24. Ulusal Biyokimya Kongresi - Türk Biyokimya Dergisi

24. Ulusal Biyokimya Kongresi - Türk Biyokimya Dergisi 24. Ulusal Biyokimya Kongresi - Türk Biyokimya Dergisi

turkjbiochem.com
from turkjbiochem.com More from this publisher
08.10.2014 Views

XXIV. ULUSAL B‹YOK‹MYA KONGRES‹ 25 - 28 Eylül 2012 Dedeman Otel - Konya 24. Ulusal Biyokimya Kongresi, Konya [24 th National Biochemistry Congress, Konya / TURKEY] İÇİNDEKİLER hipotalamus, karaciğer ve yağ dokusunda insulin ve/veya leptin direncine yol açar. b hücre disfonksiyonuna katkıda bulunur. Uzamış veya massif ER stresi b hücre apoptozisi ile sonuçlanır. ER stresinin obesite ve tip 2 diabetteki patojenik mekanizmada moleküler yolağı oluşturduğu öne sürülmektedir. to b cell dysfunction, and in the case of prolonged or massive ER stress results in b cell apoptosis. It is recommended that ER stress is the common molecular pathway for the main pathogenic mechanisms of obesity and diabetes. DAVETLİ KONUŞMACI ÖZETLERİ CONTENTS ABSTRACTS OF INVITED LECTURES Turk J Biochem, 2012; 37 (S1) http://www.TurkJBiochem.com

XXIV. ULUSAL B‹YOK‹MYA KONGRES‹ 25 - 28 Eylül 2012 Dedeman Otel - Konya 24. Ulusal Biyokimya Kongresi, Konya [24 th National Biochemistry Congress, Konya / TURKEY] İÇİNDEKİLER ENDOPLAZMİK RETİKULUM STRESİ VE KARACİĞER Hakan ŞENTÜRK Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Bezmi Alem Üniversitesi, Tıp Fakültesi. CONTENTS DAVETLİ KONUŞMACI ÖZETLERİ Endoplasmic reticulum (ER) homeostasis’i karaciğerin en yoğun hücreleri olan hepatositilerin sağlıklı fonksiyonunu sağlar. ER homeostasisi’nin bozulması “ER stress” deyimiyle ifade edilmektedir. Düz endoplasmic reticulum, yapısal olan fosfolipidleri, kolesterolü ve yapısal olmayan triaçilgliserolleri ve kolesterol esterlerini üretmektedir. Sitozolde yapılandırılma aşamasının sonlarına gelmiş olan ve hücre membranına yerleştirilecek veya sekrete edilecek olan proteinlerin önce endoplasmik retikulumda glikozile edilmeleri veya disulfid bağları ile kompakt bir yapıya kavuşturulmaları, tabir cazi ise paketlenmeleri, gerekmektedir. Hücreler arası veya hücre dışı alan, kabul edilebilir standartlara uygun olmayan maddelere düşman bir ortamdır ve derhal reaksiyon vermektedir. İşte bu reaksiyonların en iyi bilinenlerinden birisi UPR, unfolded-protein response (katlanmamış protein yanıtı) olarak adlandırılmaktadır. ER, katlanmamış proteinleri sitoplazmaya geri yollamaktadır, bu arada bir kısmı da organel içinde birikmektedir. Bu olumsuz gelişmeler kritik bir eşiği aştığında UPR başlamaktadır. Organelden GRP 78 ve XBP1 gibi proteinler serbestleşmekte ve fizyolojik koşullarda chaperonlar tarafından inaktif konumda tutulan, inositol requiring 1-alfa (IRE 1a), double stranded RNA-dependent protein kinase-like ER kinase (PERK), ve activating transcription factor 6a (ATF6a) aktif hale gelmektedir. Bu enzimler organale nihai proses için sevk edilen protein miktarını azaltarak ve organel içindeki proteinlerin katlanma prosesini düzelterek, ve katlanması gerçekleştirilemeyen proteinleri proteazlarla degrade ederek ER stresini ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar. Bu aşamada başarılı olunması halinde daha kapsamlı yanıtlar ortaya çıkmadan fizyolojik koşullara dönülmekte ve bu sinyal proteinleri de inaktif duruma dönmektedirler. Ancak ER stress’in kontrol altına alınamaması durumunda, c-Jun-terminal kinase (JNK) ve NF K B gibi yolaklar aktive olarak, yağ metabolizmasında, insulin duyarlılığında, değişiklikler oluşmakta ve insulin direnci ortaya çıkmaktadır (JNK aktivasyonu ve XBP1 aracılığıyla). NF K B aktivasyonu ise inflamasyona yol açmaktadır. Daha ileri aşamalarda ise apoptoz ve nihayet hücre ölümü gündeme gelmektedir. Karaciğer hastalıklarının çoğunda zararın hedefindeki hücre hepatosittir. Hepatosit, mitokondri ve endoplasmik retikulumdan zengin, organizma metabolizmasının merkezinde bulunan hücredir. Beslenme ve hazmın sonucu olan serbest yağ asitlerinin, glukozun ve amino ABSTRACTS OF INVITED LECTURES Turk J Biochem, 2012; 37 (S1) http://www.TurkJBiochem.com

