında karşılaştıkları bir durumun/sorunun<br />

çözümüne yönelik karar verme durumunu etkileyen<br />

değerlerin belirlenmesine yönelik çalışmaya<br />

rastlanmamaktadır. Ancak, öğrenci ve öğretmen<br />

görüşlerine göre, etkili matematik öğretiminin altında<br />

yatan değerlerin belirlenmesine yönelik sınırlı<br />

sayıda çalışma literatürde not edilmektedir (bkz.<br />

Seah, 2011b). Bu nedenle; kültürel, toplumsal ve<br />

eğitimsel vb. yönlerden farklılıklar gösteren Almanya<br />

ve Türkiye’deki matematik öğretmenlerinin karar<br />

verme süreçlerinin altında yatan değerlerin tespiti<br />

ve bunları etkileyen faktörlerin belirlenmesi önem<br />

arz etmektedir. Zira daha önce de belirtildiği üzere,<br />

farklı kültürlerin farklı değerler ürettiği ve aynı<br />

matematiksel içeriğin bile farklı kültürlerde farklı<br />

öğretim yaklaşımlarıyla öğretildiği (Seah, 2003b),<br />

değerlerin; öğretmenlerin tercihlerini, davranışlarını<br />

(Yero, 2002) ve karar vermelerini (Fasheh, 1982)<br />

etkilediği belirtilmektedir. Bu nedenle, öğretmenlerin<br />

sahip oldukları değerlerin bilinmesiyle, öğretmenlerin<br />

sınıf içi uygulamaları, tercihleri, karar<br />

vermelerinin ve davranışlarının nedenleri daha iyi<br />

anlaşılabilir. Bu nedenle bu çalışma, Türk ve Alman<br />

matematik öğretmenlerinin ve öğrencilerinin<br />

matematiksel değerlerini inceleyen geniş kapsamlı<br />

bir projenin bulgularından (Türkiye ve Almanya’daki<br />

Matematik Öğretimindeki Değerler -Values<br />

in Mathematics Teaching in Turkey and Germany<br />

[VMTG]) sadece bir kısmını rapor etmekte ve özel<br />

olarak aşağıdaki soruya cevap aramaktadır:<br />

Türk ve Alman matematik öğretmenlerinin sınıf<br />

pratiklerine (grupların oluşumu) yönelik karar<br />

verme süreçlerinin altında yatan değerler nelerdir<br />

Araştırmanın Tasarımı<br />

Yöntem<br />

Bu makale, VMTG projesi kapsamında elde edilen<br />

bulgulara dayanmaktadır. VMTG projesinin amacı<br />

ise -özet olarak ifade edilecek olursa- Türk ve Alman<br />

matematik öğretmenlerinin ve öğrencilerinin<br />

sahip oldukları değerleri belirlemektir. VMTG projesi,<br />

nicel ve nitel araştırma yöntemlerinin birlikte<br />

kullanıldığı sıralı karma araştırma yöntem kullanılarak<br />

gerçekleştirilmiştir. Nicel yöntemler, kavramlar<br />

arasındaki ilişkilere yönelik istatitiksel olarak<br />

olarak çıkarımlar yapılmasına ve yorumlanmasına<br />

yardımcı olurken, nitel yöntemler ise esnekliğe<br />

imkân verir ve araştırılan kavramlar üzerinde<br />

detaylı bilgilerin elde edilmesini sağlar (Punch,<br />

1998). VMTG projesinin amaçlarına ve aşamalarının<br />

özelliklerine göre, örneklem seçiminde ise<br />

ulaşılabilir ve amaçlı örnekleme (nicel veriler için),<br />

kuramsal örnekleme ve amaçlı örnekleme olmak<br />

(nitel veriler için) üzere farklı örneklem alma yöntemleri<br />

birlikte kullanılmıştır. Sıralı karma araştırma<br />

yönteminin kullanımının gerekçeleri ise şunlardır:<br />

(i) Sıralı karma araştırma yöntemi, sonuç-<br />

677


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

larının güvenirliğini arttırmak için bir yaklaşımın<br />

sınırlılığını başka bir yaklaşımın kuvvetliliği ile<br />

dengeleyen bir araştırma yöntemidir (Rudestam ve<br />

Newton, 2007) ve (ii) bu çalışmada, karma araştırma<br />

yönteminin kullanılmasının amacı, geliştirme/<br />

gelişme olduğundan, bu yöntemin sıralı tasarımlarını<br />

kullanmak uygundur. Çünkü gelişme/geliştirme,<br />

birinci yöntemin bulgularının, ikinci yöntemin<br />

kullanımına zemin hazırlayacak şekilde yöntemlerin<br />

sıralı bir şekilde kullanımını içermektedir<br />

(Onwuegbuzie ve Collins, 2007). Bu yöntemin ilk<br />

aşaması, nicel verilerin toplanmasını ((Likert tipi<br />

bir ölçek ile) ve analizini, ikinci aşaması ise nicel<br />

verilerin sonuçlarına dayalı olarak nitel verilerin<br />

(yarı- yapılandırılmış mülakatlar, sınıf gözlemleri,<br />

doküman analizi, açık-uçlu sorulardan oluşan<br />

formlar ve alan notları vs.) toplanmasını ve analizini<br />

içermektedir. Bu şekilde, nicel ve nitel verilerin<br />

analizlerinin bir entegresi yapılmış; nicel veriler ve<br />

bulgular, katılımcıların seçimi ile nitel veriler ve<br />

analizler (mülakat, gözlem vs.) için bir içerik sağlamak<br />

ve üretmek için kullanılmıştır. Bu makalede<br />

ise sadece yarı- yapılandırılmış mülakatlardan ve<br />

alan notlarından elde edilen verilerin bir kısmına<br />

dayalı bulgular not edilmiştir. Ayrıca bu çalışma,<br />

nitel araştırma yöntemleri kullanılarak elde edilen<br />

verilerin sadece bir kısmının (öğretmenlerin, bir<br />

grup çalışmasında grupların oluşumuna yönelik<br />

karar verme süreçlerinin altında yatan değerlerin<br />

tespiti) raporlaştırılmasıyla sınırlandırılmıştır.<br />

Diğer taraftan, matematik müfredatı hem açık hem<br />

de gizil değerler içermektedir. Bu nedenle, gizil<br />

değerler, gizli bir şekilde (genelde bilinçsiz) sunulur<br />

ve bireylerin davranışlarında açığa çıkar. Açık<br />

değerler ise açık bir şekilde planlanır, sınıflarda<br />

uygulanır ve öğretim sonucunda kazanılır. Şimdiki<br />

çalışmada; açık değerler, öğretmenlerle yapılan<br />

yarı-yapılandırılmış mülakatlar aracılığıyla belirlenmiştir.<br />

Gizil değerler ise sınıf gözlemleri gibi<br />

araştırılan olgu ve kavram üzerinde çok daha fazla<br />

yorum ve çıkarım yapmaya imkân veren verilerle<br />

tespit edilebilir (Dede, 2011). Bu nedenle şimdiki<br />

çalışmada, açık değerlerin tespiti için kullanılan/<br />

benimsenen değer tanımı, bir kişisel tercih olarak,<br />

birey/bireyler için değerli ve önemli olan ifadeler<br />

(Chin ve Lin, 2001; Seah, 2002; Swadener ve Soedjadi,<br />

1988) ile “karar verme sürecinin altında yatan<br />

ve referans noktası olan ilkeler, kavramlar ve standartlardır.”<br />

(Halstead, 1996, s. 5).<br />

Katılımcılar<br />

Çalışmanın katılımcıları, 13 Alman ve 9 Türk matematik<br />

öğretmenidir. Alman öğretmenlerin hepsi,<br />

Almanya’nın kuzeyinde bulunan bir il merkezindeki<br />

ilköğretim ve liselerde, Türk öğretmenler ise İç<br />

Anadolu Bölgesinde bulunan iki il merkezindeki ilköğretim<br />

ve liselerde görev yapmaktadır. İllerin seçiminde,<br />

ülkelerin durumuna ilişkin genel bir perspektif<br />

sunması ve genel anlamda ülke özelliklerini<br />

yansıtmasına dikkat edilmiştir. Alman matematik<br />

öğretmenlerinin hepsinin 10. sınıfa kadar, 6 tanesinin<br />

ise ayrıca 13. sınıfa kadar matematik öğretme<br />

yetkisi vardır. Türk matematik öğretmenlerinin ise<br />

4’ünün 12. sınıfa, 5’inin de 8. sınıfa kadar matematik<br />

dersi verme yetkisi vardır. Türkiye’de ilköğretim<br />

zorunlu ve 8 yıldır (30 Mart 2012 tarihinde alınan<br />

bir kararla, 2012- 2013 eğitim- öğretim yılından<br />

itibaren zorunlu eğitim-öğretim yılı 12 yıla çıkarılmıştır.<br />

Bu süre ise bilindiği üzere, 4+4+4 şeklinde<br />

ilkokul, ortaokul ve lise eğitimi şeklinde ayrıştırılmıştır).<br />

Almanya’da ise ilköğretim ve ortaöğretim,<br />

eyaletlere göre farklılık göstermekle birlikte, araştırma<br />

yapılan il için 6 yıldır. Ortaöğretim ise ortaöğretim<br />

1 düzeyi için 4 yıl ve ortaöğretim II düzeyi<br />

için 2- 3 yıl olmak üzere 6 -7 yıldır. Alman ve Türk<br />

matematik öğretmenlerinden birer tanesi okullarında<br />

veya okul bölgelerinde liderlik görevi yapmaktadır<br />

ve öğretmenlere yönelik hizmet-içi eğitim<br />

kurslarına eğitici olarak katılmaktadır. Alman ögretmenlerden<br />

2’si matematik eğitimi üzerine master,<br />

1 tanesi de teoloji üzerine doktora derecesine<br />

sahiptir. Türk öğretmenlerden ise 2 tanesi eğitim<br />

bilimleri üzerine yüksek lisans derecesine sahiptir.<br />

Alman öğretmenlerin kıdemleri, 1-35 yıl arası,<br />

Türk öğretmenlerin kıdemleri ise 4-30 yıl arasında<br />

değişmektedir. Alman matematik öğretmenlerinde<br />

bayanların, Türk matematik öğretmenlerinde ise<br />

erkeklerin sayısı (bayan öğretmenlerin genellikle<br />

çalışmaya katılmak istememesinden dolayı -özellikle<br />

araştırmanın sınıf gözlemleri aşamasına-)<br />

karşı cinslerine göre daha fazladır. Ayrıca, Türk<br />

öğretmenlerinin yaklaşık üçte ikisi, 1997 yılından<br />

itibaren yapılandırmacı yaklaşımlara dayalı olarak<br />

programları revise edilen Eğitim Fakültelerinin<br />

Matematik Eğitimi Anabilim Dallarından mezun<br />

olmuştur. Kıdemleri dikkate alındığında, bu çalışmaya<br />

katılan Alman öğretmenlerinin çoğunun ise<br />

eski sınav sisteminden (Staatsexamen system) mezun<br />

olduğu görülmektedir (2000 yılından bu yana,<br />

Alman öğretmen eğitimi sisteminde Bologna sürecine<br />

dayalı olarak köklü değişiklere gidilmiştir).<br />

Şimdiki çalışmada örneklemin seçimi, amaçlı örnekleme<br />

ve kuramsal örnekleme yöntemleri birlikte<br />

kullanılarak yapılmıştır. Amaçlı örnekleme yönteminin<br />

ise maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi<br />

kullanılmıştır. Patton (1990), amaçlı örnekleme<br />

yönteminin amacını, “çalışma altındaki sorulara<br />

678


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

ilişkin en zengin bilgiyi verecek durumları seçmek”<br />

[169] olarak özetlerken, maksimum çeşitlilik örneklemesinin<br />

amacını ise “katılımcıların veya programın<br />

büyük bir çeşitliliği boyunca merkez temaları<br />

veya önemli sonuçları tanımlamak ve elde etmek”<br />

[172] olarak belirtmektedir. Kuramsal örnekleme<br />

ise nitel çalışmalarda verilerin tekrarlı sürecini göstermektedir.<br />

Bu örnekleme, yeni bir örneklemden<br />

elde edilen veriler üzerinden incelenen teoriyi/teorileri<br />

yorumlamayı içermektedir ve kuram oluşturma<br />

yaklaşımı için en uygun yöntemdir (Marschall,<br />

1996). Örneklem alma işlemi ise araştırılan olguya/<br />

olaya ilişkin yeni bir analitiksel bakış sağlanmayacak<br />

düzeye gelinceye, yani teorik doygunluğa ulaşılıncaya<br />

kadar devam etmektedir (Arber, 1993).<br />

Şimdiki çalışmada, öğretmenlerin seçiminde maksimum<br />

çeşitlilik yöntemi için şu ölçütler dikkate<br />

alınmıştır: (i) Kişisel özellikler: Öğretim tecrübesi,<br />

cinsiyet, yaş ve akademik kariyer, (ii) Öğretim durumu:<br />

Öğretim yapılan sınıf düzeyi, okul çeşidi ve<br />

okulun özellikleri. (iii) Kültürel ve toplumsal farklılıklar.<br />

Fakat şimdiki çalışmada veriler, sadece ülke<br />

farklılığı (kültürel, toplumsal farklılık vb.) açısından<br />

incelenerek raporlaştırılmıştır. Diğer taraftan,<br />

her iki ülkedeki öğretmenlerden elde edilen verilerin<br />

teorik doygunluğa ulaştığının tespiti noktasında<br />

ise kuramsal örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Bu<br />

şekilde bu çalışmada, örneklem olarak 22 matematik<br />

öğretmeni alınmıştır.<br />

Veri Toplama Araçları ve Süreci<br />

Yukarıda da belirtildiği üzere; araştırma verileri,<br />

VMTG projesi kapsamında farklı veri kaynakları<br />

kullanılarak toplanmasına rağmen şimdiki çalışmada,<br />

-daha öncede belirtildiği gibi- VMTG projesinin<br />

sadece bir bulgusu (öğretmenlerin grup<br />

çalışmalarında grupların oluşumuna yönelik karar<br />

verme sürecinde etkili olan değerlerin tespiti) üzerine<br />

odaklanılmıştır. Bu kapsamda, burada sadece<br />

yarı-yapılandırılmış mülakatlardan ve alan notlarından<br />

elde ediler veriler değerlendirilmiştir.<br />

Yarı-Yapılandırılmış Mülakatlar:<br />

Mülakat Protokolünün Hazırlanması: VMTG projesi<br />

kapsamında, araştırmacı tarafından öncelikli<br />

olarak matematik öğretmenlerinin değerlerini belirlemek<br />

üzere detaylandırılmış bir mülakat protokolü<br />

hazırlanmıştır. Bu protokol, matematik eğitimi,<br />

fen eğitimi ve eğitim bilimleri alanlarında doktora<br />

derecesine sahip üç uzmana görüşlerini almak<br />

üzere sunulmuştur. Değer kavramının çok boyutlu<br />

bir yapıyı ve disiplini içermesinden dolayı burada<br />

farklı disiplinlerdeki uzmanların görüşüne başvurulmuştur.<br />

Bu kişiler, özellikle nitel araştırmalarda<br />

uzmandır. Üstelik eğitim bilimleri alanındaki uzman,<br />

değerler eğitimi üzerine doktora sahibidir.<br />

Mülakat protokolü, uzmanların dönütlerine göre<br />

yeniden düzenlenmiş ve son şeklini almıştır. Hazırlanan<br />

protokol ise değerlere ilişkin teorik bilgi düzeyinden<br />

sınıf içi pratiklerine kadar çok kapsamlı<br />

soruları ve ifadeleri içermektedir. Ancak şimdiki<br />

çalışmada, matematik öğretmenlerinin sınıf içi<br />

pratiklerinden sadece biri üzerinde durulmuştur.<br />

Yani burada, matematik öğretmenlerinin bir grup<br />

çalışmasında grupların oluşumuna yönelik karar<br />

verme süreçlerinin altında yatan değerlerin belirlenmesi<br />

amaçlanmıştır. Mülakatta kullanılan bazı<br />

temel sorular şunlardır:<br />

* Sizin için grup çalışması mı yoksa bireysel çalışmak<br />

mı daha önemlidir<br />

* Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat bazı<br />

öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile itiraz<br />

ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

* Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat bazı<br />

öğrenciler, buna karşı çıkıyor ve yalnızca kendi<br />

cinsleriyle beraber bir grup oluşturmak istediklerini<br />

söylüyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

Mülakatların Gerçekleştirilmesi: Her iki ülkeden<br />

toplam 22 matematik öğretmeni ile yarı-yapılandırılmış<br />

mülakatlar yapılmıştır. Mülakat yapılan<br />

öğretmenlerin gerçek isimleri, güvenirlik amacıyla<br />

kullanılmamıştır. Türk öğretmenler için T1, T2,…,<br />

Alman öğretmenler için ise G1, G2,… şeklinde<br />

kodlama yapılmıştır. Mülakatların başlangıcında,<br />

mülakat yapılan her öğretmene araştırmanın ve<br />

mülakatın amacı, verilerin nerede ve nasıl kullanılacağı<br />

açıklanmıştır. Mülakatlar süresince,<br />

mülakatçı tarafından “niçin”, “açıkla”, “nasıl”<br />

gibi genel ifadeler kullanılarak, klinik mülakat<br />

(Gingsburg, 1981) yönteminin öngörülerinden<br />

de faydalanılmış ve öğretmenlerin görüşlerinin<br />

detaylı bir şekilde alınmasına çalışılmıştır. Çünkü<br />

klinik mülakatlar, bireylerin herhangi bir olguya/<br />

olaya yönelik bilgilerinin/düşüncelerinin mevcut<br />

durumuna uygun açık stratejiler, etkinlikler ve ortamlar<br />

sağlayacak düzenlemeler için temeller sağlamaktadır<br />

(Hunting, 1997). Mülakatlarda sorular,<br />

öğretmenlere teker teker yöneltilmiş ve konuyla<br />

ilgili görüş ve düşüncelerini açıklamaları istenmiştir.<br />

Öğretmenlerin verdikleri cevaplara göre, gerektiğinde<br />

yeni sorular kullanılmış veya başlangıçtaki<br />

soru değişik açılardan yöneltilerek gerçek bilgi ve<br />

düşüncelerinin ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır.<br />

Mülakat soruları ve örnekleri, öğretmenlere göre<br />

farklılıklaşmış ve bu nedenle de mülakatların sü-<br />

679


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

resi, öğretmenlere göre değişiklik göstermiştir (50<br />

-116 dakika arası). Mülakatlar, öğretmenlerin görev<br />

yaptıkları okullarda rahat ve uygun ortamlarda<br />

gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar sürecinde sıcak<br />

ve neşeli bir ortam oluşturulmuş, öğretmenlerin<br />

cevaplarını rahat ve sakin bir şekilde düşünerek<br />

vermeleri sağlanmıştır. Mülakatlar, katılımcıların<br />

izinleri alınarak ses kaydı olarak kayıt altına alınmıştır.<br />

Sadece bir Alman bayan matematik öğretmeni,<br />

mülakatın ses kaydı olarak alınmasına izin<br />

vermemiştir. Bu nedenle, bu öğretmenle yapılan<br />

mülakat yazılı olarak not edilmiştir. Ayrıca, hem<br />

Türkçe’ye hem de Almanca’ya çok iyi düzeyde<br />

hâkim ve bir Alman üniversitesinde Eğitim Bilimleri<br />

alanında öğrenim gören bir Türk öğrenci de,<br />

Alman öğretmenlerle yapılan mülakatlara, -araştırmacıya<br />

gerektiği zaman Almanca’da yardımcı<br />

olmak üzere- katılmıştır.<br />

Yarı-Yapılandırılmış Mülakatların Tercümesi:<br />

Mülakatlar, Türk öğretmenler ile Türkçe, Alman<br />

öğretmenler ile Almanca olmak üzere her öğretmenin<br />

kendi anadilinde gerçekleştirilmiştir. Bu<br />

şekilde; her öğretmenin, araştırılan konuya ilişkin<br />

görüşlerini herhangi bir dil problemi yaşamadan<br />

rahatlıkla ifade etmesine imkân verilmiştir. Alman<br />

öğretmenlerle yapılan mülakatlar, ilk önce<br />

araştırmacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Aynı<br />

mülakat metinleri, Alman öğretmenlerle yapılan<br />

mülakatlara katılan ve yukarıda bahsedilen öğrenci<br />

tarafından da, araştırmacıdan bağımsız bir<br />

şekilde Türkçe’ye çevrilmiştir. Ayrıca mülakatlar,<br />

Almanya’daki bir ilköğretim okulunda öğretmenlik<br />

yapan hem Türkçe’ye hem de Almanca’ya ileri düzeyde<br />

vakıf bir Türk öğretmen tarafından da, -hem<br />

araştırmacıdan hem de diğer öğrenciden bağımsız-<br />

Türkçeye tercüme edilmiştir. Bu öğretmen, hem<br />

Türkiye`deki hem de Almanya’daki Alman Dili ve<br />

Edebiyatı programlarından mezundur. Daha sonra<br />

yapılan tercümeler karşılaştırılmış ve tercümelere<br />

son şekli verilmiştir.<br />

Alan Notları: Alan notları, veri analizi için önemli<br />

bir basamaktır ve Hoffmann’a (2004) göre, “mülakatın<br />

sözel olmayan kısımlarını not etmektir” [57].<br />

Sowden ve Keeves (1988) de alan notlarını, “değerlendirmeci<br />

veya müşteri olarak, insanlarla yapılan<br />

konuşmalardan veya bir durumun gözlenmesinden<br />

ortaya çıkan derinlemesine izlenimler” [518]<br />

olarak tanımlamıştır. Bu nedenle bu çalışmada, her<br />

öğretmenle yapılan mülakattan sonra alan notları<br />

yazılmış ve her öğretmenin mülakat süresinceki<br />

yaklaşımlarını ve tavırlarını kısaca özetlemek için<br />

kullanılmıştır (bkz. “Bulgular” kısmı).<br />

Veri Analizi<br />

Yarı-yapılandırılmış mülakatlar, sürekli karşılaştırma<br />

yöntemi (SKY) ile analiz edilmiştir. Analiz<br />

işlemi, süreç içinde toplanan veriler teorik doygunluğa<br />

ulaşıncaya kadar devam etmiştir (Arber,<br />

1993). SKY’nin ise “çalışma altındaki konuyla<br />

ilişkili fakat farklı perspektiflere sahip gruplarla<br />

yapılan mülakatların karşılaştırılması” (Boeije,<br />

2002, s. 36) şeklinde nitelendirilen biçimi kullanılmıştır.<br />

Bu çalışmada, yukarıda geçen “farklı<br />

perspektiflere sahip gruplar” ibaresi farklı iki ülke<br />

ve doğal olarak farklı iki kültür ve toplum olarak<br />

değerlendirilmiştir. SKY, açık, birleştirici ve seçici<br />

kodlama adı verilen üç aşamadan oluşmaktadır<br />

(Glaser ve Strauss, 1967; Strauss ve Corbin, 1998).<br />

Açık kodlamada, çalışılan olgu/olay hakkındaki<br />

bilginin başlangıç kategorileri, parça bilgiler aracılığıyla<br />

oluşturulur (Creswell, 2008). Bu şekilde,<br />

kavramların anlamı ve düşüncesi ortaya çıkarılır,<br />

metne bağlı ve araştırmanın konusuna dayalı olarak<br />

birimler tanımlanır. Bu birimler daha sonra<br />

kategorilere ve alt kategorilere ayrıştırılır. Birleştirici<br />

kodlama aşamasında, üzerinde çalışılan<br />

olgu/olay hakkında çok daha kesin ve tamamlayıcı<br />

açıklamalar için kategori ve alt kategoriler oluşturulur.<br />

Seçici kodlama basamağında ise oluşturulan<br />

alt kategorilerin ve kategorilerin hem birbirleriyle<br />

hem de başka verilerle ilişkilendirilmesi yapılır<br />

(Pitney ve Parker, 2002).<br />

Bu çalışmada, açık kodlama süreci sonunda Türk<br />

matematik öğretmenleri için 62, Alman matematik<br />

öğretmenleri için ise 56 adet açık kodlama<br />

yapılmıştır. Birleştirici kodlama sürecinde ise başlıca<br />

alt kategoriler ve kategoriler oluşturulmuştur.<br />

Bu şekilde, Türk matematik öğretmenleri için 7,<br />

Alman matematik öğretmenleri için ise 10 adet<br />

birleştirici kodlama yapılmıştır. Seçici kodlama<br />

aşamasında ise her iki ülkedeki öğretmenlerin<br />

her bir kategoriye yönelik en az %70 düzeyinde<br />

ortak görüş bildirmesine dikkat edilmiştir. Fakat<br />

4. kategori için (cinsiyet farklılılığı), sadece bir<br />

tane Türk matematik öğretmeninin görüşünün<br />

uygun olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle bu kategori,<br />

