Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.
YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.
01_06-07.qxd 06.04.2024 01:48 Seite 1
Ayna
Yıl (Jahrgang) 23 - Sayı (Ausgabe) 98/2024
Kültür ve Haber Dergisi
02_06-07.qxd 07.04.2024 12:32 Seite 1
03_06-07.qxd 08.04.2024 08:38 Seite 1
İÇİNDEKİLER
5 Künye ve Editör
Haberler
6 NSU mağduru Halit Yozgat'ı anma töreni
7 Solingen kentinde kundaklama
8 Sağcı Şiddetin Sürekliliği: "Açık Süreç" Sergisi
9 Ülke çapındaki göç müzesi
Almanlar zorunlu askerlikten yana
10 Haydi gençler memlekete
Aşırı sağcılar TikTok'ta gençlerin peşinde
11 Vize randevu sistemi değişti
Almanya haber turu
Türkiye’den Haberler
12 Yerel seçim maratonu sona erdi
Yargılamalarda e-Duruşma sistemi
Türkiye haber turu
Dünya’dan Haberler
13 Nükleer savaş kapıda mı?
Dünya haber turu
Eğitim
14 YÖK’ün denklik vereceği üniversiteler
Bu öğretim yılında daha fazla öğrenci
15 Türkçe saati
Kadın ve Aile
16 Göç geçmişi olan kadınlara yönelik proje
Gençler ve ebeveynlerin akıllı telefon kullanım
17 Ebeveyn çocuğuyla arkadaş olabilir mi?
Alkol tüketiminin meme kanseriyle bağlantısı
Kapak
18 Nefret suçları
Almanya’da nefret suçları ve cezaları
Sağlık
28 Modern kulak içi işitme cihazlar
29 İnsanların ruh sağlığı giderek bozuluyor
Mikrobiyotlar ve sağlık
Kültür ve Sanat
30 Kur'an-ı Kerim ana vatanına döndü
Türkiye'deki kütüphanelerde kullanıcı sayısı arttı
32 Atom bombasını anlatan film gösterime girdi
Dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya
Avrupa'nın en büyük toplu mezarı
Otomobil
33 Çin Tesla'ya rakip oluyor
Türkiye’de otomotiv satışları rekor kırdı
Çocuk Köşesi
34 Tukan Kuşu
35 İSTİKLAL MARŞI’NIN KABUL YILDÖNÜMÜNÜ
(Mehmet Şaşmaz, Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni)
Ekonomi
36 Petrol yükselmeye devam ediyor
Almanya fabrika siparişlerinde toparlanma
56 nükleer reaktör devreye alınacak
37 Emekliler yoksullukla karşı karşıya
Ekonomi haber turu
38 Dünyada silah satışı arttı
Spor
40 Alman Futbol Federasyonu Adidas'ı bırakıyor
Fransa'da Müslüman oyunculara Ramazan kısıtlaması
Bilim
42 Dünyanın ilk yapay zeka yasası onaylandı
Uzay çöplerinin Dünya'ya düşüşü
98/2024 Ayna 03
04 - 05_06-07.qxd 07.04.2024 12:30 Seite 1
04 - 05_06-07.qxd 07.04.2024 12:30 Seite 2
Ayna
Kültür ve Haber Dergisi
(Kultur- und Nachrichtenzeitschrift)
Kleine Rosenstr. 3, 34117 Kassel
Telefon: +49 (0)561 8615933
info@ayna-online.com
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
(Herausgeber und Chefredakteur)
Memiş Tüfekçi
Yayın Kurulu (Redaktion)
redaktion@ayna-online.com
Ramazan Durak
Nursena Tüfekçi
Reklam Satışı (Anzeigenverkauf)
Telefon: +49 (0)561 8615933
Mobil: +49 (0)163 8615933
Yayınlayan (Verleger)
AYNA Media
© Dergide yayınlanan ilanların sorumluluğu
ilan sahiplerine aittir. Dergimize gönderilen
yazıların yayınlanma zorunluluğu yoktur.
Yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın iade
edilmez.
Ayna (Kultur- und Nachrichtenzeitschrift)
erscheint zweimonatlich und kostet 0,50 € pro
Heft. Die Redaktion übernimmt keine Haftung
für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen und
unverlangt eingesandte Manuskripte und Bilder.
Nachdruck sowie die Herstellung von fotografischen
Vervielfältigungen sind nur mit
aus drück licher Genehmigung der AYNA
Media gestattet.
Mit Namen gezeichnete Artikel geben die Meinung
des Verfassers wieder, die nicht mit der
Redaktion identisch sein muss.
Abonnement:
Im Abonnement kommt AYNA per Post direkt
zu Ihnen nach Hause.
Jahresabo für 6 Ausgaben kostet nur 10 €. Die
Zahlung erfolgt entweder auf Rechnung oder
per Lastschrift.
Abo endet automatisch, keine Kündigung ist
notwendig.
Kul Hakkı
Sosyal bir varlık olan insan, toplum içinde
yaşar ve ihtiyacı olan birçok şeyi başkalarıyla
paylaşmak zorunda kalır. Bu toplum içindeki
ilişkilerimizde uymamız gereken ahlakî ve
kanunî kurallar vardır. Bu kurallardan birisi
olan Kul hakkı; insanın can, mal ve namus
gibi dokunulmazlıklarını korumaya yönelik
ortaya çıkan bir haktır. Cana kıymak, hırsızlık,
gıybet, yalan, borç, iftira, küfürlü söz, kul
hakkını doğurur. Bu kuralların ihlali kul
hakkına riayet etmemektir. Dünyada ve
ahirette bunları yapmanın cezaları vardır.
Kul hakkına konu olan eylemler aynı
zamanda nefret suçlarını da oluşturur.
Nefret suçları toplumsal huzur, çoğulculuk
ve birlikte yaşam kültürü için çok büyük bir
tehdit oluşturur. Nefret suçunu işleyen kişi,
“istenmeyenler” olarak sınıflandırdığı sosyal
grubun üyelerini eşit haklara sahip olarak
görmediği, insanlık onurlarını yok saydığı ve
hatta yok edilmeleri gerektiği mesajlarını
verir.
Nefret suçları Almanya’da giderek daha
hassas olan konular arasında yer alıyor. Alman
devleti bundan dolayı nefret suçlarına yönelik
yeni kanunlar çıkarıyor.
Almanya’da nefret suçları deyince akla ilk
olarak bazı kesim Almanların veya aşırı
sağcıların yabancılara ve Müslümanlara karşı
olumsuz eylemleri geliyor.
Ancak maalesef, farklı görüşlere açık
olmayan, ötekileştirmeyi seven bir toplum
olmamızdan dolayı, Türkler arasında da aynı
Memiş Tüfekçi
İmtiyaz Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
EDİTÖR
görüşe sahip olmadığı kişilere karşı suç
oluşturacak sözler söyleyen veya eylemler de
bulunan bir çok kimse var.
Almanya’da son yıllarda nefret suçlarından
dolayı hapis veya para cezası alanların sayıları
da arttı. Bazı eylemler cezasız kalsa da, bu
eylemlerde bulunan kimselerin unuttuğu veya
hesaba katmadığı bir husus var; Kul hakkı!
Netice itibariyle iyi bir İnsan ve iyi bir Müslüman
olmak istiyorsak, bütün insanların
hakkına saygı göstermeli, kimsenin hakkını
yememeliyiz. Kimsenin rızkına engel
olmamalı, kimseye zulmetmemeliyiz. Haksız -
lığın ağır vebalini düşünmeli, ahiretteki
hesabın şiddetini ve zorluğunu aklımızdan
çıkarmamalıyız.
Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun.
61/2014 98/2024 Ayna 07 05
06 - 07_06-07.qxd 08.04.2024 08:18 Seite 1
HABERLER
NSU mağduru Halit Yozgat'ı anma töreni
Seri cinayetlerin Kassel’deki kurbanı olan
Halit Yozgat, 6 Nisan 2006'da 21
yaşındayken aşırı sağcı terör örgütü
Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) tarafından
Nord-Holland semtindeki internet kafesinde
vurularak öldürüldü.
Kassel Belediyesi, Halit'in ölümünün 18.
yıl dönümü dolayısıyla Yozgat ailesi ile birlikte
6 Nisan 2024 Cumartesi günü
Halitplatz'ta halka açık anma etkinliği
gerçekleştirdi.
Anma merasimine Kassel Büyükşehir
Belediye Başkanı Dr. Sven Schoeller, T.C.
Kassel Başkonsolosu Erdinç Evirgen,
Federal Hükümet Mağdurlar Görevlisi Prof.
Barbara John, Halit Yozgat’ın ailesi, İstanbul
Milletvekili Seda Gören Bölük ve 400’e
yakın vatandaş katıldı.
Belediye Başkanı Dr. Scholler yaptığı
konuşmada, "Soruşturmalar uzun süre
yanlış yönde ilerledi, pek çok şey hâlâ açık
durumda. Bu şehirde yaşayan herkes,
kökeni, dini görüşü, geldiği yer ne olursa
olsun, Kassellidir. Hiçbir Kasselli sınır dışı
edilmeyecek, bu bir daha asla olmayacak.”
dedi.
Kassel’in ilk Başkonsolosu Erdinç Evirgen
ise, "Ne kadar zaman önce olduğu önemli
değil. Acı kaldı. Bizi üzen de gerçeklerin
tam olarak ortaya çıkmamış olmasıdır.”
dedi.
Halit Yozgat’ın babası İsmail Yozgat da,
"Acı giderek büyüyor. Naziler bu şehirde
birini öldürecekti. O da Halit oldu. Her 6
Nisan burada olalım ki, bir daha Halitler
ölmesin" dedi.
Alman makamlarının, Nasyonal Sosyalist
Yeraltı (NSU) terör örgütünün yıllar
boyunca işlediği cinayetlerin soruşturma
sürecinde ihmalleri ortaya çıkmış, polisin
cinayetlerin arkasında ırkçılık boyutunu
araştırmak yerine yabancılar arasındaki
olası çete bağlantılarına odaklanması,
cinayetlerin medyaya "döner cinayetleri"
olarak yansıması, mağdurlarda ve göçmen
toplumunda büyük travmaya neden
olmuştu.
06 Ayna 98/2024
06 - 07_06-07.qxd 08.04.2024 08:18 Seite 2
HABERLER
Solingen kentinde kundaklama
Almanya'nın Solingen kentinde 25 Mart
Pazartesi gecesi çıkan ve dört kişilik bir
ailenin yaşamını yitirmesine neden olan
yangınla ilgili soru işaretleri büyüyor.
Wuppertal Savcılığı, yangının çıktığı mer -
di ven boşluğunda yangın hızlandırıcı mad -
de bulunduğunu ve yangının büyük olasılık -
la kundaklama olduğunu belirten geçici
bilirkişi raporunu kamuoyuyla paylaşmış,
ancak olayın yabancı düşmanlığından kay -
nak landığına dair elde bir bulgu olma dığını
belirtmişti. Alman kamuoyuna yansı yan bilgilerde
de ölen ailenin Bulgar olduğu
bildirilmişti.
Savcılığın açıklamasına Diyanet İşleri
Türk İslam Birliğinden (Ditib) tepki geldi.
27 ve 28 yaşındaki anne-baba, 3 yaşındaki
çocukları ve 5 aylık bebeklerinin Bulgaristan
vatandaşı Müslüman bir aile olduklarına
işaret edilen açıklamada, "Wuppertal Baş -
sav cı lığının olaydan hemen iki gün sonra
yabancı düşmanlığı izine rastlanmadığını
açıklaması rahatsız edicidir" denildi.
Açıklamada, 3'ü ağır 16 kişinin de yara -
lan dığı binada oturanların biri hariç hepsinin
"Türkiye ya da Bulgaristan'dan Türk
kökenli Müslümanlar" olduğu kaydedildi.
29 Mayıs 1993'te Türk kökenli bir ailenin
beş ferdinin yine kasıtlı çıkarılan bir
yangında hayatını kaybettiği, "Solingen
faciası" diye anılan ırkçı saldırıya atıfta
bulunulan açıklamada, "Yine Solingen, yine
ölümcül bir bina yangını, yine gece geç
saatler, yine yangın hızlandırıcı madde…"
ifadeleri kullanıldı.
Wuppertal Başsavcılığının soruşturmayı
taahhüt ettiği üzere çok yönlü olarak yürütmesi
ve vaktinden önce sarfedilen ifadeler -
le güvensizlik ve şüpheye yol açmaması
umudu dile getirildi.
Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti Uyum Konse -
yi Başkanı Tayfun Keltek de yaptığı açıkla -
ma da, bu olayın barışçıl birlikteliğe yönelik
bir darbe daha anlamına geldiğini belirterek
henüz nedeni kesinlik kazanmamakla
birlikte, olayın arka planında ırkçılıktan
şüphe edilmesi gerektiğini vurguladı.
61/2014 98/2024 Ayna 07
08 - 09_06-07.qxd 08.04.2024 07:26 Seite 1
HABERLER
Sağcı Şiddetin Sürekliliği: "Açık Süreç" Sergisi
Sağcı şiddet eskiden olduğu gibi şimdi de yaşamları almaya
devam ediyor. NSU kompleksini ele alan “Açık Süreç” sergisi, ırkçı
şiddet eylemlerinin etkilerini gösteriyor.
Toplumsal işleyişi henüz tamamlanmamış NSU kompleksi
örneğini kullanarak bunu görünür kılıyor. Aynı zamanda yaşayan
hatırlamayı politik bir eylem olarak konumlandıran serginin açılışı
20 Mart 2024'te Kassel Sanat Üniversitesi sergi salonunda
gerçekleşti. Sergi 12 Mayıs 2024 tarihine kadar ücretsiz olarak
ziya ret edilebiliniyor.
Kassel, sergiyle kentte sağcı terör saldırısı sonucu öldürülen iki
kişiyi de anıyor: Halit Yozgat (2006) ve Walter Lübcke (2019).
Çoğu zaman anlatının merkezinde faillerin hikayeleri yer alıyor.
ASA-FF derneğinin “Açık Süreç” projesi bu geleneği bozuyor. Bunun
yerine, etkilenenlerin sesini duyurmaya çalışıyor. “Açık Süreç”, göç
tarihleri ve göçmen mücadelelerinin yanı sıra sağcı ve ırkçı şiddetin
sürekliliğine odaklanıyor ve böylece yapısal ve kurumsal ırkçılığa
gerekli ilgiyi gösteriyor.
Sergi kapsamında NSU kompleksinin tarihi bireysel hikâyelerle
anlatılıyor. “Yaşayan hatırlama” yaklaşımıyla ötekileştirilmiş bakış
açıları odak noktasına getiriliyor.
Sergi kapsamındaki sanatsal katkılar arasında Harun Farocki,
Hito Steyerl, belit sag, Zelimir Zilnik, Ulf Aminde ve Forensic
Architecture gibi sanatçıların eserleri bulunmakta.
Eserler, sözleşmeli ve misafir denilen işçilerin yaşamlarının ger -
çeklerini, göç hikayelerini, sağcı terör saldırılarını ve bunların
etkile rini ve ayrıca gündelik ırkçılığı ele alıyor.
Sergi, ASA-FF Derneği'nin Sachsen'deki "Açık Süreç - NSU
Araştırması" projesi kapsamında, Hannah Zimmermann ve Jörg
Buschmann'ın yönetiminde geliştirilmiş. Sergi üretimi Irene Mélix'e
aittir. Ayşe Güleç ve Fritz Laszlo Weber, serginin küratöryel konseptini
geliştirmiş. Şu anki sergi yönetimi Zeran Osman'a ait.
Sergi çarşamba günleri 15.00-20.00, perşembe-pazar günleri
13.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Akşamları saat
17.30'dan itibaren paneller ve tartışma grupları sizi birlikte fikir
alışverişinde bulunmaya davet ediyor. Programa ilişkin tüm bilgiler:
https://kunsthochschulekassel.de/willkommen/veranstaltungen/e
vents/ausstellung-offener-prozess.html
Beş kişiden fazla gruplar için ücretsiz rehberli turlar ve atölye
çalışmaları sunulmakta, İspanyolca, Türkçe, İngilizce ve Mandarin
dillerinde de. Bu hizmet ayrıca 8. sınıftan itibaren sınıflara ve tüm
ilgilenenlere yönelik. Kayıtlar için: offener-prozess@uni-kassel.de.
Her Çarşamba farklı dillerde serginin açık turları düzenlenmekte
(kayıt gerekmemektedir, ücretsizdir). Sergi içeriği Türkçe, Arapça,
İngilizce, Almanca ve basit bir dilde mevcuttur. Filmlerin, görme
engelli kişiler için sesli anlatımlı versiyonu mevcut.
Programlar:
16 Nisan 2024 Salı, saat 17:30
Kassel Sanat Üniversitesi Sergi Salonu
Panel tartışması: Dinlemek. Belgelemek. Sergilemek. Hatırlamak.
"Açık Süreç" sergi serisinin bağlamını anlama.
(Prof. Ömer Alkın, Prof. Daniel Hornuff, Miriam Schickler,
Moderatör: Prof. Liliana Gómez)
19 Nisan 2024 Cuma, saat 15:00
Buluşma noktası: Halitplatz, Kassel
Ayşe Güleç ile eleştirel yürüyüş ve küratör turu.
2 Mayıs 2024 Perşembe, saat 18.00
Kassel Sanat Üniversitesi Sergi Salonu
Panel tartışması: Hatırlama mekanları. Siyasi bir yas pratiği
olarak anma.
(Team 86°, WALTER HALIT projesi), Soligruppe B. Efe 09,
re:member the future, Moderatör: Defne Kizilöz)
08 Ayna 98/2024
08 - 09_06-07.qxd 08.04.2024 07:26 Seite 2
Almanya'daki Göç Dökümantasyon Merkezi ve Müzesi (DOMiD),
1990 yılında göçmenler tarafından kurulan kar amacı gütmeyen bir
dernek. DOMiD, Almanya'daki göç tarihinin çeşitliliğini belgeleyen
en büyük koleksiyona ev sahipliği yapmakta. Devam eden koleksiyon,
sivil toplumdan doğmuş olup şu anda 150.000'den fazla
sosyal, kültürel ve günlük yaşam tarihine ait belgeyi kapsamakta.
DOMiD, sergiler, yayınlar ve etkinliklerle göçün müzeye
kazandırılması ve göç tarihini aktarımında öncüller arasında. Dernek,
çoklu perspektifli bir tarih anlayışını desteklemekte ve
kapsayıcı bir anı kültürü için çalışmakta.
"1990 yılında Essen'deki küçük bir garajda göç tarihi koleksiyonumuzla
başladığımızda, bir gün ulusal bir müze açabileceğimiz ha -
yali yüce bir hayaldi. Bu hayalimiz şimdi biraz daha yaklaştı. Bu
müze, bizi toplum olarak tekrar bir araya getirecek, buna
inanıyorum," diyor DOMiD'in Yönetim Kurulu Üyesi ve Ortak Kurucusu
Ahmet Sezer.
Federal Hükümet, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti ve Köln Belediyesi
tarafından desteklenen DOMiD'in görevlendirmesiyle Köln'de
2029'da açılması öngörülen Göç Müzesi "Göçmen Toplumu Evi"
kurulmakta. Burada, göçün Almanya tarihine nasıl işlediği ve
bugünkü toplumumuzu nasıl etkilediği gösterilecek. Kültür ve
buluşma yeri olarak ev; kimlik, birlikte yaşama ve katılım gibi merkezi
konuları tartışmak için de bir alan sunmakta.
Ülke çapındaki göç müzesi
Foto: Wolfgang Heep/DOMiD-Archiv, Köln
HABERLER
Yatırım maliyetleri için Federal Meclis ve Kuzey Ren-Vestfalya
Eyalet Meclisi her biri 22,13 milyon Euro ayırmış. Evin işletilmesi
için kar amacı gütmeyen kuruluş DOMiD gGmbH kurulmuş. Proje,
Federal Hükümet'in Entegrasyon Ulusal Eylem Planı'nda, "Göçmenlerin
de katkıda bulunduğu Almanya'nın kültürel zenginliğini takdir
etmek" amacıyla yer almakta.
Göçmen Toplumu Evi, Kölner Kalk bölgesinde, eski KHD
Fabrikaları'nın yaklaşık 10.000 metrekarelik eski 70 numaralı atölye
binasında inşa edilmekte. Köln Şehir Meclisi, DOMiD gGmbH'ye
Köln-Kalk'ta bulunan ulusal Göç Müzesi'nin işletimi için araziyi ve
binayı 99 yıl boyunca kullanım izni verdi. Müze inşaatı projesinin
himayecisi eski Federal Meclis Başkanı Prof. Dr. Rita Süßmuth'tur.
Almanlar zorunlu askerlikten yana
Yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Almanların yarısı, zorunlu
askerliğin yeniden yürürlüğe sokulmasını istiyor.
Forsa şirketinin Stern dergisi için 7-8 Mart tarihlerinde bin dört
kişiyle yaptığı anketlerde, yüzde 52'lik kesim askerliğin zorunlu
tutulmasından yana görüş bildirdi. Ankete katılanların yüzde 43'ü
zorunlu askerliğe karşı çıkarken yüzde 5'lik kesim görüş bildirmedi.
Zorunlu askerliği en güçlü şekilde savunanlar, 60 yaş üstü grup
oldu. Bu yaş grubunda ankete katılanların yüzde 59'u askerliğin
zorunlu olmasını isterken bu oran 18-29 yaş grubunda geriledi. 18-
29 yaşındakilerin yüzde 59'u zorunlu askerliğe karşı olduğunu bildirdi.
Ankette, askerliğin süresi ya da şekli ile ilgili ayrıntılar
sorulmadı.
Almanya'da zorunlu askerlik 55 yıl yürürlükte kaldıktan sonra
2011 yılı Temmuz ayında kaldırılmıştı. Alman hükümeti, savunma
kabiliyetinin artırılması için ordunun güçlü bir şekilde büyütülmesini
hedefliyor. Alman ordusundaki asker sayısı 2023'te 181 bin 500'e
gerilemişti.
Savunma Bakanı Boris Pistorius, ordudaki asker açığının
kapatılabilmesi için İsveç başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki
zorunlu askerlik modellerinin incelendiğini açıklamıştı. İsveç'te 18
yaşını doldurmuş kadın ve erkekler, kendilerine gönderilen formları
internet üzerinden doldurduktan sonra ilk elemeden geçenler
sağlık muayenesi, mülakat ve testlere tabi tutularak askere
uygunlukları değerlendiriliyor. İsveç 2010 yılında zorunlu askerliği
kaldırmış, ancak orduda oluşan personel sıkıntısı nedeniyle
2017'de yeniden yürürlüğe sokmuştu.
98/2024 Ayna 09
10 - 11_06-07.qxd 07.04.2024 21:20 Seite 1
HABERLER
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) arasındaki iş birliğiyle yurt
dışında yaşayan Türk gençleri için Evliya Çelebi Hareketlilik
Programları hayata geçiriliyor. Programlara yurt dışında yaşayan ve
Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları için 18-25 yaş, Yurtdışı Türkler
Kültür Gezileri için 18-29 yaş arasında olan bütün Türk gençleri
başvuru hakkına sahip olacak. Program kapsamında yurt dışında
yaşayan Türk gençlerinin ana vatanlarıyla buluşmaları, tarih ve
kültürlerini yerinde görerek öğrenmeleri; Türk diasporasının
bulunduğu her ülkeden gelecek gençlerin birbirlerini daha
yakından tanıması, ana vatanlarıyla olan bağlarını kuvvetlendirmesi
ve yaz tatillerinde unutamayacakları bir kamp tecrübesi geçirme -
si amaçlanıyor.
Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları
İlk dönem kampları GSB’nin İstanbul Marmaracık Gençlik
Kampında 22-27 Temmuz 2024 tarihleri arasında erkekler (150
kişi) için hazırlandı. 29 Temmuz - 3 Ağustos 2024 tarihlerinde de
kadınlar (150 kişi) için kamp programı hayata geçirilecek. Yılın ikinci
dönem kamp faaliyeti ise GSB’nin Rize Fındıklı Gençlik Kampında
19-24 Ağustos 2024 tarihleri arasında erkekler (125 kişi), 26 - 31
Ağustos 2024 tarihleri arasında ise kadınlar (125 kişi) kampı olarak
düzenlenecek. Kamplar hakkında detaylı bilgilere
https://genclikkamplari.gsb.gov.tr/ adresinden ulaşılıyor.
Program kapsamında sunulan imkânlar
Kamp programı kapsamında katılımcılara başvuru alınan ülkelere
göre belirlenecek oranlarda yol yardım desteği sunulacak. Belirli
saat ve sayılarda havalimanı-kamp alanı ve kamp alanı-havalimanı
arası servis hizmeti de sağlanacak. Kamp süresi boyunca da ücretsiz
yeme, içme ve konaklama imkânı bulunuyor. Bunun yanında ise
ücretsiz müze ziyaretleri de kamp programında yer alıyor.
Yurtdışı Türkler Gençlik Kamplarında Neler Var?
