Hazar World - Sayı: 24 - Kasım 2014

02.12.2014 Views

YEŞİLÇAM / TURKISH CINEMA yaparken, arkadaşlarım yapamazdı. Bana ‘Ne resmi yapalım?’ diye sorarlardı. Ben de büyük bir keyifle hepsine ayrı ayrı konular söylerdim. Ortaokul yılları ile ilgili hiç unutmadığım bir hatıram var. Okulların başladığı ilk hafta genelde öğretmenler derste, biraz da vakit geçirmek için, ‘Üniversitede ne üzerine okuyacaksın?’ diye sorarlardı. Bana sıra geldiğinde ‘Ben güzel sanatlar okuyacağım’ demiştim. Hoca da bana ‘Hangi bölüm?’ diye sordu. ‘Bilmiyorum ama ben güzel sanatlar okuyacağım’ demiştim. Şimdi düşündüğümde herhalde o yıllara ait en önemli anım budur. Sanki geleceği görmüşüm ya da çok istemişim ve yapmışım. Gerçi lise yıllarında vazgeçmiştim çünkü torpil olduğu söyleniyordu. Ben de bir dönem fikrimi değiştirdim ama sonra şansımı denemeye karar verdim, kazandım, hem de ‘torpilsiz!’ Üniversite son sınıftayken sergilere katılmaya çoktan başlamıştım. Siyah beyaz ve sessiz filmlerden binlerce, yüzbinlerce kişinin kalbinde yer eden filmlere ulaşana kadar Türk sineması büyük bir değişim yaşadı. Türk sineması 100’üncü yılını geride bırakıyor. Bu kapsamda siz de kişisel bir sergiyle sanatseverlerle buluştunuz. Sergi fikri nasıl oluştu? Süreci biraz anlatabilir misiniz? Yeşilçam’la ilgili geçtiğimiz Nisan ayında bir kişisel sergi yapmıştım. Aslında yakın zamanda tekrar aynı konu ile ilgili bir sergi yapma fikrim de yoktu ancak küratör Denizhan Özer bana yeni açılmış olan Summart’ta Yeşilçam’ın 100. yılı nedeniyle bir kişisel sergi teklifi getirdiğinde reddedemedim ve seve seve kabul ettim. Çalışmalarınızda özellikle geçmişin ünlü aktör ve aktrislerini görmek mümkün. İnsan sanki çok yakından tanıdıklarıyla bir zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissediyor. Türk sinemasına, özellikle Yeşilçam’a ilginiz nereden kaynaklanıyor? Çocukluğum tek kanallı televizyon karşısında bu filmleri izleyerek geçti. Biraz daha öncesine gidecek olursak, Adapazarı’nda oturduğumuz evin karşısında yazlık bir sinema vardı ve komşularımız akşam saatlerinde evin üzerindeki terasa gelir, çay kahve eşliğinde filmler seyredilirdi. Sonraki yıllarda filmleri televizyondan siyah-beyaz olarak kimi zaman gülerek kimi zaman ağlayarak izledim. Sonuçta ister istemez etkileniyorsunuz. Ancak resimlerime yansıması uzun yıllar sonra oldu. Okuldan mezun olduğum 02 02 Bedia Muvahhit, Belgin Doruk ve Ekrem Bora üzerine bir çalışma. 02 A work on Bedia Muvahhit, Belgin Doruk and Ekrem Bora. was drawing lots of pictures. They used to ask me what to draw, and I delightfully offered different subjects to each of them. I have an unforgettable memory from my secondary school years. In the first weeks, teachers would ask ‘What do you want to study at university?’ and I used to say ‘I want to study fine arts.’ One day, the teacher asked me which department I wanted, and I answered ‘I don’t know yet but fine arts.’ This is my most remarkable memory from those times as if I anticipated the future or I deeply wanted and achieved it. Actually I gave up this dream in high school because they said an influential contact was necessary to be admitted. But then I decided to take a chance and I was admitted without any ‘contact’! I had started to organize exhibitions when I was still studying at university. Turkish cinema went through a great transformation from black-and-white and silent films to famous films that reach thousands of people. It is almost the 100th anniversary of Turkish cinema. In this regard, you met with artlovers with a personal exhibition. How did you come up with an exhibition idea? Last April, I organized a personal exhibition about Yeşilçam which is a metonym 46 KASIM 2014 SAYI 24 - NOVEMBER 2014 ISSUE 24