daha çok Alman matematik öğretmenlerinin<br />

görüşlerinin değerlendirilmesi sonucunda oluşturulmuştur.<br />

Yapılan kodlama örnekleri, Tablo 1 de<br />

verilmiştir:<br />

680


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

Tablo 1.<br />

Kodlama Örnekleri<br />

Kodlama<br />

Basamağı<br />

Açık Kodlama<br />

Birleştirici<br />

Kodlama<br />

Seçici Kodlama<br />

Kodlama<br />

Örneği<br />

Öğretim<br />

hedefi odaklı<br />

değerler<br />

Öğretim<br />

ortamı odaklı<br />

değerler<br />

Verimlilik<br />

Betimleme<br />

Organizasyon, planlama,<br />

amaca ulaşma, amaca<br />

uygunluk, etkileşimli<br />

öğrenme, iyi ürün<br />

Öğrenci odaklı değerler<br />

Öğretim hedefi odaklı<br />

değerler<br />

Öğretim ortamı odaklı<br />

değerler<br />

Ülke farklılığından<br />

kaynaklanan değerler<br />

(kültürel, toplumsal,<br />

eğitimsel vs.)<br />

Çalışmanın Güvenirliği<br />

Denzin’e (1988) göre üçgenleme, “incelenen olguya/olaya<br />

yönelik bir kaç farklı araştırma yönteminin<br />

kombinasyonu ve uygulamasıdır” [511]. Bu<br />

nedenle araştırmanın verileri, yarı-yapılandırılmış<br />

mülakatlar ve alan notları aracılığıyla toplanmıştır.<br />

Bu şekilde, veri üçgenlemesinin yapılması amaçlanmıştır.<br />

Zaten, değerler üzerine yapılan araştırmaların<br />

nicel araştırma yöntemleri kullanılarak<br />

yapılması, değerlerin yapısı gereği, öznel ve tartışılabilir<br />

bir anlamaya neden olmaktadır. Bu nedenle<br />

de, matematik eğitiminde değer çalışmaları genelde<br />

nitel araştırma yöntemleri kullanılarak yapılmaktadır.<br />

Nitel araştırma yöntemlerinin geçerlik<br />

ve güvenirliği ise çoklu kaynaklardan elde edilen<br />

verilerin üçgenlemesi ile sağlanmaktadır (Seah,<br />

2008). Diğer taraftan, şimdiki çalışmada oluşturulan<br />

kategoriler, Lim ve Ernest’in (1997), matematik<br />

derslerinde öğretilen değerler kategorisi, Bishop’un<br />

(1996) matematik eğitimi değerler kategorisi ve<br />

Hofstede’nin (2009) kültürel değerler kategorisi ile<br />

de karşılaştırılmıştır. Bu şekilde, elde edilen kategoriler<br />

üzerinde bir “teorik üçgenleme” (Cohen,<br />

Manion ve Morrison, 2000, s. 113) yapılması amaçlanmıştır.<br />

Çeşitli kaynaklardan elde edilen verileri<br />

kategorize etmek ve ortak ifadeleri belirlemek için,<br />

mülakat transkriptleri ve alan notları bir kaç kez<br />

okunmuştur. Öğretmenler tarafından kullanılan<br />

kelimeler, herhangi bir değişikliğe gidilmeden kağıda<br />

aynen aktarılmış ve bu yazılı metinler öğretmenlerin<br />

onayına sunulmuştur. Bu şekilde, mülakat<br />

verilerinin güvenirliğinin sağlanmasında, “üye<br />

kontrolü”nden (Creswell, 1998) yararlanılması<br />

amaçlanmıştır. Bunun yanında, araştırma verilerinin<br />

güvenirliği için, “akran incelemesi”nden de<br />

yararlanılmıştır. Lincoln ve Guba’ya (1985) göre,<br />

bu süreç araştırmanın güvenirliği için dışsal bir<br />

kontrol mekanizmasıdır. Bunun için, araştırmacı<br />

tarafından oluşturulan kategoriler ve alt kategoriler,<br />

biri matematik eğitiminde diğeri de fen bilgisi<br />

eğitiminde doktora yapmış iki bağımsız araştırmacının<br />

görüşüne sunulmuştur. Uzmanlardan<br />

gelen dönütler doğrultusunda alt kategorilerde<br />

bazı küçük değişikliklere gidilmiştir. Örneğin;<br />

araştırmacı, öğrenciye saygı gösterme/önemseme<br />

değerinin, “esneklik/otorite” kategorisi içinde veya<br />

ayrı bir kategori olarak ele alınması yönünde görüş<br />

bildirirken, matematik eğitimi uzmanı, bu değerin<br />

(öğretmen görüşlerinin ifade ediliş şekline vurgu<br />

yaparak) “esneklik/otorite” kategorisinin bir alt<br />

kategorisi olarak ele alınmasının daha uygun olacağını<br />

söylemiş ve bahsedilen değer, araştırmacı tarafından<br />

bu kategoride değerlendirilmiştir. Bütün<br />

kategorilerin incelenmesi sonucunda, araştırmacı<br />

ile matematik eğitimi uzmanı ve fen bilgisi eğitimi<br />

uzmanı arasındaki uzlaşma korelasyonu katsayıları<br />

ise sırasıyla 0,90 ve 0,86 olarak hesaplanmıştır.<br />

Bulgular<br />

Verilerin analizi sonucunda, toplam dört ana değer<br />

kategorisi ortaya çıkmıştır. Bunlar: Verimlilik,<br />

sosyalleş(tir)me, otorite/esneklik ve cinsiyet farklılığıdır.<br />

Bu değer kategorilerine ilişkin açıklamalar<br />

aşağıda verilmiştir:<br />

Verimlilik<br />

Bu çalışmada bu kategoriye ilişkin, Türk Dil<br />

Kurumu’nun [TDK] (1998), “çalıştırılan, işletilen,<br />

bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği,<br />

mahsul, randıman” [2342] ve WAHRIG Deutsches<br />

Wörterbuch’un [WDW] (2006), “Produkte<br />

hervorbringend” [1169]. [Yazarın tercümesi: Üretilen/geliştirilen<br />

ürün] tanımları esas alınmıştır.<br />

Hem Türk hem de Alman matematik öğretmenlerinin<br />

verimlilik değer kategorisine yönelik görüşlerinin,<br />

öğrenci odaklı ve öğretim hedefi odaklı değerler<br />

olmak üzere iki alt değer kategorisinde toplandığı<br />

tespit edilmiştir. Ancak, bu alt kategorilerin<br />

içerdikleri değerlerin ülkelere göre farklılaştığı belirlenmiştir.<br />

Türk matematik öğretmenleri için öğrenci<br />

odaklı değerlerin, motivasyon, ödüllendirme,<br />

istekli çalışma, iyi kavrama, etkili öğrenme, başarabilme,<br />

düzenlilik ve çalışmaya odaklanma, öğretim<br />

hedefi odaklı değerlerin ise amaca ulaşma, amaca<br />

uygunluk ve sonuca ulaşmada ekonomiklik olduğu<br />

belirlenmiştir. Alman matematik öğretmenleri için<br />

ise öğrenci odaklı değer sadece derin anlayış iken<br />

681


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

öğretim hedefi odaklı değerler ise organizasyon,<br />

planlama, etkileşimli öğrenme ve iyi ürün oluşturmadır.<br />

Burada, Türk matematik öğretmenlerinin<br />

(11 açık kodlama), Alman meslektaşlarına göre (5<br />

açık kodlama), verimlilik değer kategorisine daha<br />

fazla vurgu yaptıkları belirlenmiştir. Verimlilik değer<br />

kategorisine örnek olabilecek mülakat alıntıları<br />

ise aşağıdadır:<br />

T3, bir ilköğretim okulunda çalışmaktadır ve 7 yıllık<br />

öğretim tecrübesine sahiptir. T3, öğrenci odaklı<br />

değerleri öne çıkararak, öğrencilere değer vermenin<br />

önemine işaret etmiş ve öğrencileri çalışmaya yönlendirmenin<br />

birincil amacı olduğunu belirtmiştir.<br />

Buna göre, T3’ün çalışma gruplarının oluşturulmasına<br />

yönelik karar verme sürecinde, verimlilik değer<br />

kategorisi altında öğrenci odaklı değerlerden “çalışmaya<br />

odaklanma” ve “başarabilme” alt değerlerinin<br />

önemli rol oynadığı söylenebilir. Ayrıca bu süreçte,<br />

“bireye değer verme/önemseme” değerinin de, T3<br />

için önemli bir değer olduğu belirlenmiştir. T3 ile<br />

yapılan mülakattan bir kesit aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T3: Ben izin veriyorum, bireysel çalışmaya. Tabiki,<br />

ikna etmeye çalışıyorum grup çalışması için.<br />

Fakat yani ben çocuğun kendisinin önemsenmediğini,<br />

isteklerinin önemsenmediğini düşünmesini<br />

istemiyorum. Bir de ne olursa, ... o an grup<br />

çalışması benim için ikinci, derecede kalıyor.<br />

Önemli olan, burda çocuğu çalışmaya, o çalışmaya<br />

odaklamak benim için önemli olan bu.<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna karşı çıkıyor ve yalnızca kendi<br />

cinsleriyle beraber bir grup oluşturmak istediklerini<br />

söylüyorlar. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T3: Yine zorlanmıyorum ilk etapta. İlk önce anlıyorum<br />

yani. Öncelikle, başarabilme duygusu<br />

hissetmesi önemlidir.<br />

T1, bir lisede çalışmaktadır ve 16 yılllık öğretim<br />

tecrübesine sahiptir. T1’in bir sınıf pratiği olarak,<br />

bir çalışma grubu oluşturulmasına yönelik karar<br />

verme sürecinde, verimlilik değer kategorisi altında<br />

öğrenci odaklı değerlerden “düzenlilik” ve<br />

öğretim hedefi odaklı değerlerden ise “ekonomiklik<br />

(sonuca ulaşmada)” değerlerinin etkili olduğu<br />

tespit edilmiştir. Ayrıca, bu karar verme sürecinde<br />

“paylaşım (fikirlerin)” değerinin de, T1 için önemli<br />

bir faktör olduğu belirlenmiştir. T1 ile yapılan mülakatın<br />

bir kısmı aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T1: Eğer (biraz düşündü) o çalışmanın grupla<br />

yapıldığı zaman daha verimli daha düzenli, (…<br />

eee) daha böyle (…eee) işte daha sonuca uygun<br />

ekonomik şekilde olacak şekilde ise durumu öğrenciye<br />

izah etmeye çalışırım. Zaten atasözümüz<br />

de var: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”. Yani,<br />

(…eee) bir taşın kaldırılması için birçok elden<br />

yararlanılabilir. Yani, öğrenciye burda örnekler<br />

vererek, burda fikirleri paylaşarak sonuçta daha<br />

rahat (…eee) daha iyi şeyler yapabileceklerini<br />

izah etmeye çalışırım.<br />

G6, bir lisede (Gymnasium) matematik öğretmeni<br />

olarak görev yapmaktadır ve 13 yılllık öğretim tecrübesine<br />

sahiptir. İkinci branşı, Fiziktir. 10. sınıfa<br />

kadar, matematik ve fizik derslerine girme yetkisi<br />

vardır. G6, mülakat sürecisinde oldukça samimi<br />

ve içten bir yaklaşım göstermiş ve görüşlerini<br />

açık bir şekilde dile getirmiştir. G6’nın bir grup<br />

çalışmasında grupların oluşumuna yönelik karar<br />

verme sürecinde, öğretim hedefi odaklı değerlerden<br />

“ürün oluşturma” alt değerinin etkin olduğu<br />

belirlenmiştir. Ayrıca bu süreçte G6 için, “beraber<br />

çalışma” değerinin de önemli bir faktör olduğu tespit<br />

edilmiştir. G6 ile yapılan mülakattan bir kesit<br />

ise aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

G6: …Grup çalışmasının mantığı, beraber çalışmaktır<br />

zaten. Öğrenciler bunu bazı zamanlarda<br />

gerçekten istemeseler de. Örneğin, bir olayla karşılaştım,<br />

böyle bir durum oldu. Başlangıçta buna<br />

[grupla çalışmayı kastediyor] karşı oldular, fikirleri<br />

çatışıyordu, bir araya gelemediler. Sonuçta<br />

grupla çalışılmadı, gruptan bir ürün ortaya çıkmadı.<br />

O zaman öğrencilere, “Siz kendi işinizi, sen<br />

de kendi işini (itiraz eden öğrenciyi kastediyor)<br />

yalnız yap” dedim.<br />

Sosyalleş(tir)me<br />

Bu çalışmada, sosyalleş(tir)me kavramı için<br />

WDW’nin (2006) “allmähliches Hineinwachsen<br />

des Menschen in die Gesellschaft.” [1377]. [Yazarın<br />

tercümesi: Bireylerin topluma adım adım entegresi]<br />

ve TDK’nın (1998) “Toplum kurallarına göre<br />

davranacak biçimde eğitmek” [2015] tanımları esas<br />

alınmıştır. Bu nedenle, sosyalleş(tir)me değer kategorisi<br />

burada toplumsal değerler olarak alınabilir.<br />

Her iki grup öğretmen için de, grup çalışmaları<br />

esnasında grupların oluşturulmasına yönelik karar<br />

verme sürecinde, toplumsal değerlerin hemen hemen<br />

aynı düzeyde etkin bir rol oynadığı belirlenmiştir<br />

(Türk matematik öğretmenleri için 10 açık<br />

kodlama, Alman matematik öğretmenleri 9 açık<br />

kodlama). Ancak, toplumsal değerlerin ülkeler bazında<br />

farklılaştığı tespit edilmiştir. Türk matematik<br />

682


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

öğretmenleri için toplumsal değerlerin, birlikte<br />

çalışma, fikir alışverişi, tartışma (fikir), yardımlaşma,<br />

paylaşma, ortaklık, topluma kazandırma<br />

(entegrasyon), sosyalleşme, adaptasyon ve birbirini<br />

sevme değerlerini içerdiği tespit edilmiştir. Alman<br />

matematik öğretmenleri için ise birlikte çalışma,<br />

sorumluluk, yardımlaşma, paylaşma, işbirliği, birbirine<br />

saygı, farklı fikirlere açıklık, diyalog ve uzlaşı<br />

değerlerini içerdiği belirlenmiştir. Burada her<br />

iki grup için de, yardımlaşma, paylaşma ve birlikte<br />

çalışma değerlerinin ortak olduğu görülmektedir.<br />

Sosyalleş(tir)me değer kategorisine örnek olabilecek<br />

üç mülakat örneği aşağıda verilmiştir:<br />

T4, bir ilköğretimde matematik öğretmeni olarak<br />

görev yapmaktadır. 27 yılllık öğretim tecrübesine<br />

ve 20 yıllık idarecilik deneyimine sahiptir. T4, mülakat<br />

sürecisinde uzun yıllara dayalı öğretim tecrübesi<br />

ve idarecilik deneyiminden hareketle, kendinden<br />

emin, olgun, sakin ve otoriter bir tavır sergilemiş<br />

ve görüşlerini açık ve kararlılıkla dile getirmiştir.<br />

T4’ün bir grup oluşumuna yönelik karar verme<br />

sürecinde, “paylaşma”, “yardımlaşma”, “birlikte<br />

çalışma” ve “topluma kazandırma (entegrasyon)”<br />

alt değerlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir. T4<br />

ile yapılan mülakattan bir alıntı ise aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T4: Bunların örnekleri var. Ben, onları [öğrencileri<br />

kastediyor] özellikle grup çalışmasına yönlendiriyorum.<br />

Çünkü bir şeyi paylaşmayı öğrensin.<br />

Sadece bireysel olduğu zaman bencilleşir. Aslında<br />

biz burda bir değer veriyoruz. Bir şeyi paylaşmayı,<br />

yardımlaşmayı, birlikte çalışmayı. Bu duyguları<br />

geliştirmek önemli burada.<br />

M: Bu şekilde, bireysel çalışmaya izin vermemekle<br />

bir öğrencinin demokratik hakkını engellemiş<br />

olur musunuz<br />

T4: Orda demokratik hakkını engellemiyorum.<br />

[sert ve kendinden emin bir ses tonu ile]. Ben<br />

aslında topluma kazandırmaya çalışıyorum. O<br />

zaman demokratik hakkını engelleme ise o zaman<br />

çocuk demokratik hakkını bana başka bir<br />

şekilde de sunabilir: “Ben bu derse girmiyorum,<br />

canım istemiyor” veya derse hiç girmez. Bunlar<br />

demokratik hak değil mi yani<br />

G5, 10 yılllık matematik öğretmenidir ve bir lisede<br />

(Gymnasium) görev yapmaktadır. İkinci branşı,<br />

Almancadır. İlköğretimden üniversiteye kadar<br />

farklı düzeylerde matematik dersleri vermiştir. Bütün<br />

düzeylerdeki matematik öğretim programlarının<br />

vizyonuna ve ilkelerine aşina olduğu mülakat<br />

süresince gözlenmiştir. G5’in bir grup çalışmasında<br />

grupların oluşturulmasına yönelik karar verme<br />

sürecinde, “uzlaşı”, “yardımlaşma” ve “işbirliği” değerlerinin<br />

etkili olduğu belirlenmiştir. G5 ile yapılan<br />

mülakattan bir alıntı aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

G5: Grup çalışmaları çok yapıyorum. Bizim okulda<br />

7. sınıfta tüm öğrencilere üç günlük bir kurs<br />

veriyoruz. Burada, grup çalışmalarının nasıl etkili<br />

bir şekilde yapılabileceğini öğretiyoruz. Grup<br />

içerisinde iyi anlaşma yollarını arıyoruz. …Yani<br />

okulda hangi sınıfa girerseniz girin tümünde bu<br />

grup çalışma sistematiği yerleşmiştir. Ve her öğretmen<br />

tarafından da rahatlıkla uygulanabilecek<br />

bir öğretim biçimidir. Bazı öğrencilerin, ilişkisi<br />

olmayan irtibatı olmayan öğrencilerle bir araya<br />

gelmesi de çok önemli. Böylece bir yardımlaşma<br />

ve işbirliği hissi öğrencilerde uyanır.<br />

G12, bir lisede (Gymnasium) matematik öğretmeni<br />

olarak çalışmaktadır ve 22 yılllık öğretim tecrübesine<br />

sahiptir. İkinci branşı, İnformatiktir ve uzun<br />

yıllar Almanya dışında matematik öğretmeni olarak<br />

çalışmıştır. G12, bu tecrübesine dayalı olarak mülakat<br />

sürecisinde oldukça kendinden emin, sakin bir<br />

tavır sergilemiş ve cevaplarını düşünerek vermiştir.<br />

G12 ile yapılan mülakat alıntısı aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