Katılımcılar kamp süresinde birçok aktivitede yer alma fırsatı elde
Haydi gençler memlekete!
edecek. Tiyatro, el sanatları, zekâ oyunları, sportif etkinlikler,
paintball, okçuluk, binicilik, dağ bisikleti, badminton, trekking,
basketbol, voleybol, matrak ve kamp ateşi başta olmak üzere
onlarca faaliyet program çerçevesinde katılımcılara sunulacak.
Yurtdışı Türkler Kültür Gezileri
Evliya Çelebi Hareketlilik Programlarının ikinci modülü olan
“Kültür Gezileri” kapsamında ise yurt dışında yaşayan Türk gençleri
yaz boyunca 10 dönemi kapsayacak şekilde İstanbul-Bursa-
Çanakkale ve Ankara-Nevşehir-Kayseri rotalarını ücretsiz olarak
gezebilecek.
Belirtilen rotalarda her dönem bir otobüs yolcu kapasitesi kadar
genç, kültür ve medeniyet programlarına katılım sağlayabilecek.
Kültür gezilerinden 5 dönem erkekler ve 5 dönem kadınlar olmak
üzere 400 genç faydalanacak.
2024 Evliya Çelebi Hareketlilik Programları içinde yer alan
Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları ve Yurtdışı Türkler Kültür Gezileri
programlarına başvurular https://genclik.ytb.gov.tr/ internet sitesi
üzerinden yapılıyor. Son başvuru tarihi ise 30 Nisan 2024 olarak
belirlendi. Gerçekleştirilecek değerlendirme sürecinden sonra
programlara katılmaya hak kazanan adaylar en geç 15 Mayıs 2024
tarihinde https://genclik.ytb.gov.tr/ üzerinden ve mail yoluyla ilan
edilecektir.
Aşırı sağcılar TikTok'ta gençlerin peşinde
9 Haziran'da yapılacak olan Avrupa Parlamentosu (AP)
seçimlerinde bazı ülkelerde 16 ve 17 yaşındaki Avrupa vatandaşları
ilk kez oy kullanma hakkına sahip olacak.
Eğitim kurumları ve vakıflar da gençleri Avrupa seçimleri için "fit
hâle getirmek" amacıyla atölyeler ve bilgi etkinlikleri düzenliyor.
Yaşı görece ileri kişiler gençlerin dikkatini bu tür etkinliklerle
yakalamaya çalışırken yaşı daha küçük gençlere ulaşmak için ise
Çin merkezli sosyal video platformu TikTok öne çıkıyor. TikTok'ta
sağ popülist ve aşırı sağcılar genç seçmenler için agresif bir seçim
kampanyası yürütüyor.
Örneğin aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin liste
başı adayı Maximilian Krah'ın TikTok'ta aktif bir profili var. Krah,
burada yalnızca siyasetçi olarak değil, aynı zamanda genç erkekler
için ilişki ve "dating" tavsiyelerinde de bulunan bir dost imajı
çiziyor.
Milyonlarca kez tıklanan bir videoda Krah, "Hakiki erkekler
sağcıdır, hakiki erkeklerin idealleri vardır, hakiki erkekler
vatanseverdir, eğer sen böyleysen kız arkadaşınla da her şey
yolunda gider" gibi ifadeler kullanıyor. Krah videolarında "Annen
yaşlandığında yoksul olacak" ve "Federal Hükümet senden nefret
ediyor" gibi sözler sarf ediyor.
Tüm bu mesajların adresine ulaştığını söylemek ise mümkün.
Siyasi danışmanların yaptığı bir analiz, AfD Federal Meclis
Grubunun TikTok hesabının diğer partilerinkine göre on kat daha
fazla izlenme oranına sahip olduğunu ortaya koydu.
AfD'nin TikTok'ta bu kadar başarılı olması, TikTok'un algoritmala -
rı nın çalışma prensibiyle de doğrudan ilintili. Paylaşılan içeriğin
bünyesinde barındırdığı aşırılık oranı arttıkça söz konusu içeriği
gören kullanıcı sayısı da artıyor. Birçok platform "ilk gelen"
kullanıcıyı önceliyor. Diğer bir deyişle ilk paylaşım yapan hesapların
paylaşımları diğerlerine göre daha sık gösteriliyor.
İklim krizi, enflasyon, barınma sorunu ve yaşlı yoksulluğu gibi
sorunların da genç seçmenleri ürküttüğünü kaydeden uzmanlar,
"Bunların hepsi AfD gibi bir parti için biçilmiş kaftan. Çünkü AfD,
hükümetlerin bu endişeleri bertaraf etmek için yeterince
çabalamadığını dile getiren parti" değerlendirmesini yapıyor.
Hessen eyaletinde sonbaharda yapılan eyalet seçimlerinde
AfD'nin 18-24 yaş arası seçmenlerin en çok oy verdiği ikinci parti
olarak çıkması ülkede endişe yaratmıştı.
Sağ partilerin genç erkekler nezdindeki çekim gücü, yalnızca
Almanya ile sınırlı bir olgu değil. Araştırmalar, dünya genelinde Z
kuşağına mensup erkek ve kadınların siyaseten birbirlerinden
giderek daha fazla uzaklaştığını ortaya koyuyor. Financial Times'da
yayımlanan bir analize göre bu, genç erkeklerin giderek muhafaza -
kârlaştığını, genç kadınlarınsa giderek daha fazla ilerici ve açık
görüşlü siyasi oluşumları desteklediği anlamına geliyor.
Kaynak: DW Türkçe
10 Ayna 98/2024
10 - 11_06-07.qxd 07.04.2024 21:20 Seite 2
HABERLER
Vize randevu sistemi değişti
Almanya, Türkiye'den yapılan vize başvu -
ru la rında sistem değişikliğine gidildiğini
duyurdu. Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği
resmi X hesabından yayınlanan ilgili
mesajda, Türkiye'deki dış temsilciliklerde, 5
Mart itibarıyla vize için randevu alma
sisteminin değiştirildiği ve bundan böyle
başvuru randevuları için bekleme listesi
uygulamasına geçildiği duyuruldu. Yeni
sistemle randevular, kayıt oluşturul duktan
sonra kronolojik sıra ile verilecek. Büyük -
elçilik, mesajında bu yeni uygulama ile,
"çok uzun süren boş randevu arama ihtiya -
cının ortadan kalkmış olacağını" ifade etti.
Bir süredir, aralarında Almanya'nın da ol -
du ğu pek çok Avrupa ülkesinden Schengen
vizesi alma amacıyla başvuruda bulunan
çok sayıda kişi, randevu alabilmek için çok
uzun süre beklemekten muzdarip olduğunu
Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekili
Uli Grötsch, Almanya'nın federal düzeyde
görev yapacak ilk Polis Sorumlusu oldu.
Polis Sorumlusu'nun görev süresi beş yıl
olacak. Yeniden aday olması ve Federal
Meclis tarafından yeniden seçilmesi halinde
en fazla 10 yıla kadar uzatılabilecek.
Polis Sorumluluğu görevi Almanya'da
yeni değil. Ülkedeki 16 eyaletten sekizinde
polis sorumluları görev yapıyor. Federal
düzeyde ilk kez seçilen Polis Sorumlusu'nun
yetki alanında ise Federal Polis, Federal Kriminal
Dairesi (BKA) ve Alman meclisindeki
polis birimi yer alıyor. Bu kurumlarda
çalışanların yanı sıra vatandaşlar da polis
memurlarının olası ihmal ve suistimalleri ile
emniyet birimlerindeki yapısal sorunlarla
ilgili şikayetleri olduğunda Polis Sorum -
lusu' na başvurabilecek.
Koalisyon hükümeti, polis ve diğer
güvenlik kurumlarındaki bazı ihmal ve
suistimallerin açığa çıkması üzerine federal
düzeyde bir Polis Sorumlusu seçilmesi
kararını aldı.
Polis çevrelerinde aşırı sağcı sohbet
gruplarının bulunduğunun ortaya çıkması -
nın yanı sıra polis son yıllarda ırkçılık ve
"Racial Profiling" olarak adlandırılan ten
rengi veya dış görünüşe bağlı olarak
nedensiz kimlik kontrolü gibi uygulamalara
dair haberlerle gündeme geldi.
Bunun yanı sıra emniyet ve istihbarat
kurumları, Almanya'da 2000-2007 yılları
arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı
sağcı terör örgütü Nasyonal Sosyalist
Yeraltı (NSU) üyelerinin bulunmasında
kısmen başarısız olmakla suçlanıyor. Federal
Mecliste kurulan ikinci NSU Araştırma
Komisyonu üyesi olan Uli Grötsch, konuyu
yakından biliyor.
ve yaşanan yoğunluğun yanında vize
randevularının karaborsaya düştüğünü öne
sürüyordu. Yeni sistemde, vize başvuru -
sunda bulun mak için ilk olarak Almanya'nın
Türkiye'deki temsilciliklerinin internet site -
sin den kayıt oluşturulması gerekecek. Söz
konusu kayıt yapıldıktan sonra temsilcilik -
ler, vize tale binde bulunan kişiye, kronolojik
sırayla randevu verecek.
Randevunun ardından yaşanan süreçte
ise herhangi bir değişiklik yapılmadı.
Başvurular, bugüne dek olduğu gibi,
Almanya'nın hizmet sağlayıcısı iDATA üzerinden
devam edecek. Randevu bekleme
listesine kayıtlar için herhangi bir ücret
talep edilmeyecek. iDATA tarafından gönderilecek
e-postadaki randevu tarihinin
onaylanması durumunda ise, 48 saat içinde
hizmet ücretinin ödenmesi gerekecek.
İlk Polis Sorumlusu göreve başladı
İlk görevinin hem emniyet birimlerinde
çalışanlar hem de vatandaşlar arasında
"güven kazanmak" olacağını belirten eski
bir polis olan Grötsch, her iki tarafın da
başvurabileceği bir kişi olacağını ifade etti.
Uzun yıllar polis olarak çalıştığı için her iki
tarafı da iyi tanıdığını dile getiren Grötsch,
poliste hâlâ iyi bağlantılarının olduğunu
kaydetti. "Son yapılan polis araştırmasına
katılan polis görevlilerinin yüzde 15 ila
20'sinin şovenist düşünceler dile getirdiğini
görmek beni çok düşündürdü" diyen
Grötsch, ankete katılanların üçte birinin
"sığınmacılara yönelik aşağılayıcı" ifadeler
kullandığını kaydetti. Grötsch, "Bu konu ile
yakından ilgileneceğini" söyledi.
Polis Sorumlusu Uli Grötsch ve ekibi,
polisin suistimallerine veya olası yapısal
sorunlara ilişkin inceleme yapılmasını
isteyen vatandaşların da başvurabileceği
bir birim olacak. Polis Sorumlusu, mevcut
yapıların yerine geç -
me yecek. Emniyette
kurum içi soruş tur -
ma yürütmek, disip -
lin ve çalışma huku -
ku açısından ted -
bir ler almak yine
mümkün olacak. Ya -
sa tasarısında, Polis
Sorumlusu'nun halk
arasında polise olan
güveninin artmasına
ve emniyet çalışan -
la rının olası haksız
suçlamalar karşı sın -
da kendilerini savu -
na bil melerine yar -
dım cı olacağı ifade
edildi.
Almanya haber turu
• Sigara gibi içilebilir bir kokain çeşidi
olan crack ve sentetik opioidler Almanya' -
da giderek yaygınlaşıyor. Bir kokain,
natron ve su karışımı olan crack, en geç
10 saniye sonra etkisini gösteriyor. Aşırı
tüketimin ise doğrudan ölüme yol açtığı
belirtiliyor.
• Almanya'da enflasyon oranı Mart
2024'te +%2,2 oldu. Bu, Nisan 2021'den
bu yana en düşük değer (+%2,0); Mayıs
2021'de +%2,2 idi.
• Almanya'da özel haneler 2023'ün
ikinci yarısında doğal gaza kilovat saat
başına ortalama 11,41 sent ödedi. Gaz
fiyatları 2023'ün ilk yarısına göre %6,9
düştü. Ancak 2022'nin ikinci yarısıyla kar -
şılaştırıldığında (+%22,2) daha yüksekti.
• 2023'te halk dilinde e-bisiklet olarak
anılan Pedelec ile kaza geçirenlerin nere -
deyse üçte biri 45 yaşın altındayken bu
oran 2014'te %11'di. Kişisel yaralanmayla
sonuçlanan Pedelec kazalarının ölümle
sonuçlanma olasılığı, yardımcı motoru
olmayan bisikletlerin karıştığı kazalara
göre daha fazla.
• Yüzde 40'lık orman alanıyla Hessen,
ülke çapındaki karşılaştırmada Rheinland-
Pfalz'ın ardından ikinci sırada yer alıyor.
• Almanya'da gelecek kaygısı yaşayan -
ların oranı son iki yıldır yüzde 60'ın altına
düşmedi.
• Almanya'da Katolik Kilisesi'nde cinsel
istismara uğrayan mağdurlara, çektikleri
acılar için ödenen tazminat 57 milyon
euroya ulaştı.
• 1 Şubat 2024 itibarıyla Alman Federal
Meclisi'ndeki kadınların oranı %35,3'tür.
• Federal Karayolu Geçiş Ücreti Yasası
(BFStrMG), 1 Temmuz 2024'ten itibaren,
teknik olarak izin verilen toplam ağırlığı
(tzGm) 3,5'tan fazla ve 7,5 tondan az olan
ve karayolu yük taşımacılığı için amaçla -
nan veya kullanılan araçların da ücrete
tabi olacağını öngörmekte.
98/2024 Ayna 11
12 - 13_06-07.qxd 07.04.2024 22:14 Seite 1
TÜRKİYE
Yerel seçim maratonu sona erdi
31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri-
'nde 3 partinin oyu 2019'daki seçimlere
göre artarken, 4 partinin oyu geriledi.
Önceki yerel seçime katılmayan Yeniden
Refah Partisi bu seçimde en çok oy alan
üçüncü parti oldu.
31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri-
'nde 2019 yerel seçimlerine göre katılım
daha düşük oldu. Seçmen sayısı 4 milyon
300 binden fazla artmasına karşın sandığa
gidenler yaklaşık 85 bin, geçerli oy yaklaşık
400 bin azaldı.
2019'daki seçimlerde yaklaşık yüzde 85
olan katılım oranı 31 Mart 2024'te yaklaşık
yüzde 78 oranında gerçekleşti. 2019'da 8
milyon 753 bini aşkın seçmen oy kullanmazken,
son seçimde 13 milyon 175 bin
civarında seçmen sandığa gitmedi.
31 Mart yerel seçimleri önemli ilklere ve
enlere sahne oldu. CHP, 1977'den bu yana
ilk kez birinci parti oldu. AK Parti 22 yıldır
girdiği 18 seçimin ardından ilk kez
sandıktan ikinci sırada çıktı.
Türkiye genelinde yüzde 37,77 ile en çok
oyu alan CHP, 14 büyükşehir belediyesi ve
21 il belediyesi kazanarak birinci parti oldu.
CHP'yi yüzde 35,49 oy ile 12 büyükşehir ve
12 il belediyesi kazanan AK Parti izledi.
Yüzde 6,19 oy alan Yeniden Refah Partisi
1 büyükşehir ve 1 il, yüzde 5,7 oy alan DEM
Parti 3 büyükşehir ve 7 il, yüzde 4,99 oy
alan MHP 8 il, yüzde 3,77 oy alan İYİ Parti
ve yüzde 0,44 oy alan BBP 1'er il belediye
başkanlığı kazandı.
Seçimde CHP, DEM Parti ve BBP'nin oyları
artarken AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet
Partisinin oyları geriledi. Önceki yerel
seçime katılmayan Yeniden Refah Partisi,
bu seçimde en çok oy alan üçüncü parti
olarak kayıtlara geçti.
CHP'nin 2019'da aldığı 14 milyona yakın
oy bu seçimde 17 milyon 300 bini aşarken,
AK Parti'nin aldığı 20 milyon 500 binden
fazla oy 16 milyon 300 bin civarına geriledi.
MHP'nin oyları 1 milyon 100 bin, İYİ
Partinin oyları ise 1 milyon 700 bin
civarında düştü.
Önceki seçime HDP olarak giren DEM
Parti, bu seçimde oylarını yaklaşık 640 bin
artırdı.
Saadet Partisinin 1 milyon 250 bin
civarındaki oyu 500 bin civarına gerilerken,
Yeniden Refah Partisi bu seçimde 2 milyon
850 binden fazla oy aldı.
CHP en fazla oy oranına yüzde 60,44 ile
Ankara'da, AK Parti ise yüzde 54,7 ile
Rize'de ulaştı.
CHP'nin en fazla oy kaybettiği il yüzde 21
düşüşle Çanakkale, AK Parti'nin en fazla oy
kaybettiği il yüzde 25'lik gerilemeyle
Kahramanmaraş oldu.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Kayseri'nin
Pınarbaşı ve Şanlıurfa'nın Hilvan ilçelerinde
seçimlerin yenilenmesine karar verdi.
Bu kapsamda, YSK'nin 28 Mart'ta Resmi
Gazete'de yayımlanan kararı çerçevesinde,
yenileme seçimleri 2 Haziran Pazar günü
yapılacak.
75 belediyeyi kadın başkanlar yönetecek.
Aydın, Eskişehir, Diyarbakır, Gaziantep ve
Tekirdağ büyükşehir belediyeleri ile Afyon -
ka ra hisar, Ağrı, Batman, Bilecik, Edirne ve
Siirt belediyeleri ve 64 ilçe belediyesinde
seçmenler tercihlerini kadın adaylar dan
yana kullandı.
Yurt genelinde 17 Mart'tan bu yana
muhtarlık seçimiyle ilgili çıkan kavgalarda 6
kişi hayatını kaybetti, 1'i polis 62 kişi
yaralandı. Yurt genelinde muhtarlık seçi -
miy le ilgili çıkan kavgalarda Şanlıurfa'da 2,
Diyarbakır, Mardin, Siirt ve İstanbul'da 1'er
kişi hayatını kaybetti.
Türkiye haber turu
• Yurt dışında ikamet eden ve beraberinde
mobil cihaz getiren vatandaşlarımız,
120 günlük yasal kayıtsız cihaz kullanım
sürelerini otuzar günlük sürelerle 2 defaya
mahsus olarak 180 güne kadar e-Devlet
Kapısı üzerinden uzatabilirler.
• Yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı
yüz de 10,2 olan Türkiye, geçen yıl
itibarıyla 'yaşlı nüfuslu ülke' statüsünden
'çok yaşlı nüfuslu ülke' statüsüne geçti.
• Türkiye İş Bankası, Brand Finance'ın
açıkladığı bankalar listesinde Türk banka -
la rı arasında birinci oldu.
• TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, 18
Tem muz' daki mali genel kurulu, seçimli
genel kurul olarak yapma kararı aldıklarını
açıkladı.
• Türk Standardları Enstitüsü (TSE)
daha önce belirlediği baklavanın standar -
dın da değişikliğe giderek şeker oranını
yüzde 35-45'ten yüzde 30-42'ye indirdi.
• Havalimanlarında iniş-kalkış yapan
uçak sayısı toplamda 165 bin 329’a ulaştı.
2023 yılının aynı ayına göre toplam uçak
trafiğinde yüzde 10,6 artış gerçekleşerek
direkt transit yolcular ile birlikte toplamda
14 milyon 608 bin yolcuya hizmet verildi.
• A Milli Kadın Hentbol Takımı, 2024
Avrupa Şampiyonası Elemeleri'nde grupta
en iyi üçüncü takımlar arasına girerek ilk
kez Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak
kazandı.
• Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na
(KVKK) yapılan 40 bin 503 ihbar, şikayet
ve başvurudan 38 bin 753'ü sonuçlan -
dırıldı. Yapılan incelemeler sonucu 573
milyon 25 bin lira idari yaptırım uygulandı.
• Galatasaray, 2023 Turkcell Süper
Kupası ’ nın sahibi oldu. Sarı-kırmızılı ekip,
1’inci dakikada 1-0 öne geçti. Golün
santrası dahi yapılmadan sarı-lacivertli
oyuncular soyunma odasına yönelerek
sahadan çekildi.
Yargılamalarda e-Duruşma
sistemi
Yargılamalarda emek ve zaman tasarrufu sağlayan e-Duruşma
sistemi hukuk mahkemelerinde avukatların bulundukları yerler -
den, sesli ve görüntülü bir şekilde, duruşmalara çevrim içi katılma -
la rına imkan veriyor.
Ülke genelindeki 3 bin 44 hukuk mahkemesinde e-Duruşma
sistemi kullanılmakta. Sistemin uygulanmaya başlandığı 15 Eylül
2020 tarihinden bugüne kadar, 1 milyon 671 bin 567 e-Duruşma
yapıldı.
Sistemle avukatların istekleri halinde duruşmaya video
konferans yoluyla katılabildiklerini belirten Adalet Bakanı Yılmaz
Tunç, adalet hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması bakımından
büyük önem taşıyan sistemin, avukatlar açısından da emek ve
zaman tasarrufu sağladığını vurguladı.
12 Ayna 98/2024
12 - 13_06-07.qxd 07.04.2024 22:14 Seite 2
DÜNYA
Nükleer savaş kapıda mı?
Batı ve Rusya arasındaki gerginlik gün
geçtikçe artıyor. Büyük güçlerin birbiriyle
olan yarışı şiddetlendikçe restleşmelerin
dozu buna paralel olarak tehlikeli bir boyut
kazanıyor. Şüphesiz bunun en büyük
örneğini, nükleer silah kullanımına yönelik
tehditler oluşturuyor. Zira, nükleer silah
kullanımı sadece belirli bir bölge için değil
tüm dünya için savaş nedeni olabilir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
yaptığı bir konuşmada Batı ülkelerini uya -
rarak Rusya'nın teknik olarak nükleer
savaşa hazır olduğunu ve Ukrayna'ya asker
gönderilmesi halinde bunun savaşı önemli
ölçüde şiddetlendireceğini belirtti. Bu
uyarının ardında, genişleyen NATO’nun
Rusya’ya yakınlaşması var elbette. Öyle ki,
konuşmasında Finlandiya ve İsveç’in
NATO’ ya katılmasının “anlamsız bir adım”
olduğunu belirtti ve "Orada (Finlandiya
sınırında) askerlerimiz yoktu, şimdi olacak -
lar. Orada imha sistemleri yoktu, şimdi
yerleştirilecekler" dedi.
ABD ve Rusya arasındaki nükleer silahla -
rın sınırlandırılmasına yönelik anlaşmaların
birer birer iptal edilmesi, Rusya’nın nükleer
denemelerinin yasaklanması anlaşmasını
askıya aldığını açıklaması, ABD’nin, anlaş -
ma nın hilafı olan, İsrail’i nükleer güç
yapması gibi konuların da nükleer silahsız -
lanmanın gündeme getirilmesini güçlen -
diren gelişmeler olduğuna işaret ediyor.
Hangi ülkede kaç nükleer başlık
var?
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma -
ları Enstitüsü'nün (SIPRI) 2023 raporuna
göre, dünyada 12 bin 512 nükleer savaş
başlığı bulunuyor. Rusya, 5 bin 889 nükleer
savaş başlığıyla, nükleer güce sahip ülkeler
arasında ilk sırada yer almakta. Rusya'yı 5
bin 244 başlıkla ABD ve 410 nükleer
başlıkla Çin takip ediyor. Fransa'nın 290,
Gazze’deki savaş 6 aydır
devam ediyor
Gazze Şeridi'ne yönelik 7 Ekim'de başlayan saldırılarının
ardından 27 Ekim'de de kara işgaline başlayan İsrail güçleri,
Gazze'nin Han Yunus kentinin bazı bölgelerinden çekildi. İsrail
ordusunun Han Yunus kentinin bir çok bölgesinden çekilmesiyle
bıraktığı yıkım gün yüzüne çıktı. İsrail güçlerinin çekilmesinin
ardından Bazı Filistinliler, evlerine dönmeye başladı.
Birleşmiş Milletler ve ABD, Gazze’de kıtlığın yakın olduğu uyarı -
sın da bulunuyor. BM yardım dağıtımında karşılaşılan engellerden
şikayetçi.
Son olarak ünlü şef Jose Andres’in kurduğu, felaket bölgelerinde
yemek yapan ve dağıtan World Kitchen Center andı sivil toplum
örgütünün konvoyu Gazze’de İsrail’in hava saldırısına maruz
kalmış, kuruluşun Avustralya, İngiltere ve Polonya vatandaşlarının
da aralarında olduğu yedi çalışanı hayatını kaybetmişti.
İngiltere'nin 225, Pakistan'ın 170, Hindis -
tan'ın 164, İsrail'in 90, Kuzey Kore'nin ise
tahminlere göre 30 nükleer savaş başlığı
bulununuyor.
“Nükleer Silahların Yasaklanması Takibi
ve Uluslararası Nükleer Silahları Kaldırma
Girişimi'nin (ICAN) hazırladığı raporlarda
nükleer silaha sahip 9 ülkenin, 2019-2022
döneminde nükleer silah geliştirmek için
yaptığı yatırımlar yayımlandı.
Bu verilere göre, dünya genelinde
nükleer silah yatırımları 2019'da 72,9 mil -
yar, 2020'de 72,6 milyar, 2021'de 82,4
milyar, 2022'de 82,9 milyar doları
bulmuştur. 4 yılda yatırımların 10 milyar
dolar artması dikkati çekicidir. Nükleer
silahlara en çok yatırım yapan ABD'yi
sırasıyla Çin, Rusya, İngiltere, Fransa,
Hindistan, İsrail, Pakistan ve Kuzey Kore
takip ediyor.”