www.hazarworld.com for Turkish cinema. Actually I was not planning to have another exhibition on this issue, but curator Denizhan Özer offered a personal exhibition for the 100th anniversary of Yeşilçam in newly opened Summart, and I willingly accepted the offer. dönemlerde konstrüktivist üç boyutlu işler veya iki boyutlu resimler yapıyordum. 2000’li yıllarda hem video art hem de posta sanatı yapmam doğrultusunda güncel olaylarla ilgilenmeye başladım. Araştırma döneminde bana gelen bir sergi daveti ile ünlü kişilerle ilgili resim çalışmalarıma başlamış oldum. Aslında sadece Türk değil dünya sanatından da bazı ünlü kişilerin resimlerini yaptım. Bir de ayrıca Pera Oteli’nde kalan ünlüler üzerine de bir seri resim yaptım. Sergide Yeşilçam’dan kimleri görmek mümkün? Kimler yok ki. Belgin Doruk’tan Bedia Muvahhit’e, Ekrem Bora’dan Ayhan Işık’a, Fatma Girik’ten Kemal Sunal’a kadar pek çok Yeşilçam oyuncusu sergide görülebilir. Yeşilçam’ın Türk toplumu üzerindeki etkisinden de biraz bahsedelim istiyorum. Bizim insanımızda Batılılara nazaran melankoli önemli bir damardır ve Yeşilçam filmlerinde buna çokça rastlarız. Söz konusu Yeşilçam olunca sinema kelimesi de nostaljik bir havaya bürünüyor. Günümüzde geçmişe duyulan özlemi, eski filmlerden alınan tadı nasıl değerlendiriyorsunuz? O zamandan bu yana ne değişti? Belki teknolojik olarak ilerledik, bilgisayarlar kullanmaya başladık, interneti kullanmaya UZUN YILLARDIR SANAT YAZARLIĞI DA YAPIYOR, RÖPORTAJLAR VE MAKALELER YAZIYORUM. I AM WORKING AS AN ART WRITER FOR YEARS, I WRITE INTERVIEWS AND ARTICLES. In your paintings, you represent famous actors and actresses particularly from the past. You feel like travelling in time with people you know and love. Where does your interest in Turkish cinema come from? I watched these films on one-channel television in my entire childhood. There was a summer cinema in front of our house in Adapazarı and our neighbors used to go up the terrace, drinking tea and coffee in the evenings while watching the cinema films. Later, I watched black-and-white films on TV and they made me either cry or laugh. I am emotionally affected in either way. But they were represented in my paintings many years later. I used to draw constructivist 2D or 3D pictures when I graduated from the university. I started to deal with current issues in line with video art and mail art in 2000s. I started to draw pictures about famous people after an invitation to an exhibition. Actually I drew the pictures of some wellknown figures from other countries besides Turkey. I also have a series of paintings about famous people who previously stayed in Pera Hotel. Which Yeşilçam actors and actresses will we see in the exhibition? You can see almost everybody. Several Yeşilçam figures can be seen at the exhibition from Belgin Doruk to Bedia Muvahhit, from Ekrem Bora to Ayhan Işık, from Fatma Girik to Kemal Sunal. Now I would like to talk about Yeşilçam’s effect on Turkish society. Melancholy is an important factor for our people than other Western societies and we see a lot of melancholy in Yeşilçam films. When it comes to Yeşilçam, the word ‘cinema’ gains a nostalgic nature. What can you say about the longing for the past, and the delight of old films? What have changed since those times? We may have advanced in technology, we have started to use computers and the HAZAR WORLD 47