G12: Grup çalışmaları gereklidir. Çünkü böylelikle<br />

matematik dışında da bir şeyler öğrenebilirler.<br />

Birbirlerine karşı saygı olsun, birbirlerini dinlemeleri,<br />

değişik fikirlere açık olmaları. Bunlar<br />

grup çalışmalarıyla kolayca aktarılabilir şeyler.<br />

Bunlar, ilerdeki iş hayatlarında da gerekli özellikler<br />

olacaktır.<br />

Otorite–Esneklik<br />

Bu çalışmada, otorite kavramı için TDK’nın (1998)<br />

“otorite sağlamak (veya temin etmek), yetki kurmak<br />

veya sahibi olmak” [1705] ve WDW’nın<br />

(2006) “maßgebender Einfluss” [216] [Yazarın<br />

tercümesi: Otorite kurma, kontrol etme] tanımları<br />

esas alınmıştır. Benzer şekilde, esneklik kavramı<br />

için ise TDK’nın “değişik yorumlara elverişli”<br />

(s. 730) ve WDW’nın “veränderlich (Vorschrift)”<br />

[530] [Yazarın tercümesi: Değişkenlik (kural, kaide)]<br />

tanımları esas alınmıştır. Esneklik değerine<br />

ilişkin öğretmen görüşlerinin ülkelere göre farklılaştığı<br />

belirlenmiştir. Türk matematik öğretmenlerinin<br />

esneklik değer kategorisine yönelik görüşlerinin<br />

öğrenciye saygı ve koşulları dikkate alma şeklinde<br />

iki alt kategoride toplandığı tespit edilirken,<br />

Alman matematik öğretmenlerinin bu konudaki<br />

görüşlerinin ise sadece koşulları dikkate alma şeklinde<br />

olduğu belirlenmiştir. Fakat, koşulları dikkate<br />

683


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

alma kategorisinin de ülkelere göre bazı noktalarda<br />

farklılaştığı tespit edilmiştir. Buna göre, Türk matematik<br />

öğretmenleri için karar verme sürecinde,<br />

öğrencinin/öğrencilerin durumu (kişiliği), öğrenci<br />

sayısı ve öğretilen konunun içeriği etkin rol oynarken,<br />

Alman meslektaşları için ise sınıf düzeyi,<br />

grubun diğer üyelerinin reaksiyonu, diğer gruplar<br />

üzerindeki etkisi, verilen ödev/görev, öğrencinin/<br />

öğrencilerin durumu (yaş, kapasite, kişilik, öğrencilerin<br />

birbirleriyle ilişkileri ve performans), konunun<br />

içeriği, zaman ve geçmiş deneyimler etkili<br />

faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan,<br />

grupların oluşturulmasında özellikle de cinsiyet<br />

dağılımının dikkate alınması noktasında (bkz. 4.<br />

kategori), öğrenciye saygı gösterme/önemseme değerinin<br />

sadece Türk matematik öğretmenleri tarafından<br />

dile getirildiği, Alman öğretmenlerinin ise<br />

bu noktada daha otoriter görüşler belirtikleri görülmüştür.<br />

Türk matematik öğretmenleri de saygı<br />

değeri kapsamında, değer verme/önemseme ve demokratik<br />

talep değerlerini ön plana çıkarmıştır. Bu<br />

çalışmada, saygı kavramı için TDK ve WDW’nin<br />

sırasıyla, “Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı,<br />

kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli,<br />

özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi<br />

duygusu, hürmet, ihtiram.” [1922] ve “Respekt: 1.<br />

Achtung, …” [1227]. [Yazarın tercümesi: 1. Dikkat,<br />

saygı, itibar] şeklindeki tanımları esas alınmıştır.<br />

Esneklik değerine örnek olabilecek iki mülakat örneği<br />

ise aşağıda verilmiştir:<br />

G7, 20 yılllık matematik öğretim tecrübesine sahiptir<br />

ve bir ilköğretimde görev yapmaktadır. İkinci<br />

branşı, Almancadır. 10. sınıfa kadar matematik<br />

öğretme yetkisi olmasına rağmen bugüne kadar 6.<br />

sınıfa kadar matematik derslerine girmiştir. Yapılan<br />

ders gözlemleri sonucunda, mesleğini çok sevdiği<br />

ve öğrencilerine sürekli pozitif enerji verdiği gözlemlenmiştir.<br />

G7 için, bir grup çalışmasında grupların<br />

oluşturulmasına yönelik karar verme sürecinde,<br />

öğrencilerin birbirleriyle ilişkileri ve verilen ödevin<br />

niteliğinin önemli bir faktör olduğu belirlenmiştir.<br />

G7 ile yapılan mülakattan bir alıntı aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

G7: Ödeve bağlı. Eğer bireysel öğrenme onun için<br />

daha önemliyse bireysel öğrenmeyi yaptırırım.<br />

Daha çok bireysel çalışmalar için itiraz etmiyorlar.<br />

Bunlar (öğrencileri kastediyor), gruplara<br />

girmeye itiraz ediyorlar. Ordaki öğrencileri sevmiyorlar.<br />

O zaman izin veriyorum. İstedikleri<br />

gruba girmeleri için.<br />

T8 de bir ilköğretimde matematik öğretmeni olarak<br />

çalışmaktadır ve 7 yılllık öğretim tecrübesine<br />

sahiptir. Eğitim blimleri alanında yüksek lisans<br />

yapmıştır ve araştırmacı bir kişiliğe sahiptir. Zaten<br />

bu özelliğini de mülakat süresince görüşleriyle<br />

ve tavırlarıyla göstermiştir. Bir grup çalışmasında<br />

grupların oluşturulmasına yönelik karar verme<br />

sürecinde T8 için, “demokratik talep” değerinin etkili<br />

olduğu tespit edilmiştir. T8 ile yapılan mülakat<br />

alıntısı aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T8: Burda bazı şeyler var. Mesela, özellikle kız öğrenciler<br />

buna karşı çıkıyor. Mümkünse kızlar da<br />

olsun. Benim için ahlak önemli, böyle şeylere izin<br />

vermeyebilirim.Ya da farklı ideojilerde, yaşam<br />

tarzlarında farklı insanlar oluyor. Bunlarla izin<br />

veririm, bunlarla vermem gibi. Bunları ben dikkate<br />

alıyorum, ona göre … [biraz düşündü] aslında<br />

böyle şeyler oluyor. O gruba dahil etmiyorum<br />

ya da bireysel çalışmasına izin verebiliyorum.<br />

M: Bunun altında yatan neden nedir<br />

T8: Herkesin belli inaçları var, belki kendi yaşam<br />

şartları var ve rahat etmek isteyebilirler.<br />

Otorite değerine ilişkin görüşlerin ise -her iki<br />

öğretmen grubu için de- mutlakçılık ve yarı mutlakçılık<br />

şeklinde iki farklı grupta toplandığı görülmüştür.<br />

Mutlakçılık ile otoritenin koşulsuz olarak<br />

hep öğretmende olduğu ve öğretmenin bütün durumu<br />

kontrol etmesi, yarı mutlakçılıkla ise otoritenin<br />

yine öğretmende olduğu ancak bu durumun<br />

sürdürülebilmesi için öğrencinin de bir şekilde<br />

onayının alındığı durumlar kastedilmektedir. Bu<br />

onay alma işlemlerinin ise Türk öğretmenler için<br />

öğrenciyi ikna etme, nedenini açıklama ve olumsuz<br />

şartlarda öğretmenin müdahale etmesi şeklinde,<br />

Alman öğretmenler için ise kuralları öğrencilerin<br />

belirlemesine ve uygulamasına izin verme, olayın<br />

nedenini arama ve olumsuz duruma müdahale<br />

etme şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Mülakat<br />

verileri ve alan notları bütüncül bir bakış açısı ile<br />

değerlendirildiğinde, bu yaklaşımın altında aslında<br />

yukarıda bahsedilen “verimlilik” değerinin yattığı<br />

söylenebilir. Otorite değerine örnek olabilecek iki<br />

mülakat örneği ise aşağıdadır:<br />

T5, 9 yılllık matematik öğretmenidir. T9, hem<br />

ilköğretim hem de lise düzeyinde matematik öğretmeni<br />

olarak çalışmıştır. Bu nedenle, her iki<br />

düzeydeki matematik programın da ilkelerini ve<br />

kazanımlarını bilmektedir. Yapılan ders gözlemleri<br />

sonucunda, son derece enerjik olduğu ve matematiğin<br />

öğretiminde teknolojinin kullanımına (akıllı<br />

tahta ve bilgisayar) büyük önem verdiği ve bunu<br />

da öğrencilerine aktardığı görülmüştür. T5’in bir<br />

grup çalışmasında grupların oluşturulmasına yönelik<br />

karar verme sürecinde ise mutlakçılık değe-<br />

684


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

rinin etkin bir rol oynadığı tespit edilmiştir. Fakat<br />

bu değerin altında da “verimlilik” değerinin yattığı<br />

söylenebilir. T5 ile yapılan mülakat alıntısı aşağıda<br />

verilmiştir:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T5: Bu durumda çözüm bulmaya çalışırız herhalde.<br />

Şöyle [üç saniye bekledi]; eğer ders grupla<br />

çalışmayı gerektiriyorsa ya da ders grupla çalışmakla<br />

daha etkili olacaksa öğrenme açısından,<br />

çocukların öğrenmeleri açısından daha etkili<br />

olacaksa o zaman olacak… o zaman öğrenci bize<br />

uymak zorunda. 3 kişi, 5 kişi ise.<br />

M: 3 kişi, 5 kişi<br />

T5: Geneli ise.<br />

M: Genel ile azlık çokluk fark eder mi<br />

T5: Tabiki. Az ise sınıfa uymak zorunda. Genel<br />

olsa bile eğer sınıf, o etkinlikte grup çalışmasını<br />

gerektiriyorsa etkinlik, buna sınıfın geneli de itiraz<br />

ediyorsa [bireysel çalışma istediklerini kastediyor],<br />

bence, o zaman yine de buna uymak<br />

zorundalar, grup çalışması yapmak zorundalar.<br />

M: Peki azı itiraz ediyorsa<br />

T5: Yine aynı şekilde yapmak zorundalar. Özellikle<br />

azı ise hiç şanşları yok, yapmak zorundalar,<br />

uymak zorundalar.<br />

M: Hangi neden etkili burda<br />

T5: Kararlıyım herhalde, kararımız.Ya da onu<br />

doğru düşündüğüm için.<br />

M: Kişisel düşünceniz mi<br />

T5: Hayır. Kendi kişisel düşüncem yok. Grup<br />

çalışması dediğim gibi, o etkinliği daha iyi kavramalarına<br />

ya da o etkinliği daha iyi kavramalarını<br />

gerektiren, gerektirecek ise ya da o etkinlik<br />

grup çalışması gerektiriyorsa mecburen onu grup<br />

çalışması yaptırırım, çocuk istese de istemese de.<br />

G12 için de, -T5 gibi- bir grup çalışmasında grupların<br />

oluşturulmasına yönelik karar verme sürecinde<br />

mutlakçılık değerinin etkin bir faktör olduğu<br />

belirlenmiştir. G12, grupların oluşturulmasında<br />

cinsiyet dağılımına dikkat edilip/edilmediğine yönelik<br />

soruya, “Bu durumlara karşı izin vermem,<br />

rıza göstermem. Öğrencilerin başkalarıyla çalışmayı<br />

öğrenmeleri gerekiyor ve bu cinsiyetten bağımsız<br />

olmalıdır.” şeklinde bir cevap vererek bu noktada<br />

tavizsiz bir davranış sergileyeceğini belirtmiştir.<br />

G10, bir lisede (Gymnasium) matematik öğretmeni<br />

olarak çalışmaktadır ve 12 yılllık öğretim tecrübesine<br />

sahiptir. İkinci branşı, Beden Eğitimidir.<br />

G10, mülakat sürecisinde sakin ve kararlı bir tavır<br />

sergilemiştir. G10’un bir grup çalışmasında grupların<br />

oluşturulmasına yönelik bir itiraza yönelik karar<br />

verme sürecinde öncelikli olarak bu durumun<br />

nedenini araştırdığı ve duruma göre karar verdiği<br />

belirlenmiştir. G10 ile yapılan mülakat alıntısı aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna bireysel öğrenme talebi ile<br />

itiraz ediyor. Bu durumda cevabınız nedir<br />

G10: Farklı, duruma bağlıdır bu. O zaman o<br />

öğrenciye bakarım. Öğrenciye sorarım: “Niçin istemiyorsun<br />

bunu” diye. Çözülecek bir durumsa,<br />

problemse anlaşırım. Ama hiç olmasa da öğrenciyle<br />

kapının önüne çıkıp konuşurum. Ama hiç<br />

çözülemeyecek bir konu ise … [biraz düşündü] o<br />

zaman yine duruma bağlı.<br />

Cinsiyet Farklılığı<br />

Cinsiyet farklılığı kategorisi, yukarıda verilen<br />

sosyalleş(tir)me/toplumsal değer kategorisi içerisinde<br />

de yer alabilirdi. Ancak, özellikle Alman<br />

matematik öğretmenlerinin, Türk meslektaşlarına<br />

göre bu konuya yönelik özel ve farklı yaklaşımları<br />

nedeniyle bu konu ayrı bir kategori olarak ele alınmıştır.<br />

Bu çalışmada, cinsiyet (ayrımı) kavramı için<br />

TDK’nın (1998), “Bireye, üreme işinde ayrı bir rol<br />

veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren özel bir yaratılış.”<br />

[411)] ve WDW’nin (2006), “Überbewertung<br />

der geschlechtlichen Unterschiede.” [1353]. [Yazarın<br />

tercümesi: Cinsiyete dayalı farklılıkların değerlendirilmesi]<br />

tanımları esas alınmıştır.<br />

Cinsiyet farklılığı kategorisine ilişkin öğretmen görüşlerinin<br />

ülkelere göre oldukça farklılaştığı tespit<br />

edilmiştir. Türk matematik öğretmenlerinin (T3<br />

hariç), grupların oluşumunda cinsiyete göre bir ayrışıma<br />

gidip/gitmediklerine veya buna dikkat edip/<br />

etmediklerine yönelik soruda bile önceliklerinin yukarıda<br />

verilen verimlilik değeri üzerinde yoğunlaştığı,<br />

cinsiyet farklılığına yönelik herhangi bir görüş<br />

belirtmedikleri tespit edilmiştir. T3 ise cinsiyete göre<br />

olaylara bakışın farklılaşabileceğine vurgu yapmış ve<br />

bunu öğrencilerine aktarmaya çalıştığını belirtmiştir.<br />

Bununla birlikte, kız öğrencilerin yazısının güzelliğine<br />

vurgu yaptığı, güzellik ve estetik değerlerini<br />

kız öğrencilere daha yakın gördüğü de belirlenmiştir.<br />

Doğal olarak, karar verme sürecinde güzellik ve<br />

estetik değerlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir. T3<br />

ile yapılan mülakat alıntısı ise aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Fakat<br />

bazı öğrenciler, buna karşı çıkıyor ve yalnızca kendi<br />

cinsleriyle beraber bir grup oluşturmak istediklerini<br />

söylüyorlar. Bu durumda cevabınız nedir<br />

T3: Karışık olması. Yani bir kız ile bir erkek öğrencinin<br />

farklı olması, olaylara farklı bakabileceklerini<br />

sezdirmeye çalışıyorum. Bak işte bu kız<br />

685


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

arkadaşının gördüğü şeyi sen bir erkek olduğun<br />

için belki sen göremeyebilirsin. İşte sen çok güzel<br />

interneti kullanıyorsun, bak işte kız arkadaşının<br />

yazısı çok güzel. Senin araştırman ile onun yazısı<br />

bir araya gelse daha mükemmel bir çalışma<br />

ortaya çıkar. Yani, bunu iknaya çalışıyorum ama<br />

açıkçası hiç zorlamıyorum.<br />

Diğer taraftan, Alman matematik öğretmenlerinin<br />

(%90) bu noktadaki görüşlerinin Türk meslektaşlarından<br />

oldukça farklılaştığı ve görüşlerinin doğrudan<br />

cinsiyet farklılığı üzerine yoğunlaştığı belirlenmiştir.<br />

Alman öğretmenler için bu kategoriye ilişkin<br />

ortaya çıkan alt değerler ise şunlardır: Estetik,<br />

güzellik, düzenlilik ve cinsiyete dayalı işbirliğidir.<br />

Örneğin; G6 bu konuda, “Grup çalışmalarında cinsiyet<br />

dağılımına dikkat ediyorum, karışık olmasını<br />

istiyorum. Kızlar daha güzel resim çiziyor, yazıyor<br />

grup çalışmalarında.” diyerek -T3 gibi- estetik, güzellik<br />

ve düzenlilik değerlerini kızlara ait değerler<br />

olarak görmüştür. Bu duruma farklı bir açıdan ışık<br />

tutacak başka bir örnek ise aşağıda verilmiştir:<br />

G8, bir ilköğretim okulunda stajer öğretmen olarak<br />

çalışmaktadır. İkinci branşı, Almancadır. G8, matematik<br />

eğitimi alanında master derecesine sahiptir<br />

ve uluslararası bir matematik eğitimi kongresinde<br />

bildiri sunmuştur. Matematik eğitimiyle akademik<br />

anlamda ilgisi devam etmektedir ve mülakat süresince<br />

görüşleri ve tavırlarıyla da bunu göstermiştir.<br />

G8 ile yapılan mülakattan bir kesit aşağıdadır:<br />

M: Grup çalışmalarında, sadece kız, sadece erkek<br />

veya karışık mı olsun istersiniz<br />

G8: Karışık olmasını isterim.<br />

M: Niçin<br />

G8: Eee … [biraz düşündü] karışık yaparım.<br />

Çünkü, bu eğitimsel bir amaçtır. Öğrencilerin,<br />

hem erkek hem de kızlarla çalışmalarını normal<br />

görmeleri ve karşı cinsine karşı mesafeyi azaltmaları<br />

için.<br />

M: Grup çalışması yapmak istiyorsunuz. Bir öğrenci,<br />

“Ben, sadece kız öğrencilerle çalışmak istiyorum.”<br />

derse cevabınız nedir<br />

G8: Öyle bir şey yok. Herkes hem kız hem de<br />

erkeklerle çalışmak zorundadır. Çünkü, bu bir<br />

toplumsal değerlerin bir parçasıdır, kadınların ve<br />

erkeklerin birlikte çalışmasıdır. Ve sadece ben kız<br />

veya erkekle çalışmak istemiyorumdan ibaret değildir<br />

bu. Buna bir de şunu katmak gerekir; «Ben<br />

şununla çalışmak istemiyorum, çünkü ben onu<br />

sevmiyorum.” gibi. Yani, başkalarıyla çalışmayı<br />

öğrenmeleri gerekiyor. Sadece seçtikleri ile değil.<br />

Tartışma<br />

Bu kısımda, Türk ve Alman matematik öğretmenlerinin<br />

karar verme süreçlerini etkileyen değerlerin<br />

(bir grup çalışmasında grupların oluşturulması),<br />

benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konacaktır.<br />

Bunun için, Lim ve Ernest’in (1997) ve Bishop’un<br />

(1996) matematik derslerinde öğretilen değerler<br />

kategorileri ile Hofstede’nin (1980, 2009) kültürel<br />

değerler kategorisi temel alınmış ve matematik öğretmenlerinin<br />

eğitimi ve ileri çalışmalar için önerilerde<br />

bulunulmuştur.<br />

Matematik Derslerinde Öğretilen Değerlerdeki<br />

Benzerlikler ve Farklılıklar<br />

Bu çalışmanın sonunda, Türk matematik öğretmenlerinin<br />

karar verme süreçlerinin altında yatan<br />

değerlerin üç, Alman meslektaşlarının ise dört ana<br />

başlık altında toplandığı belirlenmiştir. İlk üç değer,<br />

ülkelere göre alt değerlerinde farklılıklar gösterse<br />

de ortak olarak ele alınabilirken, dördüncü<br />

değer boyutunun (cinsiyet farklılığı) bu süreçte<br />

sadece Alman matematik öğretmenleri için daha<br />

önemli olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bu değerlerden<br />

ikisi (verimlilik ve esneklik/otorite) genel<br />

olarak matematik eğitimi değerleri, diğer ikisi ise<br />

(sosyalleş(tir)me ve cinsiyet farklılığı) toplumsal<br />

ve kültürel değerler kategorisi içerisinde değerlendirilebilir.<br />

Her iki öğretmen grubunun da<br />

karar verme süreçlerinde (grup oluşumu için),<br />

verimlilik, sosyaleş(tir)me ve esneklik/otorite değerlerinin<br />

etkili olduğu belirlenmiştir. Ancak her<br />

bir değer kategorisi incelendiğinde, bu kategorilerin<br />

alt değerlerinde bazı farklılıklar olduğu tespit<br />

edilmiştir. Bu çalışmada benimsenen tanım (bkz.<br />

“Bulgular” kısmı) gereğince, verimlilik değeri, hem<br />

süreç hem de sonuç eksenli olarak ele alınmış, öğrenci<br />

ve öğrenme ortamı odaklı olmak üzere iki<br />

alt değeri içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca burada,<br />

