OdA - Business-on.de

Boğaziçi 31 Aralıkta havai fişeklerle
rengarenk ışıklarla aydınlandığında,
Türkiye'nin kutlamaya fazlasıyla hakkı
var. Çünkü bu yılın sonunda aralıksız
yedi yıl ekonomik büyüme yaşanmış
olacak. Deutsche Bank Research'ün
bilgilerine göre Türkiye'nin gayrisafi
milli hasılası 2003 ile 2007 arasında her
yıl yaklaşık yüzde 7 arttı. 2005 yılından
bu yana doğrudan yabancı yatırımlar da
50 milyar dolarlık rekor toplama ulaştı.
Böylelikle Türkiye yatırım merkezi olarak
Hindistan'ı solladı.
Sona eren yıl içerisinde gerçi Türk ekonomisinin
büyümesi yüzde 4,4'e geriledi.
Ama bu sayı da uluslararası finans krizi ve
gerileyen dünya konjonktürü karşısında
göz dolduruyor. Ancak Türk ihracatının
pek çok alıcı ülkesinin 2008 yılında içine
geçen yıla Bakış
türk ekonomisi 2008'de çalkantılı
sularda yol aldı
düştüğü global düşüş, Türk ekonomisinde
de iz bırakmadan geçmeyecek.
Nitekim yıl içerisinde bireysel tüketim
ve özel sektör yatırımları hafifçe azaldı.
Bunlar yıllar boyunca Türk ekonomisinin
taşıyıcısı olmuştu. ayrıca uluslararası finans
kriziyle birlikte, yatırımcılar portföy
yatırımlarını Türkiye'den geri çekti.
Uluslararası finans pazarlarındaki
güçlüklerin yanında, 2008 yılında
Türkiye'nin kendi siyasi durumu da
endişe nedeni oldu. AKP 9 Şubat'ta
Türk yüksek öğrenim kurumlarındaki
baş örtüsü yasağını anayasa değişikliğiyle
kaldırdıktan sonra, bunu izleyen aylarda
iktidar partisi ile muhalefet arasındaki
mücadele sertleşti. Muhalefet AKP'yi,
islamcı bir gündem izliyor olmakla ve
devletin kurucusu Kemal Atatürk'ün
Ekonomiden – Geçen Yıla Bakış Aus der Wirtschaft – Jahresrückblick ‧ Ekonomiden – Geçen Yıla Bakış
Türk anayasasına yerleştirmiş olduğu,
devlet ile din arasındaki kesin ayrımı
ortadan kaldırmak istemekle suçluyordu.
31 Mart'ta bu yüzden anayasa
mahkemesi nezdinde, AKP'nin feshini
ve aralarında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün de bulunduğu 71 üyesine siyasi
faaliyet yasağı konmasını hedefleyen bir
dava açtı. Dava gerçi 22 Temmuz'daki
parlamento seçimleri gibi AKP'nin zaferiyle
sonuçlandı, ama siyasi istikrar pek
çok yatırımcının ve iş adamının gözünde
bundan farklı bir görünüme sahip.
Tercümeler: Dr. Uwe Fiedeldei
Ausblick
Die Stabilität der türkischen Wirtschaft
muss 2009 die Nagelprobe bestehen
Da die Bereitschaft in Schwellenländern zu investieren
im Zuge der internationalen Finanzkrise nachgelassen
hat, hinterlassen die Probleme an den weltweiten Kapitalmärkten
im kommenden Jahr auch in der Türkei ihre
Spuren. Um gegenzusteuern und das Vertrauen internationaler
Investoren zurückzugewinnen, muss die Regierung
in Ankara ihre Reformpolitik konsequent fortsetzen.
Die türkische Wirtschaft wächst 2009 nach Berechnungen
der Bank Austria um gut vier Prozent. Damit bleibt
sie hinter ihrem langfristigen Wachstumspotenzial zurück.
Dieses schätzen die Volkswirte der Deutsche Bank
(DB) Research in den kommenden 15 Jahren auf fünf bis
sechs Prozent pro Jahr. Die Ökonomen stimmt vor allem
das kräftige Bevölkerungswachstum, die bisherige Reformpolitik
sowie die zunehmende Integration der Türkei
in die weltweiten Güter- und Kapitalströme optimistisch.
Die stärkere Einbindung in die Weltwirtschaft ist allerdings
auch der Grund, weshalb die Türkei im kommendem
Jahr hinter ihren Möglichkeiten zurückbleibt. Denn
zur Finanzierung des Wachstums ist das Land zwischen
Bosporus und Ararat weiterhin auf ausländische Investitionen
und Kapitalzuflüsse angewiesen. Da viele Anleger
und Unternehmer im Zuge der internationalen Finanzkrise
aber die Lust auf riskante Investitionen in Schwellenländern
verloren haben, haben sich die Finanzierungsaussichten
für die Türkei bereits in den vergangenen
Monaten deutlich eingetrübt. Daran wird sich auch 2009
nicht viel ändern. „Für die Türkei sind die Abwärtsrisiken
beträchtlich, da die Wirtschaft in hohem Maße auf
ausländische Finanzmittel angewiesen ist“, stellt Zeynep
Kudatgubilik von DB Research fest.
