08.10.2014 Views

24. Ulusal Biyokimya Kongresi - Türk Biyokimya Dergisi

24. Ulusal Biyokimya Kongresi - Türk Biyokimya Dergisi

24. Ulusal Biyokimya Kongresi - Türk Biyokimya Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

XXIV. ULUSAL B‹YOK‹MYA KONGRES‹<br />

25 - 28 Eylül 2012<br />

Dedeman Otel - Konya<br />

<strong>24.</strong> <strong>Ulusal</strong> <strong>Biyokimya</strong> <strong>Kongresi</strong>, Konya [24 th National Biochemistry Congress, Konya / TURKEY]<br />

İÇİNDEKİLER<br />

DAVETLİ KONUŞMACI ÖZETLERİ<br />

asitlerin ilk durağıdır. İşte bu temel biyokimyasal yapıların non-fizyolojik<br />

miktarları, hepatosit’de ER stresi oluşturmaktadır. ER ile çok yakından ilişkili olan<br />

mitokondri de bu prosesin integral bir parçasıdır. Konuya en iyi örnek karaciğer<br />

yağlanmasıdır. Karaciğer yağlanması, toplumda en sık rastlanan hastalıklardan<br />

birisidir. Sıklığı çeşitli ülkelerde % 5-50 arasında değişmektedir. Ülkemizdeki<br />

sıklığı %15 olarak tahmin edilmektedir. Karaciğer yağlanması olan hastaların %<br />

85’inde basit yağlanma mevcuttur, inflamasyon ya yoktur, ya da minimaldir, fibroz<br />

yoktur. %15’inde ise steatohepatit (SH) dediğimiz, inflamasyon ve fibroz bulunan<br />

ve %20 oranında sirozla, % 2-3 oranında karaciğer kanseri ile sonuçlanan tehlikeli<br />

bir tablo mevcuttur. Karaciğer yağlanması olan hastaların 3/4’ünde diabetes<br />

mellitus, veya insulin direnci, yarısından fazlasında da hiperlipidemi mevcuttur.<br />

Hastaların %90’ında obezite veya kilo fazlalığı vardır (Vücut kütle indeksi, VKİ<br />

> 25 kg/m2). Kalan % 10’da da çoğunlukla sağlıksız bir beslenme söz konusudur.<br />

Seyrek olarak etyolojide hipolipoproteinemi gibi genetik olaylar da bulunabilir.<br />

Hepatit C başta olmak üzere diğer etyolojilere bağlı karaciğer hastalıklarında da<br />

hepatositlerde çeşitli derecelerde yağlanma bulunmaktadır. Fizyolojik koşullarda<br />

karaciğerin yağ konsantrasyonu %5’in altındadır. %30’a kadar hafif, %30-60<br />

arası orta, %60 üstü şiddetli yağlanma olarak tanımlanmaktadır. Tabii ki yağ oranı<br />

hastalığın şiddetini belirleyen tek faktör değildir. İnflamasyon ve fibroz daha<br />

önemlidir. Hatta son ikisi ilerledikçe karaciğerdeki yağ birikimi azalmakta, klinik<br />

siroz oluştuğunda ise yağ neredeyse ortadan kalkmaktadır. Karaciğer yağlanması<br />

ve özellikle SH olanlarda, karaciğer-dışı nedenlerden ölüm daha ön plandadır:<br />

Kardiyovasküler hastalıklar, gastrointestinal sistem kanserleri gibi.<br />

İlginç olarak, beslenme yetersizliği, infeksiyon hastalıkları, toksinlerden (örneğin<br />

nikotin) arındırılmaya çalışan insan bu defa aşırı beslenme ve buna bağlı metabolik<br />

komplikasyonlarla karşı karşıya kalmıştır. Üstelik organizmamızın beslenme<br />

yetersizliğine, infeksiyon hastalıklarına ve toksik kimyasallara karşı bir takım<br />

koruyucu önlemleri bulunmasına karşın, aşırı beslenme karşısında hemen hiç bir<br />

koruyucu mekanizması yoktur. Evolüsyon mutlaka bu konuya da bazı genetik<br />

değişikliklerle yanıt verecektir. Ancak bunun gerçekleşmesi yüzyıllar alabilir.<br />

Bu aşamada karaciğer yağlanmasının moleküler temellerinin daha iyi ortaya<br />

konulması, daha solid beslenme önerilerinde bulunmamızı ve gerektiğinde de bazı<br />

ilaç tedavilerini devreye sokmamızı sağlayacaktır. Endoplazmik retikulum stresi,<br />

muhtemelen, karaciğer yağlanmasının oluşması ve ilerlemesindeki faktörlerden<br />

birisidir ve laboratuvar bulgularının klinik tıbba sundukları konuyu algılayış<br />

tarzımızı değiştirmek üzeredir.<br />

CONTENTS<br />

ABSTRACTS OF INVITED LECTURES<br />

Turk J Biochem, 2012; 37 (S1)<br />

http://www.TurkJBiochem.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!