Türk matematik öğretmenlerinin Alman meslektaşlarına<br />

göre, öğrenciyi merkeze alan değerler<br />

(örneğin, istekli çalışma, başarabilme, çalışmaya<br />

odaklanma) üzerine daha fazla vurgu yaptığı tespit<br />

edilmiştir. Zaten, Türk matematik öğretmeni<br />

adaylarıyla yapılan çalışmaların sonuçları da, bu<br />

düşünceyi destekler niteliktedir (bkz. Durmuş ve<br />

Bıçak, 2006; Dede, 2011). Bununla birlikte, Türk<br />

matematik öğretmenleri tarafından verimlilik değerine<br />

yönelik 11 alt değerin (Almanlar için 5 alt<br />

değer) ifade edilmesi ve yukarıdaki mülakat alıntıları<br />

da, Türk matematik öğretmenlerinin sınıf<br />

içi pratiklerine (grupların oluşumu gibi) yönelik<br />

karar vermelerinde, süreç ve sonuç değerlerinin<br />

birlikteliğini, Alman meslektaşlarına göre daha<br />

fazla önemsediklerini de ortaya koymaktadır. Bu<br />

durumun, Türkiye’de öğretmen yetiştiren Eğitim<br />

Fakültelerinin 1997, ilköğretim ve ortaöğretim matematik<br />

öğretim programlarının ise 2004 yılından<br />

686


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

itibaren yapılandırmacı yaklaşımlara dayalı olarak<br />

yenilenmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.<br />

Zira MEB (2009a), bir öğrenme ortamında süreç<br />

ve sonuç değerlerinin birlikte ele alınmasını istemiş<br />

ve bu noktaya verdiği önemi aşağıdaki şekilde<br />

ifade etmiştir:<br />

Öğrenme-öğretme sürecinde, süreç ve ürün değerlendirilmelidir.<br />

Programın ekinde verilen ölçme<br />

araçları, doğrudan kullanılabileceği gibi yeniden<br />

düzenlenerek veya yeni geliştirilenlerden amaca<br />

uygun olanlar seçilerek süreç ve ürünü değerlendirmede<br />

kullanılmalıdır. [10]<br />

Benzer şekilde, Alman matematik öğretmenlerince<br />

ifade edilen ve öğrenme ortamı odaklı değerler<br />

kapsamında toplanan, organizasyon, planlama,<br />

etkileşimli öğrenme ve iyi ürün oluşturma (sonuç)<br />

değerlerinin, Alman matematik öğretim programlarında<br />

(örneğin, RGM, 2004), grup çalışmaları<br />

aracılığıyla öğrencilere kazandırılması gereken<br />

değerler içinde yer aldığı belirlenmiştir. Buna göre;<br />

ülkelerin matematik öğretim programlarının, öğretmenlerin<br />

karar verme süreçlerinde etkili rol<br />

oynadıkları söylenebilir. Bu durum ise Bishop’un<br />

(1988) matematik eğitiminin sosyo-kültürel boyutunun,<br />

matematiksel düşünmenin değerlerini etkileyen<br />

düzeylerinden “kurumsal düzey” kategorisi<br />

içerisinde değerlendirilebilir. Zira kurumsal değerler,<br />

öğretim programlarını ve ders kitaplarını etkilemektedir<br />

(Clarkson, Bishop ve Seah, 2010). Diğer<br />

taraftan, Türk öğretmenler için etkili çalışma,<br />

istekli çalışma, düzenlilik ve çalışmaya odaklanma<br />

değerlerinin, Alman matematik öğretmenleri için<br />

ise organizasyon, planlama, etkileşimli öğrenme<br />

ve iyi ürün oluşturma (sonuç) değerlerinin, Melbourne’deki<br />

(Batı kültürü ve çok kültürlü toplum)<br />

matematik öğretmenleriyle yapılan çalışmanın<br />

sonuçları ile de örtüştüğü görülmektedir (Seah<br />

ve ark., 2001). Bu örtüşen değerlerin ise Türk katılımcılar<br />

için öğrenci odaklı, Alman katılımcılar<br />

için ise öğrenme ortamı odaklı değerler olduğu<br />

görülmektedir. Bu sonuçlar, matematik eğitimi<br />

değerlerinin (özelde verimlilik), kültürler arasında<br />

hatta kültürler içinde de (Batı kültürü) farklılaşabileceğini<br />

belirten araştırmalarla da paralellik<br />

göstermektedir (Bishop ve ark., 2000, Seah, 2011a).<br />

Ayrıca, yukarıda belirtilen hem öğrenci hem de<br />

öğrenme odaklı değerler, Bishop’un (1996) matematik<br />

eğitimi değerleriyle de örtüşmektedir. Bu<br />

sonuçlara, Bishop’un (1988), matematik eğitiminin<br />

sosyo-kültürel boyutunun matematiksel düşünmenin<br />

değerlerini etkileyen beş düzeyine ilişkin yaptığı<br />

sınıflama açısından bakıldığında da, öğrenci<br />

odaklı değerlerin “bireysel düzey”, öğrenme odaklı<br />

değerlerin ise “pedagojik düzey” kategorisi içerisinde<br />

değerlendirilebileceği de söylenebilir. Ayrıca;<br />

öğrenci-odaklı değerler, Lim ve Ernest’in (1997)<br />

matematik derslerinde öğretilen değerlere ilişkin<br />

yaptıkları sınıflandırmadan, “kişisel değerler” kategorisi<br />

kapsamında da ele alınabilir.<br />

Şimdiki araştırmanın başka bir bulgusu da, hem<br />

Türk hem de Alman matematik öğretmenlerinin<br />

karar verme süreçlerinde içinde yaşadıkları toplumun<br />

ve kültürün özelliklerini (norm, değer, kurum<br />

vb.) dikkate aldıklarını göstermektedir (bkz.<br />

Sosyalleştirme değer kategorisi). Buna göre, her<br />

iki öğretmen grubunun da karar verme sürecinde,<br />

yardımlaşma, paylaşma ve birlikte çalışma değerlerinin<br />

etkili olduğu belirlenmiştir. Bu değerlerin,<br />

öğrencilere kazandırılmasına yönelik ifadelerin, iki<br />

ülkenin de matematik öğretim programlarında yer<br />

aldığı görülmektedir (Bkz., Matematik Ortaöğretim<br />

1 Programı (Rahmenlehrplan für die Sekundarstufe<br />

1 [RSS], 2006; MEB, 2009a). Buna göre,<br />

her iki ülkedeki öğretmenlerin de kararları üzerinde,<br />

matematik öğretim programlarının etkili olduğu<br />

-daha önce de bahsedildiği gibi -görülmektedir.<br />

Dolayısıyla, bu durum Bishop’un (1988), “kurumsal<br />

düzey” kategorisinin içerisinde değerlendirilebilir.<br />

Ayrıca, Alman matematik öğretmenleri tarafından<br />

sosyalleş(tir)me değer kategorisine ilişkin<br />

ifade edilen farklı fikirlere açıklık, diyalog ve uzlaşı<br />

değerleri, Alman toplumunun (özellikle Berlin)<br />

çok kültürlü yapısına uyumluluk göstermesi ve bu<br />

nedenle de sosyo-kültürel değerlerin daha fazla ön<br />

planda tutulduğunu göstermesi bakımından önem<br />

arz etmektedir. Ayrıca, sosyalleş(tir)me değerinin,<br />

Lim ve Ernest’in (1997) matematik derslerinde öğretilen<br />

değerlere ilişkin kategorisiyle de uyumluluk<br />

gösterdiği ve “sosyal ve kültürel değerler” kategorisinde<br />

ele alınabileceği de söylenebilir.<br />

Şimdiki çalışmanın diğer önemli bir sonucu ise her<br />

iki gruptaki öğretmenlerin de karar verme süreçlerinde,<br />

esneklik ve otorite değerlerinin etkili olduğunu<br />

göstermiştir. Bu değerler, hem Lim ve Ernest’in<br />

(1997), “kişisel değerler” hem Bishop’un (1988),<br />

“bireysel değerler” hem de Bishop’un (1996), “matematik<br />

eğitimi değerleri” kategorileri içerisinde<br />

değerlendirilebilir. Burada, Alman öğretmenlerin<br />

karar verme sürecinde, esneklik değerinin (bkz.<br />

koşulları dikkate alma) Türk meslektaşlarına göre<br />

daha fazla etkili olduğu söylenebilir. Ancak, Alman<br />

öğretmenlerin grupların oluşturulmasında cinsiyet<br />

dağılımına özellikle dikkat ettikleri ve Türk meslektaşlarına<br />

göre bu noktaya yönelik karar verme<br />

süreçlerinin altında daha fazla otoriterlik değerinin<br />

yattığı da tespit edilmiştir. Fakat mülakat ve alan<br />

notları birlikte değerlendirildiğinde, Alman öğretmenlerinin<br />

bu iki yaklaşımlarının bir tezat oluşturmadığı<br />

ve bunun altında yatan nedenin aslında<br />

verimlilik değeri olduğu söylenebilir.<br />

687


KURAM VE UYGULAMADA EĞİTİM BİLİMLERİ<br />

Bu çalışmanın başka önemli bir bulgusu ise öğretmen<br />

kararlarında cinsiyet farklılığı değerinin<br />

etkili olduğunun belirlenmesidir. Cinsiyet farklılığı<br />

değeri, Lim ve Ernest’in (1997), “sosyal ve kültürel<br />

değerler” ve Bishop’un (1988), “toplumsal düzey”<br />

kategorileri içinde düşünülebilir. Bu değer, belki de<br />

iki toplum arasındaki toplumsal ve kültürel değerler<br />

arasındaki farklılığı en açık şekilde ortaya koyan<br />

değer olarak değerlendirilebilir. Zira, Alman matematik<br />

öğretmenlerinin Türk meslektaşlarına göre<br />

karar verme süreçlerinde bu değer çok daha fazla<br />

önemli rol oynamaktadır. Alman öğretmenler için<br />

bu kategoriye ilişkin ortaya çıkan alt değerlerin ise<br />

estetik, güzellik, düzenlilik (özellikle kız öğrenciler<br />

için) ve cinsiyete dayalı işbirliği olduğu belirlenmiştir.<br />

Burada ortaya çıkan değerlerin, Batı kültüründe<br />

kadına özgü sayılan değerlerle de örtüştüğü<br />

görülmektedir. Zira, Gilligan (1982) tarafından öne<br />

sürülen cinsiyete dayalı değer teorisinde, Batı toplumlarında<br />

kadına özgü değerler olarak; empati,<br />

koruyuculuk, hissetme, sezgiselcilik, bağlantılık ve<br />

insan merkezlilik vb., erkekler için ise soyutlama,<br />

nesnellik, bütüncüllük ve konu merkezli düşünme<br />

vb. değerleri uygun görülmektedir. Bu nedenle<br />

burada, Alman öğretmenler tarafından estetik,<br />

güzellik ve düzenlilik değerlerinin kadına özgü değerler<br />

olarak nitelendirilmesi sürpriz değildir. Zira<br />

bu durumun, Bishop’un (1988), “kurumsal düzey”<br />

değerlerinin etkilediğini belirtiği matematik öğretim<br />

programlarıyla da uyum içerisinde olduğu<br />

söylenebilir. Çünkü Alman lise matematik öğretim<br />

programında (Rahmenlehrplan für die Gymnasiale<br />

Oberstufe [RGO], 2006), bu duruma aşağıdaki<br />

şekilde vurgu yapılmıştır:<br />

Derslerde, karşı cinslerin birlikte çalışabileceği ortamlar,<br />

cinslerin kendilerinin ve karşı cinslerinin<br />

öğrenmelerinin güçlenmesini ve farkındalıklarını<br />

artırır. Hayatta, karşı cinsle beraber yaşama olgusunu<br />

destekler. Her iki cinsin, kişisel ve mesleki<br />

yaşam planlamalarına yönelik kendilerine biçilen<br />

geleneksel rollerinden bağımsız bir şekilde<br />

karar almaları güçlendirilir. [7]<br />

Diğer taraftan, Türk matematik öğretmenlerinin<br />

(T3 hariç), grupların oluşumunda cinsiyete göre<br />

bir ayrışıma dikkat edip/etmediklerine yönelik<br />

soruda bile önceliklerinin yukarıda verilen verimlilik<br />

değeri üzerinde yoğunlaştığı, cinsiyet farklılığına<br />

yönelik herhangi bir görüş belirtmedikleri<br />

belirlenmiştir. Halbuki MEB (2009b); bu konuya<br />

verdiği önemi, “Grup halinde yapılacak projelerde,<br />

öğrencilerin cinsiyet, başarı durumu vb. özellikleri<br />

bakımından heterojen gruplar oluşmasına dikkat<br />

edilmelidir.” [107] ve “iş birliğine dayalı öğrenmede;<br />

öğrencilerin başarı düzeyleri, cinsiyetleri,<br />

kişilik özellikleri dikkate alınarak homojen veya<br />

heterojen gruplar oluşturulmalıdır.” [25] şeklinde<br />

belirtmektedir. Türk matematik öğretmenlerinin<br />

bu noktada bile verimlilik değeri üzerine özellikle<br />

vurgu yapmalarının altında, Türk Eğitim<br />

Sistemi’nin büyük ölçekli merkezi sınavlarla yapılandırılmış<br />

olması (Yıldırım, 2008) ve öğretmenlerin<br />

başarısının/başarısızlığının hem kurumsal hem<br />

de toplumsal bazda bu sınavların sonuçları üzerinden<br />

değerlendirilmesi gösterilebilir. Bu durum,<br />

Türk matematik öğretmenlerinin sınıf pratiklerine<br />

(grupların oluşumu) yönelik karar verme süreçlerinde,<br />

toplumsal ve kurumsal değerlerin (Bishop,<br />

1988; Lim ve Ernest, 1997) etkili olduğunu göstermesi<br />

bakımından önemlidir.<br />

Matematik Öğretimindeki Değerlerdeki Kültürel<br />

Benzerlikler ve Farklılıklar<br />

Matematik öğretmenlerinin sınıf pratiklerine yönelik<br />

kararlarını etkileyen değer kategorileri ve<br />

bunlara ilişkin alt değerleri, Hofstede’nin Kültürel<br />

Değerler Kategorisi (1980) bakımından incelendiğinde,<br />

ilginç ve çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.<br />

Hofstede’nin (1980) çalışması sonucunda, Türk<br />

toplumunun, güç aralığının ve belirsizlikten kaçınma<br />

düzeyinin yüksek, toplumcu bakışa sahip ve<br />

kadınlara özgü değerlere göre daha fazla şekillendiği<br />

belirlenmiştir. Bu değerlerin sınıf pratiklerine<br />

yansımasının ise Cooper ve arkadaşlarının (2007)<br />

belirttiği gibi, öğretmen-merkezli bir öğretim ile<br />

öğretmenin sunumunun/kararının irdelenmesinin<br />

ve sorgulanmasının saygısızlık olarak algılanması<br />

vb. şeklinde olması beklenmektedir. Ancak,<br />

şimdiki çalışmanın verilerinin bu noktada farklılaştığı<br />

görülmektedir. Örneğin, Türk matematik<br />

öğretmenlerinin karar verme süreçlerinde, öğrenci<br />

merkezli değerlerin (bkz. Verimlilik değeri) çok<br />

etkili olduğu ve Türk öğretmenlerinin öğrencilerinin<br />

bazı taleplerine (kendi kararlarına zıt bile olsa)<br />

saygı göstereceklerini (bkz. Esneklik değeri) söyledikleri<br />

belirlenmiştir. Yapılandırmacı yaklaşımlara<br />

göre yenilen matematik öğretim programlarının<br />

bu noktada bir etkisinin olabileceği düşünülebilir.<br />

Ancak burada, Türk öğretmenlerin bu değerlerinin,<br />

sınıf pratiklerine yansıyıp, yansımadığının<br />

belirlenmesi gözleme dayalı ayrı bir araştırmayı<br />

gerektirmektedir. Ayrıca burada, Türkiye’nin son<br />

yıllarda hızlı bir gelişim ve değişim içerisinde olduğu<br />

da dikkate alındığında, Hofstede’nin kültürel<br />

değerler kategorisinin, günümüz Türk toplumunda<br />

geçerliğinin ve güncelliğinin belirlenmesinin gerekliliği<br />

de ortaya çıkmaktadır.<br />

Diğer taraftan; Hofstede’nin (1980) çalışması sonunda,<br />

Alman toplumunun, güç aralığı ve uzun<br />

dönemli eğilim değerlerine düşük düzeyde, bireyselcilik,<br />

belirsizlikten kaçınma ve erkeklere özgü<br />

değerlere ise yüksek düzeyde sahip olduğu belir-<br />

688


DEDE / Türk ve Alman Matematik Öğretmenlerinin Grup Çalışmalarındaki Karar Verme Süreçlerinin...<br />

lenmiştir. Bu değerlerin sınıf pratiklerine yansımasının<br />

ise genel anlamda öğrenci-merkezli öğretim<br />

ve yeniliklere açıklık vb. şeklinde olması beklenmektedir<br />

(Cooper ve ark., 2007). Ancak şimdiki<br />

çalışmada, Alman matematik öğretmenlerinin<br />

karar verme süreçlerinde (grupların oluşumunda),<br />

öğrenme ortamı merkezli değerlerin, öğrenci<br />

merkezli değerlere göre (bkz. Verimlilik değeri)<br />

çok daha fazla etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca<br />

şimdiki çalışmanın sonunda, Alman matematik<br />

öğretmenlerinin kararlarının altında cinsiyet farklılığı<br />

değerinin (örneğin, estetik, güzellik ve düzenlilik)<br />

önemli bir rol oynadığı da tespit edilmiştir.<br />

Bu değerin; Hofstede’nin (1980), erillik-dişillik<br />

kategori ile uyum içerisinde olduğu söylenebilir.<br />

Zira Alman toplumu, eril bir toplumdur (Hofstede,<br />

1980) ve geleneksel Batı toplumlarında kadına<br />

özgü değerler; ılımlılık, empati, estetik ve güzellik<br />

vb.’dir (Gilligan, 1982). Şimdiki çalışmada; Alman<br />

öğretmenlerin, Batı toplumlarında kadınlara biçilen<br />

geleneksel rolleri (örneğin, estetik, güzellik,<br />

güzel yazı) kabul etmekle birlikte, cinsler arasında<br />

bir işbirliğinin olması için gerektiğinde katı davranışlar<br />

içinde (bkz. otorite değeri) olabileceklerini<br />

söyledikleri de belirlenmiştir. Zaten, cinslerin yakınlaşması<br />

ve aralarında işbirliğinin sağlanması,<br />

RGO’da (2006), “[cinslerin kendilerine] … biçilen<br />

geleneksel rollerinden bağımsız bir şekilde karar<br />

almaları güçlendirilir.” [7] şeklinde yer almıştır.<br />

Matematik Eğitimi ve İleri Çalışmalar için Etkiler<br />

Öğretmenler, öğretim ortamlarında sık sık karar<br />

verme durumunda kalmaktadır. Bu nedenle karar<br />

verme, öğretim sürecinin en temel noktalarından<br />

birisidir ve öğretmenlerin nasıl karar verdiklerine<br />

yönelik ne kadar fazla bilgi sahibi olunursa o kadar<br />

fazla öğretmenlerin, öğretimlerini nasıl gerçekleştireceklerine<br />

dair bir öngörü yapılabilir (Bishop,<br />

2008). Öğretmenlerin kararlarını da, bir dereceye<br />

kadar değerleri etkilemektedir (Bishop, Clarkson,<br />

FitzSimons ve Seah, 2001; Bishop ve Whitfield,<br />

1972; Fasheh, 1982). Öğretmenlerin değerleri de,<br />

sınıf pratiklerine yön vermekte ve okulların amaçları,<br />

hedefleri, öğretim programları ve öğretim yöntemlerinin<br />

şekillenmesinde etkin rol oynamaktadır<br />

(Yero, 2002). Bu nedenle, öğretmenlerin sahip oldukları<br />

değerlerin farkında olmaları ve öğretimlerine<br />

yönelik değer tercihlerini bilmeleri ve onları geliştirmeye<br />

yönelik çalışmaları önem arz etmektedir<br />

(Chin, 2006). Bu bağlamda şimdiki çalışma, farklı<br />

iki kültürel ve toplumsal içerikteki matematik öğretmenlerinin<br />

sınıf pratiklerine ilişkin karar verme<br />

süreçlerinde etkili olan değerlerin farkına varmaları,<br />

bu değerleri etkileyen kültürel, toplumsal ve<br />

bireysel değerlerin önemini anlamaları ve gerekirse<br />

değer tercihlerini yeniden gözden geçirmelerine<br />

imkân vermesi noktasında bir katkı sağlayabilir.<br />

Şimdiki çalışmanın verileri, her iki ülkedeki matematik<br />

öğretim programlarının dolayısıyla da<br />

kurumsal değerlerin (Bishop, 1988), matematik<br />

öğretmenlerinin sınıf pratiklerine yönelik kararlarında<br />

önemli rol oynadığını göstermiştir. Bu<br />

nedenle burada, Bishop’un önerdiği kurumsal değerlerin,<br />

müfredat ve ders kitabı hazırlayıcıları/<br />

yazarları tarafından dikkate alınmasının gerekliliği<br />

ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, farklı kültürel, toplumsal<br />

ve kişisel değerlere sahip öğretmen gruplarıyla<br />

yapılan bu çalışmanın başka bir sonucu da; kültürel,<br />

toplumsal ve kişisel değerlerin, matematik öğretimi<br />

üzerinde önemli bir faktör olduğunu (Sam,<br />

2003) ve farklı kültürlerin farklı değerler taşıdığını<br />

(Bishop ve ark., 2000) gösteren araştırma sonuçlarıyla<br />

paralellik arz etmesidir. Örneğin, Türk öğretmenlerin<br />

karar verme süreçlerinde, toplumsal<br />

(örneğin, cinsiyet farklılılığı kategorisinde bile<br />

verimlilik değeri üzerine vurgu), kişisel (örneğin,<br />

esneklik/otorite) ve kurumsal değerlerin (örneğin,<br />

sınavlar, öğretim programları) bu süreçte etkili olduğunu<br />

göstermektedir.<br />

Diğer taraftan; şimdiki çalışmanın sonuçları,<br />

Hofstede’nin kültürel değerler kategorisinin (1980)<br />

sınıf içi pratiklerine uygulanması noktasında (Cooper<br />

ve ark., 2007), Türk öğretmenler bakımından<br />

farklılıkların olduğunu (örneğin, öğrenci merkezli<br />

değerler) göstermesi bakımından da ilginçtir. Bu<br />

farklılıkların nedenlerinin araştırılması ayrı bir<br />

araştırma konusu olarak durmaktadır. Benzer şekilde,<br />

Alman öğretmenlerin kararlarını etkileyen<br />

cinsiyet farklılığı değerinin, Batı kültüründe kadınlara<br />

biçilen geleneksel roller bakımından derinlemesine<br />

incelenmesi de önemli olabilir.<br />

Şimdiki çalışma, -daha önce de belirtildiği üzereöğretmenlerin<br />

sadece bir sınıf pratiğine (bir grup<br />

çalışmasında, grupların oluşturulması) yönelik karar<br />

verme süreçlerinde etkili olan değerlerin, mülakatlar<br />

ve alan notlarına dayalı olarak belirlenmesiyle<br />

sınırlandırılmıştır. Bu nedenle, farklı kültür ve<br />

toplumdaki bu öğretmen gruplarının karar verme<br />

süreçlerini etkileyen değerlerin başka öğretim<br />

içerikleri ve pratiklerinde de belirlenmesi önemli<br />

olabilir. Bu şekilde, öğretmenlerin kararlarını etkileyen<br />

değerlerine yönelik daha derinlemesine bilgi<br />

sahibi olma ve öğretimi zenginleştirme imkânı elde<br />

edilebilir (Bishop, 2008). Ayrıca burada, öğretmenler<br />

tarafından ifade edilen bu değerlerin, öğretim<br />

pratiklerine yansıyıp yansımadığının tespiti için<br />

sınıf gözlemlerinin merkezde olduğu nitel araştırmalar<br />

da yapılabilir.<br />

689


Educational Sciences: Theory & Practice - 13(1) • Winter • 690-706<br />

©<br />

2013 Educational Consultancy and Research Center<br />

www.edam.com.tr/estp<br />

Examining the Underlying Values of Turkish and German<br />

Mathematics Teachers’ Decision Making Processes in<br />

Group Studies<br />

Yüksel DEDE a<br />

İstanbul Medeniyet University<br />

Abstract<br />

The purpose of this study was to explore the values underlying the decision-making processes in<br />

group studies for Turkish and German mathematics teachers. This study presented a small part of<br />

a wider study investigating German and Turkish mathematics teachers’ and their students’ values<br />

