pdf katalog - Setur

BAHAR/SPRING 2013/03 ÜCRETSİZ/COMPLIMENTARY 

2013 SEYAHAT TRENDLERİ 

TRAVEL TRENDS OF 2013 

Setur ile durmaksızın seyahat 

Non-stop travel with Setur 

Tüm zamanların “harika” keşifleri 

“Wondrous” discoveries of all time

24 06 

İÇİNDEKİLERINDEX 

06 

Setur ile durmaksızın seyahat 

Non-stop travel with Setur 

20 

Medeniyetler, düşler ve gerçekler… 

Civilizations, fantasies, reality… 

40 

24 

2013 seyahat trendleri 

Travel trends of 2013 

58 

84 

32 

Anadolu’dan dünyaya miras 

Anatolian world heritage 

40 

Tüm zamanların “harika” keşifleri 

“Wondrous” discoveries of all time 

48 

Bir Afrika masalı: Cape Town 

An African tale: Cape Town 

53 

“Yaşamın Ta Kendisi’’ 

“Life Itself” 

54 

“Turizm sektöründe 

trendleri ve kaliteyi biz belirliyoruz” 

“We set the trends and quality 

standards in the tourism sector” 

Sayı / Issue: 03 

İMTİYAZ SAHİBİ 

VICE CHAIRMAN 

Setur Servis Turistik A.Ş. Adına 

Üstün Özbey 

Genel Yayın Yönetmeni 

Editor In Chief 

(Sorumlu Yazı İşleri Müdürü) 

Gökhan Dedeoğlu 

Yardımcı Yayın Yönetmeni 

Assistant Editor In Chief 

Selen Sözer 

İçerik ve Reklam Yönetmeni 

Content & Ad Manager 

Ayşe Balkaş Tuncel 

Yayın Kurulu 

Editorial Board 

Anet Gündüz, 

Zeliha Özdoğan Arıcanlı 

Uğurhan Konuk 

YAPIM 

Yayın Danışmanı / Editorial Consultant 

Kader Ay kader@eraistanbul.com 

Yayın Koordinatörü / Editorial Coordinator 

Güler Emektar guler@eraistanbul.com 

Yardımcı Editör / Assistant Editor 

Melike Yıldırım melike@eraistanbul.com 

Sanat Yönetmeni / Art Director 

Belma Kuyucu belma@eraistanbul.com 

Yazı İşleri / Editorial Team 

Berna Yılmaz berna@eraistanbul.com 

Merve Ermiş merve@eraistanbul.com 

Fotoğraf Editörü / Photography Editor 

Barış Âşık baris@eraistanbul.com 

Adres / Address 

Asmalımescit Sokak Asmalı Han No. 19 

Beyoğlu - İstanbul Tel: 0212 252 46 00 

www.eraistanbul.com 

Baskı / Printing 

Uniprint Basım San.Tic.A.Ş. Tel: 0212 798 28 40 

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar 

kaynak belirtilmeden kullanılamaz. 

Copyrighted texts and images can not be used 

without permission. 

58 

Edebi aşklardan ebedileşen aşklara… 

From literary loves to eternal love… 

66 

Sanat dünyasının rekortmenleri 

Record-setters in the world of art 

74 

Online seyahatin “en iyi”si: BookinTurkey 

“The best”of online travel: BookinTurkey 

78 

Setur Marinaları’nda kesintisiz hizmet… 

Seamless assistance at Setur Marinas… 

84 

“Her seyahat yeni bir oyuncak” 

“Each journey is a new toy” 

88 

Tarzınıza su sızmasın! 

Don’t let it rain on your style! 

94 

Zaman geçer, koku kalır! 

Time flies, scents remain! 

03

EDİTÖRDEN/EDITORIAL 

gökhan dedeoğlu 

PAZARLAMA VE KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ 

MARKETING AND CORPORATE COMMUNICATIONS MANAGER 

Yeni bir mevsimin heyecanıyla… 

Excitement of a new season… 

18. yüzyılda dünyanın en büyük müzik merkezlerinden birinde, “heykellerin 

bile şarkı söylediği” Venedik’te doğan; barok çağın büyük bestecisi Antonio 

Lucio Vivaldi, “Dört Mevsim” isimli eserinde ne de güzel anlatır mevsimlerin 

değişimini... “Kış” ne kadar “kar”sa, “Yaz” o kadar “güneş”tir; “Sonbahar” ne 

kadar “hüzün”se, “İlkbahar”da o kadar “çiçek”tir, “renk”tir, “aşk”tır... Küresel 

ısınma mevsim dönümlerini giderek belirginsizleştirse de, hâlâ dört mevsimi 

hissedip, layıkıyla yaşayabileceğimiz güzel bir coğrafyada yaşama şansına 

sahibiz. Her mevsim kendine özel, yaşanmaya değer güzellikler getirir; hepsinin 

yeri ayrıdır. Ancak bahar mevsimi, enerjisi, canlılığı, yaşama sevinciyle 

diğerleri arasından ayrılır. Bahar mevsimiyle birlikte kış mahmurluğundan 

sıyrılan tabiat ana, yok edici her şeye inat yaratıcı ve yenileyici kudretiyle 

yeniden karşımıza çıkar. Ağaçlar, bir hayat taşımanın heyecanıyla tomurcuklanır; 

kuşlar gökyüzünde tatlı bir telaşla süzülmeye başlar. Kirlenen her 

şeyi temizleyecekmiş hissi veren yağmurlar, güneşin doygunlaşan parıltıları 

ve dumanı tüten toprak yeniden doğuşun diğer müjdecileridir. Takvimler 

21 Mart’ı gösterdiğinde ise bahar gelişini resmen ilan etmiş olacak ve doğanın 

coşkulu daveti dört bir yanımızı kuşatacak. Bu davet hepimiz için. 

Seyahat etmek, fotoğraf çekmek, yürümek ya da sadece kendimizi, doğayı 

dinlemek... Tercihiniz hangisi olursa olsun, yılın bu zamanlarında kendinizi 

doğadan ve onun iyileştirici kudretinden mahrum bırakmayın. 

Setur olarak 2013 yılını büyük bir dinamizmle karşıladık. Geçtiğimiz yıl duty 

free işletmeciliği alanında yaklaşık 23 miyon yolcuya, marinacılık alanında 

yaklaşık 8 bin tekneye, turizm alanında da yaklaşık 600 bin kişiye hizmet 

sunmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2012 yılında hedeflerimizi gerçekleştirmenin 

motivasyonuyla yepyeni başarılara kitlendik. 

Capital Dergisi’nin gelenekselleşen “Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri” listesinde 

6. kez turizm sektöründe en beğenilen şirket seçilen Setur, ayrıca 

dünyanın en büyük turizm örgütü Skal’ın Türkiye ayağında her sene yapılan 

“Skalite Ödülleri”nde Kongre ve Toplantı Organizasyonu Acentesi (Mice) 

ve Online Seyahat Rezervasyonları (BookinTurkey) kategorilerinde birincilik 

ödüllerinin de sahibi oldu. Böylesine değerli ödüllere layık olmanın sevinci 

ve “en iyi” olmanın getirdiği sorumlulukların bilinciyle daha uzun yıllar 

hizmetinizde olacağız. 2013 yılının siz değerli misafirlerimizden aldığımız 

güçle, var olan markalarımızı daha da güçlendireceğimiz ve sunduğumuz 

hizmetin kalitesini her geçen gün daha da artıracağımız bir yıl olacağına 

gönülden inanıyoruz. 

Setur Extra dergimiz, bahar mevsiminin enerjisini, tazeliğini, yaşama sevincini 

sizlere taşıyacak konularla yeniden karşınızda. Bu mevsimi birbirinden 

güzel maceralarla unutulmaz kılmak için dergimizde yer alan konulardan 

bolca ilham alabilirsiniz. Yeni bir mevsimde Setur dünyasından haberler ve 

yepyeni sürprizlerle karşınızda olmayı diliyoruz. 

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere... 

Antonio Lucio Vivaldi, the great violinist and composer of the baroque 

era, born in the 18th century in one of the world’s greatest music 

centers, Venice, where “even the statues sing”, conveys the change 

of seasons beautifully in his “Four Seasons”... If “winter” is “snow”, 

“summer” is “sun”; and if “fall” is “melancholy”, so is “spring” “flower”, 

“color”, and “love”... Even as global warming obscures seasonal 

swings, we are fortunate to be residing in a geographic landscape 

that still experiences four distinct seasons. Each season brings specific 

worthwhile beauty into our lives; each season is irreplaceable. 

But spring is breathtaking with its energy, vivacity, its joie de vivre. 

Mother Nature, tossing off her winter blues with the coming of spring, 

greets us with her resourceful, rejuvenating strength despite all that’s 

destructive. Trees burst into bud charged with new life; birds flutter 

in the skies… The rain, falling as if to cleanse everything that’s 

impure, the glow of the sun brimming with anticipation and the soil 

teeming with life are all heralds of rebirth. Come March 21st, spring 

is officially arrived and the rapturous enticement of nature is all 

around us. It is an invitation to us all. To travel, photograph, walk, or 

to just listen to ourselves and the nature… whichever you prefer, don’t 

deprive yourself of nature and its healing power at this time of year. 

Setur greets the year 2013 with great dynamism. We are proud of 

having attended to about 23 million passengers at duty free operations, 

8 thousand ships at marina management, 600 thousand guests 

in tourism sector last year. 

Having been selected the most admired company of the tourism sector 

in the traditional “Most Admired Companies in Turkey” list of 

the periodical Capital for the sixth running year, Setur has also been 

awarded with the “Skålite Awards” in the Congress/Meeting Organization 

Agent (Mice) and Online Travel Agency (BookinTurkey) categories 

in Turkey by Skål, the world’s largest tourism association. 

We will continue to serve for many years, equipped with the pleasure 

of having been found worthy of such prestigious awards and the responsibility 

of being “the best”. We strongly believe that 2013 will be 

the year we further bolster our brands and enhance the quality of our 

services, armed with the strength bestowed upon us by you, our dear 

guests. 

Setur Extra is with you once again bearing the energy, freshness, and 

joy of spring. Please feel free to be inspired by the essays in this issue, 

and to make this an unforgettable season filled with delightful adventures. 

We are looking forward to greeting you with Setur news and 

novel surprises in the coming season. 

Till we meet again in the next issue... 

05

ROTA/ROUTE 

Tarih/Date 

20-23 Nisan/April 

Fiyat/Price 

747 Euro’dan başlayan 

fiyatlarla/Starting 

from 747 Euros. 

www.setur.com.tr 

06 

öneriyor 

recommends 

Şimdi çok daha yakın: Beyrut 

NOW NEARER THAN EVER: BEIRUT 

Seyahat otoriteleri tarafından sık sık görülmesi gereken şehirler listesine alınan Beyrut, 

Lübnan ile karşılıklı olarak vize uygulamasının kaldırılmasıyla artık bize çok daha yakın... 

Often cited in the list of must-see cities by travel authorities, Beirut is nearer than ever, 

now that Turkey and Lebanon have lifted visa requirements between the two countries... 

Zengin kültürel mirası, Batı’yı aratmayan lüks otelleri, 

ünlü markaların boy gösterdiği vitrinleri ve hareketli 

eğlence hayatıyla “Ortadoğu’nun Paris”i unvanını koruyan 

Beyrut’u görmenin tam zamanı... Tarih, gastronomi 

ve eğlence üçgeninde çoğu gezginin yerleşip kaldığı 

bu Akdeniz kentini keşfetmeye Hamra Caddesi’nden 

başlayabilirsiniz. Burada ünlü markaların mağazaları, 

restoran ve kafeleri bulunuyor. Bir zamanlar sessiz 

bir Hıristiyan Mahallesi olan Achrafieh, eski kiliseleri, 

malikâneleri, bahçeleri, butikleri ve şehrin en iyi 

restoranlarıyla gözde bölgelerinden biri. Corniche olarak 

anılan ünlü sahil şeridini ziyaret etmeden, Beyrut gezinizi 

tamamlamış saymayın. Beyrut, bir yanıyla fazlasıyla lüks 

ve modern ama bir yanıyla da yerel ve mistik. Bunun 

en güzel örnekleri elbette ki geleneksel çarşılar. Antikalar, 

halılar, kilimler, değerli dokumalar, kuyumcu dükkânları, 

bölgeye özgü el işleri, baharatçılar ve çok daha fazlası bu 

çarşılarda sizleri bekliyor. Beyrut’ta eğlencenin asıl durağı 

Monot Caddesi. Caz barlardan şık kulüplerine ve elektronik 

müzik konserlerine uzanan Beyrut’un gece hayatı İstanbul 

kadar zengin, aklınızda olsun! 

The time is ripe for a visit to Beirut, dubbed “the Paris of 

the Middle East” for its rich cultural heritage, luxury 

hotels that are on par with their counterparts in the Western 

world, the signature brands on display in stylish boutiques, 

and a buzzing nightlife… Exploration of this Mediterranean 

city, where many a traveler became established among 

the triad of history, gastronomy and nightlife, is best 

commenced on Hamra Street, home to designer stores, 

restaurants and cafes. Achrafieh, once a quiet Christian 

neighborhood, is popular for its old churches, mansions, 

gardens, boutiques, and some of the best restaurants in 

the city. No trip to Beirut is complete without a promenade 

along the waterfront esplanade called the Corniche. Beirut, 

both extremely luxurious and modern; but also local and 

mystic... these qualities are best reflected in the traditional 

markets filled with antiques, carpets, kilim rugs, valuable 

fabrics, jewelry stores, local handcrafts, spice-sellers and 

much more. The most happening places in Beirut, from jazz 

bars to electronic music concerts to high-end clubs, are on 

Monot Street. Beirut’s nightlife is as booming as Istanbul’s, 

just so you know!

Tarih/Date 


Fiyat/Price 


fiyatlarla/Starting from 997 

Euros. 


öneriyor 

recommends 

Her mevsimin şehri: Londra 

CITY OF ALL SEASONS: LONDON 

15. yüzyıldan kalma sivri çatılı binalar, dev katedraller ve her adımda hissettiğiniz 

asalet... Londra’dayız, Avrupa’nın en kozmopolit ve asil şehrinde... 

15th century buildings with vaulted roofs, and a nobility that is in the very air... 

We’re in London, Europe’s most cosmopolitan and aristocratic city... 

Londra, her misafirinin gönlünü başka yönüyle fethedebilecek bir şehir. Kimine 

göre, durmak bilmeyen yağmurun keyfi en iyi burada çıkıyor. Kiminin aklına 

ise Londra denilince müzikaller ve gece hayatı geliyor. Alışveriş çılgınları, tasarım 

müzelerinden farksız butiklerde deyim yerindeyse kendinden geçiyor. O müze senin, 

bu galeri benim deyip sanatın ve tarihin tadını doyasıya çıkaranlar da az değil. Peki ya 

doğa diye sorduğunuzu duyar gibiyiz. Londra bu konuda da misafirlerini ziyadesiyle 

memnun ediyor. Mahalle arası mütevazı yeşil alanlardan kraliyet parklarına, 

Mayfair’de duvarlar ardına gizlenmiş Mount Street Gardens gibi sığınaklardan, Hyde 

ve Green Parks gibi şehri boydan boya kesen parklara kadar şehrin dört bir yanı 

yeşili kucaklıyor. Klasik bir Londra gezisinin olmazsa olmazlarından biri de çift 

katlı kırmızı Londra otobüsleriyle şehri turlamak. Victoria istasyonundan kalkan 11 

numaralı otobüs sizi Londra’nın en popüler noktalarına götürecek. Gezinizin durakları 

arasında British Museum da mutlaka yer almalı. Mısır mumyalarından Rus Devrimi’nin 

Konstrüktivist seramiklerine kadar her şeyin bulunduğu dünyanın en büyük ve şaşırtıcı 

müzelerinden British Museum, inanılmaz bir koleksiyona sahip. 

London is ready to win over the hearts of each visitor. Some think 

incessant rain is best enjoyed here. To others, London means 

musicals and nightlife. Shopaholics will swoon over boutiques 

resembling design museums, and markets. Then there are those 

who will savor art and history from museum to gallery. And what 

about nature buffs London is exceedingly gratifying in this respect, 

there is an abundance of greenery throughout the city from modest 

garden squares to the Royal Parks, oases like Mount Street Gardens 

in Mayfair, or Hyde and Green Parks. Another requisite of a classic 

London trip is of course a city tour on the red double-decker bus. The 

Route 11 bus from Victoria Station will take you to some of London’s 

most famous landmarks. You really should make a stop at the British 

Museum, one of the largest and most remarkable museums in the 

world with a vast collection ranging from Egyptian mummies to the 

Constructivist ceramics of the Russian Revolution. 

07

08 

Bir masal kenti: Prag 

THE FAIRY TALE CITY: PRAGUE 

Bugün, yalnız Çek Cumhuriyeti’nin değil, dünya kültürünün 

de gözbebeği olan Prag’a gitmek, ona tutkun bir şair olan 

Nezval’in sözcükleriyle, “yağmur parmaklı” bir kentle el ele 

tutuşmak demek… 

Visiting Prague, the pearl of the Czech Republic and indeed 

of world culture, is holding hands with a city with 

“Fingers of Rain” as Nezval called it… 

Prag’ı ilk kez görenler, kendilerini masalsı bir dünyada bulurlar. Gotik yapılarıyla bir Ortaçağ dokusu oluşturan 

kentte gezmeye başladığınızda kral ve kraliçelerin kuklaları, Bohemya’nın cam işleri, gölge tiyatroları, söylenceler 

ve Vltava Nehri’yle karşılaşırsınız. Nehrin iki yakasını birbirine bağlayan Karlovi Köprüsü, kentin yaşam damarı 

gibidir. 9. yüzyılda Bohemya krallarının kurdukları Prag’ı gezdikçe, bir kentin tarihinin nasıl böylesine korunduğuna 

şaşırıp kimi sokaklarda zaman duygunuzu yitirebilirsiniz. Golz-Kinsky Sarayı, St. Nicholas Kilisesi ve birçok gotik 

yapıyla çevrili kent meydanı, kentin çekim merkezidir. Meydanda karşınıza öncelikle görkemli Tyn Kilisesi çıkar. 

Her saat başı çalarken içinden çıkan havari heykelcikleri nedeniyle yüzlerce turisti altında toplayan 632 yaşındaki 

ünlü Astronomik Saat Kulesi de meydanın öne çıkan yapılarındandır. Prag’ı yükseklerden görmek için Hradcany 

Tepesi’ndeki Kale’ye çıkmalısınız. Kaleden aşağıya baktığınızda, kırmızı damların, sivri kulelerin, köprülerin altında bir 

perinin değneğiyle dokunup sonsuz kıldığı bir Prag gözlerinizin önünde uzanır gider... 

First-time visitors of Prague will find themselves in a fairytale world. Sauntering amongst the Gothic 

structures of the Middle Ages, you will encounter puppets of kings and queens, Bohemian glassware, 

shadow theatre, legends and the Vltava river. The Karlovy Bridge connecting the two banks of the river is 

virtually the lifeline of the city. Founded by Bohemian kings in the 9th century, Prague amazes you with 

how well-preserved its historical core is, and makes you lose all sense of time. The Goltz-Kinsky Palace, 

St. Nicholas Church and many gothic structures greet you at the Old Town Square at the heart of the city. 

The Church of Our Lady Before Týn is very near. The famous Astronomical Clock on the side wall of the 

632-year-old Old Town Hall Tower draws a crowd observing the procession of apostles on the hour. For a 

bird’s-eye view of Prague, we recommend the Castle in Hradčany. Down the hill lies the eternal Prague with 

its red roofs, spires, and bridges. 

Tarih/Date 


Fiyat/Price 

697 Euro’dan başlayan fiyatlarla/ 

Starting from 697 Euros. 


öneriyor 

recommends

Asi İspanyol: Barselona 

DEFIANT SPANIARD: BARCELONA 

Gaudi’den FC Barselona’ya, flamenkodan Miró’ya, tapas barlarından gece kulüplerine uzanan Barselona 

turuyla bu koca şehrin enerjisini yaşamaya var mısınız 

From Gaudi to FC Barcelona, flamenco to Miró, tapas bars to night clubs, are you in for a tour to experience 

the energy of Barcelona 

öneriyor 

recommends 

Tarih/Date 


Fiyat/Price 

997 Euro’dan 

başlayan fiyatlarla/ 

Starting from 997 

Euros. 


Avrupa’nın en popüler seyahat rotalarının başında gelen Barselona, eşi bulunmayan 

mimarisi, hareketli gece hayatı, şehrin tam ortasında yer alan muhteşem plajları, 

hip butikleri, çok sayıda kaliteli restoranı ve insanı kucaklayan enerjisiyle eşine az 

rastlanır bir şehir. Kentin dört bir yanına dağılmış muhteşem mimari şaheserler, her 

biri bir ressamın elinden çıkmışçasına özenle çizilmiş caddeler ve gotik kiliseler 

kente adeta damgasını vurmuş. Eski şehir tarafındaki Born bölgesi, sanat galerileri, 

tasarım atölyeleri, şık restoranları ve son moda gece kulüpleriyle şehrin yeni çekim 

merkezi. Barselona için Gaudi’nin şehri dersek abartmış olmayız. Bu büyük İspanyol 

mimar, sınırsız bir yaratıcılıkla öyle yapılar inşa etmiş ki, bugün artık Barselona’ya 

giden insanların aklındaki resmin büyük parçası Gaudi’ye ait. Şehrin başlıca ziyaret 

noktaları arasında binlerce yıllık Katalan sanatının harika bir şekilde sergilendiği 

Ulusal Sanat Müzesi geliyor. Katalan sanatçı Joan Miró’nun hayatı boyunca ürettiği 

eserleri görmek için bu modern binayı ziyaret etmelisiniz. 

One of the most popular travel destinations in Europe, Barcelona is a rare 

treat with its unique architecture, vibrant nightlife, fabulous beaches 

right in the center of the city, stylish boutiques, high-class restaurants, and its 

all-embracing energy. Grand architectural masterpieces strewn throughout 

the city, meticulously plotted streets as if from the hand of an artist, and 

gothic churches are characteristic of Barcelona. The El Born district beyond 

the old town is home to art galleries, design studios, chic restaurants 

and trendy night clubs. One cannot possibly describe Barcelona without 

mentioning Gaudi, the great Spanish architect who created masterpieces of 

infinite inspiration. One of the major spectacles in the city is the National Art 

Museum of Catalonia, spectacularly displaying a thousand years of Catalan 

art. The Joan Miró Foundation is well worth a visit to witness the artwork of 

this eminent Catalan painter, sculptor and ceramicist. 

09

Zengin, aristokrat, entelektüel, dakik, yaratıcı, 

temiz, doğal, güvenli... Evet, burası Zürih. 

Huzurun ve eğlencenin, tarihin ve modernin, 

doğanın ve lüksün bir arada karşımıza çıktığı 

Zürih, dünyanın en iyi markalarının da anavatanı. 

En iyi çikolatayı, en kaliteli saati, en güvenilir 

bankayı burada bulmak mümkün. Eski sehir olarak 

anılan bölge, gezinizin ilk duraklarından biri olabilir. 

Görülecek en önemli yerler eski şehirde. Bölgedeki 

sokaklar, 16. ve 17. yüzyıl evlerine, lonca binalarına 

ve kentin yüzlerce çeşmesine açılıyor. Kafeler, 

restoranlar, sokak müzisyenleriyle oldukça hareketli 

ve eğlenceli bir yer eski şehir. Doğal hayat ve lüksün 

şaşırtıcı bir uyumla bir arada bulunduğu Zürih’te 

görülmesi gereken bir diğer yer de kuşkusuz ki 

bir tabloyu andıran Zürih Gölü. Sularına yansıyan 

muhteşem manzarasıyla, kartpostalları aratmayan 

bu dev göl, yaz mevsiminde hareketli bir plaja 

dönüşüyor. Meşhur Kunsthaus Zürich, ülkenin en 

iyi sanat galerisi. Bütün bir salon Marc Chagall’a 

ayrılmış, ayrıca İskandinavya dışındaki en büyük 

Edvard Munch koleksiyonu da burada bulunuyor. 

Mutlaka görülmeli. 

10 

Dünya markası: Zürih 

WORLD BRAND: ZURICH 

Her yıl yenilenen “en yaşanılası kentler” anketinde sakinliği, altyapısı, insana verdiği önemle her daim ilk sıralarda yer 

alan Zürih, bahar canlılığıyla misafirlerini bekliyor. 

The city of Zurich, always at the top of the list of annual ‘most livable cities’ surveys, owing to its tranquility, 

infrastructure and respect for human rights, awaits its visitors in the liveliness of spring. 

Rich, aristocratic, intellectual, punctual, creative, 

clean, natural, and safe… This is Zurich. Zurich, 

which embraces serenity and entertainment, nature 

and luxury, historic and contemporary, is also the 

motherland of the best trademarks in the world. 

Here you can find the best chocolate, the best quality 

watches, and the most trustworthy banks. The region 

referred to as the Old Town can be one of the first places 

to visit during your trip. The most important locations 

to be seen are in the Old Town, the passageways leading 

to 16th and 17th century houses, guild house, and to the 

many fountains of the city. It is quite a dynamic and 

entertaining city with all its cafes, restaurants, and 

street musicians. Another must-see in Zurich, where 

nature and luxury exist in surprising harmony, is 

the picturesque Lake Zurich. This huge lake, the very 

essence of a postcard view with the reflection of the 

Alpine Mountains, turns into a lively beach during 

the summer months. The famous Kunsthaus Zurich, 

the best art museum in the country, has allocated one 

of its showrooms to Marc Chagall and also hosts the 

largest collection of the work of Edvard Munch outside 

Scandinavia. A must-see while you’re in Zurich.

Doğayla nefes alıp veren kent: Cenevre 

THE CITY AMONGST BREATHTAKING NATURE: GENEVA 

Gotik evleri, şık dükkânları, steril caddeleri, yemyeşil parkları, fıskiyeli havuzları ve bol heykelli meydanlarıyla 

Cenevre, “en yaşanılası kentler” listesinde üst sıralarda yer almayı fazlasıyla hak ediyor. 

Geneva, with its gothic houses, elegant shops, pristine streets, verdant parks, fountain pools, and plazas full 

of statues, more than deserves its rank at the top of the list of the “most livable cities”. 

Alpler ve Jura Dağları’nın eteklerinde, dünyanın en büyük göllerinden Leman Gölü çevresine 

kurulmuş olan Cenevre, zirveleri karlı dağların kartpostallarını andıran panoramasıyla ilk bakışta 

büyülüyor ziyaretçilerini. Tarihi yapıları, çeşmeleri, heykelleri, bistroları ve çiçekli parklarıyla Cenevre, 

sanki tümüyle turizm için düzenlenmiş oyuncak bir kente benziyor. En büyük yeşil alanlarından biri 

olan Jardin Anglais (İngiliz Bahçesi), dev bitki saatiyle ünlü. Yılda iki kez yenilenen binlerce çiçek 

ve bitkiden yapılan saat, buradaki saat endüstrisini simgeliyor. Mont Blanc Köprüsü, adını aldığı 

rupa’nın en yüksek zirvesini fon alarak eşsiz bir manzara sunuyor. Jet d’Eau olarak adlandırılan 

müthiş fıskiye ise Cenevre’nin simgesi. Bu şehrin doğal hayatını yakından görmek için gölde tekne 

turları, uzun yürüyüşler yapabilir, camdan trenlerle harikulade yolculuklar yaşayabilirsiniz. Cenevre 

kışın tam bir kayak merkeziyken yazın da kocaman bir sayfiye şehrine dönüyor. Yeşilin ve doğanın 

tadını çıkarırken bir yandan da doğa sporlarıyla gezinize hareket katabilirsiniz. 

öneriyor 

recommends 

Zürih-Cenevre/Zurich-Geneva 

Tarih/Date 


Fiyat/Price 




Geneva, nestled between the Alpine and Jura Mountains, around one of the largest lakes in the world, 

Lake Léman, fascinates its visitors with its peeks, and the panoramic snowy mountains resembling 

postcards. With its historical structures, fountains, statues, bistros, and blooming parks, Geneva looks like 

a toy city, designed entirely for tourism. The Jardin Anglais, one of the largest green spots, is famous for its 

gigantic flower clock. This clock, replanted twice a year with thousands of flowers and plants, symbolizes 

the watch industry. The Mont Blanc Bridge offers a unique view of Europe’s highest peak which it is named 

after. The splendid fountain, the Jet d’Eau, is the symbol of Geneva. To enjoy nature, you can take boat tours 

on the lake, take long walks, or experience fantastic trips on trains with glass observation areas. Geneva, 

a skiing resort during winter, becomes a huge summer resort in the summer months. While enjoying the 

foliage and nature, you can also add some action to your trip with outdoor sports. 

11

Romantizmin başkenti: Venedik 

CAPITAL OF ROMANCE: VENICE 

Şüphesiz ki dünyanın en alımlı kentlerinden biri Venedik. Resmedilmiş sarayları, huzurlu kiliseleri, kanalları, köprüleri, 

gondolları ve çağrışımlarıyla bir rüyanın gerçeğe dönüşmüş hali sanki… 

Venice is undoubtedly one of the most appealing cities in the world. Filled with picturesque palaces, peaceful 

churches, canals, bridges, and gondolas, this evocative city is like a dream come true… 

Venedik, suyla aşk yaşayan bir şehir. Sokakların yerini kanalların, 

otobüslerin yerini gondolların, otobanların yerini süslü, işlemeli, 

narin köprülerin aldığı Venedik, sanatın başkentlerinden biri aynı 

zamanda. Müzeleri, operaları, konser salonları ve karnavallarıyla yılın 

her dönemi keşfedilmeye hazır olan bu şehri tanımanın en güzel 

yolu, yürüyerek dar sokaklarında kaybolmak. Şehrin en popüler yeri 

San Marco. Birbirinden zarif binaları, güvercinleri, kafeleri, açık hava 

orkestraları ve şık butikleriyle bu meydanda saatler geçirebilirsiniz. 

Doğu ile Batı’nın muhteşem bir sentezi olan Basilica di San Marco, 

şehrin en ünlü kilisesi. Altın yaldızlı Bizans mozaiklerinden oluşan 

zengin dış tasarımı nedeniyle, 11. yüzyıldan itibaren kilise “Altınların 

Klisesi” olarak adlandırılmış. Bir Venedik gezisinin olmazsa olmazı 

kuşkusuz ki Büyük Kanal turu. Sadece size özel bir tur istiyorsanız 

bir tekne kiralayıp dolaşabilirsiniz, ama 3800 metre uzunluğundaki 

kanalı gezmenin en iyi yolu tren istasyonunun hemen yanından 

kalkan Vaporetto Numero 1 (1 Numaralı Vapur)! 

12 

Venice is a city in a love affair with water. Venice, the city that has canals instead 

of streets, gondolas instead of buses, and delicate ornate bridges instead of 

highways, is also a capital of the arts; it is ready to be discovered all year long, with its 

museums, operas, concert halls, and carnivals. The best way to discovering Venice is 

to walk and get lost in the narrow streets and plazas. The most popular site in the city 

is the Piazza San Marco. You can spend hours here enjoying the beautiful buildings, 

pigeons, cafes, open air concerts, and elegant boutiques. Basilica di San Marco, an 

imposing synthesis of East and West, is the most famous church in the city. Due to its 

gilded Byzantine mosaics, the church has been called “Church of Gold” since the 11th 

century. No trip to Venice trip would be complete without a Big Canal tour. For a private 

tour, you can rent a boat, but the best way to experience the 3800-meter-long canal is 

to take the Vaporetto Numero 1, which departs from just beside the train station.

Kültür sanatın Kâbe’si: Floransa 

CENTER OF ART AND CULTURE: FLORENCE 

Floransa, Rönesans mimarisinin en güzel örneklerine tanıklık edebileceğiniz müze ve kiliselerinde pek çok önemli ressam ve 

heykeltıraşın taşıyan, sanat dünyasının şaheserlerini altın bir tepside sunuyor. 

Florence, where you can enjoy the best examples of renaissance architecture, with museums and churches that host the 

artwork of the most prominent painters and sculptors, offers the world’s greatest masterpieces on a golden tray. 

Venedik-Floransa-Roma/Venice-Florence-Rome 

Tarih/Date 


Fiyat/Price 

1297 Euro’dan başlayan fiyatlarla/Starting from 

1297 Euros. 


öneriyor 

recommends 

Yüzyıllardan beri sanat ve mimarinin Kâbe’si 

olan kent, özellikle Michelangelo’nun 

Davud Heykeli, vaktiyle Medici Ailesi’ne ev 

sahipliği yapmış, şimdi ise Boticelli’nin ünlü 

şaheseri ‘Venüs’ün Doğumu’ başta olmak 

üzere binlerce sanat eserini barındıran Palazzo 

Vecchio ve Santa Maria del Fiore Katedrali 

ile yılın 12 ayı turistleri mıknatıs gibi çekiyor. 

Floransa’nın muhteşem katedrali Piazza del 

Duomo, tarihi merkezin kalbinde yer alıyor. 

Katedral, 15. yüzyıl mühendisliğinin bir hüneri 

olan Brunelleschi’nin devasa kubbesiyle 

taçlandırılmış. Görkemli Museodell’ Opera del 

Duomo daha önce katedralde saklanan pek çok 

eseri barındırıyor. Ghiberti’nin vaftiz bölümü için 

yapılan orijinal bronz panelleri sergi dâhilinde. 

Hemen yakında, dünyanın en büyük Rönesans 

sanatı koleksiyonu, Uffizi Galerisi’nde sizleri 

bekliyor. Müze ve galeriler arası molalarda 

Arno Nehri kıyısında, bir fincan capuccino ya 

da bir kadeh şarap eşliğinde Toskana’nın dillere 

destan lezzetlerini tadabilirsiniz. 

The city has been the center of art and 

architecture for centuries, and attracts 

tourists like a magnet throughout the year. Several 

attractions worth mentioning are Michelangelo’s 

David, the Palazzo Vecchio, once the residence of 

the Medici family and now hosting thousands of 

artwork including Botticelli’s masterpiece “the 

Birth of Venus”, and the Cathedral of Santa Maria 

del Fiore. The magnificent Piazza del Duomo of 

Florence is located in the heart of the historical 

center. The cathedral has been crowned with a 

colossal dome by Brunelleschi; an ingenuity of 

15th century engineering. The magnificent Museo 

dell’Opera del Duomo hosts most of the artwork 

that used to be hidden in the cathedral. The original 

bronze panels from Ghiberti’s Baptistery doors are 

part of the exhibition. Just nearby, the Uffizi Gallery 

holds the world’s largest renaissance artwork 

collection. In between museums and galleries, we 

urge you to take a breather besides the River Arno, 

and enjoy the legendary tastes of Tuscany washed 

down with a cup of cappuccino or a glass of vine. 