Princeton Üniversitesi’nin Bilim ve Küre -
sel Güvenlik programındaki araştırmacılar
tarafından yapılan yeni bir simülasyona
göre, Rusya ile ABD arasında düşük verimli
bir nükleer silahın tetiklediği nükleer
savaşın başlamasından sonraki ilk birkaç
saat içinde 34,1 milyon insanın ölebileceği
ve 57,4 milyon kişinin de yaralanabileceği
öngörülüyor.
Dünya haber turu
• ABD'de aralarında eski Temsilciler
Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin de
bulunduğu 40'a yakın Demokrat Partili
milletvekili, İsrail'e yönelik silah transfe -
rinin tamamen durdurulması için çağrı
yapılan bir mektubu imzaladı.
• Japonya'da düzenlenen bir araştırma,
kısıtlayıcı evlilik yasaları değişmediği
sürece 2531 yılına kadar Japonya'da
herkesin “Sato” soyadı taşıyacağını ortaya
koydu.
• Hindistan, "kaçakçılık ve diğer yasa
dışı faaliyetleri önlemek" amacıyla komşu -
su Myanmar ile olan 1,610 km'lik sınırına
tel örgü çekecek. Konuya vakıf kaynaklara
göre, hükümet gelecek on yılda tamam -
lanacak işleme 3,7 milyar dolar harcamayı
planlıyor.
• Avrupa genelinde belsoğukluğu, frengi
ve klamidya gibi cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonlarda büyük bir artış yaşanıyor.
Avrupa Bulaşıcı Hastalık Önleme ve Kont -
rol Merkezi (ECDC), söz konusu gelişmeyi
"endişe verici" olarak nitelendirdi. Bel -
soğukluğu enfeksiyonları, Avrupa Birliği
(AB) ve Avrupa Ekonomik Bölgesi'nde,
2022 yılında 71 bin vakaya kadar yükseldi.
Bu rakam 2021 yılında kaydedilen vaka
sayısına oranla yüzde 48 artışa işaret
ediyor. Frengi enfeksiyonlarının yüzde 34
oranında bir yükseliş yaşandığına dikkat
çeken kuruluş, klamidya vakalarında ise
yüzde 16'lık bir artışı kayıt altına aldı.
• Fransa'da 2021 yılında "330 bin çocu -
ğun kiliselerde cinsel istismara maruz kal -
dı ğı" raporunun ardından yüzlerce mağ -
du ra tazminat verildi.
• Çad, Nijerya veya Somali gibi ülkeler -
de doğan bir bebeğin, beşinci yaşına
gelmeden ölme olasılığı, Finlandiya,
Japon ya ve Singapur gibi ülkelerde doğan
bir bebeğe göre 80 kat daha fazla.
• 2022'de her gün bir milyardan fazla
öğün israf edildi.
98/2024 Ayna 13
14 - 15_06-07.qxd 07.04.2024 22:39 Seite 1
EĞİTİM
YÖK’ün denklik vereceği üniversiteler
YÖK'ten yapılan açıklamada, yurt dışında yükseköğrenim görmek
isteyenleri ilgilendirenler hakkında yapılan düzenlemeye göre,
"Sıralamalarda ilk 400'de olan üniversitelerden mezun olanlara
doğrudan denklik verilecek, ilk 1000'de yer alanlardan mezun
olanlara YKS'ye girme şartı olmayacağı" ifade edildi.
Buna göre, YÖK tarafından kabul edilen üç uluslararası
yükseköğretim derecelendirme kuruluşunda ilk 400'de yer alan
yükseköğretim kurumlarının tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk
programları dahil olmak üzere bütün programlarından mezun
olanlar doğrudan denklik alabilecek.
Aynı derecelendirme kuruluşlarında ilk 1000'de yer alan
üniversiteler için başarı şartı aranan bölümler dahil olmak üzere
bütün alanlarda, önceden olduğu gibi denklik müracaatı yapılacak
ancak YKS'ye girme zorunluluğu aranmayacak.
İlk 1000'de olan üniversitelerin tıp, diş hekimliği, eczacılık ve
hukuk programlardan mezun olanlar denklik için müracaat edecek
ve başvuruları daha önce olduğu gibi transkriptlerine göre bireysel
olarak incelenerek karar verilecek.
İlk 1000'de yar almayan üniversitelerin tıp, diş hekimliği,
eczacılık ve hukuk programlarını bitirenlerin YKS'ye girme ve başarı
şartını yerine getirme zorunluluğu devam edecek.
İlk 1000'de yer almayan bir üniversitenin tıp, diş hekimliği,
eczacılık ve hukuk programlardan mezun olanlar YKS'ye girecek,
ilgili programın YKS'deki başarı sıralaması şartını sağlamışlarsa
denklik müracaatları kabul edilecek ve transkriptleri dikkate
alınarak bireysel olarak inceleme yapılacak.
Diğer bölümler için ise YKS'ye girme zorunluluğu olmayacak.
Yönetmelik değişikliği, başarı sıralaması şartı aranmayan
programlarla ilgili kısıtlayıcı bir düzenleme getirmeyecek.
Bu alanlarda yapılacak denklik başvurularında önceden olduğu
gibi ilgili yönetmelik ile usul ve esaslarda ortaya konulmuş olan
standart prosedür izlenecek ve müracaatlar bireysel olarak incelenerek
karar verilecek
Bu öğretim yılında daha fazla öğrenci
2023/2024 öğretim yılında Almanya'da yaklaşık 11,2 milyon
öğrenci genel eğitim ve meslek okullarının yanı sıra sağlık
okullarında da eğitim görüyor.
Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) bildirdiğine göre bu,
2022/2023 öğretim yılına göre %1,0 veya 107.000 daha fazla
öğrenci demek.
Bu, üst üste ikinci yılda öğrenci sayısının arttığı anlamına geliyor.
Mevcut öğretim yılındaki artışın temel nedeni yurt dışından gelen
göç:
İlgili yaş grubundaki (5-19 yaş) çocuk ve gençlerin sayısı, 2022
yılı sonunda 2021 yılı sonuna göre genel olarak %4 daha yüksekti.
Hatta bu yaş grubundaki yabancıların sayısı bu dönemde yüzde 27
arttı. Bu çocuk ve gençlerin bir kısmı 2022/2023 eğitim-öğretim
yılında zaten okul sistemine kabul edilmiş durumda.
Devletin eğitim harcamaları
2022 yılında kamu bütçeleri bir öğrencinin devlet okulunda
eğitim almasına ortalama 9.500 euro harcadı.
Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) ön sonuçlara dayanarak
bildirdiğine göre, bu rakam 2021'e kıyasla nominal olarak (fiyatlara
göre ayarlanmamış) yaklaşık 300 euro veya %4 daha fazlaydı.
Toplam harcamaların dörtte üçü (7200 euro veya %77) personel
giderlerine gitti. Geriye kalan fonlar devam eden malzeme giderleri
(1300 euro veya %14) ve yatırımlar (900 euro veya %10) için
ayrıldı.
14 Ayna 98/2024
14 - 15_06-07.qxd 07.04.2024 22:39 Seite 2
EĞİTİM
98/2024 Ayna 15
16 - 17_06-07.qxd 07.04.2024 23:01 Seite 1
KADIN ve AİLE
Göç geçmişi olan kadınlara yönelik proje
Göçmen kökenli kadınlar için mesleki bir perspektif geliştirmek,
daha fazla entegrasyon ve bağımsızlık için önemli bir adımdır.
Kadınların birçoğu Almanya’da doğmuş, diğerleri çocukken veya
son zamanlarda yetişkin olarak Almanya’ya gelmişler. Bu durum,
kadınların bir kısmının çok iyi Almanca bilirken, diğer bir kısmının
ise çok az bilgiye sahip olması anlamına geliyor. Kişisel yaşam
koşulları da çeşitli. Kadınlar farklı sosyal, ailevi koşullarda
yaşıyorlar, farklı eğitim düzeylerine sahipler. Bazıları Almanya’da
tanınmayan kısmi meslek eğitimleri almış, bazıları henüz hiçbir
mesleki deneyime sahip değiller.
Yaklaşık bir yıldır devam eden DigiTurn adlı proje kapsamında,
Kassel'deki dört kurum, göç deneyimine sahip kadınlara destek
olmak, mesleki bir perspektif geliştirmek ve daha fazla entegrasyon
ve bağımsızlık için önemli bir adım atmalarını sağlamak için çeşitli
yeteneklerini mükemmel bir şekilde birleştirdi ve kullandı.
DigiTURN projesinde, kadınların dijital ve hızlı iş dünyamızdaki
mesleki perspektiflerini geliştirmelerine yardımcı olmak için, Frauencomputerschule,
Schlachthof, BENGl ve Outlaw Kassel birlikte
çalışmakta.
Katılımcılar için giriş koşulları:
- 2015 yılından sonra Almanya'ya göç eden kadınlar
- Düşük ila orta düzeyde Almanca dil bilgisi
- İş piyasası için yetersiz niteliklendirme
Bilgi ve kayıt:
Frauencomputerschule ItF e.V.
Tel.: 0561 35161
E-Mail: info@Frauencomputerschule-Kassel.de
BENGI e.V.
Tel.: 0561/50958
E-Mail: bengi-ks@t-online.de
Gençler ve ebeveynlerin akıllı telefon kullanım
Pew Araştırma Merkezi'nin yeni bir raporuna göre ABD'li gençlerin
neredeyse dörtte üçü, telefonları yanlarında olmadığında kendilerini
mutlu veya huzurlu hissettiklerini söylüyor. Yayınlanan Pew
anketi, telefonsuz kalmanın olumlu çağrışımlarına rağmen, çoğu
gencin telefon veya sosyal medya kullanımını sınırlamadığını da
ortaya koydu.
Geçtiğimiz sonbaharda, aralarında California ve New York'un da
bulunduğu onlarca eyalet, Instagram ve Facebook'un sahibi
Meta’ya, bilerek ve kasıtlı olarak çocukları bağımlı hale getiren özellikler
tasarlayarak gençlere zarar vermek ve gençlerin ruh sağlığı
sorununa katkıda bulunmak suçlamasıyla dava açmıştı.
Ocak’ta ise Meta, TikTok, X ve diğer sosyal medya şirketlerinin
CEO'ları, platformlarının gençlere verdiği zararlar konusunda Senato
Adalet Komisyonu’nda ifade vermişti.
Artan endişelere rağmen gençlerin çoğu, akıllı telefonların
yaratıcı olmayı ve hobi edinmeyi kolaylaştırdığını söylerken, ankete
katılanların yüzde 45'i akıllı telefonların okulda başarılı olmalarına
yardımcı olduğunu söyledi. Gençlerin çoğu, akıllı telefona sahip
olmanın akranlarına faydalarının, zararlarından daha ağır bastığını
söyledi. Pew'e göre, yüzde 95 oranla, ABD'deki gençlerin
neredeyse tamamı akıllı telefona erişebiliyor.
Gençlerin yüzde 69’u akıllı telefonların kendi yaşlarındaki kişilerin
hobi ve ilgi alanlarını takip etmesini az çok kolaylaştırdığını
söylerken, yüzde 65’i bu cihazların yaratıcı olmalarını sağladığını
söylüyor. Ankete katılanların yarıya yakını bu cihazların gençlerin
okulda başarılı olmasını kolaylaştırdığını söylüyor.
Anketin örneklemi, 1453 genç ve gençlerin birer ebeveyninden
oluşuyor ve ankette artı veya eksi yüzde 3,2 puanlık bir hata marjı
var. Ankete katılan ebeveynlerin yaklaşık yarısı gençlerin telefonda
geçirebileceği süreyi sınırladıklarını söylerken katılımcıların yüzde
48’i böyle bir sınırlamada bulunmuyor.
Yaklaşık on ebeveyn ve on gençten dördü, en azından ara sıra,
gençlerin telefonda ne kadar zaman harcadığı konusunda
birbirleriyle tartıştıklarını söylüyor. Ebeveynlerin ve gençlerin yüzde
10'u bu tartışmaların sıklıkla yaşandığını söylüyor. Telefon kullanımı
konusunda sıkça tartıştıklarını söyleyenler arasında en çok Latin
kökenli Amerikalılar yer alıyor.
13-14 yaş arası çocukların ebeveynlerinin yüzde 64’ü çocukları -
nın akıllı telefonlarına baktıklarını söylerken bu oran 15-17 yaş arası
çocukların ebeveynlerinde yüzde 41 olarak görülüyor.
Ankete katılan gençlerin yüzde 42’si akıllı telefonların sosyal
becerileri öğrenmeyi zorlaştırdığını, yüzde 30'u ise kolaylaştırdığını
söylüyor.
Ankete katılan ebeveynlerin yaklaşık yarısı telefonlarında çok
fazla zaman harcadıklarını söylüyor. Yüksek gelirli ebeveynlerin
çocuklarının telefonlarında çok fazla zaman geçirdiklerini söyleme
olasılığı, düşük gelir grubundakilere göre daha yüksek görülüyor.
Beyaz ebeveynlerin, Latin kökenli veya siyah ebeveynlere kıyasla
çocuklarının telefonlarında çok fazla zaman geçirdiklerini söyleme
olasılıkları daha yüksek
16 Ayna 98/2024
16 - 17_06-07.qxd 07.04.2024 23:01 Seite 2
Ebeveyn çocuğuyla arkadaş olabilir mi?
KADIN ve AİLE
"Çocuğum benim en iyi arkadaşım", "Anne-babamla arkadaş
gibiyiz." Bu sözler kulağa çok güzel geliyor öyle değil mi? Ancak
arkadaşlık çoğunlukla yaşıtlarımızın ya da bilişsel düzeyimizin
uyuştuğu insanlarla kurduğumuz bir ilişki modeli. Yaşam
yolculuğumuzda her bireyin rolü bizlerin diğer insanlarla olan
ilişkimizde sınırlarımızı ve görevlerimizi düzenler ve geliştirir.
Peki, çocuğun ebeveynleriyle sınırları kaldırarak arkadaşlık ilişki
kurabilmesi gerçekten olası mı? En basitinden bir çocuğa yetişkin
gibi davranmak ve "arkadaş" tanımlamasında bulunmak sağlıklı
mı?
Ailede her bireyin farklı rol ve görevleri olduğuna dikkat çeken
Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nden Nöropsikolog Tuğçe Doğru, bu
görevler arasında çatışma olmaması adına; "Anne- babaların
evlatlarına karşı ebeveyn rolü ile eşlik etmelidir" diyor. Çocukla
ebeveyn arasındaki arkadaşlık ilişkisi sınır ihlallerine yol açabilir
uyarısında bulunuyor.
"Çocuğa ebeveyn olmanın önemini hissettiremeyen ailelerde
çocuk otoritesi görülmektedir. Yani her zaman çocuğun elinde
oyuncak olmuş anne-babalardır. Ebeveynler çocuklarının bakım
verenleri olmanın yanı sıra bazen bazı konularda arkadaş olarak da
ilişki kurabilmektedirler. Önemli olan çocuğumuzun yaşadığı olay
karşısında ne hissettiğini, nelerden hoşlandığını, zevklerini ve
yaşamak istediği yaşam tarzını daha samimi bir şekilde çözmemiz.
Bu noktada çocuk ebeveynlerinden katı otoriteden ziyade anlayışlı
ve sınırlara saygılı bir tutumla karşı karşıya kalacaktır."
Bir yetişkinle çocuğun arkadaş olması, çocuğa yetişkin gibi
davranma sonucunu da doğurabiliyor. Ancak henüz zihinsel
gelişimini tamamlamamış bir kişiye yetişkin gibi davranmak
çocuğun dünyasını olumsuz etkiliyor.
Anne ile alışverişe gitmek, anne çocuk etkileşimine destekleyici
bir durumdur. Ya da baba ile kahve içip sohbet etmek, konsere gitmek,
futbol oynamak vb. birçok farklı arkadaşlarla yapılabilecek
durumları aile ile de yapılabildiği için fakat ‘biz arkadaşız’ şeklinde
nitelendirilmeden ilişki sınırlarına dikkat ederek gerçekleştirilmesi
önemli bir ayrımdır.
Çocuğun sadece ebeveyni olmak çocuğu kendimizden
uzaklaştırır, sadece arkadaşı olmak da çocuğun aile kurallarına ve
bizim eğitimimize uymasını engeller. Gerektiğinde ve ihtiyacı
olduğunda çocuğa arkadaşça yaklaşabileceğimizi hissettirmemiz,
hep birlikte keyif alabileceğimiz vakitler geçirebileceğimizi hissettirmemiz
yeterlidir.
Alkol tüketiminin meme kanseriyle bağlantısı
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa'daki kadınların yaklaşık
yüzde 80'inin alkol tüketiminin meme kanseri riskini artırdığını
bilmediğine dikkat çekti.
DSÖ Avrupa Bölge Ofisinden yapılan açıklamada, "14 Avrupa
ülkesindeki kadınların sadece yüzde 21'i, alkol tüketimi ve meme
kanseri oluşumu arasındaki bağlantıdan haberdar" denildi.
DSÖ Avrupa, bu konudaki farkındalığın erkekler arasındaysa çok
daha düşük olduğunu belirtti. Açıklamada, "Araştırmaya katılan
erkeklerin sadece yüzde 10'u bu bağlantıdan haberdar" denildi.
DSÖ Avrupa araştırmasının kapsadığı 14 ülke Almanya, Avustur -
ya, Belçika, Estonya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç,
Letonya, Litvanya, Norveç, Portekiz ve Slovenya'dan oluşuyor.
Toplam 53 ülkeden oluşan DSÖ Avrupa, Orta Asya ülkelerini de
içeriyor.
Avrupa'da 2022 yılında yaklaşık 600 bin meme kanseri vakası
tespit edildi. DSÖ, bu vakaların kaçının alkolle bağlantılı olduğuna
dair veri paylaşmadı. Ancak DSÖ'ye bağlı Uluslararası Kanser
Araştırmaları Ajansı'nın 2020'ye ilişkin olan ve söz konusu yıl içinde
kaydedilen 575 bin 917 yeni vakanın yaklaşık yüzde 7'sinin
alkole dayandırabileceğini ortaya koyan veriye yer verildi.
DSÖ Avrupa'nın açıklamasında, "Meme kanserinde alkolün önlenebilir
bir risk faktörü olarak rolü kritik" ifadesine yer verildi.
Avrupa'daki kadınlar arasında alkolün en fazla yol açtığı kanser
türünün meme kanseri olduğunu belirten DSÖ, "alkole
dayandırılabilecek tüm kanser vakalarının yüzde 66'sının" bu
kapsamda olduğunu bildirdi.
DSÖ, düşük düzeydeki alkol tüketiminin dahi meme kanseri
riskini artırabileceği uyarısında bulundu. "Avrupa'da alkole
dayandırılabilecek meme kanseri vakalarının yarısından fazlası, çok
içmekten değil" denilen DSÖ Avrupa açıklamasında, yeni vakaların
yaklaşık üçte birinin günde iki küçük kadeh şarap içilmesine
tekabül eden seviyelere işaret ettiği belirtildi.
Alkol tüketimi, birçok meme kanserinin oluşum ve ilerlemesinde
önemli rol oynayan östrojen hormonunun seviyelerini etkiliyor.
DSÖ verileri, meme kanserinin 2022 yılında dünya genelinde
kaydedilen 2,3 milyon yeni vaka ile en yaygın ikinci kanser türü
olduğunu ortaya koyuyor. En sık görülen kanser türü ise 2022'de
tespit edilen 2,5 milyon yeni vaka ile akciğer kanseri.
98/2024 Ayna 17
18 - 19_06-07.qxd 06.04.2024 13:41 Seite 1
KAPAK
Nefret suçları
Almanya’da nefret suçları ve cezaları
Nefret suçları Alman ceza hukukunda özel bir suç türü değildir ve
yasal bir tanımı bulunmaz. Ancak nefret suçunun Alman hukukunda
genel kabul gören çerçevesi şöyledir:
Bir kişiye veya gruba karşı etnik köken, din, dil gibi nedenlerle
duyulan önyargı/nefret güdüsüyle işlenen herhangi bir
suç/kabahat. NEFRET SUÇU; bazen önyargı suçları olarak da
adlandırılır.
Alman hukukunda nefret suçundan bahsedebilmek için 2 unsur
aranır:
• Alman ceza hukukunda yeri olan bir kabahatin/suçun işlenmiş
olması,
• İşlenen kabahatin/suçun nefret/önyargı güdüsüyle gerçekleşti -
ril miş olması.
Nefret suçunu oluşturan temel eylem; tehdit, hakaret,
malvarlığına zarar verme, yaralama, öldürme gibi Ceza Kanunu’nda
kabahat veya suç olarak düzenlenen eylemlerdir.
İkinci unsur ise önyargı/nefret güdüsü, “saiki”dir. Fail, ortak bir
özellik taşıyan sosyal bir grubun üyesi olduğunu düşündüğü kişiye
veya kişinin malvarlığına yönelik bu bilinçle kabahat/suç işler.
Ortak özellikler, örneğin kişinin ırkı, etnik kökeni, dili, dini, uyruğu
ve benzeri hususlardır.
Ancak uygulamada bir eylemin önyargı saikiyle işlenip
işlenmediğinin ve dolayısıyla nefret suçu olduğunun tespiti zor
olabilir.
Örneğin bir anaokulunun kundaklanması, ilk bakışta adli bir suç
olarak görülebilir. Ancak okulun Müslüman bir kuruluş tarafından
işletiliyor olması ve eğitim gören çocukların ekseriyetinin Müslüman
olması, anaokulu duvarına öncesi de Müslümanlara yönelik hakaret
edici söylemlerin yazılmış olması, bu okulun Müslüman kimliği
nedeniyle seçildiğini ve suçun önyargılardan beslenen bir nefret
suçu olduğu kanısını beraberinde getirir. Burada temel suç
kundaklama eylemidir, ancak önyargı/nefret saikiyle işlendiği için
nefret suçundan bahsedilir.
Nefret suçları toplumsal huzur, çoğulculuk ve birlikte yaşam
kültürü için büyük bir tehdit oluşturur. Nefret suçunu işleyen fail,
“istenmeyenler” olarak sınıflandırdığı sosyal grubun üyelerini eşit
haklara sahip olarak görmediği, insanlık onurlarını yok saydığı ve
hatta yok edilmeleri gerektiği mesajlarını verir.
Federal Alman Hükümeti tarafından nefret suçları, siyasi
motivasyonu olan ve failin mağduru; siyasi görüşü, uyruğu, etnik
kökeni, ırksal tanımı, ten rengi, dini, dünya görüşü, cinsel eğilimi,
engelliliği nedeniyle seçtiği suç türü olarak kabul edilir.
Nefret suçu kavramı, Alman polis istatistik değerlendirmelerine
2001 yılında dahil edilmiştir. Siyasi motivasyonlu suçlar bölümünde
alt kategori olarak polis kayıtlarında yer alır. Nefret suçunun alt
kategorilerinde ise, antisemitizm, Romenkarşıtlığı, yabancı
düşmanlığı, ırkçılık, 2017 yılından itibaren İslam karşıtlığı ve
benzeri alt sınıflar bulunmaktadır.
Bir mağdurun kendisine gerçekleştirilen saldırının hangi
motivasyonla işlendiğine dair tespitini polise detaylı şekilde
anlatması, özellikle yukarıda belirtilen alt kategorilere göre suçun
kayıt altına alınmasını sağlaması büyük önem taşımaktadır.
18 Ayna 98/2024
18 - 19_06-07.qxd 06.04.2024 13:41 Seite 2
KAPAK
Nefret vakaları ve nefret suçları ne tür
durumları kapsar?
Alman hukukunda, 1 yıldan daha az hapis cezası veya para
cezası ile cezalandırılması mümkün eylemlere “kabahat”, en az 1 yıl
hapis cezası ile cezalandırılan eylemlere ise “suç” denmektedir.
Ceza hukuku bakımından ilk aşamada, temel kabahatin/suçun
işlenip işlenmediği incelenir. Nefret suçları kavramının anlaşılır
olması için bazı temel kabahat/suç örnekleri şöyle verilebilir:
• Başkasının malvarlığına dâhil bulunan taşınır veya taşınmaz
malın herhangi bir şekilde yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi,
bozulması, kullanılamaz hale getirilmesi veya kirletilmesi mala
zarar verme suçunu oluşturur.
Ceza Kanunu, mala zarar vermenin özel hali olarak
ibadethanelere, eklentilerine, buradaki eşyalara, mezarlara karşı
yapılan tahribatı/kirletilmeye daha ağırlaştırılmış ceza verilmesini
öngörür. Örneğin, bir cami duvarına ırkçı söylemlerin yazılması
veya gamalı haç çizilmesi propaganda suçlarının yanı sıra,
malvarlığına karşı işlenen suçlar kategorisinde değerlendirilir.
• Türklere ait bir derneğe Molotof kokteyli ile saldırı girişimi ise,
Ceza Kanunu’nda kundaklama suçu olarak kabul edilir. Kundakçılık,
kasten ya da kötü niyetle yangın çıkarma olarak tanımlanır. Kişilerin
yaşadığı mekânlara veya ibadethanelere yönelik kundaklama ise
ağırlaştırılmış nitelikteki kundaklama suçu olarak kabul edilir.