(Values in Mathematics Teaching in Turkey and Germany [VMTG]). The study was conducted with 9<br />

Turkish and 13 German mathematics teachers who were selected with purposeful and theoretical<br />

sampling. Semi-structured interviews and field notes were used as data collection instrument.<br />

Data were analyzed through constant comparative method. Results revealed four different major<br />

categories: (1) productivity, (2) socialization, (3) flexibility/authority, and (4) gender differences.<br />

Based on the findings, discussion, further recommendations, and implications were given at the<br />

end of the study.<br />

Key Words<br />

Decision-making, Values, Group Study, Turkish Mathematics Teachers, German Mathematics Teachers.<br />

In mathematics education, there exists an increase<br />

in the number of publications on affective concepts<br />

such as belief, attitude, and emotion in recent<br />

years (Grootenboer & Hemmings, 2007). With the<br />

inclusion of values in the affective domain components<br />

(DeBellis & Goldin, 1997), researches on<br />

values in mathematics education have recently begun<br />

to appear in the literature, though values have<br />

not been a research priority as attitudes (Hannula,<br />

2004). However, these studies have generally remained<br />

limited to the determination/identification<br />

of culturally western-specific mathematical values<br />

(Bishop, 2004). But, it is highly noted in the relevant<br />

literature that different cultures come up with<br />

different values and even the same mathematical<br />

content is taught with different teaching methodologies<br />

and approaches (see Seah, 2003b). Thus,<br />

lately, research studies on values in mathematics<br />

education have come into prominence in other<br />

cultures, as well (e.g., Dede, 2009, 2011; Durmuş,<br />

2011; Suharjo, 2007).<br />

a<br />

Yüksel DEDE, Ph.D., is currently an associate professor<br />

at the Department of Mathematics Education<br />

His research interests include the affective<br />

domain in mathematics education, particularly<br />

values education in mathematics education. Correspondence:<br />

Assoc. Prof. Yüksel DEDE, Istanbul<br />

Medeniyet University, Faculty of Educational<br />

Sciences, Department of Mathematics Education,<br />

Istanbul/Turkey. E-mail: ydede@medeniyet.edu.tr<br />

Phone: +90 216 2803551 Fax: +90 216 602 2805.<br />

Group Studies in Mathematics Education<br />

Constructivism has been one of the mostly used<br />

concepts in education indices in recent years and<br />

it presents a psychological perspective on the nature<br />

of perception and reality. Constructivism is<br />

a learning theory that deals with the way people<br />

create meaning and points out a set of learning<br />

strategies (Colburn, 2000). It is based on the active<br />

and individual construction of knowledge through<br />

language and experience and encourages learners


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

to arrive at his or her version of the meaning by<br />

making connections among new learning situations,<br />

concept images and prior experiences. It also<br />

stresses that learners’ social interaction is vital for<br />

learning and can be enhanced by sharing, arguing<br />

and testing ideas with other learners. In such<br />

a social learning process, concepts are constructed<br />

by the learner and meaningful learning occurs<br />

(Finley, 2000). Group and collaborative learning<br />

environments pertain to creating and maintaining<br />

such highly social learning environments. Collaborative<br />

learning is instructional use of small group<br />

activities so that group members work together<br />

to maximize their own and each other’s learning<br />

(Johnson, Johnson, & Smith, 1991). In fact, it is often<br />

reported that learning in small group learning<br />

environments produces better outcomes compared<br />

to competitive or individualistic-oriented learning<br />

environments (Johnson & Johnson, 1981). In addition,<br />

it is stated that these small group learning<br />

environments allow learners to present their points<br />

of view and voice their values fairly on the common<br />

problem they engage in as well as provide a<br />

social basis for discussion platforms designed for<br />

learners to participate in intense debates and come<br />

to an agreed-upon solution (Gregory & Clemen,<br />

1994). In this sense, such learning environments<br />

enable individuals to reveal their personal values<br />

and beliefs and communicate openly. The communication<br />

of these beliefs and values helps learners<br />

understand those values and beliefs clearly. What<br />

is my aim What information do I have and Why<br />

do I think that a particular choice is a good one<br />

are the common questions frequently asked in<br />

these environments. To tell or explain something<br />

to someone else typically leads one to deeper and<br />

more comprehensive understanding. So a clear understanding<br />

of personal values and beliefs is a cornerstone<br />

of good decision making. Hence, group<br />

and collaborative learning environments can play<br />

an active role in the attainment and development of<br />

better individual decision-making skills (Clemen<br />

& Hampton, 1994; Gregory & Clemen). Moreover,<br />

group and collaborative learning environments can<br />

provide a perfect arena for the understanding of<br />

principles and processes related to decision-making<br />

context whereas decision-making process can<br />

offer a solid basis for the attaining and maintaining<br />

essential democratic and social skills in group<br />

and collaborative learning environments (Clemen<br />

& Hampton). Consequently, group studies are encouraged<br />

and the establishment of learning environments<br />

suitable for group studies are suggested<br />

in all education systems (e.g., see Rahmenplan Grundschule<br />

Mathematik [RGM], 2004).<br />

Decision-Making and Teachers’ Decision Making<br />

Processes<br />

Decision-making is defined as the process of<br />

choosing out of alternative courses of action that<br />

is dealt with. In the Psychology literature, decisionmaking<br />

and problem-solving are frequently used<br />

together and even interchangeably by curriculum<br />

makers although these two concepts have different<br />

definitions (Beyth-Marom, Fischhoff, Jacobs-<br />

Quadrel, & Furby, 1991). For this reason, decisionmaking<br />

is also defined as the selection of the most<br />

suitable one course of action out of many possible<br />

alternatives for the solution of the problem or difficulty<br />

(Aydın, 1989). Gregory and Clemen (1994)<br />

summarize eight steps that are elements of good<br />

decision-making as follows: defining the problem<br />

and establishing the decision context; identifying<br />

values; understanding uncertainty; structuring<br />

consequences; quality of information; creating<br />

alternatives; making tradeoffs; and group negotiations.<br />

Beyth-Marom et al. indicate the following<br />

steps decision-making process involves: (a) recognizing<br />

that a decision must be made in different<br />

decision making models (e.g., indefiniteness, risk,<br />

and certainty), (b) identifying and defining the<br />

decision context, (c) listing the possible options,<br />

(d) identifying the consequences that might follow<br />

from each option, (e) assessing the likelihood<br />

of each consequence, (f) assessing the practicality<br />

of each consequence, (g) determining the desirability<br />

of each consequence, (h) determining the<br />

importance of all this information to decide which<br />

choice is the most appealing, and (i) evaluating<br />

the whole decision-making process. On the other<br />

hand, many different factors may influence decision-making<br />

process. These may include cognitive,<br />

psychological, cultural, and societal factors. Social<br />

and psychological factors refer to those influences<br />

from within an individuals’ family, peer group, or<br />

self (e.g., self-respect, locus of control) while cultural<br />

and societal factors include religious beliefs,<br />

socio-economic conditions, and ethnicity which<br />

influence individuals’ decisions. Cognitive factors<br />

refer to the mental processes of reasoning and perception.<br />

These decision-making processes mature<br />

with age and experience and differ in terms of an<br />

individual’s brain development and acquisition of<br />

knowledge (Gordon, 1996).<br />

Unlike many individuals, teachers must make dozens<br />

of decisions daily since their work exposes them<br />

to rich and complicated situations. However, rather<br />

than being explicit and planned, most of these decisions<br />

are implicit and arbitrary (Kuo, 2004). Ac-<br />

691


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

cording to Bishop (2008), decision-making lies at<br />

the heart of instructional processes; therefore, various<br />

models concerning teachers’ decision-making<br />

processes have been suggested (see Bishop & Whitfield,<br />

1972; Davies, 2004; Shavelson & Stern, 1981).<br />

Values and Teachers’ Values<br />

Value-free culture and value-free education concepts<br />

have been of particular interest until the latter<br />

half of the 20th century. Throughout this period,<br />

positive beliefs that were free from any particular<br />

social value system and formed by technological<br />

advancements and scientific explorations based<br />

on objective, rational and empirical criteria made<br />

their presence felt and the importance of moral<br />

factors were neglected. Similarly, social changes<br />

were evaluated in the lights of technological advancements<br />

rather than consequences and impacts<br />

of moral choices of social agents. Yet, this ongoing<br />

trend in thought gradually changed with the educational<br />

and socio-cultural changes and started to<br />

include value indicators (Lee, 2001). Today, the<br />

word “value” is used in different contexts for different<br />

meanings. For instance, the value of listening<br />

to a talk, the ethical value of an individual, and the<br />

value of the unknown in an equation, all have different<br />

meanings (Seah & Bishop, 2000). Swadener<br />

and Soedjadi (1988) assert that some concepts such<br />

as “good” and “bad” were needed to identify values<br />

as a concept. Raths, Harmin, and Simon (1987)<br />

define values as a general guide for the behaviors<br />

emerging from people’s relations in the real life and<br />

their experiences. Accordingly, values are an integral<br />

part of human being and they play intentional<br />

or unintentional roles on individuals’ behaviors,<br />

decisions and choices (FitzSimons, Bishop, Seah,<br />

& Clarkson, 2001). For this reason, values are<br />

influential on teachers’ decisions and behaviors<br />

(Fasheh, 1982). Gudmunsdottir (1991) regards values<br />

as a guide for teacher practice and Matthews<br />

(2001) sees them as the tools and the premises of<br />

the behavior. Clarkson (2007) states that learners<br />

observed teachers’ behaviors attentively, recognized<br />

their values and behaved accordingly. Frade<br />

and Machado (2008) report that values of teachers<br />

have a powerful effect on students’ attitudes<br />

towards mathematics, beliefs, and emotions. On<br />

the other hand, values are also handled as personal<br />

preferences and decisions associated with individual<br />

standards set for behaviors and options that<br />

seem important and valuable (Chin & Lin, 2001;<br />

Seah, 2002; Swadener & Soedjadi, 1988). Accordingly,<br />

values can be perceived as pedagogical identities<br />

of teachers as well as choices and judgments<br />

they see important or valuable according to their<br />

own pedagogical identities (Chin & Lin, 2000).<br />

Mathematics Education, Culture and Values<br />

Mathematics is generally seen as an abstract, cold<br />

and inhuman subject in the large societies, so it is<br />

associated with the views of absolutist philosophers<br />

on the one hand. On the other hand, without rejecting<br />

the role of mathematical structure, fallibist<br />

philosophers assert that mathematics is value-laden<br />

and culture laden (Bishop, 2002; Ernest, 2007).<br />

Hence, these two different points of view related<br />

to mathematical philosophy typically have different<br />

effects on classroom practices (Ernest, 1991)<br />

and teachers’ values affect teaching approaches<br />

they adopt (see Seah, 2003a). In this respect, it is<br />

important to determine teachers’ value preferences<br />

for their instructions and to reveal their awareness<br />

on values they have (Chin, 2006). Culture stands as<br />

a powerful determiner of mathematical values and<br />

different cultures possess different values (Seah,<br />

2003b). There is no consensus about the definition<br />

of the concept “culture”. However, many people<br />

have a general understanding of what culture is and<br />

what it requires. In this sense, culture consists of<br />

values, beliefs, and concepts shared within a society<br />

(Venaik & Brewer, 2008). In the study of Kroeber<br />

and Kluckhohn (1952), one of the classical sources,<br />

it was noted that traditional concepts (e.g., concepts<br />

derived and selected in a historical process)<br />

and related values generate the essence of culture.<br />

Therefore, mathematics teachers who work in different<br />

cultures do not teach the same values to their<br />

students, even if they have taught the same curriculum<br />

(Bishop, Clarkson, FitzSimons, & Seah, 2000).<br />

For example, the value of “technology” may be an<br />

important value in mathematics education within<br />

an education system while it may not be important<br />

at all within another education system (Atweh &<br />

Seah, 2008). For this reason, National Council of<br />

Teachers of Mathematics [NCTM] (2000) regards<br />

mathematics as a part of the cultural heritage and<br />

saw it as one of the most important cultural and intellectual<br />

accomplishments of human brain. Prediger<br />

(2001) characterizes mathematics as a “cultural<br />

phenomenon” (p. 23). In a similar vein, in German<br />

Primary Mathematics Program (RGM, 2004), it is<br />

noted that mathematical concepts and methods are<br />

developed in a historical process in line with the<br />

problems of social and practical circumstances and<br />

teachers are required to teach by considering these<br />

individual, societal, and cultural events.<br />

692


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

Value Categories<br />

In this study, three value theories developed for<br />

the analysis of values will be elaborated and they<br />

will be used as the baseline to discuss the findings<br />

of the present study. The first two theories involve<br />

the classification of the values specifically taught<br />

in mathematics lessons (Bishop, 1988, 1996; Lim<br />

& Ernest, 1997) whereas the third theory offers a<br />

general classification in relation to cultural values<br />

(Hofstede, 1980, 2009).<br />

Lim and Ernest’s Categorization of Values Taught<br />

in Mathematics Lessons: Lim and Ernest (1997)<br />

classified the values taught in mathematics lessons<br />

as follows: Epistemological Values: They are the<br />

values which are about theoretical side of teaching<br />

and learning mathematics as well as the characteristics,<br />

objectives, and appreciation of mathematical<br />

knowledge. For example, systematicity, rationality,<br />

and accuracy etc. Social and Cultural Values: They<br />

are the values that indicate human’s responsibilities<br />

about mathematics education for society. Such as,<br />

co-operation, justice, honesty, gratitude, modesty,<br />

compassion, etc. Personal Values: They are the values<br />

that affect person as an individual or a learner.<br />

Such as, patience, trust, thriftiness, curiosity, and<br />

creativity, etc.<br />

Bishop’s Categorization of Mathematical Values:<br />

Bishop (1988, 1996), classifies values taught in<br />

mathematics lessons into three main categories.<br />

These are general educational values, mathematical<br />

values and mathematics educational values. General<br />

Educational Values are the values which were<br />

produced out of general educational and socialization<br />

demands of the society (e.g., integrity, honesty,<br />

obedience, kindness, etc.) Mathematical Values are<br />

the values that reflect the scientific nature of mathematical<br />

knowledge (especially with the contributions<br />

of Western mathematicians). Mathematics<br />

Educational Values are the values related to the<br />

norms and practices emerged from teaching and<br />

learning mathematics (Atweh & Seah, 2008; Seah &<br />

Bishop, 1999). The subcategories of mathematical<br />

values are the following: Rationalism- objectivism,<br />

control- progress, openness-mystery (see Clarkson,<br />

FitzSimons, Bishop, Seah, 2000). Although Bishop<br />

(1988) proposes three complementary couples of<br />

value (rationalism-objectivism, control-progress,<br />

openness-mystery) for mathematical values, he did<br />

not exemplify or classify any values for mathematics<br />

educational values, implying that pedagogical<br />

approaches for mathematics education may differ<br />

within and across cultures (Seah, 2011a). To illustrate,<br />

the findings of Seah, Bishop, FitzSimons, and<br />

Clarkson (2001) show that mathematics teachers in<br />

Melbourne have mathematics educational values<br />

such as effective work, flexibility, effective organization,<br />

persistency, creativity, etc.<br />

On the other hand, Bishop (1988) emphasizes the<br />

need to consider the socio-cultural dimension of<br />

mathematics education when the development of<br />

values related to mathematical thinking is investigated.<br />

He also expresses that the socio-cultural<br />

dimension of mathematics education affects values<br />

of mathematical thinking at five levels. These levels<br />

are cultural level societal level, institutional level,<br />

pedagogical level, and individual level. Cultural<br />

level deals with the relationships between historical/cultural<br />

content of the society and mathematics<br />

education while societal level handles interactions<br />

and social norms affecting mathematics education<br />

in schools/classrooms. Institutional level addresses<br />

the relationships between the common institutions<br />

of the society and mathematics education whereas<br />

pedagogical level examines the social interactions<br />

(student-student, teacher-student, etc.) in mathematics<br />

lessons. Lastly, individual level concerns the<br />

mathematics students on an individual basis both<br />

in and outside the classroom.<br />

Hofstede’s Categorization of Cultural Values:<br />

Hofstede (2009) conducts a survey with 117.000<br />

personnel of a multinational corporation (IBM)<br />

drawn from more than 70 countries between 1967<br />

and 1973. The purpose of this survey is to reveal<br />

differences in values across cultures and determine<br />

the effects of value preferences on social behaviors<br />

of people. At the end of the study, it is concluded<br />

that cultural values differ across nations and these<br />

different values in different national cultures could<br />

be explained in the following five dimensions (the<br />

5th dimension is developed later with Michael<br />

Bond) (Hofstede, 2009). These dimensions are<br />

power distance index, individualism vs. collectivism,<br />

masculinity vs. femininity, uncertainty avoidance<br />

index, long term orientation vs. short term<br />

orientation (see also Cooper, Calloway-Thomas,<br />

and Simonds (2007) for relationships between Hofstede’s<br />

cultural values and teaching environments).<br />

The Purpose and Significance of the Study<br />

International comparative studies help to determine<br />

how students learn mathematics and make<br />

decisions accordingly as well as to find out the<br />

problems in teaching and learning mathematics<br />

within the countries that are compared (Cai,<br />

2006). In addition, mathematics education in dif-<br />

693


ferent countries is strongly affected by social and<br />

cultural factors that shape beliefs, aims, teaching<br />

methodologies and expectations. Different cultures<br />

and societies follow different philosophies for<br />

teaching and learning mathematics. The variety in<br />

values and beliefs regarding mathematics education<br />

leads to diversity in education systems across<br />

countries (An, Kulm, Wu, Ma, & Wang, 2006). In<br />

this respect, the purpose of the current study is to<br />

examine the underlying values of Turkish and German<br />

Mathematics teachers’ decision making processes<br />

for the problems/situations they encounter<br />

in a learning environment. For this purpose, the<br />

study tries to determine what underlying values affect<br />

teachers’ decisions while forming groups when<br />

a group study is planned to teach any subject in a<br />

mathematics lesson. As a matter of fact, group and<br />

collaborative learning environments can contribute<br />

to the attainment and development of better individual<br />

decision-making skills (Clemen & Hampton,<br />

1994; Gregory & Clemen, 1994) and such environments<br />

can ease the understanding of principles<br />

and processes related to decision-making context<br />

(Clemen & Hampton).<br />

In mathematics education, there exist articles and<br />

projects that note the place and importance of values<br />

in the literature (e.g., Dede, 2009, 2011; Values<br />

in Mathematics Teaching [VIMT]) and Values and<br />

Mathematics Project [VAMP], etc.). However, no<br />

study that investigates the underlying values of<br />

teachers’ decisions for the problems/situations they<br />

encounter in a learning environment is encountered<br />

in the literature. Nonetheless, a limited number<br />

of studies that examine values that lie behind<br />

effective mathematics teaching according to the<br />

views of students and teachers appear in the literature<br />

(see Seah, 2011b). Consequently, it is essential<br />

to uncover the underlying values of mathematics<br />

teachers in culturally, socially and educationally<br />

different countries such as German and Turkey and<br />

their decision making processes as well as the factors<br />

that affect these values. As mentioned before,<br />

different cultures have different values and even<br />

the same mathematical content is taught with different<br />

teaching methodologies and approaches in<br />

different cultures (Seah, 2003b) and values affect<br />

teachers’ preferences, behaviors (Yero, 2002) and<br />

decisions (Fasheh, 1982). Hence, if teachers’ values<br />

are recognized, the reasons behind their classroom<br />

practices, preferences, decisions, and behaviors<br />

can be understood better. That is why, this study<br />

reports only some parts of the findings of a wide<br />

range project (Values in Mathematics Teaching<br />

in Turkey and Germany -VMTG) which analyses<br />

mathematical values of Turkish and German mathematic<br />

teachers and students, and specifically seeks<br />

answers to the question below:<br />

What are the underlying values of Turkish and<br />

German teachers’ decision making processes during<br />

classroom practices (formation of groups)<br />

Research Design<br />

Method<br />

This paper is based on the findings of VMTG project.<br />

Briefly, the purpose of VMTG project was to<br />

determine the values of Turkish and German teachers<br />

and students. VTMG project adopted sequential<br />

mixed method research design in which quantitative<br />

and qualitative research methods were used<br />

together. Quantitative methods helped to make statistical<br />

deductions and interpretations with regard<br />

to the relations between concepts while qualitative<br />

methods enabled flexibility and ensured to acquire<br />

in-depth information about the concepts investigated<br />

in the research (Punch, 1998). Depending<br />

on the aims and characteristics of phases of VMTG<br />

project, this study employed a wide range of sampling<br />

methods together. It made use of convenience<br />

and purposeful sampling methods for quantitative<br />

data and purposeful and theoretical sampling<br />

methods for qualitative data. The reasons behind<br />

the use of sequential mixed method research design<br />

are as follows: (a) sequential mixed method is<br />

a research design that compensate for the limitations<br />

of one research method by the strengths of<br />

another research method to increase the reliability<br />

of the findings (Rudestam & Newton, 2007) and (b)<br />

in this study, since progress is the aim of sequential<br />

mixed method, the use of sequential mixed method<br />

is appropriate. This is because progress includes<br />

the sequential use of method in such a way that the<br />

findings of the former research method set ground<br />

for the use of the latter research design (Onwuegbuzie<br />

& Collins, 2007). In the VMTG project, the<br />

first phase of this method was the quantitative data<br />

collection (with the use of a Likert-type scale) and<br />

analysis. In the second phase, based on the findings<br />

of the quantitative data, qualitative data were<br />

gathered (by the means of semi-structured interviews,<br />

classroom observations, document analysis,<br />

the open-ended question form and field notes, etc.)<br />

and analyzed. In this way, quantitative data and<br />

findings were used to produce necessary content<br />

for the qualitative data and analyses, so that the<br />

analysis of quantitative data were integrated with<br />

the qualitative data analysis. However, the pres-