XXIV. ULUSAL B‹YOK‹MYA KONGRES‹<br />

25 - 28 Eylül 2012<br />

Dedeman Otel - Konya<br />

<strong>24.</strong> <strong>Ulusal</strong> <strong>Biyokimya</strong> <strong>Kongresi</strong>, Konya [24 th National Biochemistry Congress, Konya / TURKEY]<br />

İÇİNDEKİLER<br />

ENDOPLAZMİK RETİKULUM STRESİ VE KARACİĞER<br />

Hakan ŞENTÜRK<br />

Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı<br />

Bezmi Alem Üniversitesi, Tıp Fakültesi.<br />

CONTENTS<br />

DAVETLİ KONUŞMACI ÖZETLERİ<br />

Endoplasmic reticulum (ER) homeostasis’i karaciğerin en yoğun hücreleri olan<br />

hepatositilerin sağlıklı fonksiyonunu sağlar. ER homeostasisi’nin bozulması<br />

“ER stress” deyimiyle ifade edilmektedir. Düz endoplasmic reticulum, yapısal<br />

olan fosfolipidleri, kolesterolü ve yapısal olmayan triaçilgliserolleri ve kolesterol<br />

esterlerini üretmektedir. Sitozolde yapılandırılma aşamasının sonlarına gelmiş olan<br />

ve hücre membranına yerleştirilecek veya sekrete edilecek olan proteinlerin önce<br />

endoplasmik retikulumda glikozile edilmeleri veya disulfid bağları ile kompakt bir<br />

yapıya kavuşturulmaları, tabir cazi ise paketlenmeleri, gerekmektedir. Hücreler<br />

arası veya hücre dışı alan, kabul edilebilir standartlara uygun olmayan maddelere<br />

düşman bir ortamdır ve derhal reaksiyon vermektedir. İşte bu reaksiyonların en<br />

iyi bilinenlerinden birisi UPR, unfolded-protein response (katlanmamış protein<br />

yanıtı) olarak adlandırılmaktadır. ER, katlanmamış proteinleri sitoplazmaya geri<br />

yollamaktadır, bu arada bir kısmı da organel içinde birikmektedir. Bu olumsuz<br />

gelişmeler kritik bir eşiği aştığında UPR başlamaktadır. Organelden GRP 78<br />

ve XBP1 gibi proteinler serbestleşmekte ve fizyolojik koşullarda chaperonlar<br />

tarafından inaktif konumda tutulan, inositol requiring 1-alfa (IRE 1a), double<br />

stranded RNA-dependent protein kinase-like ER kinase (PERK), ve activating<br />

transcription factor 6a (ATF6a) aktif hale gelmektedir. Bu enzimler organale<br />

nihai proses için sevk edilen protein miktarını azaltarak ve organel içindeki<br />

proteinlerin katlanma prosesini düzelterek, ve katlanması gerçekleştirilemeyen<br />

proteinleri proteazlarla degrade ederek ER stresini ortadan kaldırmaya<br />

çalışmaktadırlar. Bu aşamada başarılı olunması halinde daha kapsamlı yanıtlar<br />

ortaya çıkmadan fizyolojik koşullara dönülmekte ve bu sinyal proteinleri de<br />

inaktif duruma dönmektedirler. Ancak ER stress’in kontrol altına alınamaması<br />

durumunda, c-Jun-terminal kinase (JNK) ve NF K<br />

B gibi yolaklar aktive olarak,<br />

yağ metabolizmasında, insulin duyarlılığında, değişiklikler oluşmakta ve insulin<br />

direnci ortaya çıkmaktadır (JNK aktivasyonu ve XBP1 aracılığıyla). NF K<br />

B<br />

aktivasyonu ise inflamasyona yol açmaktadır. Daha ileri aşamalarda ise apoptoz<br />

ve nihayet hücre ölümü gündeme gelmektedir. Karaciğer hastalıklarının çoğunda<br />

zararın hedefindeki hücre hepatosittir. Hepatosit, mitokondri ve endoplasmik<br />

retikulumdan zengin, organizma metabolizmasının merkezinde bulunan hücredir.<br />

Beslenme ve hazmın sonucu olan serbest yağ asitlerinin, glukozun ve amino<br />

ABSTRACTS OF INVITED LECTURES<br />

Turk J Biochem, 2012; 37 (S1)<br />

http://www.TurkJBiochem.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!