Örneklerle ifade edilen suçların (hakaret, malvarlığına zarar
verme ve kundaklama) nefret suçu olarak kabul edilmesi için, failin
suçu önyargı/nefret sebebiyle işlediğinin tespiti gerekir.
Önyargı/nefret saikinin belirlenmesinde, failin söylemleri, varsa
örneğin aşırı sağ fraksiyonlara üyeliği ve mağdur kişinin/kuruluşun
kimliği gibi hususlar dikkate alınır.
Ancak bazı durumlarda (önceden failin aşırı sağ bir gruba üyeliği
yok ise, motivasyonuna dair açıklama yapmamış ise vb.) ve nefret
saiki suçun gerçekleştirilmesinde kendisini açıkça göstermemiş ise
(cami örneğinde olduğu gibi), bu saikin belirlenmesi zor olabilir.
Vaka bu anlamda nefret suçu olarak değerlendirilmez, ancak adli
suç olarak işlem görür ve fail bu kapsamda cezalandırılır.
Bu tür bir adli suç veya nefret suçuna maruz kalan mağdur, Ceza
Kanunu uyarınca failin cezalandırılmasını talep etmeli ve/veya
Medeni Kanun hükümlerine göre maddi veya manevi tazminat ya
da müdahalenin yasaklanması isteminde bulunmalıdır.
Suç mağduru kişi/kuruluşun hak aramak için varsa danışmanlık
merkezlerine ve/veya avukata danışması ve yardım alması önemlidir.
Burada sadece genel bilgiler verilecek olup her bir olayın kendi
detaylarıyla birlikte suç oluşturup oluşturmadığı, verilebilecek
cezalar gibi hususların özel olarak değerlendirilmesi gerekir.
Zira Ceza Kanunu’nun 46. Maddesine göre, failin motivasyo -
nunun, amacının, özellikle ırkçı, yabancı düşmanı, antisemitik veya
başkaca düşmanca sebeplerinin mahkemece dikkate alınması
gerekir.
Bu unsurlar fail tarafından işlenen suçun cezasının belirlenmesi
için önemli göstergelerdir.
Failin ırkçı, yabancı düşmanı, antisemitik veya insanlara karşı
diğer düşmanca duygular içerisinde suçu işlemiş olması, eyleme
nefret suçu niteliği kazandırır ve aynı zamanda cezayı ağırlaştıran
unsurlardan kabul edilir.
Bu bağlamda mahkemeler (suçun nefret saikiyle işlenip
işlenmediğini belirlemek amacıyla) işlenen suç ve mağdurun kimliği
arasında bir bağlantı olup olmadığını da araştırır. Ancak failin motivasyonunun
belirlenmesi uygulamada oldukça zor olabilir, zira fail
saiki çoğunlukla açıklamaktan kaçınır. Eğer yargılama esnasında
failin motivasyonu belirlenebilmiş ise (failin aşırı sağ bir gruba üye
olması bu bağlamda en yaygın belirleme yöntemidir), bu husus
mahkeme tarafından cezanın belirlenmesine temel teşkil eden
unsurlardan birisi olarak yer alır ve karar gerekçesinde de açıkça
zikredilir.
Cezanın Belirlenmesindeki Esaslar
Demokrasilerin ve çoğulcu toplumların amacı kendi egemenlik
sınırları içerisinde yaşayan tüm toplumsal grupların ayrımcılıktan,
dışlanmadan ve kötü muameleden korunmasıdır. Ancak nefret
suçlarının failleri, insanların eşitliğine inanmadıklarını ve mağdur
grupları toplumsal hayatta kabul etmediklerini nefret suçlarıyla
ortaya koyar. Failin motivasyonu nefret suçunun bir unsurudur ve
dolayısıyla nefret suçlarındaki cezanın belirlemesinde bu saik (diğer
unsurların yanında) esas alınır. Faili suç işlemeye iten nefret veya
önyargı saiki Alman hukukunda cezayı ağırlaştırıcı bir unsur olarak
kabul görür ve cezanın belirlenmesi için önemlidir. Böyle bir saik
tespit edilmiş ise mahkeme kararının gerekçesinde bu tespit
açıklanır.
Mahkemeler, Ceza Usul Kanununun 244. maddesinin ikinci fıkrası
gereği dosyayı incelerken, olayı ve olayın arka planını araştırmakla
yükümlüdür. Bu yükümlülük bir suçun nefret suçu olarak
belirlenmesi bakımından önemlidir.
98/2024 Ayna 19
20 - 21_06-07.qxd 06.04.2024 14:18 Seite 1
KAPAK
Bazı anahtar kavramlar
Nefret suçunun temel suç kategorilerini oluşturan en tipik kabahat/suç
türleri aşağıda yer almaktadır. Ancak burada açıklanmayan,
Alman Ceza Kanunu’ndaki diğer kabahatlar/suçlar da önyargı/ nefret saikinin
saptanması halinde, bunlar da nefret suçu olarak değerlendirilir.
Kasten Öldürme Suçunun Nitelikli Hali “En Aşağı Sebep -
lerle Öldürme”
Fail, bir sosyal gruba karşı önyargı/nefret sebebiyle kurbanını
seç miş ve öldürmüş ise (NSU cinayetlerinde veya diğer ırkçı cina -
yet lerde olduğu gibi) “en aşağı sebeplerle” öldürme eylemini ger -
çek leştirmiş olur ve bu eylem kasten öldürmenin nitelikli halidir.
Alman Yargıtayı’nın kararlarına göre öldürme suçunda nefret saikinin
tespiti halinde, öldürmenin ‘en aşağı sebeplerden’ işlendiği ka -
bul edilir ve bu durumda verilecek cezanın ağırlaştırılması gerekir.
Bu nitelikli kasten öldürmenin cezası ise müebbet hapis olarak
öngörülmektedir.
Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik
Irksal tanımlama, etnik köken, uyruk ve/veya din gibi farklılıklara
dayanarak bir gruba/veya mensubuna karşı halkın düşmanlığa tahrik
edilmesi veya kişinin insan onurunun bir gruba mensup olması
nedeniyle aşağılanması, küçük düşürülmesi suçtur. Burada, kamu
düzenini, toplum huzurunu/barışını korumak amaçlanır.
Örneğin Müslümanların ülkedeki temsilcilerinden birine yapılan
sözlü saldırı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu olarak değerlen -
dirilebilir. Ancak bunun için yapılan saldırının kamu düzenini bozacak
nitelikte olup olmadığına bakılır.
Propaganda Suçları
Alman Anayasasına aykırı örgütlerin propaganda materyallerinin
internet ortamında veya fiziki olarak dağıtımı yasaktır. Yasal düzenlemede
kastedilen “örgütler” Alman Anayasa Mahkemesi tarafın -
dan anayasaya aykırı olarak kabul edilen örgütler ve ayrıca 3. Reich
dönemindeki nasyonal-sosyalist örgütlerdir. Yasaklı örgütlerin
işaretlerinin kullanılmasına ceza öngörülmektedir. Örgüt işaretleri
olarak değerlendirme kapsamına alınanlar ise semboller, resimler,
özel üniformalar ve sloganlar/ söylemleridir.
Örneğin aşırı sağcı örgütler bakımından gamalı haç, SS, SA, veya
SA tarafından kullanılan kuru kafa gibi işaretler yasaklıdır.
Ayrıca aşırı sağcıların “Heil Hitler/Sieg Heil” selamı ve Adolf Hitler’in
resminin kullanılması da suç teşkil eder. Bu suça karşılık üç
yıla kadar hapis veya para cezası verilebilmektedir.
Malvarlığına Zarar Verme
Başkasının eşyasını kasten kısmen veya tamamen tahrip eden
veya yok eden kişi hapis veya para cezası ile cezalandırılır.
Örneğin, Türk restoranının camının ırkçı fail tarafından kırılması,
araba tekerleklerinin patlatılması da bu kapsamda bir suç teşkil
eder. Ancak bir eşyanın kısmen veya tamamen tahrip edilmesi için,
örneğin eşya sadece çok az derecede kirletilmiş ve bu kirin de
temizlenmesi çok kolay ise bu eylem tahrip olarak değerlen -
dirilmez. Ancak grafiti yazılarında olduğu gibi, örneğin bir derneğin
duvarlarına ırkçı/hakaret içeren bir söylem/slogan yazılması,
eşyaya zarar verme olarak değerlendirilir. Başkasının malına kasten
zarar vermeye teşebbüs de cezaya tabiidir.
Kamusal Değerlere Yönelik ve Topluma Zarar Verecek
Şekilde Mala Zarar Verme
Mala zarar verme suçunun; bir dini cemaatin kullanımına veya
dini vecibelerin yerine getirilmesi için özgülenen eşyalara veya
mezarlıklara, anıtlara yönelik işlenmesi halinde, bu suça üç yıla
kadar hapis veya para cezası verilebilmektedir. Bu suça teşebbüs
de yine cezalandırılır.
Kundaklama
Örneğin bina, işyeri, makina, araç, depodaki mallar vb. objeleri
yakmak suretiyle kısmen veya tamamen yok eden kişi bir yıldan on
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak suçun basit nitelikte
olması halinde, kişi 6 aydan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
Ağır Nitelikte Kundaklama
Kundaklama suçunun; kişilerin yaşamı, dini vecibelerin yerine
getirilmesi, kişilerin ikameti veya süreli olarak bulunması için özgülenen
taşınmaza yönelik işlenmesi halinde, kişi en az bir yıl hapis
ile cezalandırılır.
Hakaret Suçu
Hakaret suçu mağdura sövmek, mağdura ilişkin rencide edici bir
fiilde bulunmak veya olgu isnat etmek suretiyle işlenebilir.
Hakaret suçu kasten işlenen bir suç olduğu için, failin işlediği fiilin
tahkir edici ve mağduru hedef alacak nitelikte olduğunu bilmesi
veya biliyor olması gerekir. Hakaret suçunda hapis veya para cezası
verilebilmektedir.
Gıyapta Kötüleme Suçu
Gıyapta kötüleme suçu, failin mağdura yönelik rencide edici ve
toplum içindeki itibarı ve saygınlığını zedeleyecek fiil veya olguları
üçüncü kişiler huzurunda ifade etmesidir. İsnat edilen olguların
gerçek olmaması suçun gerçekleştirilebilmesi için aranan bir şarttır.
Suçu işleyen fail hapis veya para cezası ile cezalandırılabilir.
İftira Suçu
Fail, mağdura yönelik rencide edici ve toplum içindeki itibarı ve
saygınlığını zedeleyecek fiil veya olguları, bu söyleminin doğru
olmadığını bilmesine rağmen üçüncü kişiler huzurunda ifade ederse,
iftira suçunu işlemiş olur. Bu suçun işlenmesi halinde, cezası
hapis veya para cezasıdır.
Dini İnanç ve Dünya Görüşlerine, Dini Cemaatlere ve
Dünya Görüşü Topluluklarına Hakaret
Kamusal barışı bozacak nitelikte kamuya açık bir şekilde bir dine,
dini cemaate veya dünya görüşüne (ve kuruluşlarına) hakaret eden
fail hapis veya para cezasıyla cezalandırılır. Ancak söylemin toplum
huzurunu bozacak nitelikte olup olmadığına bakılmaktadır.
Dini Vecibenin Yerine Getirilmesine Engel Olma
Dini bir töreni, ibadeti ve dini vecibelerin yerine getirilmesini ağır
bir şekilde bozan veya ibadethanede uygunsuz davranışta bulunan
fail hapis veya para cezası ile cezalandırılır.
Tehdit
Mağdurun kendisine veya yakınına karşı bir suç işleyeceğinden
bahisle tehdit eden fail hapis veya para cezası ile cezalandırılır.
İnternet Ortamındaki Nefret Söylemleri
Sosyal medya sağlayıcılarının çoğu, kullanıcıların bildirimi neticesinde
ya da kendi tespitleri doğrultusunda “nefret söylemi” olarak
değerlendirdikleri paylaşımları silmektedir. Ancak bazen paylaşım -
lar, sosyal medya sağlayıcıları tarafından nefret içerikli olarak
değerlendirilmez ve silinmez.
Giderek artan bir sorun haline gelen nefret söylemi gibi önemli
bir konuda bu süreçlerin sosyal medya sağlayıcıların inisiyatifine
bırakılmaması ve yasal boşluğun doldurulması amacıyla 2017
yılından itibaren yasal düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.
Almanya’da eyalet düzeyinde, Bavyera’da 2020 yılında Nefret
Söylemi Özel Müsteşarı görevine başlamış ve eyaletteki tüm savcı -
lık larda özel nefret söylemi birimleri oluşturulmuştur. Nitekim
20 Ayna 98/2024
20 - 21_06-07.qxd 06.04.2024 14:19 Seite 2
KAPAK
Bavyera’daki savcılıklar Ocak-Eylül 2020 tarihleri arasında bu minvalde,
faili tespit edilen 953 soruşturma ve faili tespit edilemeyen
165 soruşturma yürütülmüştür. Ancak bildirilmeyen vaka sayılarının
çok daha yüksek olduğu değerlendirilmektedir.
İnternette gerçekleştirilen nefret söylemleri yasal şartları
taşımaları halinde özellikle:
• Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
• Hakaret
• İftira
• Gıyabında kötüleme
• Yasaklı propaganda suçları
• Şiddet sergileme
• Suçun gerçekleştirilmesine yönelik çağrı
• Dini öğretilerin aşağılanması
• Tehdit
ve benzeri suçları oluşturur.
Ancak bazı söylemler, her ne kadar rahatsız edici ve rencide edici
olsa dahi, ifade, basın veya sanat özgürlüğü kapsamında hukuka
uygun olarak kabul edilir. Suç olarak kabul edilen bazı nefret söylemlerine
dair örnek kararlar şöyledir:
• Sosyal medya hesabında Şansölye Angela Merkel’in taşlanması
gerektiğini yazan kullanıcıyı, mahkeme bu paylaşımla şiddete çağrı
suçunun gerçekleştirildiği gerekçesiyle 2.000 Euro para cezasına
çarptırmıştır.
• Sosyal medya blog’cusunun greve katılan sendika üyesi tren
makinistlerinin gaz odalarına kapatılması çağrısı, halkı kin ve
düşmanlığa tahrik suçu olarak kabul edilerek
Tecklenburg Mahkemesince 8 ay (ertelemeli)
hapis cezası ve 15.000 Euro para cezası na
hükmedilmiştir.
• Sosyal medya sayfasında dönemin ekonomi
bakanı için nasyonalsosyalist usulle
vurularak öldürülmesi gerektiğini ifade
eden ve birçok hakarette bulunan fail
hakkında Dresden Mahkemesi tehdit
ve hakaret suçları nedeniyle 1.200
Euro para cezasına hükmetmiştir.
Meşru Müdafaa
Meşru müdafaa, mağdurun
kendisinin veya bir kişinin üçüncü
kişinin şahsına veya
malvarlığına karşı yönelmiş
bir saldırıyı ya da hemen
başlamak üzere olan bir
saldırıyı bertaraf etmesidir.
Meşru müdafaa hakkı,
saldırıyı durdurmak veya
saldırının etkilerini
azaltmak için orantılı
güç kullanımına izin
verir.
Meşru müdafaa
hakkının hangi
sınırlar ve ko -
şullar dâhilinde
kullanabileceğini bilmek önemlidir. Bu bağlamda temel prensip bir
saldırı karşısında fiziksel karşılıktan kaçınmaktır. Ancak saldırı başka
bir şekilde bertaraf edilemeyecek ise, orantılı güç kullanılarak
saldırganın etkisiz hale getirilmesi hukuka uygundur.
Ancak meşru müdafaada orantılılık ilkesi çok önemlidir. Aksi takdirde,
saldırganın suç oluşturan eylemine rağmen, mağdur veya
olay mahallinde bulunan başka bir kişi tarafından savunma
amacıyla yapılan müdafaa (örneğin saldırganı yaralama) da suç
olarak kabul edilebilir. Bu nedenle meşru müdafaada gereklilik ve
ölçülülük ilkelerine uyulması önemlidir.
Kanıtların korunması ve bildirime ilişkin
dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Herhangi bir suça maruz kalan mağdurun haklarını en etkin
şekilde takip edebilmesi için hem bazı yasal hususlara hem de bazı
teknik konulara dikkat etmesi gerekir.
Tanıkları Tespit Etme
Saldırı esnasında, yakınlarında bulunan kişilerden yardım istenmeli,
gerekmesi halinde polis veya ambulans çağırılmalı veya çevredekilerden
çağırmaları talep edilmelidir.
Saldırıdan sonra ayrıca olaya tanıklık eden kişi/kişilerin isim ve
iletişim bilgilerini istemek önemlidir. Bu sayede iletişim bilgileri
alınan tanıkların mahkeme sürecinde tanıklıklarına başvurulabilir.
Belgeleme
Mağdur mümkünse olayı belgelemelidir. Bunun için kimsenin tehlikede
olmadığından emin olunması halinde olay anı, polise verilmek
üzere kayda alınabilir veya saldırı esnasında örneğin darp söz
konusuysa veya malvarlığında maddi bir zarar oluştuysa, olay yerine
hiçbir müdahalede bulunulmadan bu husus belgelenmelidir.
Olay anı ve oluşan zararın belgelenmesi bir sonraki dava sürecinde
önemli bir ispat aracıdır. Darp edilen mağdur, zaman kaybetmeden
derhal doktora giderek darp izlerini detaylı bir şekilde rapor
altına aldırmalıdır. Sağlık sigortası bulunan mağdurun muayene ve
tedavi ücretleri öncelikli olarak sağlık sigortası tarafından karşılanır.
Darp izlerinin fotoğrafının çekilmesi, darbın etkisi ve ileride talep
edilen tazminat için önemlidir. Saldırı esnasında herhangi bir
eşyaya zarar verilmiş ise bu eşyaların fotoğraflanması ve eşyanın
saklanması mümkün ise muhafaza edilmesi gerekir.
Polisin olay yerini ilk haliyle, düzeltilip temizlenmeden görmesi
önemlidir. Mağdur zararını ne kadar detaylı ve eksiksiz belgelendirirse,
hak arama mücadelesinde o kadar avantajlı konumda olur.
Olay Hakkında Hafıza Tutanağı Tutulması
Mağdurun karşılaştığı olay hakkında bir hafıza tutanağı yazması
çok faydalı olacaktır. Olay gününü, tam saatini, olayın tam olarak
nerede yaşandığını, nasıl geliştiğini, saldırganın/saldırganların dış
görünüşlerini (takıları, dövmeler, arma vb. aksesuarlar), eylem ve
söylemlerini ve olayla ilgili hatırlanan tüm detayları yazmak bir sonraki
aşamalarda hukuki savunmayı kolaylaştırır.
Bazen önemsiz olarak algılanan bir detay, olayın hukuki
değerlendirmesi ve mahkeme nezdinde karara bağlanması için
önemlidir.
Ayna dergisinin ücretsiz olarak Size de
posta ile gönderilmesini istiyorsanız:
abone@ayna-online.com
facebook.com/AynaDergisi
98/2024 Ayna 21
22 - 23_06-07.qxd 06.04.2024 17:21 Seite 1
KAPAK
Nefret suçlarına ilişkin yasal süreçler
nelerdir?
Suçun Polise Bildirilmesi
Nefret suçlarının polise, savcılığa veya mahkemeye bildirilmesi ilk
önemli aşamadır. Genel uygulamaya göre, suçun polise bildirilmesi
esastır.
Ancak mağdur veya tanık olarak herhangi bir olay ile karşı
karşıya kalan kişi, bu durumu polise bildirmekten çekinebilir. Bazı
durumlarda suç ihbarında bulunabilecek olan kişi kendisinden veya
yakınlarından öç alınacağı, adli makamların olayla yeterince ilgilen -
me yeceği veya mahkemede tanıklık etmekten korktuğu için,
şikâyette bulunmaktan çekinebilmektedir. Ancak nefret suçuyla
karşı karşıya kalınması halinde, bu suça sessiz kalmamak,
saldırganın cezalandırılması ve olası zarar taleplerinin karşılanması
için önemlidir. Bunun yanı sıra nefret suçlarının adli makamlara
bildirilmesi ve bu olayların polis istatistiklerine geçmesi de devlet ve
toplum nezdinde duyarlılığın artmasını sağlar.
Nefret suçuyla karşı karşıya kalan kişinin bu konu hakkında
bölgesindeki danışmanlık merkezinden veya bir avukattan bilgi
alması faydalı olacaktır.
İkamet edilen bölgedeki polisten de gerekli bilgiler edinilebilir.
Polis sürecine ilişkin tüm bilgiler;
https://www.polizei-beratung.de/startseite-und-aktionen/
sayfasında bulunmaktadır.
Suç duyurusu
Suç oluşturduğu düşünülen herhangi bir olaya ilişkin olayı gören,
duyan veya bilen herkes tarafından polise/savcılıklara/mahkemele -
re sözlü veya yazılı olarak suç duyurusunda bulunulabilir. Suç du -
yurusu, gecikmeksizin, olaya en yakın tarihte ve en yakın karakola
gidilerek sözlü veya yazılı olarak yapılır. Polis yapılan bildirimi
mutlaka tutanağa geçirmek zorundadır.
Suç duyurusu ayrıca her eyalette internet üzerinden
https://online-strafanzeige.de/
sayfası aracılığıyla yapılabilir.
Suç duyurusunda bulunan kişinin kimlik bilgileri, adresi, mesleği
sorulur. Bazı durumlarda suç duyurusunda bulunan kişiler avukat
tarafından temsil edilmeleri halinde, avukatlık bürosunun adresini
de adres beyanında verebilirler.
Suç ihbarı geri alınamaz ve suç ihbarıyla birlikte emniyet güçleri
olayı araştırmakla yükümlü hale gelir. Bu nedenle suç ihbarının
yapılmasından önce, imkan dahilindeyse bir avukata danışmak
yararlı olacaktır.
Şikâyet
Bazı suçların soruşturulması ve kovuşturulması için Alman ceza
hukuku, mağdurun (veya vekilinin) açıkça talebini, yani şikâyetini
arar. Polis memurları bu konu hakkında mağduru bilgilendirir. Ceza
hukukunda mutlak şikayete bağlı suçlar ile kamu düzeni için gerek li
görülmesi halinde re’sen, yani savcılığın istemi nedeniyle de
soruşturulabilen suç türleri bulunmaktadır.
Mutlak şikayete bağlı suçlar; örneğin konut dokunulmazlığının
ihlali veya hakaret suçlarıdır. Re’sen (savcının istemiyle) de
soruşturulması mümkün suçlar ise örneğin kasten veya taksirle
yaralama veya mala zarar verme suçlarıdır.
Şikâyet için ilgili yasa maddelerinde hak düşürücü süreler (genellikle
3 ay) öngörülür. Bu süreler mağdurun fiili ve faili öğrendiği
tarihten itibaren başlar ve hak düşürücü nitelikte olduğundan dikkat
edilmesi önemlidir. Herhangi bir hak kaybına uğramamak adına
şikâyetin yasal süre içinde yapılması önemlidir.
Poliste Mağdur veya Tanık Olarak İfade Verme
Polis, mağduru veya tanıkları olayı anlatmak üzere emniyete
çağırabilir. Bunun için özel bir çağrı tebliğ edilir. Polisin çağrısına
uymak gibi bir yasal yükümlülük yoktur. Ancak savcılığın tanıklık
için çağırması halinde, bu çağrıya uymak yasal bir zorunluluktur.
• İfadeye giden kişiye, polis tarafından ilk olarak tanık hakları ve
yükümlülükleri hakkında bilgi verilir. Polise suç ihbarında veya
şikâyette bulunmak için giden kişinin güvendiği birini/avukatı
ve/veya tercümanı da yanında getirmesi mümkündür. Ancak ifade
sırasında avukat ve tercüman dışındaki diğer kişilerin kalıp
kalamayacağı ifadeyi alan polis memurunun takdirindedir.
• İfade sürecini kolaylaştırmak için ifadenin önceden yazılı bir
metin olarak hazırlanması ve polise sunulması mümkündür. Ancak
yazılı bir ifade hazırlanmış olsa dahi, polis memurlarının olayı sorma
ve araştırma yetkileri devam eder. Tanık, kendisine sorulan soruları
ve cevapları not edebilir.
• Polis soruşturma sırasında suçun nefret suçu olduğunu tespit
ederse, soruşturmayı üstlenmesi için dosyayı, Devlet Koruma
Birimine iletir. Bunun yapılabilmesi için, olayı soruşturan polis
memurunun suçun adli bir suç olmadığının ve önyargı/nefret
saikiyle işlenmiş bir nefret suçu olduğunu anlaması ve bu durumun
mağdur tarafından da verdiği ifadede özellikle vurgulanması
gerekir.
• İfadenin sonunda, tutanak tanığa imza için sunulur. Tutanağı
imzalamadan önce tanığın söz konusu tutanağı okuma hakkı vardır.
Tutanaktaki hataların düzeltilmesi ve eksikliklerin giderilmesi talep
edilebilir.