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

ent study made use of only the findings collected<br />

through semi-structured interviews and field<br />

notes. Besides, it was delimited to the reports of<br />

some parts of data gathered via qualitative research<br />

methods (the investigation of the underlying values<br />

of teachers’ decision making processes during<br />

group formation in a group study).<br />

The mathematics program includes both explicit<br />

and implicit values. Implicit values are presented<br />

in a hidden manner, acquired in more subtle ways,<br />

and evidenced in the learner’s behavior. The explicit<br />

values are planned explicitly, applied in the<br />

classrooms, and acquired from the instruction. In<br />

the current study, explicit values were determined<br />

through the semi-structured interviews made<br />

with teachers. Implicit values can be spotted by<br />

the qualitative data like classroom observations<br />

that help to make interpretations and deductions<br />

about the phenomenon and concept investigated<br />

in the study (Dede, 2011). Therefore, the definition<br />

of value used in the present study to ascertain the<br />

explicit values is statements are of importance and<br />

worthwhile for the individual as personal preferences<br />

(Chin & Lin, 2001; Seah, 2002; Swadener &<br />

Soedjadi, 1988) as well as “principles, fundamental<br />

convictions, ideals, standards or life stances which<br />

act as general guides to behavior or as points of reference<br />

in decision-making” (Halstead, 1996, p. 5).<br />

Participants<br />

The participants of the study were 13 German<br />

and 9 Turkish mathematics teachers. All German<br />

teachers work at primary and secondary schools in<br />

a province in northern Germany. Turkish teachers,<br />

on the other hand, work at primary and secondary<br />

schools in two provinces in Central Anatolia<br />

Region. For the selection of the provinces, their<br />

representability was considered in terms of country<br />

characteristics. All of German teachers have<br />

the authority to teach mathematics until the 9th<br />

grade and 6 of them are also authorized to teach<br />

mathematics until the 13th grade. As for Turkish<br />

teachers, 4 teachers have the authority to teach<br />

mathematics until 12th grade and 5 teachers have<br />

the authority to teach mathematics until 8th grade.<br />

In Turkey, primary education was compulsory and<br />

lasted for 8 years. Secondary education lasted for<br />

4 years. However, in the year of 2012 (March,<br />

30), education system in Turkey was radically<br />

reconstructed. With this reconstructed system,<br />

compulsory education in Turkey is 12 years and<br />

elementary education is 4 years while secondary<br />

education (secondary level I is 4 years and secondary<br />

level II is 4 years) is 8 years. It will be applied<br />

in 2012- 2013 education year. Elementary and secondary<br />

education in Germany differ according to<br />

the states. Elementary education is 6 years while<br />

secondary education (secondary level I is 4 years<br />

and secondary level II is 2- 3 years) is 6- 7 years in<br />

Berlin. Of the German and Turkish teachers, one<br />

teacher serves as a leader in their schools or school<br />

districts and attends in-service training programs<br />

as a trainer. 2 German teachers holds MS degree<br />

in mathematics education and 1 teacher has PhD<br />

degree in theology. On the other hand, 2 Turkish<br />

teachers hold MS degree in educational sciences.<br />

Length of service of the German teachers ranges<br />

from 1 year to 35 years while Turkish teachers<br />

have 4-30 years of service. Among German mathematics<br />

teachers, females outnumber males. As<br />

for Turkish teachers, the case is just the contrary.<br />

Since female teachers generally avoid participating<br />

in classroom observations of the study, male<br />

Turkish mathematics teachers are high in number.<br />

Furthermore, of the Turkish teachers, two out of<br />

three were graduated from the Department of<br />

Mathematics Educations in Education Faculties<br />

that were partially re-established based on the<br />

constructivist approach in 1997. Because about<br />

the year 2000, teacher education in Germany is<br />

radially re-constructed according to the Bologna<br />

Reform agreement, most of the German teachers<br />

surveyed in current study have passed through the<br />

old Staatsexamen system (according to their level<br />

of teaching experience).<br />

In the present study, purposeful and theoretical<br />

sampling methods were used together. Maximum<br />

variation sampling method out of purposeful sampling<br />

methods was employed. Patton (1990) summarizes<br />

the aim of the purposeful sampling as “selecting<br />

information-rich cases for study in depth”<br />

(p. 169) and states that maximum variation sampling<br />

aimed for “capturing and describing the central<br />

themes or principal outcomes that cut across<br />

a great deal of participant or program variation”<br />

(p. 172). Theoretical sampling shows the repetitive<br />

process of data in qualitative studies. This sampling<br />

method interprets the theory/theories under<br />

investigation using the data gathered from a new<br />

sample and stands as the most suitable method for<br />

grounded theoretical approach (Marschall, 1996).<br />

Sampling ceased “when ‘theoretical saturation’ is<br />

reached, that is, when no new analytical insights<br />

are forthcoming from a given situation” (Arber,<br />

1993, p. 74).<br />

695


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

Data Collection Instruments and Procedure<br />

As mentioned before, although different data collection<br />

instruments were used in the framework of<br />

VMTG project, the current study focused on only<br />

some parts of the findings of VMTG project (the<br />

investigation of the underlying values of teachers’<br />

decision making processes during group formation<br />

in group studies). Hence, only the data collected<br />

through semi-structured interviews and field notes<br />

were analyzed.<br />

Semi-Structured Interviews<br />

Preparation of Interview Protocol: Within the<br />

scope of VMTG project, a detailed protocol was<br />

prepared by the researcher to determine the values<br />

of mathematics teachers. This protocol was sent to<br />

the three experts with PhD degree in mathematics<br />

education, science education, and educational<br />

sciences to get their opinions. It was presented to<br />

faculty members with expertise in different disciplines<br />

because the concept “value” has a multidimensional<br />

nature and involves multidiscipline.<br />

These experts are qualified especially in qualitative<br />

researches. In addition, the expert in educational<br />

sciences holds the PhD degree in values education.<br />

The interview protocol were revised and finalized<br />

in the light of the expert feedback. The finalized<br />

protocol includes a wide range of questions and<br />

statements from theoretical knowledge to classroom<br />

practices. However, this study examines only<br />

one classroom practice of mathematics teachers. It<br />

investigates the underlying values of mathematics<br />

teachers’ decision-making processes during group<br />

formation in group studies. Some of the basic questions<br />

added in the interview are the following:<br />

* Which one is important to you- group study or<br />

individual study<br />

* Suppose that you would like to do group work.<br />

But, some students protest against with the demand<br />

of individual learning. What would you do<br />

in such a situation<br />

* Suppose that you would like to do group work.<br />

But, some students protest against and want to<br />

form a group only with students of the same gender.<br />

What would you do in such a situation<br />

Interview Procedure: Interviews were carried out<br />

with 22 mathematics teachers in total from both<br />

countries. Real names of the participants were not<br />

used for the sake of confidentiality and reliability.<br />

Turkish teachers were coded as T1, T2,… while<br />

German teachers were coded as G1, G2,… At the<br />

very beginning of the interviews, each teacher was<br />

informed about the aim of the research and interview<br />

as well as how and where the data would<br />

be used. Throughout the interviews, principles<br />

of clinical interview method (Gingsburg, 1981)<br />

was followed with the use of such expressions as<br />

“why”, “explain”, “how” and views of the interviewees<br />

were obtained in detail. Clinical interviews<br />

set ground for explicit strategies, activities, and circumstances<br />

that are suitable to individuals’ knowledge<br />

and thoughts about any phenomenon (Hunting,<br />

1997). During the interviews, the teachers were<br />

asked one question at a time and they were required<br />

to explain their views and opinions about the question.<br />

Depending on the responses of the teachers,<br />

new or modified questions were also utilized in order<br />

to uncover the real knowledge and opinions of<br />

the teachers. Since the number and variety of the<br />

questions changed according to the teachers, the<br />

duration of the interviews ranged from 50 to 116<br />

minutes. Interviews were conducted in warm and<br />

calm places in the schools where the teachers work.<br />

During the interviews, teachers were encouraged<br />

to think and answer in comfort and peace. With<br />

the consent of the participants, the interviews were<br />

recorded. Only one German female teacher did<br />

not allow for recording, so the interviewer wrote<br />

down her interview. Besides, a Turkish student who<br />

knows both Turkish and German well and study at<br />

the department of educational sciences in a German<br />

university accompanied the researchers during<br />

the interviews to help if needed.<br />

Semi-Structured Interview Translations: Interviews<br />

were carried out in mother tongue of the<br />

participants- in Turkish with Turkish teachers and<br />

in German with German teachers. In this way, all<br />

teachers were encouraged to express their views in<br />

relation to the research topic without experiencing<br />

any language problems. Firstly, the interviews<br />

of German teachers were translated into Turkish<br />

by the researcher. Then, the same interviews were<br />

also translated into Turkish by the aforementioned<br />

student separately. Lastly, a Turkish teacher who<br />

teaches at a primary school in Germany and knows<br />

both Turkish and German well translated these interviews<br />

independently, as well. This teacher graduated<br />

from the department of German Language and<br />

Literature both in Turkey and Germany. Finally, all<br />

these translations were compared and finalized.<br />

Field notes<br />

Field notes is an important step for data analysis<br />

and for example; “it used to record non-verbal<br />

696


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

aspects of the interview …” (Hoffmann, 2004, p.<br />

57). Similarly, Sowden and Keeves (1988) also<br />

described “… field notes can contain reflective<br />

remarks that arise from watching a situation or<br />

talking to people linked to the evaluator or the<br />

client” (p. 518). Therefore, in this study, field notes<br />

were written to summarize the behaviors and<br />

manners of the teachers during the interview for<br />

every mathematics teacher after the interviews (see<br />

Findings Section).<br />

Data Analysis<br />

Semi-structured interviews with teachers were analyzed<br />

through making use of constant comparative<br />

method (CCT). The analysis of the data collected<br />

in the study was continued until the saturation was<br />

reached (Arber, 1993). The types of “comparison<br />

of interviews from groups with different perspectives<br />

but involved with the subject under study”<br />

(Boeije, 2002, p. 396) of CCT was used. CCT consist<br />

of three phases; open coding, axial coding, and<br />

selective coding (Glaser & Strauss, 1967; Strauss &<br />

Corbin, 1998). Open coding is realized with starting<br />

category of the information on the phenomenon<br />

under investigation, and segment information<br />

(Creswell, 2008). With this way, the meaning and<br />

thinking of the concepts are revealed, and units are<br />

identified oriented on text and the topic of the research.<br />

After that, these units are divided into categories<br />

and sub-categories. In the step of axial coding,<br />

categories and sub-categories were established<br />

for the certain and complementary explanations<br />

regarding the phenomenon under investigation. In<br />

the step of selective coding, the relationship of categories<br />

with sub-categories and further with other<br />

data is sought (Pitney & Parker, 2002).<br />

In this study, at the end of the open coding<br />

phase, 62 open coding for Turkish teachers and<br />

56 open coding for German teachers were obtained.<br />

In the phase of axial coding, major and<br />

sub-categories were formed; as a result, 7 axial<br />

coding for Turkish teachers and 10 axial coding<br />

for German teachers were created. In the phase of<br />

selective coding, it was especially considered that<br />

the teachers from both countries gave common<br />

responses at least at the rate of 70% to each one of<br />

the categories. Yet, only one Turkish teacher expressed<br />

an appropriate opinion with regard to the<br />

4 th category (gender differences), so this category<br />

was formed mostly in line with the opinions of<br />

the German teachers. Some coding samples are<br />

presented in Table 1:<br />

Table 1.<br />

Coding Samples<br />

Phases of<br />

Coding<br />

Open Coding<br />

Axial Coding<br />

Selective<br />

Coding<br />

Coding Sample<br />

Instructional<br />

objectiveoriented<br />

values<br />

Instructional<br />

objectiveoriented<br />

values<br />

Productivity<br />

Trustworthiness of the Study<br />

Description<br />

Organization,<br />

planning, objective<br />

achievement,<br />

expediency, interactive<br />

learning, optimum<br />

outcome<br />

Student-oriented<br />

values<br />

Instructional<br />

objective-oriented<br />

values<br />

Instruction<br />

environment-oriented<br />

values, Values<br />

emerged from country<br />

differences (cultural,<br />

societal, educational,<br />

etc.)<br />

According to Denzin (1998), triangulation is the<br />

“application and combination of several research<br />

methodologies in the study of the same phenomenon”<br />

(p. 511). In the study, research data were<br />

collected through semi-structured interviews and<br />

field notes for the purpose of triangulation. In fact,<br />

quantitative research studies on values may lead to<br />

subjective and controversial understanding owing<br />

to the nature of values; consequently, studies on<br />

values in mathematics education generally prefer<br />

qualitative research methods. The validity and reliability<br />

of qualitative research methods is ensured<br />

with data triangulation (Seah, 2008). Additionally,<br />

the categories formed in this study were compared<br />

with Lim and Ernest’s (1997) category of values<br />

taught in mathematics lessons, Bishop’s (1996) category<br />

of mathematical values, and Hofstede’s (2009)<br />

category of cultural values so that “theoretical triangulation”<br />

(Cohen, Manion, & Morrison, 2000, p.<br />

113) was performed on the categories. In order to<br />

categorize the data gathered from various sources<br />

and to identify common expressions, interview<br />

transcripts and field notes were read several times.<br />

Teachers’ expressions were transcribed without<br />

any changes and these verbatim transcripts were<br />

submitted to the approval of the teachers, which<br />

provided “member check” (Creswell, 1998) for<br />

the reliability of the interview data. “Peer review”<br />

was also applied for the reliability of the research<br />

697


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

data. According to Lincoln and Guba (1985), peer<br />

review is a kind of external control mechanism for<br />

the research reliability. Thus, major and sub-categories<br />

created by the researcher were sent to two<br />

separate researchers, one of whom has a PhD degree<br />

in mathematics education and the other holds<br />

a PhD degree in science education. In the light of<br />

expert opinions, sub-categories were modified. For<br />

example, the researcher placed the value “respect/<br />

care student” either in the category of “flexibility/<br />

authority” or as a separate category. However, the<br />

expert in mathematics education suggested that<br />

this value should be placed as a sub-category in<br />

the category of “flexibility/authority” by emphasizing<br />

the expression way of teachers’ opinions. As a<br />

result, the researcher placed the aforementioned<br />

value in this category. Once all the categories were<br />

examined, the concordance correlation coefficient<br />

between the researcher and experts in mathematics<br />

education and science education were calculated as<br />

0.90 and 0.86 respectively.<br />

Findings<br />

After data analysis, a total of four categories of<br />

values emerges. These categories are productivity,<br />

socialization, flexibility/authority, and gender differences.<br />

These categories of values are explained<br />

in detail below:<br />

Productivity<br />

In this study, the following definitions in relation<br />

to this category were taken into account: (1) “outcome,<br />

yield, performance of something that are<br />

operated, run or raised (Türk Dil Kurumu/Turkish<br />

Language Institute [TDK], (1998, p. 2342); (2)<br />

“Produkte hervorbringend” WAHRIG Deutsches<br />

Wörterbuch [WDW], 2006, p. 1169). The opinions<br />

of both Turkish teachers and German teachers<br />

regarding the category of productivity fell under<br />

the two sub-categories “student-oriented and<br />

instructional objective-oriented values”. But, the<br />

values in these sub-categories differed according to<br />

the countries. For Turkish mathematics teachers,<br />

student-oriented values were motivation, awarding,<br />

willing to study, good comprehension, effective<br />

learning, able to succeed, neatness, and focus<br />

on study whereas instructional objective-oriented<br />

values were objective achievement, expediency,<br />

and economy. As for German teachers, studentoriented<br />

value was only deep understanding while<br />

instructional objective-oriented values were organization,<br />

planning, interactive learning and optimum<br />

outcome formation.<br />

Herein, Turkish mathematics teachers (11 open<br />

coding) stress the category of productivity more<br />

than their German colleagues (5 open coding). To<br />

exemplify, T3 works at a primary school and has<br />

a 7-year-teaching experience. T3 emphasized the<br />

student-oriented values and indicated the importance<br />

of respecting student and guiding students<br />

to study. In this case, it can be argued that the underlying<br />

values of T3’s decision making process in<br />

forming study groups were the student-oriented<br />

values “focus on study” and “able to succeed” in the<br />

category of productivity. Moreover, it can be stated<br />

that the value “respect/care student” was important<br />

to T3. On the other hand, G6 works at a secondary<br />

school (Gymnasium) as a mathematics teacher and<br />

has a 13-year-teaching experience. Her/his second<br />

major is physics. S/he is authorized to teach mathematics<br />

and physics until the 10th grade. During the<br />

interview, G6 had an intimate and friendly attitude<br />

and voiced her/his views openly. Within T3’s decision<br />

making process during forming study groups,<br />

the underlying value was ascertained as instructional<br />

objective-oriented value “optimum outcome<br />

formation”. Furthermore, in this process, the value<br />

“collaboration” was also an important value for G6.<br />

Socialization<br />

This study defines socialization through the following<br />

definitions of WDW (2006) “allmähliches<br />

Hineinwachsen des Menschen in die Gesellschaft”<br />

(p. 1377) and TDK (1998) “to educate to behave according<br />

to the society norms” (p. 2015). Thus, the<br />

category of socialization can be regarded as societal<br />

values, as well. For both groups of teachers, societal<br />

values play almost equally effective role in their decision<br />

making processes in group studies (10 open<br />

coding for Turkish teachers and 9 open coding for<br />

German teachers). Nonetheless, it is important to<br />

note that societal values differed according to the<br />

countries. For Turkish teachers, societal values<br />

included collaboration, idea exchange, discussion,<br />

cooperation, sharing, partnership, integration,<br />

socialization, adaptation, and loving. For German<br />

teachers, collaboration, responsibility, cooperation,<br />

sharing, teamwork, respect, broadmindedness, dialogue,<br />

and consensus constituted societal values.<br />

Herein, cooperation, sharing, and collaboration<br />

were the common values for the both groups. For<br />

example, T4 works at a primary school as a mathematics<br />

teacher. S/he has 27 years of teaching and<br />

20 years of administration. During the interview,<br />

T4 behaved in a confident, mature, calm and authoritarian<br />

manner and expressed her/his opinions<br />

698


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

openly and resolutely thanks to her/his long years<br />

of teaching and administration experience. The<br />

underlying values of T4’s decision-making process<br />

during group formation were determined as “sharing”,<br />

“cooperation”, “collaboration”, and “integration”.<br />

G5, on the other hand, has been a mathematics<br />

teacher for 10 years and works at a secondary<br />

school (Gymnasium). Her/his second major is<br />

German. S/he has taught mathematics at different<br />

levels from primary education to tertiary education.<br />

Throughout the interview, her/his familiarity<br />

with the vision and principles of mathematics<br />

curricula at all levels was observed. The underlying<br />

values of G5’s decision-making process during<br />

group formation were designated as “consensus”,<br />

“cooperation”, and “collaboration”. Some part of the<br />

interview made with G5 is given below:<br />

M: Suppose that you would like to do group work.<br />

But, some students protest against with the demand<br />

of individual learning. What would you do<br />

in such a situation<br />

G5: I do a lot of group studies. In our school, we<br />

teach a 3-day-course in the 7th grade. In this<br />

course, we show how group studies can be conducted<br />

effectively. We search for consensus in the<br />

group … In all classes at the school; this kind of<br />

group study systematic exists. And, group studies<br />

are a way of teaching that can be easily performed<br />

by every teacher. It is also important for students<br />

to contact with other students they do not know<br />

well so that they can experience the feelings of cooperation<br />

and teamwork.<br />

Flexibility/Authority<br />

In this study, the definitions of TDK (1998) “retain<br />

the power, establish or obtain power” (p. 1705) and<br />

WDW (2006) “maßgebender Einfluss” (p. 216)<br />

were acknowledged for the concept “authority”.<br />

Similarly, the study defines “flexibility” in terms<br />

of the definitions of TDK “susceptible to different<br />

interpretations” (p. 730) and WDW “veränderlich<br />

(Vorschrift)” (p. 530).<br />

Concerning the value “flexibility”, teachers’ views<br />

change depending on the country. With regard to<br />

this category, the views of Turkish teachers were<br />

gathered in the sub-categories of respect student<br />

and consider the conditions while German teachers<br />

expressed only consider the conditions in this<br />

category. Nevertheless, the category “consider the<br />

conditions” differs according to the countries. Accordingly,<br />

the underlying values of Turkish mathematics<br />

teachers’ decision making processes were<br />

specified as personality of student(s), the number<br />

of students, and content of subject matter of concern.<br />

On the other hand, class level, reactions of<br />

group members, impact of group members on<br />

other groups, assignment/task to be assigned, characteristics<br />

of student(s) (age, capability, personality,<br />

relations, and performance), content of subject<br />

matter, time, and experience were the prominent<br />

factors for German mathematics teachers. In the<br />

process of forming groups, Turkish teachers paid<br />

attention to gender distribution across groups (see<br />

the 4 th category) and\Turkish teachers stressed the<br />

value “respect/care student”. However, regarding<br />

gender distribution across groups, German teachers<br />

use their authority. Within the context of “respect”,<br />

Turkish teachers featured the values “value/<br />

care” and “democratic demand”. In this study, to<br />

define the concept “respect”, the definitions of TDK<br />

(1998) and WDW (2006), which are respectively<br />

“feelings of love, regard, reverence to behave in a<br />

cautious, attentive, and moderate manner towards<br />

somebody/something due to their value, virtue,<br />

age, utility, and sanctity” (p. 1922) and “Achtung,<br />

…” (p. 122)”. A sample of interview illustrating the<br />

value “flexibility” is presented:<br />

T8 works at a primary school and has 7 years of<br />

teaching experience. S/he is a researcher who has<br />

a MS degree in educational sciences. The value<br />