13

Açık hava müzesi: Roma 

OPEN-AIR MUSEUM: ROME 

“Tatlı hayat”ın nabzını tutan Roma! Gerçekten de insana hayatı gönlünce yaşamayı öğretiyor… 

Rome, the heart of Roman Dolce Vita! It really does teach you to love life whole-heartedly… 

MÖ 753 yılına uzanan tarihi, Antik Roma’dan günümüze kalan 

arkeolojik eserleri, Ortaçağ, Rönesans, barok, art nouveau, neoklasik, 

modernizm ve en yeni sanat akımlarının etkilerini taşıyan mimarisiyle 

ziyaretçilerini şaşkına çeviren bu görkemli kent, Batı sanatının 3 bin yıllık 

yaşayan ansiklopedisi ve müzesi olma unvanına sahip. Ayaklarımızın 

yalnızca dört metre altında başka bir kentin var olduğunu, bunun da yine 

bir başka yerleşimin üstüne kurulduğunu bilmek, çoğumuzun Roma’nın 

asla keşfedilemeyeceği duygusuna kapılmasına neden olabilir. Anıtsal 

Venedik Meydanı, İspanyol Merdivenleri, merdivenlerin yukarısındaki Trinita 

Dei Monti Kilisesi, yeşilliğini yitirmeyen Villa Borghese Bahçeleri, Appia 

Yolu üzerindeki katakomblar, Sant’Angelo Kalesi, nostaljik Vittorio Veneto 

Caddesi ve barları, trattoria’ları, sebze ve çiçeklerin satıldığı pazarıyla cıvıl 

cıvıl bir yer olan Campo dei Fiori Meydanı... Yalnızca tarihi birikimiyle değil, 

İtalyan hayat tarzı, mutfağı, gece hayatı, modası ve dünyanın her yerinden 

insanları bir araya getiren meydanlarıyla da ölümsüz bir şehir burası. 

14 

Venedik-Floransa-Roma/Venice-Florence-Rome 

Tarih/Date 


Fiyat/Price 

1297 Euro’dan başlayan fiyatlarla/Starting from 1297 Euros. 


öneriyor 

recommends 

With a history going way back to 753 BC, its archeological monuments from 

Ancient Rome, its architecture influenced by Medieval, Renaissance, Baroque, 

Art Nouveau, Neoclassical, Modern and Contemporary styles, this magnificent city 

dazzles its visitors, and it certainly deserves the title of being the real-life museum and 

encyclopedia of 3 thousand years oof Western arts. The notion that there was once 

another city only four meters underneath your feet, which in turn was established on 

top of yet another one, gives you the sensation that you will never be able to discover 

Rome properly. The monumental Piazza Venezia, the Spanish Steps and the Trinità 

Dei Monti Church above the stairs, the Villa Borghese gardens with their everlasting 

greenery, the catacombs of the Via Appia Antica, the Castel Sant’Angelo, the nostalgic 

Via Vittorio Veneto, and the lively Piazza Campo de’ Fiori with its bars, trattorias, 

vegetable and flower markets… This city is eternal, not only because of its historical 

background, but also due to its Italian life style, cuisine, nightlife, fashion, and also the 

piazzas that bring together people from all around the world.

Her yönüyle bizden: Selanik 

CLOSE TO OUR HEART: THESSALONIKI 

Roma, Bizans ve Osmanlı gibi pek çok büyük uygarlığa ev sahipliği yapan Selanik, kültürel ve tarihi zenginliğinin yanı sıra 

körfez manzarasıyla da büyülüyor. 

One of the oldest settlements in the world, Thessaloniki has been an important hub of many great civilizations, most notably 

Roman, Byzantine and Ottoman. Apart from its cultural and historic affluence, the city fascinates visitors with its gulf view. 

Sahili İzmir Kordon’a; mutfağı Osmanlı ve Türk mutfağına; insanı, mimiklerinden 

tutun da eğlence biçimi ve misafirperverliğine kadar Anadolu insanına benzeyen 

Selanik, pek çok yanıyla bizden bir şehir. Makedonyalı Cassandre’ın kurduğu, tıpkı 

İstanbul gibi üç büyük dinin buluştuğu, tarihiyle hüzünlü, bugünüyle coşkulu karşı 

kıyının bu dost şehrini gidip görmeniz için öyle çok sebep bulabilirsiniz ki! Tarihi 

kiliseler, Aya Dimitros Katedrali, Büyük İskender heykeli, Romalılardan kalma 

yapılar, mozaik süslemeli evler, şehrin simgesi haline gelen Beyaz Kule, Döner 

Kule, Yahudi mahallesi, Türk pazarı şehrin turist akınına uğrayan merkezleri. 

Şehrin en büyük müzesi, Arkeoloji Müzesi de görülmeye değer yapılar arasında. 

Beyaz Kule’nin hemen yanındaki müzede; arkaik, klasik ve Roma dönemlerine ait 

heykeller sergileniyor. Şehirde ayrıca Bizans Müzesi ve Modern Sanatlar Müzesi 

ile birlikte pek çok galeri ve sergi alanı var. Tabii ki Atatürk Müzesi’ni de listenize 

eklemeyi unutmayalım. Ata’nın doğduğu o pembe köşkü görmeden dönmek olmaz! 

With a resounding resemblance of its coastline to the waterfront promenade in Izmir; its cuisine to the Ottoman and Turkish cuisine; and its people 

to the Anatolian people – be it their mimics, entertainment choices, or innate hospitality; Thessaloniki is one of our own in many aspects. There 

are so many reasons to visit this friendly city across the sea, founded by Cassander of Macedon, poignant in its history, fervid today, and embracing three 

primary religions, just like Istanbul. Historical churches, the Church of Agios Dimitrios, the statue of Alexander the Great, Roman ruins, houses adorned 

with mosaics, the White Tower that has become the symbol of the city, the Rotating Tower, the Jewish neighborhood and the Turkish Bazaar are among 

the tourist attractions. Another spectacular structure is the Archeological Museum, the biggest museum of the city situated besides the White Tower, 

exhibiting sculptures from the Archaic, Classic and Roman eras. There is also the Byzantine Museum, Modern Arts Museum, and many other galleries and 

exhibition areas in the city. Let’s not forget the Atatürk Museum; the pink mansion in which Atatürk was born. 

16

Tarihten bir kesit: Atina 

TASTE OF HISTORY: ATHENS 

Atina, 3000 yıllık geçmişiyle tarihin birçok dönemine tanıklık etmiş bir kent. Bu şehrin sokaklarında gezinirken, 

tarih tek rehberiniz olacak… 

Athens, with a recorded history of more than 3000 years, has borne witness to many civilizations. Let history be 

your guide while strolling through the streets of Athens… 

Atina’da birbirini takip eder şekilde sırlanan Agora, Zeus Tapınağı, Parlemento 

Binası, Syntagma - Omonia Meydanları, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, 

Başbakanlık Konutu, Tarihi Olimpiyat Stadyumu, Ulusal Galeri, Ulusal Kütüphane 

ve Akademi, şehrin derin geçmişinin izini sürebileceğiniz başlıca noktalar. Milli 

Arkeoloji Müzesi, size hayatınız boyunca ihtiyaç duyabileceğinizden daha fazla 

antik eser sunuyor. Siklad Sanatı Müzesi ise arkeolog ve sanatçıları hayran 

bırakan gizemli mermer heykelleri barındırıyor. Bu kadar çok tarih ve sanattan 

sonra başkanlık sarayıyla parlamento arasında yer alan Milli Bahçeler gerçek 

bir ferahlık hissiyle buluşturacak sizi. Daha fazla yeşil alan ve manzara için 

Lycabettus Tepesi’ne çıkan teleferiğe binip tepede bir kahve molası verebilirsiniz. 

Atina gezisinin olmazsa olmaz durakları arasında yeni Akropolis Müzesi geliyor. 

Yapımı 11 yıl süren müzede, Yunan kültürünün en önemli sembollerinden 

biri olan Parthenon Tapınağı’nın en değerli parçaları sergileniyor. Gezmeden 

dönmeyin! 

Along a single route, the Agora, the Temple of Zeus, the Parliament Building, 

Syntagma – Omonia squares, the Presidential Mansion, the Maximos 

Mansion, the Panathenaic Stadium (Kallimarmaro), the National Gallery, the 

National Library and the Academy are only a few of the major sites you can visit to 

have a feel of the city. The National Archeological Museum houses more ancient 

artifacts than you will be able to absorb in a lifetime. The Museum of Cycladic Art 

shelters exquisite marble sculpture that continues to amaze archeologists and 

artists. In the midst of all the history and art, the green and abundant National 

Gardens between the Presidential Mansion and the Parliament Building will 

provide a pleasant green haven. For more greenery and a superb panorama, 

take the funicular to Lycabettus hill and treat yourself to a cup of coffee on the 

summit. A must-see while you’re in Athens is the new Acropolis Museum. The 

museum, which took 11 years to build, displays precious artifacts from the 

Parthenon, one of the greatest symbols of Greek culture. Don’t miss it! 

Selanik-Atina/Thessaloniki-Athens 

Tarih/Date 


Fiyat/Price 




öneriyor 

recommends 

17

Costa Serena ile gösterişli Akdeniz 

MAGNIFICENT MEDITERRANEAN WITH THE COSTA SERENA 

Cruise dünyasının 5 yıldızlı gemilerinden Costa Serena ile Akdeniz’i lüks, 

konfor ve sınırsız eğlence eşliğinde keşfetmeye var mısınız 

Are you up for a discovery of the Mediterranean in luxury, comfort and unlimited 

entertainment on the five-star cruise ship, the Costa Serena 

18 

Tarih/Date 

16-26 Haziran/June 

Fiyat/Price 


fiyatlarla/Starting from 

1299 Euros. 


öneriyor 

recommends 

Son yılların en popüler seyahat türlerinden biri gemi 

turları. Hepimizin hayallerini süsleyen sıra dışı egzotik 

destinasyonlar, yakından tanıma fırsatı bulacağınız yerel 

kültürler, dünya mutfaklarından lezzetler, her zevke hitap 

edebilen son derece lüks ve şık hizmetler... İster macera 

peşinde olun, ister romantizm arayın ya da baş başa aile 

saadeti arzulayın fark etmez; gemi turları uygun fiyat 

alternatifleriyle beklentilerinizin de ötesine yanıt vermek 

için sizleri bekliyor. Bu kez rotanız Akdeniz olsun; uygarlık 

tarihinin en gösterişli günlerini yaşamış ülkelerde, yüzyıllar 

öncesinin atmosferini hâlâ koruyan muhteşem şehirler, 

müzeyi andıran sokaklar, farklı mimarilerin izlerini taşıyan 

görkemli binalar, olağanüstü plajlar... Setur, Ibiza’dan 

Mayorka’ya, Roma’dan Marsilya’ya eğlence, lüks ve konfor 

dolu Akdeniz’i 5 yıldızlı Costa Serena farkıyla keşfetmeye 

davet ediyoruz sizi. 9 gece 10 günlük bu tur, güneşle 

denizin, kültür ve tarihin iç içe geçtiği unutulmaz tatil 

anları ve Akdeniz esintileri vaat ediyor. 

Cruises have become one of the most popular 

modes of travel in the last years. The off-thechart 

exotic destinations we all dream of, the local 

cultures you will come into intimate contact with, 

flavors from world cuisine, extremely luxurious and 

elegant services that indulge every whim... Whether 

you are seeking for adventure or romance, or else 

quality time with your family; cruises will surpass your 

expectations, with convenient pricing alternatives. 

This time let us take you to the Mediterranean; 

streets resembling museums, stunning buildings of 

different architectural styles and wonderful beaches 

in spectacular cities still preserving the atmosphere 

from centuries ago, in countries that existed during 

the most splendid days of the history of civilization… 

We invite you to discover the Mediterranean Cruise 

with Setur and the distinction of the 5-star Costa 

Serena, full of entertainment, luxury and comfort, 

and explore the most breathtaking cities in the 

Mediterranean from Ibiza to Majorca, Rome to 

Marseilles... This 9-night and 10-day cruise offers 

unforgettable holiday memories enhanced by the 

Mediterranean breeze, the sun and the sea, and a 

fascinating fusion of culture and history.

GEZGİNİN DÜNYASI/WORLD OF THE EXPLORER 

Medeniyetler, 

düşler ve gerçekler… 

SETUR MICE KONGRE VE ORGANİZASYON MÜDÜRÜ 

SETUR MICE CONGRESS AND ORGANIZATION MANAGER 

OKTAY TEMELLER 

Dünyanın her bölgesini gören bir gezgin olsanız bile Kapadokya’ya ilk görüşte âşık olur ve 

unutamazsınız. Çünkü daha önce aklınızda canlandıramayacağınız bir coğrafya, kilometrekarelerce 

genişliğinde bir alana yayılmış renkler sizi büyülemeye başlar. İlk anda duyduğunuz şaşkınlık kısa 

zamanda hayranlığa dönüşür. Vadiler arasında dolaşırken bu dünyada değil de, başka bir dünyada 

olduğunuzu hissetmek kaçınılmazdır… 

Even if you’ve explored every corner of the world, your first glimpse of Cappadocia is love at first 

sight, truly unforgettable. You are enchanted by the unimaginable landscape, and the colors 

spanning miles of territory all around you. The initial feeling of astonishment is soon replaced by 

admiration. Strolling along these valleys is an otherworldly experience. 

20 

Civilizations, fantasies, reality…

Kapadokya, gerçekte ateşin, suyun ve rüzgârın 

yeryüzüne bir armağanıdır. Oluşum öyküsü 

milyonlarca yıl önce aktif birer yanardağ olan 

Erciyes ve Hasan Dağı’nın püskürttüğü lavların 

kilometrelerce öteye yayılıp soğumasıyla başlar. 

Tüf katmanlarının rüzgâr, yağmur ve sellerin 

etkisiyle aşınması işte bu karşı koyulamaz 

güzellikleri oluşturur. Kolay kazınan tüf yüzeylerini 

oyan insanoğlu, kendisine evler, kiliseler ve 

yeraltı kentleri yaparken coğrafyayı tarih ve 

kültürle buluşturmuştur. Hititler, Frigler, Medler, 

Persler, Romalılar, Pontuslular, Selçuklular ve 

Osmanlılar bu tarih buluşmasının sahnesine çıkan 

uygarlıklardan bazılarıdır... 

Cappadocia is actually a gift to the world 

created by fire, water and wind. The story 

of its creation starts millions of years ago, 

with the spewing and cooling of lava from 

the then-active volcanoes Erciyes and Hasan. 

Layers of tuff have been eroded by winds, 

rain and floods to design this overwhelming 

scenery. The easily-modified tuff surfaces have 

been excavated by mankind to build houses, 

churches and underground cities, thus merging 

history and culture to form this spectacular 

setting. The Hittites, Phrygians, Medes, 

Persians, Romans, Pontian Greeks, Seljuk’s and 

Ottomans were some of those who inhabited 

this meeting place of civilizations... 

Dört mevsimin 

Kapadokya’sı 

Dört mevsimin de yarattığı etki farklıdır 

Kapadokya’da, bu yüzden gezginler ne zaman 

ziyaret ederlerse etsinler bambaşka duygular 

yaşarlar. İlkbaharda mor renkler kuşatır Uçhisar’ı. 

Bahar yağmurlarının ardından güneş çıktığında, 

gökyüzü onlarca renkle taçlandırır Ürgüp’ü. 

Baharın yarattığı coşku ağaçlardan başlayarak tüm 

Kapadokya’ya yayılır ve size “iyi ki yaşıyorum” 

dedirtir. Yaz geldiğinde insan eliyle oyulan 

mağaraları andıran taş evlerde şaraplar yudumlanır. 

Sıcaktan kaçtığınızda, bu yapıların serinliğine 

sığınırsınız. Peribacalarının altında kadınlar, kendi 

elleriyle yaptıkları bez bebekleri satarlar. Geceleri 

turistik lokantaların pencerelerinden davulun, 

zurnanın sesi yayılır ve folklor ekipleri tüm 

becerilerini sergilerler… 

Sonbaharda ise bitki örtüsü altın sarısına bürünür. 

Vadilerdeki toprak patikalarda yürüyen gezginler 

aniden karşılarına çıkan tuhaf şekilli oluşumları 

heyecanla birbirlerine gösterirler. Kızılvadi’nin 

tepelerine çıkıp güneşin kırmızı bir gökyüzünde 

yitip gittiğini izlerken yaşadığınıza bir kez daha 

şükredersiniz. Sonra bindiğiniz rengârenk balondan 

gözlerinizin önüne seriliveren kartpostala uzun uzun 

bakarsınız, belleğinize iyice kazınsın diye. 

CAPPADOCIA OF 

FOUR SEASONS 

Each season creates distinct impressions 

in Cappadocia, evoking different feelings 

in its visitors. In spring, Uçhisar is 

painted in purples. The sun crowns the 

skies of Ürgüp in a myriad of colors 

after spring showers. The joy of spring 

starting in the trees spreads throughout 

Cappadocia, making you think, “What 

a wonderful world!” Summer finds you 

sipping wine in stone houses resembling 

caves carved by man. The coolness of 

these structures is a haven when you 

seek relief from the hot climate. Beneath the fairy 

chimneys, women sell hand-made rag dolls. In 

the evenings, you witness the sounds of drum and 

horn duos accompanying folk dancing from the 

windows of touristic restaurants… 

In autumn, the flora is painted a golden yellow. 

Travelers trekking along the foot paths in 

the valleys eagerly point out the odd-shaped 

formations that appear at every turn. Watching 

the crimson sunset on the crests of Kızılvadi, you 

feel grateful to be alive. Then you gaze long and 

hard at the amazing scenery flowing around you 

from the multicolored hot air balloon, so as to 

imprint it on your memory. 

21

Kışın Kapadokya’ya kar yağdığında, masalsı bir 

sessizlikle örtülür bu güzel Anadolu parçası. Kızılırmak’ın 

kıyısındaki Avanos’ta eski bir geleneği yaşatan çömlek 

ustaları tezgâhlarının başında çamura yeni şekiller verir. 

Bacalardan tüten duman hayatın sürdüğünü gösterir 

size. Uzaklarda görünen Erciyes Dağı beyaza bürünür. 

Rüzgârla savrulan kar, derin vadilerin, güvercinliklerin, 

kayalardaki oyukların içine girer. Kar, peribacalarını 

beyaz bir dantel misali örter. Kapadokya geniş bir alana 

yayılmış bir mozaiği andırır. Bu mozaiğin parçaları 

arasında manastırlarla dolu Ihlara Vadisi, içine girdiğinizde 

ürpermekten kendinizi alamayacağınız Derinkuyu ve 

Kaymaklı yeraltı kentleri, Avcılar’daki güvercinlikler, 

şaraplarıyla ünlü Ürgüp, Çavuşin, Mustafapaşa, Uçhisar, 

Ortahisar, Göreme kiliseleri ve daha niceleri yer alır. 

Under the winter snow, Cappadocia is covered with an 

epic silence. Pottery artists in Avanos on the banks of the 

Kızılırmak mould clay into new shapes, sustaining an old 

tradition. The smoking chimneys are a reminder that life 

goes on. The snow-capped Mount Erciyes looms in the 

distance. The wind flings snow into the deep valleys, the 

pigeon holes, and the hollowed rocks. The snow envelops 

the fairy chimneys like lace. Cappadocia is a vast mosaic. 

Parts of this mosaic include the Ihlara Valley filled with 

monasteries, the breathtaking underground cities of 

Derinkuyu and Kaymaklı, Avcılar with its pigeon holes, 

wine country Ürgüp, and Çavuşin, Mustafapaşa, Uçhisar, 

Ortahisar, and Göreme churches. 

Kapadokya’da zaman 

TIME IN CAPPADOCIA 

Kapadokya’da zaman geçmişle bugün arasında 

gidip gelir. Gün doğmadan önce, peribacalarının 

siluetleri alacakaranlığın içinde ilginç şekillere 

dönüşür; derken ışık yükselir ve doğa büyüleyici 

bir coğrafya ve jeoloji dersi vermeye başlar. 

Güneş batıp gecenin hükümdarlığı başladığında 

yıldızlar yanıp sönerken sakın şaşırmayın. 

Şaşırmayın, çünkü bulunduğunuz coğrafyanın 

adı Anadolu’dur. Binlerce yıldan beri Anadolu’da 

böylesine güzellikler şaşırtır zaten insanoğlunu. 

Adı “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelen 

Kapadokya’ya gittiğinizde kendinize belki de 

kızacaksınız ‘ben buraya neden daha önce 

gelmedim’ diye. Gözlerinize yansıyan büyüleyici 

manzaraların yarattığı etki, yaşadığımız dünyanın 

dışına çıkmış olduğunuzu düşündürtecek size. 

Bu etki, geri döndükten yıllar sonra bile içinizde 

kalacak; azalmaya başladığında ise bir de 

bakacaksınız ki yeniden Kapadokya’dasınız. 

Time in Cappadocia fluctuates between the 

past and present. The silhouette of the fairy 

chimneys is almost supernatural in the predawn 

skyline; then comes the light of day, and 

nature exposes its impressive geography and 

geology. 

After nightfall, you are mystified by the 

twinkling stars... well; this is Anatolia, a land 

that has bequeathed wonders such as these to 

humankind for thousands of years. 

Cappadocia, literally “The Land of Beautiful 

Horses,” will make you wonder how you could 

have missed out on such a spectacular sight. 

The enchanting views will provide an out-ofthis-world 

experience. Once this effect begins 

to fade in coming years, you’ll find yourself 

back in Cappadocia. 

öneriyor 

recommends 

Kapadokya 3 gece 4 gün / 3 nights 4 days 

Tarih/Date 

Mart, Nisan, Mayıs ayları boyunca her Perşembe 

Every Thursday during March, April, May 

Fiyat/Price 

381,80 TL’den başlayan fiyatlarla. 

Starting from 381, 80 TL. 

22 

Kapadokya’nın gerçek üstü güzelliklerini Setur’un 

rehberliğinde, birbirinden kaliteli konaklama 

alternatifleriyle keşfetmek istiyorsanız işte önerilerimiz: 

If you want to discover Cappadoccia’s extraordinary 

beauty with the consultancy of Setur and the finest 

accomodation alternatives, here’s our recommendations: 

Dedeman Kapadokya 

Lykia Lodge 

Peri Tower 

Yunak Evleri 

Anatolian House 

Argos İnn 

www.setur.com.tr

SEYAHAT/TRAVEL 

YAZI/TEXT: Derya Güvenç 

24

2013 

SEYAHAT 

TRENDLERİ 

GEZİ DÜNYASININ 

OSCARLARI 

BELLİ OLDU! 

Her yıl seyahat gurularının belirlediği 

trendler, unutulmaz deneyimler 

için gezginlere yol gösteriyor. Sıra 

dışı rotalardan klasiklerin yeniden 

keşfine uzanan seyahat trendleri, gezi 

dünyasının Oscar Ödülleri anlamına 

geliyor. En iyi senaryodan en iyi 

oyuncuya kadar, yılın yıldız 

trendlerini sizler için derledik. 

TRAVEL 

TRENDS OF 

2013 

HERE ARE THE OSCARS 

OF THE WORLD OF TRAVEL! 

TRAVEL TRENDS ESTABLISHED BY 

TRAVEL GURUS EACH YEAR LEAD 

VOYAGERS TO MEMORABLE ENCOUNTERS. 

THESE TRENDS, FROM EXTRAORDINARY 

ITINERARIES TO THE REDISCOVERY OF 

CLASSICS, ARE THE ACADEMY AWARDS 

OF THE WORLD OF TRAVEL. WE HAVE 

COMPILED THE STARS OF 2013 FOR YOU, 

FROM BEST SCREENPLAY TO BEST ACTOR. 

25

En İyi 

Senaryo 

Vietnam- 

Kamboçya 

Best 

Screenplay 

Vietnam- 

Cambodia 

Gizemli Uzakdoğu 

MYSTERIOUS FAREAST 

Uzakdoğu denildiğinde aklınıza sadece balayı tatilleri veya sayısız Budist tapınağı geliyorsa, fikrinizi değiştirme zamanı! Lüks ve 

butik otellerin yaygın olduğu Vietnam ve Kamboçya, 2013’te yükselişe geçen Uzakdoğu trendinin gözdesi. Okyanus kenarında 

güneşlenmekle yetinmeyenler kendini, dinler ve diller mozaiği olan Çinhindi yarımadasının gizemine bırakıyor. UNESCO 

Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Vietnam - Ha Long Körfezi’nde tekne turu yapabilir, Kamboçya’nın görkemli tapınak 

bölgesi Angkor’un mistik atmosferini keşfedebilirsiniz. Bu gezide Tayland ve Malezya gibi komşu ülkelerdeki mevsimsel turist 

kalabalığından uzak, gerçek bir Uzakdoğu deneyimi sizi bekliyor. 

If the mention of the Fareast 

reminds you of honeymoon 

trips or numerous Buddhist 

temples, it’s time to reconsider! 

Vietnam and Cambodia, with 

their abundance of luxury 

and boutique hotels, are the 

favorites of the rising Fareast 

trend in 2013. Those who are 

not content with sunbathing on 

the ocean beaches surrender 

themselves to the mystique of the 

Indochinese peninsula, a mosaic 

of religions and languages. 

You can cruise in Vietnam’s Ha 

Long Bay, on UNESCO’s World 

Cultural Heritage list, or explore 

the mystical atmosphere of 

Angkor, Cambodia’s magnificent 

region of temples. A true Fareast 

experience awaits you, far from 

the seasonal tourist crowds in 

neighboring countries Thailand 

and Malaysia. 

26

En İyi 

Yardımcı 

Oyuncu 

Sakura 

Best 

Supporting 

Actor 

Sakura 

Bir vesileyle seyahat 

TRAVEL OF OPPORTUNITY 

2013, bir vesileyle yola düşen gezginlerin seyahat yılı olacak. Doğa olayları, festivaller, uluslararası etkinlikler, yerel kültürler... Bu 

yıl nereye giderseniz gidin, yola çıkmak için iyi bir sebebiniz olsun. Japonya’nın pembe-beyaz kiraz çiçekleriyle kaplandığı Sakura 

dönemi, bu tür vesileler arasında ideal. “Sakura zensen” Japonca’da kiraz çiçeklerinin açması demek. Mart ayı sonunda başlayıp 

Nisan ayı başında noktalanan bu masalsı ritüel, izleyicilerine düş ile gerçek arasında unutulmaz anılar vaat ediyor. 11 kentte 

ikişer haftalık festivallerle kutlanan Sakura’nın Japon kültüründe özel bir yeri var: “Yeniden doğuş”u simgeleyen bu şölen, yalnızca 

Japon halkını değil, dünyanın dört bir köşesinden yarım milyon turisti her yıl Sakura bahçelerine topluyor. Hem baharın uyanışı 

hem de festival halindeki ülkeyi ve insanlarını görmek için kiraz çiçeklerinin bu tatlı şölenini kaçırmayın. 

2013, will be the year of travel for people who 

embark on a trip for any reason. Natural 

phenomena, festivals, international events, 

local culture... Wherever you go, you need 

a good reason to travel this year... Sakura, 

the time when Japan is covered with pinkwhite 

cherry blossoms, is ideal for such an 

occassion. “Sakura zensen” means the 

blooming of cherry blossoms in Japanese. 

This legendary ritual that starts at the end 

of March and ends at the beginning of April, 

promises unforgettable memories that are 

right in-between dreams and reality. Sakura, 

celebrated by two-week long festivals in 

11 different cities, holds a special place in 

Japanese culture: the festivities that signify 

“re-birth”, brings together not only the 

Japanese people, but half a million tourists 

from all over the world in the Sakura gardens. 

Don’t miss this sweet feast of cherry blossoms 

to experience both the awakening of spring 

and a country and people deep in celebrations. 

27

En İyi 

Kurgu 

Moskova 

Best 

Editing 

Moscow 

Vizesiz seyahat 

VISA-FREE TRAVEL 

Her yıl vizesiz seyahat edilecek ülkeler listesine yenileri ekleniyor; ama şüphesiz hiçbiri Rusya kadar heyecanla 

karşılanmamıştı. Moskova, Kremlin’in ihtişamlı kubbelerinden, Tretyakov Galeri’deki eşsiz tablolara kadar her anınızı kültürsanatla 

dolduracak bir keşif vaat ediyor. Başkenti, Ruslara sanatın her alanında ilham veren, benzersiz bir ilham perisi olarak 

düşünün. Bu ilhamı en çok hissedeceğiniz yer ise Moskova bohemyasının kalbi Arbat Sokağı. Gece hayatı için önerimiz, 

Moskova Ritz-Carlton’ın terasındaki O2 Lounge. Mekân, Uzakdoğu mutfağı ve sofistike içki menüsüyle Moskova’daki en güzel 

manzarayı sunuyor. Rusya gezisini Moskova’yla sınırlamak istemeyenlerin ikinci tercihi ise Çarlık dönemi başkenti 

St. Petersburg. Ziyaret için ideal zaman, Haziran ayında güneşin 24 saat batmadığı “Beyaz Geceler” dönemi. 

The list of countries you can visit without a visa keeps growing every year; but surely, no new addition 

created as much excitement as Russia. Moscow promises a city trip where every moment is filled with art and 

culture, from the Kremlin’s magnificent domes to the outstanding paintings in the Tretyakov Gallery. Think 

of the capital as an exceptional muse that inspires the Russian people in all fields of art. The inspiration will 

be most striking on the Arbat Street, the heart of Bohemian Moscow. At night, we recommend the O2 Lounge 

on the roof terrace of the Ritz-Carlton Moscow. This venue, besides a Fareast cuisine and a sophisticated 

drinks menu, offers the best scenery in the city. For those who wish not to limit their Russian experience with 

Moscow, a second choice is St. Petersburg, the capital of the Tsarist period. The ideal time to visit this city is 

during the “White Nights” in June, when the sun does not descend for 24 hours. 

Tarih/Date 


Anıtsal mimari örnekleri, devrim görmüş meydanları, ünlü 

Bolşoy Tiyatrosu, sanat galerisinden farksız çok katlı metrosu, 

gece kuşlarını çeken çılgın gece hayatıyla Moskova, 

her mevsim keşfe değer… WITH ITS EXAMPLES OF 

MONUMENTAL ARCHITECTURE, REVOLUTION-WISE 

SQUARES, THE INFAMOUS BOLSHOI THEATER, ITS 

MULTI-LEVEL METRO THAT IS REMINISCENT OF AN ART 

GALLERY, AND A NIGHTLIFE THAT CALLS TO THE NIGHT 

BIRDS, MOSCOW IS RIPE FOR DISCOVERY IN ALL SEASONS… 

Fiyat/Price 

867 Euro’dan başlayan fiyatlarla / Starting from 867 Euros 


öneriyor 

recommends 

28

En İyi 

Belgesel 

Alaska 

Doğa tatili 

NATURE TRAVEL 

öneriyor 

recommends 

Tarih/Date 

25 Mayıs/May-4 Haziran/June 

Beş yıldızlı gemi Celebrity Century ile sisli fiyortlar, 

yağmur ormanları, tundralar ve vahşi bir doğanın 

tam ortasında sıra dışı bir tatile var mısınız ARE 

YOU GAME FOR AN EXTRAORDINARY CRUISE IN THE 

MIDST OF MISTY FJORDS, RAIN FORESTS, TUNDRAS 

AND UNTAMED NATURE ON THE FIVE-STAR CRUISE 

CELEBRITY CENTURY 

Fiyat/Price 

2.480 Euro’dan başlayan fiyatlarla 

Starting from 2.480 Euros 


Best 

Documentary 

Alaska 

“Doğayla iç içe bir tatil” denildiğinde aklınıza bungalovlar 

mı geliyor Hayal gücünüzü kullanın! “El değmemiş 

doğa” deneyimi arayan ekoturistler, 2013’te sürdürülebilir 

işletmeleri ve hassas koruma bölgeleriyle Alaska’ya rağbet 

ediyor. Peki Alaska’da nasıl bir tatil sizi bekliyor Görkemli 

buzullar, balina gözlem turları ve Alaska’nın Eskimo totem 

direkleriyle ünlü kıyı şehri Sitka, gezinizin duraklarından 

sadece birkaçı. Tatilinizde lüksten ve konfordan vazgeçmek 

istemiyorsanız, havuzdan kütüphaneye kadar her türlü 

konforu sunan çok yıldızlı gemileri tercih edebilirsiniz. 

Does a “holiday immersed in the bosom 

of nature” remind you of bungalows 

Use your imagination! Ecotourists 

seeking to come into contact with “wild 

nature” favor Alaska in 2013, with its 

sustainable enterprises and sensitive 

preservation areas. So what type of 

holiday awaits you in Alaska Majestic 

glaciers, whale watching tours and 

Alaska’s coastal city Sitka famous for 

its Eskimo totem poles are only a few 

stops on your journey. If you don’t wish 

to forgo luxury and comfort during your 

vacation, you can opt for deluxe ships 

that provide all sorts of luxury, from 

swimming pools to libraries. 

29

En İyi 

Başrol 

Oyuncusu 

İpek Yolu’ndaki 

rolüyle Çin 

Best 

Leading 

Actor 

China in its role in 

the Silk Road 

Tarihi yollar 

HISTORIC PATHS 

2013 yılının bir trendi de “seyahatin tarihi”ni 

öğrenmek. Marco Polo, Kristof Kolomb ve daha 

nice gezginin ilk yola çıkış sebebi, Çin’e ve 

Hindistan’a ulaşmaktı. İpek Yolu, Baharat Yolu 

veya Kral Yolu gibi yüzlerce yıl insanlığın tarihini 

belirleyen rotalar, ünlü gezginleri cezbeden ülkeler 

bu yıl yeniden yükselişte. Avrupa’nın yüzyıllarca 

hayallerini süsleyen Çin, hemen her ticaret yolunun 

da başlangıç noktasıydı. Tek bir şehirle sınırlı 

kalmak yerine, Çin tarihinde ayrı ayrı önemi olan 

Pekin, Şanghay, Xian gibi büyük şehirleri ziyaret 

etmenizi öneririz. Özellikle son yıllarda daha çok 

yükselen ekonomisiyle anılsa da, Çin’in yüzyıllar 

önceki büyüleyiciliğinden hiçbir şey kaybetmediğini 

göreceksiniz. Sayısız Budist tapınağı, sonsuza 

uzanan Çin Seddi, toprak askerleri ve zengin 

mutfağıyla Çin, sizi bekliyor. 

Another trend of 2013 is to appreciate the “history of travel”. The motive of Marco Polo, Christopher Columbus 

and many an explorer in embarking on their journey was to reach China and India. Routes such as the Silk 

Road, the Spice Route or the King’s Highway that determined the history of mankind for hundreds of years, 

and countries that once attracted famous explorers are on the rise once again this year. China, the object of 

European fantasies for centuries, was the starting point of almost all trade routes. Instead of limiting your 

experience to a single city, we recommend that you visit great cities that each has a significant place in Chinese 

history such as Peking, Shanghai, and Xian. You will witness that China, although mentioned more for its 

growing economy recently, has lost none of its charm. An abundance of Buddhist temples, the Great Wall of 

China that seems to go on forever, the Terracotta Warriors and a rich cuisine await you in China. 