• Bazı durumlarda polis tanıktan olayın aydınlatılması için delilleri
kendilerine bırakmalarını veya başkaca delil uygulamalarını (parmak
izi vb.) talep edebilir.
• Tutanak sonlandırıldığı zaman dosyaya kaldırılır ve bir örneği
talep edilse dahi tanığa verilmez. Ancak tanık avukat tarafından
temsil edilirse, avukat ifadenin bulunduğu tutanağı dosyayı görme
hakkı kapsamında elde edebilmektedir.
• Polis, olaya ilişkin bir kayıt numarası oluşturur. Soruşturmayı
takip edebilmek için mağdur/tanık tarafından bu numaranın talep
edilmesi önemlidir. Polis nezdinde yürütülen soruşturmayı takip
edebilmek için kayıt numarası ile bilgi talep edilebilir.
Savcılık Süreci
Savcılık makamı, Alman Ceza Kanunu’nun 160. maddesi gereği,
bir olayı arka planı (motivasyonu) ve tüm ayrıntılarıyla aydınlatmak
ve bu doğrultuda iddianame hazırlamakla yükümlüdür. Ancak
uygulamada, polis tarafından oluşturulan dosyalar savcılığın
soruşturmasının gideceği yön bakımından belirleyici niteliktedir.
22 Ayna 98/2024
22 - 23_06-07.qxd 06.04.2024 17:21 Seite 2
KAPAK
Örneğin, hakaret suçunda failin, mağdurun etnik kökeni
temelinde hakarette bulunması (ve bu hususun polis dosyasında
yer alması) halinde, savcılık suçu nefret saikiyle işlenmiş olarak
değerlendirmeye alır. Ancak polis dosyasında buna ilişkin herhangi
bir kayıt yoksa, savcılık makamı da suçu kuvvetle muhtemel nefret
suçu olarak değil, adli suç olarak değerlendirecektir.
Savcılığın Olayı Araştırma, İddianame Hazırlama ve
Takipsizlik Kararları
Savcılık tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, suçun
işlendiği/ispat edilebilirliği/cezalandırılabileceği hususunda yeterli
kanaat oluşmuş ve bir kamu davası açılması gerekli görülmüş ise,
savcılık iddianameyi hazırlayarak yetkili mahkemeye sunar. Ceza
mahkemesince iddianamenin kabul edilmesiyle dava açılır. Bu
safhadan sonra yargılama ve duruşma aşamaları başlar.
Ancak, olayın gerçekleştiğine/ispat edilebileceğine/cezalandırıla -
bi le ceğine dair yeterli kanaat oluşmamış ise savcılık soruşturma
konusu olayı mahkemeye intikal ettirmeden, takipsizlik kararı ile
sonuçlandırır. Takipsizlik kararı ya hukuki nedenler (örneğin;
mağdurun şikayeti olmaması, failin olayı gerçekleştirmesinde haklı
nesnel sebepleri bulunması, failin olaydan sonra vefat etmesi) veya
olaya ilişkin nedenlerden (örneğin; delil olmaması, failin
bulunamaması) dolayı verilebilir. Bazı suçların yargıya intikal
ettirilmesi hususunda savcılığın takdir yetkisi vardır. Savcılığın
takipsizlik kararına karşı da kanun yolları mevcuttur. Böyle bir
durumla karşılaşan mağdur avukat aracılığıyla itiraz dilekçesi
sunabilir.
Ceza Yargılaması
Ceza yargılama sürecinin temel ilkeleri şöyledir.
Sözlülük ilkesi:
Duruşmada sözlü olarak ne söylenmiş ise sadece o söylenenlerin
karara temel kabul edilmesi ilkesidir. Bu sebeple tanıklar her ne
kadar polis veya savcılıkta ifade vermiş olsalar da ayrıca mahkeme
huzurunda da ifade vermeleri gerekir. Bu nedenle tanıklar ve
mağdur mahkeme huzurunda da olayı sözlü olarak anlatmalı ve
sorulara cevap vermelidir. Ancak, sanık olarak sorgulan kişinin
susma hakkı vardır.
Halka açıklık ilkesi:
Kural olarak yargılama/duruşma halka açık olarak yapılır.
Duruşmanın tamamının veya bir kısmının halka kapalı yapılması,
genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerekli kıldığı hallerde ve
bazı istisnai durumlarda mümkündür.
“Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi:
“Masumiyet karinesi” olarak da bilinen ilke uyarınca, ceza
muhakemesi sonucunda suçun sanık tarafından işlendiğine dair
herhangi bir şüphe kalması halinde, sanığın cezalandırılması
mümkün değildir. Suçlunun cezasız kalması, bir masumun mahkûm
edilmesine tercih edilir.
Yargılama Süreci
Duruşma:
Duruşmaya davanın tüm tarafları katılır. Bunlar: hâkim (hâkim
heyeti), savcı, sanık müdafii (avukat), müdahil suçtan zarar
görenler, tercüman, tanık, bilirkişi ve muhtemel dinleyicilerdir. Kural
olarak duruşmalar halka açık olarak icra edilir.
Ancak bazı istisnai durumlarda, duruşmalar halka kapalı olarak
yapılır. Duruşma başladıktan sonra, tanıklar mahkeme salonundan
çıkartılır. Karşı tarafın yakınları ile bir arada bulunmaktan çekinen
tanıklar, mahkemeye önceden tanık odasının olup olmadığını
sorabilir ve sıra kendilerine gelene kadar bu odada bekleyebilir.
98/2024 Ayna 23
24 - 25_06-07.qxd 06.04.2024 18:50 Seite 1
KAPAK
Mağdur ve Tanıkların Dinlenmesi:
Mağdur/tanık mahkeme tarafından duruşmaya çağrılması halinde,
duruşmaya katılmalıdır. Çağrı tebligatında detaylı bilgiler
(duruş ma gün, saati, mahkeme salonu) mevcuttur. Duruşma günü
hasta veya çok önemli bir engeli olan tanık/mağdur tanık, bu du -
rumu gerekli belgeleriyle birlikte mahkemeye en hızlı şekilde bildirmelidir.
Mahkeme talebi kabul ederse, tanık duruşmaya gelmeyebilir.
Aksi takdirde gelmeyen tanığa, idari para cezasının yanı sıra
örneğin duruşmaya gelen başka avukat veya tanıkların masrafları
da tevdi edilebilir.
• Tanık, sadece duruşma esnasında çağrıldığı zaman mahkeme
salonuna girebilir. Duruşmanın tamamının takip edilmesi, ancak
müdahil davacı (Nebenkläger) olunması halinde mümkündür.
• Tanık/mağdur tanık (Opferzeuge) olarak polis veya savcılıkta
ifade verilmiş olsa dahi, duruşmaya çağrılan tanık/mağdur tanık
mahkeme huzurunda yeniden ifade verir. Duruşmada, önceki
süreç lerde verilen ifadenin bölümlerinin veya tamamının okunması
mümkündür.
• Duruşmada tanık olarak ifade vermeden önce, hâkim
tarafından doğruları söyleme konusunda uyarıda bulunulur. Bu
uyarı her dava için usulen yapılır ve hâkimin tanığın ifadesine şüphe
ile yaklaştığı anlamına gelmez. İfade alınırken ilk olarak hâkim
kişisel bilgileri sorar.
• Tanık kendisine yöneltilen sorulara mutlaka doğru cevap vermek
zorundadır. Cevabı bilmiyor veya hatırlamıyor ise, tanığın bunu
açıkça belirtmesi gerekir. İfade sırasında yanlış bilgiler vermek bir
suç teşkil edeceğinden, ifade sürecinde dikkatli olmak gerekir.
Tanık bir olguyu hatırlamıyor ise, hatırlamadığını ifade etmekten
çekinmemelidir. Tanık, kendisi veya yakını için sorunlu olan soruları
cevaplamaktan kaçınabilir (Auskunftsverweigerungsrecht).
• Duruşmaya katılan savcı, müdafii ve varsa kendi avukatı da
tanığa sorular yöneltebilir. Müdafinin soruları bazen tanığı çelişkili
ifadeler vermeye yönlendirmek amacıyla yapılır. Bu durumda tanı -
ğın sakin kalması ve tereddüt halinde kaldığı durumlarda sorula -
rının cevaplanmasının gerekli olup olmadığını hakimden öğrenmesi
mümkündür.
Kamu Davasına Katılma - Müdahil Olma (Nebenklage):
Bazı ciddi suçlarda (örneğin, cinayet) mağdur (veya mağdur
ölmüş ise, eşi, çocukları veya ebeveynleri) müdahil sıfatıyla davaya
katılabilir (md. 395 StPO, md. 80 JGG).
Kamu davasına müdahil sıfatıyla katılan kişi bazı özel haklara
sahiptir (md. 397 StPO):
- Dosyayı inceleme hakkı (Akteneinsichtsrecht)
- Duruşmalara katılma hakkı (Anwesenheitsrecht)
- Duruşmada soru sorma hakkı (Fragerecht)
- Delil, tanık dinleme, bilirkişi vb. Talep etme hakkı
(Beweisantragsrecht)
- Avukat tarafından temsil edilebilme
(Vertretung durch Rechtsanwalt) veya
desteklenebilme (Beistand eines Rechtsanwalts)
- Müdahil kişi Almancayı yeterli düzeyde bilmiyor ise, önemli
evrakların tercümesini talep etme.
Ceza Hukukunda Şahsi Dava (Privatklageverfahren, md.
374 StPO):
Bazı ‘küçük’ suçlara ilişkin savcılık olayın yargılanmasında kamu
yararı olmadığı kanaatine varabilir ve dolayısıyla kamu davası
açılmaz. Bununla birlikte nefret suçlarının kovuşturulmasında
prensipte kamu yararı olduğu düşünülür. Ancak suç, nefret suçu
olarak değerlendirilmemiş ve basit olarak adlandırılan bir suç türü
olarak görülmüş ise mağdur olayın ceza mahkemesine (Amtsgericht
als Strafgericht) intikal ettirilmesi için şahsi dava açabilir.
Şahsi dava açılabilecek bazı suç türleri şunlardır:
- Konut dokunulmazlığının ihlali (Hausfriedensbruch)
- Hakaret (Beleidigung)
- Kasten veya taksirli basit yaralama (einfache vorsätzliche oder
fahrlässige Körperverletzung)
- Tehdit (Bedrohung)
- Malvarlığına zarar verme (Sachbeschädigung)
Şahsi dava açmadan önce uzlaşma prosedürünün işletilmiş
olması aranır. Uzlaşma prosedürü, kamu yararı olduğu değerlen -
dirilmeyen davalarda zararın giderilmesi hususunda mahkemeye
gidilmeksizin, mağdur ile fail arasında bir anlaşma sağlamayı amaç -
lar. Uzlaşma prosedürünü, yetkili kişi ve kuruluşlar (Schiedsstelle)
yürütür. Ancak uzlaşma prosedürü olumsuz sonuçlanır ise, şahsi
dava açılması mümkündür.
Şahsi dava dilekçesi bizzat veya avukat aracılığıyla mahkemeye
sunulur. Şahsi dava dilekçesinde iddianamede bulunması gereken
unsurların bulunması gerekir. Dava açılmasından sonraki prosedür,
kamu davası ile aynıdır. Şahsi dava açmak isteyen mağdurların avukattan
danışmanlık almaları veya avukat tarafındantemsil edilme -
leri faydalı olacaktır.
Maddi ve Manevi Tazminat (Schadensersatz Und
Schmerzensgeld):
Ceza davalarının birincil amacı hukuk düzenine karşı gelen failin
cezalandırılmasıdır. Ancak ceza yargılaması sürecinde tazminat
talep edilmesi mümkündür.
Nefret suçundan dolayı oluşan zararlar nedeniyle failin
sorumluluğu vardır ve dolayısıyla sebebiyet verdiği zararları tazmin
etmekle yükümlüdür.
Mağdur (veya ölüm vakıalarında mağdurun mirasçısı) ceza
yargılama sürecinde maddi ve manevi tazminat taleplerini ileri
sürebilir. Tazminat talebinin ceza mahkemesi nezdinde öne sürülmesinin
olumlu ve olumsuz yanlarının değerlendirilmesi için bir
avukata danışılması önemlidir. Talebi hak sahibi bizzat öne
sürebileceği gibi avukat aracılığıyla da yapmak mümkündür.
Maddi hasarlara örnekler şöyledir:
- Doktor ve psikolog tedavi giderleri ve tıbbi müdahale sebebiyle
yapılan masraflar, ücretli yardım almak durumunda olanlar için hizmet
gideri,
- Yoksun kalınan gelir, çalışma gücünün azalması veya sürekli
kaybına ilişkin gider,
- Manevi tazminat, örneğin; hastalık süresinin ağrılı veya uzun
24 Ayna 98/2024
24 - 25_06-07.qxd 06.04.2024 18:50 Seite 2
KAPAK
geçmesi, kalıcı hasar (örneğin yara izi, görme veya işitme kaybı
vb.)
- Saldırı esnasında eşyaların (örneğin, cep telefonu, gözlük vb.)
tamamen veya kısmen tahrip, kullanılamaz hale gelmiş, onarım
gerektirmiş veya değer kaybetmiş olması
- Şerefe karşı suçlarda ise aşağılamanın/hakaretin derecesi ve
etkisine göre manevi tazminat.
Ancak tazminat ilâmı elde edilmiş olsa dahi, bunun karşılanması
için failin ödeme gücünün bulunması gerekir. Bazı durumlarda ise,
talebin icra yoluyla (Zwangsvollstreckung) ileri sürülmesi gerekir.
Maddi/manevi tazminat haklarının öne sürülmesinde avukat
tarafından destek almak ve temsil edilmek fayda sağlayacaktır.
Mahkeme Kararları (Urteil):
Mahkeme, sanığın suçu işlemediği kanaatindeyse beraat kararı
verir. Ceza mahkemesi sanığın suçu işlediğine kanaat getirmişse ve
başkaca bir yasal olanak yoksa, para veya hapis cezasına hükmedebilir.
Ancak her hapis cezası sanığın cezaevine sevk edileceği
anlamına gelmez. İki yıla kadar olan hapis cezalarının tecili, yani
ertelenmesi (Bewährung) mümkündür. Tecil kararı ceza mahkemesi
tarafından verilir. Fail bu tecil dönemde yeni bir suç işlemezse,
hapis cezasını çekmeden cezası sonlandırılmış olur.
Mahkeme Kararına Karşı Kanun Yolları:
Mahkeme kararına karşı savcılık makamı ve sanık kanuni yollara
(temyiz) başvurabilir. Mağdur, müdahil olarak davaya katılmış ise,
aynı hakkı elde eder. Bu sebeple failin cezalandırılmasını talep eden
ve yargılama sürecinde aktif bir şekilde rol almak isteyen mağdu -
run (mağdur yakınının) müdahil olarak davaya katılması önemlidir.
Nefret suçlarına ilişkin diğer yasal düzenlemeler
nelerdir?
İnternet İcra Yasası
İnternet ortamındaki nefret söylemleriyle çok daha etkin mücadele
edebilmek amacıyla 2017 yılında yürürlüğe giren İnternet İcra
Yasası ile sosyal medya platformlarındaki nefret söylemlerinin hızlı
ve güvenilir bir şekilde silinmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
Yasanın muhatapları, kazanç elde etme amacıyla kamuya açık bir
şekilde paylaşımlar yapılabilen sosyal medya platformlarına sahip
şirketlerdir.
Yasa, sosyal platform sağlayıcılarına hukuka aykırı içeriklere
ilişkin çeşitli yasal görevler belirler. Bunlar:
• Sosyal medya sağlayıcılar, kullanıcıların hukuka aykırı paylaşım -
ları şikayet edebilecekleri ve çok kolay bir şekilde bildirimde bulunabilecekleri
altyapıyı oluşturmak zorundadır. Büyük ölçekli sosyal
medya sağlayıcılarının internet sayfalarında bu suçları bildirme
butonları mevcuttur. Bu tür nefret suçlarıyla ve söylemleri ile
karşılaşan kişiler, bildirimi bu buton aracılığıyla yapabilirler. Bu
altyapıyı kurmayan sosyal medya sağlayıcıları para cezaları ile karşı
karşıya kalırlar.
• Paylaşımları inceleyen ve nefret söylemi tespit eden sosyal
medya sağlayıcıları, bu paylaşımları öngörülen süre içerisinde silmekle
yükümlüdür, aksi takdirde sosyal medya sağlayıcılarına idari
para cezası verilir.
• Nefret söyleminin doğrudan hedefi olan kişi de hem ceza hem
tazminat için mahkemeye başvurabilmektedir.
Ancak internet ortamında karşılaşılan en büyük sorun, nefret
suçu oluşturan paylaşım sahibinin gerçek kimliğinin belirlenememesidir.
Aşırı Sağ ve Nefret Suçlarıyla Mücadele Yasası
Nisan 2021’de yürürlüğe giren “Aşırı Sağ ve Nefret Suçlarıyla
Mücadele” torba yasasıyla internet ortamındaki nefret söylemleriyle
mücadeleyi daha ileriye taşımak için yeni yasal düzenlemeler
getirilmiştir. Buna göre;
• Bazı suç türlerinin (örneğin tehdit ve hakaret suçları) kamuya
açık şekilde (internette) yapılması halinde, cezası ağırlaştırılır.
• Ayrıca sosyal medya servis sağlayıcıları, getirilen yeni yükümlülükle,
nefret suçu oluşturan paylaşımları silmenin yanı sıra, cezai
soruşturma için Federal Kriminoloji Dairesine de bildireceklerdir.
Özellikle kamu düzeni ve demokrasinin korunması için bildirimde
bulunulması gereken bazı suç türleri şunlardır:
- Propaganda suçları
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik
- Şiddet eylemlerinin sergilenmesi
- Tehdit
• Ancak nefret söylemi niteliğindeki hakaret, iftira ve gıyabında
kötüleme suçlarında Federal Kriminoloji Dairesine (BKA) bildirim
yükümlülüğü bulunmaz. Ancak sosyal medya sağlayıcıları,
kullanıcılara kendi sayfalarında hakaret, iftira ve gıyabında kötüleme
durumlarında, suç duyurusu ve şikayette bulunulabilecek yetkili
merciiler hakkında bilgi vermelidirler.
98/2024 Ayna 25
26 - 27_06-07.qxd 06.04.2024 18:29 Seite 1
KAPAK
Bazı emsal kararlar
Alman hukukunda nefret suçları ayrı bir suç türü olmadığından,
yargı kararlarında bir olayın nefret suçu olup olmadığının
değerlendirmesi ancak karar gerekçesinde buna ilişkin bir açıklama
yapılmış ise tespit edilebilir. Bunun yanı sıra, nefret suçları genelde
birinci derece mahkemelerde sonuçlandığı için, istinaf ve temyize
taşınmadığı için, yüksek mahkemelerde bu tür emsal davalara daha
az rastlanır.
• NSU terör örgütü mensuplarınca 2000-2006 yılları arasında 8
Türk kökenli kişi, 1 Yunan vatandaşı ve 1 Alman polis memurunun
öldürüldüğü davada, cinayetler serisinin yabancı düşmanı ve ırkçı
nefret saikiyle işlenmiş öldürme suçu olduğuna hükmedilmiştir.
• Aşırı sağcı örgüt üyeleri tarafından işkenceye maruz kalan göçmenlerden
bir tanesinin acil bir ameliyat sonucu kurtarılabildiği,
diğer mağdurun olay sonrası %50 oranında engelli (konuşma ve
okuma yetkisini kaybederek) kaldığı Eggesin davasında Alman
Yargıtayı, suçun yabancı düşmanı saikle işlenmiş olduğu kararına
varmıştır.
• Aşırı sağcı failin 15 kişinin önünde bir mülteciyi öldürme
amacıyla ağır bir şekilde yaraladığı ve bu yaralanma neticesinde
mültecinin öldüğü davada Yargıtay, failin aşırı sağcı görüşe sahip
olması ve olay esnasındaki söylemleri nedeniyle suçu nefret
saikiyle işlediği, mağduru yabancı kökenli ve mülteci olması
dolayısıyla seçtiği için suçun nefret suçu olduğu kararına varmıştır.
• İnsan onurunu hedef alan hakaret suçuna dair bir örnekte ise;
failin bir sosyal gruba yönelik hakaret etmiş olması, OLG
Brandenburg Yüksek Mahkemesi tarafından nefret saikinin bir
göstergesi olarak cezayı ağırlaştırıcı unsur kabul edilmiştir. Olayda
beyaz tenli annenin melez çocuğu nedeniyle fail, anneye Alman ırkı
ve namusunun korunması yasalarını duyup duymadığını ve bunları
dikkate alması gerektiğini ifade ederek mağdura Alman ırkına leke
sürme suçunu işlediğini söyleyip mağdurun insanlık onurunu
rencide etmiştir. Bu olayda mahkeme tarafından nefret suçu
kavramı kullanılmadıysa da nefret unsuru ağırlaştırıcı olmuştur.
Resmi ve sivil toplum destek mekaniz ma -
ları nelerdir?
Hukuki Danışmanlık ve Dava Desteği
Nefret suçu mağduru, haklarını öğrenmek veya mahkeme sürecinde
temsil edilmek üzere avukata gitmeyi tercih edebilir.
Avukat, örneğin ifade esnasında mağdura eşlik eder, dosyaları
inceleyebilir ve dava sürecinde gerekli taleplerde bulunabilir.
Ancak bir avukattan hukuki danışmanlık almak ücrete tabidir ve
özellikle maddi durumu iyi olmayan mağdurlar için avukat ücreti
ağır bir masraf anlamına gelebilmektedir. Bununla birlikte bazı du -
rumlarda masraflar için adli yardıma başvurulabilmektedir. Bunun
için Adalet Bakanlığının ilgili sayfasından bilgi alınabilir:
https://www.justiz.nrw.de/Gerichte_Behoerden/ordentliche_geri
chte/Zivilgericht/Prozesskostenhilfe/index.php
Mağdurun ekonomik durumu avukattan danışmanlık almak için
uygun değil ise, sulh hukuk mahkemesi nezdinde hukuki danış -
manlık için dilekçe vermesi mümkündür. Bunun için mağdurun
özellikle ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin sorulduğu dilekçenin
doldurulması gerekir.
Hukuki danışmanlık dilekçesiyle ilgili bilgiler yetkili sulh hukuk
mahkemesinden edinilebilmektedir.
https://www.justiz.nrw.de/BS/formulare/beratungshilfe/AG_I_1
_02_2019.pdf
Dava desteği verilmesinin birçok detayı ve sonucu olabileceği
için, buna ilişkin bilgilerin yetkili mercilerden edinilmesi önemlidir.
Örneğin, mağdurun ekonomik durumu dilekçenin verilmesinden
sonraki kanuni süre içerisinde iyileşirse, devlet tarafından verilen
dava desteğinin iadesi gerekir. Zira devletin bu desteği bir hibe
değil, şartlı yardım niteliğindedir.
Mağdura Tazminat Yasası’na Göre Finansal Yardımlar
Bir saldırı neticesinde, sağlık sorunları yaşayan mağdur veya
mağdur ölmüş ise mirasçıları, Mağdura Tazminat Yasası uyarınca
finansal destek talep edebilmektedir. Bunun için mağdurun kasıtlı
şiddet eylemine maruz kalmış olması ve dilekçeyi;
https://www.bmas.de/SharedDocs/Downloads/DE/Rundschreiben-SE/ausfuellbares-antragsformular-oeg.pdf?__blob=publicationFile&v=1
adresindeki belgelerle birlikte yetkili kuruma iletmesi gerekir.
Talebi kabul edilen mağdurun, örneğin tedavi ve bakım
masrafları, özel tıbbi gereksinimleri (örneğin diş protezi, tekerlekli
sandalye) vb. Yardımlar karşılanmaktadır. Ancak bu finansal yardım
kapsamında acı parası (Schmerzensgeld) olarak adlandırılan manevi
tazminat ödenmez. Talebe dair detaylı bilgilere;
https://www.odabs.org/finanzielleentschaedigung/entschaedigung-nachdem-opferentschaedigungsgesetz.html
adresinden ulaşılabilir.
Federal Adalet Bakanlığı Tarafından Sağlanan Özel
Finansal Yardım
Aşırılık ve terör suçları mağdurları (Opfer extremistischer Übergriffe
und Opfer terroristischer Straftaten) Federal Adalet
Bakanlığı’na (Bundesamt für Justiz) finansal yardım için başvuruda
bulunabilmektedir.
Bu özel ve gönüllü yardım Federal Meclis bütçesinden bir defaya
mahsus ödenir. Yardıma ilişkin detaylara;
https://www.bundesjustizamt.de/DE/Themen/Buergerdienste/H
aerteleistungen/Haerteleistungen_node.html
adresinden erişilebilir.
Weisser Ring E.V. Sivil Toplum Kuruluşu Tarafından
Mağdura Sunulan Danışma Yardımı
Suç mağdurlarına yardım sunan birçok sivil toplum kuruluşu
vardır. Bunlar arasında Almanya genelinde birçok şehirde hizmet
veren ve mağdurlara etkin yardımlar sağlayan Weisser Ring
kuruluşu önemli bir yere sahiptir.
Bu kuruluşun çalışanları sır saklama yükümlüğü altındadır ve
verilen bilgileri bir başkasıyla paylaşamazlar.