YEŞİLÇAM / TURKISH CINEMA<br />

yaparken, arkadaşlarım yapamazdı. Bana ‘Ne<br />

resmi yapalım?’ diye sorarlardı. Ben de<br />

büyük bir keyifle hepsine ayrı ayrı konular<br />

söylerdim. Ortaokul yılları ile ilgili hiç unutmadığım<br />

bir hatıram var. Okulların başladığı<br />

ilk hafta genelde öğretmenler derste, biraz da<br />

vakit geçirmek için, ‘Üniversitede ne üzerine<br />

okuyacaksın?’ diye sorarlardı. Bana sıra geldiğinde<br />

‘Ben güzel sanatlar okuyacağım’<br />

demiştim. Hoca da bana ‘Hangi bölüm?’ diye<br />

sordu. ‘Bilmiyorum ama ben güzel sanatlar<br />

okuyacağım’ demiştim. Şimdi düşündüğümde<br />

herhalde o yıllara ait en önemli anım<br />

budur. Sanki geleceği görmüşüm ya da çok<br />

istemişim ve yapmışım. Gerçi lise yıllarında<br />

vazgeçmiştim çünkü torpil olduğu söyleniyordu.<br />

Ben de bir dönem fikrimi değiştirdim<br />

ama sonra şansımı denemeye karar verdim,<br />

kazandım, hem de ‘torpilsiz!’ Üniversite son<br />

sınıftayken sergilere katılmaya çoktan başlamıştım.<br />

Siyah beyaz ve sessiz filmlerden binlerce,<br />

yüzbinlerce kişinin kalbinde yer eden<br />

filmlere ulaşana kadar Türk sineması<br />

büyük bir değişim yaşadı. Türk sineması<br />

100’üncü yılını geride bırakıyor. Bu kapsamda<br />

siz de kişisel bir sergiyle sanatseverlerle<br />

buluştunuz. Sergi fikri nasıl<br />

oluştu? Süreci biraz anlatabilir misiniz?<br />

Yeşilçam’la ilgili geçtiğimiz Nisan ayında bir<br />

kişisel sergi yapmıştım. Aslında yakın<br />

zamanda tekrar aynı konu ile ilgili bir sergi<br />

yapma fikrim de yoktu ancak küratör<br />

Denizhan Özer bana yeni açılmış olan<br />

Summart’ta Yeşilçam’ın 100. yılı nedeniyle<br />

bir kişisel sergi teklifi getirdiğinde reddedemedim<br />

ve seve seve kabul ettim.<br />

Çalışmalarınızda özellikle geçmişin ünlü<br />

aktör ve aktrislerini görmek mümkün.<br />

İnsan sanki çok yakından tanıdıklarıyla<br />

bir zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissediyor.<br />

Türk sinemasına, özellikle<br />

Yeşilçam’a ilginiz nereden kaynaklanıyor?<br />

Çocukluğum tek kanallı televizyon karşısında<br />

bu filmleri izleyerek geçti. Biraz daha<br />

öncesine gidecek olursak, Adapazarı’nda<br />

oturduğumuz evin karşısında yazlık bir sinema<br />

vardı ve komşularımız akşam saatlerinde<br />

evin üzerindeki terasa gelir, çay kahve eşliğinde<br />

filmler seyredilirdi. Sonraki yıllarda<br />

filmleri televizyondan siyah-beyaz olarak<br />

kimi zaman gülerek kimi zaman ağlayarak<br />

izledim. Sonuçta ister istemez etkileniyorsunuz.<br />

Ancak resimlerime yansıması uzun yıllar<br />

sonra oldu. Okuldan mezun olduğum<br />

02<br />

02<br />

Bedia Muvahhit, Belgin<br />

Doruk ve Ekrem Bora<br />

üzerine bir çalışma.<br />

02<br />

A work on Bedia<br />

Muvahhit, Belgin Doruk<br />

and Ekrem Bora.<br />

was drawing lots of pictures. They used to<br />

ask me what to draw, and I delightfully<br />

offered different subjects to each of them. I<br />

have an unforgettable memory from my<br />

secondary school years. In the first weeks,<br />

teachers would ask ‘What do you want to<br />

study at university?’ and I used to say ‘I<br />

want to study fine arts.’ One day, the teacher<br />

asked me which department I wanted,<br />

and I answered ‘I don’t know yet but fine<br />

arts.’ This is my most remarkable memory<br />

from those times as if I anticipated the<br />

future or I deeply wanted and achieved it.<br />

Actually I gave up this dream in high<br />

school because they said an influential contact<br />

was necessary to be admitted. But then<br />

I decided to take a chance and I was admitted<br />

without any ‘contact’! I had started to<br />

organize exhibitions when I was still studying<br />

at university.<br />

Turkish cinema went through a great<br />

transformation from black-and-white<br />

and silent films to famous films that<br />

reach thousands of people. It is almost<br />

the 100th anniversary of Turkish cinema.<br />

In this regard, you met with artlovers<br />

with a personal exhibition. How<br />

did you come up with an exhibition<br />

idea?<br />

Last April, I organized a personal exhibition<br />

about Yeşilçam which is a metonym<br />

46 KASIM <strong>2014</strong> SAYI <strong>24</strong> - NOVEMBER <strong>2014</strong> ISSUE <strong>24</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!