30

En İyi 

Görsel Efekt 

Armory Show, 

New York 

Best 

Visual Effects 

The Armory Show, 

New York 

Sanatsever seyahat 

ART-LOVER’S JOURNEY 

Sanat aşkına seyahat, 2013’ün bir diğer trendi. Bu yıl 100. yaşını kutlayacak olan, uluslararası çağdaş ve modern 

sanat fuarı Armory Show’u kaçırmak istemeyenler, New York gezi planlarını şimdiden yaptı bile. 7-10 Mart tarihlerinde 

gerçekleşecek fuar, bir kez daha 20. ve 21. yüzyılın en önemli sanatçılarını bir araya getirecek. 1913’teki ilk fuardan 

itibaren Armory Show, New York müzelerinin modern ve çağdaş sanata olan eğilimine yön verdi; klasik ve tutucu sanat 

yaklaşımını yerle bir eden eserleri ağırladı. Bu sebeple, fuarın 100. yılında yapılacak etkinliklerden biri de 1913’teki ilk 

fuarın minyatür bir canlandırması. Orijinal fuarda yer alan, aralarında Cezanne, Renoir, Matisse gibi isimlerin de bulunduğu 

ressamlara ait 90 eser yeniden sergilenecek. Fuar programı sadece gündüz etkinlikleriyle sınırlı değil, her gece şehrin 

başka bir semtinde halka açık kokteyller, sanat turları, paneller ve sanatçı sohbetleri var. 

Another trend of 2013 is travel for the love of art. 

Those who don’t want to miss the Armory Show, the 

international contemporary and modern art fair which 

will be celebrating its 100th anniversary this year, 

have already made their travel plans to New York. 

The fair, to be held on March 7-10, will once again 

assemble the foremost artists of the 20th and 21st 

centuries. Since the first show in 1913, the Armory Show 

has influenced the tendency of New York museums for 

modern and contemporary art; and has showcased 

artworks that have annihilated the classical and 

conservative approach to art. Thence this year’s 100th 

anniversary show will revisit in miniature the first 

exhibition in 1913. 90 artworks that were featured in 

the original show will be on display again, including 

works by masters such as Cezanne, Renoir and Matisse. 

The program is not limited to the daytime; public 

events such as cocktails, art tours, panels and talks 

with artists will be organized in different parts of the 

city in the evenings. 

31

KEŞİF/DISCOVERY 

YAZI/TEXT: MELTEM ŞAHİN 

Anadolu’dan dünyaya miras 

İnsanoğlu, tarih sahnesine çıktığı günden bu yana yaşadığı toprakları değerli kılacak, kültürünü 

gelecek nesillere aktaracak şaheserler bırakarak her dönemde geçmişe tanıklık edilmesini sağladı. 

UNESCO’nun dünyanın bu kültürel ve doğal varlıklarını korumak amacıyla 175 ülkenin katılımıyla 

oluşturduğu komisyon, insanlığın ortak mirasını gelecek kuşaklara taşımayı hedefliyor. İşte 

Türkiye’den UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan değerlerden bazıları… 

32

Anatolian World Heritage 

SINCE THE BEGINNING OF TIME, HUMANKIND HAS BEQUEATHED MASTERPIECES THAT 

ENHANCE HIS TERRITORY AND ADVANCE HIS CULTURAL HERITAGE, THUS PROVIDING A 

TESTIMONY TO HIS PAST. THE COMMITTEE ESTABLISHED BY UNESCO TO PRESERVE THESE 

CULTURAL AND NATURAL ASSETS, WITH THE PARTICIPATION OF 175 STATES, SEEKS TO 

PASS THIS JOINT HERITAGE ON TO FUTURE GENERATIONS. HERE ARE SOME OF THE SITES IN 

TURKEY THAT HAVE BEEN INCLUDED IN THE UNESCO WORLD CULTURAL HERITAGE LIST… 

33

İmparatorlukların kalbi: Tarihi Yarımada 

İstanbul, tarih boyunca imparatorlukların merkezi, 

milyonlarca insanın sevdası oldu. Binlerce yıllık 

tarihi, üzerindeki sayısız sanat eseri ve coğrafyanın 

kendisine sunduğu doğa harikalarıyla 1985 yılından 

beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde 

bulunan Tarihi Yarımada ise İstanbul’un kalbi olarak 

da nitelendirilebilir. İstanbul’un uzun ve görkemli 

tarihinin en yakın tanığı olan Tarihi Yarımada’da 

saraylar, camiler, kiliseler, çeşmeler, dikilitaşlar, 

medreseler, çarşılar ve daha onlarca değerli yapı 

sizleri bekliyor. Ayıracağınız zamanın her dakikasına 

değecek o kadar çok eser var ki Tarihi Yarımada’da! 

Bölgede Mısır’dan Roma’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya 

kadar birçok uygarlığa tanıklık etmiş yapıları bir 

arada görebilirsiniz. Ayasofya Müzesi, Topkapı 

Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Sultanahmet Camii, 

Çemberlitaş, Osmanlı ahşap konut mimarisinin en 

güzel örneklerini sunan Süleymaniye ve buram 

buram tarih kokan Fener, Balat gibi semtleriyle 

Tarihi Yarımada’yı görmeden İstanbul’u gerçekten 

keşfetmiş sanmayın kendinizi. 

Heart of Empires: Historic Peninsula 

Throughout history, Istanbul has been the focal 

point of empires, and a passion for millions. The 

Historic Peninsula, on the UNESCO World Cultural 

Heritage List since 1985, can be considered the 

heart of the city with its centuries-old history, the 

numerous works of art it boasts, and wonders of 

nature owing to its geography. Bearing witness to 

Istanbul’s long and imposing history, the Historic 

Peninsula features palaces, mosques, churches, 

fountains, obelisks, madrasahs (Muslim seminaries), 

bazaars, and a myriad of other important structures. 

The treasures of the Historic Peninsula will make it 

worth your while! They bear testimony to different 

civilizations in history, from Egyptian to Roman, 

Byzantine to Ottoman. The Hagia Sophia, Topkapı 

Palace, Yerebatan Cistern, the Blue Mosque, 

the Column of Constantine, the Süleymaniye 

conservation area with its Ottoman timber houses, 

and the neighborhoods of Fener and Balat that 

seem to have stepped out of the pages of history 

books… You haven’t really been to Istanbul until 

you’ve seen the Historic Peninsula. 

34

Doğanın eşsiz tasarımı: Göreme Ulusal Parkı 

Dünyanın her yerini gezmiş de olsanız 

Kapadokya’ya ayak bastığınızda şaşkınlığınızı 

gizleyemezsiniz. Adeta ezberiniz bozulur! Gözleriniz, 

gördüklerine inanmaya çalışırken kulaklarınızda eski 

medeniyetlerin sesleri yankılanır. Göreme Açık Hava 

Müzesi için Kapadokya gerdanlığının en paha biçilmez 

parçası diyebiliriz. Çünkü bölgenin en iyi korunmuş, 

göz alıcı freskleriyle ziyaretçilerini büyüleyen kaya 

kiliselerin en çarpıcı örnekleri buradadır. Doğanın 

eşsiz tasarımına hayran bırakacak kesitler sunan 

Göreme Açıkhava Müzesi, Kapadokya’nın en 

çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Vaktiyle ilk 

Hıristiyanların bir çeşit okulu, bir tür din merkeziymiş 

Göreme. Yöredeki yoğun kilise ve manastır dağılımı 

bunun en önemli göstergeleri. Meryem Ana Kilisesi, 

Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Karanlık Kilise, 

Yılanlı Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise öne çıkan 

eserlerden birkaçı. Müze alanındaki manastırlarda 

7. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar kilise mimarisini 

izlemek mümkün. Kayalara oyulmuş binlerce mağara, 

peribacalarıyla dolu vadiler, yerin yedi kat altına inen 

yeraltı kentleri ve insan elinin dokunuşuyla yaratılmış 

zarif çizgiler… Kapadokya’da 10 değişik uygarlığa 

ait 429 tescilli yapı ve 64 SİT Alanı bulunuyor. 

Nature’s spectacular design 

Göreme National Park 

Cappadocia never fails to amaze even the most sophisticated traveler. It 

is truly extraordinary! The sounds of ancient civilizations echo in your 

ears as your eyes are trying to take in the wonders around you. The Göreme 

Open-Air Museum is definitely the most fascinating attraction in Cappadocia. 

Here you will find the most striking examples of the best preserved rockcut 

churches with their fascinating vivid frescoes. The Göreme Open-Air 

Museum, dazzling for its natural setting, is one of the highlights of any trip 

to Cappadocia. Göreme was once a Christian seminary, a religious center. 

The density of churches and monasteries in the region is a clear indication 

of this. Some of the foremost monuments are the Church of the Virgin Mary, 

the Church of the Apple, the Church of St. Barbara, the Church of Darkness, 

the Church of the Serpent, the Church of the Sandal, and the Church of the 

Buckle. The monasteries within the museum grounds exhibit different styles 

of church architecture from the 7th to 12th centuries. Thousands of rock-cut 

caves, valleys filled with fairy chimneys, underground cities with seven floors, 

and man-made elegant lines… Cappadocia holds 429 registered monuments 

bearing testimony to 10 separate civilizations, and conservation areas. 

35

Tanrıların bulaşma noktası 

Nemrut Dağı Milli Parkı 

Nemrut Dağı Milli Parkı sınırları içine girer girmez, 

görkemli bir uygarlığın etkisine hemen kapılıyor 

insan. Antik sütunlar, heykeller ve kabartmalarla 

süslü 35 metre yüksekliğindeki Karakuş Tümülüsü, 

çağının en küçük ama en barışçıl krallığı 

Kommagene’nin ilk görkemli anıtı. Nemrut Dağı’nın 

zirvesi; dev insan ve kartal başlı tanrı heykellerinin 

gövdelerinden ayrılıp yere yuvarlanmış halleriyle 

gerçeküstü bir atmosfere sahip. Kommagene Kralı 

Antiochos’un UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne 

dahil edilen anıt mezarı, gizemli bir hazine sandığı 

gibi bulutların üzerinde uyumaya asırlardır devam 

ediyor. Kommagene Krallığı’nın dini ve idari tören 

alanı olan Nemrut Dağı, konuklarına Toroslar’ın 2 bin 

150 metre yüksekliğinden Kommagene Vadisi’ni ve 

uzaklardaki Atatürk Baraj Gölü’nü seyretme fırsatı 

sunuyor. Büyüleyici heykelleri, uzun kitabeleri, çeşitli 

uygarlıklara ait eserleri, çok sayıda arkeolojik ve 

antik kalıntıyla bir açık hava müzesi olan Nemrut 

Dağı, en güzel gündoğumu ve gün batımlarının 

izlendiği çok özel bir seyir terası aynı zamanda. 

Meeting point of kings: Mount Nemrut National Park 

As soon as you set foot in the Mount Nemrut 

National Park, you fall under the spell of a 

magnificent civilization. The 35-meter-high Karakuş 

Tumulus, adorned with antique columns, sculptures 

and reliefs, is the first splendid monument of the 

Commagene dynasty, the smallest yet most pacifist 

empire of its era. The peak of Mount Nemrut has 

a surreal atmosphere with gigantic statues of men 

36 

and eagle-headed gods, their heads toppled to the 

ground. The monumental tomb of the Commagene 

King Antiochos, included in the UNESCO World 

Cultural Heritage List, maintains its slumber for 

centuries, like a mysterious treasure chest above 

the clouds. The religious and administrative 

ceremonial center of the Commagene Dynasty, 

Mount Nemrut offers a view of the Commagene 

Valley and the Atatürk Dam Reservoir from a height 

of 2150 meters in the Taurus Mountains. Mount 

Nemrut, an open air museum accommodating 

fascinating sculptures, lengthy epigraphs, 

monuments dating back to numerous civilizations, 

countless archeological and ancient relics, is also 

an exceptional gazing terrace for viewing the most 

glorious sunrise or sunset.

Beyaz cennet: Pamukkale 

Temelleri Frigler döneminde atılan 

Hierapolis, adını Helenistik dönemin 

Bergama Kralı Telephoss’un güzel karısı 

Hiera’dan alıyor. MS 96 ile 162 yılları 

arasında en parlak dönemini yaşayan 

Hierapolis; nekropolü, Domitiyan yolu ve 

kapısı, mitolojiden birçok sahneyi temsil 

eden tiyatrosu, Frontinus caddesi ve kapısı, 

Agorası, Kuzey Bizans Kapısı, Güney Bizans 

Kapısı, Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Kutsal 

Alanı, Surları, Direkli Kilisesi ve Nekropol 

Alanıyla hâlâ ayakta. UNESCO Dünya Mirası 

Listesi’ne 1988 yılında giren kent, beyazlara 

bürünmüş doğa harikası Pamukkale’de 

bulunuyor. Çoğu pamuk dağına benzeyen 

beyazlıktaki travertenleri ve yüzyıllardan 

beri şifa dağıtan sularıyla yerli yabancı çok 

sayıda turistin akınına uğramaya devam 

eden Pamukkale, koynundaki Hierapolis antik 

kentiyle tarih ve doğanın eşine az rastlanır 

bir güzelliğini saklıyor. 

White paradise: Pamukkale 

Founded during the Phrygian era, Hierapolis was 

named after Hiera, the beautiful wife of Telephos, 

King of Pergamon. At its zenith between 96 and 162 

AD, Hierapolis is still standing with its Necropolis, the 

Domitian Road and Gate, its Theater depicting many 

a scene from mythology, the Frontinus Street and 

Gate, the Agora, the North Byzantine Gate, the South 

Byzantine Gate, the fountain with Triton, the Apollo 

Sacred Site, the city walls, and the Columned Church. 

On the UNESCO World Heritage List since 1988, the 

ancient city is located in Pamukkale, the white-clad 

natural wonder. Attracting throngs of tourists, domestic 

and international, with its travertines resembling 

cottony mountains and its healing springs, Pamukkale 

incorporates a breathtaking natural landscape with 

history embodied in the ancient city of Hierapolis. 

37

Yaşama övgü: Safranbolu evleri 

Camileri, çarşısı, mahalleleri, sokakları ve evleriyle 

geçmişin pek çok hikâyesini günümüze taşıyan 

Safranbolu, asıl ününü UNESCO’nun Dünya Kültür 

Mirası Listesi’nde yer alan geleneksel Türk mimarisi 

tarzında yapılmış evlerine borçlu. Ev yapmanın yaşamı 

da biçimlendirdiğine inanan bir yaşam kültürünün ayakta 

kalan son temsilcileri olan bu zarif konaklar, mimari 

incelikleri ve hayranlık uyandıran süslemeleriyle ahşap 

bir mücevher kutusunu andırıyor. 800’e yakını yasal 

koruma altında olan, birbirinin alanını işgal etmeden, 

doğayı korumaya özen göstererek yapılmış bu evleri, 

geniş aile yapısı ve bol yağışlı iklimin şekillendirdiğini 

söyleyebiliriz. Bir yandan kentsel konumlarıyla, diğer 

yandan mimarileriyle pek çok araştırmaya konu olan 

Safranbolu evleri, gerçekten de çevreleriyle tam bir 

uyum içinde tasarlanmış. Yerli yabancı ziyaretçilerin 

yoğun ilgisi müze evlerin oluşturulmasını teşvik etmiş. 

Bunlardan en güzeli Kaymakamlar Evi. Burası sadece 

Safranbolu’nun değil, Türkiye’nin otele dönüştürülen ilk 

tarihi köşkü. Havuzlu salonu ise ziyaretçilere en güzel 

sürprizi. 

Tribute to life: Houses of Safranbolu 

Safranbolu, a reflection of days past with its 

mosques, bazaars, neighborhoods, streets 

and mansions, owes its fame to its houses, built 

in the traditional Turkish architectural style, that 

are registered in the UNESCO World Cultural 

Heritage List. The last surviving representatives 

of a culture that considers house construction 

to shape life patterns, these elegant mansions 

38 

resemble timber jewelry boxes owing to their 

architectural finesse and amazing embellishments. 

These houses, of which around 800 are under 

statutory protection, built with deference to privacy 

and the preservation of nature, are reflections 

of the extended family structure and the rainy 

climate. The houses of Safranbolu, a frequent 

focus of research due to their urban forms and 

architecture, are in perfect harmony with their 

environs. The popular demand of domestic 

and international visitors has encouraged the 

formation of museum houses, and perhaps the 

most beautiful of these is the Kaymakamlar Evi. 

The first historic mansion in the whole of Turkey 

to have been converted into a hotel, the Havuzlu 

Konak surprises its visitors with its pool.

Hitit güneşinin izinde: Hattuşaş 

Hititlerin başkenti Hattuşaş (Boğazköy), 6 

kilometrelik sur duvarları ve çivi yazılı tablet 

arşivleriyle 1986 yılından bu yana UNESCO’nun 

Dünya Kültür Mirası Listesi’nde. Hattuşaş kentinin 

günümüzdeki kalıntıları, bilinen tarihin ilk yazılı 

belgeleriyle geçmişi aydınlatan görkemli bir 

uygarlığın izlerini taşıyor. Kenti çeviren toprak 

ve tuğladan örülmüş sandık-duvar tekniğindeki 

surlar, zaman zaman köşeli, bazen de yarım daire 

biçiminde araziye uydurulmuş. Surların geçit verdiği 

yerlerde anıtsal Hitit kapı mimarisinden örnekler 

var: İki yanındaki aslan kabartmalarıyla Hattuşaş’ın 

bütün fotoğraflarında yer alarak simgeleşen Aslanlı 

Kapı; Hitit-Mısır ilişkilerinden esintiler taşıyan 

Sfenksli Kapı; yukarı kentten aşağı kente geçit 

veren, iri taşlarla örülmüş, “potern” adı verilen 

ve askeri amaçla kullanıldığı sanılan 70 metrelik 

tünelin bulunduğu noktadaki Yerkapı; orijinali 

Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşınan, 

bugün yerinde alçı kopyalı tanrı-kral kabartmalarının 

bulunduğu Kral Kapı… 

Bölgedeki saray kompleksi, tapınaklar, tabletler, 

anıtsal kapılar, tahıl ambarları, sfenksler ve sur 

duvarlarını gezdikten sonra yakın zamanda Çorum 

Valiliği’nce tarih, doğa ve sporseverlerin kullanımına 

sunulan Hitit Yolu Yürüyüş ve Bisiklet Parkuru’nu 

keşfedebilirsiniz. 

In search of the Hittite sun: Hattusha 

The Hittite capital Hattusha (modern Boğazköy), with 

its 6-kilometer city walls and archives of tablets of 

cuneiform script, is on the UNESCO World Cultural 

Heritage List since 1986. The current remains of 

the city Hattusha bear witness to an impressive 

civilization with a legacy of the earliest known written 

documents in history. The mudbrick chest-walls 

surrounding the city were formulated to conform to 

cornered and sometimes semicircle-shaped territory. 

Gaps in the city walls accommodate examples of 

monumental Hittite gate architecture: the parabolic 

Lion Gate flanked by two sculptured lions that is 

most commonly featured in photographs of Hattusha; 

the Sphinx Gate bearing witness to Hittite-Egyptian 

relations; Yerkapı, the postern gate with its 70-meter 

tunnel that allows passage from the Upper City to 

the Lower City, that is believed to have been used 

for military purposes; The King’s Gate, currently on 

display in the Museum of Anatolian Civilizations in 

Ankara, now holding a plaster replica of the relief 

of god-kings… Having toured the palace complex, 

temples, tablets, monumental gates, granaries, 

sphinxes and city walls, you may wish to explore 

the Hittite Routes Trekking and Biking Trails, 

recently introduced by the Governorship of Çorum to 

enthusiasts of history, nature and sports. 

Setur’un doğa, kültür, 

sağlık ve inanç 

turizmini kapsayan 

yurt içi turlarına dair 

ayrıntılı bilgi için: 

FOR DETAILED 

INFORMATION 

ON SETUR’S 

DOMESTIC TOURS 

COVERING NATURE, 

CULTURE, HEALTH 

AND RELIGIOUS 

TOURISM: 


öneriyor 

recommends 

39

KEŞİF/DISCOVERY 

YAZI/TEXT: MERVE ERMİŞ 

öneriyor 

recommends 

2013’te dünyanın harikalarından 

en az birini keşfetmek isteyenler, 

Setur’un turlarına göz atabilirler… 

TAKE A LOOK AT SETUR TOURS 

TO EXPERIENCE ONE OF THE 

WONDERS OF THE WORLD… 


40

Tüm zamanların 

“harika” keşifleri 

“WONDROUS” DISCOVERIES OF ALL TIME 

Efsanelerle dolu çöller, gizemini henüz kimsenin çözemediği piramitler, 

hayranlık uyandıran antik şehirler, göz kamaştıran mimariler… Dünya, 

hayal edebileceğimizden daha güzel yerler, huzurlu köşeler, şaşırtan 

manzaralar, içimizi coşkuyla dolduran, iyi ki yaşıyoruz dedirten 

mucizelerle dolu. Tüm zamanların harikalarını keşfetmek için yola 

düşenlere, farklı coğrafyalardan 6 harika öneri sunuyoruz. İçlerinden 

birini 2013’teki seyahat planlarınıza dâhil etmek, kendinize sunacağınız 

en değerli hediyelerden biri olur, bizden söylemesi… 

Legendary deserts, still-to-be-demystified pyramids, illustrious 

ancient cities, dazzling examples of architecture… The world is full of 

beautiful places, serene corners, intriguing scenery, and exhilarating 

miracles that make you feel fortunate to be alive. We offer SIX 

different awe-inspiring locations to those embarking on a journey of 

discovery to the all-time marvels of the world. Including one in your 

travel plans for 2013 will surely be a precious gift to yourself… 

41

Giza Piramitleri/Mısır 

THE PYRAMIDS OF GIZA/EGYPT 

Mısır, hepimizin içindeki kaşifi ortaya çıkaracak 

kadar dev bir uygarlık. Bu uygarlığın gerçek 

üstü güzelliği, karşılığını en çok binlerce yıldır gizemi 

çözülemeyen piramitlerde buluyor. Kahire’de, Nil 

Nehri’nin batısında, Giza Çölü’nde bulunan piramitler, 

dünyanın 7 harikası arasında yer alıyor. Dört köşesi 

dört ana yönü gösteren Giza Piramitleri, tüm 

görkemiyle dümdüz bir ovanın ortasında yükseliyor. 

Bir dönem, Firavun’un mumyası ve eşsiz nitelikteki 

sanat eserlerini, kral, kraliçe, prens heykellerini 

saklayan piramitler şimdi bomboş. Günümüze 

kadar ayakta kalmayı başarabilen ‘harika’, Mısır 

hükümdarlarından, Kral Khufu adıyla da bilinen 

Keops’un mezarı. İçindeki gizli dehlizler, kapılar, 

salonlar hep yabancılara karşı firavunun hazinelerini 

ve mumyalanmış bedenini korumak için yapılmış. 

Söylenenlere göre bu piramidin yapımı 30 yıl sürmüş, 

her biri 20 ton ağırlığında olan taş bloklar zeytinyağıyla 

yukarıya taşınmış. İnşası kimilerine göre İsrailoğullarından 

kölelerle, kimilerine göre ücretli çalıştırılan Mısırlı 

işçilerle, kimilerine göre de uzaylılar (!) tarafından 

gerçekleştirilmiş. Çözülmeyen sırlarıyla insanları mıknatıs 

gibi kendine çeken piramitler, Mısır uygarlığının ne denli 

eşsiz olduğunu gözler önüne sermeye devam ediyor. 

The Egyptian civilization is so remarkable 

as to bring out the pioneer within each 

of us. The surreal splendor of this culture 

is best embodied in the pyramids, the 

mysteries of which have not been solved 

in thousands of years. The pyramids of 

the Giza desert on the west bank of the 

river Nile in Cairo are among the Seven 

Wonders of the World. The Pyramids of 

Giza, their four corners pointing to the four 

cardinal compass points, rise in all their 

glory on a flat plain. Housing the mummy 

of the pharaohs and their exceptional 

works of art; statues of kings, queens and 

princes in earlier times, the pyramids now 

stand empty of all possessions. The last 

of the Wonders to remain standing is the 

Tomb of Cheops, the Egyptian sovereign 

also known as Pharaoh Khufu. The secret 

tunnels, doors and chambers within the 

pyramid all intended to keep the pharaoh’s 

treasures and mummified remains safe 

against outsiders. It is rumored that the 

construction of the pyramid took 30 years, 

and stone blocks, each weighing 20 tons, 

were hauled with the help of olive oil. 

Some believe the construction workers to 

have been Israelite slaves, and others paid 

Egyptian workers, but according to some, 

the pyramid was built by aliens (!). Always 

an enticement owing to their unsolved 

mysteries, the pyramids are a display of 

the extraordinary aspects of the Egyptian 

civilization. 

42

Machu Picchu/Peru 

Eğer doğa ve tarih tutkunuysanız, seyahat 

listenizin en üst sıralarından birine Peru’daki 

eşsiz kent Machu Picchu’yu ekleyin. Tarihin en 

iyi mimarlarından İnkalar’ın bu gizemli yurdu, her 

bir köşesiyle keşfedilmeyi bekliyor. Doğanın insan 

zekâsıyla birleştiği Machu Picchu’nun bir diğer 

adı da “Bulutlar Kenti”. And Dağları’ndan birinin 

zirvesinde, deniz seviyesinden 2,5 kilometre 

yüksekte, tropik bir ormanın ortasında yer alan 

bu şehir, 1450’li yıllarda Peru’nun Cusco bölgesinde 

kuruldu. Şehrin 3 bin basamağı bugün gayet iyi 

durumda. Kayıp şehrin gizemiyse hâlâ çözülebilmiş 

değil. Klasik İnka mimarisiyle inşa edilmiş olan şehir 

restorasyon çalışmaları sayesinde eski ihtişamına 

kavuşuyor. Şehrin dini bir amaçla mı yoksa İnka 

İmparatoru’nun ikameti için mi yapıldığı hâlâ tartışılıyor. 

Buradaki taş işçiliği, Machu Picchu’nun önemli bir 

tören alanı olduğunu düşündürüyor. Günümüzde Güney 

Amerika’nın en çok turist çeken yerlerinden biri olan 

antik kenti, her gün yaklaşık 2 bin kişi ziyaret ediyor. 

Bölgenin çok zor geçit veren bir coğrafyada bulunması 

ve düz bir yolun olmaması nedeniyle Cusco şehrinden 

Machu Picchu dağının eteklerinde bulunan Aguas 

Calientes köyüne raylı bir sistem inşa edilmiş. Bu köyden 

sonra da 8 kilometrelik bir otobüs yolculuğu yapılıyor. 

Dilerseniz bu yolu yaya olarak da kat edebilirsiniz. 

If you are an enthusiast of nature and 

history, add Machu Picchu, the amazing 

city in Peru, to the top of your travel list. This 

baffling habitat of the Incas, one of the most 

accomplished architects in history, yearns to 

be explored. Machu Picchu, combining an 

extraordinarily beautiful natural setting with the 

genius of man, is also called the “City in the 

Clouds”. Located at the summit of the Andes 

Mountains, at an altitude of 2.5 kilometers 

(8 thousand feet) in the middle of a tropical 

forest, the city was built in the 1450s in the 

Cusco region of Peru. The three thousand steps 

of the city are hitherto intact. The mysteries 

of the lost city however are still to be solved. 

Built in the classical Inca architecture, the city 

regains its former glory trough restorations. 

Whether the city was built as a sanctuary or as 

a royal Inca residence is still controversial. The 

masonry gives you pause to think that Machu 

Picchu was an important ceremonial ground. 

Currently the leading tourist attraction in South 

America, this ancient city draws nearly two 

thousand visitors each day. The inaccessibility 

of the geography and the lack of connecting 

roads necessitated the building of a railroad 

system from Cusco to Aguas Calientes on the 

slopes of the Machu Picchu Mountain. You 

can either take a bus or opt to walk the eight 

kilometers from Aguas Calientes. 

43

Sistine Şapeli/Roma 

THE SISTINE CHAPEL/ROME 

Sistine Şapeli’nin adını herkes 

duymuştur. Biraz sanata ve gezmeye 

meraklı olanlar ise Vatikan’da Papa’nın 

ikamet ettiği sarayın en meşhur şapeli 

olduğunu, özellikle tavanında yer alan 

desenlerin Rönesans sanatının zirvesi olarak 

kabul edildiğini bilirler. Şapel dikdörtgen 

prizma şeklinde, 40,93 metre boya, 13,41 

metre ene sahip. Tavanı Michelangelo 

tarafından çizilen eşsiz resimlerle kaplı. 

Hikâyesi ise şöyle: 15. yüzyılın başında 

Papa II. Julius tarafından Michelangelo’ya, 

Vatikan’ın yanındaki Sistine Şapeli’nin tavan 

resimlerinin yapılması işi verilir. Sanatçı, en 

önemli başarılarından biri olacak bu görevi, 

520 metrekarelik bir alanda yaklaşık dört 

yıllık bir çalışmanın ürünü olarak bitirir. 

Özellikle “Âdem’in Yaratılışı” ismindeki sahne, 

Batı resim sanatının en canlı tasvirlerinden 

biri kabul edilir. Çizimlerin özellikle tavanı 

kaplayan bölümleri, birçok sembol ve 

göndermeyi içerir; o kadar detaylı çizilmişler 

ki bazıları yıllar sonra fark edilmiştir. 

Everyone has heard of the Sistine Chapel. 

Those who have the slightest interest in art 

or travel are aware that it is the best known 

chapel in the palace in Vatican where the Pope 

resides, and that the designs on its ceiling 

particularly are considered the pinnacle of 

Renaissance art. The rectangular-prism shaped 

chapel is 40.93 meters long and 13.41 meters 

wide. Its ceiling is covered with exceptional 

paintings by Michelangelo. Michelangelo 

was commissioned the ceiling paintings 

of the Sistine Chapel near the Vatican by 

Pope Julius II at the beginning of the 15th 

century. The artist completed his work over 

520 square meters, later to be recognized 

as his crowning achievement, in four years. 

Especially the scene depicting “The Creation 

of Adam” is acknowledged as one of the most 

vibrant portrayals of western fine arts. The 

paintings on the ceiling are particularly rich in 

symbolism and allusions; the work is so subtle 

and detailed that many of these were only 

detected years after their creation. 

44

Angkor Wat Tapınağı/Kamboçya 

ANGKOR WAT TEMPLE/CAMBODIA 

Kamboçya’ya gittiğinizde Siem Reap şehrinin 

10 kilometre uzağında dev ağaçlar arasına 

gizlenmiş, mistik ve esrarengiz tapınaklar 

karşılar sizi. 1992 yılından bu yana UNESCO’nun 

Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bu 

tapınaklar, Angkor medeniyetinin izlerini taşır. 

900 ile 1200 yılları arasında, Khmer uygarlığının 

yarattığı Angkor Wat, dünyadaki en büyük dini 

tapınak olma özelliğini koruyor. Mimarisi anlamlarla 

yüklü Angkor Wat Tapınağı’nda ana kuleler, 

tanrıların evi olan Meru Dağı’nı simgeliyor. 

Dış duvarlar dünyayı çevreleyen dağları, hendekler 

de uzaktaki okyanusu... Angkor bölgesindeki 

tapınaklar, Kamboçya halkı için de büyük önem 

taşıyor. Burası, onlar için bir tapınaktan öte; 

zengin tarihlerinin tek tanığı, günlük hayatlarının 

da vazgeçilmez bir öğesi. 

Traveling in Cambodia, 10 kilometers from the 

city of Siem Reap, you encounter mystic and 

enigmatic temples hidden behind giant trees. 

Registered in UNESCO’s World Heritage List since 

1992, these temples exemplify the Angkor period. 

The Angkor Wat, created by the Khmer empire 

between 900 and 1200, is to date the largest 

religious complex in the world. Fraught with 

architectural symbolism, the main towers of the 

Angkor Wat Temple represent Mount Meru, home of 

the gods. The outer walls symbolize the mountains 

surrounding the world, and the moats, the oceans. 

Temples of the Angkor region are also of great 

significance to the Cambodian people. The area is 

much more than a temple; it is the sole witness to 

their rich history, and an indispensible feature of 

their daily lives. 

45

Sahra Çölü/Kuzey Afrika 

SAHARA DESERT/NORTH AFRICA 

Büyük Sahra Çölü, Afrika’nın kuzeyinde, 9 

milyon kilometrekare büyüklüğünde dev bir 

çöl. Çölü kapsayan Cezayir, Çad, Mısır, Libya, Fas, 

Moritanya, Mali, Nijer, Sudan, Tunus ve Batı Sahra 

gibi ülkelerin pek çoğunda çöl safarileri, çöl gezi 

ve etkinlikleri düzenleniyor. Fas’ta develerle çöl 

turu yapmak, Libya’da çöl ortasındaki terk edilmiş 

şehirleri keşfetmek, Nijerya’da çöl safarilerine 

katılmak mümkün. Develeriyle, vahalarıyla, kum 

tepeleriyle, yakıcı güneşi ve dondurucu geceleriyle 

sizleri bekleyen gizemli bir çöl Büyük Sahra. İçinde 

bin bir çeşit masallar, hikâyeler ve kim bilir kâğıtlara 

yazılmamış ne efsaneler barındırıyor. Siz, sadece 

çölden ne istediğinize karar verin yeter! 

The Great Sahara Desert is a giant desert of nine 

million square kilometers (3.5 square miles) 

in north Africa. The Sahara covers parts of several 

African nations including Algeria, Chad, Egypt, Libya, 

Morocco, Mauritania, Mali, Niger, Sudan, Tunisia 

and Western Sahara. Desert safaris, excursion 

and activities are organized from many of these 

nations, such as desert tours on camels in Morocco, 

discovering abandoned cities in the desert in Libya, 

or desert safaris in Niger … The Great Sahara is a 

mysterious desert that awaits you with its camels, 

oases, sand dunes, blazing sun and freezing nights. 

It harbors tales of Arabian Nights and who knows 

what other unscripted myths and legends. You just 

decide what you desire from the desert. 

46

Tac Mahal/Hindistan 

TAJ MAHAL/INDIA 

Fransa için Eyfel, Amerika için Özgürlük 

Anıtı neyse Hindistan için de Tac Mahal o. 

UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 

Tac Mahal, her yıl binlerce turistin akın ettiği, gerek 

hikâyesiyle gerek ışıltılı görüntüsüyle dikkatleri çeken 

ve ziyaretçileri üzerinde büyük hayranlık uyandıran 

harikulade bir mimari yapıt. Bu eşsiz yapının hikâyesi 

de mimarisi kadar etkileyici: Moğol İmparatoru Şah 

Cihan, 14. kez doğum yaparken vefat eden sevgili 

karısı Mümtaz’ın ölümüyle yıkılır. Bir gecede saçları 

ağaran Şah Cihan, sevdiği için saçları gibi süt beyaz 

mermerden bir anıt mezar yaptırmak için ferman 

çıkarır. Yapının mimarları olan Mimar Sinan’ın 

talebelerinden Mehmet İsa Efendi ile yapıdaki 

yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı 

için Şah Cihan tarafından İstanbul’dan davet edilirler. 

1630’da inşasına başlanan eser, 22 yıl sonra 

tamamlanır. 