Önemli bilgiler ve yerel şubelere;
https://weisser-ring.de/
adresinden ulaşılabilir.
Irkçı Saldırılarda Alman Avukatlar Derneği Tarafından
Sunulan Hizmetler
Alman Avukatlar Derneğine bağlı Irkçılıkla Mücadele Vakfı, ırkçı
veya siyasi motivasyonlu işlenmiş suç mağduru olup ekonomik
durumu yetersiz kişilerin hukuki danışmanlık ve temsil ücretlerini
karşılayabilmektedir.
Alman Avukatlar Derneğine destek için;
https://anwaltverein.de/de/stiftungcontra-rechtsextremismus
adresinden bilgi edinebilir.
Kaynak: http://www.nesam.ytb.gov.tr/
26 Ayna 98/2024
26 - 27_06-07.qxd 06.04.2024 18:29 Seite 2
28 - 29_06-07.qxd 07.04.2024 23:56 Seite 1
SAĞLIK
Modern kulak içi işitme cihazları
Almanya'da, İşitme Cihazı Endüstrisi Federal Birliği'nin tahminine
göre yaklaşık 10 milyon işitme engelli yaşıyor. Bunların yaklaşık 3,6
milyonu 2023 yılında bir işitme cihazı kullanıyor. Bu da insanların
büyük bir kısmının hala gereksinimlerini karşılayamadığı anlamına
geliyor. Gözlük kullananlar günümüzde alışılmış ve kabul edilmiş bir
görüntü oluştururken, işitme cihazlarının kullanımı hala
karşılaştırılabilir şekilde yaygınlaşmamıştır. Bunun nedenleri çeşitli
olabilir. Maliyet korkusu ve işitme kaybı hakkında bilgisizlik yanı
sıra, işitme cihazı kullanan insanların damgalanması da rol oyna -
yabilir. Hess Hören'den Tino Messer, bu konularla ilgili soruları
yanıtladı.
İşitme kaybı nasıl meydana gelir?
İşitme kaybının nedenleri çeşitlidir. Bu, hasarın yerine bağlıdır. En
yaygın neden iç kulak işitme kaybıdır. Bu, saç hücrelerimizin
giderek aşınması sonucunda oluşur. Gürültü, kalıtsal yatkınlık,
hastalıklar veya ilaçlar gibi faktörler ilerlemeyi hızlandırabilir. Genellikle,
etkilenen kişiler tarafından hemen fark edilmeyen bir yavaş
süreç olabilir.
İşitmeyi yeniden nasıl geliştirebiliriz?
Orta kulak hastalıkları günümüzde genellikle KBB doktoru
tarafından tedavi edilebilirken, hasar
görmüş iç kulak için işitme cihazı tedavisi
genellikle tek seçenektir.
Peki neden bu kadar çok etkilenen
kişi tedavi görmüyor?
Birincisi, çoğu insan maalesef hala işitme
cihazlarını bir kusur olarak algılar ve
kusurlarının görünür olmasını istemez. İkincisi,
birçok kişi, yavaşça ortaya çıkan işitme
kaybının farkında değildir. Çoğu zaman,
kişisel çevre bu kişiyi uyarır. Misal olarak
kişinin televizyonu fazla sesli dinlemesinden
veya sürekli birinin kendisini tekrarlamasını
istemesinden bu sıkıntı fark edilir.
Neden birçok kişi işitme cihazlarını düzenli olarak
kullanmıyor?
Muhtemelen birçok durumda, bilgi eksikliğinden kaynaklanmak -
tadır. Bir işitme cihazının, yeni işitsel izlenimlere alışmayı yeniden
başlatması için düzenli olarak kullanılması gerekir. İşitme cihazını
ara sıra takarsanız, her seferinde yabancı seslerin çeşitliliği ile karşı
karşıya kalırsınız. İşitme cihazı ayarına alışmak için zaman gereklidir.
Bu süreci kolaylaştırmak için birçok yöntem vardır, örneğin
işitme cihazı yükseltiminin kademeli olarak artırılması gibi. Ben
kişisel olarak Terzo işitme terapisini öneriyorum. İşitme cihazlarına
daha hızlı alışmanın yanı sıra, bu, özellikle gürültülü ortamlarda,
konuşmayı anlama yeteneğini artırabilir.
İşitme cihazlarının geç tedavisi hangi sonuçlara yol
açar?
Eğer bir kişi konuşmalara katılmakta zorlanıyorsa, işitme kaybı
zamanla sosyal izolasyona, depresyona ve bunun sonucunda
demans gelişimine neden olur. Ne kadar erken İşitme cihazlarına
başvurulursa, o kadar erken işitme yeteneği daha iyi bir şekilde
yeniden kazanılabilir.
IdO-cihazları nedir? Bu soruna nasıl karşı koyabilirler?
Kulağında içinde (In-dem-Ohr) olan işitme cihazları için bir
kısaltmadır. Bunlar en küçük ve en dikkat çekmeyen işitme
cihazlarıdır. Kulak kanalına yerleştirilirler ve bu nedenle işitme
sistemlerine yüksek kozmetik talebi olan insanlar için uygundur.
Küçük mini piller, bu cihazları bir haftaya kadar güçlendirir. Bunları
kendiniz değiştirebilirsiniz. Günümüzde, modern içinde olan
kulaklıklara çok benzeyen IdO cihazları da vardır. Bunlar biraz daha
büyüktür, ancak görünüşleri nedeniyle bir işitme cihazı olarak dikkat
çekmezler ve şarj edilebilir piller ve akıllı telefon bağlantısının
avantajını sunarlar.
IdO cihazları teknik olarak neler sunar?
IdO işitme cihazları her zaman daha akıllı hale gelmektedir. Bazı
modellerde, gürültüyü azaltma, rüzgar gürültüsü bastırma ve
konuşmayı yükseltme gibi klasik işlevlerin yanı sıra, yapay zeka
otomatik durum tespiti konusunda yardımcı olur. Bu cihazlar, işitme
cihazı ayarlarını otomatik olarak mevcut işitme durumuna göre
uyarlar.
Bu cihazlar kimler için uygundur?
İdO cihazları, temel seviyeden premium segmente kadar çeşitli
seçenekler sunar. Hafiften orta dereceye kadar işitme kaybı
yaşayanlar için cihazlar mevcuttur. Bu cihazlar artık çok küçük bo -
yutlarda üretilebilmektedir. Bu nedenle, İdO cihazları dar bir kulak
kanalında bile uygun olabilir. Bu, yerinde
bireysel olarak değerlendirilebilir.
Bu tür bir işitme cihazını denemek
isterseniz, süreç nasıldır?
Hess Hören'de bir randevu ayarlayın.
Orada, çeşitli ölçümlerle işitmenizi analiz
ederiz. Sonrasında, bir İdO işitme cihazının
uygun olup olmadığını kontrol edebiliriz.
Kulak için bir kalıp alınır. Bu, laboratuvar için
üretim temeli olarak hizmet eder. Cihaz, 3D
yazıcıda üretilir - böylece cihaz kulakta optimal
ve rahat bir şekilde oturur. Bağlayıcı
olmayan bir deneme mümkündür.
Cihazlar sonrasında ne sıklıkta bakıma ihtiyaç duyar?
Artık işitme cihazları daha az bakım gerektirmektedir. Ancak bu,
bireysel olarak değişebilir. Müşterilere yılda bir kez bakım randevusu
önerilmektedir. Ayrıca, işitme cihazı ayarlamasından sonra da
düzenli olarak işitmenin kontrol edilmesi önerilir. Değişiklikler
cihazın programlanmasında dikkate alınabilir.
Hastalık kasası neyi öder?
KBB doktoru, bir işitme kaybı mevcut olduğunda bir reçete verir.
İşitme cihazı için endikasyon karşılanıyorsa, sağlık sigortası
yaklaşık olarak her bir işitme cihazı için 700 Euro tutarında bir sabit
tutar öder. Bu fiyata tam ödemesi gerekmeyen cihazlar bulunmak -
tadır. Daha üst düzey işitme cihazları tercih edilirse, aradaki farkı
ödemek gerekebilir.
Okuyucularımıza verebileceğiniz başka ne gibi iyi
tavsiyeleriniz var?
Kendi işitme yetenekleriniz hakkında bir fikir edinmek için ara
sıra işitme testi yaptırın. Bu, herhangi bir şubemizde ücretsiz ve
bağlayıcı olmayan bir şekilde yapılabilir. Ayrıca, işitmeyle ilgili
sorumluluk sahibi olmak da önemlidir. Örneğin, iş veya özel nedenlerle
sık sık yüksek ses seviyelerine maruz kalanlar uygun işitme
koruması kullanmalıdır.
28 Ayna 98/2024
28 - 29_06-07.qxd 07.04.2024 23:56 Seite 2
SAĞLIK
İnsanların ruh sağlığı giderek bozuluyor
Almanların yaklaşık yüzde 31'i halihazırda ruhsal bir hastalıktan
muzdarip. Bu oran, Çin ve Tayland'da da hemen hemen aynı sevi -
yede. ABD'de ise yüzde 40'a varan bir kesim depresyon, anksiyete
bozukluğu ya da yeme bozukluğu gibi bir ruhsal hastalıklarla mücadele
ediyor. Türkiye, yüzde 38 ile listede ikinci sırada yer alıyor.
Bunlar, Alman sigorta şirketi AXA tarafından uluslararası kamuoyu
araştırma şirketi Ipsos'a yaptırılan "Ruh Sağlığı Raporu 2024"
adlı bir anketin bulguları.
Anket kapsamında Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'daki 16 ülkenin
her birinden bin kişiye ruh sağlığı durumları soruldu. 2023 ile
karşılaştırıldığında sonuçlar hayli düşündürücü: 2024'te çoğu ülkede
durum daha da kötüye gitti. Fransa, İrlanda ve Meksika'da psikiyatrik
hastalığı olan kişilerin oranı yüzde 6 ila 7 oranında arttı.
Hatta Türkiye'de bu artış yüzde 8'e ulaştı. Sadece Filipinler'de bir
önceki yıla göre azalma kaydedildi.
Ruh sağlığı, aynı zamanda nesiller arası bir sorun gibi görünüyor:
18 ila 34 yaş arasındaki gençlerin psikiyatrik sorunlardan muzdarip
olma olasılığı hayli yüksek. Bu durum özellikle İrlanda, Türkiye ve
ABD'de 18-24 yaş arası gençler için geçerli. Ancak ABD ve Türkiye
25-34 yaş grubundakilerin durumu daha da endişe verici.
Rapora göre, 18-24 yaş arası tüm katılımcıların yüzde 43'ü ruhsal
bir hastalığı olduğunu belirtiyor. En sık dile getirilen hastalıklar ise
katılımcıların yüzde 22'sinin muzdarip olduğu depresyon ve yine
yüzde 22'sini etkileyen fobiler veya travma sonrası stres bozukluğu
/posttravmatik stres bozukluğu (TSSB/PTSD) gibi anksiyete
bozuklukları.
Daha yaşlı anket katılımcılarında ruhsal hastalıklar daha az
yaygın: 65 ila 75 yaş arasındakilerin sadece yüzde 14'ü depresyon,
anksiyete bozuklukları ve benzer ruhsal rahatsızlıklardan muzdarip.
Ancak anket, sadece kuşak farkını değil aynı zamanda cinsiyet
farkını da ortaya koyuyor: Kadınlar, kendilerini erkeklerden daha sık
psikiyatrik rahatsızlıklardan muzdarip olarak tanımlıyor. Bu durum,
anketin yapıldığı 16 ülkenin tamamı için geçerli. Yine burada da
genç kadınlar, yaşlı kadınlara oranla ruh sağlıklarının daha kötü
olduğunu belirtiyor.
Peki, katılımcıların verdikleri bilgiler somut bir temele mi
dayanıyor yoksa sadece o anda kendilerini nasıl hissettiklerini mi
yansıtıyor? Örneğin Almanya'daki katılımcıların yüzde 57'sine bir
psikolog ya da psikiyatrist tarafından hastalık teşhisi konulmuş.
Yaklaşık yüzde 17'si da pratisyen hekimler tarafından teşhis
konulduğunu belirtiyor. İnternet üzerinden ya da başka kaynaklardan
araştırmak yapmak suretiyle kendilerinin ruhsal bir hastalığı
olduğunu düşünen Almanların oranı yüzde 16'da kalıyor. Diğer
ülkelerde kendi kendine teşhis koyanların oranı çok daha yüksek:
Örneğin Filipinler'de yüzde 60, Türkiye'de ise yüzde 36.
Anket, ruhsal bir hastalık durumunda profesyonel yardımın ne
kadar önemli olduğunu da açıkça ortaya koyuyor: Almanya'daki
katılımcıların yüzde 57 gibi büyük bir çoğunluğu, konunun
uzmanları tarafından yapılan tedaviler sayesinde hastalıklarından
başarıyla kurtulduklarını söylüyor.
Ancak Almanya'da yaklaşık her dört kişiden biri (yüzde 24) hiçbir
tedavi arayışına girmiyor. Bu konuda sadece Japonlar daha tutucu:
Yüzde 25'lik bir kesim, ruhsal sıkıntıları için profesyonel yardım
almaktan kaçınıyor. Alman Psikiyatri, Psikoterapi, Psikosomatik ve
Nöroloji Derneği (DGPPN) şu tespiti yapıyor: "Ruhsal hastalıklar,
Almanya'da sağlıklı yaşam yılı kaybının en önemli dört nedeninden
biri. Psikiyatrik rahatsızlığı olan kişilerin yaşam beklentisi de genel
nüfusa kıyasla 10 yıl azalıyor."
Mikrobiyotlar ve sağlık
İnsan vücudu muhteşem bir uyum içinde çalışan sistemlerden
oluşuyor. Bunların birinde yaşanan aksama diğerlerini de etkiliyor.
Sindirim sistemi bunlardan biri… Son yıllarda adını sıkça duymaya
başladığımız mikrobiyotalar, gastrointestinal sistem (GİS) olarak
adlandırılan ve vücudun sindirimini sağlayan bölümde kilit rol üstleniyor.
Bakteriler, virüsler ve bazı tek hücreli canlıların bir araya
gelmesiyle oluşan mikrobiyotalar, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez.
Nitekim bilim insanlarının yaptığı çalışmalar da bunu
doğruluyor.
Gastrointestinal sistemde 100-160 trilyon arasında mikroorganizma
ortak bir şekilde yaşıyor. Bu tüm vücuttaki hücre sayısından 10
kat daha fazla... Yaklaşık 800-1000 farklı bakteri türü ve 7000’den
fazla farklı suş bağırsakta bir denge içinde yaşıyor.
Bağırsaktaki bu canlı dünyanın dengesinin bozulması ise pek çok
hastalığa davetiye çıkarıyor. Zararlı bakteriler hakim hale gelip,
yararlı bakterilerin sayısını geçer ise çeşitli hastalıklar ortaya
çıkıyor. Bağırsak mikrobiyotasındaki bozulmayla ilk akla gelen
hastalık dünyada ve Türkiye’de ülseratif kolit ve crohn hastalığı. Bu
konuda Çin’den sonra Türkiye 2 bin 840 hasta tecrübesi ile ikinci
sırada yer alıyor.
GİS’de özellikle çocukluk çağında ve ileri yaşta, antibiyotik
kullanımına bağlı olarak gelişen ishal, irritable bağırsak sendromu
(huzursuz bağırsak sendromu), kronik ishal, kronik kabızlık, kronik
yorgunluk sendromu ve intestinal yaygın mantar enfeksiyonları gibi
hastalıklar ortaya çıkıyor.
Sağlık için bu denli önemli olan mikrobiyotalar en fazla antibiyotikler,
yanlış diyet, çevresel faktörler ve stresle zarar görüyor.
Faydalı mikrobiyotaların oluşması ve devamlılık sağlaması için
glüten ve şekerden uzak durulmalı. Beyaz un, paketlenmiş/
işlenmiş rafine yağ ile früktoz içeren gıdalar da tüketilmemeli.
98/2024 Ayna 29
30 - 31_06-07.qxd 08.04.2024 00:26 Seite 1
KÜLTÜR ve SANAT
Kur'an-ı Kerim ana vatanına döndü
Türkiye'den yasa dışı yollarla çıkarılarak 2017'de İngiltere'de
satışa sunulan, Osmanlı hat ekolünün kurucusu meşhur hattat
Şeyh Hamdullah'ın oğlu Mustafa Dede'nin 16. yüzyılda sülüs hattıy -
la yazdığı Kur'an-ı Kerim ana vatanına kavuşturuldu.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, haberi sosyal medya
hesabından "Bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi öncesi güzel bir
haberimiz var" ifadesiyle duyurdu.
Türkiye'den yasa dışı yollarla çıkarılarak 2017 yılında İngiltere'de
satışa sunulan Kur'an-ı Kerim'in, Türkiye'ye yeniden kavuşturuldu -
ğunu ifade eden Ersoy, "Osmanlı hat ekolünün kurucusu olan
hattat Şeyh Hamdullah'ın oğlu Mustafa Dede'nin istinsah ettiği
mushafı Türk ve İslam Eserleri Müzemizde sergileyeceğiz." dedi.
Ersoy, şöyle devam etti: "16'ncı yüzyılın başında yazılmış bu
mushaf, yazılı bölümlerin hat sanatında 'vassale' olarak tanımla -
dığımız teknikte farklı bir kağıdın üzerine yapıştırılarak hazırlanması
ile dikkati çekiyor. Oldukça titiz bir takip sürecinin ardından iadesini
sağladığımız Kur'an-ı Kerim'in ülkemize ulaşmasında emeği olan
herkese ve tüm kurumlara gönülden teşekkür ediyorum. Bu
mushaf gibi nice kıymetli eserimizi görmek üzere herkesi Türk ve
İslam Eserleri Müzemize davet ediyorum."
Türkiye'deki kütüphanelerde kullanıcı sayısı arttı
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Taner Beyoğlu, 60.
Türkiye Kütüphaneler Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada,
Bakanlığa bağlı faaliyet gösteren halk kütüphanesi sayısının 1298
olduğunu, 81 ilde ve ilçelerin neredeyse tamamında kütüphane
sayılarının her geçen gün arttığını belirtti.
Cumhuriyet'in 100. yılında 100 kütüphane hedefine ulaştıklarını
ve 106 yeni kütüphaneyi vatandaşların hizmetine sunduklarını
aktaran Beyoğlu, "Yılbaşından bu yana açtığımız kütüphanelerle
birlikte Bakanlığımıza bağlı halk kütüphanesi sayısı 1298 oldu. 106
yeni kütüphane ile kapalı kullanım alanımızı, bir yılda 400 bin
metrekareden, 510 bin metrekareye, oturma kapasitemizi 90
binden 130 bine çıkardık. 2022 yılı sonunda 26 milyon olan kullanıcı
sayımız, bir yılda 33 milyonu aştı" ifadelerini kullandı.
Kütüphanelerin kullanıcı sayılarının artmasında Rami Kütüphanesi’nin
de çok büyük etkisi olduğunu, sunduğu imkanlarla okuyucu -
la rın ilgisini çektiğini ifade eden Beyoğlu, "Rami Kütüphanesi geçen
sene 2,5 milyon kullanıcıyı ağırladı" dedi.
Beyoğlu, son dönemde yeni hizmete sundukları kütüphanelerde
teknoloji kullanımını en üst düzeye çıkarmaya, koleksiyon
yönetiminden kullanıcıların ödünç alıp vermelerine kadar bütün
sistemleri en üst seviyede kullanmaya çalıştıklarını vurguladı.
Beyoğlu, "Kütüphaneler sadece kitap ödünç alınıp verilen statik
yapılar değil, daha proaktif yapılar. Kütüphanelerimiz her yaş
grubundan kullanıcımızın bilgi kaynaklarına erişim, sosyal, kültürel
eğitsel ihtiyaçlarını karşılayan buna yönelik faaliyetler, atölyeler
düzenleyen yapılara dönüştü. Bu çerçevede açtığımız kütüphaneler
hem mekansal hem işlevsel olarak çok zengin yapılar, aralarında
ayrım yapmak çok zor. Son dönemde Malatya, Denizli, Kastamonu' -
da açtığımız ilk halk kütüphanelerimiz son dönemde açtığımız en
zengin kütüphaneler arasında yer alıyor" dedi.
Taner Beyoğlu, Rami Kütüphanesinden sonra Batman Şehit
Şenay Aybüke Yalçın Halk Kütüphanesinin geçen yıl 1,6 milyon
kullanıcıya hizmet verdiğini söyledi.
Kütüphanelerdeki koleksiyon yönetiminin ihtisas gerektirdiğini
belirten Beyoğlu, halk kütüphanelerindeki koleksiyonları merkezi
alımlarla yaptıklarını anlattı.
Beyoğlu, "Geçen sene 150 milyon lira kaynağı kitap alımlarına
ayırdık. Koleksiyonlarımızı geliştirmeye çalışıyoruz. Halk kütüpha -
ne le rimiz kendileri de kitap temin edebiliyorlar, onun için de bir
kaynak ayırıyoruz. Bağışlarla da koleksiyonlarımızı genişletmeye
çalışıyoruz" dedi.
Yeni açılan kütüphanelerin tamamında 0-3 yaş, 4-6 yaş ve 7-14
yaş gruplarına özel olarak işlevlendirilen bölümlerin olduğunu
belirten Taner Beyoğlu, müstakil bebek ve çocuk kütüphaneleri
açtıklarını ve sayısının 80'ini geçtiğini söyledi.
Sadece 0-3 yaş grubu bebeklere hizmet veren kütüphanelerin
sayısının ise 20'yi bulduğunu anlatan Beyoğlu, annelerin bu
kütüphanelerden son derece memnun olduklarını ifade etti.
30 Ayna 98/2024
30 - 31_06-07.qxd 08.04.2024 00:26 Seite 2
32 - 33_06-07.qxd 08.04.2024 00:44 Seite 1
KÜLTÜR ve SANAT
Atom bombasını anlatan film gösterime girdi
Oscar'da en iyi film ödülünü kazanan 'tartışmalı' "Oppenheimer",
Japonya'da gösterime girdi. Japonya'ya atılan ilk atom bombasının
hikayesini anlatan filmin, ülke halkı için hassas olduğu ve gösterimin
yapılmayabileceği konuşuluyordu.
'Oppenheimer'ın gösterildiği Tokyo'nun merkezindeki büyük bir
sinemadaki küçük bir posterde "100 milyon dolar bütçeyle çekilen
ve dünya çapında gişelerde yaklaşık 1 milyar dolar hasılat elde eden
filmin" şeklinde reklam yapıldı.
ABD'de gişe rekorları kıran film temmuz ayında "Barbie" ile aynı
anda piyasaya çıktı; ancak "Barbie" ağustos ayında Japonya'da
gösterime girerken, "Oppenheimer" aylarca sinemalarda yer almadı.
Filmin savaş zamanında nükleer saldırıya uğrayan tek ülke olan
Japonya'da gösterilemeyecek kadar tartışmalı olduğu yönünde
spekülasyonlar yapıldı.
ABD'nin, 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden günler önce,
Ağustos 1945'te şehirlere atom bombası atması sonucu Hiroşima'da
yaklaşık 140.000, Nagazaki'de ise 74.000 kişi öldü.
Kentin uluslararası film festivalinin başkanı Kyoko Heya, AFP'ye
Christopher Nolan'ın filminin "çok Amerika merkezli" bulduğunu
söyledi. "Bu gerçekten Hiroşima'daki insanların izlemeye katlanabi -
le ceği bir film mi?" diye soran Heya, "Artık birçok insanın bu filmi
izlemesini istiyorum" dedi.
Japon medyada yer alan haberlerde filmin bombaların yol açtığı
zararı göstermediğini söyleyen eleştirmenler öne çıkmıştı.
Film, bombanın icadına nezaret eden ABD'li fizikçi J. Robert
Oppenheimer'ın hikayesini anlatıyor.
Oppenheimer filmi Oscar'da Christopher Nolan'a en iyi yönetmen
ve başrol oyuncusu Cillian Murphy'ye en iyi erkek oyuncu ödülleri de
dahil olmak üzere yedi ödül kazandırdı.
Bombadan kurtulan ve eski Hiroşima Belediye Başkanı 96
yaşındaki Takashi Hiraoka, bu ayın başlarında kentte yapılan özel bir
gösterimde "Atom silahlarının dehşeti çok daha fazla anlatılabilir ve
tasvir edilebilirdi" dedi.
Bugün 1,2 milyon nüfusu olan Hiroşima'da saldırıyı hatırlatan
kubbeli bir binanın kalıntıları ve bir müze bulunuyor.
Dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya
Finlandiya bir kez daha Dünya Mutluluk Raporu’nda en mutlu
ülkeler sıralamasında birinci oldu. Finlandiya’yı listede Danimarka ve
İzlanda takip ediyor.
Raporda sosyal destek, gelir, sağlık, özgürlükler, refah ve
yolsuzluğun olmaması gibi kriterler değerlendiriliyor.
Peki 7. kez listenin ilk sırasına oturan İskandinav ülkesi
Finlandiya’nın sırrı ne?