“democratic demand” came into prominence as the<br />

underlying value of her/his decision-making process<br />

in group studies. Some parts of the interview<br />

made with T8 are as follows:<br />

M: Suppose that you would like to do group work.<br />

But, some students protest against with the demand<br />

of individual learning. What would you do<br />

in such a situation<br />

T8: At times, girls protest against the group work.<br />

Or some students have different ideologies and lifestyles.<br />

Morality is important to me. Sometimes, I<br />

exclude them from the groups and allow them to<br />

work individually and other times I do not.<br />

M: What is the reason behind this<br />

T8: All have certain beliefs, life-styles and they<br />

have the right to feel comfortable.<br />

Regarding the value “authority”, both groups of<br />

teachers expressed views in the direction of absolutism<br />

and semi- absolutism. Absolutism means<br />

that teacher unconditionally has the authority to<br />

control all situations. On the other hand, semiabsolutism<br />

implies that teacher has the authority<br />

but requires the approval of student in some situations.<br />

In order to get approval, Turkish teachers<br />

persuade students, explain reasons, and intervene<br />

in unfavorable circumstances while German teachers<br />

let students set and apply rules, search for mo-<br />

699


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

tives, and intervene in unfavorable circumstances.<br />

When the interviews and field notes are evaluated<br />

holistically, it can be asserted that the value “productivity”<br />

lies behind these attitudes. To exemplify<br />

the value “authority”, some parts of an interview are<br />

given below:<br />

Similar to T5, G12 valued absolutism in her/his<br />

decision making process in group studies. When<br />

G12 were asked whether s/he considered gender<br />

differences while forming groups, s/he responded<br />

as “I do not tolerate such demands. Students have<br />

to learn to study with others, which should be independent<br />

from gender.”<br />

G10 works at a secondary school (Gymnasium) as<br />

a mathematics teacher and has a 12-year-teaching<br />

experience. Her/his second major is sports. S/he<br />

behaved calmly and determinedly during the interview.<br />

In a group study, G10 reported that s/he<br />

first searched for the reasons behind students’ objection<br />

to group formation and decide accordingly.<br />

The quotations taken from the interview of G10 is<br />

provided below:<br />

M: Suppose that you would like to do group work.<br />

But, some students protest against with the demand<br />

of individual learning. What would you do<br />

in such a situation<br />

G10: It depends on the situation and the student.<br />

I ask the student “Why don’t you want to work in<br />

groups” First, I take the student out of the classroom<br />

and try to compromise with her/him. But,<br />

if her/his problem cannot be solved,… [taught] it<br />

depends on the situation.<br />

Gender Differences<br />

This category could have been placed in the category<br />

of socialization/societal values. Yet, it was<br />

handled as an independent category since German<br />

mathematics teachers had particular and different<br />

attitudes towards gender differences from their<br />

Turkish colleagues. In this study, gender was considered<br />

in terms of the definitions of TDK (1998)<br />

“special biological characteristics which define<br />

humans as female or male and attribute different<br />

roles to them in progeneration” (p. 411) and WDW<br />

(2006) “Überbewertung der geschlechtlichen Unterschiede”<br />

(p. 1353).<br />

Regarding the category of gender differences,<br />

teachers’ views change depending on the country.<br />

When Turkish teachers were asked whether<br />

they considered gender differences while forming<br />

groups, it was observed that all (except for T3) gave<br />

priority to the value “productivity” and they did not<br />

voice any opinions related to gender differences. As<br />

for German teachers, it was found out that most<br />

of them (90%) expressed different opinions from<br />

their Turkish colleagues and their opinions directly<br />

focused on gender differences. The values spoken<br />

out by German teachers in relation to this category<br />

were esthetics, beauty, neatness, and gender-based<br />

collaboration. For instance, G6 said “I pay attention<br />

to gender distribution across groups, I form<br />

mixed groups. Girls draw, write better in group<br />

studies” and, as T3 do, indicated that such values<br />

as esthetics, beauty, and neatness belonged to girls.<br />

Discussion<br />

In this section, the underlying values of Turkish<br />

and German Mathematics teachers’ decision making<br />

processes (in group studies) will be discussed<br />

in terms of their similarities and differences. While<br />

doing this, Lim and Ernest’s (1997) category of values<br />

taught in mathematics lessons, Bishop’s (1996)<br />

category of mathematical values, and Hofstede’s<br />

(1980, 2009) category of cultural values will be taken<br />

into account. Also, recommendations for education<br />

of mathematics teachers and further studies<br />

will be provided.<br />

Similarities and Differences in the Category of<br />

Values Taught in Mathematics Lessons<br />

In the end of the present study, the underlying values<br />

of the Turkish teachers’ decision making processes<br />

were categorized under three main headings<br />

whereas those of German teachers were categorized<br />

under four main headings. The first three values<br />

could be handled commonly although their subcategories<br />

differ according to the countries. However,<br />

it was concluded that the fourth value (gender<br />

differences) was more important to German mathematics<br />

teachers. Moreover, two of these values<br />

(productivity and flexibility/authority) can be considered<br />

within the category of values in mathematics<br />

education while the other two (socialization<br />

and gender differences) can be addressed in the<br />

category of societal and cultural values. The values<br />

productivity and flexibility/authority were prominent<br />

in decision-making processes of both groups<br />

of teachers (in group studies). But, when each category<br />

was examined in detailed, certain differences<br />

were observed in their sub-categories. Within the<br />

scope of the definition adopted in this study, it was<br />

found out that the value productivity was process<br />

and product-oriented and it included two sub-values<br />

as student and leaning environment-oriented.<br />

700


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

Besides, it was observed that Turkish mathematics<br />

teachers put more stress on student-oriented<br />

values (willing to study, able to succeed, focus<br />

on study) compared to their German colleagues,<br />

which shows parallelism to the results of studies<br />

conducted with Turkish mathematics teachers (see<br />

Dede, 2011; Durmuş & Bıçak, 2006). 11 sub-values<br />

offered by Turkish mathematics teachers concerning<br />

the value “productivity” and the quotations<br />

mentioned above demonstrated that Turkish mathematics<br />

teachers care about process and productoriented<br />

values in their decision-making processes<br />

related to their classroom practices more than their<br />

German colleagues. This can be associated with the<br />

re-establishment of Education Faculties in Turkey<br />

in 1997 and the modification of the Mathematics<br />

Education Program in 2004 according to the principles<br />

of the constructivist approach. Turkish Ministry<br />

of National Education (Milli Eğitim Bakanlığı<br />

[MEB]) (2009a) indicated the importance of process<br />

and product-oriented values in this way:<br />

In teaching-learning process, both process and<br />

product should be assessed. Assessment tools provided<br />

in the program supplement can be used as<br />

they are, by readjusting or choosing the ones that<br />

fit for purpose in the course of process and product<br />

oriented assessment (p.10).<br />

In a similar way, the values organization, planning,<br />

interactive learning, and optimum outcome<br />

formation in the category of learning-oriented<br />

values that were expressed by German mathematics<br />

teachers are among the values that should be<br />

taught with group studies in the German Mathematics<br />

programs (e.g., RMG 2004). When these<br />

are considered, it can be argued that the mathematics<br />

programs of the countries play an effective<br />

role in teachers’ decision-making processes.<br />

This argument can be handled in the category of<br />

“institutional level” affecting values of mathematical<br />

thinking within the socio-cultural dimension of<br />

mathematics education. In fact, institutional values<br />

are influential on programs and textbooks (Clarkson,<br />

Bishop, & Seah, 2010). On the other hand, the<br />

values effective learning, willing to study, neatness,<br />

and focus on study for Turkish teachers and the<br />

values organization, planning, interactive learning,<br />

and optimum outcome formation for German<br />

teachers match up with the values determined by<br />

the study conducted with the mathematics teachers<br />

in Melbourne (Western culture and multicultural)<br />

(Seah et al., 2001). It is clear that these<br />

matching values are the student-oriented values for<br />

Turkish teachers while they are learning environment-oriented<br />

values for German teachers. These<br />

findings parallel with the researches that showed<br />

mathematics educational values (productivity in<br />

particular) may differ across and even within cultures<br />

(Western culture) (Bishop et al., 2000; Seah,<br />

2011a). The aforementioned student and learningoriented<br />

values crosses with Bishop’s (1996) mathematics<br />

educational values. When these findings are<br />

examined within the framework of Bishop’s (1988)<br />

categorization of five levels of the socio-cultural<br />

dimension of mathematics education affecting<br />

mathematical thinking, student-oriented values<br />

can be considered at individual level and learningoriented<br />

values can be considered at pedagogical<br />

level. In addition, student-oriented values can be<br />

placed in the category of “individual values” suggested<br />

by Lim and Ernest (1997) in relation to the<br />

values taught in mathematics lessons.<br />

One of the important findings of the present study<br />

displays that both Turkish and German mathematics<br />

teachers take characteristics of their society and<br />

culture (norms, values, etc.) into account while<br />

making decisions (see the category of socialization).<br />

Hereunder, the values cooperation, sharing,<br />

and collaboration were effective in decision making<br />

processes of both groups of teachers. Statements<br />

with regard to the instruction of these values are<br />

available in the mathematics programs of the both<br />

countries (see Rahmenlehrplan für die Sekundarstufe<br />

1 [RSS], 2006; MEB, 2009a), which implies that<br />

the mathematics programs of the countries affect<br />

teachers’ decision- making processes. Hence, this<br />

inference can be acknowledged in Bishop’s (1988)<br />

category of values at “institutional level”. Moreover,<br />

the values broadmindedness, dialogue, and consensus<br />

expressed by German teachers in the category of<br />

socialization pertain to the multicultural structure<br />

of the German society (especially Berlin), which<br />

display that German teachers give priority to sociocultural<br />

values in their decision-making processes.<br />

The value of socialization can also fall into the category<br />

of “social and cultural values” under Lim and<br />

Ernest’s (1997) categorization of values taught in<br />

mathematics lessons.<br />

The current study also shows that the values flexibility<br />

and authority affect the both groups of<br />

teachers’ decision making processes. These values<br />

can be put into Lim and Ernest’s (1997) category<br />

of “personal values”, Bishop’s (1988) category of<br />

“individual values” and Bishops’s (1996) category<br />

of “mathematics educational values”. Herein, it was<br />

observed that the value flexibility (see consider the<br />

conditions) was more influential in German teachers’<br />

decision-making processes than those of their<br />

701


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

Turkish colleagues. Yet, it was also reported that<br />

German teachers paid more attention to gender<br />

difference while forming groups and used their authority<br />

more compared to their Turkish colleagues.<br />

When the interviews and field notes are considered<br />

together, it can be claimed that these two attitudes<br />

of German teachers were not in contradiction with<br />

each other and the value productivity lies behind<br />

their attitudes.<br />

Another important finding of the study demonstrates<br />

that gender differences have an effect on<br />

teachers’ decision-making processes. The value<br />

gender differences can be considered in Lim and<br />

Ernest’s (1997) category of “social and cultural<br />

values” and Bishop’s (1988) category of values at<br />

“societal level”. This value can be regarded as the<br />

most striking value that explicitly shows the social<br />

and cultural differences between the two countries.<br />

In the study, it was found that German mathematics<br />

teachers paid more attention to this value while<br />

making decisions than their Turkish colleagues.<br />

They also identified the sub-values esthetics, beauty,<br />

and neatness (especially for female students)<br />

and gender-based collaboration in the category<br />

of gender differences. Here, it can be argued that<br />

these values correspond to the values attributed<br />

to the women in Western culture. In the theory of<br />

gender-based values suggested by Gilligan (1982),<br />

the values attributed to the women in Western culture<br />

are connections, caring, empathy, feelings and<br />

intuition, tends to holistic and human-centered<br />

whereas the values attributed to the men are unfeelingness,<br />

objectification, abstraction, impersonality,<br />

dispassionate reason and analysis, and tends<br />

to be atomistic. Thus, it is understandable that German<br />

teachers identified the values esthetics, beauty,<br />

and neatness as the values attributed to the women.<br />

The mathematics programs affected by the values<br />

at “institutional level” as Bishop (1998) indicated<br />

also support this identification. To illustrate, the<br />

German secondary mathematics program (Rahmenlehrplan<br />

für die Gymnasiale Oberstufe [RGO],<br />

2006) emphasizes this as follows:<br />

In lessons, learning environments in which students<br />

with different gender work together promote<br />

students’ understanding and awareness of<br />

self and the opposite gender’ learning. They support<br />

the phenomenon of living with the opposite<br />

gender in life. They also encourage students to<br />

make independent decisions for their personal<br />

and professional lives from the socially and traditionally<br />

attributed roles (p. 7).<br />

On the other hand, when Turkish teachers were<br />

asked whether they considered gender differences<br />

while forming groups, it was observed that all (except<br />

for T3) gave priority to the value “productivity”<br />

and they did not voice any opinions related to gender<br />

differences. However, it is obvious in the following<br />

statements that MEB (2009b) attach great importance<br />

to the gender distribution across groups:<br />

“Teachers should form heterogeneous groups in<br />

terms of students’ gender, academic achievement,<br />

etc. in group projects” (p.107) and “ In collaborative<br />

learning, teachers should form homogenous and<br />

heterogeneous groups by taking students’ achievement<br />

levels, genders, personality characteristics<br />

into account” (p. 25). The reasons lie behind the<br />

importance Turkish teachers attach to the value<br />

productivity are explicable. In Turkey, the Turkish<br />

education system is based on large scale centralized<br />

exams (Yıldırım, 2008) and the success or failure<br />

of Turkish teachers is determined by the means of<br />

these exam results at both institutional and societal<br />

levels. With this, it can be concluded that societal<br />

and institutional values are effective on Turkish<br />

mathematics teachers’ classroom practices (group<br />

formation) (Bishop, 1988; Lim & Ernest, 1997).<br />

Similarities and Differences in the Category of<br />

Values in Mathematics Education<br />

When the underlying values of the mathematics<br />

teachers’ decision-making processes during classroom<br />

practices are examined in the framework<br />

of Hofstede’s Category of Cultural Values (1980),<br />

interesting and striking findings appear to stand<br />

out. In Hofstede’s (1980) study, it was concluded<br />

that the Turkish society has a high power distance<br />

index and high levels of uncertainty avoidance index.<br />

It was also found that the Turkish society has<br />

a collectivist view and it is shaped by the femalespecific<br />

values. Accordingly, as Cooper et al. (2007)<br />

stated, the reflections of these values on classroom<br />

practices are expected to lead to teacher-centered<br />

instruction and result in such a perception that<br />

it is disrespectful to question teachers’ presentation/decision.<br />

However, the findings of this study<br />

prove the opposite. For example, it was found that<br />

Turkish mathematics teachers attached great importance<br />

to student-oriented values (see the value<br />

productivity) in their decision making processes<br />

and they respected their students’ demands even if<br />

they contracted with their own decisions (see the<br />

value flexibility), which may be attributed to the<br />

modification of mathematics programs based on<br />

the constructivist approach. Nonetheless, further<br />

studies are needed to reveal whether these values<br />

are observed in Turkish teachers’ classroom prac-<br />

702


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

tices. It is also needed to test the validity and up-todateness<br />

of Hofstede’s category of cultural values in<br />

Turkish society since Turkey has been undergoing<br />

major developments and changes in recent years.<br />

On the other hand, in Hofstede’s (1980) study, it<br />

was ascertained that the German society has low<br />

power distance index and low level of long term<br />

orientation, but high levels of uncertainty avoidance<br />

index. It was also concluded that the German<br />

society has an individualist view and it is shaped<br />

by the male-specific values. In accordance with<br />

these findings, the reflections of these values on<br />

classroom practices are expected to lead to studentcentered<br />

instruction and innovativeness (Cooper<br />

et al., 2007). Yet, in this study, it was found that<br />

learning environment-oriented values are more<br />

influential on German mathematics teachers’ decision<br />

making processes (in group formation) than<br />

student-oriented values (see the value productivity).<br />

Furthermore, in this study, it was determined<br />

that the value gender differences (e.g., esthetics,<br />

beauty, and neatness) have an effective role in German<br />

mathematics teachers’ decision-making processes.<br />

So, it can be asserted that this value pertain<br />

to Hofstede’s (1980) category of masculinity- femininity.<br />

The German society is a masculine society<br />

(Hofstede, 1980) and female-specific values in traditional<br />

western societies are modesty, empathy,<br />

esthetics, and beauty, etc. (Gilligan, 1982). In the<br />

current study, it was concluded that German teachers<br />

acknowledged the traditional roles attributed to<br />

the women (e.g., esthetics, beauty, calligraphy) in<br />

western societies; and in the meantime, they could<br />

use their authority to assure the collaboration<br />

among genders. Intimacy and collaboration of students<br />

with different genders is already encouraged<br />

in German mathematics programs (RGO, 2006) as<br />

“[…make independent decisions from the socially<br />

and traditionally attributed roles (p. 7).<br />

Implications for Mathematics Education and<br />

Further Study<br />

Teachers often must make dozens of decisions in<br />

learning environments, and decision-making is one<br />

of the cornerstones of good teaching-learning process,<br />

so the more knowledge related to how teachers<br />

make decisions is gained, the more concrete<br />

prescience can be realized for their instruction<br />

(Bishop, 2008). And it is common knowledge that<br />

values of teachers affect their decisions to some extent<br />

(Bishop & Whitfield, 1972; Bishop, Clarkson,<br />

FitzSimons, & Seah, 2001; Fasheh 1982). Values of<br />

teachers also direct their classroom practices and<br />

play an active role in determining school goals and<br />

objectives, programs and teaching methods (Yero,<br />

2002). Thus, it is quite essential for teachers to be<br />

aware of their values and preferences of instruction<br />

and work to improve them (Chin, 2006). In this<br />

sense, this study enables mathematics teachers to<br />

raise awareness on the underlying values in their<br />

decision making processes during classroom practices,<br />

to understand the importance of cultural,<br />

social, and individual values affecting their values<br />

and to revise their preferences if necessary.<br />

The findings of the present study show that mathematics<br />

programs and institutional values (Bishop,<br />

1988) play an important role in mathematics teachers’<br />

decisions on classroom practices. Hence, it is<br />

necessary for curriculum makers and textbook<br />

writers to take the institutional values suggested<br />

by Bishop into consideration. Another finding of<br />

this study conducted with two groups of teachers<br />

possessing different cultural, social, and personal<br />

values indicates that cultural, social, and personal<br />

values are influential on mathematics education<br />

(Sam, 2003). This finding also mirrors the research<br />

findings proving that different cultures carry different<br />

values (Bishop et al., 2000). To exemplify, social<br />

(e.g., the emphasis on the value productivity in<br />

the category of gender differences), personal (e.g.,<br />

flexibility/authority), and institutional values (e.g.,<br />

exams, programs) are effective in Turkish teachers’<br />

decision making processes.<br />

This study also demonstrates that Turkish teachers’<br />

classroom practices show differences (e.g., studentcentered<br />

values) in terms of the application of Hofstede’s<br />

category of cultural values (1980) to classroom<br />

practices (Cooper et al., 2007). The investigation<br />

of the reasons behind these differences stands<br />

out as another research topic. Similarly, another<br />

further study can examine the value “gender differences”<br />

affecting German teachers’ decisions in<br />

terms of traditional roles attributed to the women<br />

in the Western culture.<br />

The present study, as mentioned before, is delimited<br />

to the investigation of the underlying values<br />

of teachers’ decision making processes during just<br />

one classroom practice (group formation in one<br />

group work activity) through interviews and field<br />

notes. Consequently, it may be significant to examine<br />

the decision-making processes of these teachers<br />

from different culture and society during different<br />

teaching-learning contents and practices. In this<br />

way, in-depth knowledge about the values affecting<br />

teachers’ decisions can be acquired and the<br />

teaching-learning process can be enriched (Bishop,<br />

703


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

2008). In addition, further qualitative studies can<br />

be carried out with classroom observations so as to<br />

find out whether the values reported by the teachers<br />

on are reflected on their classroom practices.<br />

Acknowledgements<br />

The study involving teachers from Turkey and<br />

Germany was supported, in part, by grants from<br />

the Alexander von Humboldt Stiftung (AvH). Any<br />

opinions expressed herein are those of the author<br />

and do not necessarily represent the views of AvH.<br />

Particular thanks to Prof. Dr. Uwe Gellert, Free<br />

University of Berlin, Germany.<br />

References/Kaynakça<br />

An, S., Kulm, G., Wu, Z., Ma, F., & Wang, L. (2006). The impact<br />

of cultural differences on middle school mathematics teachers’<br />

beliefs in the U. S. and China. In F. K. Leung, & F. J. Lopez-Real<br />

(Eds.), Mathematics education in different cultural traditions: A<br />

comparative study of East Asia and the West (pp. 449-464). New<br />

York: Springer.<br />

Arber, S. (1993). Designing samples. In N. Gilbert (Ed.), Researching<br />

social life (pp. 68-92). London: Sage.<br />

Atweh, B., & Seah, W. T. (2008, February).Theorising values and<br />

their study in mathematics education. Paper presented at the<br />

Australian Association for Research in Education Conference,<br />

Fremantle, Australia.<br />

Aydın, M. (1989). Eğitim Yönetimi. Ankara: Hatipoğlu Basımevi.<br />

Beyth-Marom, R., Fischhoff, B., Jacobs-Quadrel, M., & Furby,<br />

L. (1991). Teaching decision making to adolescents: A critical<br />

review. In J. Baron & R.V. Brown (Eds.), Teaching decision making<br />

to adolescents (pp. 19-60). Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum<br />