If the Eiffel tower is symbolic of 

France and the Statue of Liberty of 

the United States, so is the Taj Mahal 

of India. A UNESCO World Heritage 

Site, the Taj Mahal is a spectacular 

architectural masterpiece that attracts 

thousands of visitors each year, and 

both its story and its sparkling image 

are truly awe-inspiring. The inspiration 

behind this unique structure is as 

fascinating as its architecture: the 

Mughal emperor Shah Jahan is griefstricken 

with the death of his wife 

Mumtaz during the birth of their 14th 

child. Shah Jahan orders a mausoleum 

be built in memory of his beloved, using 

marble as white as his hair turned 

with grief overnight. The architect 

Mehmet İsmail Efendi, a pupil of Mimar 

Sinan, and calligraphist Serdar Efendi 

are summoned by Shah Jahan from 

Istanbul to take part in the construction. 

Construction begins in 1630 and takes 

22 years to finish. 

47

GEZGİNİN DÜNYASI/WORLD OF THE EXPLORER 

YAZI VE FOTOĞRAFLAR/TEXT AND PHOTOS: Levent Özçelİk 

Bir Afrika masalı 

An African tale 

Cape Town 

Hint ve Atlas Okyanusları’nın birleştiği yerde sörf 

yapmak, penguenlerle yüzmek, fok ve yunusların dansını izlemek, 

dünyanın son noktası Ümit Burnu’na gitmek, dillere destan Masa 

Dağı’nda Afrika’yı solumak, yüksek tepelerden paraşütle atlamak, 

golf sahalarında golf oynamak, deve sırtında safari yapmak ya 

da Büyük Beyaz’la dalmak... Evet, bir Güney Afrika seyahatinde 

bunların hepsini yapabilir, hayallerinizin sınırlarını dilediğiniz kadar 

zorlayabilirsiniz… 

48

Surf where the Indian 

and Atlantic Oceans 

meet, swim with the 

penguins, watch the 

dance of the seals and 

dolphins, travel to the 

end of the world at 

the Cape of Good Hope, 

breathe in Africa at 

the legendary Table 

Mountain, skydive from 

mountaintops, golf on 

stunning courses, go on a 

camel safari, or dive with 

the Great White Shark... 

Yes, you can do all of 

these on a trip to South 

Africa, pushing the limits 

of your dreams as far as 

you dare… 

49

Dünyanın farklı coğrafyalarından yüzlerce 

kişinin köpekbalıklarıyla yüzmek için Güney 

Afrika’nın yolunu tuttuğunu biliyor musunuz 

İlk duyuşta çılgınca gelen bu fikir, pek çok 

insanın hayallerini süslüyor. Bu hayalerinin peşine 

takılanlar, her yıl geleneksel olarak Ağustos – Kasım 

ayları arasında düzenlenen dalışlarda köpekbalıklarını 

yakından görme ayrıcalığını yaşamak için sıraya 

giriyor. Kafesten de olsa beyaz köpek balığı ile yüz 

yüze gelmek herhalde hayat boyunca yaşanacak 

adrenalini en yüksek dalış olmalı! Tabii ki Güney 

Afrika’ya gitmek için tek sebep bu değil. Taşı toprağı 

altın Güney Afrika, vahşi doğası ve bozulmamış 

güzellikleriyle de keşfetme tutkusunun sınırlarını 

zorluyor. 

Did you know that hundreds of people from different parts of the 

world head to South Africa to swim with sharks As eccentric as 

it initially sounds, this is an image that many dream of. Those 

that pursue this dream enlist in diving expeditions, traditionally held 

between the months of August and November each year, to 

experience the privilege of a close encounter with sharks. 

Even from a cage, coming face to face with a shark is surely 

one of life’s adrenaline highs! This is by no means the only 

reason to visit South 

Africa. South Africa, 

paved with gold, invokes 

a passion for 

discovery with its 

wild nature and unspoilt 

beauties. 

Cape Town sokaklarında kaybolun 

GET LOST IN THE STREETS OF CAPE TOWN 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en meşhur kenti olan Cape Town, ülkedeki üç başkentten biri; ayrıca ülkenin en büyük ikinci 

kenti. Afrika ve sömürgecilik döneminin etkisiyle İngiliz ve Hollanda kültürlerinin izlerine sahip olan şehir, yakın çevresindeki 

dünya çapındaki bağlarıyla da göz dolduruyor. Benzersiz doğasıyla her milletten insanı kendine çeken Cape Town, Masa 

Dağı’nın yamaçlarından okyanusa uzanan bir kent. Kentin simgesi olan dağ, Cape Town’ın yanı başında yaklaşık 1600 metreye 

yükseliyor. Dağın zirvesine 4 - 5 saatlik bir yürüyüş parkurunu tamamlayarak çıkabilirsiniz. Tabii dilerseniz teleferik yolculuğunu 

da tercih edebilirsiniz. 10 dakikalık teleferik yolculuğundan sonra tüm Cape Town, Lions Head tepesi ve Ümit Burnu’na varan 

uçsuz bucaksız muhteşem panoramik görüntü ayaklar altına seriliveriyor. 

Cape Town, the most renowned city in the Republic of South Africa, is one of three capitals in the country; and also its second 

largest city. Carrying traces of British and Dutch cultures under the influence of Africa and the colonial period, the city also 

impresses with the world-renowned vineyards in the near vicinity. Cape Town, attracting visitors of all nationalities with 

its unparalleled landscape, spills from the Table Mountain to the oceanfront. Table Mountain, the symbol of the city, rises 

1600 meters above Cape Town. The peak can be reached on foot via the hiking trail in four to five hours. Or you might prefer 

to take the cableway. After a ten-minute ride, the whole of Cape Town, Lion’s Head Mountain, and a breathtaking panorama 

extending to the Cape of Good Hope is spread out before you. 

50

Doğal hayatla buluşun 

MAKE CONTACT WITH NATURE 

Cape Town, daha önce görmediğiniz pek çok hayvanla yakınlaşabileceğiniz bir kent. Ümit Burnu’na fazla uzak olmayan Boulders 

Beach’te penguenlerle beraber denize girebilirsiniz. Penguen sahili Boulders Beach, Jackass (ya da Afrika Pengueni) türü penguenlerin 

bölgedeki en büyük kolonisine ev sahipliği yapıyor. Güneşli yaz günlerinde penguenler kendileriyle beraber yüzmeye ve güneşlenmeye 

gelen turistleri hiç yadırgamadan aralarına kabul ediyor. Plajın kuzeyinden kalkan botlarla fok adası Hout Bay’a gidebilir, yüzlerce fok 

balığını bir arada görebilirsiniz. Kıyı boyunca devam ederseniz Hermanus’ta dünyanın en büyük memelileri olan balinalarla randevunuza 

yetişebilirsiniz. Balinaların soğuk Atlas Okyanusu’ndan sıcak Hint Okyanusu’na geçtiği Ekim-Kasım aylarında bu kıyı adeta bir 

balina akvaryumuna dönüşüyor. Deniz canlıları tamam ama “Afrika’dayım, asıl aslan, kaplan, zebra görmek istiyorum” derseniz, Cape 

Town’un kuzey kısmındaki safari merkezleri size bu imkânı sunacaktır. Johannesburg yakınlarındaki Kruger Park da bir diğer 

safari adresiniz. Zorlu safari maceranızın heyecanını dindirmek için dünyanın en güzel botanik bahçelerinden Kirstenbosch’a 

uğrayabilirsiniz. Burası kesinlikle dünyanın en etkileyici botanik bahçelerinden biri. Aynı zamanda kent florasının nasıl yoğun 

ve renkli bir ortam yarattığına tanıklık etmek için de bire bir. Masa Dağı’nın doğusunda yer alan bu bahçe, Cape Town’un 

en çok turist alan üçüncü bölgesi. Burada, 8 bini Güney Afrika kökenli 22 bin bitki çeşidinin hepsinin adlarını ve özelliklerini 

tabelalardan öğrenebiliyorsunuz. 

You can come across and indeed make contact with many exotic animals in Cape Town. You may swim with penguins 

at Boulders Beach, not far from the Cape of Good Hope. The penguin coast Boulders Beach is home to the 

largest colony of Jackass (or African) penguins in the region. They are quite at home with tourists swimming and 

sunbathing amongst them during the sunny days of summer. You can catch sight of hundreds of seals in the harbor 

of Hout Bay, accessible by ferry. Continuing down the coastline, you arrive at Hermanus in time for your 

date with the world’s largest mammals, whales. During the period between October and November, when whales 

migrate from the cold waters of the Atlantic Ocean to the warmer Indian Ocean, the coves of Hermanus form a 

natural whale aquarium. Apart from marine animals, if you want to see lions, tigers or 

zebra, now that you’re in Africa, the safari centers in Northern Cape Town are at your 

disposal. Kruger Park near Johannesburg also offers safari trips. Later, to cool off after 

your arduous safari adventure, you can stop at one of the world’s most beautiful botanical 

gardens, the Kirstenbosch. This is definitely one of the most impressive botanical gardens 

in the world, also ideal for witnessing the dense, vivid setting formed by the natural flora. 

Situated east of the Table Mountain, this garden is the third most favored tourist attraction 

in Cape Town. All 22 thousand indigenous plants, eight thousand of which have a 

South African origin, are clearly labeled along with their characteristics. 

51

Tarihe kulak verin 

LISTEN TO HISTORY 

Cape Town’un benzersiz doğasından ayrılmayı başarabilirseniz 

kentin müzeleri sizi bir zaman yolculuğuna çıkarmak için 

bekliyor olacak. Müzelerde buranın ilk sahipleri olan avcıtoplayıcı 

kabilelerin hayatları, Avrupa’dan gelen kâşiflerin 

maceraları, insanoğlunun karanlık yüzü kölelik tarihi, 

Apartheid rejimine karşı verilmiş demokrasi mücadelesi, 

bir anlamda insanlığın geçirdiği tüm evrimler gözler önüne 

seriliyor. 

Nelson Mandela’sız bir Cape Town yolculuğu düşünülemez. 

Bu yüzden yolunuzu bir ara Waterfront Limanı’ndan kalkan 

teknelerle Robben Adası’na düşürün. Burası Mandela’nın 

27 sene boyunca tutsak olduğu hapishaneye ev sahipliği 

yapıyor. Bu müzede sansüre başvurmadan gerçeklerin yalın 

ve onurlu bir sunumu yapılıyor; etkilenmemek mümkün değil. 

Waterfront Limanı’na döndüğünüzde gün yavaş yavaş sona 

ermek üzereyse, buradan güneşin batışını izleyebilir, kıyıdaki 

kafelerde içkinizi yudumlayabilirsiniz. Aynı zamanda pek çok 

ünlü markaya ev sahipliği yapan Victoria Wharf alışveriş 

merkezini de ziyaret edebilirsiniz. 

In case you’re able to pull away from Cape Town’s 

unique natural landscape, the city’s museums are 

awaiting to take you on time travel. The lives of huntergatherer 

tribes that were the region’s first settlers, the 

adventures of explorers who traveled from Europe, 

the history of slavery, the dark face of humanity, the 

struggle for democracy against the Apartheid regime; 

in a manner of speaking, all phases of human evolution 

are on display at these museums. 

A trip to Cape Town devoid of Nelson Mandela is 

unimaginable. So make sure to take a boat from 

Waterfront Harbor to Robben Island, home to the 

jailhouse where Mandela was imprisoned for 27 years. 

This museum is truly impressive in its uncensored, 

unvarnished and dignified reflection of the truth. Upon 

your return to the Waterfront Harbor, if the day is 

coming to an end, you can opt to watch the sunset right 

here, sipping a drink at one of the cafes on the strand. 

The Victoria Wharf shopping center, accommodating 

many exclusive brands, is also nearby. 

Ümit Burnu’nu görün 

SEE THE CAPE OF GOOD HOPE 

1478’de ilk beyaz kaptan Bartelomoeu Dias Ümit Burnu’nu gördüğünde buraya “Fırtınalar Burnu” 

ismini vermiş. Gerçekten de sert rüzgâr buradan hiç eksik olmuyor. Rüzgâra aldırmayıp burnun ucuna 

vardığınızda üzerinde “Cape of Good Hope” yazan ve bulunduğunuz yerin enlem ve boylam bilgilerini 

içeren abelanın önünde hatıra fotoğrafı çektirebilirsiniz. Tepedeki deniz fenerinden hem Ümit Burnu hem 

de Hint ve Atlas Okyanusları görünüyor. Ümit Burnu yolculuğunuzda yol üzerinde devekuşu ve babunları 

doğal ortamlarında görebilirsiniz. 

When Portuguese captain Bartolomeu Dias first saw the Cape of Good Hope in 1478, he called 

it the “Cape of Storms.” It is indeed perpetually riddled by high winds. When you arrive at the 

very tip, regardless of the wind, you can have your photograph taken in front of the plaque 

of “Cape of Good Hope,” marking the latitude and longitude of the spot. Both the Cape of 

Good Hope and the Indian and Atlantic Oceans can be viewed from atop the lighthouse at the 

summit. You will also see ostriches and baboons in their natural habitat along the way. 

Lezzet şöleni yaşayın 

FEAST OF FLAVORS 

Güney Afrika, seyahatine çıkış nedeniniz ne olursa olsun bu fırsatı şarap dünyasının yükselen değeri Güney 

Afrika şaraplarını tanımak ve tatmak için kullanmalısınız. Bağlar ve şarapların üretildiği yerler Cape Town 

merkezine bir-iki saatlik mesafede. Tek bir yol boyunca sıralanmış bağ evleri ve üretim tesisleri nedeniyle 

buraya Wine Route deniyor. Bu çiftliklerde şarap tatma günlerine ve gece boyu süren eğlencelere 

katılabilirsiniz. Stellenbosch’da dev çadırda yerel şarapların tadıldığı muhteşem açık büfe yemek sırasında 

çiftlik çalışanları şarkı ve dans gösterileriyle ziyaretçilere eşlik ediyor. Bu keyfi hiç olmazsa bir kez 

yaşamak gerek. Güney Afrika doğal güzelliklerinin yanı sıra yeme içme konusunda da dünyanın iddialı 

şehirlerinden biri. Tadına bakabileceğiniz ilk lezzet; Cape Town için söylersek deniz ürünleri olmalı. Bunun 

için en doğru adres yine liman çevresi. İster ufak bir balıkçıda, isterseniz de lüks bir restoranda; artık 

seçim size kalmış. Nasıl olsa balığın lezzetinde bir değişiklik olmayacaktır. 

Whatever your reason to visit South Africa, take this opportunity to discover and taste the 

wines of this emerging region of the wine world. Vineyards and distilleries are only a couple 

of hours away from the center of Cape Town. This district is called the Wine Route due to the 

vineyards and distilleries clustered along a single path. You can take part in wine tasting 

hours and night-long entertainment in these establishments. In Stellenbosch, song and dance 

shows of farm workers accompany open buffet dinners in giant tents where local wines are 

promoted. This is a pleasure that everybody must experience at least once. Besides its natural 

beauty, Cape Town is also one of the most ambitious cities in the world in terms of their cuisine. 

The first and foremost flavor to taste in Cape Town is probably seafood, which you will find 

plenty of around the harbor. Whether you opt for a small or an upscale restaurant is your 

choice entirely. Wherever you end up eating, the fish will taste just as delicious. 

52

“Yaşamın Ta Kendisi’’ 

“Life Itself” 

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç ile ünlü vahşi doğa fotoğrafçısı ve Sedventure marka 

danışmanı Süha Derbent’in fotoğraflarından oluşan “Yaşamın Ta Kendisi” isimli fotoğraf sergisi, 27 Şubat’ta 

düzenlenen bir kokteylle açıldı. Serginin açılış kokteyline iş, cemiyet ve sanat dünyasından ünlü simalar katıldı. 

“Life Itself”, the photography exposition displaying Mustafa V. Koç, the CEO of Koç HoldIng and Süha 

Derbent, the wild nature photographer and the brand consultant of Sedventure was launched with a 

cocktail party on February 27. An exclusive guest list included distinguished names and notables from 

the arts community. 

İstanbul Atlı Spor Kulübü’nde fotoğraf severlerle buluşan “Yaşamın Ta Kendisi” 

sergisinin açılışına ünlü vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha Derbent ile ev sahipliği 

yapan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, 2006 yılından bu 

yana birlikte gerçekleştirdikleri turlarda çektikleri vahşi doğa fotoğraflarını bu 

sergi ile bir araya getirmekten ötürü duydukları memnuniyeti dile getirdi. Mustafa 

V. Koç ile gerçekleştirdikleri seyahatlerdeki fotoğrafları sergiliyor olmanın 

kendisi için çok anlamlı ve özel olduğunu anlatan Sedventure’ın danışmanı Süha 

Derbent, “Yaşamın Ta Kendisi, Mustafa V. Koç ile ilk ortak sergimiz. Mustafa 

Bey, Sedventure’ın kuruluşuna da çok büyük destek verdi. Vahşi doğada fotoğraf 

çekmenin gizemi, yaşattığı keyif, heyecanını aktarmamıza isim babalığı da yaptı. 

Bu serginin tüm doğaseverlere ilham ve cesaret vermesini diliyorum,” dedi. 

Setur Genel Müdürü Üstün Özbey ise Sedventure programıyla bugüne kadar 

birçok kişiye özel, doğa ve fotoğraf seyahati düzenlediklerini belirtirken, “Yaptığımız 

seyahatlerin ardından pek çok katılımcılarımız sergi açtı ve bu sayı 

giderek artıyor,” dedi. Üstün Özbey, Sedventure projesinde vahşi yaşam fotoğrafçısı 

Süha Derbent ile modern zamanın temposundan bunalan günümüz 

insanını sıradanın dışına çıkarmak, hakiki olana, doğanın en yalın haline birlikte 

dokunabilmek, o çok özel anları sonsuz kılmak adına yola çıktıklarını söyledi. 

“Yaşamın Ta Kendisi” fotoğraf sergisi, 27 Mart tarihine kadar İstanbul Atlı Spor 

Kulübü’nde fotoğraf severlerin beğenisine sunulacak. Pazartesi günleri dışında 

haftanın her günü 11.00 - 19.00 saatleri arasında açık olacak sergide, fotoğrafların 

satışından elde edilen gelir Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’na 

bağışlanacak. 

Mustafa V. Koç, the Chairman of Koç Holding, who co-hosted the “Life Itself” exhibit 

at the İstanbul Equestrian Club with nature photographer Süha Derbent, 

expressed his pleasure to bring in an exhibition the wild nature photographs 

they had been taking together on wild nature excursions since 2006. Süha 

Derbent, the consultant for Sedventure, indicated that this occasion, displaying 

the photographs they took together with Mustafa V. Koç, was meaningful 

and special for him, and went on to say “Life Itself is the first co-exhibition with 

Mustafa V. Koç. Mr. Koç provided great support for the formation of Sedventure. 

He also came up with the name of the exhibition which we are sure reflects 

the mystery of taking photographs in the wild, the joy and the excitement it creates. 

I hope this exhibition inspires and encourages all nature lovers.” 

Setur General Manager Üstün Özbey stated that they had provided many 

people with special wild nature photography tours, went on to add “Many of 

our participants opened their own exhibitions after their trips and this number 

is increasing every day.” Üstün Özbey, said that with the Sedventure project, 

along with wild nature photographer Süha Derbent, they wanted to take the 

urban individual stressed under the pace of everyday life out of his element and 

bring him to what is real, to touch nature in its purest form and to make those 

special moments everlasting. 

“Life Itself” photography exhibit can be seen until March 27at the İstanbul 

Equestrian Club. The exhibition can be visited between 11 a.m. and 7 p.m. every 

day except Mondays and the funds generated by the sale of photographs will be 

donated to the Turkish Family Health and Planning Foundation. 

53

SEKTÖR / SECTOR 

“Turizm sektöründe trendleri 

ve kaliteyi biz belirliyoruz” 

“WE SET THE TRENDS AND QUALITY 

STANDARDS IN THE TOURISM SECTOR” 

54 

Farklı konseptlerde açtığı otellerle turizm sektöründe çıtayı yükselten, kalite 

standartlarını belirleyen Rixos Otelleri, 2013 yılını da sektörün önünü açacak yeni yatırım ve 

sürprizlerle karşıladı. Rixos Otelleri Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı Erkan Yıldırım ile 2013 

turizm trendlerini, Rixos Otelleri’ni, sosyal sorumluluk projelerini konuştuk; bir turizmcinin 

referansıyla planlarınızı etkileyecek seyahat tüyoları aldık… 

Raising the bar and establishing quality standards in the tourism industry 

with its concept hotels in various locations, Rixos Hotels has greeted the year 2013 

with innovative investments and revelations that will pave the way for the sector. We 

discussed tourism trends of 2013, Rixos Hotels, and social responsibility projects with Rixos 

Hotels Vice President of Sales Erkan Yıldırım; gaining insights from the perspective of a 

tourism executive that will shape your travel plans…

Türkiye’nin dört bir yanında farklı konseptlerde açtığı otellerle turizm sektörünün kalite 

standartlarını yükselten Rixos, turizmde her daim yenilenmenin öneminin farkında 

olarak yatırım çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Alternatif ve yeni pazarlara yönelik 

çalışmalar yürüten Rixos Otelleri, yalnızca Türkiye’de değil yurt dışında da pek çok farklı 

ülkede otel yatırımı hayata geçiriyor. Rixos Otelleri Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı 

Erkan Yıldırım, Rixos’un hizmet kalitesi, konseptleri ve sürprizleriyle otel açtığı her 

destinasyonda çıtayı yükselttiğini, trend yarattığını söylüyor. Yıldırım ile turizm dünyasının 

yeni trendlerini, Rixos Otelleri’ni ve 2013 hedeflerini konuştuk. 

2012 yılı markanız açısından nasıl geçti, 2013 için hedefleriniz neler 

Biz Rixos Otelleri olarak alternatif pazarlar ve segmentlere yönelerek kayıpsız bir yılı 

geride bıraktık. 2011’e göre kârlılığımızı % 5 daha arttırdık. 2012’deki gelişmelere 

paralel olarak, dünyadaki turizm hareketlerini de göz önüne alıp 2013 için ayağı yere 

basan politikalar belirledik. Türkiye pazarında 2012 yılı sonunda ‘erken rezervasyon’ 

dönemini başlatan ilk otel grubu olduk. Online kanallardan gelecek satışları arttırmak 

üzere bu segmentle ilgili pazarlama ve satış faaliyetlerine ağırlık verdik. Tur operatörleri 

haricinde bağımsız olarak tanıtım, satış ve haber kaynaklı faaliyetlerimizi yurt içi ve 

yurt dışında hız kesmeden devam ettiriyoruz. 2013 yılı için Rixos Grubu genelinde % 

6 oranında bir büyüme hedefi öngörüyoruz. 

Rixos Türkiye’nin dört bir yanında farklı konseptlerde otellere sahip; 

Taksim, Pera, Tekirova, Belek, Ankara, Konya… Sizce Türkiye’ye yapılan bu 

yatırımlar, turizm sektörünü ne ölçüde değiştirdi 

Rixos Otelleri, ilk başlarda resort otelciliğinde daha sonra da 

şehir otelciliğinde gittiği ve otel açtığı her destinasyonda trendi 

belirleyen oteller oldu. Antalya’da açtığımız premium üst segment 

otellerimiz, birçok yatırımcının dikkatini çekip yüksek fiyatlara da 

otel pazarlanabileceğini, satılabileceğini görmelerini sağladı. Rixos’un 

gerek fiyat stratejileri gerekse konseptleri hep takip edilir oldu. 2013 

için de yine bazı sürprizlerimiz ve ilklerimiz olacak. Bunların en 

önemlisi, 20 Mayıs - 15 Eylül döneminde ilk kez Antalya’ya gelecek 

olan, çocukların sevgilisi Disney karakterlerinin sahne alacağı orijinal 

“Disney Live Çocuk Müzikali”. Belirttiğim dönemde Antalya’da yer alan 

Rixos Premium Belek, Rixos Sungate, Rixos Tekirova, Rixos Lares 

ve Rixos Downtown Antalya otellerimizde konaklayacak, Türkiye’den 

rezervasyon yapacak ailelerin çocuklarına karne hediyesi olarak bu 

şovları sunacağız. Bu şovu iki bin kişilik Anfaş Fuar alanında haftada 

5 defa, 90 dakikalık seanslar halinde canlı olarak izleme fırsatı 

sunacağız. 

RIXOS LIBERTAS DUBROVNIK 

Rixos, raising quality standards within the tourism sector with the 

concept hotels it operates in various locations in Turkey, maintains 

its investments at full momentum, cognizant of the significance of 

constant innovation in tourism. Implementing endeavors oriented toward 

alternative and novel markets, Rixos Hotels is instigating investments not 

only in Turkey, but also in many other countries abroad. Rixos Hotels Vice 

President of Sales Erkan Yıldırım discloses that Rixos raises the bar and 

creates trends in each destination it operates in with its quality of services, 

concepts and innovations. We discussed new trends in the tourism 

industry, Rixos Hotels, and their 2013 objectives with Yıldırım. 

How was the year 2012, and what are your objectives in 2013 

Rixos Hotels had a lossless year by targeting alternative markets and 

segments. We increased our profitability by 5% compared to 2011. In 

parallel with the developments of 2012, and taking into consideration 

the trends in world tourism, we determined realistic policies for 2013. We 

were the first group of hotels to launch the ‘early reservation’ period in the 

Turkish market in late 2012. We focused on marketing and sales activities 

in order to enhance sales through the online channel. Besides tour 

operators, we maintain the momentum of our domestic and international 

activities concerning advertising, sales and publicity. We anticipate a 6% 

growth for the Rixos Group in 2013. 

Rixos owns hotels with different concepts throughout Turkey; 

Taksim, Pera, Tekirova, Belek, Ankara, Konya… How do you think 

these investments transformed the tourism sector in Turkey 

Rixos Hotels have set the trend in each destination we entered, first in 

the resorts segment and then in urban hotel operations. Our premium 

upper segment hotels in Antalya drew the attention of many an investor, 

demonstrating that hotels can be marketed and sold at a premium 

price. Both the pricing strategies and concepts of Rixos have come to be 

pursued. We will also have groundbreaking surprises in 2013. Probably the 

most important of these is the original “Disney Live Children’s Musical” 

featuring beloved Disney characters that is going to be staged for the first 

time in Antalya between May 20 and September 15. These shows will be 

our end-of-school-year gift to all children staying at our Rixos Premium 

Belek, Rixos Sungate, Rixos Tekirova, Rixos Lares and Rixos Downtown 

Antalya hotels during that period. The show can be seen live five times 

a week at the Anfaş Expo Center which has a seating capacity of two 

thousand people, in 90-minute sessions, “free of charge”. 

55

RIXOS PREMIUM BODRUM VILLAS 

Turizm dünyası her geçen gün değişiyor, genişliyor, zenginleşiyor. Sizce sektör nereye 

gidiyor Türkiye, rekabeti bol bir alanda var olmak, fark yaratmak için neler yapmalı 

Turizm sektörü, dünyadaki tüm ekonomik krizlere, karışıklıklara rağmen her sene 

mutlaka % 2-3 puan da olsa büyüyor ve büyümeye de devam edecek. Çünkü 

günümüzün stresli dünyasında insanlar için seyahat etmek artık “bir ihtiyaç” haline 

geldi. Ulaşım imkanları arttı ve çetin rekabet nedeniyle fiyatlar daha ekonomik hale 

gelmeye başladı. Artık oturduğunuz yerden dünyanın herhangi bir ülkesiyle ilgili 

farklı ve uygun fiyatlarda onlarca seçeneğe ulaşabiliyor ve tatilinize hemen karar 

verebiliyorsunuz. Türkiye, son 15 sene içerisinde ciddi farklar yaratmaya başladı. 

Gerek tarih ve kültür açısından gerekse doğal güzellikleri bakımından gerçekten 

bir açık hava müzesi konumundaki ülkemizin alternatif değerleri ve zenginlikleri ön 

plana çıkarılmaya başlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın yoğun çalışmaları, sağlık 

turizminden termal turizme, Anadolu ve kültür turları, sportif faaliyetlerin çeşitliliği, 

kongre turizmine yönelik çalışmalar ve tanıtımlar, büyük hacimli Expo’ların alınması 

için gösterilen çabalar meyvelerini vermeye başladı. 

Turizm yatırımcısı olarak seyahat trendlerini yakından takip ediyor olmalısınız... 

2013’te yükselen rotalar hangileri Önümüzdeki yıllarda daha çok hangi coğrafyalar 

öne çıkacak 

Rixos olarak işletmeye alacağımız veya otel açacağımız destinasyonlara olan talepleri 

yakından izliyoruz. Önümüzdeki yıllarda, henüz keşfedilmemiş veya az keşfedilmiş 

yerler ön plana çıkmaya başlayacak; Afrika ve Hindistan, Sri Lanka, Ekvator Bölgesi, 

Çin, Hindistan, Brezilya, Arjantin, Vietnam, Kamboçya, Küba, Meksika, Peru, Şili… 

Hırvatistan, Türkiye, İspanya, Fransa, Amerika, İtalya, Kuzey Avrupa, Çekoslavakya, 

Polonya gibi destinasyonlar da popülaritelerini sürdürecekler. 

Tüketicilerin değişen seyahat alışkanlıkları, siz yatırımcıların hedeflerini nasıl etkiliyor 

Dünya o kadar hızla değişiyor ki, bu sene belirlediğiniz bir stratejiyi önünüzdeki sene 

değiştirmeniz veya yenilemeniz gerekebiliyor. Bizim de Rixos olarak özellikle cruise 

işletmeciliği konusunda çalışmalarımız oldu. Bu sene Davos’ta ilk dağ ve kayak 

otelimizi devreye sokacağız inşallah. Sağlık turizmi ve termal turizmde de çalışmalar 

yapıyoruz. Zira biz bundan 13 sene önce resort otelciliği ile başladık ama şu anda 

şehir otelciliğinde işlettiğimiz otel sayımız resort otellerimizin sayısından daha fazla. 

Rezidans işletmeciliğine de girdik. 

The world of tourism is ever evolving, broadening, prospering. 

Where do you think the sector is headed What should Turkey do 

to exist, to make a difference in this competitive field 

The tourism sector, despite all economic crises and turbulence, keeps 

growing and will continue to grow 2 to 3% each year, because traveling 

has become a “necessity” in today’s stressful environment. Means 

of transportation have become abundant, and stiff competition has 

resulted in more economical prices. Spur-of-the-moment holiday 

decisions are now possible with various reasonably priced opportunities 

in different parts of the world at your fingertips. Turkey has really begun 

to make a difference in the last 10 to 15 years. An open-air museum as 

you might say, both in terms of historical and cultural resources and 

natural assets, our country’s alternative treasures and essence are very 

much on the map now. The intensive efforts of the Turkish Ministry of 

Culture and Tourism, from health tourism to thermal tourism, Anatolia 

tours and culture tours, the diversity of sports activities, endeavors and 

promotion of congress tourism, attempts to secure large-scale trade fairs 

have started to bear fruit. 

As a tourism investor, you must be keeping abreast of travel 

trends… What are the emerging tourism destinations of 2013 

Which geographies will stand out in the coming years 

At Rixos, we keep close tabs on demands for destinations where we will 

commence operations or open a hotel. In the near future, unexplored 

or underexplored territories such as Africa and India, Sri Lanka, the 

equatorial regions, China, India, Brazil, Argentina, Vietnam, Cambodia, 

Cuba, Mexico, Peru, Chile will come to the forefront… while destinations 

such as Croatia, Turkey, Spain, France, USA, Italy, northern Europe, 

Czech Republic, Poland will maintain their popularity. 

How do the evolving travel tendencies of consumers influence 

your targets as a tourism investor 

The world is changing so rapidly that you are sometimes required 

to change or renew your strategy from year to year. We at Rixos 

56

Son dönemde turizm sektöründe çevreye duyarlı işletmeler ön planda, 

suyu, elektriği tasarruflu kullanan, bölge halkını da ekonomik olarak 

kalkındırmayı amaç edinen işletmelere sıkça rastlıyoruz… 

Bu anlamda yatırımlarınızdan ve hassasiyetlerinizden bahsedebilir misiniz 

Sahil kenarındaki otellerimizde, deniz suyunun arıtılarak normal şebeke suyundan 

daha temiz bir halde kullanılması, trijenerasyon sistemi ile elektrik ihitiyacının 

nerede ise % 70’inin kendi imkanlarımızla üretilmesi, soğutma gruplarından çıkan 

ısı enerjisinin değerlendirilerek otelde kullanılan suyun ısıtılması ile LNG kullanımının 

nerede ise sıfıra indirilmesi, tüm otel aydınlatma sistemlerinin havuz aydınlatmaları 

da dahil led aydınlatmaya döndürülmesi ile % 80’lik bir enerji tasarrufunun 

sağlanması, soğuk hava depolarının tamamının merkezi soğutma sistemi ile 

çalıştırılması ciddi enerji ve su tasarrufu sağladığımız projelerimizden bazıları… 

Bunları destekleyici olarak da almış olduğumuz birçok sertifika ve ödül mevcuttur. 

Mesela, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çevre dostu otellere verilen “Yeşil 

Yıldız” Ödülü, ISO14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikasyonu, “Başka Bir Dünya 

Yok” sloganı ile TÜROFED ve Diversey işbirliği ile iyi çevre uygulaması yapılan 

otellere verilen “Beyaz Yıldız Ödülü”, uluslararası standartlarda sahil ve deniz suyu 

temizliği ve çevreye duyarlılığı yansıtan “Mavi Bayrak/ Blue Flag” gibi uluslararası 

öneme sahip sertifika ve belgeler ne kadar “çevreye duyarlı” işletmeler olduğumuzu 

gösteren uygulamalarımızdan bazıları. 

Biraz da sizin seyahat alışkanlıklarınızdan bahsedelim… 

Acaba siz nasıl tatillerden hoşlanırsınız 

Tüm yıl yoğun tempoda çalışan birisi olduğum için genellikle kısa tatiller 

yapabiliyorum. 3-4 günü geçmiyor benim tatillerim. Fırsat buldukça tekne turu 

yapmaya veya daha butik destinasyonlara ve otellere gitmeye çalışıyorum. Açıkçası 

kafamı dinlemek, gürültüden ve kalabalıktan uzak kalmak istiyorum. Otantik yerler 

beni cezbediyor. Bu sene inşallah fırsatım olursa mutlaka Afrika’da bir safariye 

katılmayı veya Küba, Goa ya da Hainan Adası’na gitmeyi çok istiyorum. Setur da 

yeni markası Sedventure ile alışılmışın dışında seyahat seçenekleri sunmaya başladı. 

İnsanlar farklı yerler ve farklı maceralar yaşamak istiyorlar artık. Değişik alternatifler 

ve ürünler sunan şirketler ister turizm seyahat acentesi olsun, ister otel olsun her 

zaman lider olmaya ve lider kalmaya devam edeceklerdir. 