Oxford Üniversitesi Refah Araştırma Merkezi Başkanı ve Dünya
Mutluluk Raporu Editörü Profesör Jan-Emmanuel De Neve,
insanların refahına katkıda bulunan faktörlerin arasında kişi başına
düşen GSYİH, servet dağılımı, psikolojik istikrar sağlayan bir refah
devleti ve sağlıklı bir yaşam beklentisini sıraladı.
De Neve’ye göre zenginliğin eşit şekilde dağılması ve toplumun
dokusu yani insanların birbirlerine ve kurumlara güvenmesi
İskandinav ülkelerinin listenin ilk sıralarında yer almalarının önde
gelen nedenleri.
Rapora göre, Norveç, İsveç, Almanya, Fransa, İngiltere ve
İspanya yaşlıların gençlerden daha mutlu olduğu ülkeler. Portekiz ve
Yunanistan’da ise tam tersi bir tablo ortaya çıkıyor.
15-24 yaş arası gençlerin mutlu olma oranı Kuzey Amerika'da
keskin bir düşüş gösterirken, Orta ve Doğu Avrupa en büyük
artışların yaşandığı bölgeler oldu.
Raporda, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da mutluluğun azaldığı, orta
yaş gruplarında yaşlı ve gençlere kıyasla daha büyük düşüşler
yaşandığı belirtildi.
Savaşın gölgesindeki Afganistan ve ekonomik krizin etkisindeki
Lübnan araştırmanın en mutsuz iki ülkesi olmaya devam ediyor.
Avrupa'nın en büyük toplu mezarı
Yeni bir huzurevinin inşaatı öncesinde Almanya'nın Nürnberg
kentinde kazı yapan arkeologlar, Avrupa'da şimdiye kadar ortaya
çıkarılan en büyük toplu mezarı keşfetmiş olabilir.
Kazılar devam ediyor ancak şu ana kadar 500'den fazla kişinin
asırlık kalıntıları ortaya çıkarıldı.
Ekip, burada bin 500 kadar kişinin defnedilmiş olabileceğine
inanıyor.
Kesin tarihleme de henüz yapılmadı, ancak geçici tahminler, sekiz
veba çukurunun 17. yüzyılın ilk yarısında kazıldığını gösteriyor.
Spiegel'in raporuna göre, kemiklerden bazıları yeşil renkte görünüyor
çünkü bu alan bir süre yakındaki bir bakır fabrikasının
atıklarını bertaraf etmek için kullanılmış.
Nürnberg Miras Koruma Departmanı Arkeolog Melanie Langbein
ve Baş Antropolog Florian Melzer, "Gelecekteki inşaat alanlarında
bulunan tüm insan kalıntılarını güvence altına alıp arşivleyeceğiz. Şu
anda çalışma baharda tamamlandığında buranın Avrupa'da kazılan
veba kurbanları için en büyük acil durum mezarlığı olacağını
varsayıyoruz" dedi.
Hıyarcıklı veba, başta 14. yüzyıldaki Kara Ölüm ve 6. yüzyılda
başlayan Justinianus vebası olmak üzere, tarihin en yıkıcı
pandemileriyle ilişkilendiriliyor.
Ancak oldukça bulaşıcı olan pire kaynaklı enfeksiyon, çağlar
boyunca daha küçük salgınlar halinde sık sık yeniden ortaya çıktı.
Avrupa'daki Kara Ölüm'ün ardından yaklaşık 400 yıl boyunca yerel
salgınlar tekrarlandı ve şehirleri kasıp kavurdu.
32 Ayna 98/2024
32 - 33_06-07.qxd 08.04.2024 00:44 Seite 2
OTOMOBİL
Çin Tesla'ya rakip oluyor
Çinli akıllı telefon üreticisi Xiaomi, ilk elektrikli aracını (EV)
piyasaya sürecek ve sipariş almaya başlayacak.
CEO Lei Jun bu Mart ayı sonunda Speed Ultra 7'nin (SU7)
500.000 yuan (2 milyon 235 bin TL) altında fiyatlandırılacağını
söyledi. Bu hamle, teknoloji devinin Tesla ve BYD gibi rakipleriyle
mücadele etmesini sağlayacak.
Xiaomi'nin elektrikli otomobil pazarına girişi, satış büyümesinin
küresel olarak yavaşlaması ve fiyat savaşını tetiklemesiyle
gerçekleşti. Firma, SU7'nin telefonları, dizüstü bilgisayarları ve
diğer cihazlarıyla paylaşılan işletim sisteminin mevcut müşterilerin
ilgisini çekeceğini umuyor.
Araştırma firması Counterpoint'e göre Xiaomi, yaklaşık yüzde
12'lik pazar payıyla dünya çapında üçüncü en büyük akıllı telefon
satıcısı konumunda. Xiaomi'nin geçen yıldan bu yana tanıtımını
yaptığı SU7, Porsche'nin Taycan ve Panamera spor otomobil
modelleriyle karşılaş tırılı yor. Xiaomi, önümüzdeki 10 yıl içinde araç
işine 10 milyar dolar yatırım yapacağını söyledi.
Elektrikli otomobillerdeki yangın
Elektrikli araçlar batarya üzerinden gelen elektrikle beraber
yüksek torkta daha hızlanabilme kabiliyetine sahip. Elektrikli
araçların çok fazla avantajları var ama en büyük dezavantaj -
larından bir tanesi de batarya yangınları. Elektrikli araçlarda
kullanılan mikro iyon bataryalar var. Daha kullanışlı, enerjiyi daha
çok depolayabilen uzun menzilli bataryalar olması nedeniyle
kullanılıyor. Bu uzun menzilli ve kullanışlı olan bataryalar içerisinde
lityum iyonda sıvı gaz var. Aracı hafifletmek için bataryaların
etrafındaki koruma çok ince hale getiriliyor. Herhangi bir kaza
anında bu darbe aldığı zaman o gaz açığa çıkıp yangına sebep
oluyor.
Elektrikli araçların gelişimi açısından çok fazla çalışma var ama
batarya söndürme üzerine, bataryaların yangınlarını engelleme
üzerine çalışmalar yapılması gerekmekte. Bataryaları söndürmek
için kuru kimyevi köpükler ve kuru tozlar kullanılması gerekiyor.
Normal yangın gibi üzerine suyla müdahale ederseniz yangını daha
da hızlandırırsınız. O yüzden mümkünse eğer önce aracın merkezi
elektriğini devre dışı bırakıp ondan sonra kuru kimyevi köpükle ve
kuru tozla oksijenle bağlantısını kesmeniz gerekiyor. Daha sonra su
bataryayı soğutmak için kullanılabilir. İlk etapta yangına hemen
suyla müdahale ettiğiniz zaman o gazdan çıkan alev suyla birleştiği
an yangını daha da büyütmüş hale getiriyor.
Kışın sıfırın altında 15, yazın ise 40 derecenin üzerinde
bataryaların şarjdayken ya da durduk yere sıkıntılar çıkartabiliyor.
Bu durumları yaşamamak için gerekli tedbirlerin alınması önemli.
Türkiye’de otomotiv satışları rekor kırdı
Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneğinin (ODMD) mart ayı
verilerine göre, geçen ay ülke genelinde 109 bin 828 adet otomobil
ve hafif ticari araç satışı gerçekleşti.
Geçen ay otomobil satışları 2023'ün aynı dönemine göre yüzde
9,9 artarak 87 bin 71 adede ulaşırken, hafif ticari araç pazarı ise
yüzde 7,9 azalışla 22 bin 757'ye geriledi. Otomobil ve hafif ticari
araç pazarı, 10 yıllık mart ayı ortalama satışlarına göre ise yüzde
50,9 artış gösterdi.
Otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, ocak-mart
döneminde yıllık bazda yüzde 25,2 artarak 295 bin 519 adet olarak
gerçekleşti.
İlk çeyrekte otomobil satışları yüzde 33,05 artarak 233 bin 389
adede, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 2,6 yükselişle 62 bin 130
adede ulaştı. oldu.
Yılın ilk 3 ayında segmentlere göre incelendiğinde pazarın yüzde
88,6'sını vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki
araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 133 bin 712 adetle yüzde
57,3, B segmentliler ise 71 bin 917 adetle yüzde 30,8 pay aldı.
Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen
gövde tipi yüzde 51,7 pay ve 120 bin 699 adetle SUV otomobiller
oldu. Onu yüzde 28,5 pay ve 66 bin 451 ile sedan, yüzde 18,1 pay
ve 42 bin 145 adet satışla H/B otomobiller takip etti.
Ocak-mart döneminde satılan otomobillerin yüzde 67'si benzinli,
yüzde 14,2'si hibrit, yüzde 10,8'i dizel, yüzde 7,1'i elektrikli, yüzde
0,9'u ise otogazlı araçlardan oluştu.
Otomobil satışlarının yüzde 78'inin 1600cc altındaki araçlardan
oluştuğu görüldü. Otomatik şanzımanlı otomobiller satışlardan
yüzde 89,3, manuel şanzımanlılar ise yüzde 10,7 pay aldı.
Ocak- mart döneminde hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre
değerlendirildiğinde van gövde tipi araçlar yüzde 71,9 payla ilk
sırada yer alırken, kamyonet gövde tipi yüzde 13,8 payla ikinci
sırada yer aldı.
98/2024 Ayna 33
34 - 35_06-07.qxd 08.04.2024 01:18 Seite 1
ÇOCUK KÖŞESİ
Tukan Kuşu
Tukan kuşları görüntüleri ve şirin yapıları ile
ilginç hayvan türlerinden birisi olmaktadır. Bu
nedenle tukan kuşları pek çok hayvan sever
tarafından sıklıkla araştırılmaktadır. Peki tukan
kuşu nedir, özellikleri nelerdir? Ne yer ve nerede
yaşar? Sizlere tukan kuşları ve özellikleri hakkında
merak edilenleri yazımızda derledik.
Tukan kuşu Ramphastidae familyasından gelmek -
tedir. Neotropik bölgesinde yaşayan kuşlara ortak
verilen isim tukan kuşu olmaktadır. Aynı zamanda
tukan kuşları Capitonidae familyası ile akraba
olduğu bilinmektedir. Rengarenk ve kocaman
gagaları ile birlikte parlak tüylere sahip olan tukan
kuşları özel hayvanlar içerisinde yer almaktadır.
Tukan kuşları farklı özellikleri ile ön plana çıkan
özel kuşlardır. Tukan kuşlarının sahip olduğu
özellikler şunlardır:
- Gagaları kendi boyutlarına göre daha uzun ve
renklidir.
- Çok kısa mesafeye hızlı bir şekilde ulaşabilen
tukan kuşları ormanda yaşar.
- Kanat açıklıkları kanat ucu ile kuyruk ucuna
kadar uzanmaktadır.
- Bu kuşların bacakları oldukça kısadır ve çok
güçlüdür.
Tukan kuşları genellikle omnivor şeklinde
beslenmektedir. Ağırlıklı olarak meyve yiyen
hayvan çeşitleri arasında yer almaktadır. Aynı
zamanda birçok değişik beslenme şekillerine de
sahiplerdir. Çilek, tohum, yumurta ve böcekler ile
de beslenirler.
Tukan kuşları neotropik bölgelerde yaşamaktadır.
Buna göre tukan kuşları Meksika'nın güneyinden
başlayarak Orta Amerika boyunca yaşam alanları
bulunmaktadır. Aynı zamanda Amerika'dan Arjan -
tin bölgesine kadar uzanan yaşam alanları
bulunmaktadır. Bu kuşlar tropikal meyveler ile
beslenir ve buna bağlı olarak tropikal bölgelerde
yaşamlarını sürdürmektedir. Bu nedenden dolayı
nadir bulunmakta ve koruma altına alınmaktadır.
34 Ayna 98/2024
34 - 35_06-07.qxd 08.04.2024 01:18 Seite 2
ÇOCUK KÖŞESİ
İSTİKLAL MARŞI’NIN
KABUL YILDÖNÜMÜNÜ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal marşı, 10
kıta, 41 mısra, ölçülü ve uyaklı şiirden oluşmuş
İstiklal Marşı’dır.
Bir ülkenin bağımsızlık sembolleri, bayrağı ve
ulusal marşıdır. Türk Bayrağı’nda Hilal İslamiyet’i
temsil eden bir sembol, Yıldız’ın Türk’lüğü temsil
ettiğini, kırmızı renk ise, toprağa karışan şehit
kanını temsil ettiği bilinmektedir.
Kurtuluş Savaşı başlayana kadar, Avrupalıların
birer marşları bulunurdu. Savaşlarda, askerlerin
morallerini güçlendirmek için, yürüyüş ritmine uygun
marşlar söylenilirdi.
Kurtuluş Savaşı’nın bunalımlı döneminde, TBMM
Hükümeti ödüllü bir Milli Marş yazma yarışması açtı.
724 şiir yarışmaya gönderildi. Seçici kurul, gönde -
rilen şiirlerde milli marş niteliği taşıyabilecek bir
şiiri görmedi. Şair Mehmet Akif Ersoy, para ödüllü
bir şiir yarışması olduğu için bu yarışmaya katılma -
mıştı. İstiklal Marşı yarışmasına katılması sağlandı.
Kısa bir sürede yazdığı şiir ve elemede seçilen altı
şiirle birlikte ordu komu -
tan larına ve ilgililere gönderildi.
Mehmet Akif
Ersoy’un yazdığı şiir, oy
birliğiyle birinci seçildi.
1 Mart 1921 Salı günü,
Milli Eğitim Bakanı Ham -
dullah Suphi Tanrıöver
tarafından TBMM’nde
okundu. Mehmet Akif
Ersoy’un şiiri 12 Mart
1921’de Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından,
TÜRK İSTİKLAL MARŞI
olarak kabul edildi.
Mehmet Akif, almış oldu -
ğu ödülü de Türk Ordu’ -
suna armağan etti.
12 Mart 1921’de, TBMM
tarafından kabul edilen
şiirin bestelenmesi için
çalışmalar yapıldı. Farklı
bestelerle çalınmasına
son verilmek üzere
1930’da Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası Şefi
Osman Zeki Öngör’ün
bes tesi son şeklini aldı.
“İstiklal Marşı’nı beste -
ler ken, Kocatepe’den
İzmir’e koşan; kaçan
düşmanı kovalayan Türk
Süvarileri’nin coşkusunun
ve atlarının nal seslerini
ruhumda duydum.” diye -
rek besteyi yaptığını
söyledi.
Mehmet Şaşmaz
Türkçe ve Türk Kültürü
Emekli Öğretmeni
Bugün okullarımızda, İstiklal Marşı’mızın nasıl
okunması ve dinlenmesi hususunda gerekli eğitimin
verilmediği, bu sebeple kayıtlardan okutulduğu
düşüncemi de belirtmek istiyorum.
98/2024 Ayna 35
36 - 37_06-07.qxd 08.04.2024 02:00 Seite 1
EKONOMİ
Almanya fabrika siparişlerinde
toparlanma
Petrol yükselmeye devam
ediyor
Küresel gösterge Brent, Ekim ayından bu yana en yüksek
seviyesine yaklaşarak 91 dolara yükselirken, ABD ham petrolü 87
dolar civarındaydı. İsrail, Pazartesi günü Suriye'deki İran
diplomatik yerleşkesine düzenlenen saldırının ardından Tahran'ın
olası misilleme hazırlıklarını artırdı ve bu da daha geniş bir
bölgesel çatışma korkusunu artırdı.
Orta Doğu ve Ukrayna'daki jeopolitik gerilimlerin yanı sıra
OPEC+'nın arz kısıtlamaları ve sağlıklı talep nedeniyle ham petrol
bu yıl yüzde 18 arttı. İsrail ile Hamas arasındaki çatışma, Husilerin
Kızıldeniz'de gemi taşımacılığına yönelik saldırılarına yol açarak
nakliye maliyetlerini artırdı, ancak şu ana kadar dünya petrol
arzının yaklaşık üçte birini oluşturan bir bölgede daha geniş bir
savaşa dönüşmedi.
Gazze'de tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını öngören İsrail
ile Hamas arasındaki ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. İsrail
ekonomi bakanı, Hamas konusunda arabuluculuk yapması konu -
sun da Katar'a güvenmediğini söyledi.
Singapur'daki Vanda Insights'ın kurucusu Vandana Hari, "Gazze
savaşından kaynaklanan Orta Doğu gerilimleri muhtemelen ayların
en yüksek seviyesinde. Ham petrol Ortadoğu'daki yangın korkusu -
nun primini yansıtıyor" dedi.
Bu haftanın başında OPEC+ yılın ilk yarısında arz kesintilerine
devam etmeyi tercih ederek küresel piyasaları sıkı tuttu ve
fiyatların yükseleceği ihtimalini destekledi. Suudi Arabistan
liderliğindeki kilit üyelerden oluşan bir panel, çevrimiçi inceleme
toplantısında herhangi bir politika değişikliği önerisinde bulun -
madı. Bu, günde yaklaşık 2 milyon varillik üretim kısıtlamasının
devam edeceği anlamına geliyor.
Almanya'da fabrika siparişleri yılın başındaki keskin düşüşün
ardından Şubat ayında artarak olası bir resesyonun hafif ve kısa
süreli olabileceği yönündeki umutları arttırdı.
Ülkede fabrika siparişleri Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde
0,2 arttı. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi
artışın yüzde 0,7 olması yönündeydi.
Ocak ayında Almanya'da fabrika siparişleri yüzde 11,4
gerilemişti.
Almanya İstatistik Kurumu'na (Destatis) göre iyileşme makine
ve ekipman sektörünün yanı sıra ilaç ve kimyasallardan
kaynaklandı.
Destatis'e göre, daha az değişken olan üç aylık okuma, bir önceki
döneme göre yüzde 2,8'lik bir artış gösterdi.
Almanya geçen yıl küçülen tek G7 ekonomisi olmuştu. Ülkeden
gelen veriler önümüzdeki dönem için de resesyon olasılığının canlı
olduğuna işaret ediyor. Bundesbank, 2023'ün son üç ayında yüzde
0,3 düşen üretimin Ocak-Mart döneminde de daralabileceği
uyarısında bulundu.
Bloomberg anketine katılan ekonomistler de ilk çeyrekte yüzde
0,1'lik bir daralma daha öngörüyor.
Ekonomik sorunlar büyük ölçüde Rus enerji arzının kesilmesi,
ihracat için zayıf Asya talebi, ülkenin otomobil üreticileri arasında
yeşil dönüşüme uyum sağlama sorunları ve yüksek faiz oranların -
dan kaynaklanıyor.
36 Ayna 98/2024
56 nükleer reaktör devreye alınacak
Dünyada 12 ülke 2030'a kadar 62 bin 300 megavatlık nükleer
güç devreye almayı planlanıyor.
Dünya Nükleer Birliği (WNA) verilerinden derlenen bilgiye göre,
halihazırda dünyada 30'un üzerinde ülkede yaklaşık 440 nükleer
reaktör bulunuyor. Söz konusu reaktörler küresel elektrik
ihtiyacının yüzde 10'unu karşılıyor.
İlk ticari nükleer santrallerin faaliyete geçtiği 1950'lerden bu
yana ise toplam 214 reaktör devre dışı bırakıldı.
Bu yıl Hindistan, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde 3 reaktörün
elektrik şebekesine bağlantısı yapılırken, Mısır, Çin ve Rusya'da 3
reaktörün inşasına başlandı. Yıl başından bu yana ise Rusya'da 1
reaktör kapatıldı.
Nükleer enerji, çevre dostu bir teknoloji olarak kabul edilmesi ve
elektrik üretim kapasitesi bakımından diğer enerji kaynaklarını
geride bırakması sebebiyle tercih edilmeye devam ediyor.
Toplam 12 ülkede 56 nükleer reaktörün yapımı sürüyor. Bunların
arasında, 4 üniteden oluşan Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu
Nükleer Güç Santrali de yer alıyor.
Bu yıl Türkiye'nin de bir ünitesinin aralarında bulunduğu toplam
12 reaktörün inşasının tamamlanması planlanırken, gelecek yıl 8,
2026'da ise 10 reaktör devreye alınacak. Dünyada yapımı devam
eden nükleer reaktörlerden 11'i 2027'de, 7'si 2028'de ve 3'ü
2029'da elektrik üretimine başlayacak.
Halihazırda inşası devam eden 5 reaktörün ise 2030'da elektrik
şebekesine bağlantısı yapılacak.
Dünyada 2024-2030 yılları arasında işletmeye alınacak 56 reaktörün
toplam kurulu gücü 62 bin 300 megavat olarak hesaplanıyor.
Türkiye, inşa halindeki nükleer reaktörlerin kapasite sıralama -
sında dünyada 3'üncü olarak yer alıyor. Kapasite büyüklüğüne
bakıldığında Çin, 30 bin 943 megavat ile ilk sırada bulunuyor.
Hindistan, yapım aşamasında olan 5 bin 900 megavatlık kapasite
ile 2'nci sırada yer alırken, onu 4 bin 800'er megavat ile Türkiye ve
Mısır izliyor.
Rusya, toplam 4 bin 10 megavatlık 4 reaktör inşa ediyor. İngiltere,
3 bin 440 megavat ile dünya sıralamasında ilk beşte yer
alıyor.
36 - 37_06-07.qxd 08.04.2024 02:00 Seite 2
EKONOMİ
Emekliler yoksullukla karşı karşıya
Almanya'da 1 milyon 400 binden fazla
emekli, 45 yıl emeklilik primi ödemiş
olmasına rağmen, 1250 eurodan daha az
emekli maaşı alıyor. Neue Osnabrücker Zeitung'un,
Milletvekili Sahra Wagenknecht'in
soru önergesine Çalışma ve Sosyal İşler
Bakanlığı tarafından verilen yanıtına
dayandırdığı haberinde, uzun yıllardır prim
ödemesine rağmen Almanya'da her dört
kişiden birinin yaşlılıkta yoksulluk tehdidi ile
karşı karşıya olduğu belirtildi.
En az 35 yıl sigortalı olanlar arasında
yok sul lukla karşı karşıya olanların oranının
yüzde 43 olduğu kaydedilen haberde,
yaklaşık 3 milyon 800 bin emeklinin bu
durumdan mağdur olduğu ifade edildi.
Sol Parti'den ayrılarak Sahra Wagen -
knecht İttifakı'nı (BSW) kuran Sahra
Wagenknecht, gazeteye yaptığı açıklamada
emeklilerin yaşlılıkta yoksulluk ile karşı
karşıya olmasını "utanç verici" olarak
nitelendirdi. Wagenknecht, "İnsanların 45
yıl yasal emeklilik sigortasına prim ödeyip,
sonra yoksulluk riski eşiğinin altında emekli
maaşı almaları utanç verici" şeklinde
konuştu.
Wagenknecht, soru önergesinde bu yıl
sonbahar eyalet seçimlerinin yapılacağı
ülkenin doğusundaki Saksonya, Brandenburg
ve Thüringen'deki emeklilerin duru -
munu da sordu. Bakanlığın yanıtında, bu üç
eyalette uzun yıllar prim ödemelerine
rağmen 1250 euronun altında emekli maaşı
alan emeklilerinin oranının Almanya ortala -
ma sının altında olduğu belirtildi.
Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığının
yanıtında emeklilerin gelirinin sadece
emekli maaşı olmayabileceğini, bu nedenle
bu sayıların emeklilerin durumunu yansıt -
mayabileceğine dikkat çekti. Almanya'da
yasal emekli sigortasına prim ödeyerek
emekli olanlar çalışırken aldıkları brüt
maaşın yüzde 48'ini emekli maaşı olarak
alıyor.
Eski bir banka veya kredi kartı nasıl
imha edilmeli?
Bankalar internet sitelerinde eski EC
kartlarının şubeye iade edilebileceğini
belirtiyor.
Ancak son kullanma tarihi geçmiş kartın
üçüncü şahıslar tarafından kötüye kullanıl -
masına karşı önceden korunması önemlidir.
Bu nedenle kartın üzerindeki ve içindeki
hassas bilgiler, kart bir toplama noktasına
teslim edilmeden önce tanınmaz hale
getirilmelidir. Bu, örneğin kartın bir belge
öğütücüde parçalanmasıyla yapılabilir.
Alternatif olarak makas da kullanılabilir.
Ancak tüketicilerin çip ve manyetik şeridi
imha etmeye ve isim, IBAN, kredi kartı
numarası ve güvenlik kodu gibi okunabilir
tüm kişisel verileri gizlemeye dikkat
etmeleri gerekmektedir.
Peki kartı doğru şekilde atmazsanız ne
olur? Tüketiciler sonuçta bunun için para
cezasına çarptırılabilir. Focus Online şöyle
açıklıyor: Ceza kataloğuna göre, olası
cezaların miktarı büyük ölçüde etkilenen
kişinin yaşadığı federal eyalete bağlı. Haber
dergisi şöyle açıklıyor: "Özellikle Hessen ve
Thüringen'de ihlaller teorik olarak 2.500
euroya kadar para cezalarıyla sonuçlanabilir."
Hessen'de 150 ila 2500 euro arasında
bir miktar ödenmesi gerekiyor. Kuzey Ren-
Vestfalya'da yanlış şekilde imha edilmesi
durumunda sizden 50 ila 150 euro arası bir
ücret ödemeniz istenecektir.
Ekonomi haber turu
• Dünyada gıda fiyatları son bir yılda
%7,7 düşerken Türkiye'de %70,5 arttı.