Die auch im kommenden Jahr unsicheren politischen
Aussichten tun vor diesem Hintergrund wenig, um
das Vertrauen der Investoren in die Türkei zu stärken.
Vielmehr fürchten Beobachter, dass der Streit zwischen
der Regierungspartei AKP und der kemalistischen
Opposition rund um die Kommunalwahlen 2009 wieder
an Schärfe gewinnt. Dies könnte die AKP daran hindern,
dringend erforderliche Reformen auf dem Arbeitsmarkt
zu verabschieden oder die jüngst beschlossene Reform
der Sozialversicherung konsequent in die Praxis
umzusetzen. Damit die Türkei als Geschäftspartner und
Zielland für Direktinvestitionen auch künftig attraktiv
bleibt, wäre eine Fortsetzung der internen Reformpolitik
jedoch ebenso wichtig wie die Wiederaufnahme der im
zu Ende gehenden Jahr eingeschlafenen Verhandlungen
über einen Beitritt zur Europäischen Gemeinschaft.
Text: Gerd Mischler
Geleceğe Bakış
Türk ekonomisinin istikrarı 2009 yılında
sınavdan geçmek zorunda
Gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapma isteği,
uluslararası finans krizi ile birlikte azaldığından, global
sermaye pazarlarındaki problemler önümüzdeki yıl
Türkiye'de de kendini belli edecek. Bununla mücadele
etmek ve uluslararası yatırımcıların güvenini geri
kazanmak için, Ankara'daki hükümet reform politikasını
tutarlılıkla sürdürmek zorunda.
Türk ekonomisi 2009 yılında Austria Bankası’nın
hesaplamalarına göre yaklaşık %4 büyüyecek. Böylelikle
uzun vadeli büyüme potansiyelinin gerisinde kalmış
olacak. Deutsche Bank (DB) Research bölümünün
iktisatçıları, büyümenin önümüzdeki 15 yıl boyunca yılda
%5 ile %6 arasında gerçekleşeceğini tahmin ediyorlar.
İktisatçıların iyimserliği öncelikle hızlı nüfus artışından,
şimdiye kadarki reform politikasından ve Türkiye'nin global
mal ve sermaye hareketlerine artan ölçüde entegrasyonundan
kaynaklanıyor.
Bununla birlikte dünya ekonomisine daha fazla entegre
olması, Türkiye'nin önümüzdeki yıl potansiyelinin gerisinde
kalmasının nedenidir. Çünkü ekonomik büyümenin
finansmanı için İstanbul ile Ağrı dağı arasındaki ülke hala
yabancı yatırımlara ve dışarıdan sermaye akışlarına ihtiyaç
duymakta. Pek çok yatırımcı ve girişimci uluslararası
finans kriziyle birlikte gelişmekte olan ülkelerinde riskli
yatırımlar yapma hevesini kaybettiğinden, Türkiye için
finansman umutları daha geçtiğimiz aylardan başlayarak
belirgin ölçüde karamsarlaştı. Bu konuda 2009 yılında
da fazla değişiklik olmayacak. DB Research iktisatçısı
Zeynep Kudatgubilik, "Ekonomi yüksek derecede
yabancı finans kaynaklarına ihtiyaç duyduğundan, Türkiye
için düşüş riskleri büyüktür," tespitinde bulunuyor.
Önümüzdeki yılda da siyasi istikrar görünmeyişi de bu
arka plan karşısında yatırımcıların Türkiye'ye güvenini
güçlendirmeye pek katkıda bulunmuyor. Gözlemciler
aksine, iktidar partisi AKP ile Kemalist muhalefet
arasındaki kavganın 2009 yerel seçimleri etrafında tekrar
keskinleşeceğinden endişe ediyorlar. Bu da AKP'nin
işgücü pazarında acilen ihtiyaç duyulan reformları
çıkarmasını ya da kısa süre önce karar verilen sosyal
sigorta reformlarını tutarlılıkla pratiğe dönüştürmesini
engelleyebilir. Oysa Türkiye'nin iş ortağı ve hedef ülke
olarak doğrudan yabancı yatırımlar için gelecekte de
cazip olmaya devam etmesi açısından, içteki reform
politikasının sürdürülmesi de, sona ermekte olan yıl
içerisinde uykuya yatırılmış olan Avrupa Birliği'ne katılım
müzakereleri kadar önemli olacaktır.
Tercümeler: Dr. Uwe Fiedeldei
14 ODA ‧ 47 ‧ 2008/05 15 ODA ‧ 47 ‧ 2008/05