Setur sizin önemli iş ortaklarınızdan biri. Setur hakkında neler söylemek istersiniz 

Setur, gerek marka imajı ve algısı gerekse misafir portfoyü bakımından Rixos 

Grubu’nun ana partnerlerinden birisi haline geldi. Kullandığımız pazarlama ve iletişim 

kanalları birbiri ile çok iyi örtüşüyor ve direkt ortak hedef kitleye yönelik birçok 

çalışmaları rahatlıkla beraber yürütebiliyoruz. 2013 yılında da yine ortak birçok 

projeye ve tanıtım faaliyetlerine imza atıyoruz. Şu an erken rezervasyon döneminde 

de bir önceki yıla göre % 26’lık bir büyüme yakaladık karşılıklı olarak. Kısacası 

Setur ve Rixos markaları birbiriyle çok iyi örtüşüyor… 

have commenced efforts particularly in cruise management. This 

year, we hope to open our first mountain ski resort in Davos. We also 

have endeavors in the areas of health tourism and thermal tourism. 

We started off with resort management 13 years ago, but currently 

have more urban establishments. We have also instigated residence 

management. 

Eco-friendly enterprises with reduced water and energy 

consumption that also aspire to promote local economical 

development have recently come to the foreground in the 

tourism sector… Can we talk about your investments and 

sensibilities regarding this issue 

We have several projects in place that target reduced energy and water 

consumption; we desalinate sea water in our coastal hotels, we produce 

nearly 70% of our electricity through our trigeneration system, heating 

our water with the waste heat from our cooling groups and thus reducing 

LNG usage nearly to nil, we have elicited nearly 80% energy savings 

by using LED lighting in all our hotels including swimming pools, we 

operate all freezer rooms through the central cooling system… We have 

several certificates and awards that support these initiatives and vouch 

for the “environmentally-friendly” management of our facilities; for 

example, the “Green Star” award for sustainable tourism by the Ministry 

of Culture and Tourism, ISO 14001 Environmental Management System 

Certification, the “White Star Award” bestowed by TÜROFED and 

Diversey for good environmental practices in the hospitality industry 

with the slogan “No Other World”, and the “Mavi Bayrak/ Blue Flag” ecolabel 

that indicates beach and sea water cleanliness and eco-sensibility 

in accordance with international standards. 

Let’s talk about your personal travel habits… 

What sort of holiday do you enjoy 

I usually have short holidays, as I have a year-round intensive work 

schedule. I can seldom get away for more than 3-4 days. On these short 

recesses, I prefer boat cruises and boutique hotels in more intimate 

destinations. To be honest, I try to stay away from the crowds and the 

hubbub for some quiescence. Authentic locations captivate me. This 

year, my plan is to go on an African safari or visit Cuba, Goa or Hainan 

Island. Setur has started to offer exotic travel opportunities with 

their new brand, Sedventure. More and more, people are looking for 

uncommon locations and different adventures. Companies that offer 

unique alternatives and products, be it tourism travel agencies or hotels, 

will always be the leaders in their segment. 

RIXOS SHARM EL SHEIKH 

Setur is one of your major business partners. 

Would you like to comment on Setur 

In terms of both brand image and brand perception, and their guest 

portfolio, Setur has become one of the leading partners of the Rixos 

Group. The marketing and communications media we employ mesh 

well together, and we are able to jointly conduct many activities directly 

targeting a common audience. In 2013 also, we plan several mutual 

projects and publicity actions. Currently we have achieved a 26% 

growth in early reservations compared to the same period last year. In 

summary, the Setur and Rixos brands are in perfect correlation with 

each other… 

57

YAŞAM/LIFE 

YAZI/TEXT: GÖKÇE ÇİÇEK ÇETİN 

FROM LITERARY LOVES TO 

ETERNAL LOVE… 

Edebi aşklardan 

ebedileşen 

aşklara… 

İnsanoğlunun aşkla 

imtihanı var oluşundan 

bu yana devam ediyor; 

ancak biz modern dünya 

insanları galiba daha çok 

dertliyiz bu konuda; aşk’tan 

değil de, aşksızlıktan… 

Hani dünya küresel, aşk 

kırgın desek yeridir. Yaşlı 

dünyamız bir Sevgililer 

Günü’ne daha tanıklık 

etmişken gönüllerdeki 

“aşk olsun” dilekleri de 

bir kez daha yineleniyor… 

“Seviyor, sevmiyor; seviyor, 

sevmiyor..” Taç yapraklar 

ne söyleyecek bilinmez ama 

gönül aşk istiyor, orası 

muhakkak… 

THE TRIALS OF MANKIND 

OVER LOVE ARE AS OLD 

AS TIME ITSELF BUT 

WE, INHABITANTS OF 

THE MODERN WORLD, 

SEEM TO SUFFER MORE; 

NOT FROM LOVE PER SE, 

BUT RATHER THE LACK OF 

LOVE… IT CAN ALMOST BE SAID 

THAT THE WORLD IS GLOBALIZED, 

AND LOVE HAS BEEN OFFENDED. 

WHILE OUR OLD MOTHER EARTH 

EMBRACED YET ANOTHER 

VALENTINE’S DAY, HEARTFELT 

“LET THERE BE LOVE” WISHES ARE 

REPEATED ONCE AGAIN… “LOVES 

ME, LOVES ME NOT; LOVES ME, 

LOVES ME NOT…” WHO KNOWS 

WHAT THE FLOWER PETALS WILL 

SAY, BUT THE HEART DESIRES 

LOVE, THAT’S FOR SURE… 

öneriyor 

recommends 

Siz de aşk konusunda şanslı olanlardansanız; yani kucaklayacak, 

aklını çelecek, birlikte yollara düşecek bir sevgiliniz varsa Setur’un 

sunduğu tur seçeneklerine mutlaka göz atmalısınız. Biz unutulmaz 

bir romantizm için ilham veriyoruz, gerisi size kalmış! 

IF YOU ARE ONE OF THOSE THAT ARE LUCKY IN LOVE; IN OTHER 

WORDS, IF YOU HAVE A SPECIAL SOMEONE WHO EMBRACES 

YOU, SEDUCES YOU, AND WHOM YOU CAN HIT THE ROAD WITH, 

THEN YOU HAVE TO LOOK OVER THE TOUR ALTERNATIVES 

SETUR HAS TO OFFER YOU. WE PROVIDE THE INSPIRATION FOR 

UNFORGETTABLE ROMANCE; THE REST IS UP TO YOU! 


58

Platon’un “En tehlikeli ruh hastalığı” olarak 

gördüğü aşk, herkesi farklı sarıyor ve farklı 

yerlere savuruyor diye başlayabiliriz aşk’la 

ilgili bir yazıya. Dolayısıyla her aşk kendine 

özgüdür ve her âşık da kendi aşkından mütevellit 

olur diyebiliriz. Şimdilik işin felsefesini bir 

kenara bırakıp iz bırakan aşkların izini sürerek 

insanoğlunun aşk macerasına bir göz atalım... 

Aşk bir tutkudur, yakar dersek, Paris ile 

Helen’in aşkı gelir hemen akla. Paris, güzel 

Helen’in aşkı uğruna “altın elma”yı Afrodit’e 

vermekle kalmaz, onu kocası Menelaos’un 

elinden alıp Troya’ya kaçırır. Sonrasını zaten 

biliyorsunuz: öfke, intikam, savaş, kıyamet. 

Tutku her zaman yıkım getirmez elbette. Aşkını 

ölümsüzleştirirken âşık olunacak eserler ortaya 

koyanlar vardır bir de. Şah Cihan’ın, büyük bir 

aşkla sevdiği eşi Ercümend Banu Begüm’ün 

doğum sırasında ölümü üzerine, onun anısına 

yaptırdığı Tac Mahal aşkın dünyadaki en güzel 

simgesidir kuşkusuz. 

W 

e can start this article on love by stating 

that love, defined by Plato as “the 

most dangerous mental disease”, enfolds 

one in different ways and scatters each and 

every one of us to different places. Each love 

affair is thus the only one of its kind, and 

each lover is born of his own love. Let’s 

leave aside the philosophy of love 

for the time being, and take a look 

at man’s quest for love in the 

footprints of memorable love 

affairs … 

When we say love is passion and it burns, 

the first liaison that comes to mind is 

the love between Paris and Helen. Paris 

not only surrenders the “golden apple” 

to Aphrodite for the sake of Helen’s love, 

he also kidnaps her from her husband 

Menelaus and brings her to Troy. You 

know the rest: rage, revenge, war, and 

apocalypse. Of course, passion doesn’t 

always lead to destruction. There are also 

those who create endearing works of art 

aiming to immortalize their love. The Taj 

Mahal, commissioned by Shah Jahan in 

remembrance of his beloved wife Arjumand 

Bano Begum upon her death while giving 

birth, is undeniably the ultimate symbol of 

love throughout the world. 

59

Speaking of monumental love, one cannot 

leave out Romeo and Juliet. Even though 

the ending is not a desirable one, everyone 

seeks such a passionate love in their lives. 

The love story between two young people 

from feuding families is actually a familiar 

story. Bu when the story comes from 

Shakespeare and turns into a dramatized 

poem, the beauty of love is somehow 

magnified. When Juliet asks how he entered 

their garden, doesn’t Romeo’s reply make you 

eager to surrender to love “With love’s light 

wings did I o’er-perch these walls; For stony 

limits cannot hold love out, And what love 

can do, that dares love attempt; Therefore 

thy kinsmen are no stop to me.” 

Simgeleşmiş aşklardan bahsedip de Romeo ve Juliet’i 

atlamak olmaz. Keza hemen herkes, sonunu pek 

arzulamasa da böylesine tutkulu bir aşkı arar hayatında. 

Birbirine düşman iki ailenin gençlerinin birbirini sevmesi 

pek aşina olduğumuz bir hikâye aslında. Ama öykü 

Shakespeare’in kaleminden çıkıp sahnelenen bir şiire 

dönüşünce aşkın güzelliği de ikiye katlanıyor sanki. 

Juliet, bahçelerine nasıl girdiğini sorduğunda, Romeo’nun 

verdiği şu yanıttan sonra insanın kendisini aşkın kollarına 

bırakası gelmiyor mu “Aşkın hafif kanatlarıyla aştım bu 

duvarları/Durduramaz sevgiyi çünkü taştan sınırlar/Hem 

aşkın isteyip de başaramadığı ne var/Engel olamaz bana 

bu yüzden akrabalar.” 

60

Peki ya aşk tek 

taraflı olursa 

WHAT IF LOVE IS ONE-SIDED 

Aşk birini için için yakarken, bu diğerinin umurunda 

olmazsa Eritir aşığı aşk, yok eder bu defa. 

Goethe’nin şaheseri “Genç Werther’in Acıları”nda, 

Lotte’sine öbür dünyada kavuşacağını uman 

Werther’i intihara götüren de bu çaresizlik halidir 

işte. İnsan yalnızca platonik aşk yüzünden çaresiz 

kalmıyor. Aşk bazen de en yasak haliyle çıkar 

karşımıza. Tolstoy’un “Anna Karenina”sı, Flaubert’in 

“Madam Bovary”si ve “Aşk-ı Memnu”nun Bihter’i 

direnebildi mi ki bu güçlü duyguya Ve sonrasında 

kendilerine kucak açan ölüme Yani, bu yolda 

galipler mağlup aslında. 

Bazen aşkın kendisi yetmez sevgiliyle bir olmaya. 

Ayrı düşeriz sevgiliden, aşkınsa kölesi oluruz. 

Maurois’in “İklimler” adlı romanı buna güzel bir 

örnek. Kitapta, bir erkeğin, Philippe’in, seven ve 

sevilen olarak büründüğü iki farklı kişilik tüm 

çelişkileriyle seriliyor gözler önüne. İlk karısı 

güzeller güzeli, uçarı Odile’e duyduğu aşk onu 

paranoyak yapıyor. Diğer yandan, aşkı uğruna kendi 

kişiliğinden vazgeçen ikinci karısı İsabelle’i deyim 

yerindeyse süründüren bizzat kendisi oluyor. 

Yakıyor, yıkıyor, öldürüyor, tüketiyor ve dahası aşk 

asla huzur vermiyor. Ahmet Hamdi Tanpınar “Huzur” 

adlı romanında böyle bir aşkı anlatıyor. İki adam, 

Mümtaz ve Suat, Nuran’a âşıktır; Nuran ise kalbinin 

kapılarını Mümtaz’a açmıştır. Buna dayanamayan 

Suat kendini asarak intihar eder. Doğal olarak 

ölümün gölgesi düşer aşklarına ve aşkın varlığı 

yürekte dinmeyen bir sızıya dönüşür ki ne mutluluk 

ne de huzur bırakır hayatlarında. 

What if someone is burning with love and the 

other side is indifferent Love just melts the 

lover and destroys him. It is this state of despair 

that leads Werther to commit suicide with the 

hope that he will meet his Lotte in the other 

world in Goethe’s masterpiece ‘The Sorrows of 

Young Werther’. It is not only platonic love that 

can lead to despair. Sometimes love comes our 

way in the most illicit forms. Tolstoy’s Anna 

Karenina, Flaubert’s Madam Bovary, and Bihter 

in Aşk-ı Memnu (Forbidden Love)… could any 

of them resist this strong feeling Or the death 

embracing them at the end In other words, the 

winners in this game are actually the defeated. 

Sometimes love itself is not sufficient to be 

with the lover. We fall apart from the lover, 

but nevertheless become the slave of love. The 

novel Climats by Maurois constitutes a good 

example. In the book the dilemma of one man, 

Philippe, in two different characters, as a man 

both loved and loving, is displayed with all 

its contradictions. His love for the beautiful, 

frivolous Odile, his first wife, makes him 

paranoid. Whereas he himself is the one that 

makes life miserable for his second wife, Isabelle, 

who has almost given up her own identity for the 

sake of their love. 

It burns, destroys, kills, consumes, and 

furthermore, love never gives peace. Ahmet 

Hamdi Tanpınar, in his novel ‘Huzur’ (A Mind 

at Peace) tells the story of such a love affair. Two 

men, Mümtaz and Suat, are in love with Nuran; 

and Nuran has opened her heart to Mümtaz. 

Suat, not able to tolerate this, commits suicide. 

Naturally, the shadow of death haunts their 

love, and love becomes 

a ceaseless pain in 

their hearts, leaving 

them no happiness 

or peace. 

61

Aşk çoğu kez tutkulu bir mücadeledir… 

LOVE IS MOSTLY A PASSIONATE STRUGGLE… 

Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”sında, 

romanın kahramanı Raif Efendi’nin sevdiği kadına, 

Kürk Mantolu Madonna’sına ulaşmak adına yaptıkları, 

aşkın ruha o eşsiz dokunuşu, ardından gelen 

kaybediş ve umutsuzluk ne de güzel özetler bunu. 

Hele o dokunaklı son satırlar yok mu “Niçin rüzgârlı 

sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek 

ruhlarımızın konuştuğunu dinlemiyoruz Niçin 

yanımda değilsin” 

Dizelere, mektuplara dökülmüş ve böylece 

ebedileşmiş bir diğer aşk da Nazım Hikmet’in 

Piraye’ye olan aşkıdır. Yok yere içine tıkıldığı 

mapushane duvarlarını, 

geceleri karısını 

düşleyip ona şiirler 

yazarak yıkıp aşan 

Nazım, her şey gibi aşka da büyülü bir şekilde 

dokunuyor: “Kitap okurum; içinde sen varsın/Şarkı 

dinlerim: içinde sen/Oturdum ekmeğimi yerim: 

karşımda sen oturursun/Çalışırım: karşımda sen.” 

Anladık ki, aşk yakıyor, yakıp yıkıyor, acıtıyor, can 

alıyor, bekletiyor, bazen hiç gelmiyor, geldiği gibi 

gittiği de oluyor ve ne onunla ne de onsuz yaşanıyor. 

Ama bir de öyle aşklar var ki, kendisini âşıkların 

cansız bedenlerinde ölümsüz kılıyor. “Yakında 82 

yaşında olacaksın. Boyun 6 santim kısaldı, olsa olsa 

45 kilosun ve hâla güzel, çekici, arzu uyandırıcısın. 

58 yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her 

zamankinden çok seviyorum.” Andre Gorz sevgilisi, yol 

arkadaşı Dorine’e yazdığı “Son Mektup”a bu sözlerle 

başlıyor. Hayatları boyunca yeryüzündeki haksızlıklar 

karşısında sessiz kalmayıp mücadele etmeyi seçen 

Gorz ve Dorine, Dorine’in uzun yıllar süren acı verici, 

onulmaz hastalığının ardından tam anlamıyla radikal 

bir karar almak zorunda kalıyor: kendi hayatlarına 

son verme haklarını kullanmak… Çünkü her ikisi de 

yaşamda olduğu gibi ölümde de ayrılmak, “diğerinin 

ölümünden sonra yaşamak” istemiyor. 

62

All that the main hero Raif does to reach his 

love, the unique touch of love on the soul, 

and the following loss and despair are quite 

beautifully expressed in Sabahattin Ali’s 

novel Kürk Mantolu Madonna (Madonna 

in a Fur Coat). Especially the last sentences 

are very touching; “Why don’t we walk side 

by side and listen to our souls speaking in 

the windy autumn evenings Why aren’t you 

with me” One other love that has become 

immortalized in poems and letters is Nazım 

Hikmet’s love for Piraye. Nazım, who was 

imprisoned in vain, transcended the prison 

walls by dreaming about his wife and writing 

her poems, every night between the hours 

nine to ten; he touches love, as he does mostly 

everything, in a most spelling manner: 

“I read a book; you are inside/ I listen to a 

song; there you are/ Sat down to have my 

bread; you’re sitting before me/ I work; you 

are there.” 

We gather that love burns, destroys, hurts, 

kills, keeps us waiting, sometimes never 

arrives, and if it does can leave as quickly 

as it came, and life is hard with or without 

it. But on the other end, there are some love 

affairs in which a person becomes immortal 

in the dead body of a lover. “You will soon be 

82. You have shrunk six centimeters and you 

weigh just 45 kilos and you are still beautiful, 

gracious and desirable. It is now 58 years that 

we have lived together and I love you more 

than ever.” These are the first sentences of 

the “Last Letter” written by Andre Gorz to 

his lover and life companion Dorine. Gorz 

and Dorine had chosen to struggle against 

injustice throughout their lives, but Dorine’s 

excruciating incurable illness obliged them to 

take a radical decision: to use their rights to 

end their own lives… Because neither of them 

wanted to part in death, or survive the other 

one’s death. 

63

Bütün bunlardan sonra, ister istemez soruyor insan: Aşk 

nedir İşte tam da bu noktada, “Selvi Boylum Al Yazmalım” 

geliyor aklımıza. Asya, yüreğini yazması gibi ala çalan 

büyük aşkı İlyas ile kendisine kıymet, çocuğuna emek veren 

Cemşit arasında kaldığı o müthiş sahnede kendince veriyor 

bu sorunun cevabını. Ama her aşk farklıdır ve her âşık farklı 

yaşar aşkı. Dolayısıyla tek bir cevap bulup çıkarmak kolay 

değil. Bu durumda galiba en iyisi İtalo Calvino’ya kulak 

vermek: “İnsan olan, aşkın gittiği yere kadar gider; bizim ona 

tanıdığımız sınırlardan başka sınırları yoktur.” 

All this makes one ask: What is love And at this point we 

remember Selvi Boylum Al Yazmalım (Turkish film based 

on Aitmatov’s short story The Girl with the Red Scarf). 

Asya reaches her own answer in the scene where she has 

to choose between her lover İlyas, red in her heart as 

her kerchief, and Cemşit, who has cared for her son and 

respected her. But each love is different and every lover 

experiences love differently. Therefore, there is no one 

answer. . At this point, it might be best to hear what Italo 

Calvino says: “Being human is to follow love; there are no 

limits to it, except the ones we establish.” 

64

SANAT/ART 

YAZI/TEXT: İPEK DOĞAN 

Sanat dünyasının 

rekortmenleri 

Record-setters in the world of art 

Bugün paha biçilemeyen onlarca tablo müzelerde korunuyor ancak dünyada rekor fiyatlarla 

gerçekleşen müzayedeler de yapılıyor. Sanata değer biçilip biçilemeyeceği tartışmaya açık 

bir konu; ama Picasso’nun, Renoir’in, Klimt’in, Van Gogh’un pek çok eseri bu müzayedeler 

sonucunda yeni sahiplerine kavuştu. İşte, müzayedelerin en değerli tabloları… 

Notwithstanding the numerous priceless paintings are on exhibit in museums, auctions see 

sales in record figures. Whether art can be evaluated is a matter of controversy; in the 

meantime, any number of masterpieces by Picasso, Renoir, Klimt, Van Gogh have been acquired 

by their new owners in these auction sales. Here are the most valuable among them… 

Dünyanın en pahalısı: “İskambil Oynayanlar” 

THE MOST VALUABLE IN THE WORLD: “THE CARD PLAYERS” 

Modern sanatın babası olarak bilinen Fransız postempresyonist 

ressam Paul Cezanne’ın “İskambil Oynayanlar” 

isimli yapıtı, geçtiğimiz yıl Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halifa 

El Tani tarafından 250 milyon dolara satın alındı. Sanata 

yepyeni bir yol açan Cezanne’ın 19. yüzyılın sonuna ait eseri, 

250 milyon dolarla dünyanın en pahalı sanat eseri unvanını da 

kazanmış oldu. Uzun zamandır tabloyu koleksiyonunda tutan 

Şeyh Hamid bin Halifa El Tani’nin bu eseri, yeni inşa edilen 

Katar Ulusal Müzesi’ne kazandırmak için bu kadar büyük bir 

rakamı gözden çıkardığı söyleniyor. Paul Cezanne’ın diğer en 

önemli dört eseri Paris’teki d’Orsay Müzesi’nde, New York’taki 

Modern Sanatlar Müzesi’nde, Londra’daki The Courtauld 

Enstitüsü’nde ve Philadelphia’daki Barnes Vakfı’nda görülebilir. 

“The Card Players” by the French post-impressionist painter Paul Cézanne, hailed as the father of modern art, was 

purchased for 250 million US dollars by Qatar emir Sheikh Hamad bin Khalifa Al-Thani last year. The painting by 

Cézanne, painted at the turn of the 20th century, thus earned the title of the world’s most expensive work of art. 

Sheikh Hamad bin Khalifa Al-Thani is said to have purchased the painting to be put on show in the Qatar National 

Museum. There are four other Cézanne Card Players in the series; they are in the collections of the Musée d’Orsay 

in Paris, the Metropolitan Museum of Art in New York, the Courtauld Institute of Art in London, and the Barnes 

Foundation in Philadelphia. 

66

Rekorun bir diğer sahibi: “No. 5” 

ANOTHER RECORD-SETTER: “NO. 5” 

Soyut dışavurumcu hareketin önde 

gelen sanatçılarından Jackson 

Pollack’ın başyapıtlarından, 1948 tarihli 

“No. 5” resmi, 140 milyon dolara 

satın alınmasıyla uzun yıllar sanat 

dünyasındaki “en pahalı tablo” rekorunu 

elinde tuttu. Pollock’un kendine özgü 

akıtma ve damlatma tekniğiyle yaptığı 

tablonun, 2006 yılında Sotheby’s 

tarafından düzenlenen bir müzayedede, 

Hollywood’un eğlence dünyası 

patronlarından David Geffen tarafından 

adı açıklanmayan bir alıcıya satıldığı 

biliniyor. Soyut izlenimcilik ekolünün 

başyapıtları arasında sayılan tablo, özel 

bir koleksiyona ait olduğu için ne yazık 

ki görmeniz mümkün değil. Ancak 

sanatçının diğer eserleri Museum of 

Modern Art New York’ta görülebilir. 

“No. 5”, the most famous painting 

by Jackson Pollock, one of the 

leading contributors of the abstract 

expressionist movement, held 

the record of fetching the world’s 

highest price for a painting with 

$140 million for years. The sale 

of the painting, bearing Pollock’s 

authentic dribbling, smearing and 

flinging technique, was brokered 

by Sotheby’s in 2006 to an 

unidentified buyer from its former 

owner David Geffen, executive 

of a vast Hollywood-based 

entertainment empire. Dubbed 

one of the masterpieces of the 

abstract expressionist movement, 

the painting cannot be viewed as it 

is part of a private collection. But 

several of the artist’s artwork can 

be seen at the Museum of Modern 

Art in New York. 

67

Çiçeği burnunda rekortmen: “Çığlık” 

THE BRAND-NEW RECORD-SETTER: “SCREAM” 

Geçtiğimiz yıl New York’ta açık artırmaya çıkarılan Norveçli ressam Edvard Munch’un “Çığlık” 

isimli tablosu, 119 milyon 922 bin dolara alıcı buldu. Kırmızı bir gökyüzü altında kafasını tutarak 

çığlık atan bir figürü resmeden tablo, bu satışla dünyanın en pahalı sanat eserleri arasında 

üst sıralara yerleşti. Birçok yapım ve esere ilham kaynağı olan tablo, insanoğlunun kaygısını 

anlatmasıyla biliniyor. Ekspresyonizmin en güçlü eserlerinden biri olarak kabul edilen “Çığlık” 

veya orijinal ismiyle “Skrik”, 1895 tarihinde yapıldı. New York Metropolitan Sanat Müzesi ve 

Modern Sanat Müzesi’nin yönetim kurulunda da görev yapan iş adamı Leon Black’in satın aldığı 

başyapıtı, herhangi bir müzeye bağışlayıp bağışlamayacağı henüz netlik kazanmadı. Ancak 

Çığlık’ın diğer üç orijinal uyarlaması, Norveç’teki müzelerde sergileniyor. 

Norwegian painter Edvard 

Munch’s “The Scream” was 

auctioned in New York for $119.9 

million last year. Depicting 

a figure under a crimson 

sky holding his head with an 

expression of anguish, the 

painting thus took one of the top 

spots in the list of most expensive 

artworks. An inspiration for 

many a production, the painting 

is known to represent mankind’s 

anxiety. Acknowledged as one 

of the most powerful works of 

expressionism, “The Scream” 

(“Skrik” in Norwegian) was 

completed in 1893. It is not 

clear whether the painting will 

be donated to any museum by 

its new owner Leon Black, a 

businessman who also serves 

on the boards of the New York 

Metropolitan Museum of Art 

and the Museum of Modern Art. 

Munch made four versions of “The 

Scream”, the other three of which 

are in Norwegian museums. 

68

Müzayedelerin vazgeçilmezi: Picasso 

REQUISITE OF ALL AUCTIONS: PICASSO 

Artworks that draw the most 

attention at auctions, besides 

their popularity in museums, are 

by Pablo Picasso, one of the most 

impressive artists of the 20th 

century. “Garçon à la Pipe” was 

sold for $104.1 million; “Nude, 

Green Leaves and Bust” for $106.5 

million; and “Dora Maar au Chat” 

for $95 million… These three 

works of art are on the list of the 

world’s most valuable paintings. 

Picasso’s “Nude, Green Leaves 

and Bust”, in which he portrayed his mistress and muse Marie-Thérèse 

Walter, was painted in a single day in at Normandy in 1932. “Garçon à la 

Pipe” (Boy with a Pipe) was painted during Picasso’s famous “Rose Period”. 

“Dora Maar au Chat” (Dora Maar with Cat), painted in 1941, depicts 

Picasso’s lover Dora Maar. Picasso, who developed the Cubism movement 

together with Georges Braque, is possibly the most fortunate painter in the 

art world. Contrary to many famous painters, the works of Picasso rose to 

prominence, were exhibited, gained entrance into museums, and were sold 

for large sums, all in his lifetime. 

Müzelerdeki popülerliğinin yanı sıra 

müzayedelerde de en çok ilgi gören 

sanat eserleri 20. yüzyılın en etkileyici 

sanatçılarından Pablo Picasso’nun imzasını 

taşıyor. “Pipolu Çocuk”, 104.1 milyon dolar; 

“Çıplak, Yeşil Yapraklar ve Büst” 106.5 

milyon dolar; “Kedili Dora Maar”, 95 milyon 

dolar… Bu üç eser, dünyanın en pahalı 10 

tablosu listesinde yer alıyor. Picasso’nun, 

sevgilisi ve esin perisi Marie-Therese Walter’i 

betimlediği “Çıplak, Yeşil Yapraklar ve Büst” 

adlı yapıtı, 1932 yılında Normandiya’da tek 

bir günde tamamlanmıştı. “Pipolu Çocuk” adlı 

tablosu sanatçının ünlü “pembe dönemi”ne 

ait bir eser. 1941 yılında yapılan “Kedili Dora 

Maar” adlı tablo ise Picasso’nun sevgilisi 

Dora Maar’ın bir portresi. Arkadaşı Georges 

Braque ile birlikte Kübizm akımının temelini 

atan, geliştiren Picasso, sanıyoruz ki sanat dünyasının en şanslı 

ressamı. Çünkü pek çok ünlü ressamın aksine Picasso’nun 

yapıtları yaşadığı dönemde ünlendi, sergilendi, müzelere kabul 

edildi ve çok büyük paralara alıcı buldu. 

69

Amerika’nın Mona Lisa’sı 

THE AMERICAN MONA LISA 

İçtenlikli bir erotizmi yansıtan kadın bedeni tabloları ve desenleriyle tanınan Gustav Klimt’in “Adele Bloch-Bauer’in Portresi” isimli 

tablosu, 2006 yılında bir müzayedede kozmetik dünyasının devlerinden Ronald Lauder tarafından 135 milyon dolara satın alındı. 

Christie’s müzayede evinin aracı olduğu bu alımdan sonra Lauder, basına yaptığı açıklamada; “Bu bizim Mona Lisa’mız” diyerek 

Leonardo da Vinci’nin “dünyanın en popüler yapıtı” olarak bilinen resmine atıfta bulunmuştu. Usta sembolist ressam Klimt tarafından 

1907’de yılında tamamlanan tablo, sanatçının sponsorluğunu yapan Avusturyalı iş adamı Ferdinand’ın eşinin bir portresi. İkinci Dünya 

Savaşı’ndan hemen önce Naziler Avusturya’yı işgal ettiklerinde Ferdinand Bloch-bauer İsviçre’ye kaçmıştı ve içinde bu tablonun da 

bulunduğu büyük bir koleksiyon Nazilerin eline geçmişti. Savaş sonrasında Bloch-bauer’in mirasçıları, uzun süren hukuk mücadelesini 

kazanarak bu koleksiyona tekrar sahip oldu. Ferdinand Bloch-bauer’in eşi, Gustav Klimt için bir başka tabloda daha modellik yaptı. 

“Portarait of Adele Bloch-bauer II” adlı bu tablo da 87.9 milyon dolara satılarak en pahalılar listesinde yerini aldı. 

A painter renowned for his designs and female bodies projecting an intimate eroticism, Gustav Klimt’s “Portrait of Adele 

Bloch-Bauer” was purchased at an auction by cosmetics magnate Ronald Lauder for $135 million in 2006. Following the 

sales brokered by Christie’s, Lauder told the press, “This is our Mona Lisa,” referring to Leonardo da Vinci’s masterpiece 

largely known as the “most popular artwork in the world”. Completed in 1907 by the great symbolist painter Klimt, the 

painting is a portrait of the wife of Austrian industrialist Ferdinand Bloch-Bauer. When the Nazis invaded before World 

War II, Ferdinand Bloch-Bauer fled to Switzerland and his collection including the Klimt painting was confiscated by the 

Nazis. His inheritors, after a protracted legal battle, became the owners of the collection once again in 2006. Ferdinand 

Bloch-Bauer’s wife posed for a second painting by Gustav Klimt. This second work, titled “Adele Bloch-Bauer II”, is also on 

the list of most expensive paintings with a price of $87.9 million. 

70

Renoir’in “gökkuşağı paleti” 

RENOIR’S “RAINBOW PALETTE” 

Pierre-Auguste Renoir, one of the major 

representatives of the impressionist 

movement, is often called the Master of Light 

and Shadow. One of the artist’s best known 

paintings, “Bal du moulin de la Galette”, 

was purchased by Japanese businessman 

Ryoei Saito for $78.5 million in 1990. The 

larger version of Renoir’s painting bearing 

the same title is housed at the Musée d’Orsay 

in Paris. In this artwork, the painter once 

again aspires to grasp the flickers of sunlight 

in the outdoors. Renoir bestowed more than 

six thousand paintings of women, children, 

flowers and the countryside to the world of 

art with his “rainbow palette”. 

Resim tarihinde çığır 

açan izlenimci akımın 

temsilcilerinden Renoir 

Auguste Renoir için 

ışığın ustası dersek 

yanlış söylemiş olmayız. 

Sanatçının en güzel 

tablolarından biri olan 

“Moulin de la Galette’ta 

Eğlence”, 1990 yılında 

Japon iş adamı Ryoei 

Saito tarafından 78.5 

milyon dolara satın alındı. Renoir’in aynı isimde bir tablosu daha var ama onu Paris’teki 

d’Orsay Müzesi elinde tutuyor. Ressam bu tablosunda dış mekânlarda güneş ışığının anlık 

oyunlarını yakalamaya çalışıyor. Renoir, “gökkuşağı paleti” ile 6 binin üstünde kadın, çocuk, 

çiçek ve kır resmi armağan etti sanat dünyasına. 

Kasaya kilitlenen Dr. Gachet 

DR. GACHET LOCKED UP IN THE VAULT 

Çağının sanat anlayışını altüst ederek modern resmin gerçek anlamda 

kurulmasına öncülük eden Vincent van Gogh’un yapıtı “ Dr. Gachet’nin 

Portresi” yapılışından tam 100 yıl sonra, 82.5 milyon dolara Japon işadamı 

Ryoei Saito tarafından satın alındı. Japon işadamı Saito bu resmi kasaya 

kilitlemekle kalmamış aynı zamanda ölümünden sonra kendisiyle birlikte 

yakılması için direktif de vermiş. Aşırı tepkilerin sonucunda resmi ölünce 

sergilenmesi için müzeye bağışlanacağını söylemiş, ama ölümünden sonra 

ne yazık ki bu tablo bulunamadı. “En pahalılar” listesinin müdavimlerinden 

biri Vincent van Gogh. Yoksulluk ve sıkıntı içinde geçen hayatına nazire 

yaparcasına ressamın bu listede 1987 yılında 49 milyon dolara satılan “Irises” 

ve 1998’de 65 milyon dolara alıcı bulan “Sakalsız Otoportre”si de bulunuyor. 

Van Gogh, bütün bunları yaşarken hissetmiş olacak ki, “Resimlerimin 

satmaması konusunda bir şey yapamam. Gene de bir gün gelecek, insanlar 

onların boya parasından fazlasına değdiğini anlayacak,” cümlesini kurmuş. 

A pioneer and revolutionary in the world of modern art with far-reaching influence, Vincent van Gogh’s “Portrait of Dr. Gachet” was 

purchased by Japanese businessman Ryoei Saito for $82.5 million exactly 100 years after its creation. Japanese industrialist Saito not 

only locked the painting in a climate-controlled vault, but also said he wanted it cremated with his body following his death. Though he 

said he would donate the painting to a museum following the outrage his comment caused, no information has been made public about the 

whereabouts of the portrait since his death. The second version of the portrait is held at the Musée d’Orsay in Paris. Vincent van Gogh is 

another regular in the “most expensive” list. In contrast to his life spent in poverty and distress, the painter has two other artworks on the list; 

“Irises”, sold for $49 million in 1987, and “Self-portrait without beard”, purchased for $65 million in 1998. Van Gogh must have anticipated 

this when he said, “I can’t change the fact that my paintings don’t sell. But the time will come when people will recognize that they are worth 

more than the value of the paints used in the picture.” 