• Yüksek enflasyonla boğuşan Zimbab -
ve altın ve dövize endeksli yeni para birimini
uygulamaya koydu.
• Vodafone, Almanya'da tasarruf prog -
ra mı ile gelecek iki yıl içinde maliyetleri
yaklaşık 400 milyon euro azaltacağını,
bunun da 2 bin çalışanını etkileyeceğini
duyurdu.
• Almanya'da Ocak 2024'te ana inşaat
sektöründe gelen siparişler bir önceki aya
göre %7,4 azaldı.
• Zorlu bir yılın habercisi olarak rakiple -
rine benzer açıklamalarda bulunan Alman
otomobil üreticisi Volkswagen, bu yıl oto -
mo bil satışlarının yavaşlamasını bekliyor.
• Almanya'dan 2023 yılında 11,4 milyar
euro değerinde 16,3 milyon ton atık ve
hurda ihraç edildi.
• Almanların bu yaz tatili için Türkiye
rezervasyonlarındaki artış yüzde 40'ı
geçti.
• İşten çıkarmalar teknoloji şirketlerinde
geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 61
azalsa da yılın ilk ayında devam etti.
2024'ün iki ayında yaşanan işten çıkarma -
lar 50 bine yaklaştı. Aralarında Google,
Microsoft ve Amazon'un da yer aldığı
şirketler, bu yıl da işten çıkarmalara
devam ediyor.
• ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'in Çin
ziyaretinde iki ülke, ulusal ve küresel ekonomilerin
dengeli büyümesi ve kara para
i le mücadelede işbirliği için yeni ortak
inisiyatifler başlatacaklarını duyurdu.
• Türkiye'den yılın ilk 3 ayında 69 ülkeye
73 milyon 790 bin dolarlık fıstık ihracatı
gerçekleştirildi.
• Uluslararası kredi derecelendirme
kuruluşu Moody's, Avrupa Birliği'nin kredi
notunu "A-A-A" olarak teyit etti. Kredi
notu görünümünü ise "durağan" olarak
tuttu.
98/2024 Ayna 37
38 - 39_06-07.qxd 07.04.2024 18:19 Seite 1
EKONOMİ
Dünyada silah satışı arttı
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SIPRI)
uluslararası silah transferlerine ilişkin yeni veriler içeren raporunu
yayınladı. Son beş yıldaki silah transferi hareketini, bir önceki beş
yıllık dönemle karşılaştıran SIPRI raporuna göre, Avrupalı devletler
2014-18 ile 2019-23 arasında silah ithalatını yüzde 94 artışla neredeyse
ikiye katladı.
Ayrıca, 2019-23'te en büyük 10 silah ithalatçısından dokuzunun
bulunduğu Asya, Okyanusya ve Ortadoğu'ya çok daha büyük miktarlarda
silah akışı gerçekleşti. Ancak Afrika ve Güney Amerika’daki
talep düşüşü nedeniyle küresel silah ticaretinin hacmi yüzde 3,3
oranında gerileme kaydetti.
En büyük silah ihracatçısı ülkeler ABD, Fransa ve Rusya’nın
ardından İtalya, Güney Kore, Çin, Almanya, İngiltere, İspanya ve
İsrail listede ilk 10’da yer aldı. İsrail’in hemen ardından Türkiye
11’inci sıraya yerleşti.
ABD, Fransa ve Rusya'nın ilk 3’e yerleştiği silah ihracatçıları listesine
bakıldığında, iki ülke, İtalya (yüzde 86) ve Güney Kore (yüzde
12) satışlarını artırdı. İlk 10’da yer alan beş ülkenin ise satışları
düştü: Çin’in satışları yüzde 5,3, Almanya satışları yüzde 14, İngiltere’nin
yüzde 14, İspanya’nın yüzde 3,3 ve İsrail’in yüzde 25
azaldı.
Buna göre, küresel silah satış pazarında ABD yüzde 42, Fransa
yüzde 10,5, Rusya yüzde 10,5, Çin yüzde 5,8, Almanya yüzde 5,6
pay aldı.
Türkiye’nin yükselişi
SIPRI’nin raporunda yer alan verilere göre, Türkiye, silah satışını
yüzde 100’ü aşan oranla artırarak dünyanın en büyük 11’inci silah
ihracatçısı konumuna geldi. Türkiye, en fazla silahı yüzde 15 ile
Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE), yüzde 13 ile Katar’a ve yüzde 11
ile Pakistan’a sattı. BAE, Bahreyn ve Bangladeş’in en çok silah satın
aldığı ikinci ülke Türkiye oldu.
Türkiye'nin silah ihracat pazarındaki payı 1,6 oldu.
Ukrayna’ya savaşın başında sağladığı Bayraktar TB2 İnsansız
Hava Aracı (İHA) ile silah sanayisinin dikkatini çeken Türkiye,
Sahraaltı Afrikası’ndaki devletlere de yüzde 6,3 ile en çok silah
tedarik eden dördüncü ülke oldu. Nijerya’ya satılan savaş helikopteri,
eğitim uçağı ve insansız hava aracı (İHA) teslimatları Türkiye’yi
sıralamada yükselten satışlar olarak gösterildi.
Silah ithalatı sıralamasında ise, Türkiye dünyanın en büyük 17’nci
silah alıcısı olarak yer aldı. Türkiye’nin silah ithalatı yüzde 29
oranında düşerken, Ankara en çok İspanya, İtalya ve Rusya’dan
alım yaptı.
ABD'nin silah ihracatı 2014-18 ile 2019-23 arasında yüzde 17
arttı ve küresel silah ihracatındaki payı yüzde 34'ten yüzde 42'ye
çıktı. ABD, 2019-23'te 107 devlete, daha önceki herhangi bir beş
yıllık dönemde olduğundan ve diğer tüm silah ihracatçılarından çok
daha fazla miktarda silah teslim etti.
ABD ve Batı Avrupa devletlerinin toplam silah ihracatı, 2014-
18'deki yüzde 62'ye kıyasla, 2019-23'te tüm ihracatın yüzde 72'sini
oluşturdu.
Fransa’nın silah ihracatında yüzde 47 rekor artış
Fransa'nın silah ihracatı ikinci beş yıllık dönemde yüzde 47 arttı
ve ilk kez Rusya'nın hemen önünde ikinci en büyük silah ihracatçısı
oldu. Fransa'nın en büyük müşterileri toplam yüzde 42 pay ile Asya
ve Okyanusya'daki devletler ve yüzde 34 ile Ortadoğu ülkeleri.
Fransa'nın silah ihracatının en büyük alıcısı neredeyse yüzde
30'luk payla çok sayıda Rafale savaş uçağı alan Hindistan. İhracat
rakamlarındaki artışın büyük ölçüde nedeni Hindistan, Katar ve
Mısır'a teslim edilen ve Dassault Havacılık tarafından üretilen Rafale
savaş uçağı.
Rusya’nın ihracatı yüzde 53 düştü
Ukrayna ile savaşan Rusya'nın silah ihracatı ikinci beş yıllık
dönemde yüzde 53 düştü. Rusya, 2019'da 31 ülkeye silah ihraç
ederken, 2023'te yalnızca 12 ülkeye silah satabildi. Asya ve Okya -
nusya'daki ülkeler 2019-23’te Rusya'nın toplam silah ihracatının
yüzde 68'ini aldı. Bu alımların yüzde 34’ünü Hindistan, yüzde 21'ini
de Çin yaptı.
Ukrayna, Avrupa satışlarını yükseltti
Avrupa devletlerinin silah ithalatı 2019-23'te, 2014-18'e göre
yüzde 94 daha yüksek oldu. Ukrayna, Şubat 2022'den itibaren en
az 30 devletin Ukrayna'ya askeri yardım olarak büyük oranda silah
sağlamasının ardından, 2019-23'te Avrupa'nın en büyük ve
dünyanın dördüncü büyük silah ithalatçısı haline geldi.
Avrupa devletlerinin silah ithalatının yüzde 55'i 2019-23'te ABD
tarafından sağlandı. Bu oran 2014-18'de yüzde 35'ti.
Hindistan dünyanın en büyük silah ithalatçısı
SIPRI verilerine göre Hindistan dünyanın en büyük silah
ithalatçısı. 2019-23 döneminde büyük silah transferlerinin yaklaşık
yüzde 37'si Asya ve Okyanusya'daki devletlere gitti. Bu oran tüm
bölgeler arasında en büyük pay, ancak 2014-18'deki yüzde 41'e
göre hafif bir düşüş yaşandı.
ABD, 25 yıl aradan sonra ilk kez Asya ve Okyanusya'nın en büyük
silah tedarikçisi oldu. ABD, bölgedeki devletlerin silah ithalatının
yüzde 34'ünü sağlarken, yüzde 19’unu Rusya, yüzde 13'ünü de Çin
tedarik etti.
Bölgede silah ithalatını artıran diğer ülke de Pakistan. Pakistan
yüzde 43 artışla, 2019-23'te beşinci en büyük silah ithalatçısı oldu.
Pakistan’ın silah ithalatının yüzde 82'sini sağlayan ana tedarikçi ise
Çin. Çin'in Doğu Asya'daki iki komşusu Japonya'nın silah ithalatı
yüzde 155, Güney Kore'nin ise yüzde 6,5 oranında arttı. Çin'in
kendi silah ithalatı, büyük ölçüde Rusya'dan ithal edilen silahların
yerel olarak üretilen sistemlerle değiştirilmesinin bir sonucu olarak
yüzde 44 oranında azaldı.
Ortadoğu’da ve Körfez’de ABD ve Avrupa hakimiyeti
SIPRI’nın raporuna göre Ortadoğu, başta ABD ve Avrupa’dan
olmak üzere yüksek miktarda silah ithal ediyor. 2019-23'te
uluslararası silah transferlerinin yüzde 30'u Ortadoğu'ya gitti. Suudi
Arabistan, Katar ve Mısır en çok ithalat yapan 10 ülke arasında yer
aldı. Son 10 yılda ithal edilen başlıca silahlar, Gazze, Lübnan ve
Yemen de dahil olmak üzere bölgedeki çatışmalarda yaygın olarak
kullanıldı.
Afrika ve diğer ülkeler
Afrika'daki devletlerin büyük silah ithalatı ikinci beş yıllık dönemde
yüzde 52 düştü. Bunun temel nedeni iki Kuzey Afrikalı, Cezayir
ve Fas’ın talebinin sırasıyla yüzde 77 ve yüzde 46 azalması.
Mısır, 2019-23'te dünyanın en büyük yedinci silah ithalatçısıydı.
20'den fazla savaş uçağı ve 10 büyük savaş gemisi satın aldı.
İsrail'in silah ithalatının yüzde 69'unu ABD, yüzde 30'unu ise
Almanya gerçekleştirdi.
Amerika kıtasındaki devletlerin silah ithalatı yüzde 7,2 azaldı. Bölgedeki
en büyük ithalatçı ABD olurken, onu Brezilya ve Kanada
takip etti.
SIPRI Silah Transferleri Veri Tabanı, 1950'den bu yana devletler,
uluslararası kuruluşlar ve devlet dışı gruplar arasında büyük
silahların (satışlar, hediyeler ve lisanslı üretim dahil) tüm
uluslararası transferleri hakkında tutarlı bilgi sağlayan tek kamu
kaynağı.
Kaynak: VOA Türkçe
38 Ayna 98/2024
38 - 39_06-07.qxd 07.04.2024 18:19 Seite 2
40 - 41_06-07.qxd 07.04.2024 19:01 Seite 1
SPOR
Alman Futbol Federasyonu Adidas'ı bırakıyor
Alman Futbol Federasyonu (DfB), 70 yılı aşkın süredir forma
sponsoru olan Adidas ile ortaklığının 2027 yılında sona ereceğini ve
bu tarihten itibaren 2034'e kadar geçerli olmak üzere Nike ile
anlaşıldığını duyurdu.
DfB, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Nike'ın tüm Alman
Milli Takımları'nın tedarikçisi olacağı, Alman futbolunu her açıdan
destekleyeceği" belirtilerek gelecek on yıllarda da federasyonun
ana görevlerinden biri olan amatör futbola desteğin devam
edebilmesi için böyle bir karar alındığı bildirildi.
Avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki en önemli organizasyonu
Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek ve yarı final eşleşmeleri belli oldu:
Çeyrek finalde ilk maçlar 9-10 Nisan, rövanşlar ise 16-17
Nisan'da oynanacak. Yarı finallerin 30 Nisan-1 Mayıs ve 7-8
Mayıs'ta oynanacağı "Devler Ligi"nde final maçı, 1 Haziran'da
Londra'daki Wembley Stadı'nda yapılacak.
Çeyrek final
- Arsenal (İngiltere) - Bayern Münih (Almanya)
- Atletico Madrid (İspanya) - Borussia Dortmund (Almanya)
- Real Madrid (İspanya) - Manchester City (İngiltere)
- Paris Saint-Germain (Fransa) - Barcelona (İspanya)
Yarı final
- Atletico Madrid (İspanya) - Borussia Dortmund (Almanya) /
Paris Saint-Germain (Fransa) - Barcelona (İspanya)
- Arsenal (İngiltere) - Bayern Münih (Almanya) /
Real Madrid (İspanya) - Manchester City (İngiltere)
Handelsblatt gazetesinin haberine göre, Adidas halihazırda
geçerli olan sponsorluk sözleşmesi uyarınca Alman Futbol
Federasyonu'na yılda 50 milyon euro ödüyordu. Nike'ın ise,
2027'den itibaren yedi yıl boyunca DfB'ye senede 100 milyon
eurodan fazla ödeme yapacağı aktarılıyor.
DfB'nin, Almanya'nın en ünlü spor markalarından Adidas ile olan
70 küsür yıllık ortaklığını sonlandırıp bir Amerikan markası ile
anlaşması, tüm partilerden önde gelen siyasetçilerin tepkisini çekti.
Fransa'da Müslüman oyunculara Ramazan kısıtlaması
Fransa'da Ramazan ayında dini gereksinimlerini yerine getirmek
isteyen Müslüman oyuncuların karşılaştıkları zorluklar her yıl gündem
olmaya devam ediyor.
Fransa'da anayasada yer alan laiklik ilkesini kullanan Fransa Futbol
Federasyonu (FFF), Ramazan ayı boyunca oruç tutmak isteyen
oyunculara yönelik tutumunu yumuşatmıyor.
Ülkedeki bazı sol görüşlü politikacılar, antrenörler ve eski oyuncular
bu duruma tepki gösterirken FFF, kendisine yöneltilen 'dini
ayrımcılık' suçlamalarını reddediyor.
Fransa'daki katı laik duruş, lig hakemlerinin akşam oynanan
maçlar sırasında Müslüman oyuncuların saha kenarında bir şeyler
yiyip içerek oruçlarını açmalarına izin vermek için karşılaşmaya ara
vermelerini de engelliyor.
Almanya, İngiltere ve Hollanda gibi komşu ülkelerde ise bu tür
kısa molalara izin veriliyor.
Bu arada Fransa'da Katoliklik en büyük grup olsa da, İslam,
Fransa'nın ikinci en büyük dini ve nüfusun yaklaşık yüzde 10'una
tekabül ediyor.
Müslüman ülkelerde kulüpler, Ramazan ayında oruç tutan
oyunculara kolaylık sağlamak için antrenman programlarını
değiştiriyor. Son yıllarda Batılı ülkeler de aynı yolu izledi.
UEFA Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi eşleşmeleri
UEFA Avrupa Ligi'nde çeyrek ve yarı final eşleşmeleri
UEFA Avrupa Ligi'nde çeyrek ve yarı final kuraları, İsviçre'nin
Nyon kentinde çekildi.
Çeyrek finalde ilk maçlar 11 Nisan, rövanşlar ise 18 Nisan'da
oynanacak. Yarı finallerin 2 Mayıs ve 9 Mayıs'ta oynanacağı Avrupa
Ligi'nde final maçı, 22 Mayıs'ta İrlanda'daki Dublin Arena'da
yapılacak.
Çeyrek final
- Milan (İtalya)-Roma (İtalya)
- Liverpool (İngiltere)-Atalanta (İtalya)
- Bayer Leverkusen (Almanya)-West Ham United (İngiltere)
- Benfica (Portekiz)-Olimpik Marsilya (Fransa)
Yarı final
- Benfica-Olimpik Marsilya / Liverpool-Atalanta
- Milan-Roma / Bayer Leverkusen-West Ham United
40 Ayna 98/2024
40 - 41_06-07.qxd 07.04.2024 19:01 Seite 2
42 - 43_06-07.qxd 07.04.2024 18:36 Seite 1
BİLİM ve TEKNİK
Dünyanın ilk yapay zeka yasası onaylandı
Avrupa Parlamentosu yapay zeka kullanımına daha sıkı kurallar
getirilmesini öngören yasal düzenlemeyi onayladı. Dünyanın ilk
yapay zeka yasası olarak değerlendirilen yasa, parlamenterler
tarafından oylanarak kabul edildi. Strasbourg'daki parlamentonun
genel kurulunda yapılan oylamada 523 parlamenter yasanın lehinde
oy verirken 46 parlamenter red, 49 parlamenter de çekimser oy
kullandı.
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Şubat ayında yasa tasarısı üzerinde
uzlaşmıştı. Avrupa Parlamentosunun onayıyla birlikte, yasanın izin
vermediği uygulamaların AB sınırları içinde yasaklanması ve
yasanın tüm maddelerinin iki yıl içerisinde yürülüğe konulması
gerekiyor. Yasayı ihlal eden şirketlere ve kişilere para cezaları
verilebilecek.
Yapay Zeka Yasası adlı mevzuat uyarınca yapay zeka sistemleri
farklı risk gruplarına göre sınıflandırılacak. Bir yapay zeka
uygulaması ne denli yüksek potansiyel tehlikeler barındırıyorsa
uyması gereken kriterler o denli fazla olacak. Yüksek etkili, genel
amaçlı yapay zeka modelleri ve yüksek riskli yapay zeka sistemleri
yasayla birlikte şeffaflık yükümlülüklerine ve Avrupa Birliği telif
hakkı yasalarına uymak zorunda kalacak.
Yapay zeka, bir yazılımın büyük hacimli verileri değerlendirerek
bundan sonuçlar çıkardığı, makine öğrenimi temelinde işleyen
çeşitli uygulamaları ifade ediyor. Bu uygulamalardan bazıları metin,
görüntü ya da ses verilerini işleyip bunların model ya da yapısını
öğrenerek benzer özelliklere sahip metin, resim ya da veriler üretebiliyor.
Bunlara üretken yapay zeka deniyor.
Yapay zeka daha şimdiden birçok alanda kullanılıyor. Örneğin
bilgisayarlı tomografi görüntülerini yapay zeka, insanlardan daha
hızlı ve çok daha yüksek isabetle değerlendirebiliyor. Ya da
sürücüsüz otomobiller trafikteki diğer sürücülerin davranışlarını
önceden tahmin edebiliyor. Sohbet robotlarının (chatbot) ya da
streaming hizmetlerinin otomatik çalma listeleri de yapay zeka ile
çalışıyor.
Yapay Zeka Yasası uyarınca riskli sayılan ve kritik altyapıda ya da
eğitimde ve sağlıkta kullanılan sistemlerin daha sıkı kriterleri yerine
getirmesi gerekiyor. Düzenlemede Avrupa Birliği'nin değerlerine
aykırı yapay zeka kullanımları bütünüyle yasaklanıyor. Örneğin Çin' -
de vatandaşların davranışlarına göre sınıflandırıldığı "sosyal puanla -
ma" bu kullanımlardan biri. İş yerinde ya da eğitim kurumlarında
duyguların tespiti için yapay zeka kullanımı da AB sınırları içerisinde
yasaklanan uygulamalar arasında.
Yasada kamusal alanda yüz tanıma sistemlerinin kullanılmasına
da prensipte izin verilmiyor ancak bazı istisnalar konuyor. Polis ve
diğer güvenlik güçlerinin insan ticareti ya da terörizm gibi belirli
suçlarda takibat yapmak için yüz tanıma amacıyla yapay zekayı
kullanmasına izin veriliyor. Polisin yapay zeka kullanarak yüz tanıma
yapabilmesi için hâkim kararı gerekecek.
Uzay çöplerinin Dünya'ya düşüşü
Merkezi Bonn kentinde bulunan Almanya Sivil Savunma ve Afet
Yardımı Dairesi (BBK) 7 Mart'ta kamuoyuna yönelik bir açıklama
yaptı ve 8 Mart gibi uzaydan eski bir bataryanın atmosfere giriş
yapacağını, ancak bunun Almanya'ya düşme ihtimalinin düşük
olduğunu belirtti. Risk olmadığı belirtilse de bu açıklama ülkede
endişeye neden oldu.
BBK ayrıca Almanya Havacılık ve Uzay Operasyon Merkezi'nin
(ASOC) ilk analizlerine göre bataryanın bazı parçalarının Almanya
üzerinde uçarken görülebileceğini, ancak başka noktalara
ulaşmasının öngörüldüğünü kaydetti. ASOC'un yeryüzüne yaklaşan
objelerin hareketliliğini yakından takip ettiği vurgulanan uyarıda,
takibin sivil ve askeri işbirliği içinde yapıldığı belirtildi. Almanya'ya
düşeceğine dair ipuçları tespit edilmesi halinde de mevcut kriz
mekanizmalarının devreye gireceği ve olası tehlikeye tepki
verileceğinin altı çizildi.
BBK da Avrupa Uzay Ajansı (ESA) da risk durumlarında yer veya
zamana ilişkin genellikle temkinli bir tutum izler ve kesin bir
açıklama yapmaktan kaçınır.
Bu sefer de bilinen ve net olan tek veri, Uluslararası Uzay İstasyonu'na
(ISS) ait, 21 Mart 2021 yılında misyonunu tamamladığı
için boşluğa bırakılan ve dokuz aküden oluşan bir paletin kontrolsüz
bir yörüngede uzun süre seyrettikten sonra tahminen 8 Mart'ta
asmosfere giriş yapacağından ibaretti. Ayrıca söz konusu akü
paletinin toplam ağırlığının 2 ton 600 kilogram civarında olduğu,
bunun da bir otomobilin ağırlığına tekabül eden bir kütle olduğu
biliniyordu.
Araştırmalar, boşlukta dolaştıktan sonra Dünya istikametine
doğru harekete geçen objelerin büyük bölümünün atmosfere
girmesiyle alev aldığını ortaya koyuyor. Bu sefer de beklenen
buydu. ISS'ten ayrılan bataryanın büyük bir parçası da tahmin
edildiği gibi Almanya üzerinde uçtu, kimi yerlerde de beyaz bir ışık
gibi görüldü. Ardından uçmaya devam ederek Atlantik Okyanusu'na
ulaştı ve orada denize düştü.
Bilimsel araştırmalara göre uzay atıklarının veya kullanımı sona
eren parçaların çoğu genellikle denize düşüyor.
Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) verilerine göre hemen hemen her
hafta uzayda kontrolsüz biçimde dolaşan atıklar atmosfere giriş
yapıyor.
Ancak 1960'lı yıllardan bu yana uzay atıkları ile bağlantılı olarak
kayda geçen vakalarda artış kaydediliyor. 1960-2000 arası yılda
yaklaşık 500 parçanın yeryüzüne ulaşırken son yıllarda bunların
sayısında epey artış görülüyor. ESA'nın verilerine göre 2022 yılında
2 bin 500 kadar obje uzaydan yeryüzüne ulaştı.
Uzaydaki çöp genelde çok katlı yapılan füzelerin üzerindeki
kapsüllerden, fırlatma sırasındaki ateşlemeyle oluşan patlamada
ayrılan kısımlardan veya akü gibi yakıt bölümlerindeki parçalardan
oluşuyor. Uzaya gönderilen uydular ile uydu denemelerinden geriye
kalan malzemeler de artan şekilde uzayda atık varlığına yol açıyor.
En çok atık kalıntısına ya da hurdaya yol açanlar ise uydular.
Uydular en düşük yörünge mesafesinden en yükseği olan 2 bin
kilometreye kadar bir yörüngede dolaşımda oluyor. Bu cisimler
genelde yerkürenin gözlemi amaçlı kullanılıyorlar.
Uzay atıklarındaki artışa sadece kaza ve çarpışmalar yol açmıyor.
Uzaya gönderilen araçların kimi bölümleri bir süre sonra ihtiyaç
duyulmadığı veya ömrünü tamamladığı için uzay boşluğuna
bırakılıyor.
Uzay çöpü zehirli maddeler de içerebiliyor. Uzay atıklarının genellikle
denizlere inmesi nedeniye çok sayıda uzman denizlerin kirlenmesi
konusunda da epeydir endişeli.
Uzmanların hesaplamalarına göre yıldırım çarpması ihtimali,
uzaydan gelen bir cismin kafamıza çarpası ihtimalinden 65 bin kez
daha yüksek. Evde bir kaza geçirme ihtimali ise ondan 1,5 milyon
kez daha yüksek. Bir meteorun çarpmasıyla ölme ihtimali de
uzaydan düşen bir parçayla yaralanmadan yine kat kat daha fazla.
Kaynak: DW Türkçe
42 Ayna 98/2024
42 - 43_06-07.qxd 07.04.2024 18:36 Seite 2
44_06-07.qxd 23.01.2022 15:19 Seite 1