Associates.<br />

Bishop, A. J. (1988). Mathematical enculturation: A cultural<br />

perspective on mathematics education. Dordrecht, The Netherlands:<br />

Kluwer Academic Publishers.<br />

Bishop, A. J. (1996, June). How should mathematics teaching in<br />

modern societies relate to cultural values some preliminary questions.<br />

Paper presented at the Seventh Southeast Asian Conference<br />

on Mathematics Education, Hanoi, Vietnam.<br />

Bishop, A. J. (2002, April). Research, policy and practice: The<br />

case of values. Paper presented at the 3rd Biennial International<br />

Conference on Math Education and Society, Helsingor,<br />

Denmark.<br />

Bishop, A. J. (2004, July). Critical issues in researching cultural<br />

aspects of mathematics education. Paper presented in Discussion<br />

Group 2 at the Tenth International Congress on Mathematical<br />

Education, Copenhagen, Denmark.<br />

Bishop, A. J. (2008). Decision-making, the intervening variable.<br />

In P. Clarkson, & N. Presmeg (Eds), Critical issues in<br />

mathematics education. Major contributions of Alan Bishop (pp.<br />

29-35). New York: Springer.<br />

Bishop, A. J., & Whitfield, R. C. (1972). Situations in teaching.<br />

Boston: McGraw-Hill.<br />

Bishop, A., Clarkson, P., FitzSimons, G., & Seah, W. T. (2000).<br />

Why study values in mathematics teaching: Contextualising The<br />

Vamp Project. Retrieved January 24, 2004 from www.education<br />

.monash.edu.au/projects/vamp/<br />

Bishop, A., Clarkson, P., FitzSimons, G., & Seah, W. T. (2001).<br />

Studying values in mathematics education: Aspects of the<br />

VAMP Project. In J. Novotna (Ed.), European research in mathematics<br />

education II (pp. 368-376.). Prague: Charles University.<br />

Boeije, H. R. (2002). A purposeful approach to the constant<br />

comparative method in the analysis of qualitative interviews.<br />

Quality & Quantity, 36, 391-409.<br />

Cai, J. (2006). U .S. and Chinese teachers’ cultural values of<br />

representations in mathematics education. In F. K. S. Leung, K.<br />

D. Graf, & F. Lopez-Real (Eds.), Mathematics education in different<br />

cultural traditions: A comparative study of East Asian and<br />

the West (pp. 465- 482). New York, NY: Springer.<br />

Chin, C. (2006). Conceptualising pedagogical values and identities<br />

in teacher development: A comparison of Taiwanese and<br />

Australian mathematics teachers. In F. K. S. Leung, K. D. Graf,<br />

& F. J. Lopez-Real (Eds.), Mathematics education in different<br />

cultural traditions: A comparative study of East Asia and the<br />

West (pp. 537–547). New York: Springer.<br />

Chin, C., & Lin, F. L. (2000). A case study of a mathematics<br />

teacher’s pedagogical values: use of a methodological framework<br />

of interpretation and reflection. In: Proceedings of National<br />

Science Council Part D: Mathematics, Science, and Technology<br />

Education, 10 (2), 90-101.<br />

Chin, C., & Lin, F. L. (2001).Value-loaded activities in mathematics<br />

classroom. Proceedings of the 25th Conference of the International<br />

Group for the Psychology of Mathematics Education<br />

(vol. 2, pp. 249-256). The Netherlands: Utrecht.<br />

Clarkson, P. C. (2007). The development of research into values<br />

in mathematics education. In G. Leder & H. Forgasz (Eds.),<br />

Stepping stones for the 21st century (p. 223). Rotterdam: Sense<br />

Publishers.<br />

Clarkson, P., Bishop, A., & Seah, W. T. (2010). Mathematics<br />

education and student values: The cultivation of mathematical<br />

well-being. In T. Lovat & R. Toomey (Eds.), International handbook<br />

on values education and student well-being (pp. 111- 136).<br />

NY: Springer.<br />

Clarkson, P., FitzSimons, G., Bishop, A., & Seah, W. T. (2000,<br />

December). Methodology challenges and constraints in the values<br />

and mathematics project. Paper Presented at the Annual<br />

Meeting of the Australian Association for Research in Education,<br />

Sydney, Australia.<br />

Clemen, R. T., & Hampton, H. (1994). Cooperative learning and<br />

decision making. Decision Research.Oak St. Eugene, Oregon.<br />

Cohen, L., Manion, L., & Morrison, K. (2000). Research Methods<br />

in Education (5th ed.). New York: Routledge/Falmer.<br />

Colburn, A. (2000). Constructivism: Science education’s<br />

“grand unifying theory. The Clearing House, 74 (1), 9–12.<br />

Cooper, P. J., Calloway-Thomas, C., & Simonds, C. (2007).<br />

Intercultural communication. A text with readings. Essex, England:<br />

Pearson Education Inc.<br />

704


DEDE / Examining the Underlying Values of Turkish and German Mathematics Teachers’ Decision...<br />

Creswell, J. W. (1998). Qualitative inquiry and research design:<br />

Choosing among five traditions. Thousand Oaks, CA: Sage.<br />

Creswell, J. W. (2008). Educational research: Planning, conducting,<br />

and evaluating quantitative and qualitative research (3rd<br />

ed.). Upper Saddle River, NJ: Pearson.<br />

Davies, L. T. (2004, March). Planning, managing and teaching<br />

decision making for 11- 14 year olds. Paper for PATT/ ITEA<br />

conference Albuquerque, New Mexico, USA.<br />

DeBellis, V. A., & Goldin, G. A. (1997). The affective domain<br />

in mathematical problemsolving. In E. Pehkonen (Ed.), Proceedings<br />

of the 21st Conference of the International Group for the<br />

Psychology of Mathematics Education (vol. 2., pp. 209 - 216).<br />

Finland: University of Helsinki.<br />

Dede, Y. (2009). Turkish preservice mathematics teachers’ mathematical<br />

values: positivist and constructivist values. Scientific<br />

Research and Essays, 4 (11), 1229-1235.<br />

Dede, Y. (2011). Mathematics education values questionnaire<br />

for Turkish preservice mathematics teachers: Design, validation,<br />

and results. International Journal of Science and Mathematics<br />

Education, 9 (3), 603-626.<br />

Denzin, N. K. (1988) Triangulation. In J. P. Keeves (Ed.), Educational<br />

research, methodology, and measurement: An international<br />

handbook (pp. 511-513). Oxford: Pergamon Press.<br />

Durmuş, S. (2011). An investigation related to the modelling<br />

levels and values of elementary school prospective mathematics<br />

teachers. Educational Sciences: Theory & Practice, 11, 1055-<br />

1071.<br />

Durmuş, S., & Bıçak, B. (2006, July). A scale for mathematics<br />

and mathematical values of pre-service teachers. Paper presented<br />

at the Third International Conference on the Teaching of<br />

Mathematics (ICTM 3), Istanbul, Turkey.<br />

Ernest, P. (1991). The philosophy of mathematics education.<br />

London: Falmer Press.<br />

Ernest, P. (2007). The philosophy of mathematics, values and<br />

keralese mathematics.The Montana Mathematics Enthusiast, 4<br />

(2), 174 -187.<br />

Fasheh, M. (1982). Mathematics, culture, and authority. For the<br />

Learning of Mathematics, 3 (2), 2-8.<br />

Finley, S. (2000). The changing role of the teacher. Southwest<br />

Educational Development Laboratory.<br />

FitzSimons, G. E., Bishop, A. J., Seah, W. T., & Clarkson, P. C.<br />

(2001). Values portrayed by mathematics teachers. In C. Vale<br />

& J. Horwood & J. Roumeliotis (Eds.), A mathematical odyssey<br />

(pp. 403-410). Melbourne, Australia: The Mathematical Association<br />

of Victoria.<br />

Frade, C., & Machado, M. C. (2008, July). Culture and affect:<br />

Influences of the teachers’ Values on Students’ affect. In O.<br />

Figueras, J. L. Cortina, S. Alatorre, T. Rojano, & A. Sepúlveda<br />

(Eds.), Proceedings of the Joint Meeting of PME 32 and PME‐NA<br />

XXX (vol. 3, pp. 33-40). Morelia, Mexico.<br />

Gilligan, C. (1982). In a different voice: Psychological theory<br />

and women’s development. Cambridge, MA: Harvard University<br />

Press.<br />

Ginsburg, H. (1981). The clinical interview in psychological research<br />

on mathematical thinking: Aims, rationales, techniques.<br />

For the Learning of Mathematics, 1 (3), 57-64.<br />

Glaser, B. G., & Strauss, A. L. (1967). The discovery of grounded<br />

theory: Strategies for qualitative research. New York: Aldine de<br />

Gruyter.<br />

Gordon, C. P. (1996). Adolescent decision making: A broadly<br />

based theory and its application to the prevention of early pregnancy.<br />

Adolescence, 31, 561-584.<br />

Gregory, R. S., & Clemen, R. T. (1994). Beyond critical thinking:<br />

A framework for developing the decision-making skills of<br />

secondary school students.Working paper, Decision Research,<br />

Eugene, Oregon.<br />

Grootenboer, P. J., & Hemmings, B. (2007). Mathematics performance<br />

and the role played by affective and background<br />

factors. Mathematics Education Research Journal, 19 (3), 3-20.<br />

Gudmunsdottir, S. (1991). Values in pedagogical content<br />

knowledge. Journal of Teacher Education, 41 (3), 44-52.<br />

Halstead, M. (1996). Values and values education in schools.<br />

In J. M. Halstead & M. J. Taylor (Eds.), Values in education and<br />

education in values (pp. 3-14). London: Falmer Press.<br />

Hannula, M. S. (2004). Affect in mathematics education: Exploring<br />

theoretical frameworks. In M. J. Høines & A. B. Fuglestad<br />

(Eds.), Proceedings of the 28th Conference of the International<br />

Group for the Psychology of Mathematics Education (vol. 1,<br />

pp. 107 -109). Bergen: Bergen University College.<br />

Hoffmann, W. A. (2004). Being an adolescent suicide survivor.<br />

A collage-facilitated phenomenological approach.Unpublished<br />

doctoral dissertation, Rand Afrikaans University.<br />

Hofstede, G. (2009). Geert Hofstede’s cultural dimensions. Retrieved<br />

November 25, 2011 from http://www.geert-hofstede.<br />

com / hofstede_germany.shtml<br />

Hofstede, G. H. (1980). Culture consequences: International differences<br />

in work-related values. London: Sage.<br />

Hunting, R. P. (1997). Clinical interview methods in mathematics<br />

education research and practice. Journal of Mathematical<br />

Behavior, 16 (2), 145-165.<br />

Johnson, D. W., Johnson, R. T., & Smith, K. A. (1991). Cooperative<br />

learning: Increasing college faculty instructional productivity.<br />

ASHE-FRIC Higher Education Report No. 4. Washington,<br />

D.C.: School of Education and Human Development, George<br />

Washington University.<br />

Johnson, D., & Johnson, R. T. (1981). Effects of cooperative and<br />

individualistic learning experience on interethnic interaction.<br />

Journal of Educational Psychology, 73, 444- 449.<br />

Kroeber, A. L., & Kluckhohn, C. (1952). Culture: A critical review<br />

of concepts and definitions. Papers of the Peabody Museum<br />

of American Archaeology and Ethnology, 47 (1), 1-223.<br />

Kuo, P. V. (2004). An explanatory model of physics faculty conceptions<br />

about the problem solving process. Unpublished doctoral<br />

dissertation, University of Minnesota.<br />

Lee, W. O. (2001). Moral perspectives on values, culture and<br />

education. In J. Cairns, D. Lawton, & R. Gardner (Eds.), Values,<br />

culture and education (pp. 27-45.). London: Kogan Page.<br />

Lim, L., & Ernest, P. (1997, March). Values in mathematics education:<br />

What is planned and what is espoused Proceedings of<br />

the Day Conference: In Brirtish Society for Research into Learning<br />

Mathematics, University of Nottingham.<br />

705


EDUCATIONAL SCIENCES: THEORY & PRACTICE<br />

Lincoln, Y. S., & Guba, E. G. (1985). Naturalistic inquiry. Newburry<br />

Park, CA: Sage.<br />

Marschall, M. N. (1996). Sampling for qualitative research. Family<br />

Practice, 13 (6), 522- 525.<br />

Matthews, B. (2001). The relationship between values and learning.<br />

International Education Journal [Special Issue: Educational<br />

Research Conference], 2 (4), 223-232.<br />

Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]. (2009a). Primary school mathematics<br />

curriculum and guide, Grade 6-8. Ankara: Author.<br />

Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]. (2009b). Primary school mathematics<br />

curriculum, Grade 1-5. Ankara: Author.<br />

National Council of Teachers of Mathematics [NCTM]. (2000).<br />

Principles and standards for school mathematics. Reston: National<br />

Council of Teachers of Mathematics.<br />

Onwuegbuzie, A. J., & Collins, K. M. T. (2007). A typology of<br />

mixed methods sampling designs in social science research.<br />

The Qualitative Report, 12 (2), 281-316.<br />

Patton, M. (1990). Qualitative evaluation and research methods.<br />

Beverly Hills, CA: Sage.<br />

Pitney W. A., & Parker, J. (2002). Qualitative research applications<br />

in athletic training. Journal of Athletic Training, 37 (4),<br />

168-173.<br />

Prediger, S. (2001). Mathematik als kulturelles Produkt<br />

menschlicher Denktätigkeit und ihr Bezug zum Individuum.<br />

In K. Lengnink, S. Prediger, F. Siebel (Eds.), Mathematik und<br />

Mensch (pp. 21-36). Sichtweisen der Allgemeinen Mathematik,<br />

Darmstädter Schriften zur Allgemeinen Wissenschaft 2, Verlag<br />

Allgemeine Wissenschaft, Mühltal.<br />

Punch, K. F. (Ed.). (1998). Introduction to social research: Quantitative<br />

& qualitative approaches. London, Sage.<br />

Rahmenlehrplan für die Gymnasiale Oberstufe [RGO]. (2006).<br />

Mathematik. Senatsverwaltung für Bildung, Jugend und Sport.<br />

Berlin, Germany.<br />

Rahmenlehrplan für die Sekundarstufe 1 [RSS]. (2006). Mathematik.<br />

Jahrgangsstufe 7- 10. Senatsverwaltung für Bildung,<br />

Jugend und Sport. Berlin, Germany.<br />

Rahmenplan Grundschule Mathematik [RGM]. (2004). Berlin.<br />

Wissenschaft und Technik Verlag.Germany.<br />

Raths, L. E., Harmin, M., & Simon, S. B. (1987). Selections<br />

from values and teaching. In P.. F. Carbone (Ed.), Value theory<br />

and education (pp. 98-214). Malabar: Krieger.<br />

Rudestam, K. E., & Newton, R. R. (2007). Surviving your dissertation:<br />

A comprehensive guide to content and process. Los<br />

Angeles, CA: Sage.<br />

Sam, L. C. (2003). Cultural differences and mathematics learning<br />

in Malaysia. The Mathematics Educator, 7 (1), 110-122.<br />

Seah, W. T. (2002). Exploring teacher clarification of values relating<br />

to mathematics education. In C. Vale, J. Roumeliotis, &<br />

J. Horwood (Eds.), Valuing mathematics in society (pp. 93-104).<br />

Brunswick, Australia: Mathematical Association of Victoria.<br />

Seah, W. T. (2003a, April). Understanding mathematics classroom<br />

experiences through the values lens. Paper presented at the<br />

81st Annual Meeting of the National Council of Teachers of<br />

Mathematics (Research Presession), San Antonio, TX.<br />

Seah, W. T. (2003b, November–December). The professional socialisation<br />

of teachers in transition: A values perspective. Paper<br />

presented at the International Education Research Conference<br />

AARE-NZARE, Auckland, New Zealand.<br />

Seah, W. T. (2008). Valuing values in mathematics education.<br />

In P. Clarkson & N. Presmeg (Eds.), Critical issues in mathematics<br />

education: Major contributions of Alan Bishop (pp.<br />

239–252). New York: Springer.<br />

Seah, W. T. (2011a). Study 3 What I find important (in maths<br />

learning): Discussion paper. Unpublished manuscript, Melbourne,<br />

Australia.<br />

Seah, W. T. (2011b). Effective mathematics learning in two<br />

Australian Primary classes: Exploring the underlying values.<br />

In B. Ubuz (Ed.), Proceedings of the 35th Conference of the International<br />

Group for the Psychology of Mathematics Education<br />

(vol. 4, pp. 129-136). Ankara, Turkey: PME.<br />

Seah, W. T., & Bishop, A. J. (1999). Realizing a mathematics<br />

education for nationbuilding in Southeast Asia in the new<br />

millennium [CD-ROM]. In S. P. Loo (Ed.), Proceedings of the<br />

MERA-ERA Joint Conference 1999 (vol. 3, pp. 1241–1249). Malaysia:<br />

Malaysian Educational Research Association and Singapore<br />

Educational Research Association.<br />

Seah, W. T., & Bishop, A. J. (2000, April). Values in mathematics<br />

textbooks: A wiew throught the Australasian regions. Paper<br />

Presented at the Annual Meeting of the American Educational<br />

Research Association, New Orleans, LA.<br />

Seah, W. T., Bishop, A. J., FitzSimons, G., & Clarkson, P. (2001,<br />

December). Exploring issues of control over values teaching in<br />

the mathematics classroom. Paper presented at the 2001 Annual<br />

Conference of the Australian Association for Research in Education,<br />

Fremantle, Australia.<br />

Shavelson, R., & Stern, P. (1981). Research on teachers’ pedagogical<br />

thoughts, judgments, decisions and behavior. Review of<br />

Educational Research, 4, 455-498.<br />

Sowden, S., & Keeves, J. P. (1988). Analysis of evidence in humanistic<br />

studies. In J. P. Keeves (Ed.), Educational research,<br />

methodology, and measurement: An international handbook<br />

(pp. 513-527). Oxford: Pergamon Press.<br />

Strauss, A., & Corbin, J. (1998). Basics of qualitative research:<br />

Grounded theory procedures and techniques (2nd ed.). Newbury<br />

Park, CA: Sage<br />

Suharjo, B. (2007). Moral values in mathematics education<br />

through cooperative learning: A possibility of values education<br />

for 2nd grade. Jurnal Logos, 5 (1), 61-70.<br />

Swadener, M., & Soedjadi, R. (1988). Values, mathematics<br />

education and the task of developing pupils’ personalities: An<br />

Indonesian perspective. Educational Studies in Mathematics, 19<br />

(2), 193-208.<br />

Türk Dil Kurumu [TDK]. (1998). Türkçe sözlük (9. bs). Ankara:<br />

Yazar.<br />

Venaik, S., & Brewer, P. A. (2008, June-July). Contradictions in<br />

national culture: Hofstede vs GLOBE. In J. Cantwell, & T. Kiyak<br />

(Eds.), 50th annual meeting of the academy of ınternational<br />

business (AIB) (pp. 274-274). Milan, Italy.<br />

WAHRIG Deutsches Wörterbuch [WDW]. (2006). Bertelsmann<br />

Lexion Institut. Wissen Media Verlag GmbH, München.<br />

Yero, J. L. (2002). Teaching in mind: How teacher thinking shapes<br />

education. Hamilton, MT: MindFlight Publishing.<br />

Yıldırım, I. (2008). Family variables ınfluencing test anxiety of<br />

students preparing for the university entrance examination.<br />

Eurasian Journal of Educational Research, 31, 171-186.<br />

706

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!