71

Peki ya Türk resmi… 

WHAT ABOUT TURKISH PAINTINGS… 

Gelelim en pahalı Türk ressamlarına... Gerek resim koleksiyonunu bir aile geleneği 

olarak eskiden beri sürdüren, gerek gelirlerinin önemli bir kısmını yapıt almaya ayıran 

yeni koleksiyonerlerin yanında, son yıllarda artan Sabancı Müzesi, Pera Müzesi, Elgiz 

Çağdaş Sanat Müzesi, İstanbul Modern gibi kurumların varlığıyla sanat yapıtlarının satışlar 

üzerinden değerlenmeleri gözle görülür bir ivme kazandı. Fiyatlara şöyle bir göz attığımızda 

ise; Osman Hamdi Bey’in “İstanbul Hanımefendisi” 5 milyon 975 bin dolar, yine Osman 

Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” 3,5 milyon dolar, Şeker Ahmet Paşa’nın “Narlar 

ve Ayvalar” natürmortu 1 milyon dolar ve diğer bir Osman Hamdi Bey’in tablosu “Rüstem 

Paşa Önünde” 643.939 dolara muhtelif müzayedelerde satılmıştı. Naci Kalmukoğlu, İbrahim 

Çallı, Hoca Ali Rıza, Süleyman Seyyit Bey gibi önemli Türk ressamlarının yapıtları da satış 

değerleri olarak ilk 10’un içinde yer alıyor. 

Eserleri dünyanın 64 müzesinde yer alan ressam Burhan Doğançay’ın başyapıtı “Mavi 

Senfoni”nin, 2009 yılında İstanbul’da yapılan bir açık artırmada 2.2 milyon TL’ye satın alınması, 

sanatçıyı “yaşayan en pahalı Türk ressamı” yapmıştı. Son nefesine kadar bu unvanı koruyan 

Doğançay’ı 2013 yılının Ocak ayında ne yazık ki kaybettik. Büyük ustayı saygıyla anıyoruz... 

And so we arrive at the most expensive Turkish 

paintings… Apart from collectors for whom collecting 

paintings is a family tradition, or those who allocate 

an important fraction of their income t o purchasing 

artwork, the founding of art institutions such as the 

Sakıp Sabancı Museum, the Pera Museum, the Elgiz 

Museum of Contemporary Art, and the Istanbul Museum 

of Modern Art has resulted in the evaluation of artwork 

through sales prices. When we browse the sales prices; 

Osman Hamdi Bey’s “İstanbul Hanımefendisi” 

(A Lady of Constantinople) fetched nearly $6 million, the same painter’s “Kaplumbağa Terbiyecisi” 

(The Tortoise Trainer) $3.5 million, Şeker Ahmet Pasha’s “Ayvalı Natürmort” (Still life with quinces) $1 

million, and Osman Hamdi Bey’s “Rüstem Paşa Önünde” (In Front of Rüstem Pasha Mosque) $643,939 

at auctions. Other Turkish painters whose works are in the list of highest-priced paintings are Naci 

Kalmukoğlu, İbrahim Çallı, Hoca Ali Rıza, and Süleyman Seyyit Bey. 

His artwork currently on display in 64 museums throughout the world, Burhan Doğançay’s masterpiece 

“Mavi Senfoni” (Blue Symphony) was sold for 2.2 million TL at an auction in Istanbul in 2009, making 

it the “most expensive painting by a living Turkish artist”. Doğançay, the holder of the title up till his 

death, passed away in January 2013. We respectfully commemorate the great master… 

72

SETUR 

Online seyahatin “en iyi”si 

“THE BEST”OF ONLINE TRAVEL 

BookinTurkey 

Geliştirdiği online ve gerçek zamanlı 

rezervasyon sistemiyle Türkiye’de bir ilki 

hayata geçiren, her yıl aldığı ödüllerle 

de sektördeki başarısını tescilleyen 

BookinTurkey, 2012 yılında yine pek çok 

yeniliğe ve başarıya imza attı. “Geçtiğimiz 

yılı hedefimizin %15 üzerinde kapattık” 

diyen BookinTurkey Müdürü Başak Bilmen, 

2013 yılında da yeniliklerin hız kesmeden 

devam edeceğini söylüyor. 

WITH THE REAL TIME ONLINE RESERVATION SYSTEM 

IT HAS DEVELOPED, AND ITS DOCUMENTED SUCCESS 

IN THE SECTOR THROUGH THE MANY AWARDS IT HAS 

RECEIVED, BOOKINTURKEY, A COMPANY OF FIRSTS 

IN THE COUNTRY HAS SPEARHEADED NUMEROUS 

INNOVATIONS AND ACHIEVEMENTS IN 2012. 

BOOKINTURKEY GENERAL MANAGER BAŞAK BILMEN 

STATES “WE OVERTOOK OUR TARGET BY 15% LAST 

YEAR” AND GOES ON TO ASSERT THAT ADVANCES 

WILL GO FULL SPEED AHEAD IN 2013 AS WELL. 

Seyahatlere yönelik birbirinden farklı birçok hizmeti birarada ve avantajlı 

fiyatlarla sunması, 2002 yılından bu yana hizmet veren BookinTurkey. 

com’u sektörde ön plana çıkarıyor. Online seyahatlerin kullanıcı dostu adresi, 

geçtiğimiz yıllarda hizmetlerini “online seyahat hizmetlerinde Skalite ” ödülüyle 

taçlandırdı. Online otel, tur, uçak bileti rezervasyonları, araba kiralama, gulet 

kiralama hizmetlerine yakın zamanda eklediği otel yorumlama ve puanlama 

sistemiyle kullanıcılarına A’dan Z’ye seyahat hizmeti veren BookinTurkey, 

seyahat planları yapılırken başvurulan adreslerin başında geliyor. 2012 yılında 

150 bin kişiye hizmet vermenin mutluluğunu yaşadıklarını belirten BookinTurkey 

Müdürü Başak Bilmen, “Günümüz dünyasında beklentiler çok hızlı değişiyor. 

Sektörde kalıcı olmak ve hizmetlerinizde fark yaratmak için hem güne uymak 

hem de geleceği çok esnek, gelişmeye ve değişmeye açık planlamak gerekiyor. 

BookinTurkey olarak bunu başardığımızı düşünüyorum” diyor. 

The fact that the company provides a wide range of different services along with price advantages, gives BookinTurkey, in service since 2002, a 

prominent place in the industry. The user-friendly address of online vacations was awarded the “Skalite for Online Travel Services”. With the 

newly added hotel review and customer grading system alongside its existing online hotel, tours, airplane reservations, car rental and schooner rental 

services, BookinTurkey provides A to Z travel services for its users. 

Başak Bilmen, the General Manager of BookinTurkey, happily announces that they were privileged to serve 150 thousand customers in 2012 and goes 

on to say “Expectations change rapidly in today’s world. To have staying power and to create points of differentiationin the industry, you have to be in 

step with the present but at the same time plan for a flexible future that is predisposed to development and change. I think we have accomplished that 

in BookinTurkey” 

74

Öncelikle BookinTurkey için 2012 yılı nasıl 

geçti; ne tür yenililikler, avantajlar, sürprizler 

kullanıcılarınızla buluştu 

2012 yılı hem sektör hem de şirketimiz için başarılı 

bir yıldı. Günümüzde her şey o kadar hızlı ki, 

oyunda kalmak isteyen küçük büyük tüm şirketler 

yatırımlarını hızla arttırmak zorundalar. Biz de online 

markamız BookinTurkey’i çağa, hızla değişen müşteri 

taleplerine uygun hale getirmek için 2012’de 

de çalışmalarımıza devam ettik. Yeni tasarımımızla 

geçtiğimiz Nisan ayında yepyeni maskotumuz Buki 

doğdu, son kullanıcıyla iletişimimizi arttıran, bu yeni 

maskotumuz ile yaklaşık 1 ay süren bir lansman gerçekleştirdik. 

Otel yorumları ve puanlama modülümüzü 

açtık. Yurt dışına açıldık ve “BookersClub”’ı yani 

acentelerin biraraya geldikleri, hem ürünlerini tanımladıkları 

hem de ürünlerimizi sattıkları modülümüzü, 

yurt dışındaki acentelerimize de açtık. Pazarlama 

kampanyalarımız ve iletişimlerimizde sosyal medya 

kanallarını kullandık ve çok güzel geri dönüşler aldık. 

Diğer yandan, yeni ödeme sistemlerimizi hayata 

geçirdik, yerli-yabancı üçüncü partilerle iş birlikleri 

yaptık, büyük şirketlerle kurumsal anlaşmalara imza 

attık, kurumsal rezervasyon sistemimizin yeni versiyonunu 

hizmete soktuk. En önemli gelişmelerden 

biri de Otel Yönetim Modülümüz BOYMOD’un lansmanıydı. 

Üye otellerimiz artık tüm bilgilerini Bookin- 

Turkey içerisinde kendileri yönetebiliyorlar, bu hem 

kullanıcılarımıza en güncel bilgilere erişme imkânı 

sunuyor hem de en iyi fiyatlarla rezervasyon yapabiliyorlar. 

Bunların yanı sıra, kullanıcılarımıza yönelik 

keyifli kampanyalarımızı da devam ettirdik. Kısacası 

2012’nin, hedeflerimizi yüzde 15 üzerinde kapattığımız 

ve bir önceki yıla göre yüzde 30 büyüdüğümüz, 

150 bin kişiye hizmet verdiğimiz çok keyifli bir yıl 

olduğunu söyleyebilirim. 

Buki’nin daha geniş kitlere ulaşma, marka 

bilinirliğini pekiştirme konusunda olumlu 

katkıları oldu mu 

Tabii ki oldu. Buki hayatımıza girdiğinden buyana 

markamızın yanında, tüm ekibimize de yeni bir 

enerji geldi. Onu farklı temalara göre şekilden şekile 

sokuyoruz, marka sözcümüz olarak mesajlarımızı 

Buki iletiyor. Kullanıcılarımız da çok beğendi Buki’yi. 

Mart ayında Berlin’de düzenlenecek ITB fuarında da 

Buki’miz yanımızda olacak. Bizi en kolay anlatan, 

farklılığımızı, samimiyetimizi hem ifadesi hem de 

mesajları ile sunan maskotumuzu biz de çok seviyoruz. 

BookinTurkey’in bir diğer yeniliği de seyahatlerini 

bookinturkey.com ile gerçekleştiren 

kişilerin, konakladıkları otellerle 

ilgili yapacakları yorum ve puanlama sistemini 

uygulamaya sokması. Bu sistemle 

bireysel ve kurumsal müşterileriniz ne tür 

kazanımlar elde ediyorlar 

Müşteri yorumları, gittikleri yerlerde yaşadıkları tecrübeler 

yeni veya yeniden tatil alımlarında her zaman 

son derece etkili olmuştur. Dilden dile dolaşan yorumlar 

artık elektronik ortamda ve erişimi çok kolay. 

Biz bunu çok doğru, olduğu gibi şeffaflıkla yapıyoruz. 

Hem müşteriler, hem biz hem de tedarikçiler bu 

uygulama sayesinde çok doğru tecrübelere ulaşmış 

oluyorlar. 

First of all, how was 2012 forBookinTurkey; 

what kind of innovations, advantages 

or surprises found their way to your customers 

2012 was a successful year for both the industry 

and our company. Things are moving so fast 

that all companies, small or large, have to increase 

their investments if they want to stay in 

the game. Similarly, we continued our efforts in 

2012 to adapt Bookin Turkey to the times and 

to the rapidly changing customer demands and 

needs. Buki, our new mascot was born in April 

last year with a new design and we realized a 

month-long launch for the mascot which facilitates 

our communication with the end user. We 

put our hotel reviews and grading module into 

service. We went international and to our agents 

abroad, we opened our Bookers Club module, 

which brings travel agents together and makes 

it easy for them to promote their products and 

also allows them to sell our products. We used 

social media channels for our regular communication 

efforts and marketing campaigns and 

received very favorable feedback. 

We also made our new payment systems operational, 

formed local and international partnerships 

with third parties, signed corporate agreements 

with large companies, a newer version of 

our corporate reservation system was also made 

operational. One of the more important developments 

among them was the launch of our 

Hotel Management Module,BOYMOD. Our member 

hotels can now manage their own content 

through BookinTurkey. This not only allows our 

users access to the most current information but 

they can also book at the most favorable prices. 

In addition we continued our fun campaigns 

aimed at our users. In short, I can say because 

we closed this year at over 15% of our target and 

grew by 30% compared to last year while providing 

services to over 150 thousand people,it 

has been a fun year. 

Did Buki have a positive contribution on on 

the subjects of reaching a wider audience, 

reinforcing brand recognition 

Of course it did. Since Buki has entered our lives, 

we have had a new energy in our team and our 

brand. We change him to fit different themes 

and as our spokesperson our mascot delivers 

our message to everyone. Our users loved Buki. 

Buki will be with us this year at the ITB Fair in 

Berlin. We love our mascot who can communicate 

our differentiation and our authenticity 

easily through its expression and messages. 

Another novelty for BookinTurkeyis providing 

a hotel review and grading system 

for people who do their travel planning 

through bookinturkey.com.What kind of 

benefits do your personal and corporate 

clients gain through this system 

Customer reviews and experience at the hotel 

have been extremely effective for new and rebooking 

customers. Word-of-mouth reviews are 

now in cyberspace and are easily accessible. We 

do it as-is, with complete transparency, without 

any modification and the customers, us and the 

suppliers gain invaluable and accurate insights 

through this application. 

75

BookinTurkey, dünyanın en büyük seyahat 

sitesi TripAdvisor ile önemli bir işbirliğine 

imza attı. Bu işbirliğinin sunduğu seçenekleri 

biraz anlatır mısınız 

2 yıldır bu iş birliğimiz devam ediyor. Öncelikle önemli 

markaların yanında yer alan ilk Türk portal olduk. TripAdvisor 

yıllardır herkesin bildiği, seyahat planı yapan 

herkesin mutlaka başvurduğu, seyahat edeceği yerle 

ilgili önemli referans bilgileri ve fiyatları aldığı bir site 

ve çok başarılı. Bu platformda hem yurt dışından hem 

de yurt içinden satış almaya başladık. Aynı zamanda 

bizim için çok prestijli bir işbirliğidir diyebiliriz. 

Sizce iş ortaklarınız ve seyahat severler 

neden sizi tercih ediyorlar, hangi noktalarda 

fark yarattığınızı düşünüyorsunuz 

Kurumsal rezervasyon sistemimizi 2002 yılında açmıştık, 

şu anda 2.000 fatura noktasına hizmet veriyoruz. 

Şirketlerin tüm iş seyahati süreçlerini ve rezervasyonlarını, 

raporlardan muhasebe programlarına 

kadar giden akışlarını bu sistem üzerinden yürütüyoruz. 

Pazar lideriyiz ve en son teknolojilerle sistemimizi 

geliştiriyoruz. Çok büyük ve önemli şirketlerle işbirliğimiz 

var. Tercih edilmemizin nedenleri öncelikle güvenilir 

bir marka oluşumuz, hizmet kalitemiz, teknolojik 

çözümleri çok hızlı adapte edişimiz, ürün çeşitliliği ve 

fiyat avantajımız, şirketlere nakit yönetimi, raporlamalar 

ile seyahat bütçelerini etkin şekilde yönetmelerini 

sağlamamız ve stardizasyon getirmemizdir. 

BookinTurkey olarak günümüzün turizm 

alışkanlıklarını ve turist profilini nasıl tanımlıyorsunuz 

İnternetten seyahat satın alma yaklaşık 30 günü kapsayan 

bir araştırma süreci sonucunda gerçekleşiyor 

ve burada bilinen güvenilir ve fiyat avantajı yaratan 

markalar satış yapma olanağı buluyorlar. Ancak ülkemizde 

halen bir gerçek var, bu online araştırma 

sürecinin sonunda dahi seyahat alımlarının %90’ı 

callcenter’lardan gerçekleşiyor. Dünyada da çarpıcı 

bir örnek, internetten alınan ürünlerle ilgili yüzde 20 

oranında callcenter’a dönüş oluyor. Bunun dışında 

sosyal medya her gün konuşulan önemli bir mecra, 

burada da kullanıcılara ulaşmak için yatırımlara devam 

ediyoruz. Müşteri beklentileri çok hızlı değişiyor, 

daha önce de bahsettiğim gibi ayakta kalabilmek için 

hem güne uymak hem de geleceği çok esnek ve gelişmeye, 

değişmeye açık planlamak gerekiyor. 

Son olarak Skal Derneği tarafından “Online 

Seyahat Rezervasyonları/Hizmetleri 

Firması” alanında Skalite ödülüne layık 

görüldünüz. Sizi başarıya götüren faktörler 

neler 

Sanırım istikrar, iyi ve kaliteli hizmet anlayışımız, hem 

iç pazar hem de kurumsal pazarda hizmet veriyor 

olmamız, sitelerimizin kullanım kolaylığı, ürünlerimiz, 

güvenilirliğimiz, tedarikçilerimize ve birlikte çalıştığımız 

tüm iş ortaklarımıza verdiğimiz değer ve uzun 

soluklu işbirliklerimiz. 

BookinTurkey has entered a partnership 

with the world’s largest travel site TripAdvisor. 

Can you tell us more about the 

options offered through this partnership 

This partnership has been in effect for two 

years. First of all,we have been the first Turkish 

portal to show up alongside important brands. 

Trip Advisoris a well-known site and for many 

years people who are planning their trip have 

used it as a reference to get important information 

about their destination including prices 

and they have been very successful. We have 

started doing local and international sales 

through this platform. We can also say that for 

us, this is a prestigious partnership. 

In your opinion, why do you think your 

business partners and travel enthusiasts 

prefer your services, where do you think 

you create a difference 

We put our corporate reservation system into 

service in 2002; we are serving 2.000 billing 

points at the moment. We are running the 

entire business travel process and reservations 

and also the workflow from reports to 

accounting programson this system. We are 

the industry leader and we constantly develop 

our system using the latest technology. We 

have formed partnerships with large scale and 

important businesses. The reasons why we are 

favored lies in our trustworthy brand, service 

quality, rapid adaptation of technological 

solutions, our product range and the pricing 

advantages we provide, cash management 

76 

opportunities for companies, the prospect of 

managing company travel budgets effectively 

through reporting and the standardization we 

bring to the industry. 

As BookinTurkey, how do you define travel 

practices and the tourist profile of today 

Booking a trip through the Internet is a process 

that takes about 30 days of research and at this 

point, well-known trustworthy brands with a 

price advantage make the sale. However, in 

Turkey, 90% of all bookings are done through 

call centers even after this research process. 

Strikingly, only 20% of all internet sales go 

through call centers worldwide. Other than 

that, social media is an important channel that 

gets used every day, so we continue investments 

in this area as well to reach our customers. 

Customer expectations change very swiftly, as I 

said before, to continue your presence, you have 

to conform to the needs of the day on the one 

hand and plan the future to be flexible and open 

to change and latest developments on the other. 

You were awarded the “Skalite” award for 

“Online Travel Booking/Services Company” 

by Skal Association. What are the 

secrets of your success 

I think they lie in stability, good quality service, 

local and international scale of our business, 

the ease of use of our website, our product 

range, dependability, respect for our suppliers 

and all other partners and our long-term point 

partnerships.

SETUR DÜNYASI/SETUR WORLD 

Setur 

Marinaları’nda 

kesintisiz hizmet… 

SEAMLESS ASSISTANCE AT 

SETUR MARINAS… 

78

Kalamış & Fenerbahçe, Yalova, Ayvalık, Çeşme, 

Kuşadası, Marmaris, Finike, Kaş ve Midilli 

Marinaları olarak kıyılarda seyreden yatçılara 

dünya standartlarında hizmet veren Setur 

Marinaları; deneyimli kadrosu, alışılmış marina 

servisleri dışında otel, uçak rezervasyonları, 

çevre gezileri, araç kiralama, giriş - çıkış 

formaliteleri ve yat sigortası gibi birçok konuda 

da yardımcı oluyor. Bu sayımızda Setur Yalova ve 

Kuşadası Marinaları’nı sayfalarımıza taşıyoruz… 

SETUR MARINAS CURRENTLY PROVIDE YACHT 

OWNERS WITH SERVICES AT WORLD STANDARDS IN 

THEIR FACILITIES IN KALAMIŞ AND FENERBAHÇE, 

YALOVA, AYVALIK, ÇEŞME, KUŞADASI, MARMARİS, 

FİNİKE, KAŞ AND MİDİLLİ. BESIDES CUSTOMARY 

MARINA SERVICES, THEIR QUALIFIED STAFF 

IS ALSO PREPARED TO HELP WITH HOTEL AND 

FLIGHT BOOKINGS, SIGHT-SEEING TOURS, CAR 

RENTALS, ENTRY/EXIT FORMALITIES, AND YACHT 

INSURANCE. THIS ISSUE FEATURES THE SETUR 

YALOVA AND KUŞADASI MARINAS… 

79

Marmara’nın en iyisi: Yalova Marina 

The Best of the Marmara: The Yalova Marına 

Setur Yalova Marina, Setur Marinalar zincirinin Marmara Denizi’ndeki en önemli noktalarından biri. 

İstanbullu yat sahiplerinin hafta sonu kaçamakları için tercih ettiği rotaların başında gelen Setur Yalova 

Marina, kusursuz teknik servisiyle de övgüyü hak ediyor. 

THE SETUR YALOVA MARINA IS ONE OF THE MOST PROMINENT AMONG THE CHAIN OF SETUR MARINAS SITUATED IN THE 

MARMARA SEA. ONE OF THE MOST PREFERRED ROUTES OF İSTANBUL YACHT OWNERS FOR WEEKEND GETAWAYS, THE SETUR 

YALOVA MARINA MERITS PRAISE FOR IMPECCABLE TECHNICAL SERVICES. 

Setur Yalova Marina, şehir merkezine ve iki büyük havalimanına yakın 

konumu, yat sahiplerinin pek çok ihtiyacına anında karşılık veren 

tesisleri ve denizde 240 karada 8 yat bağlama kapasitesiyle Setur’un en 

önemli marinalarından biri. Konumu itibariyle Karadeniz ve Ege Denizi 

arasında seyir eden yatların transit duraklama noktası olan Yalova Marina 

aynı zamanda hafta sonu kaçamakları için de en çok tercih edilen rotalar 

arasında. 100 tonluk lifte sahip çekek sahası ile marina, deneyimli kadroya 

sahip bakım - onarım atölyeleri ve donanımlı yat marketiyle de pek çok 

ihtiyaca cevap verebiliyor. 

The Setur Yalova Marina, with its proximity to the city center and to its 

two airports, its facilities that provide instant fulfillment to a variety of 

needs of yacht owners, and a capacity of 240 yachts plus 8 moorings, is one 

of the most notable among Setur marinas. Owing to its location, the Yalova 

Marina is both a transit resting point for yachts cruising between the Black 

Sea and the Aegean Sea, and a preferred destination for weekend getaways. 

With a boat yard boasting a 100-ton lift, maintenance/repair facilities run 

by experienced staff, and a sophisticated yacht market, the marina caters 

to a range of needs. 

Yalova’ya gelmişken 

While in Yalova 

Yalova’ya kadar gelmişken mesire yerleri, kaplıca ve 

deniz turizmiyle ziyaretçilerini eli boş göndermeyen 

Armutlu’yu keşfedebilirsiniz. Bölgenin en eski yerleşim 

yerlerinden biri olan Armutlu, Bizans ve Osmanlı 

dönemine ait kalıntılarıyla da tarih meraklılarının 

gözdesi olabilir. Sudüşen ve Erikli Şelaleleri’ni görmeden 

Yalova’yı terk edenler henüz ne kaçırdıklarının farkında 

değiller… Dönüşte bir kır lokantasına uğramadan 

geçmeyin. Orada yiyeceğiniz et ve alabalığın tadını 

unutamayacaksınız. 

You may want to discover Armutlu’s resorts, thermal springs, and marine tourism. One of the 

oldest settlements in the region, Armutlu is also a favorite of history buffs with ruins from the 

Byzantine and Ottoman era. You don’t want to miss out on the Sudüşen and Erikli waterfalls… 

and remember to stop at a countryside restaurant. The barbequed meat and trout are to die for. 

80

Nerede ne yapılır 

Best of Setur Yalova Marina 

Setur Yalova Marina’da zamanın keyifli ve eğlenceli geçmesi için pek çok alternatifiniz var. 

Setur Yalova Marina offers several alternatives for a pleasant and enjoyable stay. 

Mevsiminde taze balık yemenin keyfini 

Altınbalık Balık Lokantası’nda çıkarabilirsiniz. 

The seafood restaurant Altın Balık Marin 

offers a selection of seasonal fresh fish. 

İş çıkışı akşam yemeğinizi Tike Et 

Lokantası’nda yiyebilir, misafirlerinizi Türk 

mutfağının zenginlikleriyle tanıştırabilirsiniz. 

At the Tike Mediterranean Grill, 

you can introduce your guests to the 

richness of Turkish cuisine over a 

course of dinner. 

Alışveriş keyfini yaşamak için de çok uzaklaşmaya 

gerek yok; ev dekorasyonundan modaya ne 

arıyorsanız Mudo Marine’de bulabilirsiniz. 

You don’t need to wander far from port for 

the joy of shopping; Mudo Marina offers a 

wide variety of commodities ranging from 

home decoration to fashion. 

Yorgunluk molası vermek 

için Marina Brasserie’ye 

uğrayabilir, sıcak bir kahve 

eşliğinde günün stresinden 

uzaklaşabilirsiniz. 

The Marina Brasserie is 

the perfect spot to rest, 

where a cup of coffee will 

help you recover from 

the daily hassle. 

81

Ege’nin en büyüğü: Kuşadası Marina 

THE LARGEST OF THE AEGEAN COAST: THE KUŞADASI MARINA 

1997 yılında Setur Marinalarına dâhil olan Setur Kuşadası Marina, Ege’nin en büyük marinası. Yüksek kalite 

standartları ile hem marina yaşantısında hem de teknik destekte kusursuz servis sunan Setur Kuşadası Marina, 420 

yat kapasitesi ve İzmir Uluslararası Havaalanı’na yakınlığıyla da yerli ve özelikle yabancı yatçıların tercihi oluyor. 

SETUR KUŞADASI MARINA, INCORPORATED IN THE CHAIN OF SETUR MARINAS IN 1997, IS THE LARGEST OF THE AEGEAN SEA. 

PROVIDING IMPECCABLE SERVICES WITH HIGH QUALITY STANDARDS IN BOTH MARITIME LIFE AND TECHNICAL SUPPORT, THE SETUR 

KUŞADASI MARINA WITH A CAPACITY OF 420 YACHTS IS A FAVORITE OF BOTH DOMESTIC AND PARTICULARLY INTERNATIONAL 

YACHTSMEN OWING TO ITS PROXIMITY TO THE İZMIR INTERNATIONAL AIRPORT. 

Ege’nin en büyük marinası olan Setur Kuşadası Marina, 1997 yılında 

Setur Marinaları’na dâhil edildi. Antik dünyanın en iyi korunmuş ve 

en ünlü kentlerinden biri olan Efes’e, dünyanın 7 harikasından biri olan 

Artemis Tapınağı’na, Meryemana Evi’ne ve St. John Kilisesi’ne en yakın 

olabileceğiniz marina, yüksek kalite standartları ve teknik destek anlamında 

da yat sahiplerinin her türlü ihtiyacına yanıt verebiliyor. Modernizasyon 

yatırımları tamamlandığında 5 altın çapalı bir marinaya dönüşecek olan 

Kuşadası Marina, yatçıların yurt dışı giriş / çıkış işlemleri gibi zorunlu 

pasaport kontrollerini de gerçekleştirebilecekleri önemli marinalardan biri. 

2011 yılında hizmete giren 45 ton boat mover - tekne taşıyıcı ve 

162 m. yeni yüzer iskele ile 12 ay boyunca yatçıların sürekli konaklama 

merkezi olan Kuşadası Marina, İzmir Uluslararası Havaalanı’na 

yakınlığıyla da yerli ve özelikle yabancı yatçıların tercihi oluyor. Ege’nin 

bu büyük marinasının içinde büyük bir dinginlik ve huzur bulurken, 

biraz ötede, Kuşadası’nda hızlı ve eğlenceli bir tatil yaşayabilirsiniz. 

The Setur Kuşadası Marina, the largest in the Aegean Sea, was incorporated 

in the chain of Setur marinas in 1997. Boasting the closest location to one of 

the most renowned and the best-preserved cities of the ancient world, Ephesus, 

one of the seven wonders of the world, the Temple of Artemis, the House of the 

Virgin Mary, and the Basilica of St. John, the marina also provides solutions to all 

needs of yacht owners in terms of technical support with high quality standards. 

Aspiring to achieve a five gold anchor status following the completion of 

modernization investments, mandatory passport controls such as overseas entry/ 

exit procedures for yachtsmen are provided on-site at the Kuşadası Marina. 

The marina is a year-round center of accommodation for yachtsmen with a 45- 

ton boat mover commissioned in 2011 and a 162-meter brand new floating dock, 

and its proximity to İzmir International Airport makes it a preferred site for 

domestic and particularly international yachtsmen. While enjoying enormous 

serenity and peace in this vast Aegean marina, you can experience fast-paced 

entertainment in the nearby coastal town of Kuşadası. 

Kuşadası’na gelmişken 

While in Kuşadası 

Kuşadası ve çevresinde çok sayıda tarihi ören yeri 

bulunuyor. Her yıl binlerce turisti kendisine çeken Efes Antik 

Kenti, Artemis Tapınağı ve Hıristiyanların en önemli kutsal 

yerlerinden biri olan Meryem Ana Evi bunların başında 

geliyor. Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı, Kale Kapısı, Roma 

Hamamı, Kurşunlu Manastırı, Su kemerleri, Andız Kulesi de 

görülmesi gereken yerlerden birkaçı. Sarp kayalar üstüne 

inşa edilmiş bir Bizans kalesine sahip Güvercinada, hemen 

kıyının ötesinde ayrı bir seçenek. Kuşadası Milli Parkı, 

Aslanlı ve Karaca mağaraları ile Çıban, Venüs, Güzelçamlı 

kaplıcaları da bölgenin doğal güzelliklerini sunuyor. 

There are numerous historical sites in and around Kuşadası. Thousands of tourists are 

drawn to the ancient city of Ephesus, the Temple of Artemis, and a major sanctuary for 

Christians, the House of the Virgin Mary, each year. The Caravanserai of Öküz Mehmet 

Paşa, Kale Kapısı (the Castle Door), the Roman Baths, the Monastery of Kurşunlu, the 

Aqueducts, and the Andız Tower are only a few among sites worth visiting. Güvercinada 

(Pigeon Island), which has a Byzantine castle constructed on rugged rocks, is another 

option right beyond the coast. The Kuşadası National Park, Aslanlı and Karaca caves, 

Çıban, Venüs and Güzelçamlı thermal springs represent the region’s natural attractions. 

82

Nerede ne yapılır 

Best of Setur Kuşadası Marina 

Setur Kuşadası Marina’da, kozmetikten modaya farklı alanlarda alışveriş yapabilir, kafelerde yorgunluk molası verebilir, uzun sohbetlerin tadını çıkarabilirsiniz. 

You can shop for cosmetics and fashion, have a brief respite in its cafes, and enjoy long talks in the Setur Kuşadası Marina. 

Gün içinde kısa bir mola vermek için adresiniz Bomonti 

ya da Tranch Cafe olabilir; sıcak bir kahve eşliğinde 

kısa da olsa günün stresinden uzaklaşabilirsiniz. 

Bomonti and Tranch cafes will provide a brief 

break throughout the day; you can escape the daily 

pressures supplemented by a warm cup of coffee. 

İş çıkışı akşam 

yemeğiniz için 

tercihiniz bir balık 

restoranı olan 

Messina olabilir. 

The seafood 

restaurant 

Messina is a 

popular choice of 

venue for dinner. 

Alışveriş tutkunları, Kuşadası 

Marina’da hizmet veren Flormar, 

Watson’s, Madame Coco, Ayyıldız, 

Penti, Mudo, Smile, Polo Garage, 

B&G Store, Taka’da modadan 

kozmetiğe farklı alanlarda 

alışverişin keyfini çıkarabilirler. 

Those with a passion for 

shopping will take pleasure 

in the wide range of products 

supplied in the Kuşadası 

Marina shops of Flormar, 

Watson’s, Madame Coco, 

Ayyıldız, Penti, Mudo, Smile, 

Polo Garage, B&G Store, 

and Taka. 

83

SÖYLEŞİ/ INTERVIEW 

YAZI/TEXT: MELİKE YILDIRIM 

“Her seyahat yeni 

bir oyuncak” 

“EACH JOURNEY IS A NEW TOY” 

Bundan yedi yıl önce Göztepe’de, ailesinden kalan 5 katlı tarihi bir köşkte Türkiye’nin ilk oyuncak 

müzesini kuran Sunay Akın, müzeyi kısa zamanda dünya çapında saygınlığı olan bir kuruma 

dönüştürdü. Sadece oyuncak tarihinin en nadide parçalarıyla değil, oyuncakların sunumu ve atölye 

çalışmalarıyla da yaşayan bir müze yaratan Akın, bu zenginliği oyuncakların peşi sıra dünyanın her 

yerini gezmesine borçlu. “Benim için her seyahat yeni bir oyuncaktır,” diyen Sunay Akın ile müzeyi, 

seyahat kültürünü, yeni oyuncakları ve inatla sevmeye devam ettiği İstanbul’u konuştuk. 

Seven years ago, Sunay Akın founded the first toy museum of Turkey in his five-storied family 

mansion in Göztepe, and in a short time turned it into an institution with world-wide prestige. 

The museum not only displays precious pieces from history, but also holds atelier workshops 

with children. The museum owes its prosperity as much to Akın’s travels around the world as 

to the toys presented. “To me, each trip means a new toy,” says Sunay Akın. We talked about the 

museum, travel culture, new toys, and Istanbul, the city which he obstinately loves. 

84

Türkiye’nin ilk oyuncak müzesi unvanlı İstanbul Oyuncak Müzesi, geçtiğimiz 

Mart ayında Avrupa Müze Akademisi’nin düzenlemiş olduğu ödül töreninde 

çocuk, oyun, oyuncak, masal konulu çalışma yapan tüm müzeler arasında ödüle 

layık görülen dokuz ülkeden biri oldu. “Bu başarı Türkiye için bir ilk” diyen Sunay 

Akın, oyuncak bir at satın alarak ilk adımını attığı bu yolculuğu “Aslolan el değil, 

elin taşıdığı ışıktır. Ben de o ışığı taşıyan ellerden biriyim sadece,” cümleleriyle 

yorumluyor. Müzenin başarısında dünya çapında değerli parçalara sahip olması 

büyük etken. Akın, bu parçaları “serüvenci bir gezgin” olarak yaşamasına borçlu. 

Hemen her seyahatinden orijinal bir parçayla dönen Akın, son olarak yaptığı New 

York seyahatinden eski bir Eskimo oyuncağıyla dönmüş. “Nereyi gezersem gezeyim 

aklım arka sokaklardadır; kıyıda köşede antika bir oyuncak, ilginç bir obje ararım,” 

diyen Akın ile seyahat ve oyuncak üzerine konuştuk. 

İstanbul Oyuncak Müzesi artık dünyanın en iyileri arasında yer alıyor. Avrupa Müzeler 

Akademisi (EMA), İstanbul Oyuncak Müzesi’nin 2012 yılı için bu ödüle başvurusunu 

kabul etti… 

İstanbul Oyuncak Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı, onun denetiminde 

bir müze. Açılmasının üzerinden yedi yıl gibi kısa bir zaman geçtiği halde çocuk 

ve oyuncak müzeleri konusunda dünyada öncü müzelerden biri haline geldik. 

Geçtiğimiz aylarda Dünya Müzeler Forumu’na kabul edildik. Avrupa Müze 

Akademisi’nin 23 Mart 2012’de Bolonya Müzesi’nde düzenlemiş olduğu ödül 

töreninde çocuk, oyun, oyuncak, masal konulu çalışma yapan tüm müzeler 

arasında ödüle layık görülen dokuz ülkeden biri de bizdik. Bu ödül, Türkiye’nin 

ulaşabileceği en iyi ödüllerden biridir. İstanbul Oyuncak Müzesi’nin Türkiye adına 

zirvede olması bizi gururlandırıyor. Yine geçen yıl bir ilki gerçekleştirdik, son 

40 yılda dünyada birbiri ardına açılan çocuk ve oyuncak müzelerinin birliğini 

oluşturduk. Kasım ayında Avrupa Çocuk ve Oyuncak Müzeleri buluşmasını 

İstanbul’da gerçekleştirdik. 

Yedi yıl önce yola çıkarken bu noktaya geleceğinizi tahmin edebilir miydiniz 

Benim en büyük hayalim oyuncak müzesini kurmaktı. Kurduktan sonra da onu 

nasıl ayakta tutabilirim konusunda kafa yormaya başladım. Evet, dünyadaki en 

iyi örneklerden biriyiz, ama çok zor koşullar altında bu başarıya ulaştık. Ne yazık 

ki bizde özel müzecilik yasaları son derece ilkel, gelişmemiş. Yedi yıl boyunca 

karşıma pek çok sorun çıktı, bunları şikâyetçi olmak anlamında değil ortak bir 

çözüm bulmak için dile getiriyorum. Türkiye’de özel müzeciliğin önü kapalıdır. Biz 

çok ağır vergiler ödüyoruz. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden çok yeni 

bir kâğıt aldık. Belediyeler Yasası’na göre müzeler ve madenler aylık gelirlerinin 

yüzde % 5’ini vereceklermiş. Müzecilik ve madencilik aynı kulvarda görülüyor. 

Madencilik ve müzecilik bir tutulabilir mi Madencilik büyük bir sektör, trilyonlar 

söz konusu… Hangi müze ya da hangi kütüphane para kazanmış ki Var oluş 

amaçları bu değil zaten. Bizim teşvik edilmemiz gerekirken karşımıza engeller 

çıkıyor. Bunun kasıtlı yapılan bir şey olduğunu sanmıyorum. Ama daha önce böylesi 

sorunları yaşayan, dile getiren biri olmadığı için böylesi çarpıklıkları ben yaşıyorum. 

stanbul Toy Museum, Turkey’s first toy museum, was one of the nine 

I countries found worthy of an award by the European Museum Academy last 

March out of all the museums specializing in children, kids’ games, toys, and 

fairytales. “This is a first for Turkey,” says Sunay Akın, and defines this journey, 

which started with the first toy horse he purchased, with these words: “It’s not 

the hand that matters, but the light carried by the hand. I’m only one of those 

hands that carry the light.” A major contributor to the museum’s success is the 

number of valuable pieces it possesses. Akın owes these pieces to his identity as 

an “adventurous traveler.” Returning from each trip with an original piece, Akın 

brought back an old Eskimo toy from his last New York trip. “Wherever I travel, 

my mind am focused on the back streets; I’m always looking for an antique toy, 

an interesting object in an obscure corner of my place of visit,” says Akın during 

our interview about traveling and toys. 

Istanbul Toy Museum is now among the best in the world. The European 

Museum Academy (EMA) recognized the submission by Istanbul Toy 

Museum in 2012… 

Istanbul Toy Museum operates under the auspices of the Ministry of Culture and 

Tourism. In seven short years, we have become a leading brand among children’s 

and toy museums all over the world. We were accepted into the World Museum 

Forum recently. In an awards ceremony held by the European Museum Academy 

in the Museum of Bologne on March 23, 2012, we were one of nine countries found 

worthy of an award out of all the museums specializing in children, kids’ games, 

toys, and fairytales. This award is one of the most prestigious awards that 

Turkey can attain. We are proud that the Istanbul Toy Museum at the top. We 

achieved another first last year, and founded the association of children’s and 

toy museum, of which there are more and more in the last 40 years. We held the 

meeting of the European Children’s and Toy Museums in Istanbul in November. 

When you were first setting out seven years ago, 

could you have foreseen this 

Founding a toy museum was my biggest dream. After it was founded, I started 

to ponder on how I could keep it alive. Yes, we are one of the best of its kind in the 

world, but the journey to this point was long and hard. Unfortunately, our laws 

concerning private museums are extremely out-dated. I have encountered many 

problems during these seven years; I’m not saying this as a complaint, but as 

an invitation to find a mutual solution. Private museums are not encouraged in 

Turkey. We pay extremely high taxes. For example, we just received a letter from 

Istanbul Municipality, which calls for 5% of the proceeds of museums and mines. 

According to them, museums and mines are equivalent. How can museums and 

mines be on a par Mining is a huge sector, worth trillions… Show me a museum 

or library that actually makes money! They don’t even exist to profit. We expect 

countenance and what do we get I don’t believe this is intentional, but merely 

that I am the pioneer in the field, and the first to encounter these irregularities. 

85

Orijinal oyuncakları yalnızca koleksiyonerler aracılığıyla bulmuyorsunuz değil mi 

Bazen şans eseri kuytu bir sokakta, çoğu zaman da bir dedektif gibi iz sürerek 

dünyanın en değerli oyuncaklarını müzeye dâhil ettiğinizi biliyoruz. Unutamadığınız 

keşifleriniz hangileriydi 

Ben oyuncağın peşinde hafiye gibi iz sürerim, bazen yıllarca bir koleksiyoneri 

aradığım olur... Uzun bir süre aradığım bir Fransız oyuncağını Tokyo’da bir 

antikacıda buldum mesela. 5 yaşında sünnet olurken fotoğrafçının elime 

tutuşturduğu ama sonra geri aldığı teneke bir gemiyi Almanya’da bir antikacıda 

buldum. Madrid’de uzun araştırmalar sonucu bir otomobil garajının sahibinin 

koleksiyoner olduğu bilgisini aldım; üşenmeden gidip o koleksiyondan birkaç 

değerli parça satın aldım. Rahmi Koç vasıtasıyla da koleksiyonuma çok değerli 

birkaç parça dâhil ettim. Rahmi Bey bana Londra’da büyük bir koleksiyonerin 

adresini verdi, koleksiyonumun çok değerli birkaç parçasına da Rahmi Koç 

sayesinde sahip oldum. 

Çok istediğiniz bir oyuncağa sahip olduğunuzda nasıl bir heyecan yaşıyorsunuz 

Robert Louis Stevenson’un ünlü romanı Define Adası’nda kahramanımız 

Jim Hawkins defineyi bulduğunda nasıl bir heyecana kapıldıysa aynen onu 

yaşıyorum. Ben tam bir serüvenci olarak seyahat ederim. Yalnızca sahip olma 

duygusu değil oyuncağa ulaşma süreci de beni mutlu ediyor. Tabii onları getirip 

ülkemde sergilemek, ziyaretçilerle buluşturmak da apayrı bir mutluluk. 

Oyuncak bir kültür, bir uygarlık hakkında neler söyler bize 

Oyuncak üretildiği dönemin tanığıdır, hayalleri simgeler. Örneğin ilk uzay konulu 

oyuncaklar 1920’li yıllarda yapılır. Bunlar çizgi roman karakterlerinden çıkma, o 

yılların insanlarının hayallerini anlatan objelerdir. Belki bugün bize komik gelebilir 

ama o oyuncaklar olmasaydı insan Ay’a gidemezdi. Peki, o oyuncaklar nerede 

yapıldı Amerika’da... Ay’a kim çıktı Amerikalılar... Buna rastlantı diyemeyiz. 

Do you find original toys only through collectors We know that there 

were instances when you found precious toys entirely by coincidence, 

or by hounding their trail like a detective. Which are your most 

unforgettable recruits 

I go after a toy like a detective, sometimes looking for a collector for many 

years… For instance, I found a French toy I had been after for a long time 

in an antique shop in Tokyo. I found a tin boat that I had briefly held at the 

photographer’s when I was five years old in an antique shop in Germany. After 

lengthy investigations, I found out that the owner of an auto gallery in Madrid 

was a collector; I went and purchased a couple of valuable pieces from that 

collection. Rahmi Koç was also instrumental in the purchase of a couple of 

valuable pieces. Rahmi Bey gave me the address of a major collector in London, 

and that’s how I came across several of the most valuable pieces of my collection. 

How do you feel when you come to own a toy you wanted very much 

I feel exactly the same excitement as the hero in Robert Louis Stevenson’s 

famous novel Treasure Island, Jim Hawkins, felt when he found the treasure. I 

am a very adventurous traveler. It’s not just the ownership, but the process of 

getting to the toy that makes me happy. Putting them on display and connecting 

them with the visitors of the museum is another joy entirely. 

What do toys tell us about a culture, a civilization 

A toy is a witness of its time, and it symbolizes dreams. For example, the first 

space-themed toys were manufactured in the 1920s. These are objects that are 

based on cartoon characters; they exemplify the dreams of that era. They might 

seem funny to us, but if those toys didn’t exist, we couldn’t have traveled to the 

moon. So where were these toys made In America… Who traveled to the moon 

The Americans… You can’t call that a coincidence. 

86

Bütün bu oyuncaklarla yolunuzun kesişmesi seyahat anlayışınıza dair ipuçlarını da 

veriyor bize. Şehirlerin turistik mekânlarında değil de, herkesin bilmediği, kuytu 

köşelerde keşfe çıktığınızı biliyoruz... Şehirleri nasıl keşfedersiniz 

Benim için seyahat bir oyuncağı, bir müzeyi, bir objeyi keşfetmek demek. Ben 

bunun için yolculuk yaparım. Gittiğim kentin öncelikle müzelerini, kitabevlerini 

gezerim, sonra sahaflarını, antikacıları keşfederim. Aklım şehirlerin arka 

sokaklarındadır hep; kıyıda köşede acaba antika bir oyuncak, eski bir harita, 

ilginç bir obje var mı diye gözlemlerim. Bir berber dükkânının yanından 

geçerken bile eski bir dükkânsa gider tıraş olurum. O havayı solumak, 

insanlarıyla iç içe olmak isterim. 

Peki, son dönemde yeni bir keşfiniz oldu mu 

Yeni keşfim New York’un yakınlarındaki tarihi kasaba New Paltz. New Paltz 

Üniversitesi’nde öğrenim gören oğlum sayesinde keşfettim bu kasabayı. New 

York’a gidip New Paltz’ı görmemek büyük hata. Şehre bir buçuk saat mesafede; 

1600’lü yıllarda Amerika’ya ilk yerleşenlerin kurduğu kasabalardan biri. Bir 

müze kasaba burası, mezarlıkları, antikacıları, Victorian tarzında yapılmış tarihi 

binaları ve doğasıyla çok etkileyici bir yer. 

Sözü biraz da İstanbul ve Sunay Akın’a getirsek... Biliyoruz ki Sunay Akın ve 

İstanbul arasında özel bir ilişki var. Peki, Akın’ın bugünkü İstanbul’la arası nasıl 

Gezginseniz, seyahat ediyorsanız, dünyayı biliyorsanız daha çok üzülüyorsunuz 

İstanbul için. Benim için İstanbul yoğun bakımda bir hasta gibi. Özellikle mimari 

anlamda yoğun bakımda bu şehir. Dünyanın en çirkin gökdelenleri burada. Ben 

gökdelene karşı değilim ama doğru yerde, doğru mimariyle yapılmalı. Dünyada 

gerçekten doğru gökdelenlere sahip tarihi şehirler var; Rotterdam, Frankfurt… 

Üstelik bu binalar yapılırken çok önemli bir şey ıskalandı; bu yapılar bir çekim 

alanına dönüştürülmedi, bir binaların içinde bir müze, tiyatro salonu kurulmadı. 

2013’te nerelere gitmek istiyorsunuz Heyecanla beklediğiniz bir şehir var mı 

Ben Orta Avrupacıyım. Orta Avrupa kentlerinden aldığım hazzı hiçbir yerden 

almıyorum. Salzburg, Nürnberg, Heidelberg… Ya da Zürih, Luzern, Bern… 

Doğayla tarihin iç içe olduğu, kentsel yaşamın köylerde bile hissedildiği şehirleri 

seviyorum. Hollanda’yı da çok severim. En masalsı, en oyuncak gibi şehirler 

Hollanda’dadır. Paris önemlidir; antikacılar çarşısına her zaman giderim. Paris 

Bastille’de her yıl ekim ayında kurulan antika pazarı müthiştir. Sonra Berlin, 

Amsterdam… Bu şehirlere neredeyse her ay giderim, havasını solurum, 

müzelerini gezerim. Toskana’yı çok severim; Floransa, Siena benim için 

muhteşem şehirlerdir. 

The fact that you crossed paths with all these toys gives us a clue about 

your sense of travel… We know that you explore remote corners of a city, 

and not its tourist attractions… How do you go about exploring a city 

To me, travelling means the discovery of a toy, a museum, an object. This is why I 

travel. Anywhere I go, I first visit the museums and bookstores, and then I explore 

the second-hand booksellers and antique shops. My mind is set on the back 

streets of the city; I am constantly searching for an antique toy, an old map, or an 

interesting object. Even for a haircut, I search for a long-standing shop. I yearn to 

breathe in that atmosphere, to make contact with its populace. 

Have you made any recent discoveries 

My latest discovery is the historic town of New Paltz near New York. I owe this 

discovery to my son, who is student at New Paltz University. It’s a major oversight 

to go to New York and not visit New Paltz. An hour and a half from the city, it is 

one of the first settlements in the U.S., founded in the 1600s. This is a museum 

town, very impressive with its cemeteries, antique stores, Victorian-style historic 

buildings, and nature. 

Now, to talk about Istanbul and Sunay Akın… We know that the 

relationship between Sunay Akın and Istanbul is a special one. So how is 

Akın doing with today’s Istanbul 

If you explore, if you travel, if you know the world, you are that much sadder 

about Istanbul. To me, Istanbul is a patient in intensive care. Especially in terms 

of architecture, this is a sick city. The world’s most unsightly skyscrapers are 

here. I’m not against skyscrapers, as long as the location and the architecture are 

right. The world is full of historic cities with the correct kind of skyscrapers; like 

Rotterdam, Frankfurt… Not only that, but a major oversight was not to construct 

a gravitational field; there are no museums, no theaters in these buildings. 

Where do you want to go in 2013 Is there any city you can’t wait to 

travel to 

I favor Central Europe. Nowhere else do I get the pleasure that I feel in Central 

European cities. Salzburg, Nurnberg, Heidelberg… Or Zurich, Luzern, Bern… I 

like cities where nature and history are enmeshed, where you find an urban flavor 

in even villages. The Netherlands is a favorite of mine. The most epic, most toy-like 

cities are in the Netherlands. Paris is important; I always visit its antiques market. 

The Antiques Market held every year in Bastille, Paris is phenomenal. Then again, 

Berlin, Amsterdam… I visit these cities almost every month; breathe in the air, 

wander in the museums. I adore Tuscany; Florence, Siena is magnificent. 

87

STİL/STYLE 

YAZI/TEXT: Gül Erdoğan 

Tarzınıza su sızmasın! 

Don’t let it rain on your style! 

KIŞ MEVSİMİ VE HEMEN ARDINDAN GÖZ KIRPAN BAHAR MEVSİMİ, TARZIMIZI KORUMAKTA 

EN ÇOK ZORLANDIĞIMIZ DÖNEMLERDİR. YAĞMURU, RÜZGÂRI, SERİNLİĞİ EKSİK OLMAYAN BU 

MEVSİMLERDE TARZIMIZ HEM STİLİMİZİ YANSITMALI, HEM TRENDLERİ YAKALAMALI HEM DE 

HAVA MUHALEFETİNE KARŞI KOYACAK BİR İŞLEVSELLİĞE SAHİP OLMALIDIR. AKSİ HALDE BU 

ISLAK SEZONLARDA HER AN TARZIMIZA SU SIZABİLİR. OYSA DOĞRU PARÇALARLA YAĞMURLU 

HAVALARA KARŞI BİR KALKAN OLUŞTURMAK HEM ÇOK KOLAY HEM DE SANILDIĞINDAN DAHA 

STİL SAHİBİ VE EĞLENCELİ. İŞTE ISLAK SEZONLARIN DEMİRBAŞLARI… 

THE WINTER SEASON AND SPRING RIGHT AROUND THE CORNER ARE A CHALLENGE TO OUR 

PANACHE. THE RAIN, WINDS, AND CHILLINESS PREVALENT DURING THESE SEASONS REQUIRE 

OUR APPEARANCE TO REFLECT OUR SENSE OF STYLE, BE TRENDY, AND TO POSSESS THE 

FUNCTIONALITY TO WITHSTAND THE WEATHER CONDITIONS. OTHERWISE THE WET SEASON 

MIGHT CRAMP OUR STYLE. WITH THE RIGHT ATTIRE, SHIELDING YOUR STYLE AGAINST RAINY 

WEATHER IS BOTH EFFORTLESS AND MUCH MORE FUN THAN YOU’D IMAGINE. HERE ARE YOUR 

MAIN ASSETS DURING THE WET SEASONS… 

88

EN STiL SAHiBi YAĞMURLUK: TRENÇKOT 

MOST STYLISH RAINWEAR: : THE TRENCH COAT 

Yeni trendler/New Trends1 

1879’da su geçirmeyen gabardin kumaşını 

icat eden Thomas Burberry, 1914’te İngiliz 

askerleri için savaş koşullarına uygun bir 

kıyafet tasarlamak üzere görevlendirildiğinde 

trençkotla çıkageldi. Savaş bittiğinde 

cepheden dönenler günlük yaşamda 

trençkot giymekten vazgeçemeyince, 

trençkot siviller arasında da popüler bir 

giysi oldu. Hollywood da bize yağmuru ve 

trençkotu sevdirmek için üstüne düşeni 

fazlasıyla yaptı. Trençkotları, fötr şapkaları 

ve eşarplarıyla fazlasıyla ‘cool’ olan film 

yıldızları hepimiz için ilham kaynağıydı. 

“Casablanca” filminde Rick Blaine rolüyle 

tarihe geçen Humphrey Bogart, Inspector 

Clouseau rolüyle Peter Sellers ve Truman 

Capote’nin romanından uyarlanan “Tiffany’de 

Kahvaltı”daki Holly Golightly rolüyle Audrey 

Hepburn, trençkotun imajının yükselmesine 

katkıda bulundu. Bugün hem erkek, 

hem kadınlar için gardırobun “yatırımı” 

olarak nitelendirilen bu ikonik parçayı 

bize kazandırdığı için Thomas Burberry’ye 

minnettarız. 

Genel olarak yakaların orijinalliği ve belden sıkan kemerlerle 

trençkotların klasik hatlarına dairesel bir yumuşama geldiğini 

söylemek mümkün. Klasik trençkotlarda siyah ve haki tonlarından 

vazgeçmeyen Burberry’nin artık yeni koleksiyonlarında 

farklı renklere de yer verdiğini görebiliyoruz. Başta kırmızı ve 

mor tonları olmak üzere renkli trençkotlar vitrinlerde geniş yer 

kaplıyor. Sıcak renkler, genellikle parlak metalik kumaşlarla birleşiyor. 

Kimi zaman ekoselerin kimi zaman da deri, süet ya da 

sentetik kumaşların varlığı trençkotları birbirinden ilginç kılıyor. 

It’s safe to say that the classical lines of the trench coat 

with the original neckline and knotted belt have undergone 

a general softening around the edges. We observe a 

diversity of colors in Burberry’s new collections, besides 

the classic blacks and khakis. New colorful trench coats 

are extensively on display, most notable being the red and 

purple tones. Warm colors are frequently combined with 

bright metallic fabrics. On occasion plaid patterns, and at 

times the supplement of leather, suede or synthetic fabrics 

make the new trench coats more appealing. 

Thomas Burberry, having invented the 

water-resistant gabardine fabric in 

1879, came up with the British trench 

coat in 1914. When veterans returning 

from war kept wearing them, trench 

coats became fashionable among 

civilians. Hollywood did more than 

its share in endearing the rain and 

the trench coat. Film stars who were 

extremely ‘cool’ with their trench 

coats, fedoras and scarves were an 

inspiration to us all. 

Humphrey Bogart, who made 

history with the role of Rick Blaine 

in ‘Casablanca’, Peter Sellers as 

Inspector Clouseau, and Audrey 

Hepburn as Holly Golightly in Truman 

Capote’s ‘Breakfast at Tiffany’s’ all 

contributed to the rising popularity 

of the trench coat. We appreciate 

Thomas Burberry for the invention of 

this iconic piece, currently regarded 

as a wardrobe ‘investment’ by both 

men and women. 

89

Eskiden herkese tek bir şemsiye yeterdi. Oysa 

şimdi kıyafete göre şemsiye seçimi söz konusu. 

Üstelik artık işlevleri sadece bizi yağmurdan 

korumakla sınırlı değil; rengi, tasarımı, markasıyla 

hem tarzımızın tamamlayıcı bir aksesuarı hem 

de bir nevi statü sembolü. Giyim ve aksesuar 

markaları da koleksiyonlarına uygun şemsiyeleriyle 

dikkat çekiyor son yıllarda. Şemsiyesiyle fark 

yaratmak isteyenlerin imdadına ise tasarımcılar 

yetişiyor. Özetle cıvıl cıvıl desenleriyle “yağmuru 

seviyorum” dedirtecek şemsiyeler sizleri bekliyor! 

Erkek şemsiyelerinde siyah, lacivert ve gri tonları 

vazgeçilmezler arasındaki yerini korurken kadın 

şemsiyelerinde seçenekler bahar mevsiminin 

dinamizmini yansıtmak istercesine rengârenk. 

Ekoseliler, leopar desenliler, puantiyeliler, hayvan 

baskılılar, dantelliler, fırfırlılar, şeffaflar, swarovski 

taşlılar da şemsiyede de lüks arayanlar için 

yine öne çıkan modeller. Çocuk şemsiyeleri ise 

çizgi filmlerden ilham alan, eğlenceli desen 

ve tasarımlarıyla yetişkinleri kıskandıracak 

çeşitlilikte. Baston şemsiyeler, klasikten 

vazgeçemeyenlerin emrine amade her zamanki 

gibi. Katlanıp makyaj çantası kıvamına gelenler 

ya da sadece 100 gr. ağırlığında olanlar, 

yağmurda hafiflikten hoşlananlar için birebir. 

“YAĞMURU SEVDİREN” ŞEMSİYELER 

UMBRELLAS THAT “ENDEAR THE RAIN” 

It used to be that everyone made do with one 

umbrella. Now it’s customary to choose one that 

complements your outfit. Umbrellas no longer just 

protect us from the rain; they’re both an integral 

accessory to our style with their colors, designs 

and brands, and also a symbol of status. In recent 

years, apparel and accessories brands have set 

out to introduce umbrellas that complement 

their collections. For those who want to make a 

statement with their umbrellas, designers come to 

the rescue… Umbrellas with vivacious designs will 

make you profess, “I love the rain”! 

Umbrellas for men keep their tendency for 

black, dark blue and grey tones, while women’s 

umbrellas favor vibrant colors that reflect the 

dynamism of spring. Plaid and leopard designs, 

polka dots, animal prints, lace, frills, transparent 

models and umbrellas adorned with Swarovski 

crystals are trends that stand out for those in 

search of exclusivity. Entertaining patterns and 

designs inspired by cartoons have been employed 

in children’s umbrellas, with a diversity that 

makes you wish you could turn back time. 

Walking stick umbrellas are as ever available 

to those unwilling to relinquish the classic. 

Umbrellas that collapse to the size of a compact 

and those that weigh only 100 grams are just the 

thing for those who want to keep it light. 

2 

90

ŞEMSİYE VE HOLLYWOOD THE UMBRELLA AND HOLLYWOOD 

Hafızanızı biraz zorlarsanız aklınıza yağmur altında yürüyüş 

yapılan onlarca hatta yüzlere film gelebilir. Ama hangisi Gene 

Kelly’nin 1952 yapımı “Singing’ in the Rain” filmindeki efsane 

performansının önüne geçebilir Elinde şemsiyesiyle, yağmur 

altında direklere sarılarak şarkı söyleyen Don Lockwood karakteri 

adeta bir yağmur ikonu! 

Search your memory, and you will come up with tens, even 

hundreds of movies that featured walking under the rain. But 

few can outperform Gene Kelly’s 1952 movie “Singing’ in the 

Rain”. The Don Lockwood character, hanging off lamp posts 

and singing, umbrella in hand, is surely a rain icon! 

91

öneriyor 

recommends 

Statü sembolü şemsiyeler 

Umbrellas as symbols of status 

Stil ikonu Audrey Hepburn ve Jackie Onassis’in 

tercihleri Givenchy şemsiye idi. 

Özellikle Audrey Hepburn, gökkuşağı renklerinden 

oluşan Givenchy şemsiyesi ile belleklere kazındı. 

Yağmurlu İngiltere’nin köklü markası Burberry’nin 

meşhur ekoseleri şemsiyede de hayat buldu. 

Dayanıklılığı ve şıklığıyla ünlü Burberry şemsiyeler, 

özellikle formel giyinmeyi sevenlerin vazgeçilmez 

aksesuarı haline geldi. Bu sezon Gucci’nin pırlanta 

desenli şemsiyeleri pek çok ünlü tarafından tercih 

ediliyor; bu şemsiyeler ciddi bir döpiyesi de, 

frapan bir gece elbisesini de tamamlayabiliyor. 

Marc by Marc Jacobs ve Alexander McQueen 

şemsiyeler ise kaliteden ödün vermeyen ama daha 

renkli ve spor tasarımları sevenler için ideal. 

Aşağıdaki şehirlerden herhangi birine seyahat edecekseniz, trençkotunuzu, şemsiyenizi 

ve yağmur botlarınızı yanınıza almadan yola çıkmayın. Zira bu şehirlerde her an yağmura 

yakalanabilirsiniz! Tedbiri elden bırakmazsanız şemsiyenizin altında, dünyanın en güvenli 

yerindeymişsiniz hissiyle sokaklara taşan bir yürüme keyfi yaşayabilirsiniz. 

Londra/İngiltere 

Berlin/Almanya 

Dublin/İrlanda 

Kopenhag/Danimarka 

Helsinki/Finlandiya 

Singapur 


92 

When travelling to one of the cities below, don’t 

forget to pack your trench coat, umbrella and rain 

boots. You can get caught in the rain at any time! Be 

prudent and enjoy a safe walk under your umbrella. 

London/Britain 

Berlin/Germany 

Dublin/Ireland 

Copenhagen/Denmark 

Helsinki/Finland 

Singapore 

Fashion icons Audrey Hepburn and Jackie 

Onassis preferred Givenchy umbrellas. 

Audrey Hepburn particularly is immortalized 

in our memories with her color spectrum 

rainbow Givenchy umbrella. Rainy Britain’s 

established brand Burberry’s renowned 

plaid design is now featured in umbrellas as 

well. Burberry umbrellas, notorious for their 

durability and elegance, have become an 

indispensible accessory, especially for those 

that favor a formal style. Gucci’s diamond 

patterned umbrellas are preferred by many 

celebrities this season; these umbrellas can 

complement a conventional two-piece suit as 

well as an enchanting evening dress. Umbrellas 

of Marc by Marc Jacobs and Alexander 

McQueen ore ideal for those who won’t forego 

quality, but are after more colorful and 

sporty designs.

Yağmurlu sezonların damlaları başınıza düşerken, ayaklarınıza da 

rengârenk yağmur çizmelerinin dinamizmi düşsün. Son birkaç yıldır 

devam eden yağmur çizmesi akını, giderek eğlenceli bir hal alan 

modelleriyle yine tercihler arasında ilk sıralarda. Yağmur çizmesi, her 

kıyafetle birlikte kombine edilebiliyor. Elbise, etek, jeans vb. her kıyafet 

için rahatlıkla kullanılabilir. Spor tarzı için canlı ve iddialı renklerdeki 

3 

kalın tabanlı modelleri; klasik stilde giyinenler ise taşlı, tokalı, 

kürklü, leoparlı modelleri tercih edilebilir. Daha farklı ve iddialı olmak 

isteyenler ise manzara resimlerini aratmayacak desenli modelleri 

seçebilir. 150 yıldır Birleşik Krallığı her türlü hava muhalefetine karşı 

koruyan Hunter çizmeler elbette favorimiz. Burberry, Crocs, Kamik, 

Bogs da hayır diyemeyeceğiniz diğer markalar. 

AYAKLARA DİKKAT! DON’T OVERLOOK THE FEET! 

While the drops of the wet season keep 

falling on your head, let the vivacity of 

colorful rain boots land on your feet. 

The influx of rain boots over the last few 

years have evolved into more exciting 

forms and once again, they make the top 

of the list. Rain boots can be combined 

with all types of attire. They go well 

with dresses, skirts, jeans, and indeed 

all styles. You have the option of thick 

platforms in bold, vibrant colors for 

a sporty look; or models with sequins, 

buckles and fur or leopard designs 

for those who go with the classic style. 

Those who seek to be more exclusive or 

creative may prefer models with scenic 

designs. Our favorite is of course the 

Hunter boots, who have kept the British 

safe against all kinds of adverse weather 

conditions for 150 years. But we find it 

difficult to say no to other brands like 

Burberry, Crocs, Kamik, and Bogs. 

93

ALIŞVERİŞ/SHOP 

Zaman geçer, koku kalır! 

TIME FLIES, SCENTS REMAIN! 

Bahar mevsimiyle birlikte hayatımızda kokuların hâkimiyeti de artacak. Ilık bahar esintisi 

beraberinde kokumuzu da taşıyacak. Seçtiğiniz parfümün sizi yansıtmasını istiyorsanız, sizin 

için hazırladığımız mini rehbere bir göz atın. 

WITH THE COMING OF SPRING, THE POWER OF FRAGRANCES IN OUR LIFE IS GOING TO INCREASE THE COOL 

SPRING BREEZE WILL CARRY OUR SCENT WITH IT. IF YOU WANT YOUR PERFUME TO REFLECT YOU, TAKE A 

LOOK AT THE MINI GUIDE WE PREPARED FOR YOU. 

Neye göre seçmeli 

HOW TO CHOOSE 

The best time to try on a perfume is in the afternoon because our olfactory 

sense is at its sharpest at this time of the day. Similarly – if we do not have a 

stuffy nose - we smell better during the winter months compared to summer. 

After applying perfume, you have to wait for it to mature on your skin for at 

least an hour. The season and the type of clothing you wear are important 

when wearing perfume. Better to choose cooler and lighter scents during the 

summer months. Wear such fragrances with linen, light cotton and silks. 

Parfüm denemek için en uygun zaman akşamüzeri; çünkü bu saatlerde koku alma 

duyusu güçlü çalışıyor. Ayrıca kış mevsiminde de - tabii burnumuz tıkalı değilse- yaz 

mevsimine göre daha güçlü koku alıyoruz. Parfümü sıktıktan sonra en az bir saat teninizde 

olgunlaşması için beklemeniz gerek. Parfüm kullanırken mevsim ve giydiğiniz kıyafetler 

de çok önemli. Bahar ya da yaz aylarında daha serin ve hafif kokular tercih etmekte fayda 

var. Bu tip parfümleri keten, ince pamuklu kumaşlar ve özellikle ipekle kullanmalısınız. 

Nasıl saklamalı 

HOW TO STORE 

Nasıl kullanmalı 

HOW TO USE 

Always keep your perfume 

bottles away from direct light, 

and store in a dark and cool 

place. All perfumes have alcohol 

in their formula. If exposed to 

direct light and heat, molecules 

inside the perfume lose their 

ability to cohere and lose their 

fragrance. Prefer spray bottles 

to regular. The reason for this 

is when the perfume comes 

into contact with your hands; 

it becomes more susceptible to 

bacteria and can deteriorate 

fast. Also, using spray bottles is 

more economical. 

Parfümlerinizi her zaman ışıktan 

uzak, karanlık ve serin bir yerde 

saklayın. Tüm parfümler içlerinde 

alkol barındırır. Eğer ışığa ve 

sıcağa maruz kalırlarsa parfümün 

içinde bulunan moleküller dağılarak 

kokusunu kaybeder. Dökme değil 

spreyli şişeleri tercih edin. Bunun 

en önemli nedeni, ellerinizle temas 

eden parfümün bakterilere açık 

hale gelmesi ve daha kısa zamanda 

bozulması. Ayrıca spreyli parfümleri 

kullanmak çok daha ekonomik. 

Wear perfume on clean skin 

and hair. Spray it on your 

pulse points like your wrists 

and neck. Avoid spraying 

perfume directly on your 

clothing. You also need to use 

different perfumes for different 

functions. If you are attending 

a funeral, visiting a friend in 

the hospital or going to a job 

interview, do not use heavy 

fragrances, instead prefer 

lighter scents. 

Parfümü temiz cilde ve saça uygulamak 

gerekiyor. Parfümleri nabzınızın 

attığı yerlere, yani bileklerinize, boynunuza 

sıkın. Kıyafetlerinizin üstüne 

doğrudan parfüm sıkmaktan kaçının. 

Katıldığınız farklı etkinliklerde de farklı 

parfümler kullanmanız gerekir. Örneğin 

bir cenazeye katılıyor, arkadaşınızı 

hastanede ziyaret ediyor ya da ciddi 

bir iş görüşmesine gidiyorsanız ağır 

parfümler sürmeyin, hafif kokuları 

tercih edin. 

94

Ne kadar sıklıkta sürmeli 

HOW OFTEN TO APPLY 

The golden rule of wearing perfume: Don’t use too much. Your perfume should not enter a 

room before you! Ideally perfume should be sprayed on different parts of the body twice or 

three times. The type of perfume also plays a part in determining how much to use; because 

it is stronger Eau de parfum should be used less. On the other hand, Eau de toilette is light 

and quick to evaporate. If you find out that you have used too much, just wipe yourself off 

lightly using a wet towel. 

Parfüm kullanmanın altın kuralı: Çok fazla parfüm kullanmayın. 

Bir odaya gireceğiniz zaman, parfümünüz sizden 

önce girmesin! Parfüm kullanırken en ideal sayı, parfümü 

değişik bölgelere iki ya da üç kez püskürtmek. Parfümün tipi 

de miktarını belirlemede önemli bir etken; Eau de parfum 

kuvvetli olduğu için her zaman daha az kullanılmalı. Eau de 

toilette ise daha hafif ve uçucu. Eğer fazla kaçırdığınızı fark 

ederseniz, nemli bir havluyu teninize dokundurarak parfümün 

fazlasını alabilirsiniz. 

Parfüm kullanmanın da yararları var! 

DO YOU KNOW THE BENEFITS OF USING PERFUME 

A.B.D. Duke Üniversitesi Tıp Merkezi’nde yapılan bir araştırma parfüm kullanmanın karşı cinsi etkilemek dışında 

yararları da olduğunu ortaya koyuyor. Bunlardan en önemlisi, parfüm sürmenin özgüveni arttıran bir etkisi 

olduğu. Doğru seçilmiş bir parfüm iş yerindeki performansı da olumlu bir şekilde etkiliyor. 

A research made by Duke University Medical Center in USA, shows that spraying on perfume has 

benefits other than simply attracting the opposite sex. The most important among them is using 

perfume increases one’s self confidence. A suitably selected perfume also positively influences 

workplace performance. 

2013’ün favori kokuları 

Setur Duty Free 

mağazalarında 

THE FAVORITE FRAGRANCES OF 2013 

ARE AT SETUR DUTY FREE SHOPS 

The way to access the most special and newest fragrances of the perfume 

world is through duty free shops. Setur Duty Free adds a different color 

to your travels with the fun shopping alternatives it offers. You can find 

the charming perfumes of most elegant brands from Estee Lauder to 

Lancome; Chanel to Chloe at Setur Duty Free. 

Setur, offering fun tax free shopping with its 32 duty free shops covering 

more than 15 thousand square meters at airports, land borders and 

seaports, opened its first international duty free shop in Erbil. Providing 

service 24/7 at international standards, Setur Duty Free with close to 

1.000 special shop attendants and more than 500 products, is your 

destination for perfume-cosmetics, cigarettes-alcohol, toys, accessories, 

food and luxury goods and opens the doors for a quality shopping 

experience on your travels. 

Parfüm dünyasının en özel ve en yeni kokularına avantajlı fiyatlarla ulaşmanın 

yolu duty free mağazalarından geçiyor. Setur Duty Free, alışveriş keyfiyle 

seyahatlerinize ayrı bir renk katıyor. Estee Lauder’dan Lancome’a; Chanel’den 

Chloe’ye kadar en seçkin markaların çekici kokularına Setur Duty Free’den 

ulaşabilirsiniz. Havalimanları, kara sınır kapıları ve deniz limanlarında 

15 bin metrekareyi aşkın 32 duty free mağazası ile gümrükten 

muaf alışveriş keyfi sunan Setur, 2012’de yurtdışındaki ilk duty free 

mağazasını Erbil’de açtı. 7 gün 24 saat uluslararası standartlarda 

hizmet veren Setur Duty Free, parfüm - kozmetik, içki-sigara, 

oyuncak, aksesuar, gıda ve lüks tüketimi içeren 500’den 

fazla ürün çeşidi ve 1000’e yakın uzman kadrosuyla 

sizlere her seyahatinizde kaliteli bir alışverişin 

kapılarını aralıyor. 

95

KÜLTÜR&SANAT/CULTURE&ART 

2013’ün en ses getiren sergisi, nefesimizi tutarak geri 

sayıma başladığımız David Bowie sergisi kuşkusuz. 23 

Mart’ta Londra Victoria & Albert Müzesi’nde izleyicilerle 

buluşmaya hazırlanan “David Bowie is...” isimli sergi, 

müzikal bir kâşif ve bir kültür ikonu olarak David 

Bowie’nin yaratıcı sürecini keşfetmek adına kapsamlı 

bir fırsat sunuyor. Sergide sanatçının eliyle yazdığı 

şarkı sözlerinden orijinal 

kostümlerine, enstrümanlarından 

sanat çalışmalarına, 

fotoğraflarından videolarına, 

sahne dekorlarına kadar 

300’ü aşkın kişisel eşya 

23 Temmuz tarihine 

kadar görülebilir. 

Efsane devam ediyor/THE LEGEND CONTINUES: 

“David Bowie is...” 

The exhibition that is going to cause the 

largest ripples in 2013 is undoubtedly the 

David Bowie exhibit that we have been 

holding our breaths for. The exhibition 

called “David Bowie is...” which will meet 

its audience on March 23 in London’s Victoria 

& Albert Museum, offers a unique and 

broad opportunity to explore David Bowie’s 

creative process as a musical explorer and 

a cultural icon. The exhibition scheduled 

until July 23, will display more than 300 

personal items such as lyrics handwritten 

by the artist, original stage costumes, 

instruments, art projects, photographs, 

videos and stage décor. www.vam.ac.uk 

En keyifli yolculuk/THE MERRIEST JOURNEY: 

Wine & Dine 

Artist Müzik tarafından hazırlanan 4 CD’lik albüm, Lounge, Bossa, Chillout, 

Latin ve Caz türlerinin en sevilen örneklerinden toplam 59 şarkıyı 

dinleyenlere sunuluyor. 4 CD’nin ayrı ayrı özel kadife kutuda yer aldığı bu 

“boxset” albüm, hem arşivciler hem de prestijli hediye arayışında olanlar için 

kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor. 

The 4 CD album published by Artist Music covers a total of 59 hit songs 

from diverse sources like Lounge, Bossa, Chillout, Latin and Jazz. This 

“boxset” album where all 4 CD’s are placed separately in a special 

velvet box, offers a unique opportunity not only to archivists but also 

to gift-givers looking for a special present. www.artistmusic.com 

96 

Tiziano ‘Titian’ 

Bu sene Roma’nın en büyük sergisi olarak 

adlandırılan Tiziano sergisi, büyük İtalyan 

ressamın en önemli eserlerini bir araya 

getiriyor. Resmin modern devriminde Avrupa’daki 

en önemli rollerden birini üstlenen 

Venedikli üstadın, 16. yüzyıla ait peyzaj 

resimleri görülmeli. Scuderie del Quirinale’deziyaretçilerle 

buluşacak olan sergi 16 

Haziran tarihine kadar izlenebilir. 

The Tiziano exhibit, considered to be the largest exhibition in Rome this year, brings together the most important 

art works of this great Italian painter. The 16th century landscapes of the Venetian master who has 

played one of the most important roles of the modern revolution in painting, are a must see. The exhibition 

which will meet its audience at Scuderie del Quirinale, can be visited until June 16. 

www.scuderiequirinale.it

Pera Müzesi’nde sergi şöleni 

A BANQUET OF EXHIBITIONS AT PERA Museum 

İstanbul Pera Müzesi, 2013’e iddialı girdi. Yılın en önemli sergilerinden biri olan, portre ve moda fotoğrafçısı 

Nickolas Muray’ın 162 yapıtını içeren “Nickolas Muray: Bir Fotoğrafçının Portresi” sergisini kaçırmayın. 

Sergide Lucky Strike, Coca Cola, General Foods gibi markalara ait ilk renkli fotoğraflarla, Marlene Dietrich, 

Greta Garbo, Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor ve Frida Kahlo gibi ünlülerin portreleri yer alıyor. Sergi 

21 Nisan tarihine kadar görülebilir. Pera Müzesi’ne gelmişken “Çöl ve Deniz Arasında: Ürdün Ulusal 

Güzel Sanatlar Galerisi’nden Bir Seçki” isimli sergiyi izleme fırsatını da kaçırmayın. Arap ülkelerinden 44 

sanatçının 52 yapıtının yer aldığı sergi 21 Nisan’a kadar ziyaretçilerini bekliyor. 

Istanbul Pera Museum has a lot to say in 2013. Don’t miss out on “Nickolas Muray: A Portrait of 

a Photographer” exhibit which displays 162 works of portrait and fashion photographer Nickolas 

Muray. The first color photographs of brands such as Lucky Strike, Coca Cola and General 

Foods alongside the photographs of celebrities and artists like Marlene Dietrich, Greta Garbo, 

Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor and Frida Kahlo will be displayed. The exhibition can be visited 

until April 21. While you are there at the museum, don’t miss “Between the Desert and the 

Sea: Illustrations from the Jordanian Fine Arts Gallery” The exhibit displaying 52 works from 

44 artists from Arabian countries can be seen until April 21. www.peramuzesi.org.tr 

Kusursuz Parizyen 

IMMACULATE PARISIAN: 

“Paris Haute Couture” 

L’Hotel de Ville, taklit edilemez Parizyen sanatının en 

incelikli örneklerine kapılarını açıyor. Parizyen terziciliğine 

adeta saygı duruşunda bulunan, Olivier Saillard’ın direktörlüğündeki 

sergide, 1920’lerin tüy gibi hafif Chanel 

giysilerinden yenilikçi Cristobal Balenciaga ve inanılmaz 

el işlemeli Paul Poiret parçalarına kadar paha biçilmez 

bir hazinenin en nadide parçaları görücüye çıkacak. 6 

Mart’ta kapılarını açacak olan sergiyi 6 Temmuz tarihine 

kadar izleyebilirsiniz. 

L’Hotel de Ville opens its doors to finest examples of 

an irreproducible Parisian art. The exhibit paying 

homage to this Parisian art curated by Olivier Saillard, 

will display the most sophisticated examples 

of a priceless treasure including light-as-a-feather 

Chanel dresses from the 1920’s, pieces from innovative 

Cristobal Balenciaga and hand embroidered 

Paul Poiret pieces. The exhibit to open its doors on 

March 6 can be visited until July 6. www.paris.fr 

Boğaz Hakkında Her Şey 

EVERYTHING YOU NEED TO KNOW ABOUT THE BOSPORUS 

Profesyonel rehber Saffet Emre Tonguç’un İngiliz seyahat yazarı Pat Yale ile birlikte hazırladığı “Boğaz Hakkında Her Şey” isimli 

eseri, bugüne kadar Boğaz hakkında yazılmış en kapsamlı, en güncel çalışmalardan biri olarak değerlendiriliyor. Eserde, Boğaz’ın en 

meşhur yalılarının hiç görülmemiş iç mekân fotoğraflarının yanı sıra Boğaz ile ilgili en yeni bilgiler yer alıyor. Saffet Emre Tonguç ve 

Pat Yale, okurları Cankurtaran’dan Rumeli Feneri’ne, Kadıköy ve Moda’dan ise Anadolu Feneri’ne kadar toplam 34 durağın yer aldığı 

heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor. 

The book “Everything About the Bosporus” written by professional guide. Saffet Emre Tonguç in collaboration with the 

British travel writer Pat Yale is considered to be one of the most comprehensive and current works ever written about the 

Bosporus to date. In it, the newest and most up-to-date information about the Bosporus can be found alongside never 

before seen interior photographs of the most recognizable waterside mansions. Saffet Emre Tonguç and Pat Yale take 

their readers on an exciting journey that stops at 34 different points of interest, from Cankurtaran to Rumeli Feneri, 

from Kadıköy and Moda to Anadolu Feneri . www.boyutstore.com 

97

SETUR 

BookinTurkey ITB 

Berlin’de yerini alıyor 

Türkiye’nin ilk turizm portalı BookinTurkey.com, 

06 - 10 Mart tarihleri arasında turizm dünyasının 

en önemli fuarlarından biri olan ITB (Uluslararası 

Turizm Borsası) Berlin Fuarı’na katılarak 

hizmetlerini dünyaya duyurmaya hazırlanıyor. 

Türkiye’nin “en iyi” turizm portalı BookinTurkey, 

bu yıl 47.si düzenlenecek olan ITB Berlin’de 25. 

Salon, 148 No.lu standta ziyaretçileriyle buluşacak. 

Her yıl tur operatörleri, oteller, uçak şirketleri, 

online hizmet veren seyahat portalları gibi birçok 

sektör profesyoneli ile tüketicileri bir araya getiren 

ITB Berlin Fuarı, sadece sektörün nabzını tutmakla 

kalmıyor; sektöre yön veren trendleri belirlemesiyle 

de öne çıkıyor. 

Online seyahatin öncüsü: 

BookinTurkey.com 

BookinTurkey.com, yurt içi ve yurt dışında en 

iyi otellere online rezervasyon imkanının yanı 

sıra, üyelerine en hızlı ve en ucuz uçak bileti 

alternatiflerini sunuyor. Türkiye ve dünyada on 

binlerce otele rezervasyon yapmanıza olanak 

sağlayan BookinTurkey.com, iç hatlarda THY, 

AnadoluJet ve AtlasJet, dış hatlarda tüm 

havayollarına uçak bileti rezervasyon hizmetinin 

yanı sıra, araç kiralama ve transfer hizmeti de 

veriyor. 

BOOKINTURKEY 

FEATURED 

IN ITB BERLIN 

Turkey’s first tourism portal BookinTurkey.com is ready to go public during the ITB (Internationale Tourismus-Börse) Berlin, the world’s largest 

tourism trade fair, on March 06 - 10. Turkey’s “best” tourism portal BookinTurkey will greet its visitors in Hall 25, Booth 148 during ITB Berlin this 

year, holding its 47th show. Bringing together consumers and professionals of the sector such as tour operators, hotels, airlines, and online travel 

portals each year, the ITB Berlin Trade Fair not only keeps tabs on the sector; but also sets the trends that shape the sector. 

Pioneer in online travel: BookinTurkey.com 

BookinTurkey.com, besides offering online reservations for the best domestic and international hotels, also provides the fastest and most inexpensive 

alternatives for flight tickets to its members. Offering the opportunity of booking in tens of thousands of hotels and resorts in Turkey and abroad, 

BookinTurkey.com cooperates with domestic airlines Turkish Airlines, AnadoluJet and AtlasJet, and all international airlines for flight reservations, 

and also provides car rental and transfer services. 

98

Living Kitchen Fuarı’nda 

Setur Mice şov! 

Arçelik A.Ş., Almanya’nın Köln kentinde 

düzenlenen LivingKitchen 2013 Uluslararası 

Mutfak Mobilyaları ve Aksesuarları Fuarı’na 

bu yıl iki markasıyla katıldı. Beko ve Grundig 

markaları, özel tasarlanmış stant alanlarında 

geleceğin mutfak trendlerini ve en son yenilikleri 

ziyaretçilerle buluşturdu. Koç Holding Dayanıklı 

Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik A.Ş. 

Genel Müdürü Levent Çakıroğlu ile Genel Müdür 

Yardımcıları Tülin Karabük, Hakan Hamdi Bulgurlu 

ve İsmail Hakkı Sağır’ın katıldığı fuara, direktörler 

ve yöneticiler de büyük ilgi gösterdi. 

Beko ve Grundig markalarının üstün teknolojiyle 

üretilen, yüksek performanslı, yüksek kalitedeki 

ürünleri, şık ve fonksiyonel tasarımlarıyla 

birlikte çevre dostu özellikleriyle de öne çıktı. 

Fuar alanları birbirinden eğlenceli şovlara da 

ev sahipliği yaptı. Setur Mice ekibi, geçmiş 

tecrübelerini günümüz teknolojisiyle birleştirerek 

sunduğu yaratıcı organizasyonla fuara apayrı bir 

renk kattı. 

Setur Mice show at 

LivingKitchen Fair! 

Arçelik A.Ş. participated in the LivingKitchen 

2013 International Kitchen Furniture and 

Appliances Fair held in Cologne, Germany 

with two brands this year. Displaying future 

kitchen trends and the latest innovations in 

the specially designed stands were Beko and 

Grundig Hosted by Levent Çakıroğlu, Koç 

Holding Durable Consumer Goods Group 

President and Arçelik A.Ş. General Manager, 

and Vice General Managers Tülin Karabük, 

Hakan Hamdi Bulgurlu and İsmail Hakkı 

Sağır, the shows attracted directors and 

managers. Beko and Grundig brands’ hightechnology, 

high-performance, high-quality 

products drew interest with their elegant and 

functional designs, and their environmentfriendly 

features. 

The fairgrounds also accommodated 

entertaining shows. The Setur Mice team 

provided a novel touch with its creative 

organization that combined their past 

experiences with modern technology. 

99

OTEL/HOTEL 


www.tatilkafasindayiz.com 

(+90) 216 554 37 00 

Setur otellerinde erken 

rezervasyon fırsatları sürüyor 

EARLY BOOKING OPPORTUNITIES IN SETUR HOTELS STILL AVAILABLE 

Ege ve Akdeniz’in dantel gibi işlenmiş koylarında yer alan Setur otelleri, beş yıldızlı konforu, altın rengi 

kumları, muhteşem sahilleri ve huzurlu doğasıyla sizlerin keşfini bekliyor. Tüm otellerde devam eden erken 

rezervasyon avantajlarıyla muhteşem bir tatili çok daha ekonomik fiyatlarla yaşama fırsatı bulacaksınız. 

THE FIVE-STAR SETUR HOTELS IN THE LACE-LIKE BAYS OF THE AEGEAN AND MEDITERRANEAN SEAS, WITH THEIR GOLDEN 

SANDS, SPLENDID COASTS AND PEACEFUL NATURE, ARE WAITING TO BE DISCOVERED. WITH THE EARLY RESERVATION 

ADVANTAGES OFFERED, YOU WILL HAVE THE CHANCE OF A WONDERFUL VACATION WITH MUCH MORE AFFORDABLE PRICES. 

100 

Kişiye özel konfor / Customized comfort 

DİVAN PALMIRA, GÖLTÜRKBÜKÜ - BODRUM 

“Çölde bir vaha” yaratmak hedefiyle tasarlanan Divan Palmira Bodrum, konfor ve huzur arayanların başlıca 

sığınağı. Lüksü ve sadeliği bir arada sunan otel, her misafirinin konfor ve memnuniyeti için kişiye özel 

hizmet anlaşıyla öne çıkıyor. / Divan Palmira Bodrum, which was designed with the aim of creating 

an “oasis in the desert”, is an asylum for those seeking comfort and peace. Providing luxury 

together with simplicity, the hotel is notorious for its customized services aiming the comfort and 

satisfaction of each and every visitor. 

Yüksek kaliteli huzur / First-rate tranquility 

XANADU ISLAND, AKYARLAR - BODRUM 

Yüksek kaliteli “her şey dahil” konseptiyle konfor ve lüksü bir aradada sunan Xanadu Island, Ege’nin 

masmavi sularıyla çevrilmiş, özel bir yarımadada yer alıyor. Sıra dışı bir tatil yaşamak isteyenlerin tercih ettiği 

Xanadu markası, özel mimarisi sayesinde tamamı deniz gören Villa ve Suit’lerinde dünyanın dört bir yanından 

deniz ve huzur tutkunlarını ağırlıyor. / Xanadu Island, which offers comfort and luxury within a highquality 

“all included” concept, is located in a private peninsula surrounded by the deep blue of the 

Aegean Sea. The Xanadu Trademark, preferred by those desiring an extraordinary holiday, hosts 

visitors who have a passion for sea and peace, in Villas and Suites, each with great views of the sea, 

thanks to the special architectural structure. 

Sakin bir kaçamak için / Peaceful refuge 

THE BAY BEACH CLUB, FETHİYE - GÜNLÜKLÜ 

Fethiye yakınında bulunan etrafı çam ormanları ve sakız ağaçlarıyla kaplı Günlüklü Koyu, sakin bir kaçamak 

isteyenler için bire bir. Dünyada az sayıda bulunan Sığla (Günlük) ormanlarıyla kaplı koyda, çevre ve doğaya 

saygılı, kendine has doğal mimariyle hizmet veren The Bay Beach Club, masmavi bir deniz ve sessizlik 

arayanların ilk tercihi. / Günlüklü Bay near Fethiye, surrounded by pine trees and mastic forests, is the 

perfect place for those desiring a peaceful refuge. The Bay Beach Club, nature- and environmentfriendly, 

situated in a bay covered with the exceptional Sığla (Günlük) forest, with its authentic 

architecture, is the first choice for those seeking a deep blue sea and a quiet environment.

Cennete göz kırpın / Wink at the heaven 

LYKIA WOLRD ÖLÜDENİZ RESIDENCE, FETHİYE - ÖLÜDENİZ 

Akdeniz’in ışıl ışıl parlayan güneşi altında, Babadağı’nın kucakladığı büyüleyici bir koyda, unutulmaz bir tatile ne 

dersiniz “Tanrının dünyaya bağışladığı cennet” olarak tanımlanan Ölüdeniz’in en güzel otellerinden Lykia Wolrd 

Ölüdeniz Residence, 22 bin metrekare alana kurulu Çocuk Cenneti’yle özellikle aileler için vazgeçilmez. Burası sadece 

aileler için değil; yamaç paraşütünden su sporlarına farklı aktivitelere ilgi duyan, adrenalin tutkunlarına da hitap 

eden alternatiflere sahip. / How about an unforgettable holiday under the bright Mediterranean sun, in a 

bay embraced by mount Babadağ Lykia World Ölüdeniz Residence, one of the most beautiful hotels in 

Ölüdeniz, a place referred to as “heaven granted by God”, is an essential venue especially for families 

due to its 22 thousand square meters’ Children’s Paradise. But it is not only for families; it also offers 

alternatives to adrenaline addicts interested in activities such as paragliding and water sports. 

Büyüleyici bir yolculuk / An enchanting journey 

RIXOS PREMIUM BELEK, İLERİBAŞI MEVKİİ - BELEK 

Doğanın içine saklanan Rixos Premium Belek’te zaman ve kültürler arasında büyüleyici bir yolculuğa ne 

dersiniz Doğayla uyumlu bir şekilde inşa edilen otel, klasik ve modernin bir arada sunulduğu özgün 

mimarisi, geniş SPA bölümü, yemyeşil bahçesi, muhteşem sahiliyle misafirlerinin hizmetinde. / How about 

a fascinating trip within time and cultures in Rixos Premium Belek, hidden in nature With its 

nature-compatible structure, the hotel offers its guests an authentic architecture combining both 

modern and classic, vast SPA facilities, a lush garden, and a magnificent coast. 

Doğanın koynunda / Embraced by nature 

RIXOS SUNGATE, KEMER - BELDİBİ 

Deniz, kum, güneş ve eğlence... Bir tatilden isteyebileceğiniz tüm ayrıntılar Rixos Sungate de sizleri 

bekliyor. Doğanın ve konforun mükemmel harmonisiyle tasarlanan Rixos Sungate, huzurlu ortamıyla gerçek 

hayattan uzaklaşmak isteyenlerin hizmetinde... / Sea, sand, sun and fun... All that you would expect 

from a holiday are waiting for you in Rixos Sungate. The serene environment of Rixos Sungate, 

designed with a perfect harmony between nature and comfort, is at the service of those who wish 

to escape from real life… 

Sıra dışı mimari... 

Extraordinary architecture... 

XANADU RESORT HOTEL, BELEK - ACISU 

Yüksek kaliteli “her şey dahil” konseptiyle hizmet veren beş yıldızlı, Xanadu Resort Hotel, sıra dışı 

mimarisiyle dikkat çekiyor. Sütunlu yürüyüş yolları, Roma tarzı havuzları ve eğlence merkezi olan anfi 

tiyatrosu ile misafirlerini antik döneme geri götüren otel, farklı beklentilere aynı anda hitap edebilecek bir 

hizmet anlayışına sahip. / The five-starred Xanadu Resort Hotel, hosting its visitors with a high 

quality “all included” concept, seizes you with its outstanding architecture. While its columned 

walking trails, Roman style pools and recreational amphitheatre take you back to the antique 

ages, the hotel has a service concept of fulfilling different expectations at the same time. 

Benzersiz bir tatil için / For a unique vacation 

PGS WORLD PALACE, KEMER - KİRİŞ 

Muhteşem Toros dağları ve çam ormanlarının, Akdeniz’in mavisiyle buluştuğu noktada yer alan PGS 

World Palace, mükemmele odaklanmış hizmet felsefesiyle misafirlerine benzersiz bir tatil sunuyor. 

/ PGS World Palace, located at the very meeting point of the Mediterranean blue with the 

majestic Taurus mountains and pine forest, offers a unique holiday with its service philosophy 

focused on perfection. 

101

SETUR 

INFO 

Setur Satış Ofisler / Setur Sales Offices www.setur.com.tr 

Setur Genel Müdürlük Altunizade / Head Office 

Bağlarbaşı, Kısıklı Cad. No: 24 / Altunizade info@setur.com.tr Tel: 444 0 738 / (+90) 216 554 37 00 

Setur Gemi Turları / Setur Cruise 

Bağlarbaşı, Kısıklı Cad. No: 24 / Altunizade www.cruiseline.com.tr / info-gemi@setur.com.tr Tel: (+90) 216 554 37 07 

Setur Elmadağ 

Cumhuriyet Cad. No: 69 / Elmadağ info-elmadag@setur.com.tr Tel: (+90) 212 230 03 36 

Setur BookinTurkey.com 

Cumhuriyet Cad. No: 69 / Elmadağ www.bookinturkey.com info@bookinturkey.com Tel: (+90) 212 368 68 88 

Setur Atatürk Havalimanı / Atatürk Airport 

Dış Hatlar Terminali Yeşilköy İstanbul info-ahl@setur.com.tr Tel: (+90) 212 465 30 00/2817 / (+90) 212 465 49 88 

Setur İzmir Merkez Ofis / Setur İzmir Head Office 

Atatürk Cad. 194/A / Alsancak info-izmir@setur.com.tr Tel: (+90) 232 488 06 06 

Setur Ankara Merkez Ofis / Setur Ankara Head Office 

Kavaklıdere Sok. 5B 06690 Kavaklıdere / Ankara info-ankara@setur.com.tr Tel: (+90) 312 457 47 00 

Duty Free Mağazalar / Duty Free Stores www.seturdutyfree.com 

Havalimanı Mağazaları / Airport Stores 

İstanbul - Sabiha Gökçen Havalimanı Tel: (+90) 216 588 87 52 Dış Hatlar Terminali 

Samsun - Çarşamba Havalimanı Tel: (+90) 362 844 85 63 Samsun Havalimanı 

Exclusive Mağazalar / Exclusive Stores 

İstanbul - Atatürk Havalimanı Tel: (+90) 212 465 31 50 Dış Hatlar Terminali 

İzmir - Adnan Menderes Havalimanı Tel: (+90) 232 274 65 45 Dış Hatlar Terminali 

Ankara - Esenboğa Havalimanı Tel: (+90) 312 398 03 38 Dış Hatlar Terminali 

Muğla - Bodrum - Milas Havalimanı Tel: (+90) 252 523 02 97 Dış Hatlar Terminali 

Deniz Limanı Mağazaları / Seaports Stores 

İzmir - Alsancak Tel: (+90) 232 463 87 34 Alsancak Limanı 

İzmir – Çeşme Tel: (+90) 232 712 61 81 Çeşme Limanı 

Antalya - Büyük Liman Konyaaltı Tel: (+90) 242 259 32 24 Port Akdeniz Y. Limanı 

Çanakkale - Kepez Tel: (+90) 284 616 40 33 Kepez Limanı 

Aydın – Kuşadası Tel: (+90) 256 612 81 41 Kuşadası Limanı 

Muğla - Marmaris Tel: (+90) 252 412 29 49 Yeni Liman 

Muğla - Yalıkavak Tel: (+90) 252 385 39 49 Yalıkavak Bodrum 

Muğla - Bodrum Liman Tel: (+90) 252 316 07 75 Bodrum Seaport 

Sınır Kapıları Mağazaları / Land Border Stores 

İpsala - Yunanistan Sınırı Tel: (+90) 284 616 40 33 İpsala Sınır Kapısı 

Kapıkule - Bulgaristan Sınırı Tel: (+90) 284 238 25 96 Kapıkule Sınır Kapısı 

Cilvegözü - Suriye Sınırı Tel: (+90) 326 432 32 54 Cilvegözü Sınır Kapısı 

Habur - Irak sınırı Tel: (+90) 486 528 71 24 Habur Sınır Kapısı 

Sarp - Gürcistan Sınır Kapısı Tel: (+90) 466 371 50 36 Sarp Gümrük Müdürlüğü Sosyal Tes. A Blok 

Hamzabeyli - Bulgaristan Sınırı Tel: (0284) 328 72 46 Hamzabeyli Sınır Kapısı (Border Gate) 

Diplomatik Mağaza / Diplomatic Store 

Erbil Tel: +964 (0) 771 579 62 14-15-16 Divan Erbil Hotel Gulan Highway Erbil / Kuzey Irak 

Marinalar / Marinas www.seturmarinas.com 

Kalamış & FB Marinaları 

Münir Nurettin Selçuk Cad. Kalamış/İstanbul Tel: (+90) 216 346 23 46 

Yalova Marina 

Süleyman Bey Mah. Yalı Cad. No: 45 Yat Limanı Merkez Yalova Tel: (+90) 226 813 19 19 

Ayvalık Marina 

Atatürk Blv. Yat Limanı Ayvalık/Balıkesir Tel: (+90) 266 312 26 96 

Çeşme Marina 

Altın Yunus Çeşme/İzmir Tel: (+90) 232 723 14 34 

Kuşadası Marina 

Setur Kuşadası Marina Kuşadası/Aydın Tel: (+90) 256 618 14 60 

Marmaris Netsel Marina 

Netsel Tur. Yat. A.Ş. Günnücek Yolu Netsel Marina Marmaris/Muğla Tel: (+90) 252 412 27 08 

Kaş Marina 

Uğur Mumcu Cad. Bucak Denizi Acısu Mevkii Kaş/Antalya Tel: (+90) 242 836 37 00 

Finike Marina 

Setur Finike Marina Finike/Antalya Tel: (+90) 242 855 50 30 

Midilli Marina/Mytilini Marina 

Makris Gialos 81100 Midilli/Mytilini Lesvos Tel: 0030 22510 54000 

Setair www.setair.com.tr 

Özel Hangarlar Bölgesi 34295 Sefaköy İstanbul, Türkiye Tel: (+90) 212 465 48 55 

Yetkili Acenteler / Retail Agencies (Turizm / Tourism) www.setur.com.tr 

ANKARA 

Blu - ANB Turizm 

Simon Bolivar Cad. No: 28 Çankaya Tel: (+90) 312 439 91 00 

Çayyolu MRC Turizm 

Alacaatlı Cad. No: 18 B Blok D: 8 Çayyolu/Ankara Tel: (+90) 312 238 19 38 

ANTALYA 

Kahramanlar Turizm 

Andifli Mah. Hastane Cad. No: 18/1 Kaş Tel: (+90) 242 836 10 62 

Matrix Turizm 

Burhanettin Onat Cad. No: 79/1 Tel: (+90) 242 322 71 00 

BURSA 

Park Turizm 

Mudanya Yolu 7. Km No: 754 Tel: (+90) 224 244 70 10 

Şentürkler Turizm 

Çekirge Cad. No: 51/A 16060 Tel: (+90) 224 235 66 66 

ÇANAKKALE 

Yeni Anafartalar Turizm 

Cumhuriyet Medyanı No: 53 Tel: (+90) 286 213 33 88 

GAZİANTEP 

Follow Me Turizm 

Muammer Aksoy Blv. No: 64/C Tel: (+90) 342 338 94 94 

İSTANBUL (ANADOLU) 

ACK Turizm 

Bahariye General Asım Gündüz Cad. No: 64 Kat: 2 D: 4 Kadıköy/İstanbul Tel: (+90) 216 610 15 72 

AIG Turizm 

Ahmet Mithat Efendi Cad. Derya Apt. B Blok No: 21/14 Fenerbahçe/Kadıköy Tel: (+90) 216 467 87 64 / 216 467 82 78 

Dilhan Turizm 

Sahrayıcedid Mah. Atatürk Cad. Kardeşler Apt. No: 60/3 Kadıköy Tel: (+90) 216 360 83 93 Ext/115 

Oley Turizm 

Orhan Veli Kanık Cad. No: 53 Kat: 1 D: 5 Kavacık Tel: (+90) 216 331 44 40 

Pakart Turizm 

Batı Mah. Ankara Cad. No: 79/A Pendik Tel: (+90) 216 490 00 10 

Sıradışı Turizm 

Bağdat Cad. No: 440 D: 11 Suadiye Tel: (+90) 216 410 20 40 

World Selection 

Bağdat Cad. Alevok Apt. No: 275/3 Kat: 2 Caddebostan Tel: (+90) 216 302 29 61 

Zeta Tour 

Cenap Sahabettin Sok. No: 31 Koşuyolu/Kadıköy Tel: (+90) 216 340 52 05 

İSTANBUL (AVRUPA) 

Bermuda Tours 

Nispetiye Cad. No: 104 D: 19 Etiler/Beşiktaş Tel: (+90) 212 358 16 17 

City Turizm 

Kartaltepe Mah. Koşuyolu Aksu Cad. Veliefendi Hip. Karşısı No: 40 Bakırköy Tel: (+90) 212 543 05 29 

Kaldıraç Turizm 

Zeytinlik Mah. Fişekhane Cad. No: 34/9 Bakırköy Tel: (+90) 212 466 08 04 

Muyaz Turizm 

Nazim Hikmet Blv. Concepta Plaza 79/81 B Blok Zemin Kat No: 25 Esenyurt Tel: (+90) 212 852 53 53 

Nisan Turizm 

Ataköy 9. Kısım Atrium Çarşısı No: 42 Ataköy Tel: (+90) 212 661 94 30 

Sıradışı Turizm 

Süzer Blv. KC Çarşı E Blok Kat: 2 No: 21 Bahçeşehir Tel: (+90) 212 669 55 88 

Teferruat Turizm 

Arnavutköy Mah. Bebek Arnavutköy Cad. Orhan Bey Apt. No: 83/A1 Arnavturköy Tel: (+90) 212 635 48 92-93 

KAHRAMANMARAŞ 

Döngel Turizm 

Trabzon Blv. Menderes Mah. Mis Apt. No: 74/C Kahramanmaraş Tel: (+90) 344 231 26 00 

KONYA 

Minitur 

Melikşah Mah. Sivaslı Ali Kemali Cad. No: 12/A PK: 42090 Meram/Konya Tel: (+90) 332 324 48 48 

MERSİN 

Sebaste Turizm 

Atatürk Cad. No: 108/B Irmak Apt. Çamlıbel/Mersin Tel: (+90) 324 233 30 83 

MUĞLA 

Mavi Çizgi Turizm 

Atatürk Cad. No: 8/E Marmaris/Muğla Tel: (+90) 252 413 41 41 

SAKARYA 

Paralel Turizm 

Serdivan AVM Kat: 2 No: 91/A Serdivan/Sakarya Tel: (+90) 264 242 00 08 

TEKİRDAĞ 

STT İstanbul Turizm 

Muhittin Mah. Atatürk Blv. Açıkalın Apt. No: 1 Çorlu/Tekirdağ Tel: (+90) 282 651 43 51 

TRABZON 

Afacan Turizm 

Maraş Cad. İpekyolu İş Merkezi No:39 Trabzon Tel: (+90) 462 323 12 12 

102

pdf katalog - Setur

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?